özellikle orta doğu kaynaklı semavi dinlerde görülen konsepttir. küçüklüğümden beri dinler konusunda beni rahatsız eden şeylerin başlarında gelmiştir. bu rahatsızlığımın kaynağı merhamet sahibi tanrının gaddarca betimlenen işkencesi değildi. beni rahatsız eden daha çok cehennem kavramının kendisinden kaynaklıydı.

öncelikle ilahi yargılama kavramı ile dünyevi yargılamanın birbirlerine çok uzak olmadigi iddia edilir. kutsal addedilen kitaplar dahil olmak üzere pek çok kaynak ilahi yargılama konseptinin anlaşılması için dünyevi hukuk terimlerine başvurur. örneğin islamın kutsal kitabı olan kuran, ahirette insanların mahkeme-i kübra'da, yani büyük mahkemede hesap vereceğini iddia ediyor. pek çok din adamı da öte tarafta insanların ateşte yanışlarını dünyevi ceza sistemi üzerinden ussalaştırıyor. peki dünyevi hukuk sistemi ile ilahi yargılama konseptleri o kadar da benzer mi?

birinci olarak dünyevi cezalandırmanın temel dayanak noktasi toplumsal barışı korumaktır. yasama, yurutme ve yargiyi oluşturan tüm kurumlar varlıklarını buna dwyandirirlar. devlet denen şey bu yüzden vardır ve biz tamamen olmasa da temel olarak bu sebepten vergi veririz. halbuki ahirette böyle bi kaygı yoktur. dünya ötesi yaşamda toplum denen şeyi oluşturan temel ögelerin tamami kaybolurken insanlar arasındaki pakt ortadan kalkmış durumdadır.  o halde ilahi cezalandırmanın sebebi nedir?

ancak absürtlük burada bitmez. kanunlar hüküm verirken caydiriciligi esas alır. yani adam öldüren bi kişi 20 yıl boyunca hapiste kaldıktan sonra bir daha aynı cezaya carptirilmaktan kaçınmak için kimseyi öldürmeye yeltenmeyecektir. en azından teorik olarak beklenti budur. buna karşılık öte dünyada kişi bir daha suç işleyemez. onu suç işlemeye salık ve mahal veren her türlü harici unsurlar ortadan kalkmış durumdadır. o halde ilahi cezalandırmanın sebebi nedir?
 
elbette buna karşılık ömür boyu hapse veya idama mahkum edilmiş kişiler örnek verilerek karşı cikilabilir. idama mahkum edilmiş bi kişi cezası infaz edilirse bi daha suç işleyemez. ya da ömür boyu mahkum olan kişinin suç işlemesine karşı caydırıcı bi ceza kalmamıştır. ancak burda şunu söylemek isterim ki cezalandirmalarin tek amacı suç işleyen kişiyi olası yeni suçlardan caydirmak değildir aynı zamanda toplumun geri kalan üyelerine sert bi uyarı da vermektir. toplumun üyeleri adam öldüren kişinin asılarak idam edildiğini gördükleri takdirde bi kişiyi öldürmeden önce iki kere dusuneceklerdir. idamların halka açık ve meydanlarda yapılmasının temel sebebi de budur. halktan gizli yapılan bi idam işlemi meşruiyet sahasını kaybederek idam yerine devlet cinayeti olarak tanimlanmalidir. nitekim dünyanın pek çok yerinde devlet eliyle siyasal cinayetler hukuk kılıfıyla işlemeye devam ediyor. ancak konumuza dönecek olursak ölüm sonrası yaşamda dunyadakinin aksine ortada bi toplum kalmadığı gibi bu toplumu suça teşvik edecek unsurlarda yoktur. o halde ilahi cezalandırmanın sebebi nedir?

