kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
beyefendinin ismi minik ...
devamını gör...

eski bir yunan tarihçi. ne kadar eski? şu an yaşasa, yaşı 2112 olacak kadar eski. yani m.ö. 91 doğumlu. ne kadar iyi hesaplamışımdır bilemeyeceğim artık. o değil de bu adam, şimdi o dönemde bilebilir miydi, ölümünden 2000+ yıl sonra, birisinin ondan bahsedeceğini. ben de bu soruyu 2011 yılında düşünmüştüm sokakta yürürken. dedim ki, ulan acaba, öldüğümde kimse beni hatırlamasa bile, bir gün mesela 10.000 yıl sonra, biri çıkıp kemiklerimi bulup "aha da 10.000 yıllık insan" diyerekten müzede sergileyecek mi. ya da şimdi artık ne zaman yeni bir insan görsem, diyorum ki olm belki de bu insanın kemikleri 20.000 yıl sonra bir müzede sergilenecek. ya da 2000 yıl sonra kendisinden bahsedilecek. şimdi bu diodorus abinin de başına bu geldi yani. şu an birisi ondan bahsediyor normal adam zaten ünlü bir tarihçi, fakat şuanda kendisinden bahseden kişi yani ben, adama abi çekiyorum. garip.

neyse, diodorus bibliotheke historike denen kitabıyla ünlenmiştir. fakat, bana göre bu kitapla değil eski bir yunan olduğu için ünlendi. çünkü eski yunanlar, bir gün ünlenmeye mahkumdur. bu doğanın kanunudur. hele ki o kişi atinalıysa, demek ki kendisinden binlerce yıl bahsedilecektir. bi ankaralı olmak vardır (iskenderiyeli yunanlar) bir de istanbullu olmak vardır (atinalı yunanlar). iskenderiyeliler pek ünlü değiller fakat atinalılar 7'den 70'e filosoflar. filosof değillerse bile filosoflar. hani günümüzde profesör doktor olmayıp da profesör doktor olanlar var ya, işte bu atinalılar da öyle.

diodorus, bildiği herşeyi mısırdan öğrendiğini yazar. ne var ki, ben yine eski bir yunan tarihçi olan herodot'un da benzer ifadelerini biliyorum. herodot'u bilirsiniz zaten, fenerbahçede mesut özil ne ise, tarihte de herodot odur. bir sitede, 2-3 yıl önce sanırsam herodot'un "ben en zeki insanları mısır'da gördüm" dediğini söyleyen bir ifadeye denk gelmiştim. artık ne kadar doğrudur bilemeyeceğim. doğrusunu söylemek gerekirse, umrumda da değil. banane antik mısır'dan. gerçi benim için bugün en güzel ülke mısır. napsam, ben de mi tarihçi olsam acaba? ama şaka değil cidden öyle. çünkü hiç gündemde mısır'ı görmedim ben. adamların muhteşem tarihi var, ama kendi hallerindeler. arda turan gibiler, salmışlar hayatı. şimdi konumuzla alakası yok ama, babam, anneme balayı için mısır'a gidelim demişti. annem kabul etmeyince babam boşanmak istemişti. ki babam da tarihçi. şaka tarihçi falan değil. ama mısır'a gitmek istediğine göre, olabilir evet.

diodorus, birçok yer gezmiş ve başına gelmeyen kalmamıştır. size doğrusunu söyleyeyim, diodorus hakkında türk kaynaklarda çok az bilgi bulabilirsiniz fakat, yazdığı şeyler arasında ilginç bilgiler var. ve size 2 tane çok güzel bilgi vereyim, kabe'den ve stonehenge'den ilk kez diodorus bahsetmiştir. diodorus, tüm arapların saygı duyduğu çok kutsal olan bir tapınağın kuruluşundan bahseder. bazı tarihçiler (ki aralarında önemliler de var) çıkıp der ki, bu bahsedilen yer kabe'dir. tabii nasıl bu sonuca ulaşmışlar bilmiyorum. arapların saygı duyduğu bir tapınak kabe olmak zorunda mı. bundan ilave, herodot, kabe'den bahsetmediği için bazı çevreler, diodorus, kabe'den bahseden ilk kişi, herodot kabe'den bahsetmez, demek ki kabe m.ö. 90-larda yapıldı bile demişlerdir. sanırsın herodot, her yıl kabe'yi ziyaret eden bir hacı.

stonehenge olayına gelelim. stonehenge'yi bilen vardır, tarih öncesinde yapılmış bir anıt. dikili taşlar. tarih öncesi ne demek, yani yazının bulunmasından önceki dönem (m.ö. 3.000'den önce). işte bu stonehnege de o dönemlerde yapılmış. ve bu anıttan bu dikili taşlardan da ilk diodorus söz etmiştir. ilk önce stonehenge bazı teorilere göre evrenin merkezi bazı teorilere göreyse uzaylıların yapmış olduğu bir yerdir. fakat evrenin merkezi ne yani? evrenin merkezi dikili taşlar mı diye de düşünüyor insan. veya evrenin merkezi dünya gezegeninde mi olma zorunda? bundan ilave uzaylılar yani hep böyle iddialar var, işte bunu uzaylılar yaptı şunu uzaylılar yaptı. ya bakın abiler-ablalar, uzaylılar dünya gezegenine gelebilecek kadar, yani dünyaya gelmelerine yardım edecek araçları bulunabilecek kadar, dünyada bir yaşamın var olduğunu keşfetmiş olabilecek kadar gelişmişlerse, neden dünyaya gelip, taşları alıp bir anıt yapsınlar? veya diyorlar ki bunlar piramitleri yaptı. neden? gelip burda birbirlerine, abi bak taş var gel anıt yapak falan mı dediler. bakın, biz insanlar da uzaylıyız. yani biz başka bir gezegende yaşam bulsak o gezegende farklı canlılar yaşasa, biz o gezegene gitsek onlar bize aa uzaylı diyecekler. madem diğer gezegenlerde yaşam var, onların bizler gibi "acaba uzaylılar var mı? acaba bizi ziyarete gelecekler mi?" gibi düşünmediklerini nerden biliyoruz yani. o yüzden bu iddialar komik. 2 dikili taş görüp aha da gizem aha da korkunç diyerek anında farklı-farklı şeyler düşünmek, teoriler üretmek de komik. bir şeyin sebebini açıklayamıyorsak, tarihini bilmiyorsak, kesin uzaylılar yapmıştır demek de komik. ki bunu bilim adamları da yapıyor. araştırmacılar, uzmanlar da yapıyor. belki de bir uzaylının deneyiyizdir diyen kaç tane araştırmacı, uzman var yani. elon musk bile piramitleri uzaylılara bağladıysa, yani halkı suçlayamayız.

diodorus, tarih öncesinde yapılmış olan bu anıtın, güneş tanrısı apollon için yapıldığını kaydeder. daha sonraları başkaları, sezar için ve bazı diğerleri de augustus için yapıldığını söyler. stonehenge'yi gizemli yapan bir detay da, antik insanlar şu koskocaman taşları nasıl taşımışlar. bu bilinmiyor fakat bazı görüşler ortaya atılmış durumda. şunu da söylemem lazım ki, stonehenge 70 yıl öncesinde bile tekrar-tekrar inşa edilmiş ve hatta tarihin birçok döneminde birçok kez değiştirilmiştir. yani orjinal stonehenge değiştirilmiştir. stonehenge'yi yapan toplum, medeniyet kimlerdi? bu insanlar hakkında hiçbir yazılı kaynak bulunmadığı için bilinmiyor.

ve ilginç bir bilgi daha; diodorus, bir gün mısır'a gezintiye çıkar. orda, bir romalı, yanlışlıkla bir kediyi öldürür. yanlışlıkla kediyi öldürmek nasıl oluyor derseniz, ben de zamanında, öğrencilik dönemimde kalemi gözüme soktum yanlışlıkla. işte bu nasıl olduysa, o da öyle olmuştur. bunu gören mısır halkı, romalı idam edilsin demişlerdir. çünkü, kediler, antik mısır'da kutsal sayılırlardı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ne gariptir ki bakir olmayan adamlarin kisisel sorgulamasi bu konu...asil soru su bence, bakire hanim kizimiz seninle bir hayati neden paylassin?
devamını gör...


kahramanmaraş sütçü imam üniversitesi rektörü prof. dr. niyazi can, kızı esra aslancan'ın doktora sınavını kazanamaması üzerine ortalığı birbirine kattı. sınav değerlendirme komisyonu başkanı doç. dr. mahmut sağır, rektörün sınav öncesi görüşme talebini reddettiği için bölüm başkanlığından istifa ettirildi, ardından da kavga bahanesiyle açığa alındı.
ilginç olaylar zinciri, kahramanmaraş sütçü imam üniversitesi (ksü) rektörü prof. dr. niyazi can'ın önce gaziantep üniversitesi'nde görev yapan, ardından da kahramanmaraş istiklal üniversitesi'ne tayin edilen öğretim görevlisi kızı esra aslancan'ın ksü sosyal bilimler enstitüsü eğitim bilimleri anabilim dalı eğitim yönetimi doktora programı bilim sınavı'na başvurmasıyla başladı.

21 eylül 2020 tarihinde yapılan sınav öncesi iddiaya göre, rektör prof. dr. niyazi can, sınav komisyonunda görevli eğitim fakültesi dekanı prof. dr. nail yıldırım ve diğer komisyon üyelerinden kızının alınması telkininde bulundu.

rektörün bu amaçla görüşme girişiminde bulunduğu sınav değerlendirme komisyonu başkanı doç. dr. mahmut sağır, talebe olumsuz yanıt verdi.
dekan iki defa istifa etti

23 eylül 2020'de açıklanan sınav sonucuna göre rektör prof. dr. niyazi can'ın kızı esra aslancan kazananlar listesine giremedi. rektör can'ın kızının sınavda başarısız olmasından sorumlu gördüğü kişilerden eğitim fakültesi dekanı prof. dr. nail yıldırım, iddiaya göre baskı nedeniyle iki kez görevinden istifa etti.

ancak, rektör'ün huzursuzluğun ifşa olmaması için istifayı kabul etmediği ileri sürüldü. bu arada, rektör prof. dr. niyazi can'ın istifasını işleme koymadığı fakülte dekanı nail yıldırım aracılığıyla istifaya zorladığı sınavın komisyon başkanı mahmut sağır'ın istifası için yaptığı zorlamalar sonuç verdi. baskıya dayanamayan doç. dr. sağır bölüm başkanlığı görevinden istifa etti

buradan

kız babaları yakmaya devam ediyor.
devamını gör...

e dayısı gelenler çıksın madem, ne diyelim.
devamını gör...

2005 yılında ankara’da (dr. gülseren budayıcıoğlu, prof. dr. cengiz güleç, prof. dr. ayşe yalın, dr. mehmet akif sayılgan) tarafından kurulmuş olan “sgk” anlaşmalı ilk psikiyatri merkezidir.

kurucu kadronun iki isminin popülerliği yıllar geçtikçe artmıştır. özellikle, dr. gülseren budayıcıoğlu’nun yazdığı kitapların birçoğu uzun süredir “çoksatanlar” listesinde bulunmaktadır. bu kadın, kısa süre önce acun ılıcalı ile anlaşarak, yazdığı kitaplardan bazılarının televizyon formatına uyarlanıp tv 8’de iki farklı dizi olarak yayınlanmasına öncülük etmiştir. aslında, budayıcıoğlu’nun yazdığı kitapların çok sattığını gören acun, kendisine oltayı atmıştır avami tabirle söylersek.
budayıcıoğlu’nun bilimsel literatürle pek arası yoktur. daha çok, havadan sudan konuşan ve yeri geldiğinde gençlere “nasihat eden” bir teyze izlenimi uyandırmaktadır.

budayıcıoğlu kadar olmasa da popüler olan diğer kurucu ise prof. dr. cengiz güleç’tir.
güleç, dsp’nin eski vekillerinden biridir. merve kavakçı’nın meclise türbanla geldiği için linç edildiği gün, onu yuhalayanlardan biri de kendisiydi. kavakçı her ne kadar provokatif bir eyleme imza atmış olsa da, vekillik yapan bir akademisyenin bir kadını linç eden güruha destek vermesi doğru değildir. nitekim kendisi de yaptıklarından pişmanlık duyduğunu söyleyerek özür dilemiştir yıllar sonra.
güleç’i, trt okul kanalında yayınlanan: “ne diyoruz ne anlıyoruz” isimli programdan da hatırlayanlar olacaktır.
devamını gör...

fatih kısaparmak
devamını gör...

bu başlık ara ara akışa düşüyor ve ben her seferinde denk geliyorum. lahmacun benim hayatta en sevdiğim şeylerden birisi olabilir ve bu başlığı geç saatlerde görmek beni gerçekten üzüyor çünkü her seferinde canım istiyor.nolur yapmayın etmeyin hortlatmayın şu başlığı yaa**.
devamını gör...

dün gece sevgilim aradı birden,
ayrılalım dedi hayır yok senden
beşiktaşı daha çok sevdin benden....



come to beşiktaş
devamını gör...

gerçekten komünist olup da başarılı ve mutlu olan bir halkın olmamasıdır.

