421.
dönme dolap gibidir. başta eğlendirir sonra mide bulandırır.
devamını gör...
422.
aptallıktır ama güzel bir aptallık.
aşk başa gelince akıl tatile çıkarmış.
aşk başa gelince akıl tatile çıkarmış.
devamını gör...
423.
kalbin her zaman kıpır kıpır olduğu sevdiğinizi görünce bir rahatlama hissidir.
devamını gör...
424.
aslında cinsiyetler arasındaki cinsel çekimden kaynaklanan yani hormonlarımız sayesinde vuku bulan biricik duygu, his bütünüdür.
devamını gör...
425.
matematiği farklıdır. 2 den 1 çıkınca sıfır kalır.
devamını gör...
426.
aşk acı bir geçmişinden de beter bir bağımlılıktır . bunun ne hissettirdiğini herkes bilir kimse anlatamaz..
devamını gör...
427.
karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin.
| ıssız adam
not: filmi pek sevemedim ama güzel söz.
| ıssız adam
not: filmi pek sevemedim ama güzel söz.
devamını gör...
428.
hala aynı şarkıda aynı acıyı aynı haliyle hissetmektir aşk..
devamını gör...
429.
aşk; iki ayrı kişinin bir bütün haline gelmesi, yan yana olmasalar bile kalplerinin birlikte atmasıdır.
devamını gör...
430.
psikolojiniz karşılıklı sevgi ve saygıyı, belirli sınırları koruyabilecek kadar güçlü değilse o hale gelene kadar hem kendiniz hem de başkalarının iyiliği için uzak durmanız gereken unsur.
devamını gör...
431.
kimine göre (bkz: shakespeare) deliliktir. kimine göre (bkz: ahmet ümit)bköpeklik, olan duygudur. bana kalırsa cem karacadan o leyli dinleten ve yine cem karacadan ben bir ceviz ağacıyım dinleten iki türü olan karma mı karmaşık duygudur.
devamını gör...
432.
hala tamam bu o duygu denen, olmadığını aradan geçen süreyle farkettiğimiz, hacmi olmayan, ele alıp kavrayamadığımız için bizden çok uzakta olan hisdir.
devamını gör...
433.
en son ne zaman aşık olduğumu bile hatırlamıyorum.
devamını gör...
434.
yılmaz erdoğan'a göre; "iki gözlüklünün öpüşme çabasıdır aşk, gözlükleri çıkarmak hiç akıllarına gelmemişti."
devamını gör...
435.
çok sevdiğim bir cemal süreya şiiridir.
''...
oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik...''
''...
oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik...''
devamını gör...
436.
aşkı ucundan kenarından yaşadıysan ki bu öyle ucundan yaşamakla bitmez dünya'nın en güzel duygusunu yaşamışsındır. ama şurada 2 dakika aşkı anlatmaya kalksak hepimiz farklı açıklarız. niye peki? çünkü köhneleşmemiş ve tek taraflı olmayan aşk ağlamak, gülmek, kızmak vs. gibi bu da aynı kabileden de ondan. içinde o anda hissedene sormak lazım aşk nedir diye. misal ben. tamam haydi sordunuz diyelim...
hormonlarının altında ezilerek karşındaki her yakınlaştığında, her göz göze gelişinde, her gülüşünde, ilk gördüğünde, giderken arkadan seyrettiğinde, her dokunduğunda kanını vücuduna adeta kusan kalbine ağır ol diyemediğinde hissettiğin ama dolaylı yoldan anlatmaktan başka çarenin olmadığını bildiğin duygudur.
hormonlarının altında ezilerek karşındaki her yakınlaştığında, her göz göze gelişinde, her gülüşünde, ilk gördüğünde, giderken arkadan seyrettiğinde, her dokunduğunda kanını vücuduna adeta kusan kalbine ağır ol diyemediğinde hissettiğin ama dolaylı yoldan anlatmaktan başka çarenin olmadığını bildiğin duygudur.
devamını gör...
437.
tanrı gibi, herkesin dilinde olan, herkesin farklı bir anlam verdiği, ne olduğu konusunda fikir birliğine varılamayan, etkisi de kişiden kişiye değişen kavram.
dedim ya, tanrı gibi bir şey.
dedim ya, tanrı gibi bir şey.
devamını gör...
438.
aşk bu, insanı mutlu etmesini beklemek yanlış olur.
tuhaf bir duygudur çünkü, insan kendini tanıyamaz, yapmam dediklerini yaparsın, olmaz dediklerin oluverir.
kontrol edilemeyen bir dalgalanmanın içinde bulursun kendini, kelebekler falan uçuşur içinde, sağır ve kör ettiği de söylenir.
biraz sadistçe, çokça da mazoşistçe bir olgudur, canın yanar, için acır ama yine de devam edersin.
sıradan hareketleri anlamlandırma konusunda uzman olursun, felsefenin dibine vurursun.
kirpiğinin kenarındaki bir damladır çoğu zaman, mutluluktan da acıdan da süzülebilir.
yılın en iyi hayalperesti seçilebilirsiniz. bir gülüşü, bir bakışı, bir dokunuşu defalarca gözünüzde canlandırırsınız.
nefes alırken özlemi solursunuz. ciğerlerinize dolar tüm kavuruşuyla, kokusu burnunuzu yakar.
aşkınıza karşılık bulursanız uçmayı öğrenirsiniz, renkler hep kırmızı ve pembe olur.
dünya güzelliklerle dolu bir yerdir ve her şey mükemmeldir.
tek sorununuz kalbiniz biraz fazla hızlı çarpıyordur ki bu da tamamıyla kelebeklerin suçudur.
odak noktanız kavuşma saatleridir, zaman dursa hiç geçmesedir, an’ın adı huzudur.
candır, canandır, onsuz olmazdır, görmeden yaşanılamazdır..
belki bir kandırmacadır, çoğu zaman gönüllü olarak göz yumarsınız bu duruma.
bile bile inandığınız bir yalan olduğunu düşünürsünüz, zamanla artık inanmazsınız da.
çok canınız yanarsa hastalık olduğunu bile düşünebilirsiniz, korunmanız gereken.
en kötüsü de sanırım böyle bir şeyin hiç olmadığını varsaymaktır, kendini koruma iç güdüsüyle.
öyle ya hiç olmayan bir şey canınızı nasıl acıtabilir? ciğerinizi nasıl delebilir? kalbinizi nasıl parçalayabilir?
evet evet, aşk diye bir şey yoktur. aşka inancınız bir uçurumun kenarında tek eliyle asılı kalmıştır.
bu inkar edişin yanı sıra, içten içe de birinin çıkagelip sizi tekrar inandırmasını dilersiniz.
kelebekler mi?
ha onlar yine uçuşur ara sıra içinizde de, görmezden gelirsiniz, ya da çay koymayı öğretirsiniz.
ve bazen de böyle salak saçma şeyler yazarsınız, niye yazdığınızı bilmeden.
tuhaf bir duygudur çünkü, insan kendini tanıyamaz, yapmam dediklerini yaparsın, olmaz dediklerin oluverir.
kontrol edilemeyen bir dalgalanmanın içinde bulursun kendini, kelebekler falan uçuşur içinde, sağır ve kör ettiği de söylenir.
biraz sadistçe, çokça da mazoşistçe bir olgudur, canın yanar, için acır ama yine de devam edersin.
sıradan hareketleri anlamlandırma konusunda uzman olursun, felsefenin dibine vurursun.
kirpiğinin kenarındaki bir damladır çoğu zaman, mutluluktan da acıdan da süzülebilir.
yılın en iyi hayalperesti seçilebilirsiniz. bir gülüşü, bir bakışı, bir dokunuşu defalarca gözünüzde canlandırırsınız.
nefes alırken özlemi solursunuz. ciğerlerinize dolar tüm kavuruşuyla, kokusu burnunuzu yakar.
aşkınıza karşılık bulursanız uçmayı öğrenirsiniz, renkler hep kırmızı ve pembe olur.
dünya güzelliklerle dolu bir yerdir ve her şey mükemmeldir.
tek sorununuz kalbiniz biraz fazla hızlı çarpıyordur ki bu da tamamıyla kelebeklerin suçudur.
odak noktanız kavuşma saatleridir, zaman dursa hiç geçmesedir, an’ın adı huzudur.
candır, canandır, onsuz olmazdır, görmeden yaşanılamazdır..
belki bir kandırmacadır, çoğu zaman gönüllü olarak göz yumarsınız bu duruma.
bile bile inandığınız bir yalan olduğunu düşünürsünüz, zamanla artık inanmazsınız da.
çok canınız yanarsa hastalık olduğunu bile düşünebilirsiniz, korunmanız gereken.
en kötüsü de sanırım böyle bir şeyin hiç olmadığını varsaymaktır, kendini koruma iç güdüsüyle.
öyle ya hiç olmayan bir şey canınızı nasıl acıtabilir? ciğerinizi nasıl delebilir? kalbinizi nasıl parçalayabilir?
evet evet, aşk diye bir şey yoktur. aşka inancınız bir uçurumun kenarında tek eliyle asılı kalmıştır.
bu inkar edişin yanı sıra, içten içe de birinin çıkagelip sizi tekrar inandırmasını dilersiniz.
kelebekler mi?
ha onlar yine uçuşur ara sıra içinizde de, görmezden gelirsiniz, ya da çay koymayı öğretirsiniz.
ve bazen de böyle salak saçma şeyler yazarsınız, niye yazdığınızı bilmeden.
devamını gör...
439.
modern insanın uzak durması gereken tehlikedir.
çünkü aşk sizi siz olmaktan çıkartır. aileniz, arkadaşlarınız, işiniz, kariyeriniz, hayalleriniz bir anda tüm kıymet-i harbiyesini kaybeder. hayat o kadından yahut o erkekten ibarettir.
modern insan evvela kendi hayatını aklı selim bir vaziyette raya oturtmalı ve hedeflerine emin adımlarla yürümelidir. sonra aşık da olunur evlenilir de. '' ne kadınlar sevdim zaten yoktular'' diyen attila ilhan ne kadar da haklı. birini sevebilirsiniz ama emin olun sonra bir başkası çıkar ve aklınızı başınızdan alır. acele etmeyin. önce kendi ayaklarınız üzerinde durun.
ünlü bir yazarın şu sözü geliyor aklıma ''aşkı sana hayat diye sunmaya çalışacaklar sakın inanma, hayat aşktan daha büyüktür daima. ''
çünkü aşk sizi siz olmaktan çıkartır. aileniz, arkadaşlarınız, işiniz, kariyeriniz, hayalleriniz bir anda tüm kıymet-i harbiyesini kaybeder. hayat o kadından yahut o erkekten ibarettir.
modern insan evvela kendi hayatını aklı selim bir vaziyette raya oturtmalı ve hedeflerine emin adımlarla yürümelidir. sonra aşık da olunur evlenilir de. '' ne kadınlar sevdim zaten yoktular'' diyen attila ilhan ne kadar da haklı. birini sevebilirsiniz ama emin olun sonra bir başkası çıkar ve aklınızı başınızdan alır. acele etmeyin. önce kendi ayaklarınız üzerinde durun.
ünlü bir yazarın şu sözü geliyor aklıma ''aşkı sana hayat diye sunmaya çalışacaklar sakın inanma, hayat aşktan daha büyüktür daima. ''
devamını gör...
440.
herkesçe tanımı farklı olan benim içinse iç sesin dışa vurum hali olduğunu düşündüğüm olay.
devamını gör...
"aşk" ile benzer başlıklar
ilk görüşte aşk
170