asosyal: sosyal olmayan.
antipatik: sempatik olmayan.
a haber: haber olmayan.
devamını gör...

tiktok kullanması, her saniye fotoğraf çekinmesi, ağzını yaya yaya konuşması
devamını gör...

yüzen saraylar inşa ettirmiş, üzerine değerli taşlar kakılan gemilerle denizlere açılmış, eritilmiş inci içmiş *öh*, kendisinin tanrı olduğunu iddia etmiş ve kendisine tapmayanı da yok etmeyi amaçlamış, zihinsel konuda ne yazık ki hasta olan *gerçi bedensel olarak da hastaydı* antik roma imparatoru. imparatorların en çılgını...
devamını gör...


a hat in time, gears for breakfast tarafından geliştirilen ve humble bundle tarafından yayımlanan bir platform ve aksiyon-macera oyunudur. oyun, unreal engine 3 kullanılarak geliştirilmiştir ve banjo-kazooie, spyro the dragon, super mario 64 ve psychonauts isimli oyunlardan esinlenilerek yapılmıştır. oyun ilk olarak ekim 2017 tarihinde microsoft windows ve macos için piyasaya sürülmüştür. iki ay sonra ise humble bundle tarafından playstation 4 ve xbox one için satışa sunulmuştur.nintendo switch versiyonu ise ekim 2019 yılında piyasaya sunulmuştur.

tanımı direkt alıntı yaptım; çünkü açık dünya ortamında geçen ve üçüncü şahıs bakış açısıyla oynanan bu platform aksiyon-macera oyununun, bende uyandırdığı hisleri, eğlencesini yazmak istiyorum esas.
bence görüp görebileceğiniz en ponçik, en tatlış, en pamuk şeker oyunlardan biri bu arkadaşlar. ne zaman ki içim sıkılır, modumu biraz düşük hissederim, o zaman açarım bu oyunu ve baştan sona tekrar oynar bitiririm. ruhuma işleyen bi minnoşluğu var, karşı koyamıyorum efenim.

oyunda, uzayda kendi halinde yolculuk yapan bir kız çocuğusunuz ve geminizin yakıtı olan sihirli kum saatleriniz bir kaza sonucunda çeşitli dünyalara savruluyor. eh, hepsini toplayıp geminizin yakıtını full hale getirmek artık elzem oluyor ve kum saatlerini dağıldıkları yerden teker teker toplayarak maceradan maceraya atılıyorsunuz. özgürce keşfedilebilen dört açık seviye (seal the deal ve nyakuza metro olarak 2 ekstra seviye ile birlikte) arasında seyahat ediyor, kimi zaman mafya kasabasında, mafya lideri balık lokantası şefine kafa tutuyor, kimi zaman karanlık ormanda parmak ucunda yürüyor, kimi zaman ajan penguenler arasından gizlenerek geçip kum saatine ulaşıyorsunuz. (seal the deal paketi ile) bir cruise geminin içinde kaptana yarenlik etmekten tutun, (nyakuza metro paketi ile) kediler dünyasında mücevher dükkanı sahibi olan çete patronu kedi için çalışmanıza kadar o kadar çok dünya var ki... ehehe olaya bak, kediler çetesinin patronu kuyumcu kedi; bu bölümler hele, beni benden alıyor.

oyundaki birincil amaç, 40'ı oyunda bulunabilen ve daha fazlası toplandıkça ek seviyelerin kilidini açan, sihirli kum saatlerini toplamak elbette. bir diğer amacınız ise oyun içindeki seviyelerde işinize yarayacak şapkalar için iplik parçaları toplayıp bir araya getirerek, hepsi birbirinden farklı özel güçler veren şapkaları oluşturmak.
bu şapkaları gereksinimlerinize göre dönüşümlü kullanarak ilerleyeceksiniz.

oyun tek oynanabildiği gibi, multiplayer seçeneğine de sahip.
platform oyunlarını seviyorsanız, bu uzay macerasına dibinizin düşeceğine garanti veriyorum.
ayrıca müziklerinin, yüzümde bir gülümseme bıraktığını, çok hoş olduğunu da söylemeden edemeyeceğim.
şöyle göz atabilirsiniz;




ay sanırım gidip baştan bi daha oynayacağım, bu overdoz tatlışlığa dayanamıyorum.
devamını gör...

neredeyse tamamı gamsız, bencil veya hayatında sevdiği ve değer verdiği tek bir insan dahi olmayan insandır. bu durum tarafımca yeterince gözlemlenmiş olup, benim için tartışmaya kapalıdır.

telefonu tamamen sessizde tutmak başka şeydir, uygulama bildirimlerini kapatmak başka şey. açmak istemediğiniz telefonu açmazsınız olur biter. ama telefonu tamamen sessizde olduğu için annemin öldüğü gün dayıma, öz be öz dayıma ulaşıp haber veremedim ben. ohh ne güzel. sadece ben istedim mi arayayım konuşayım. ama karşımdaki insanın öyle bir hakkı yok. neden? çünkü benim keyfim öyle istiyor. çünkü benim keyfim çok önemli. arayan, ulaşmak isteyen insanın belki bir derdi var, acil bir durumu var kimin umurunda. aman benim keyfim bozulmasın.

kendinizden başka kimseyi umursamamaya devam edin efendim. umarım bir gün siz de o umursanmayanlardan biri olmazsınız.
devamını gör...

felsefeci itirafçıdır.
bu ilk elden bir gözlem değil, (bkz: agah aydın)dan duydum ilk kez. sonra düşündüm üzerine. gittikçe daha da oturdu. önce ne demek felsefe biraz onu düşünmek lazım. ondan sonraysa itirafçılığın üzerine düşünürüz.

felsefeci olmak illa çok okumak, çok yazmak ya da akademide olmak değildir. felsefeci olmak en temel haliyle söylersek “ne düşündüğünü düşünen insanın kendi kendini kovalamasıdır.” derim ben. bu tabii ki insan olmanın bir getirisi olduğundan hepimiz zaman zaman felsefe yapıyoruz. fakat her pasta yapan pastacı olamadığına göre her düşünen de felsefeci olamıyor doğal olarak. bunu hayatının en azından bir bölümünde önemli bir noktaya koyup ona göre yaşayan biri olmak gerekir kendine felsefeci diyebilmek için. dolayısıyla bu konulara kafa yoran birinin ‘ben felsefeciyim’ demesi kadar doğal bir şey olamaz. bu kısmı biraz açmış olmamın sebebi “sen kimsin ulen felsefeciyim diyorsun?” sorusuna önceden cevap vermek istememdi.

ikinci kısımda itirafçı olmanın ne demek olduğuna baktığımızda şunu görüyoruz: olayın içerisinden bilgi sızdıran kişi. bu bakımdan yalnızca gözlemci olmaktan da ayrılıp kendisini de işin içine dahil etmek kastediliyor. yani bir sosyolog ya da psikolog gibi dışarıdan gözlem yapmak yerine olayı deneyimleyerek sonuçlara ulaşmak kastediliyor. evet, sahiden felsefeci olmak itirafçılık yapmaktır. hayatın karanlık yönlerini aydınlatmaktır. insanın ne’liğini sorgulamak ve bu konuda itiraflarda bulunmaktır. sizi şaşırtmayan birisi felsefeci olamaz. size sizi itiraf eder felsefeci. ondandır ki felsefeci karşısındakini bilir. beylik laflar etmez öyle, atıp tutmaz. itiraf eder.

kendimce itiraf ediyorum. hayatın, ahlakın, aşkın ne olduğunu çözmeye ve sonra da itiraf etmeye çalışıyorum. niye peki? çünkü anlam arıyorum. itiraf ederken aslında yardım dileniyorum, sürünüyorum ben. tıpkı diğer felseficiler gibi, itiraf ediyorum. annesinden onay almak için ispiyonlayan bir çocuk gibi. hep onun peşindeyiz biz. en büyük itirafımız da bu zaten. onaylanmak istiyoruz biz.
devamını gör...

suda çözündüğünde ortama hidroksit iyonu bırakan madde. aynı zamanda "temel" anlamına da gelen bir kelime.

bazların tadı acıdır. ph dereceleri 7'den büyüktür. örneğin ince bağırsaklarımızdaki ortam baziktir.

bazlar, asitlerle birleştiklerinde tuz oluştururlar.
devamını gör...

aylar sonra tekrar bu moddayım hadi hayırlı olsun
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beni olduğum gibi kabul etmiyorsa hayatımda da yeri olduğunu düşünmüyorum. mutlu olmam için hayatımda olmasına gerek yok. zaten beni olduğum gibi kabul etmeyen insan hayatımda sadece sorun çıkarır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beğenmek*
herkes*

türkçe 101. en azından başlık açarken, lütfen.
devamını gör...

tehlikeli ve sonu vehametle bitebilir. pokemon izleyip camdan atlayan çocuğu hatırlayın.

kendi dünyanızda yaşar, eyleme geçmezseniz hoş tabi. türkü tadında yaşamak da hoştur.*
devamını gör...

bence hali hazırda beyaz sweat tshirt'üm varken böyle bir şey;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yapmam çok güzel olurdu. hem sweat'in üzerine baskılanmış nasa yazısından daha güzel bence. *
isteyenlere çoğaltıp gönderebilirim. son feci mars fan club gibi bir kulüp olması lazım ama yoksa saçma olabilir. sonuçta neden olmasın? *
devamını gör...

o kadar çok kankam var ki, evi tek başıma taşıdım, kimse ucundan tutmadı, yoldaş avizelerimi takmadı...

gerçek hayat. sözlük. gerçek hayat. sözlük. bu ikisini ayıracaksınız. yoksa çok sızlanırsınız daha.
devamını gör...

bu tosun'a bu akılları veren adamın jet fadıl olduğuna yemin edebilirim, lakin ıspatlayamam.
devamını gör...

şekerrenk: araya soğukluk girmiş, bozulmuş dostluğa denir.
devamını gör...

birden aklımıza bir şarkı geldi. kırk yıl düşünsek aklımıza gelmezdi bu şarkı. sonra dedik ki neden dinlemeyelim ? arabadayiz tabi o an. sarki da sevemedim kara gözlüm şarkısı. youtubedan sevemedim kara gözlüm şarkısını açtık gidiyoruz. az ileri de ışıklar da durduk. ayni şarkı hemen yanimiz da duran arabada da çalıyor. yanımızda duran aracın içindekilerle kısa süreli bakıştık. tesadüfün bu kadarı dedik kendi aramızda. nedense çok güldük o an. sonra korna çalarak selamlastık tabii müzikdaşlarımizla. onlar sağ biz selametle yolumuza devam ettik.
devamını gör...

bir insan yüzyüze görüşmediği insanı sevebilir mi gerçekten?
niye olmasın, yunus emre'yi sevdiğimiz gibi severiz pekala.
bu böcek de öyle bir balböceği işte, tanımları çok tatlı, çok içten, yazışırken ayrı tatlı, sevilesi bir yazarım.
doğum günün kutlu olsun.
ne dileğin varsa kabul olsun.
kalan ömrün, geçen ömründen güzel olsun.
devamını gör...

bebeklik ve çocukluk döneminde vajinadan içeri mikrop, kaka, ot püsür kaçmasın diye vardır. belli bir yaştan sonra da işlevsizleşir. *
devamını gör...

bu askerlerin sayısı o kadar fazlaymış ve buna rağmen her birinin yüz ifadesi o kadar eşsizmiş ki ilk bulunduklarında canlı askerlerin diri diri gömüldüğü veya bir şekilde donduruluduğu sanılmış. hatta heykelleri bir çiftçi ilk kez bulduğunda o kadar askeri, gerçek boyutlu eşyayı karşısında görünce korkusundan bulduğu gibi kimseye haber vermeden geri gömmüş askerleri.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim