leyla aydemir'in öldürülmeden önce cinsel istismara uğraması
asla asla çocuklarınızı yalnız bırakmayın, gerekirse ağlasın, üzülsün, asla sizin olduğunuz yerin dışı na izin vermeyin.
unutmayın taş yakından gelir, ya akraba ya komşu ya arkadaş.....
o eski mahalle kültürü mazide kaldı, eskiden de vardı böyle pislikler ama bu kadarına cesaret edemiyorlar di.
unutmayın taş yakından gelir, ya akraba ya komşu ya arkadaş.....
o eski mahalle kültürü mazide kaldı, eskiden de vardı böyle pislikler ama bu kadarına cesaret edemiyorlar di.
devamını gör...
kocasının en yakın arkadaşıyla yatan kadın
cinsiyet farketmeksizin olayda bulunan bütün şahsiyet(siz)lerin "sadakat" kelimesinden bir haber oldukları durumdur.
devamını gör...
hain diyerek insan öldürtmek
bu ülkede hain damgası yiyerek öldürtülen, ölen insanlar genelde aydınlar, edebiyatçılar ya da sanatçılardır. kimileri ülkelerinden sürgün edilip yurt dışında ölüme mahkum edilmiş, kimileri otelde yakılarak katledilmiş, kimileri de araba kazası, kurşun bilmem nesi bahaneleriyle bir şekilde öldürülmüşlerdir. hiç isim vermedim ama okurken hepsini anladınız değil mi? ben de öyle düşünmüştüm.
devamını gör...
kışı güzel kılan detaylar
sokağı gören bir pencereye sahip olmak, karın yağışını izlerken kalorifere yapışmaktır.
devamını gör...
lidyanetya
fotoğraf atmaya yer arayan yazar. lan hatta keşke yer arasa düzeltiyorum; fotoğraf atmaya yer bile aramayan yazar. iki başlıkta bir kendisinin yüzünün sağ tarafını (çünkü tamamını atınca anonim kimliğine zarar gelecek ya) görebilirsiniz. bundan dolayı kendisini yüzünün tamamını paylaşabileceği platformlara* davet etmek istiyorum. ayrıca seni hazal kaya'ya benzeten kişi için tanıdığım iyi bir optisyen var.
devamını gör...
sözlüğe tanım girmeye utanmak
sözlüğe bi şeyler yazarken yaşadığım durumdur çünkü düşüncem gerçekten bu kadar önemli mi diye sorup siliyorum
devamını gör...
karen horney
''eğer güzel olamıyorsam, akıllı olmaya karar vereceğim''

görsel için kaynak
sigmund freud'un kadınların penise sahip olmamasından ötürü penis envy yaşayıp aşağılık hissettikleri fikrine karşılık, erkeklerin çocuk doğuramadıkları için womb envy yaşadıklarını ileri süren önemli bir psikiyatrist. freud'cum sen biyolojik nedenlere bağlıyorsun ama kadınların kendini kötü hissetmelerinin nedeni penis eksikliği değil, kültürel normlar, kurallar ve cinsiyet rolledir diyor. çok da doğru söylüyor!
ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geliyor horney. abisi fiziksel olarak çekici ve yakışıklı bir çocuk olduğundan kendisini çirkin ördek yavrusu olarak görmüş. babası dindar, otorite sahibi, genelde evden uzakta olan ve horney'e ilgi göstermeyen bir baba. annesi, neşeli, çekici ve güzel bir kadın. babasının ilgisini çekmek istiyor fakat çirkin olduğundan ve zeki olmadığından bunu başaramıyor. annesinin ilgisini çekmek için itaatkar, bağımlı kız çocuğu rolünü oynuyor fakat bunda da başarılı olamıyor.
anlıyor ki, fedakar ve iyi tavırları ne annesinde ne de babasında işe yarıyor. ne sevgi ne de güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. o da stratejisini değiştirip asi ve hırslı kişiliğe bürünüyor. ilgi ve sevgi alamayacaksam, bunun intikamını alabilirim, diye düşünüyor. işte burada da freud'dan ayrıldığı söylenebilir. freud'un oedipus kompleksi, anneye olan özel sevgiden ötürü babaya düşmanca tavırlar beslemek ile alakalıyken (ya da tam tersi), horney bunun herhangi bir ebeveyne olan kıskançlıktan dolayı gerçekleşmediğini, çocuğun güvenlik ve sevgi ihtiyaçlarının karşılanmadığından ötürü düşmanca tavırlar sergileyebileceğini söylüyor. ama bunu çocuklar bastırır diyor. çünkü çocuklar ailelerine bağımlı, onlardan korkuyorlar ve suçluluk hissediyorlar. suçluluktan kasıt şu ''sen ne biçim çocuksun, bak gördün mü annenle senin yüzünden kavga ettik.''