1. girişimin özgür olmadığı yerde rekabet de olmaz.
2. rekabet olmayan yerde kalitenin olma olasılığı yok denecek kadar düşüktür.
3. kalite yoksa ne iyi beslenebilir ne de iyi yaşayabilir insan.

örnek:

ülkede bütün ihtiyaçları zaten karşılanan daha üstüne çıkamayan insanın salgına aşı bulması muhtemel değil. çin ekonomide liberal, halkına komünisttir. özel şirketler kazanıp belli bir kesim zenginken. geri kalanı düşük kalite yaşam sürer.

küba her ne kadar kansere tedavi buldum dese de halkı fakirdir. dünya teknolojide son sürat giderken küba halkı hijyen ve beslenme konusunda bile sıkıntı çekmektedir.

yani komünizmin başarısız olması kaçınılmazdır. kalitesiz ve düşük yaşam şartları demektir.

not:
barınma, eğitim, sağlık vs en temel haklar... nedense komünist olan ülkeler bile bunu ancak ve kalitesiz sağlıyorken, diğer sistemlerde insan refahı daha yüksek... her şey ortada. apaçık göz önünde. en temel hakları koruyan sistem komünizm değil, hukuktur. almanya, kanada, norveç, vs ülkeler bu nedenle mutlu, huzurlu ve sağlıklılar. her örneğin yaşayan ve yaşamış kanıtı var. saldırmadan önce düşünce modunu açmanızı rica ediyorum.
devamını gör...

evet eski kafacılar yine bir pazar günü yine bir ben bu yayını ben yapamayacağım.
çünkü hastane odasından bir yayın olmaz...... endişelenenler için iyiyim merak etmeyin yahu rutin kontroller.
ama yine sizi geçmiş zaman yolculuğuna çıkarmaya kararlıyım benim listem ile ama arada musiki eserleride var bu sefer.
geçmiş zaman olur ki deyip bir ihtiyar gibi başınızı yemeyi yine dört gözle bekliyorum...
saat 20:00'de benim listem ile çalan kişi gomercan olacak dinleyin be ya...
geçen sefer sizi hulusi kentmen babacanlığı ile bekliyordum ama bu sefer ben yokum aynen bu şekilde bekleyeceğim bu sefer.
dinlemeyen olursa et yeme sahnemde onu kullanacağım bu defa...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birinden bahsederken "bu" diyen insanın, o kişiyi değersizleştirmeye çalıştığını düşünüyorum zira ismiyle ondan bahsetmek varken "bu" demek bana çok itici geliyor ve içimden o konuşan kişiden koşarak uzaklaşma hissi doğuyor.
devamını gör...

beklenilmeyen bir durum değildir. hatta bugüne kadar yapılmamış olmasına şaşırmak gerekir.

çünkü;

martin luther kingı have a dream” diyerek kölelik karşıtı bir aydınlanmayı fitillediğinde kelimelerin gücü karşısında az da olsa boyun eğmek zorunda kalmıştı muktedirler.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

marx ve engels “ avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” dediklerinde ise dünyayı sarsım sarsım sarsan devrim depremine yol verdiler. evet sonuç istenilen gibi olmadı belki ama muktedirlerin koltuğu da sarsıldı duydukları korku ile.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gandhi “ yanlışı savunup kalabalıkları arkama almaktansa, doğrumu savunup yalnız kalmayı tercih ederim” diyerek emperyalistlere sessizce direnmeye başlayınca muktedirler önemli bir oranda kan kaybetmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

efendiler, sözcükler mühimdir. korku salar insanı içine, hele de bir yarasına dokunuyorsa.

