12 nisan tecavüz günü trendini başlatanların bulunması
18 yaş sadece yasal bir sınırdır, insanların karakterleri ve düşünceleri 13-14 yaşlarında oturur. bu yüzden bunlar çocuk yea denerek bu sapık embesillere taviz verilmemelidir. dediğim gibi 18 sadece yasal bir sınır, 13 14 yaşlarında geri zekalı olan bir insan kalan ömrünü de geri zekalı olarak yaşar. çeksinler cezalarını. ben de 20 yaşındayım, bunların yaşındayken yaptığım en kötü şey nargile içmekti o kadar. tecavüzden embesilce bir mizah yapmadım.
devamını gör...
erken yatıp erken uyanmak
asla beceremediğim olay.
aslında sürekli uykusuzum, erken uyuyacağım deyip yatağa erkenden giriyorum ama "ya az uyursam, ya uyanamazsam, ya uykum yetmezse" diye kendimi strese sokup gözümden uyku akmasına rağmen uyuyamıyorum. tabii o ruh haliyle de uyuyunca sabaha berbat bir halde merhaba diyorum.
üzülüyorum sözlük.
aslında sürekli uykusuzum, erken uyuyacağım deyip yatağa erkenden giriyorum ama "ya az uyursam, ya uyanamazsam, ya uykum yetmezse" diye kendimi strese sokup gözümden uyku akmasına rağmen uyuyamıyorum. tabii o ruh haliyle de uyuyunca sabaha berbat bir halde merhaba diyorum.
üzülüyorum sözlük.
devamını gör...
22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi
siyasiler unutturmak istese bile biz unutturmayız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
bilişsel davranışı terapi.
prof. dr. m. hakan türkçapar.
prof. dr. m. hakan türkçapar.
devamını gör...
rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem
kul nesimi tarafından yazılan minnet eylemem şiiri içerisinde geçen can alıcı kısımdır.
rızık da ecel gibi insan daha dünyaya gelmeden rabbimiz tarafından belirlenmiştir. ecel nasıl kesin ise rızık da öyle kesindir ve herkesin rızkı tıpkı eceli gibi bellidir. bu sebeple rızkını verenin allah olduğuna iman eden mümin kimseye minnet etmez, korkmaz ve kaygı duymaz.
kul nesimi bunu iliklerimize kadar hissetmemizi sağlamıştır, kalemine sağlıktır.
şiiri feyzullah çınar bestelemiş şarkı haline getirmiştir. bir çok sanatçı tarafından söylenen parçayı ben selda bağcanın yumuşak sesinden dinlemeyi seviyorum..
- mois ukdesi -
rızık da ecel gibi insan daha dünyaya gelmeden rabbimiz tarafından belirlenmiştir. ecel nasıl kesin ise rızık da öyle kesindir ve herkesin rızkı tıpkı eceli gibi bellidir. bu sebeple rızkını verenin allah olduğuna iman eden mümin kimseye minnet etmez, korkmaz ve kaygı duymaz.
kul nesimi bunu iliklerimize kadar hissetmemizi sağlamıştır, kalemine sağlıktır.
şiiri feyzullah çınar bestelemiş şarkı haline getirmiştir. bir çok sanatçı tarafından söylenen parçayı ben selda bağcanın yumuşak sesinden dinlemeyi seviyorum..
- mois ukdesi -
devamını gör...
sylvia plath
nefret ettiğim bir şey daha varsa, o da insanların kendinizi berbat hissettiğinizi bildikleri halde neşeyle hatırınızı sorup “iyiyim,” demenizi beklemeleridir.
sırça fanus, sylvia plath.
sırça fanus, sylvia plath.
devamını gör...
zugra (yazar)
burada yazmayı bırakıp, sanat sepet işleriyle ilgilenmek istediğimden (muhtemelen sepet üreteceğim) bir süreliğine ayrılacağım. sevgilerimle.
devamını gör...
tip diye başlık açan tip
bu aralar sözlükte sayıları artan tiptir. bu başlıkla ben de aralarına dahil olmuş oluyorum sanırım. evet sayımız hızla artıyor.
devamını gör...
şalvar bank
1986 yılında yayınlanan yönetmenliğini ve senaristliğini hulki saner’in yaptığı bir filmdir. filmin başrol oyuncusu şakayla karışık sadri alışık ustadır. film 1965 yapımı olan ve senaryosunu safa önal’ın yaptığı ve aram gülyüz’ün yönettiği pantolon bankası filminin yeniden çekimidir. bu filmde de başrolde yine sadri alışık vardır.

filmin konusu oldukça orijinaldir aslında. elini cebine her attığında para çıkartan bir adamın hikayesidir bu. zaman içinde anlaşılır ki çıkan bu paraların kerameti şalvardan gelmektedir. ve elbette kahramanımız bu özellik sayesinde zengin olur ama zenginleştikçe insanların açgözlülüğünün ve doyumsuzluğunun da hedefi olarak insanların gerçek yüzünü görmeye başlar.

bu filmi izlediğimde 7-8 yaşlarında idim. olur mu olmaz mı diye denemeye karar verdim. annemin ipten yeni aldığı şortumu giyip okulun bahçesine top oynamaya giderken elimi cebime attım büyük bir inançla. ve mucize. cebimden 5 milyon lira çıktı. yaşlı olduğum için 5 milyon, aslında 5 lira şu anki parayla.
muhtemelen bakkalla gönderildiğim bir günün arta kalanı idi o para. yumuşamış, rengi biraz solmuş ve buruşmuştu ama zengindim. hemen bakkala koşup top aldım. hayatımda ilk kez okul bahçesindeki topun sahibi olan çocuktum. o para o gün bitti. ve bir daha da cebimden öyle bir para çıkmadı.
ama hala satın aldığım bazı kitapların içine para saklarım. unutup daha sonra bulunca mutlu olmak için. çünkü o paranın bana hissettirdiği şeyi bir kez daha hissetmeye değer. hayatımda ilk defa proletarya değil burjuva idim.

filmin konusu oldukça orijinaldir aslında. elini cebine her attığında para çıkartan bir adamın hikayesidir bu. zaman içinde anlaşılır ki çıkan bu paraların kerameti şalvardan gelmektedir. ve elbette kahramanımız bu özellik sayesinde zengin olur ama zenginleştikçe insanların açgözlülüğünün ve doyumsuzluğunun da hedefi olarak insanların gerçek yüzünü görmeye başlar.

bu filmi izlediğimde 7-8 yaşlarında idim. olur mu olmaz mı diye denemeye karar verdim. annemin ipten yeni aldığı şortumu giyip okulun bahçesine top oynamaya giderken elimi cebime attım büyük bir inançla. ve mucize. cebimden 5 milyon lira çıktı. yaşlı olduğum için 5 milyon, aslında 5 lira şu anki parayla.
muhtemelen bakkalla gönderildiğim bir günün arta kalanı idi o para. yumuşamış, rengi biraz solmuş ve buruşmuştu ama zengindim. hemen bakkala koşup top aldım. hayatımda ilk kez okul bahçesindeki topun sahibi olan çocuktum. o para o gün bitti. ve bir daha da cebimden öyle bir para çıkmadı.
ama hala satın aldığım bazı kitapların içine para saklarım. unutup daha sonra bulunca mutlu olmak için. çünkü o paranın bana hissettirdiği şeyi bir kez daha hissetmeye değer. hayatımda ilk defa proletarya değil burjuva idim.
devamını gör...
türkan şoray
yeşilçam'ın gerçekten sultanı olan oyuncu. özellikle anadolu kadını rollerinin hakkını sonuna kadar vermiştir.
devamını gör...
17 oy ve 3 fav alan mutfaktaki sarı bez entrysi
#1517235
kimse kusura bakmasin sacma sapan bir entry'dir. siz egitilmezsiniz siz. baska bir sey demiyorum. hadi beni gec, uzun uzun bir seyler anlatmaya calisan yazarlarin ahı var uzerinizde.
kimse kusura bakmasin sacma sapan bir entry'dir. siz egitilmezsiniz siz. baska bir sey demiyorum. hadi beni gec, uzun uzun bir seyler anlatmaya calisan yazarlarin ahı var uzerinizde.
devamını gör...
sözlük yazarlarının garip özellikleri
bir şeyler dinlemeden uyuyamamak.
devamını gör...
öyle günler gördüm ki
sabahattin ali’nin sevilen bir şiiridir.
öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu
her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp
hayaller alev alev beynimi yakar oldu
ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı
uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı
öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile
gözümde canlanırdı eşkiya masalları
varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
kafada çelik gibi fikirler dursa bile
kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri.
bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum
kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum
öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
ben yanına varınca dudağını kıvırdı
bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
en alçak tekmelerle beni yere devirdi
ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı
bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı.
gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
tabancanın namlusu ısındı yanağımda
parmağım istemedi tetiğini çekmeyi
bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur
dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam
seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur.
yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider
gözyaşları içinde seneler yürür gider
yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman
bana yaşa der gibi gülen senin yüzündü
dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi
sen aklıma gelince her şey gülümserdi
ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi
ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi.
garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı
içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı
ılık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de
aradığım yerlere benzeyiş buldum sende - sabahattin ali.
kızı filiz ali, babasının cesedinin bulunduğu dere yatağının yakınındaki düzlükte, arkasını ıstıranca ormanları'na dayamış koskoca bir kayanın üzerine bir mermer parçası koyar ve mermerin üstüne “başım dağ, saçlarım kardır, benim meskenim dağlardır” diye yazar.
şiirinde “dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam, etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur” demiştin zaten.
“herkes ne diyecek? fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki? bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hâle sokmaktan başka ne yaptı?” da demiştin.
çok haklı olduğunu yaşadığım her gün daha iyi anlıyorum, bıktım herkes ne diyecek diyenlerden, sağ olasın.
sevdiceği insanın aklına gelince gerçekten her şey gülümsüyor, gerçek sevgiyi tatmışsın, ne mutlu sana.
öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu
her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp
hayaller alev alev beynimi yakar oldu
ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı
uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı
öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile
gözümde canlanırdı eşkiya masalları
varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
kafada çelik gibi fikirler dursa bile
kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri.
bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum
kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum
öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
ben yanına varınca dudağını kıvırdı
bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
en alçak tekmelerle beni yere devirdi
ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı
bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı.
gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
tabancanın namlusu ısındı yanağımda
parmağım istemedi tetiğini çekmeyi
bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur
dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam
seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur.
yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider
gözyaşları içinde seneler yürür gider
yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman
bana yaşa der gibi gülen senin yüzündü
dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi
sen aklıma gelince her şey gülümserdi
ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi
ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi.
garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı
içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı
ılık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de
aradığım yerlere benzeyiş buldum sende - sabahattin ali.
kızı filiz ali, babasının cesedinin bulunduğu dere yatağının yakınındaki düzlükte, arkasını ıstıranca ormanları'na dayamış koskoca bir kayanın üzerine bir mermer parçası koyar ve mermerin üstüne “başım dağ, saçlarım kardır, benim meskenim dağlardır” diye yazar.
şiirinde “dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam, etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur” demiştin zaten.
“herkes ne diyecek? fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki? bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hâle sokmaktan başka ne yaptı?” da demiştin.
çok haklı olduğunu yaşadığım her gün daha iyi anlıyorum, bıktım herkes ne diyecek diyenlerden, sağ olasın.
sevdiceği insanın aklına gelince gerçekten her şey gülümsüyor, gerçek sevgiyi tatmışsın, ne mutlu sana.
devamını gör...
call me by your name
türkçe adı beni adınla çağır olan film 2017 yapımı bir filimdir. yönetmenliğini luca guadagnino yaptığı baş rollerde ise armie hammer ve timothée chalamet üstleniyor. film lgbti+ konusu olan iki eşcinsel bireyin aşkını anlatıyor.
elio'nun babası arkeoloji profesörü annesi ise çevirmendir. bundan mütevellit elio kültürel bakımdan zengin müzikle uğraşan ama daha çok içine kapalı bir çocuktur. babasının evrak işlerine yardımcı stajyer olarak, oliver profesörün geçici bir süre evinde kalmaya gelir. kendi odası oliver'a verilen elio bu duruma sinir olsa da zaman geçtikçe beraber yüzmeye giderler bisikletle dolaşmaya çıkarlar biraz çıkarcı bir ilişki doğmaya başlar ikisinin arasında. aynı zamanda elio kız arkadaşı ile birlikte cinsel ilişkiye girer bu durumu övünerek ve oliver'ı hedef alarak ailesine anlatır oliver dan beklediği tepkiyi alamaz aynı zamanda elio, oliver'ı kafasından da çıkartamaz. bir gün yine bisikletle seyahat ederken hislerini oliver'a açar ama oliver bunun olmayacağını dile getirir. birlikte yüzmeye gittikleri zaman elio oliver'ı öper ama yine oliver daha fazlasını yapamayacağını belirtir. araya soğukluk girer elio bu durumu çok kafasına takar üzülür not yazmayı düşünür ve yazar ertesi gün oliver, elio ya cevap verir ve gece yarısını beklemesini söyler. gece yarısına kadar elio oliver ile geçireceği zamanı iple çeker ve sonunda gece yarısı olur ikili ilk defa o gece yarısı yakınlaşır yatakta oliver call me by your name and ı'll call you by my name der. ikili çok yakınlaşırlar ve günleri tutku içinde geçer. oliver'ın artık gitme zamanı yaklaşırken elio'nun ebeveynleri ikisi arasındaki ilişikliyi anlar ve onları 3 günlük bir tatile yollar tatil çok güzel geçer ama tatilin sonunda oliver ayrılır, elio da kalbi kırık bir biçimde eve gelir. babası elio'ya yaşadığı ilişki ile gurur duyması ve yas tutuğu ilişkisine sahip çıkması hakkında duygulu bir konuşma yapar çünkü geçmişte babası da bir arkadaşı ile aynı şeyleri hissettiğini itiraf eder. bir bayramda oliver elio'yu ara ve nişanlandığını söyler. elio'nun içi parçalanır ve ağlayarak şöminenin başına geçer.
benim film hakkında düşüncelerim ise ilk defa eşcinsel temalı bir film izledim ve filmden çok bir beklentim yoktu açıkçası ve filmin pek atmosferine alışamadım ve o duyguya girmediğim için de film genel olarak sıkıcı geçti. filmde bir kaç sahne çok rahatsız edici geldi (bkz: evet o şeftali sahnesi). onun dışında şarkı seçimleri filmin çekildiği ortam çok etkileyici filmin özenle hazırlandığı belli. filmin yönetmeni ise farklı bir bakış açısı ile anlatmayı seçmiş ve başarılı olduğu söylenebilir. timothée chalamet oyunculukta gerçekten farkını ortaya koymuş filim bana duygusal yönden yavan gelse de timotheé yerine başka bir oyuncu olsa filmi izleyeceğimi düşünmüyorum. filmde baş rollerin arasındaki yaş farkı da rahatsız edici bir etkendi bana göre. elio'nun filmde 17 yaşında olarak geçiyor ama timotheé zaten yaşını göstermeyen bir oyuncu 15 yaşında gibi duruyordu açıkçası. en iyi uyarlama oscarını alan bir film olduğuna da değinmeden geçemem film kitaptan uyarlanan bir film çevremde romanını okuyan arkadaşlarım romanı da çok beğendiğini dile getiriyorlardı.
benim puanım 10 / 3
elio'nun babası arkeoloji profesörü annesi ise çevirmendir. bundan mütevellit elio kültürel bakımdan zengin müzikle uğraşan ama daha çok içine kapalı bir çocuktur. babasının evrak işlerine yardımcı stajyer olarak, oliver profesörün geçici bir süre evinde kalmaya gelir. kendi odası oliver'a verilen elio bu duruma sinir olsa da zaman geçtikçe beraber yüzmeye giderler bisikletle dolaşmaya çıkarlar biraz çıkarcı bir ilişki doğmaya başlar ikisinin arasında. aynı zamanda elio kız arkadaşı ile birlikte cinsel ilişkiye girer bu durumu övünerek ve oliver'ı hedef alarak ailesine anlatır oliver dan beklediği tepkiyi alamaz aynı zamanda elio, oliver'ı kafasından da çıkartamaz. bir gün yine bisikletle seyahat ederken hislerini oliver'a açar ama oliver bunun olmayacağını dile getirir. birlikte yüzmeye gittikleri zaman elio oliver'ı öper ama yine oliver daha fazlasını yapamayacağını belirtir. araya soğukluk girer elio bu durumu çok kafasına takar üzülür not yazmayı düşünür ve yazar ertesi gün oliver, elio ya cevap verir ve gece yarısını beklemesini söyler. gece yarısına kadar elio oliver ile geçireceği zamanı iple çeker ve sonunda gece yarısı olur ikili ilk defa o gece yarısı yakınlaşır yatakta oliver call me by your name and ı'll call you by my name der. ikili çok yakınlaşırlar ve günleri tutku içinde geçer. oliver'ın artık gitme zamanı yaklaşırken elio'nun ebeveynleri ikisi arasındaki ilişikliyi anlar ve onları 3 günlük bir tatile yollar tatil çok güzel geçer ama tatilin sonunda oliver ayrılır, elio da kalbi kırık bir biçimde eve gelir. babası elio'ya yaşadığı ilişki ile gurur duyması ve yas tutuğu ilişkisine sahip çıkması hakkında duygulu bir konuşma yapar çünkü geçmişte babası da bir arkadaşı ile aynı şeyleri hissettiğini itiraf eder. bir bayramda oliver elio'yu ara ve nişanlandığını söyler. elio'nun içi parçalanır ve ağlayarak şöminenin başına geçer.
benim film hakkında düşüncelerim ise ilk defa eşcinsel temalı bir film izledim ve filmden çok bir beklentim yoktu açıkçası ve filmin pek atmosferine alışamadım ve o duyguya girmediğim için de film genel olarak sıkıcı geçti. filmde bir kaç sahne çok rahatsız edici geldi (bkz: evet o şeftali sahnesi). onun dışında şarkı seçimleri filmin çekildiği ortam çok etkileyici filmin özenle hazırlandığı belli. filmin yönetmeni ise farklı bir bakış açısı ile anlatmayı seçmiş ve başarılı olduğu söylenebilir. timothée chalamet oyunculukta gerçekten farkını ortaya koymuş filim bana duygusal yönden yavan gelse de timotheé yerine başka bir oyuncu olsa filmi izleyeceğimi düşünmüyorum. filmde baş rollerin arasındaki yaş farkı da rahatsız edici bir etkendi bana göre. elio'nun filmde 17 yaşında olarak geçiyor ama timotheé zaten yaşını göstermeyen bir oyuncu 15 yaşında gibi duruyordu açıkçası. en iyi uyarlama oscarını alan bir film olduğuna da değinmeden geçemem film kitaptan uyarlanan bir film çevremde romanını okuyan arkadaşlarım romanı da çok beğendiğini dile getiriyorlardı.
benim puanım 10 / 3
devamını gör...
uyku eğitimi
çocuklara kendi kendinlerine uyumayı öğrenmeleri için uygulanan yöntemlerdir. birden çok çesidi vardır; (bkz: kim west) (bkz: tracy hogg) (bkz: harvey karp) en bilinen yöntemler arasındadır. ben vicdanım ve mantığıma uygun bulmadığım için bebeğime uyku eğitimi vermedim. çok uykusuz kaldım ama annesine en çok ihtiyacı olan dönemde çaresiz bir şekilde ağlarken onu yatağına bırakıp o odadan çıkmak bana göre değildi.
devamını gör...
another love
belki de yüce aşklar gerçekten böyle bir dramı paylaşır birbiriyle, dediğim tom odell şarkısı. aşkın ne olduğunu ve ne olmadığını çok güzel anlatıyor. ve bir yandan bizlere yapılması gereken doğru şeyin ne olduğunu söylüyor. yorgun düşmüş insan, ona sığınmalıdır ama yorgundur, yani ağlayamaz bile. ama ayağa kalkmalı ve hareket etmelidir. gerçek olan şey, asla yok olmaz. çünkü ancak tatmin edilen bir aşk gizlenebilir.
"i brought you daffodils in a pretty string
but they won't flower like they did last spring
and i wanna kiss you, make you feel alright
i'm just so tired to share my nights
i wanna cry and i wanna love
but all my tears have been used up"
"i brought you daffodils in a pretty string
but they won't flower like they did last spring
and i wanna kiss you, make you feel alright
i'm just so tired to share my nights
i wanna cry and i wanna love
but all my tears have been used up"
devamını gör...