alfred adler'in aşağılık kompleksi görüşünden fazlasıyla etkileniyor. çünkü o da içten içe öyle hissediyor. ve bunu başarıya dönüştüren bir diğer psikiyatrist haline geliyor.
nevrotik eğilimler olarak itaatkar kişilik, saldırgan kişilik ve bağımsız kişilik kavramlarını öne atıyor. başlıkların üzerine tıklayarak tanımlarına ulaşabilirsiniz*.
özetle, psikoloji alanına katkıları göz ardı edilemeyecek, kadınların kültürel normlardan ötürü hor görüldüğü zamanlarda bunu başarıya dönüştüren ilham alınacak bir kadın!

görsel için kaynak
sigmund freud'un kadınların penise sahip olmamasından ötürü penis envy yaşayıp aşağılık hissettikleri fikrine karşılık, erkeklerin çocuk doğuramadıkları için womb envy yaşadıklarını ileri süren önemli bir psikiyatrist. freud'cum sen biyolojik nedenlere bağlıyorsun ama kadınların kendini kötü hissetmelerinin nedeni penis eksikliği değil, kültürel normlar, kurallar ve cinsiyet rolledir diyor. çok da doğru söylüyor!
ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geliyor horney. abisi fiziksel olarak çekici ve yakışıklı bir çocuk olduğundan kendisini çirkin ördek yavrusu olarak görmüş. babası dindar, otorite sahibi, genelde evden uzakta olan ve horney'e ilgi göstermeyen bir baba. annesi, neşeli, çekici ve güzel bir kadın. babasının ilgisini çekmek istiyor fakat çirkin olduğundan ve zeki olmadığından bunu başaramıyor. annesinin ilgisini çekmek için itaatkar, bağımlı kız çocuğu rolünü oynuyor fakat bunda da başarılı olamıyor.
anlıyor ki, fedakar ve iyi tavırları ne annesinde ne de babasında işe yarıyor. ne sevgi ne de güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. o da stratejisini değiştirip asi ve hırslı kişiliğe bürünüyor. ilgi ve sevgi alamayacaksam, bunun intikamını alabilirim, diye düşünüyor. işte burada da freud'dan ayrıldığı söylenebilir. freud'un oedipus kompleksi, anneye olan özel sevgiden ötürü babaya düşmanca tavırlar beslemek ile alakalıyken (ya da tam tersi), horney bunun herhangi bir ebeveyne olan kıskançlıktan dolayı gerçekleşmediğini, çocuğun güvenlik ve sevgi ihtiyaçlarının karşılanmadığından ötürü düşmanca tavırlar sergileyebileceğini söylüyor. ama bunu çocuklar bastırır diyor. çünkü çocuklar ailelerine bağımlı, onlardan korkuyorlar ve suçluluk hissediyorlar. suçluluktan kasıt şu ''sen ne biçim çocuksun, bak gördün mü annenle senin yüzünden kavga ettik.''
alfred adler'in aşağılık kompleksi görüşünden fazlasıyla etkileniyor. çünkü o da içten içe öyle hissediyor. ve bunu başarıya dönüştüren bir diğer psikiyatrist haline geliyor.
nevrotik eğilimler olarak itaatkar kişilik, saldırgan kişilik ve bağımsız kişilik kavramlarını öne atıyor. başlıkların üzerine tıklayarak tanımlarına ulaşabilirsiniz*.
özetle, psikoloji alanına katkıları göz ardı edilemeyecek, kadınların kültürel normlardan ötürü hor görüldüğü zamanlarda bunu başarıya dönüştüren ilham alınacak bir kadın!
devamını gör...
hasret gültekin
bir insan ömrünü neye vermeli
harcanip gidiyor ömür dedigin
yolda kalan da bir yürüyen de bir
harcanip gidiyor ömür dedigin
harcanip gidiyor ömür dedigin
yolda kalan da bir yürüyen de bir
harcanip gidiyor ömür dedigin
devamını gör...
oldie but goodie
ingilizcede "eski ama güzel" anlamına gelen bir deyimdir. oldies but goldies nereden çıktı bilmiyorum ama oldie but goodie ilk kez 1950' lerin ortalarında abd'de bir radyo dj'i tarafından geçmişte popüler olan ancak artık top ten listesinde yer almayan rock'n roll şarkılarına atıfta bulunmak için kullanılmış.
bugün, bu ifade, yeni olma noktasını geçmiş, ancak yine de zevk alınacak veya değer verilecek her şey için rahatlıkla kullanılabilir. aklıma ilk gelenler müzik, roman veya filmler, hatta insanlar veya fikirler.....
yaş aldıkça insanın eskiye ve eski güzel şeylere olan özlemi iyice artıyor, kim kendi çocukluğunu, o zamanki sınırlı imkanları özlemiyor ki? bizim için çoğu şey artık oldie but goodie.
bugün, bu ifade, yeni olma noktasını geçmiş, ancak yine de zevk alınacak veya değer verilecek her şey için rahatlıkla kullanılabilir. aklıma ilk gelenler müzik, roman veya filmler, hatta insanlar veya fikirler.....
yaş aldıkça insanın eskiye ve eski güzel şeylere olan özlemi iyice artıyor, kim kendi çocukluğunu, o zamanki sınırlı imkanları özlemiyor ki? bizim için çoğu şey artık oldie but goodie.
devamını gör...
evde kadın beslemek
sabah kalkarsın dün temizlenmiş banyoda elini yüzünü yıkarsın,
yıkanıp, kurutulup, ütülenmiş elbiselerini giyersin,
mutfağa gidersin kahvaltı hazır,
evlatlarım diye gururlandığın çocuklarınla baş başa bırakıp işine gidersin,
işten gelirsin sabah leş gibi bıraktığın banyo tertemiz olmuş, duşunu alırsın,
yıkanıp, kurutulup, katlanmış haşofmanlarını giyersin,
gün içinde hiçbir kahrını çekmediğin çocuk/çocuklarını yalandan öpersin,
mutfağa gider hazır yemeğe oturursun,
yemek biter televizyon karşısında kıçını yayar oturursun,
bulaşıklar yıkanır, mutfak toplanır, çayın da ayağına kadar gelir,
uykun gelince de yatağa gider döner kıçını uyursun.
sonra evde kadın besliyorum ha? taş olursunuz yemin ederim. azıcık insan olun lan.
yıkanıp, kurutulup, ütülenmiş elbiselerini giyersin,
mutfağa gidersin kahvaltı hazır,
evlatlarım diye gururlandığın çocuklarınla baş başa bırakıp işine gidersin,
işten gelirsin sabah leş gibi bıraktığın banyo tertemiz olmuş, duşunu alırsın,
yıkanıp, kurutulup, katlanmış haşofmanlarını giyersin,
gün içinde hiçbir kahrını çekmediğin çocuk/çocuklarını yalandan öpersin,
mutfağa gider hazır yemeğe oturursun,
yemek biter televizyon karşısında kıçını yayar oturursun,
bulaşıklar yıkanır, mutfak toplanır, çayın da ayağına kadar gelir,
uykun gelince de yatağa gider döner kıçını uyursun.
sonra evde kadın besliyorum ha? taş olursunuz yemin ederim. azıcık insan olun lan.
devamını gör...
seksten daha zevkli şeyler
çok fena idrara sıkışmış bir halde kendini zar zor eve attıktan sonra üzerini bile değiştirmeden tuvalete girip işemek. bundan daha rahatlatıcı şey sayısı çok azdır.
seks, istekle yapılan ve yapılmasa bile durulabilecek bir durumken, işeme durumu fiziksel zorlanmanın sonunda gelen tarifsiz rahatlamadır.
seks, istekle yapılan ve yapılmasa bile durulabilecek bir durumken, işeme durumu fiziksel zorlanmanın sonunda gelen tarifsiz rahatlamadır.
devamını gör...
sanat sanat için midir sanat toplum için midir sorunsalı
bir heykel veya bir resime baktığınızda ondan bir şeyler alıyorsanız, o sanat eseri sizin için yapılmıştır.
bin yıldır aynı konu. kimse de çıkıp benim gibi açıklayıcı tanım yazmayınca, kafalar aydınlanamıyor tabi. hadi iyisiniz.
bin yıldır aynı konu. kimse de çıkıp benim gibi açıklayıcı tanım yazmayınca, kafalar aydınlanamıyor tabi. hadi iyisiniz.
devamını gör...
lullaby of woe
the witcher 3 wild hunt adlı bilgisayar oyununda cadıların çocuklarını uyutmak için söylediği “kederin ninnisi”dir.
witcher canavarları, cadıları ortadan kaldıran bir oyun karakteridir.
videoda kayık içinde temsili bir cadı vardır. ormanın içindeki witcher ise onu aramaktadır.
anadolu’da uyumayan çocuklara “uyumazsan canavar gelir, seni ham yapar” derler ya.
cadıcık da ormanın içindeki çocuğu uyusun da ses etmesin diye bu ninniyi söyler.
videonun devamında witcher, cadının hayatına son verir ama cadının söylediği ninni ile uyuyan çocuğu kurtulur. anne yüreği işte.
çevirisi…
kederin ninnisi
kurtlar uykuda ağaçların arasında
yarasalar sallanır rüzgarda
ama birisi var, uyanık, endişeli
korkutur tüm hayaletleri, cadıları cinleri
yavrucağım uykun kaçtığında
sakın korkmayasın yalnız başına
çünkü insafsız, kalpsiz witcher,
almıştır ücretini altın ile,
geçer, gider, bir şey bırakmaz arkasında
yalnız keder ve kalp ağrısı dışında
derin, derin bir keder...
kuşlar susmuş gecenin karanlığında
inekler yatmış gün ışığı kaybolunca
ama birisi var, uyanık, endişeli
korkutur tüm hayaletleri, cadıları cinleri
yavrucağım gözlerini kapa
sessiz ol, ağlama, kıpırdama!
cesur ve gözüpek witcher burada!
almıştır ücretini altın ile
o doğrayıp dilimleyecek
kesiverir, doğrar seni
büsbütün yer seni!
bir lokmada yutar seni.
witcher canavarları, cadıları ortadan kaldıran bir oyun karakteridir.
videoda kayık içinde temsili bir cadı vardır. ormanın içindeki witcher ise onu aramaktadır.
anadolu’da uyumayan çocuklara “uyumazsan canavar gelir, seni ham yapar” derler ya.
cadıcık da ormanın içindeki çocuğu uyusun da ses etmesin diye bu ninniyi söyler.
videonun devamında witcher, cadının hayatına son verir ama cadının söylediği ninni ile uyuyan çocuğu kurtulur. anne yüreği işte.
çevirisi…
kederin ninnisi
kurtlar uykuda ağaçların arasında
yarasalar sallanır rüzgarda
ama birisi var, uyanık, endişeli
korkutur tüm hayaletleri, cadıları cinleri
yavrucağım uykun kaçtığında
sakın korkmayasın yalnız başına
çünkü insafsız, kalpsiz witcher,
almıştır ücretini altın ile,
geçer, gider, bir şey bırakmaz arkasında
yalnız keder ve kalp ağrısı dışında
derin, derin bir keder...
kuşlar susmuş gecenin karanlığında
inekler yatmış gün ışığı kaybolunca
ama birisi var, uyanık, endişeli
korkutur tüm hayaletleri, cadıları cinleri
yavrucağım gözlerini kapa
sessiz ol, ağlama, kıpırdama!
cesur ve gözüpek witcher burada!
almıştır ücretini altın ile
o doğrayıp dilimleyecek
kesiverir, doğrar seni
büsbütün yer seni!
bir lokmada yutar seni.
devamını gör...
ekonomi kötü olsa böyle bi ceketi çöpte bulup giyemezdim
çöpten ceket alacak duruma gelmiş ama halen akp’ye toz kondurmuyor herif. böylesine cahil insanlarla şu ülkede yaşamak bazen ızdırap ne yalan söyleyeyim…
t: mal beyanıdır.
t: mal beyanıdır.
devamını gör...
18 şubat 2021 apartman boşluğu yayın
daddy'ye sorun bakalım ! fenerbahçe şampiyon olunca benden kaçabilecek mi ?
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
çok bağırdım duyulmadı artık fısıldamam bile
(bkz: ben giderim adım kalır,dostlar beni hatırlasın) *
yıkıklığın, vazgeçmişliğin göstergesidir.
acıtır, acıdır.
yıkıklığın, vazgeçmişliğin göstergesidir.
acıtır, acıdır.
devamını gör...
niyet mi önemli eylem mi sorunsalı
niyetin daha önemli olduğunu düşündüğüm sorunsal.
kohlberg ‘in ahlak gelişimi kuramına göre insanlarda ahlak gelişiminin aşamaları vardır.
birinci seviyede bir davranışın arkasındaki motivasyon ceza veya ödüldür. bir kişi ceza almamak için vergisini ödeyebilir. para ödülü kazanmak için bulduğu köpeği sahibine götürebilir. yapılan eylemlerin sonucu güzel görünüyor değil mi? ama aslında niyet o kadar da saygıdeğer değil.
daha üst aşamalarda başkalarının mutluluğu ve bir gruba dahil olma amaçlanır. örneğin bir şarkıcı çok vergi verip veya sosyal sorumluluk projelerinde yer alıp bununla prestijini arttırabilir.
dördüncü aşamada bireylerin beklentileri yerine yasalar ve toplumsal normlar ön plandadır. ekonomik düzenin işlemesi için pandemi vb şartlara rağmen vergilerin toplanmasının savunulması gibi.
beşinci aşamada insani değerlerle çatışan yasalar eleştirilir ve demokratik yollarla değiştirilmeye çalışılır. mesela az kazanandan oran olarak daha az vergi alınması, çok kazanandan oran olarak daha fazla vergi alınması.
altıncı aşamada ahlaki ilkeleri ihlal eden kurallara uyulmaz. bireyin haklarına saygı esastır. örneğin robin hood’un zenginden alıp fakire vermesi.
robin hırsızlık yapıyor, ilk örnekteki adam ise yakalanıp ceza yememek için vergisini veriyor. birisinin eylemi kötü, birisinin eylemi iyi görünüyor ama kim daha ahlaklı? davranışlarını yönlendiren niyete bakmak gerekir.
örnekleri ben buldum, hatalı da olabilirim. ama konuyla ilgili kabaca bir fikir için aşağıdaki bağlantıya gözatabilirsiniz.
kaynak
kohlberg ‘in ahlak gelişimi kuramına göre insanlarda ahlak gelişiminin aşamaları vardır.
birinci seviyede bir davranışın arkasındaki motivasyon ceza veya ödüldür. bir kişi ceza almamak için vergisini ödeyebilir. para ödülü kazanmak için bulduğu köpeği sahibine götürebilir. yapılan eylemlerin sonucu güzel görünüyor değil mi? ama aslında niyet o kadar da saygıdeğer değil.
daha üst aşamalarda başkalarının mutluluğu ve bir gruba dahil olma amaçlanır. örneğin bir şarkıcı çok vergi verip veya sosyal sorumluluk projelerinde yer alıp bununla prestijini arttırabilir.
dördüncü aşamada bireylerin beklentileri yerine yasalar ve toplumsal normlar ön plandadır. ekonomik düzenin işlemesi için pandemi vb şartlara rağmen vergilerin toplanmasının savunulması gibi.
beşinci aşamada insani değerlerle çatışan yasalar eleştirilir ve demokratik yollarla değiştirilmeye çalışılır. mesela az kazanandan oran olarak daha az vergi alınması, çok kazanandan oran olarak daha fazla vergi alınması.
altıncı aşamada ahlaki ilkeleri ihlal eden kurallara uyulmaz. bireyin haklarına saygı esastır. örneğin robin hood’un zenginden alıp fakire vermesi.
robin hırsızlık yapıyor, ilk örnekteki adam ise yakalanıp ceza yememek için vergisini veriyor. birisinin eylemi kötü, birisinin eylemi iyi görünüyor ama kim daha ahlaklı? davranışlarını yönlendiren niyete bakmak gerekir.
örnekleri ben buldum, hatalı da olabilirim. ama konuyla ilgili kabaca bir fikir için aşağıdaki bağlantıya gözatabilirsiniz.
kaynak
devamını gör...
roxa
bir küçük anı paylaşayım mı sizinle millet? kim cevap verecekse? ayh boş yapma miko. başla işte.
şimdi bir süredir, aslında hayli uzun süredir takip ediyorum ben sevgili kızkardeşim _mor'u. severek, beğenerek, kendisinin hakim olmadığını çok sonra, birazdan bahsedeceğim bir diyalogumuzda belirttiği ama beni konu hakkında ikna edemediği feminist terminolojisini de gayet takdir ederek. ben insanları içselleştirmek konusunda çok sorun yaşayan biri değilim. hiç tanımadığım insanlarla onlar farkında olmadan bağ kurarım, falan. bunlar benimle ilgili konular. aslında tartışmaya/eleştiriye de açıklar. gelgelelim _mor ile de buna benzer bir bağ yakaladım ben. sessiz sessiz , hiç iletişmeden bir süre okudum kendisini. sonra günlerden bir gün çok yumuşak bir karnımdan beni yakalayan bir başlığa tıkladım korka korka. okuyacak belki biraz ağlayacak gidecektim. çok fazla entry yoktu. bir tanesi de _mor'a aitti. okumayı bitirdiğimde başlığa gelirken hissettiklerimden çok başka şeyler hissediyordum. net bir agresyon. kontrolümü yitirmeme sebebiyet verecek bir sinir. 5. entry'i girdim mezkur başlığa. şimdi ben normal hayatında seksist olmamasına özen göstererek argo kelimeler kullanan bir insanım. ama iyi bir sözlükçüyüm. kafa sözlüğün bu konudaki kuralına da riayet ediyorum. altında yatmakta olduğunu düşündüğüm görüşe de saygımdan zannediyorum bu kuralı hiç çiğnemedim o güne değin. ancak o kadar sinirliydim ve üzgündüm ki ve hatta itiraf ediyorum o kadar hayal kırıklığı yaşıyordum ki baştan aşağı argo bile değil küfür içeren bir entry girdim o başlığa tam da _mor'un entry'sinin altına. sonra da hadi gidin bunu şikayet edin diyerek entry'i bitirdim. derhal _mor'u takipten çıktım ve kendimi oyalayacak bir şeyler aramaya başladım. bir süre geçti. birkaç saat zannediyorum. entry ile ilgili işlem yapılmadı. arada girdim baktım, başka biri de entry girmedi. sol frame'den düştü düşecek derkeeenn _mor bana mesaj attı. kendisine yönelen, son derece tahrik edici bu entry'nin üzere _mor bana öyle bir net duruşla beni anladığını ama benimle aynı şeyleri yaşamamış olması, dolayısıyla da aynı duygu durumunu paylaşmadığı için özür dilemesi gereken bir şey olmadığını düşündüğünü, buna rağmen yazdığının beni ne kadar incittiğini tahmin ettiği için üzgün olduğunu ifade etti ki yani ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum. o esnada biliyordum gerçi; aynı yüksek perdeden cevap verdim kendisine. geri adım atmadım; geri adım atmadı. ama buna rağmen bana kendisini o kadar sinirli olmama ve onu anlamaya kapalı olmama rağmen anlatacak kadar olgun olmayı başardı. tekrar ediyorum, çok hassastım, çok kırılgandım, çok sinirliydim ve kılıçlarım çok keskindi. hiç yutkunmadan da bunu ona yansıttım ancak karşımdaki kadın olanca sakinliği ile geri adım atmadan, bir konuda birden fazla insanın başka başka tür haklılıklarda olabileceklerini bana tane tane açıklayacak kadar sağduyulu, benim üzüntümü o esnada onunla hiç paylaşmak istemezken paylaşacak kadar empat ve kendisine yönelen hakaretamiz söylemleri beni tahrik ettiğini düşündüğü için kişiselleştirmeden göğüsleyecek kadar egosundan azade bir duruş sergiledi.
bakın. bunlar çok önemli meziyetler. iyi ki kızkardeşlik dedirten cinsten benim dünyamda. ve _mor sen o gün o mesajlaşmada defaatle belirttiğin gibi feminist olmasan da olur. kadın olan tüm kadınlara; insan olan tüm insanlara...
selam _mor, n'aber? her kimsen, kendini nasıl tanımlıyor ya da tanımlamıyorsan...
şimdi bir süredir, aslında hayli uzun süredir takip ediyorum ben sevgili kızkardeşim _mor'u. severek, beğenerek, kendisinin hakim olmadığını çok sonra, birazdan bahsedeceğim bir diyalogumuzda belirttiği ama beni konu hakkında ikna edemediği feminist terminolojisini de gayet takdir ederek. ben insanları içselleştirmek konusunda çok sorun yaşayan biri değilim. hiç tanımadığım insanlarla onlar farkında olmadan bağ kurarım, falan. bunlar benimle ilgili konular. aslında tartışmaya/eleştiriye de açıklar. gelgelelim _mor ile de buna benzer bir bağ yakaladım ben. sessiz sessiz , hiç iletişmeden bir süre okudum kendisini. sonra günlerden bir gün çok yumuşak bir karnımdan beni yakalayan bir başlığa tıkladım korka korka. okuyacak belki biraz ağlayacak gidecektim. çok fazla entry yoktu. bir tanesi de _mor'a aitti. okumayı bitirdiğimde başlığa gelirken hissettiklerimden çok başka şeyler hissediyordum. net bir agresyon. kontrolümü yitirmeme sebebiyet verecek bir sinir. 5. entry'i girdim mezkur başlığa. şimdi ben normal hayatında seksist olmamasına özen göstererek argo kelimeler kullanan bir insanım. ama iyi bir sözlükçüyüm. kafa sözlüğün bu konudaki kuralına da riayet ediyorum. altında yatmakta olduğunu düşündüğüm görüşe de saygımdan zannediyorum bu kuralı hiç çiğnemedim o güne değin. ancak o kadar sinirliydim ve üzgündüm ki ve hatta itiraf ediyorum o kadar hayal kırıklığı yaşıyordum ki baştan aşağı argo bile değil küfür içeren bir entry girdim o başlığa tam da _mor'un entry'sinin altına. sonra da hadi gidin bunu şikayet edin diyerek entry'i bitirdim. derhal _mor'u takipten çıktım ve kendimi oyalayacak bir şeyler aramaya başladım. bir süre geçti. birkaç saat zannediyorum. entry ile ilgili işlem yapılmadı. arada girdim baktım, başka biri de entry girmedi. sol frame'den düştü düşecek derkeeenn _mor bana mesaj attı. kendisine yönelen, son derece tahrik edici bu entry'nin üzere _mor bana öyle bir net duruşla beni anladığını ama benimle aynı şeyleri yaşamamış olması, dolayısıyla da aynı duygu durumunu paylaşmadığı için özür dilemesi gereken bir şey olmadığını düşündüğünü, buna rağmen yazdığının beni ne kadar incittiğini tahmin ettiği için üzgün olduğunu ifade etti ki yani ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum. o esnada biliyordum gerçi; aynı yüksek perdeden cevap verdim kendisine. geri adım atmadım; geri adım atmadı. ama buna rağmen bana kendisini o kadar sinirli olmama ve onu anlamaya kapalı olmama rağmen anlatacak kadar olgun olmayı başardı. tekrar ediyorum, çok hassastım, çok kırılgandım, çok sinirliydim ve kılıçlarım çok keskindi. hiç yutkunmadan da bunu ona yansıttım ancak karşımdaki kadın olanca sakinliği ile geri adım atmadan, bir konuda birden fazla insanın başka başka tür haklılıklarda olabileceklerini bana tane tane açıklayacak kadar sağduyulu, benim üzüntümü o esnada onunla hiç paylaşmak istemezken paylaşacak kadar empat ve kendisine yönelen hakaretamiz söylemleri beni tahrik ettiğini düşündüğü için kişiselleştirmeden göğüsleyecek kadar egosundan azade bir duruş sergiledi.
bakın. bunlar çok önemli meziyetler. iyi ki kızkardeşlik dedirten cinsten benim dünyamda. ve _mor sen o gün o mesajlaşmada defaatle belirttiğin gibi feminist olmasan da olur. kadın olan tüm kadınlara; insan olan tüm insanlara...
selam _mor, n'aber? her kimsen, kendini nasıl tanımlıyor ya da tanımlamıyorsan...
devamını gör...