nazım demişti ya “ hiçbir şeye benzemez halkını satanın korkusu”. sansürlenen bölüm de böyle benzersiz bir korku yaratmış belli ki.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

o zaman bir kez de biz yazalım:

"iktidarı elinde bulunduranlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerinin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

serotonin, duygu durum ve davranış üzerinde etkili olan kimyasal bir habercidir. yeterli miktarda salgılandığında kişinin davranışlarını ve ruh halini olumlu yönde etkiler. mutluluk hormonu olarak da adlandırılan serotonin tıp dilinde 5-hidroksitriptamin (5ht) olarak bilinir. bu hormonunun beyin tarafından yeterli miktarda üretilememesi depresyon ve anksiyete başta olmak üzere pek çok sağlık sorununa yol açabilir. serotonin eksikliğinin tedavisinde daha çok bu hormonun üretimini uyaran antidepresan ilaçlar reçete edilir.

vücudumuzun genel sağlığında özel bir yeri bulunan bu hormon, ruh halimizin yanı sıra sosyal davranışlarımız üzerinde de etkilidir. iştahımız, uykumuz, hafızamız, cinsel arzumuz; bu hormondan direkt olarak etkilenir.

kişinin mutluluğu, kaygı durumu ve huzuruna etki eden serotoninin psikolojik sorunlarla özellikle depresyonla ilişkisi bulunmaktadır. ancak depresyonun mu serotonin düşüklüğüne neden olduğu yoksa serotonin düşüklüğünün mü depresyona neden olduğu bilinmemektedir. bununla birlikte şizofreni, anksiyete bozukluğu, panik bozukluk ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik hastalıklar ve migren, obezite gibi hastalıklar serotonin ile ilişkili bulunmaktadır.

erotonin düzeyi belirli yiyecekler ve yaşam tarzındaki değişikliklerle arttırılabilir. triptofan miktarı fazla olan besinlerden olan et, süt, yumurta, peynir, kuruyemiş tüketimi; b6 b9 ve b12 vitaminleri içeren muz, avokado, tam tahıllı yiyecekler, ay çekirdeği gibi besinler serotonin düzeyinin arttırılmasına yardımcı olur. bunların yanı sıra güneş ışığından yararlanarak d vitamini almak, gün içerisinde egzersiz yapmak da serotonin miktarını artırır.
devamını gör...

birisi seni çok sevdiğini soyledigi halde çok elestiriyorsa, o kişi seni kendine ( kendi onayına) bağımlı kılmaya çalışıyordur. bunun altında yatan en temele sebepse, o insanın içten içe sana ihtiyaç duyuyor olmasıdır. istediği sen değilsin, ihtiyacını tatmin kaygısı ...

elestirmezse ölecek havasındaki insanlardan kurtul. lazım değiller. kısır bir eleştirinin sana hiçbir faydası yok. bu kişilerin akraban olması bir şeyi değiştirmiyor,. tahammül etmek zorunda değilsin
devamını gör...

güüünaaydııın sözlük..
ben bugünü kendi adıma temizlik günü ilan ediyorum. bayrama iki kala geç kalmış sayılmam herhalde. annem usulü dip köşe, cam kapı girişiciiim eve. bana çok kolay gelsin, size de hayırlı işler kolaylıklar diliyorum efenim.

içimizdeki safiye'ye selam olsun
devamını gör...

mandalina kabuklarını küp küp doğramak*
devamını gör...

kimseyi kırmamaya çalışırım ama beni çatır çutur kırıyorlar.**
devamını gör...

gerçekten var mıymış dediğim rahatsızlık. yaklaşık 2 sene önce kullandığım şampuanımı değiştirmiştim ve ilk kullanımdan sonra bile etkisini gördüm alerjinin. ilk defa olmuştu ve anlam veremedim daha sonraki kullanımlarımda da aynısı olunca eski şampuanımı kullanmaya geri döndüm çünkü cildim zaten hassastı ve daha fazla riske atmak istemedim. doktor da su alerjimin olduğunu söylemişti ama inanamıştım böyle bi şeye sonuçta şampuan yüzünden su alerjisi kapmak çok normal bi şey gibi gelmemişti*.
devamını gör...

crack dosyasını bulup indirirsiniz.
sonra içindeki text dosyasından gerekli metni dos ekranında gerekli yere yapıştırır, ardından interneti kesip etkinleştirirsiniz.
geçmiş olsun...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim