bir kere yanlış trene bindiyseniz ; koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur.

(bkz: nietzsche)
devamını gör...

uyurken dürtüp "kalk kız, okula geç kalacaksın" dediğim an / içerenköy / abraham lincoln daha başkan iken.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

arada sırada sırf daktilo sesi için dinlediğim cem karaca şarkısı. daktilo'nun müzik aleti olarak kullanılması falan, mükemmel bir şey.

devamını gör...

şarap, bira gibi eşlikçi bir içki değildir. sarhoş olmak için içilir. tadı çok ağır olduğundan yediğiniz şeyden de tat alamazsınız. zaten bu yüzden "masada dostların olacak ki keyif alasın" denir.
hangi açıdan bakarsan bak zihnini uyuşturmak için içilen pis kokulu bir içkidir. bir bardak rakı içen biri halk otobüsüne binse "ayyaş" damgası yiyiverir.

ekleme: rakı içmekten keyif alan neyzen tevfik, mustafa kemal atatürk gibi ünlü isimler rakının yılmaz savunucuları değil. atatürk pek çok defa rakı içmezse başının çok ağrıdığını, düşüncelerde boğulduğunu, uyuyamadığını söylemiştir ki zaten sirozdan erken yaşta hayatını kaybetti. ülkenin solcusu da bir tuhaf. biri bişeyi eleştirince hemen atatürk kağıdını masaya atıyor ki kimse konuşmasın.
devamını gör...

tayland'da 11 yaşındaki kıza tecavüz eden 4 kişi serbest bırakıldı. halk serbest kalan tecavüzcüleri tren raylarına bağlayıp infaz etti. olaya yüzlerce kişi katıldığı için kimseye ceza verilmedi. olaydan sonra 5 aydır ülkede tecavüz vakası görülmedi. helal olsun tayland halkına.
devamını gör...

derin zaman


ben senin sınırlı gövden ile
beni sonsuz sarmanı diledim.
uykum seninle kışın kolları arasında
devrilerek dönerek tamamlansın,
içimde kuzeyin kuşları sussun istedim.
kışı ve kışın kalbimde ağırlaşan meyvesini,
çiy düşmüş, soğumuş, donmuş bir dili
hatırlamak için
beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda
durup yalvardım:
beni bu siyah boşluğun içine bırakma,
derin bir zaman istedim senden, ama
bana onu verme! ne kışa ne yaza uygun
kalbim, çatlat aramızdaki donmuş dili,
yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi
içimde.

ayağa kalk, yaklaş, dilini döndür ağzında
de ki:
ben onunla denizin dövdüğü dilsizzz
taşlar üstünde sustuydum.


birhan keskin
devamını gör...

kafa sözlük'te sadece eğlenmek ve eğlendirmek için zaman geçirmek isteyen insanların bilir kişiler tarafından cahil diye nitelendirilmesi.
devamını gör...

mihriban şiirinin yazarı abdurrahim karakoç gençlik yıllarında delice aşık olur ve bir o kadar da sevilir.
niyetleri evlenmektir ama gel gör ki kız tarafı buna kati surette karşı çıkar.
sonunda bu sevdadan vazgeçilir.

aradan yıllar geçer. bir gün abdurrahim karakoç'u bir arkadaşı ziyarete gelir.. ve karakoç'a, yolda, onun eski sevgilisi ile karşılaştığını, biraz sohbet ettiklerini, ve hanımın evlenmiş olduğunu söyler... arkadaşı yanındayken hislerini pek belli etmese de, o gittikten sonra abdurrahim karakoç oturur ve duygularını dizelere döker..

"sarı saçlarına deli gönlümü
bağlamıştın, çözülmüyor mihriban!
ayrılıktan zor belleme ölümü
görmeyince sezilmiyor mihriban!

yâr deyince kalem elden düşüyor
gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
lambamda titreyen alev üşüyor
aşk kâğıda yazılmıyor mihriban!"

bir röportajda "o aşk, masum bir aşktı. güzel bir aşktı. bırakalım öyle kalsın. ne adı mihriban, ne saçları sarı..." demişti.

bu arada mihriban; şefkatli, güler yüzlü, yumuşak huylu dost demektir.
devamını gör...

hakkında yapılan açıklamaların beni çok da tatmin etmediği sebepler.

nedenine gelince...

öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.

kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...

öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:

viki'de solucan deliği

wiki'de solucan deliği

bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.

***

belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.

***

ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.

salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.

***

son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.

beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.

***

önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.

bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
devamını gör...

aidiyet.

ait olduğumuz yerde kendimizi güvende hissederiz. insanlar benzerleriyle bütünleştiklerinde kendilerini güçlü hissederler. aidiyet duygusu insanları bir arada tutan çimentodur aslında. sadakat ve vefa gibi değerler ait olma ihtiyacımız üzerine temellenir. ait hissediyorsan sen-ben değil, biz dersin.
devamını gör...

anlamsız istek. hatırladığım son siyasi yasak konup cezaevine atılan kişi şu an cumhurbaşkanı. yasaklar, tecritler yalnızca kahramanlar yaratır.
devamını gör...

ne dersunuz?
bi garadenizli gibi, hoş gonuşan olabilir mi?
nasi olsun.
ahan da yok.
devamını gör...

11 şubat 2012'de henüz 48 yaşındayken, bir otel odasında hayata veda etmiştir.
böyle güzel sesli insanlar hiç ölmemeliymiş gibi geliyor bana ve erkenden gidiyorlar ya (hele de alkol, uyuşturucu vs sebeplerden) içim çok acıyor. * *

ı have nothing
devamını gör...

--! spoiler !--

raif bey, çocukluğundan beri ürkek mizaçlı ve utangaç bir insandır. okumakta pek hevesi olmadığından babası tarafından almanyaya gönderilir. çok iyi resim yapmasına rağmen sırf kendinden bir parça barındırır korkusu ile yaptığı resimleri kimseye göstermemiştir. kendi içine kapanıktır ve çoğunlukla hayal dünyasında yaşar. bir gün bir resim sergisinde "kürk mantolu madonna"ya rastlar. bu tablo, raif beyin çocukluğundan beri okuduğu kitaplarda ve düşlerinde tasvir ettiği kadınların bir karışımıdır. onda masum, asil ve biraz vahşi bir ifade bulan raif bey bu tabloya bütün benliği ile aşık olur. bir müddet sonra tabloda gördüğü kadın ile karşılaşır. fakat içini bir korku salar. çünkü tablodaki kadın kusursuzdur. ona duyduğu aşk son derece manalı, her şeyin üzerinde, saf, temiz ve ebedidir. tablodaki kusursuz kadının gerçekte, göründüğü kadar kusursuz olmayışı ihtimali onu fevkalade korkutur.
maria puder .. arkadaş olurlar. fakat maria gerçekten de tablodaki gibi ilginç, zarif, güçlü, güzel ve narin bir kadındır. ve aralarındaki arkadaşlık gittikçe ilerler. ancak raif bey ona bir derece kadar az da olsa sahip olmuşken, elinden kayıp gitmesinden, ona tüm benliği ile sahip olmak isterken elde edebildiği kararından da olmaktan korkmakta ve bu düşünce raif beye cehennem gibi azap vermektedir. maria puder ise gerçekten derin düşünceli bir kadındır. erkeklerin bayağılığı karşısında aşk duygusundan nefret etmiştir. o, tüm mantıklarin dışında, tarifi imkansiz ve mahiyeti bilinmeyen bir aşk istemektedir. gittikçe yakınlaşan raif bey ve maria puder, ikisinin de korumaya çalıştığı mesafeyi aşmış ve bütün bir dostluğu, hissiyatı bir hiç uğruna heba etmişlerdir. raif bey'in korktuğu başına gelmiş ve maria puder ona "kendinde noksan olan kocaman bir boşluğun raif bey ile dolabilegini ve raif beyi de sevmezse kimseyi sevemeyecegini düşündüğünü fakat tüm bunlara rağmen raif beyi de sevemedigini" söylemiştir. çünkü o boşluk geçmemiş, her şeye rağmen hayat aynı sıkıntılı hali ile devam etmiş ve raif bey, her şeye rağmen, bütün yakınlığına rağmen yine maria ya uzak bir yabancı gibi görünmüştür. ayrılmaları gerekir. bir müddet ayrı kalırlar. raif bey o süre zarfında maria puderin evinin etrafında dolaşmış, kendinden geçmiş ve hiçbir şey düşünemez olmuştur. ve bu ayrılık sonunda maria puder hastalanır. bu vesile ile tekrar birleştiler. raif bey maria'ya bakıyor, onu iyi etmek için her şeyi yapıyordur. ve bir gün maria puder, "noksan olanı buldum, noksanlık bende imiş. noksanlık inanmak hissiyatı imiş. beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadım o yüzden sana aşık olmadığımı sandım, demek insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar, fakat artık inaniyorum" demistir. bu mesut günlerin ardından raif bey'in babası vefat eder ve memleketine dönmek durumunda kalır. bu süre zarfında maria puder de annesinin yanına prag'a gider. raif bey işleri yoluna koyar koymaz maria'yi yanına alacaktır. mektuplasirlar fakat bir müddet sonra maria'nin mektupları kesilir ve raif beyin gönderdiği mektuplar kendisine iade edilir.
raif beyin dünyası başına yıkılır ve bütün insanlardan kaçar . maria puder bile böyle yaptıktan sonra diğerleri neler yapardı kim bilir? maria kendisine verdiği sözü tutmayacagi için mektuplarını kesmiş ve kayıplara karışmıştır. muhtemel ki başka bir erkekle gönlünü eglendirmektedir.
raif bey'in günleri böyle beyhude ve azap içinde geçer, evlenir, çocukları olur.. fakat bu insanlar kendine kati suretle uzaktır, yabancıdır. yıllar geçer fakat raif bey insanlardan uzak, inançsız, mutsuz ve mariayi hala nasıl bu kadar sevdiğine şaşkın ve kızmış halde hayatına devam eder. bir gün maria puderin akrabası bir kadınla yolları rastlaşır. yanında 8 9 yaşlarında bir kız çocuğu ile dolaşan kadın ile sohbete başlar ve maria puder'in prag'a gittikten hemen sonra gebe olduğunu öğrendiği, çocuğun babası hakkında annesine tek kelime etmediği, yakında gideceği bir seyahatten bahsedip durduğu ve malesef çocuğu doğururken öldüğü haberini alır. o zaman raif bey tam on sene bir ölüye kızdığını, maria puder e çok haksızlık ettiğini anlar. onun hatırasına işlediği cinayet, raif beyi fazlası ile sıkıyor ve ölüm gibi geri dönülmez bir nedenden ötürü ne af dileyebiliyor ne de kefaretini odeyebiliyordur. ve 35 senelik ömründe sadece 4 5 ay yaşamış olduğunu, maria ile ayrıldıktan sonra ve onu tanımadan önce bir hayat yaşamadığını hissediyordur. ve bütün bunlardan sonra raif bey de kimseyle bir kelime konusamadan, herkese yabancı, pişmanlık içinde bu dünyadan göçüp gitmiştir.

--! spoiler !--
devamını gör...

müsait misin diye sorulması... neye müsait olmam gerektiğini bilmeden cevap vermek istemiyorum.
devamını gör...

tayland'da şeker kamışı tarlasına giren fil, insanların geldiğini görünce elektrik direğinin arkasına saklanmış.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hazır kahveyi çöpe döküp paketini bardağa atmıştım.
devamını gör...

insan kendi başına intihar etmez. hiçkimse intihar etmez. insanı intihar ederler.
devamını gör...

kuşlarda mutluluktan uçmuyor zaten
devamını gör...

bir fıçı şaraba dünyayı fethedecek şahıs, fatihin samimi arkadaşı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim