şey
ne olursa olsun, her zaman, her yerde, her halükarda, her koşulda, her şekilde ayrı yazılır. örnek: "bir şey", "her şey", "herhangi bir şey", "herhangi her şey", "seni gidi tatlı şey".
devamını gör...
sözlüğü bırakmak
pek mümkün değildir. uzun vadede imkansızdır. ara verirsiniz bırakamazsınız. gidenler dönecekler hatta dönüyorlar isim değiştiriyorlar ama geliyorlar.
lucifer başlıklarını okumadan yapamaz insanlar. bu samimiyet bu sıcaklık her yerde yok maalesef.
portakal atan olmayınca hayat çekilmiyor. gidemez kimse alooo gitmeyin.
lucifer başlıklarını okumadan yapamaz insanlar. bu samimiyet bu sıcaklık her yerde yok maalesef.
portakal atan olmayınca hayat çekilmiyor. gidemez kimse alooo gitmeyin.
devamını gör...
ziyaretçiler
1983 yapımı amerikan bilimkurgu mini dizisi. 2 bölümden oluşur. türkiye’de “ziyaretçiler” adıyla trt 2’de yayınlanmıştır.
robert englund, willie adındaki ziyaretçiyi canlandırır.
sinclair lewis’in 1935 tarihli “it can’t happen here” isimli distopik romanından uyarlanmıştır. roman, birleşik devletler’de faşist bir yönetimin iktidara gelmesini konu alır. dizinin yaratıcısı kenneth johnson, projeyi kanala sunduğunda yapımcılar abd’de faşist bir iktidarın kazanamayacağını, izleyicilerin de buna inanmayacağını ve dizinin izlenmeyeceğini söylerler. johnson da romanı uzaylı istilası, uzaylı faşist iktidarına dönüştürür. ziyaretçiler, nazileri simgelemektedir. zaten üniformalarında, bayraklarında, posterlerinde kullandıkları sembol gamalı haçın değiştirilmiş halidir.
dizinin adının “v” olmasının üç sebebi vardır:
1. visitors (ziyaretçiler) v’si: dünyaya gelen uzaylı ırka verilen isim
2. the fifth column ( the v column; beşinci kol) v’si: uzaylıların içindeki isyancı askerler, siviller, bilimciler
3. victory (zafer) v’si: insan isyancılarının zaferi
uzaylı gelişmiş bir ırk dünyaya ulaşır. insanlığa barış içinde geldiklerini, karşılıklı bilgi ve teknoloji alışverişinde bulunmak istediklerini söylerler. insanlara aşı vs vaadinde bulunurlar. görünüşleri insana benzer. insanlıkla tam bir uyum içinde iletişim kurabilmek adına insan isimleri kullanırlar. ziyaretçilerin lideri john’dır. ve dizi tarihinin en ikonik karakterlerinden olan, bu filonun bilimcisi de diana adını kullanır (jane badler). güneşimizin yaydığı ışığın dalgaboyuna gözleri alışık olmadığından bir çeşit uv gözlük takarlar dışarıdayken. dünya atmosferine tam uyumludurlar. sesleri bir miktar elektronik çıkmaktadır (bu ses devam dizisi olan v: the final battle’da bırakılmıştır). donovan isimli gazeteci ziyaretçilerin niyetlerini bir grup isyancıyla ortaya çıkarır. amaçları dünya suyunu almaktır. ancak bu sırada dünyanın yönetimini de manipülasyonlar yaparak demokratik olarak ele geçirmeye başlarlar. donovan, onların amaçlarını çözerken aynı zamanda gerçek yüzlerini de görür. ziyaretçiler insan değil, insan maskesi altındaki fare, börtü böcek yiyen sürüngenlerdir (kertenkele). gezegenleri sonsuz bir savaş içindedir. bilimci diana, kendi filosunun da kontrolünü ele geçirmek için her fırsatı değerlendirir. gezegenindeki yüce lider’e adeta tapmaktadır. diana, yönetimi ele geçirdiğinde daha faşist bir idare düzeni kurar.
ziyaretçilerin içindeki barış isteyen isyancı beşinci kol’un (the fifth column) da yardımıyla donovan liderliğindeki insan isyancılar ziyaretçileri alt eder. diana tutuklanır.
devam projesi olan “v: the final battle” daha çok bir bilimkurgu / pembe dizidir. soap opera’nın tüm karakteristik özelliklerini taşır. diana ve yine bir ziyaretçi olan lydia türlü entrikalarla yönetimi ele geçirmeye çalışır. uzun uzun bakışmalar diana’nın sahnelerinin olmazsa olmazı haline gelmiştir.
2004’te kenneth johnson, soap opera olan the final battle’ı görmezden gelerek miniseries’e bir devam dizisi çekmek istedi. nbc, devam yerine bir remake çekmek istediklerini belirtince proje rafa kalktı. johnson da 2008 yılında v: the second generation’ı yayınlayarak miniseries’e devam projesini kitap olarak hayata geçirdi (kitabın elime ulaşmasını bekliyorum. okuyunca değerlendirip yazabilirim).
nbc, 2009 yılında, v: miniseries’in remake versiyonunu yaptı. geçenlerde izledim. afedersiniz de iğrençti. harcanan emeğe yazık, paraya yazık. niçin saçma bir remake yaparsınız kardeşim? bırakın ya. diana’nın kızı gelsin, ilk istiladan 25 sene sonra, insanlar ne olduğunu bilsin falan. hani böyle bir şey anlatsaydınız. ilk iki bölümü zor izledim. sonra son bölüme geçip bitirdim. arayı izlemeyince de oluyor. öyle bir dizi yani.
(bkz: faşizm)
(bkz: faşist)
(bkz: iktidar)
(bkz: bilimkurgu)
(bkz: jane badler)
(bkz: sürüngenler)
(bkz: uzaylılar)
(bkz: nazi)
(bkz: it can’t happen here)
(bkz: kenneth johnson)
(bkz: v: the second generation)
(bkz: abd)
(bkz: robert englund)
robert englund, willie adındaki ziyaretçiyi canlandırır.
sinclair lewis’in 1935 tarihli “it can’t happen here” isimli distopik romanından uyarlanmıştır. roman, birleşik devletler’de faşist bir yönetimin iktidara gelmesini konu alır. dizinin yaratıcısı kenneth johnson, projeyi kanala sunduğunda yapımcılar abd’de faşist bir iktidarın kazanamayacağını, izleyicilerin de buna inanmayacağını ve dizinin izlenmeyeceğini söylerler. johnson da romanı uzaylı istilası, uzaylı faşist iktidarına dönüştürür. ziyaretçiler, nazileri simgelemektedir. zaten üniformalarında, bayraklarında, posterlerinde kullandıkları sembol gamalı haçın değiştirilmiş halidir.
dizinin adının “v” olmasının üç sebebi vardır:
1. visitors (ziyaretçiler) v’si: dünyaya gelen uzaylı ırka verilen isim
2. the fifth column ( the v column; beşinci kol) v’si: uzaylıların içindeki isyancı askerler, siviller, bilimciler
3. victory (zafer) v’si: insan isyancılarının zaferi
uzaylı gelişmiş bir ırk dünyaya ulaşır. insanlığa barış içinde geldiklerini, karşılıklı bilgi ve teknoloji alışverişinde bulunmak istediklerini söylerler. insanlara aşı vs vaadinde bulunurlar. görünüşleri insana benzer. insanlıkla tam bir uyum içinde iletişim kurabilmek adına insan isimleri kullanırlar. ziyaretçilerin lideri john’dır. ve dizi tarihinin en ikonik karakterlerinden olan, bu filonun bilimcisi de diana adını kullanır (jane badler). güneşimizin yaydığı ışığın dalgaboyuna gözleri alışık olmadığından bir çeşit uv gözlük takarlar dışarıdayken. dünya atmosferine tam uyumludurlar. sesleri bir miktar elektronik çıkmaktadır (bu ses devam dizisi olan v: the final battle’da bırakılmıştır). donovan isimli gazeteci ziyaretçilerin niyetlerini bir grup isyancıyla ortaya çıkarır. amaçları dünya suyunu almaktır. ancak bu sırada dünyanın yönetimini de manipülasyonlar yaparak demokratik olarak ele geçirmeye başlarlar. donovan, onların amaçlarını çözerken aynı zamanda gerçek yüzlerini de görür. ziyaretçiler insan değil, insan maskesi altındaki fare, börtü böcek yiyen sürüngenlerdir (kertenkele). gezegenleri sonsuz bir savaş içindedir. bilimci diana, kendi filosunun da kontrolünü ele geçirmek için her fırsatı değerlendirir. gezegenindeki yüce lider’e adeta tapmaktadır. diana, yönetimi ele geçirdiğinde daha faşist bir idare düzeni kurar.
ziyaretçilerin içindeki barış isteyen isyancı beşinci kol’un (the fifth column) da yardımıyla donovan liderliğindeki insan isyancılar ziyaretçileri alt eder. diana tutuklanır.
devam projesi olan “v: the final battle” daha çok bir bilimkurgu / pembe dizidir. soap opera’nın tüm karakteristik özelliklerini taşır. diana ve yine bir ziyaretçi olan lydia türlü entrikalarla yönetimi ele geçirmeye çalışır. uzun uzun bakışmalar diana’nın sahnelerinin olmazsa olmazı haline gelmiştir.
2004’te kenneth johnson, soap opera olan the final battle’ı görmezden gelerek miniseries’e bir devam dizisi çekmek istedi. nbc, devam yerine bir remake çekmek istediklerini belirtince proje rafa kalktı. johnson da 2008 yılında v: the second generation’ı yayınlayarak miniseries’e devam projesini kitap olarak hayata geçirdi (kitabın elime ulaşmasını bekliyorum. okuyunca değerlendirip yazabilirim).
nbc, 2009 yılında, v: miniseries’in remake versiyonunu yaptı. geçenlerde izledim. afedersiniz de iğrençti. harcanan emeğe yazık, paraya yazık. niçin saçma bir remake yaparsınız kardeşim? bırakın ya. diana’nın kızı gelsin, ilk istiladan 25 sene sonra, insanlar ne olduğunu bilsin falan. hani böyle bir şey anlatsaydınız. ilk iki bölümü zor izledim. sonra son bölüme geçip bitirdim. arayı izlemeyince de oluyor. öyle bir dizi yani.
(bkz: faşizm)
(bkz: faşist)
(bkz: iktidar)
(bkz: bilimkurgu)
(bkz: jane badler)
(bkz: sürüngenler)
(bkz: uzaylılar)
(bkz: nazi)
(bkz: it can’t happen here)
(bkz: kenneth johnson)
(bkz: v: the second generation)
(bkz: abd)
(bkz: robert englund)
devamını gör...
orhan veli dizeleri
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak vurmada nabzı ruhun.
t: güneş şiirinden bir dize.
devamını gör...
nottingham forest
ingiltere liginin kurucu ekiplerinden birisidir. tabiri caizse geçmişin efendisidir. kulüp kurulduğu ilk zamanlarda bugün hepimizin yakından tanıdığı arsenal ve liverpool gibi takımlara babalık yapmıştır. giyecek forma dahi bulamayan rakiplerine formalar göndermiş, bulunduğu bölgenin şanına yakışır şekilde robin hood'luğa soyunmuştur. her iki takımın forma rengi de bu yüzden kırmızı beyazdır. babaları forest'a saygıda kusur etmemişler, gereken saygıyı göstermişlerdir. nottingham forest ismini sherwood ormanları'ndan alır. o yüzden takımın maskotu da, robin hood'dur.
maskot kardeşi şuraya iliştirelim;

ezeli rakipleri notts county ve derby county takımlarıdır. ancak bu rekabetlerde forest başarı ve tanınırlık anlamında açık ara öndedir. kaderin cilvesine bakınız ki; forest efsanesi brian clough ile başlar. clough ise derby'nin eski hocasıdır ve onlarla lig şampiyonluğu kazanmıştır. clough'un gelişi ile birlikte robin hood ayağa kalkar ve zenginden alıp, fakire vermeye yeniden başlar. öyle böyle bir başarı hikayesi değildir bu. tabiri caizse forest kasırga gibi eser ingiltere'de. herkesin yanağından makas alır. 1977-1978 yılları arasında 42 maçlık yenilmezlik serisi yakalar. bu tarihi başarıyı ancak 2002-2003 yıllları arasında, zamanında babalık yaptığı arsenal tekrarlayabilecektir. ama işin üzücü kısmı şu ki; diğer evlat hain çıkmıştır ve forest'ın bu serisi liverpool tarafından bozulmuştur.* forest kasırgası ingiltere ile sınırlı kalmaz. bugün, adı şampiyonlar ligi olan kupa 1'ide kazanırlar. hem de üst üste iki sene bu başarıyı tekrar ederek tüm avrupa'ya nanik yaparlar.
o robin hood parçalarını da şuraya iliştirelim;

bakın orada peter shilton var. adam 47 yaşında futbolu bıraktı. viv anderson var, bu adam ırkçılığı büküp, ingiliz milli takımına çağrılan ilk çikolata renkli futbolcu olmuştu. o kadroda daha kimler yoktu ki, futbolla ilgilenen herkesin kulak aşinalığı bulunan adamlar bunlar; orta sahanın maestrosu martin o'neill, forvette trevor francis gibi bir leblebici, kanatta uçanı kaçanı yakalayan adam john robertson. orta saha sigorta acentesi üyeleri archie gemmill ve kenny burns...
ve tabi pis pis sırıtan büyük hocamız brian clough! tabi onun adını zikredince yardımcısı peter taylor'ın adını zikretmezsek olmaz. çünkü clough demek peter taylor demektir. efsaneyi kafa kafaya verip yaratan bu ikilidir. heykeli dikilecek adamlardır ki, zaten heykelleri dikilmiştir! ama orada da enteresan bir durum oluşmuştur. heykellerini derby county dikmiştir *
efsane ikilinin meşhur fotoğrafını da şöyle iliştirelim.

the city ground stadı'dan gelen sese kulak verelim;
far have we travelled
and much have we seen
goodison, anfield are places we've been
maine road, old trafford still echo to the sounds
of the boys in the red shirts from city ground
city ground,
oh mist rolling in from the trent
my desire is always to be there
on city ground...
we are the best; nottingham forest! kırmızı formalı çocukların sesleri, yeniden premier ligde yankılanacak! mekanın sahibinin hasretle mekanını geri almasını bekliyoruz...
maskot kardeşi şuraya iliştirelim;

ezeli rakipleri notts county ve derby county takımlarıdır. ancak bu rekabetlerde forest başarı ve tanınırlık anlamında açık ara öndedir. kaderin cilvesine bakınız ki; forest efsanesi brian clough ile başlar. clough ise derby'nin eski hocasıdır ve onlarla lig şampiyonluğu kazanmıştır. clough'un gelişi ile birlikte robin hood ayağa kalkar ve zenginden alıp, fakire vermeye yeniden başlar. öyle böyle bir başarı hikayesi değildir bu. tabiri caizse forest kasırga gibi eser ingiltere'de. herkesin yanağından makas alır. 1977-1978 yılları arasında 42 maçlık yenilmezlik serisi yakalar. bu tarihi başarıyı ancak 2002-2003 yıllları arasında, zamanında babalık yaptığı arsenal tekrarlayabilecektir. ama işin üzücü kısmı şu ki; diğer evlat hain çıkmıştır ve forest'ın bu serisi liverpool tarafından bozulmuştur.* forest kasırgası ingiltere ile sınırlı kalmaz. bugün, adı şampiyonlar ligi olan kupa 1'ide kazanırlar. hem de üst üste iki sene bu başarıyı tekrar ederek tüm avrupa'ya nanik yaparlar.
o robin hood parçalarını da şuraya iliştirelim;

bakın orada peter shilton var. adam 47 yaşında futbolu bıraktı. viv anderson var, bu adam ırkçılığı büküp, ingiliz milli takımına çağrılan ilk çikolata renkli futbolcu olmuştu. o kadroda daha kimler yoktu ki, futbolla ilgilenen herkesin kulak aşinalığı bulunan adamlar bunlar; orta sahanın maestrosu martin o'neill, forvette trevor francis gibi bir leblebici, kanatta uçanı kaçanı yakalayan adam john robertson. orta saha sigorta acentesi üyeleri archie gemmill ve kenny burns...
ve tabi pis pis sırıtan büyük hocamız brian clough! tabi onun adını zikredince yardımcısı peter taylor'ın adını zikretmezsek olmaz. çünkü clough demek peter taylor demektir. efsaneyi kafa kafaya verip yaratan bu ikilidir. heykeli dikilecek adamlardır ki, zaten heykelleri dikilmiştir! ama orada da enteresan bir durum oluşmuştur. heykellerini derby county dikmiştir *
efsane ikilinin meşhur fotoğrafını da şöyle iliştirelim.

the city ground stadı'dan gelen sese kulak verelim;
far have we travelled
and much have we seen
goodison, anfield are places we've been
maine road, old trafford still echo to the sounds
of the boys in the red shirts from city ground
city ground,
oh mist rolling in from the trent
my desire is always to be there
on city ground...
we are the best; nottingham forest! kırmızı formalı çocukların sesleri, yeniden premier ligde yankılanacak! mekanın sahibinin hasretle mekanını geri almasını bekliyoruz...
devamını gör...
tanım ön izleme
nasıl saçmaladığına dönde bir bak istedim diyen sözlük şeysi.
unutmayın entry bizden çıkmadan bizim esirimizdir, gönderildikten sonra biz onun esiri oluruz.
unutmayın entry bizden çıkmadan bizim esirimizdir, gönderildikten sonra biz onun esiri oluruz.
devamını gör...
yazarları ağlatan şarkılar
devamını gör...
mesaj almak isteyen yazarlar veri tabanı
bir ara rastgele mesaj atardım, günaydın iyi günler hal-hatır sormak ve bir anonim şekil de havadan sudan sohbet etmek.
kimine tuhaf, kimine ilginç alışılmamış buna sebep aradı, kiminden sohbet etmemin art-niyet kokusu aldığını hissedince! iyisimi bunu tekrar etmemek şeytanı anıp salavat getirmenin manası yok dedim.
kimine tuhaf, kimine ilginç alışılmamış buna sebep aradı, kiminden sohbet etmemin art-niyet kokusu aldığını hissedince! iyisimi bunu tekrar etmemek şeytanı anıp salavat getirmenin manası yok dedim.
devamını gör...
ice tea
2017 yılından beri içmediğim asitsiz içecektir.
aslında çok severdim özellikle lipton markasını ama çok fazla şekerli gelmeye başladı ben de bıraktım.
aslında çok severdim özellikle lipton markasını ama çok fazla şekerli gelmeye başladı ben de bıraktım.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sevmediği özellikleri
genellikle her espriye gülerim. soğuk ve bayat olanlara da. gülmeyeyim diyorum ama espriyi yapana ayıp olmasın üzülmesin diye gülüyorum. artık gülmeyecem.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
tarımı ihmal eden ülke intihar ediyor demektir. gelişmiş ülkelerin semalarında ne kadar uçağın uçtuğu değil, ne kadar çok arının uçtuğu önemlidir. eğer arılar ölürse, sonraki yıllarda insanlar da ölür.
albert einstein.
albert einstein.
devamını gör...
mütareke basını
30 ekim 1918 mondros mütarekesi ile başlayıp 11 ekim 1922 mudanya mütarekesi ile sona eren dönemde milli mücadele aleyhinde yayın yapan basına verilen isimdir.
artin kemal olarak da bilinen ali kemal’in başını çektiği mütareke basınının linkte pdf formatında orijinal metni yer alan mondros mütarekesi’ne yandaş gazetelerinde attığı bazı başlıklar...
vakit: “memleket artık barış ve huzura kavuştu.”
ikdam: “allah’ın yardımıyla ateşkes yapıldı.”
tasvir: “çevresi çiçeklerle bezenmiş, üstünde güneş doğan bir barış.”
işgal altındaki istanbul basınının bir bölümü kuva-yi milliye ile mustafa kemal paşa'ya söver, işgalci devletlere vıcık vıcık yağ çeker.
‘‘mütareke şartlarını tamamen icra edip iyi niyet göstermemiz gerekir. fakat bütün bunlar, kuva-yi milliye denilen maskaralık ortadan kalkmadan mümkün olmaz’’ derler.
o dönemi yaşayan dünya gazeteler birliği altın kalem özgürlük ödülü sahibi ahmet emin yalman şöyle anlatır:
“gazetelerin çoğu yabancı parası alıyor ve karşılığında memlekette fitne ve karışıklık çıkarıyor, yabancıların emellerine bilerek ya da bilmeyerek alet oluyorlardı. o sırada bir yabancı devletten, bir yabancı banka ve şirketten para almak, bir gazetenin tıpkı satış gibi, ilan gibi normal gelir kaynaklarından biri sayılıyordu.”
milli mücadele aleyhtarı hain, satılık, işbirlikçi kalemleri olan bu yayın organlarına atatürk “bizans basını” demiştir. bir ülkede halkı kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur.
günümüzde halk için değil, emperyalist güçlerin çıkarlarına dönük yayın yapan basına mütareke basını denilmektedir.
baştan sona 'algı' ve yalan haberle dolu malum medya son günlerde ekranlarda “tencere dibin kara, seninki benden kara” türü kapışmalar yapmaktadır.
“joe biden beni seç” tarzı tribünlere oynayan mütareke basınının günümüzdeki temsilcilerinin tarihten ders almaları gerekir.
dersaadet isimli yurtsever bir gazete 1920 yılında anadolu’daki milli harekete duyduğu güveni şu resimle halka anlatmıştır

öküzleriyle tarla süren köylü oğluna seslenir: “oğul! bugün yeni bir devre giriyoruz; artık geçmiş günleri unutmak ve yüreğin acılarını dağlamak için sabanı sürmeye başla ve her gecenin bir sabahı olduğunu unutma.”
diğer görüntülerde ise sevr’i imzalayan osmanlı heyeti, fransız, ingiliz ve italyan delegeleri ile imza işleminin yapıldığı salon resmedilmektedir.
"gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz" - walter lippmann.
artin kemal olarak da bilinen ali kemal’in başını çektiği mütareke basınının linkte pdf formatında orijinal metni yer alan mondros mütarekesi’ne yandaş gazetelerinde attığı bazı başlıklar...
vakit: “memleket artık barış ve huzura kavuştu.”
ikdam: “allah’ın yardımıyla ateşkes yapıldı.”
tasvir: “çevresi çiçeklerle bezenmiş, üstünde güneş doğan bir barış.”
işgal altındaki istanbul basınının bir bölümü kuva-yi milliye ile mustafa kemal paşa'ya söver, işgalci devletlere vıcık vıcık yağ çeker.
‘‘mütareke şartlarını tamamen icra edip iyi niyet göstermemiz gerekir. fakat bütün bunlar, kuva-yi milliye denilen maskaralık ortadan kalkmadan mümkün olmaz’’ derler.
o dönemi yaşayan dünya gazeteler birliği altın kalem özgürlük ödülü sahibi ahmet emin yalman şöyle anlatır:
“gazetelerin çoğu yabancı parası alıyor ve karşılığında memlekette fitne ve karışıklık çıkarıyor, yabancıların emellerine bilerek ya da bilmeyerek alet oluyorlardı. o sırada bir yabancı devletten, bir yabancı banka ve şirketten para almak, bir gazetenin tıpkı satış gibi, ilan gibi normal gelir kaynaklarından biri sayılıyordu.”
milli mücadele aleyhtarı hain, satılık, işbirlikçi kalemleri olan bu yayın organlarına atatürk “bizans basını” demiştir. bir ülkede halkı kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur.
günümüzde halk için değil, emperyalist güçlerin çıkarlarına dönük yayın yapan basına mütareke basını denilmektedir.
baştan sona 'algı' ve yalan haberle dolu malum medya son günlerde ekranlarda “tencere dibin kara, seninki benden kara” türü kapışmalar yapmaktadır.
“joe biden beni seç” tarzı tribünlere oynayan mütareke basınının günümüzdeki temsilcilerinin tarihten ders almaları gerekir.
dersaadet isimli yurtsever bir gazete 1920 yılında anadolu’daki milli harekete duyduğu güveni şu resimle halka anlatmıştır

öküzleriyle tarla süren köylü oğluna seslenir: “oğul! bugün yeni bir devre giriyoruz; artık geçmiş günleri unutmak ve yüreğin acılarını dağlamak için sabanı sürmeye başla ve her gecenin bir sabahı olduğunu unutma.”
diğer görüntülerde ise sevr’i imzalayan osmanlı heyeti, fransız, ingiliz ve italyan delegeleri ile imza işleminin yapıldığı salon resmedilmektedir.
"gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz" - walter lippmann.
devamını gör...
senden nefret ediyor olabilirim
işi sebebiyle yurt dışına yerleşen yazar. suan madagaskar'da lemur yetiştiriciligi yapiyor.
edit: kendisi kaos sever değildir ya. ponçiktir ponçik.*
ponçik olmasa lemurla işi ne?
yalnız bir sıkıntısı var. lemurları çiftleşirken fotoğraf çekip yakaladım hehehe diye foto atıyor bana. kendisini kınıyorum. hayvanların hiç özel hayatı kalmamış.

şekil a.
edit: kendisi kaos sever değildir ya. ponçiktir ponçik.*
ponçik olmasa lemurla işi ne?
yalnız bir sıkıntısı var. lemurları çiftleşirken fotoğraf çekip yakaladım hehehe diye foto atıyor bana. kendisini kınıyorum. hayvanların hiç özel hayatı kalmamış.

şekil a.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
ermolettin silmeden yazayım dedim
araya bir kampanya ilave edelim
aşıkları eleştirirsen ama seni üzerim
gelmişkende bir çay ikram edelim.
araya bir kampanya ilave edelim
aşıkları eleştirirsen ama seni üzerim
gelmişkende bir çay ikram edelim.
devamını gör...
kitaplardaki en etkileyici giriş cümlesi
"hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum."
orhan pamuk/ masumiyet müzesi
orhan pamuk/ masumiyet müzesi
devamını gör...
bir evi daha yaşanılır kılan detaylar
kesinlikle hem içten hem dıştan olan ısı yalıtım. karasal iklimde yaşıyorsanız çok faydasını görüyorsunuz.
devamını gör...