3 kere sorduğum soruya geçmeden önce.yeni bi soru sormak istiyorum; bi hakimin kırdığı kalemle kan davası uğruna kanlisini vurduğu tabanca arasında ne fark vardır? söyle söyleyeyim sizin adalatenizle devletinkini farklı kılan nedir? bunun cevabı basittir aslında. idam kararı veren hakim buna yukarıda saydığım meşruiyet alanına sığınarak ve yine yazdığım gerekçelerle varır.  temel gayesi yeni potansiyel suçları önlemek veya en azından azaltarak toplumsal barışı korumaktır. halbuki babasına öldüren adamı vuran kişinin böyle bi kaygısı yoktur (varsa bile temel motivasyon kaynağı degildir). bu kişiyi harekete geçiren toplumsal kaygı değil kişisel hislerdir. onun için katili veya toplumu yeni suçlardan alıkoymak bi mesele değildir. o nefret duygusunu tatmin etmek için harekete geçer.

işte her türlü sebep ve amaçtan yoksun olan ilahi cezalandırma sistemi tıpkı babasının katilini öldüren adamla aynı duruma düşmüş olur. ancak bu adamın aksine ilahi mahkeme kendini her türlü duygudan arındırmis olarak sunar. zira herkes bilirki duygusal olan insanı,  insanı olan ise hataya açıktır.  size hiç bi temyiz hakkı tanımayan tanrı görünüşe göre sizi intikam gibi insanı bi duyguya dayanarak içinde belki de sonsuza kadar kalacağınız cehennemine alıyor?  böylesi bi mahkeme dünyada bile kafanızda onlarca soru işareti birakabilecekken öte dünyada ne kadar makul olabilir?
devamını gör...
ayrıca dan brown romandır. kendisini bir solukta okutan harika bir eser
devamını gör...
#1645693
devamını gör...
daha önce de tanım girdiğim başlıktır, okumak için #2446603.

hem yazıyı fazla uzatıp sıkıcı yapmamak hem de birbirlerinden bağımsız okunabilecek iki kısma ayırarak daha anlaşılabilir kılmak için yazımı kısa kestim. bu tanımda ise farklı bi yandan bakmak istiyorum cehennem konseptine.

cehennem konsepti, özgür irade üzerinden rasyonalize edilir. buna göre tanrı yapmakta özgür olan kullarını seçimleri üzerinden yargılar. bi önceki tanımda yargılamanın meşru olmadığını iddia ettiğim için bu sefer o noktaya değinmeyeceğim. burada temel sorun tanrının özgür irade iddiasının pek hakikati yansıtmaması. örneğin modern hukuk, uygulandığı halkın temel adalet duygusu üzerinden şekillenir. kimi ülkelerde kurumsal binalarda peçe yasağı varken kimi ülkelerde ise peçe zorunluluğu vardır. bunlar toplumun genelinin ahlak ve adalet duygusu üzerinden şekillenir. ama az önce de söylediğim gibi mevcut hukuk yasaları konusunda herkes fikir birliği içerisinde olmak zorunda değildir. bu yüzden anayasa değişikliğine gidiyoruz kimi zaman. bunun yanında modern devletler vatandaşlarına mevcut anayasayı beğenmiyorlarsa uyrukluktan çıkma hakkı tanır. yani içine doğduğunuz toplumun yasa ve kurallarına uymak istemiyorsanız pek ala başka bi ülkenin vatandaşlığını alarak artık o ülkenin toplumunun yasalarına göre hayatınıza devam edebilirsiniz. uyruklarına bu tarz haklar tanımayan kuzey kore gibi ülkeleri de bu yüzden tiranlık olarak tanımlıyoruz.

işte yukarıda gösterdiğim özgür irade üzerinden şekillenen saygın modern hukuktur. buna karşın tanrı uyruklarına tabii olmak zorunda olacakları yasaları şart koşarken onlara sormaz. bugün tabii olduğumuz yasalar bizim güvenliğimize karşı özgürlüğümüzden feragat ederek tasdik ettiğimiz toplumsal sözleşmenin bi sonucu olarak vardır. biz yasaların var olmasını istediğimiz için onlar varlar. buna karşın tanrı bizim ondan gelecek kuralları isteyip istemediğimizi sormaz. o halde tanrı bu davranışıyla işgalci bi komutan gibi davranarak irademizi yok sayar.


