901.
benim icin en temel tanimi: dunyada 8 milyar insan var. bunun 4 milyari erkek. onun haricinde hicbir erkek bana dokunsun istemiyorum. yalniz o..
devamını gör...
902.
bir adam bir kadına aşık olur, sürekli mektuplar yazar senin için herşeyi yaparım yıldızları indiririm gökten sevgilim yeter ki yeter ki buluş benimle, bir kez yakından göreyim, çiçekler gönderir, şiirler yazar, günün birinde kadın ısrarlarına dayanamaz ve bir randevu vermek ister adama e böyle aşık biri zor bulunur der haksızda değildir, bu zamanda böyle aşık nerde.. yer ve saati yazar ve cevap beklemeye başlar gelen cevap;
“sevgilim mektubunu aldım havalara uçtum çok mutluyum dünyanın en mutlu erkeği benim “eğer yağmur yağmazsa” söylediğin yerde ve saatte orada olacağım.”
bu zamanda herkesin kıçı başı ayrı oynuyor zaten geçiniz.
“sevgilim mektubunu aldım havalara uçtum çok mutluyum dünyanın en mutlu erkeği benim “eğer yağmur yağmazsa” söylediğin yerde ve saatte orada olacağım.”
bu zamanda herkesin kıçı başı ayrı oynuyor zaten geçiniz.
devamını gör...
903.
- sesi biraz açsana, zeybekiko di mi bu?
+ aferin, bak kaptın işi
- adı ne bu şarkının, ne diyor?
+ erota, yani aşk. ne desin, aşk olsun diyor işte.
bi' pazar kahvaltısı olsun mesela, neredeyse vaktini öğleden ödünç alacak bir saate sarkmış, masanın üstü hâlâ yiyeceklerle dolu, çayları hep taze dem, kedisi az ötede uyuyan, dışarısının hiç cazip gelmediği o günün sabahında bir kahvaltı.
gözüm sende, kulağım sende, ruhum sende, kalbim sende, iki kişilik bakıyorum dünyaya, tüm evreni iki kişilik yaşıyorum, dilimde bir şarkı, erota, gözümde mavi bir ışık, sen.
aynısınız işte, hiç inkar etme..
erota mou / spotify
+ aferin, bak kaptın işi
- adı ne bu şarkının, ne diyor?
+ erota, yani aşk. ne desin, aşk olsun diyor işte.
bi' pazar kahvaltısı olsun mesela, neredeyse vaktini öğleden ödünç alacak bir saate sarkmış, masanın üstü hâlâ yiyeceklerle dolu, çayları hep taze dem, kedisi az ötede uyuyan, dışarısının hiç cazip gelmediği o günün sabahında bir kahvaltı.
gözüm sende, kulağım sende, ruhum sende, kalbim sende, iki kişilik bakıyorum dünyaya, tüm evreni iki kişilik yaşıyorum, dilimde bir şarkı, erota, gözümde mavi bir ışık, sen.
aynısınız işte, hiç inkar etme..
erota mou / spotify
devamını gör...
904.
yoqtur. ınanmiyom uhuhuhu
saka saka, 50 kere asik oldum ahir omrumde
saka saka, 50 kere asik oldum ahir omrumde
devamını gör...
905.
“seni rüyamda gördüğümde daha uyanmadan anlıyorum rüya olduğunu, öyle sağlam bitmişiz.”
devamını gör...
906.
huzurludur, güvenlidir.
aksi aşk değildir.
ilk bakışta zühur edip sonradan kaybolmaz, tanıdıkça gelişir. dolayısı ile doğru eşleşmede evlilik tarafından öldürülmez, beslenir.
aksi aşk değildir.
saplantılı ve takıntılı olma hâli değildir. bundan ayırmak gerekir.
aksi aşk değildir.
ilk bakışta zühur edip sonradan kaybolmaz, tanıdıkça gelişir. dolayısı ile doğru eşleşmede evlilik tarafından öldürülmez, beslenir.
aksi aşk değildir.
saplantılı ve takıntılı olma hâli değildir. bundan ayırmak gerekir.
devamını gör...
907.
lisede bir mafyanın kızına aşıktım.
bu yüzden ailem ve akrabalarım tarafından reddedildim. sokaklarda kaldım. kürt vs türk kavgası ortaya çıktı.
babasının elemanları bir gün beni dağa kaldırıp tekme tokat dövdüler. ağzıma sıçtılar.
diğer gün cebime bir rambo bıçağı atıp kızla buluştum. o günden sonra neredeyse her gün buluştum.
kararlıydım. bir daha olursa hepsini öldürecektim.
sonra ayrıldık falan ama senelerce yılda bir de olsa buluştuk. vapurlarda öpüştük. otobüslerde saklandık. ikimizinde sevgilisi vardı.
hâlâ gizli saklı arar beni.
şu an bir holdingin varisiyle birlikte.
en son benim için kavga etmiş ortak bir arkadaşımızla, arkadaşımız beni kötülediği için.
ayrılmamızın ardından rahat on yıl geçti.
aşk işte biraz da böyle bir şeydir.
bu yüzden ailem ve akrabalarım tarafından reddedildim. sokaklarda kaldım. kürt vs türk kavgası ortaya çıktı.
babasının elemanları bir gün beni dağa kaldırıp tekme tokat dövdüler. ağzıma sıçtılar.
diğer gün cebime bir rambo bıçağı atıp kızla buluştum. o günden sonra neredeyse her gün buluştum.
kararlıydım. bir daha olursa hepsini öldürecektim.
sonra ayrıldık falan ama senelerce yılda bir de olsa buluştuk. vapurlarda öpüştük. otobüslerde saklandık. ikimizinde sevgilisi vardı.
hâlâ gizli saklı arar beni.
şu an bir holdingin varisiyle birlikte.
en son benim için kavga etmiş ortak bir arkadaşımızla, arkadaşımız beni kötülediği için.
ayrılmamızın ardından rahat on yıl geçti.
aşk işte biraz da böyle bir şeydir.
devamını gör...
908.
bana en dogru versiyonu -aşıklar acısından- yogun hayranlık gibi gelen...
devamını gör...
909.
aşk meşk olaylarında 2 yolunuz olan:
-ya kalp kırarsınız
-ya kalbiniz kırılır.
-ya kalp kırarsınız
-ya kalbiniz kırılır.
devamını gör...
910.
bu alıntı özeti benim için.
"aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki, eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde. fakat daima ödersiniz."
"aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki, eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde. fakat daima ödersiniz."
devamını gör...
911.
ne zaman ne oluyor diyene kadar bir akşam beklemediğin bir zamanda karşına çıkar. ne zaman ne oldu bilmezsin bilemezsin ama abarttıkça abartmak istersin. histir belli belirsizdir saklanır ve sana yalnızca fısıldar. başta ne dediğini anlamazsın görmezden gelirsin . sen görmezden geldikçe onun sesi yükselir. bir süre sonra kulakların başka bir şey duymaz olur. aklının çalışma biçimi değişir. algın değişir. ruhunun rengi değişir. acaba dersin. saçmalama dersin. neler oluyor dersin ama olanlar çoktan olmuştur.
devamını gör...
912.
aşka aşığım.
devamını gör...
913.
cok basic bir tanımı var.
-insanın baskalarıyla sevisme sansı olmasına ragmen hep ısrarla onunla sevismeyi secmesine aşk deniyordu.
orhan pamuk
-insanın baskalarıyla sevisme sansı olmasına ragmen hep ısrarla onunla sevismeyi secmesine aşk deniyordu.
orhan pamuk
devamını gör...
914.
"seni ben bekliyorum göğsüm açık, bağrım açık;
hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık."
(bkz: faruk nafiz çamlıbel)
hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık."
(bkz: faruk nafiz çamlıbel)
devamını gör...
915.
yaşarken bağzı sözlük yazarları tarafından rencide edildiğimiz duygu. iki dakika romantizm, duygu dolu hissettirmediniz yemin ediyorum ya! *
devamını gör...
916.
dün gece mide ve dahi gönül bulantısı ile uğraşırken yolumu bilerek zorba'ya düşürdüm, böyle zamanlarda ya o ya da mavi sürgün yol gösterir bana.
buraya da attım hatta, kazancakis zorba kılığına girip şöyle demiş "tanrı da tıpkı benim gibi eğleniyor, öldürüyor, haksızlık yapıyor, seviyor, çalışıyor, tutulması olanaksız kuşları kovalıyor."
anladım ki tanrı da biz kulları gibi aslında.
kazancakis abi kimbilir neleri yükledi bu cümleye ama işe kişisel hatta ben olarak baktığımda aşk'ın tarifi bu:
"tutulması olanaksız kuşları kovalamak."
hepimizin yaptığı, bir zaman diliminde yapmış olduğu, iki gönül açıklığı sonrası yapacağı şey bu işte, bu kadar basit.
o kuş uğruna 7 düvel ile uğraşmak, kaf dağının ardındaki canavarı öldürmek, dünyanın tüm denizlerini aşmak, en yüce zirvelere çıkmak, anka kuşunun tüylerine ulaşmak hepsi ama hepsi "tutulması imkansız" bir kuşu yakalamak için.
oldu diyelim, zamansız tanrılardan bile becerikli çıktık, ne yapıp edip o kuşu yakaladık. avucumuzda tamamen bize teslim halde yüzümüze bakıyor, kıpırtısız, sakin.
siz ona bakıyorsunuz ve farkına varıyorsunuz ki bu kuş, bu yakalamak için canınızı ortaya attığınız kuş sizinle yaşarsa ölür, dayanamaz.
işte aşk'ın o yakalama kısmından ötesi burada devreye giriyor, avcunuzu açıp kuşun uçup gitmesine izin vermek durumundasınız, onun yaşaması için şart bu, biliyorsunuz.
parmaklarınız açılıyor, kuşun uçmaya niyeti yok, elinizi sallıyorsunuz, kuş bi' havalanıyor, tekrar elinize konmasın diye yumruk yapıyorsunuz kalbinizi acıtacak kadar sıkarak. kuş bakıyor bakıyor, sizde konacak bir yer kalmadığını anlayınca gidiyor.
sonra mide bulantıları kaç derecede alkolde boğulur diye tekrar düşünmeye başlıyorsunuz, sabah olmuyor.
buraya da attım hatta, kazancakis zorba kılığına girip şöyle demiş "tanrı da tıpkı benim gibi eğleniyor, öldürüyor, haksızlık yapıyor, seviyor, çalışıyor, tutulması olanaksız kuşları kovalıyor."
anladım ki tanrı da biz kulları gibi aslında.
kazancakis abi kimbilir neleri yükledi bu cümleye ama işe kişisel hatta ben olarak baktığımda aşk'ın tarifi bu:
"tutulması olanaksız kuşları kovalamak."
hepimizin yaptığı, bir zaman diliminde yapmış olduğu, iki gönül açıklığı sonrası yapacağı şey bu işte, bu kadar basit.
o kuş uğruna 7 düvel ile uğraşmak, kaf dağının ardındaki canavarı öldürmek, dünyanın tüm denizlerini aşmak, en yüce zirvelere çıkmak, anka kuşunun tüylerine ulaşmak hepsi ama hepsi "tutulması imkansız" bir kuşu yakalamak için.
oldu diyelim, zamansız tanrılardan bile becerikli çıktık, ne yapıp edip o kuşu yakaladık. avucumuzda tamamen bize teslim halde yüzümüze bakıyor, kıpırtısız, sakin.
siz ona bakıyorsunuz ve farkına varıyorsunuz ki bu kuş, bu yakalamak için canınızı ortaya attığınız kuş sizinle yaşarsa ölür, dayanamaz.
işte aşk'ın o yakalama kısmından ötesi burada devreye giriyor, avcunuzu açıp kuşun uçup gitmesine izin vermek durumundasınız, onun yaşaması için şart bu, biliyorsunuz.
parmaklarınız açılıyor, kuşun uçmaya niyeti yok, elinizi sallıyorsunuz, kuş bi' havalanıyor, tekrar elinize konmasın diye yumruk yapıyorsunuz kalbinizi acıtacak kadar sıkarak. kuş bakıyor bakıyor, sizde konacak bir yer kalmadığını anlayınca gidiyor.
sonra mide bulantıları kaç derecede alkolde boğulur diye tekrar düşünmeye başlıyorsunuz, sabah olmuyor.
devamını gör...
917.
sevgi kelimesinin eş değil yakın anlamlısı.
devamını gör...
918.
sertab erener'in söylemesi yürek isteyen efsane şarkısı.
devamını gör...
919.
bir şairin şarabıdır.
ne kadar içerse o kadar kafası güzel olur
ve ne kadar içerse o kadar kusar.
ne kadar içerse o kadar kafası güzel olur
ve ne kadar içerse o kadar kusar.
devamını gör...
920.
bez bebek nana görmesin ama artık inanmadığımdır. tanımı tefe kor.
devamını gör...
"aşk" ile benzer başlıklar
ilk görüşte aşk
170