841.
gördüğüm düşlerin ömrü benden uzun.
kendi olarak sana gelen
sana gereksinimi olmadan seni isteyen,
sensiz de olabilecekken senin ile olmayı seçen,
kendi olmasını seninle olmaya bağlayan.. işte odur aşk.
keskini ovalleştiriyor,
realiteyi masallaştırıyor,
rengi yumuşatıyor.
suç masumiyet kazanıyor.
sanki metal yoğurulabilir,
ahşap daha da sepia.
sanki su bal kıvamında akışkan,
kar daha ılık.
‘yıldızlı gece’ biraz açıklayabiliyor gibi baktığımda aşkı bana..
hem arsızdır, bi de üstüne dengesizdir aşk..
yaşamın birkaç net döngüsüden biri, var eden, yok eden, yaşama nedeni olan, yaşamdan soğutan, reddedilen, varlığını kanıtlamak için kılıktan kılığa girilen, şiirin, şarkının, nefret ve özlemin ana teması, varlığı kadar yokluğu da hasta eden, hastalık sayılan, tanrı gibi varlığından şüphe edilse de yine de inanılan o kimyadır aşk.
yine de var olsun diyerek, şiirlere sığındığım insan olma halidir.
en güzel tılsımlı kelimeleri hak eden kavramın adıdır.
kokusu olsa leylak olurdu,
rengi olsa uçuk mavi olurdu,
sesi olsu en davudi ses olurdu,
elle tutulur bir şey olsa yumuşacık bir şey olurdu ve bir tadı olsa en leziz şeyin tadı olurdu.
en fazla tövbe edilen, en sık tövbe bozdurandır aşk.
bozulan tövbelerin en anlamlısı, en olmaz denilen anlarda tanrının dünyaya uzanan elidir aşk.
bittikten sonra bir daha yürümem denilen yol, yolculukların en keyiflisidir aşk.
hayatı anlamlı kılan tarçın kokusudur aşk.
her bedende farklı ortaya çıkan, her dilde ayrı anlam bulan, dünyadaki kelimelerin en evrenselidir aşk.
kendi olarak sana gelen
sana gereksinimi olmadan seni isteyen,
sensiz de olabilecekken senin ile olmayı seçen,
kendi olmasını seninle olmaya bağlayan.. işte odur aşk.
keskini ovalleştiriyor,
realiteyi masallaştırıyor,
rengi yumuşatıyor.
suç masumiyet kazanıyor.
sanki metal yoğurulabilir,
ahşap daha da sepia.
sanki su bal kıvamında akışkan,
kar daha ılık.
‘yıldızlı gece’ biraz açıklayabiliyor gibi baktığımda aşkı bana..
hem arsızdır, bi de üstüne dengesizdir aşk..
yaşamın birkaç net döngüsüden biri, var eden, yok eden, yaşama nedeni olan, yaşamdan soğutan, reddedilen, varlığını kanıtlamak için kılıktan kılığa girilen, şiirin, şarkının, nefret ve özlemin ana teması, varlığı kadar yokluğu da hasta eden, hastalık sayılan, tanrı gibi varlığından şüphe edilse de yine de inanılan o kimyadır aşk.
yine de var olsun diyerek, şiirlere sığındığım insan olma halidir.
en güzel tılsımlı kelimeleri hak eden kavramın adıdır.
kokusu olsa leylak olurdu,
rengi olsa uçuk mavi olurdu,
sesi olsu en davudi ses olurdu,
elle tutulur bir şey olsa yumuşacık bir şey olurdu ve bir tadı olsa en leziz şeyin tadı olurdu.
en fazla tövbe edilen, en sık tövbe bozdurandır aşk.
bozulan tövbelerin en anlamlısı, en olmaz denilen anlarda tanrının dünyaya uzanan elidir aşk.
bittikten sonra bir daha yürümem denilen yol, yolculukların en keyiflisidir aşk.
hayatı anlamlı kılan tarçın kokusudur aşk.
her bedende farklı ortaya çıkan, her dilde ayrı anlam bulan, dünyadaki kelimelerin en evrenselidir aşk.
devamını gör...
842.
"tanrı'nın insana zalim bir şakası."
devamını gör...
843.
aşk hala yüreğime denk düşmedi.
bu yıl aşka dair umudum oldu biriyle ve hiç düşünmeden adımlar attım lakin istediğim huzuru bulamadım aşkıda bulamacayaktım. aşkı onda bulamadım ama bende bulabileceğini düşünüyordu diye tahmin ediyorum . bu yüzden onuda ikna ettim bizden olmayacağına çünkü ayrılacak cesaretim hiç yoktu neyse ki onda varmış korkuyordum , onu kırmaktan incitmekten hala düşünüyorum acaba diye sonunda daha yıkıcı olurdu başta daha kolay oldu .
ama hala *
bulana kadar devam ;)
bu yıl aşka dair umudum oldu biriyle ve hiç düşünmeden adımlar attım lakin istediğim huzuru bulamadım aşkıda bulamacayaktım. aşkı onda bulamadım ama bende bulabileceğini düşünüyordu diye tahmin ediyorum . bu yüzden onuda ikna ettim bizden olmayacağına çünkü ayrılacak cesaretim hiç yoktu neyse ki onda varmış korkuyordum , onu kırmaktan incitmekten hala düşünüyorum acaba diye sonunda daha yıkıcı olurdu başta daha kolay oldu .
ama hala *
bulana kadar devam ;)
devamını gör...
844.
sokrates'e göre aşk, güzelliğin aracılığıyla çoğalma arzusudur.
devamını gör...
845.
her sokak başında
çöplerin arasında
yaşanmışlıkların gözü önünde
umut yeşeren her yerde
gözlüyorum seni
çöplerin arasında
yaşanmışlıkların gözü önünde
umut yeşeren her yerde
gözlüyorum seni
devamını gör...
846.
aşk ilacı ve çaresi olmayan bi hastalıktır. ilaç olarak bi insanı seçerseniz kendinize o zaman yan etkilerini de göze almanız gerekir...
devamını gör...
847.
"aşk" kesinlikle ve kesinlikle "felsefe"dir.
alıntılamayın lütfen, kurduğum değerli cümlelerden biri olduğunu düşünüyorum.
alıntılamayın lütfen, kurduğum değerli cümlelerden biri olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
848.
aşk, aşık olunan kişiyi, yaralarından öpmektir... bu yüzden tensel ve münzevi olmanın ötesinde, ruhsaldır...
belki de aşka, gereksiz özellikler atfediyoruz. bu yüzden yaralanmalarımız ya da koşup durulmalarımız...
kişiye göre değişir aşkın tanımı belki. ancak bendeki anlamı, tam olarak bu'dur: yaralarını öpmek...
belki de aşka, gereksiz özellikler atfediyoruz. bu yüzden yaralanmalarımız ya da koşup durulmalarımız...
kişiye göre değişir aşkın tanımı belki. ancak bendeki anlamı, tam olarak bu'dur: yaralarını öpmek...
devamını gör...
849.
konumuz bugün aşk efendim
öyle ne konuşacağımı bilmiyorum bugün.
nedir bu aşk yere göğe sığdırılamayan veya gömüp gömüp toprağının atılmadığı...
öyle farklı yerlere çekilmiş ve çok başka anlamlar yüklenmiş ki bu kelimenin altına.
elbette her kim bunun tanımını yapmya kalksa kendinden yola çıkarak başlar satırlarını yazmaya uzun uzun veya tek bir kelimeyle noktalayıveriyorlar hiç uzatmadan bilinir ki acı verir. kime göre peki ? öyle tutup da her duyguyu aşk ile karıştırmamak lazım peki nasıl anlaşılır? inanın ki ben de bilmiyorum. insan her eksik hissettiğinde tamamlanır mı bir bakışla eksikliği ? aşk bu mudur?
" aşk budur diyemem ben aşk sensin! öyle tutup bir sürü şey anlatacağıma sen desem olur mu? "
artık benimsediğimiz parkımızda otururken zamanın ne kadar da çabuk geçtiğini fark ettik ikimiz de beni durdurup sana bir japon hikayesi anlatmamı ister misin diye sordu. ne bir hikaye oturup ömrümün sonuna kadar sen sus ben sana anlatırım her şeyi desen yine susarım ki. çok seviyorum özellikle sen tarafından bilgilenince .
(bkz: urashima taro) nun masalını bilir misiniz bilmem. bilmiyorsanız mutlaka 5 dakikanızı ayırmanızı isterim. zamanın sevdiklerimizle ne kadar çabuk geçtiğini anlatan çok güzel bir japon masalı kendisi .
bu gözlerimi dolduran masalı mutlaka bilinmesi isterim herkes tarafından.
velhasıl kelam demek istediğim öyle aşkın bir tanımı yoktur. maşukun hisleri neyse tanım odur. aşktan büyük acılar çekmişse aşk insana başta mutluluk verip sonra acı veren bir şey iken; aşk sayesinde kopmuş olduğu hayatına yeniden bağlanan biri için aşkın tanımı çok başkadır nitekim aşk hayattır onlar için ömür bağıdır.*)
kişisel not: çok daha hızlı bir şekilde urashima taro'nun hikayesine ulaşmak isterseniz hemen burda #1720099
öyle ne konuşacağımı bilmiyorum bugün.
nedir bu aşk yere göğe sığdırılamayan veya gömüp gömüp toprağının atılmadığı...
öyle farklı yerlere çekilmiş ve çok başka anlamlar yüklenmiş ki bu kelimenin altına.
elbette her kim bunun tanımını yapmya kalksa kendinden yola çıkarak başlar satırlarını yazmaya uzun uzun veya tek bir kelimeyle noktalayıveriyorlar hiç uzatmadan bilinir ki acı verir. kime göre peki ? öyle tutup da her duyguyu aşk ile karıştırmamak lazım peki nasıl anlaşılır? inanın ki ben de bilmiyorum. insan her eksik hissettiğinde tamamlanır mı bir bakışla eksikliği ? aşk bu mudur?
" aşk budur diyemem ben aşk sensin! öyle tutup bir sürü şey anlatacağıma sen desem olur mu? "
artık benimsediğimiz parkımızda otururken zamanın ne kadar da çabuk geçtiğini fark ettik ikimiz de beni durdurup sana bir japon hikayesi anlatmamı ister misin diye sordu. ne bir hikaye oturup ömrümün sonuna kadar sen sus ben sana anlatırım her şeyi desen yine susarım ki. çok seviyorum özellikle sen tarafından bilgilenince .
(bkz: urashima taro) nun masalını bilir misiniz bilmem. bilmiyorsanız mutlaka 5 dakikanızı ayırmanızı isterim. zamanın sevdiklerimizle ne kadar çabuk geçtiğini anlatan çok güzel bir japon masalı kendisi .
bu gözlerimi dolduran masalı mutlaka bilinmesi isterim herkes tarafından.
velhasıl kelam demek istediğim öyle aşkın bir tanımı yoktur. maşukun hisleri neyse tanım odur. aşktan büyük acılar çekmişse aşk insana başta mutluluk verip sonra acı veren bir şey iken; aşk sayesinde kopmuş olduğu hayatına yeniden bağlanan biri için aşkın tanımı çok başkadır nitekim aşk hayattır onlar için ömür bağıdır.*)
kişisel not: çok daha hızlı bir şekilde urashima taro'nun hikayesine ulaşmak isterseniz hemen burda #1720099
devamını gör...
850.
eyyyy aşk,
güzel ve kısasın.
güzel ve kısasın.
devamını gör...
851.
devamını gör...
852.
"aşık samanliğı ateşe verir" demiş hüthüt ün dilinden feridüddin attar,
tüm kutsallarından geçtiğinde olur aşkın kıymeti...
aşk ta bir mekir dir esasında,
hangimiz düşmedik onun aşk tuzağına?
aynileşme talimidir aşk...
en yüce aşık da o dur...
kendinden vazgeçer, kesrette
tohum misali bedenlere gömülür, gizlenir.
her türlü hâli senmişsin, benmişim gibi gizliden gizliye o yaşar...
o seni senden seyreder,
o seni, kesretten seyreder
o dilerse kendini aşikar eder,
o dilerse feth eder
biriktirdiğın sevapların, işlediğin amellerin yoktur bir hükmü!
o gözünü karartıp, şiddetle seven âşıkları sever..
onun için vazgeçtiğin ne varsa, ikramıdır sana...
bu da tuzaktır unutma!
ey güzel allahım, yeter artık beni benimle sınama,
geriye bir can borcum var idi...verdim...lâkin vakti değil idi...
tüm kutsallarından geçtiğinde olur aşkın kıymeti...
aşk ta bir mekir dir esasında,
hangimiz düşmedik onun aşk tuzağına?
aynileşme talimidir aşk...
en yüce aşık da o dur...
kendinden vazgeçer, kesrette
tohum misali bedenlere gömülür, gizlenir.
her türlü hâli senmişsin, benmişim gibi gizliden gizliye o yaşar...
o seni senden seyreder,
o seni, kesretten seyreder
o dilerse kendini aşikar eder,
o dilerse feth eder
biriktirdiğın sevapların, işlediğin amellerin yoktur bir hükmü!
o gözünü karartıp, şiddetle seven âşıkları sever..
onun için vazgeçtiğin ne varsa, ikramıdır sana...
bu da tuzaktır unutma!
ey güzel allahım, yeter artık beni benimle sınama,
geriye bir can borcum var idi...verdim...lâkin vakti değil idi...
devamını gör...
853.
yıllar içinde anlamı bozulmuş, çürümüş olan kavram.
arapça aşq değil esre ile ışq. erken osmanlı dönemin sonlarına dek ışk diye söylenmiş. tanım olarak "insan ruhunu ateşe düşüren sevgi. basit sevgi olan hubb'dan ayrıdır.
arapça sözlüklerde "sevilen kişinin hata ve kusurlarına körelme hali" demekmiş ve "maraz-ı vesvesi" niteliğindeymiş.
ibni sina aşkın tanımlanamaz bir durum olduğunu, tanımlamaya çalışmanın onu büsbütün anlaşılmaz kıldığını söylemiş. dişi devenin şiddetle aygır deveye varmasına da ışq denirmiş. sülük gibi yapışmakta ışq olarak karşılanır. bezelye türünden bir sarmaşığa "aşaq" denir.
eylemi yapan kişiye "aşıq" eyleme konu olan kimseye de "maşuq" denir. çoğulu "uşşaq".
taaşşuk "aşıkmış gibi görünmek, aşık numarası yapmak". taaşşuk-ı talat ve fitnat.
muaşaqa "karşılıklı aşık olma hali".
arapça aşq değil esre ile ışq. erken osmanlı dönemin sonlarına dek ışk diye söylenmiş. tanım olarak "insan ruhunu ateşe düşüren sevgi. basit sevgi olan hubb'dan ayrıdır.
arapça sözlüklerde "sevilen kişinin hata ve kusurlarına körelme hali" demekmiş ve "maraz-ı vesvesi" niteliğindeymiş.
ibni sina aşkın tanımlanamaz bir durum olduğunu, tanımlamaya çalışmanın onu büsbütün anlaşılmaz kıldığını söylemiş. dişi devenin şiddetle aygır deveye varmasına da ışq denirmiş. sülük gibi yapışmakta ışq olarak karşılanır. bezelye türünden bir sarmaşığa "aşaq" denir.
eylemi yapan kişiye "aşıq" eyleme konu olan kimseye de "maşuq" denir. çoğulu "uşşaq".
taaşşuk "aşıkmış gibi görünmek, aşık numarası yapmak". taaşşuk-ı talat ve fitnat.
muaşaqa "karşılıklı aşık olma hali".
devamını gör...
854.
bir mülteci göçüp gider bilmez değer
devamını gör...
855.
shakespeare:gözle görülmez
ruskin:tamamlamaktır.
dostoyevski: aşktır.
şeyh galib: mumdan kayıklarla ateş denizini geçmektir.
platon: akıl hastalığıdır.
aristo: acı çekmektir.
freud: libidodur.
dante: esarettir.
o. wilde: yanlış anlamadır.
goethe: zaman kaybıdır.
murakami: makarnadır.
mevlana: inançtır.
agustinus: ölçüsüzlüktür
nietzsche:barbarliktir
tolstoy: yalnizliktir.
schopenhauer: içgüdüdür.
hormondu,toplumun konuya bakışıydı,eleştiriydi,sevişmeydi, askıydı , küsküydü vd. derken konuya bnce yukaridaki isimlerden cok azı ciddi bicimde yaklasmistir. yukaridaki isimlerden mevlana'yı,tolstoy'u,goethe'yi, freud'u ve platon'u bn olsam silerdim.birinin gay olduğu söylentisi var, onu da gectim itibarı problemli,moğol dostu ve türkmen düşmanidir.bir diğerinin çok ücra bir köyde kocaman bir çiftliği var.çiftliğin olduğu köydeki neredeyse her kadini hamile bırakmış.böyle birinin sevgiyle tanisikliği var midir? bilemem ama bnce yoktur diyebilirim sanirim.fikir belirtmekte anayasal olarak bir kerteye kadar hürüz.bir diğerinin beş kuruşluk bile adam olmadiği söylenir.onca harika esere rağmen.bir diğeri bir türlü kendini sağaltamamış bir doktordur.galiba örneklemdeki sıkıntılar ve birincil elden deneyimler onu gittiği yoldan saptırmıştır.bilinmez. bir diğeri de analitik us'a herseyi feda etmistir.akademi'sinde kabul etmese de bnce bir seyler eksiktir.sırf us'a dayali bir sistem ne kadar saglikli, ne kadar dogrudur? tartışmak gerekir.
yukaridaki tarihi sahsiyetlerinden ziyade kendimiz bir tanim bulmaliyiz başlığa.o tanima göre şekil vermeliyiz farkli durumlara.nitekim ezberle ilerlemek zor günümüzde.
ruskin:tamamlamaktır.
dostoyevski: aşktır.
şeyh galib: mumdan kayıklarla ateş denizini geçmektir.
platon: akıl hastalığıdır.
aristo: acı çekmektir.
freud: libidodur.
dante: esarettir.
o. wilde: yanlış anlamadır.
goethe: zaman kaybıdır.
murakami: makarnadır.
mevlana: inançtır.
agustinus: ölçüsüzlüktür
nietzsche:barbarliktir
tolstoy: yalnizliktir.
schopenhauer: içgüdüdür.
hormondu,toplumun konuya bakışıydı,eleştiriydi,sevişmeydi, askıydı , küsküydü vd. derken konuya bnce yukaridaki isimlerden cok azı ciddi bicimde yaklasmistir. yukaridaki isimlerden mevlana'yı,tolstoy'u,goethe'yi, freud'u ve platon'u bn olsam silerdim.birinin gay olduğu söylentisi var, onu da gectim itibarı problemli,moğol dostu ve türkmen düşmanidir.bir diğerinin çok ücra bir köyde kocaman bir çiftliği var.çiftliğin olduğu köydeki neredeyse her kadini hamile bırakmış.böyle birinin sevgiyle tanisikliği var midir? bilemem ama bnce yoktur diyebilirim sanirim.fikir belirtmekte anayasal olarak bir kerteye kadar hürüz.bir diğerinin beş kuruşluk bile adam olmadiği söylenir.onca harika esere rağmen.bir diğeri bir türlü kendini sağaltamamış bir doktordur.galiba örneklemdeki sıkıntılar ve birincil elden deneyimler onu gittiği yoldan saptırmıştır.bilinmez. bir diğeri de analitik us'a herseyi feda etmistir.akademi'sinde kabul etmese de bnce bir seyler eksiktir.sırf us'a dayali bir sistem ne kadar saglikli, ne kadar dogrudur? tartışmak gerekir.
yukaridaki tarihi sahsiyetlerinden ziyade kendimiz bir tanim bulmaliyiz başlığa.o tanima göre şekil vermeliyiz farkli durumlara.nitekim ezberle ilerlemek zor günümüzde.
devamını gör...
856.
(bkz: umberto eco) için kitaplardır.
ve en değerlileri de henüz okunmamış olanlardır.
bu düşünce, (bkz: gülün adı) filminde de dile gelir ve köylü kıza aşık olan christian slater ustasına daha önce aşık olup olmadığını sorduğunda sean connery de kitaplarını gösterir...
ve en değerlileri de henüz okunmamış olanlardır.
bu düşünce, (bkz: gülün adı) filminde de dile gelir ve köylü kıza aşık olan christian slater ustasına daha önce aşık olup olmadığını sorduğunda sean connery de kitaplarını gösterir...
devamını gör...
857.
çok güzel bir duygudur ama yıllardır bana uğramaz kendisi
devamını gör...
858.
her insan mutlaka bir kere bile olsa birisini çok sevmiştir.
devamını gör...
859.
freud'a göre;
"yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır."
aristo'ya göre ise;
"sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur."
homeros, ölümsüz eseri ilyada’da aşkı, “dayanılmaz bir büyü” olarak tanımlamıştır. alman filozof arthur schopenhauer ise, “aşk insan türünü sürdürmek için bireye kurulmuş tuzaktan başka bir şey değildir” söylemiyle aşkı, duygudan ve soyutluktan bir parça arındırmayı tercih etmiş.
ve bilimsel verilere göre;
ilk bakışta aşk gerçektir, bir insan saniyenin beşte birinde oksitosin hormonun üretimi ile aşık olabilir.
filofobi, aşık olmaktan korkma hastalığı ve psikolojik hastalıklar arasında yer alıyor.
aşk ki;
hayata açtığı sayısız güzellikte pencere olmasa
yaşamımız için bir tehdit olarak algılanacak sanki yine de...
ve tüm bunlara rağmen,
dünyada her gün 3 milyon ‘ilk buluşma' yaşanıyormuş..
"yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır."
aristo'ya göre ise;
"sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur."
homeros, ölümsüz eseri ilyada’da aşkı, “dayanılmaz bir büyü” olarak tanımlamıştır. alman filozof arthur schopenhauer ise, “aşk insan türünü sürdürmek için bireye kurulmuş tuzaktan başka bir şey değildir” söylemiyle aşkı, duygudan ve soyutluktan bir parça arındırmayı tercih etmiş.
ve bilimsel verilere göre;
ilk bakışta aşk gerçektir, bir insan saniyenin beşte birinde oksitosin hormonun üretimi ile aşık olabilir.
filofobi, aşık olmaktan korkma hastalığı ve psikolojik hastalıklar arasında yer alıyor.
aşk ki;
hayata açtığı sayısız güzellikte pencere olmasa
yaşamımız için bir tehdit olarak algılanacak sanki yine de...
ve tüm bunlara rağmen,
dünyada her gün 3 milyon ‘ilk buluşma' yaşanıyormuş..
devamını gör...
860.
"senin adını kol saatimin kayışına yazdım piraye." diyen nazım'ın saatinde vera yazıyordu. o gün aşk öldü.
devamını gör...
"aşk" ile benzer başlıklar
ilk görüşte aşk
170