ikinci faktör ise tanrının yasaların içeriğini bizim arzularımıza göre şekillendirmemesidir. yasalarını insanların farklı kültürel ve çevresel faktörlerini hesap ederek kurmaz. yalnızca dayatma söz konusudur. kuran bunu "size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. yalnız allah bilir, siz bilmezsiniz." şeklinde açıklayarak bireyin tanrısal hikmeti kavrayamayacağından sessizce biat etmesini salık verir. bugün mevcut modern hukuk uygulandıkları toplumların adalet anlayışlarına göre şekillendirilir. abd'de uygulanan jüri sistemin bu durumun sonucudur. ancak tanrı adeta bi diktatör gibi yasaları ona uymakla yükümlü olanların ekseriyetinin adalet duygusu üzerinden değil kendi arzu ve istekleri doğrultusunda şekillendirir.

üçüncü sorun ise uyrukluktan çıkmakta yatmaktadır. yukarıda değindiğim gibi bugün başka ülkenin yasaları kabul ederse içine doğduğumuz toplumun vatandaşlığından çıkıp başka ülkenin vatandaşlığına geçebiliriz. zira değindiğim ülkelerin yasaları her ne kadar ekseriyetin adalet duygusu üzerinden şekillense dahi her zaman istisnalar, yani içine doğduğu toplumun ahlak ve adalet duygusu ile çatışma yaşayan bireyler var olabilir. ancak tanrısal irade bu cüz-i arzuyu dahi reddetmektedir. her bir kul tanrının yasalarına göre hayatını şekillendirmek zorundadır ve bundan kaçamaz. intiharın bütün dinlerde çok büyük bi günah sayılmasının altında yatan sebeplerden biri de budur. tanrı, tıpkı kuzey kore tiranlığında olduğu gibi uyruklarına zorunluluktan başka bişey sunmuyor.


sonuç olarak tanrı bizim irademiz dışında geliştirdiği kanunları gene irademiz dışında bize dayatır ve bu dayatmadan kurtuluş yolu sunmaz. buna göre tanrı sizi, sizin iradeniz dışında yaratmış, size sizin iradeniz dışında namaz kılmayı şart koşmuş ve size bu namaz kılma zorunluluğuna uymaktan başka hiç bi yol sunmamış. aslında bi yol daha var diyor tanrı o da cehennem. orada da kendi irademiz dışında sonsuza kadar yanacağız. ancak sorarsanız özgür iradenin sonucu olarak dersiniz(!)


not: cennet hakkında yazdıklarımı okumak isterseniz #2451437.
devamını gör...
cennet de cehennem de insanın içindedir.
ayrıca aklıma hep şu gelir,
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ait olmadığın yerde yaşamaktır.
devamını gör...
varsa kesin gideceğim yerdir. kimsenin tavuğuna kışt demedim can yakmadım ama agnostik olduğum için böyle düşünüyorum
devamını gör...
omuzlarının üzerinde saklı. cennet ise daha farklı bir yerde. belki güneylerde. derinlerde.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
(bkz: constantine)
devamını gör...
diğer dünyaya inancınızı bilemem ama bu dünyada hepimizin cehennemi ne kadar farklı değil mi?
bazen iş, bazen aile hatta bazen sevdiğimiz insan cehennemimiz.
benim hiçbiri değil. benim cehennemim kafamın içi.
devamını gör...
hell gehinnom

kutsal kitaplarda ve inançlarda yer alan, ölümden sonra kişinin günahına göre ya sonsuza kadar kalacağı, ya da yeterince ceza çektikten sonra cennet'e gideceği, hiç sönmeyen ateş olarak tasvir edilir.

en acı verici ölüm şekli yanmak kabul edildiği için cehennemdeki yegane ceza da yanmak kabul edilmiştir.

cehennem; islam dininde, ahiretteki bir azap yeridir. insanlar dünyadaki hareketlerine ve inançlarına göre cennete veya cehenneme giderler. islam inancında kafir (inanç esaslarından bir veya daha fazlasına inkâr eden veya hiç müslüman olmamış), müşrik (allah'ın birliğine inanmayan) ve münafık (müslüman gibi görünüp islam'a inanmayan) olan kişiler öldükten sonra, ahirette, sonsuza kadar cehennemde kalacak ve azap göreceklerdir.


constantine cehennem sahnesi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
nova norda'dan gelsin:
'belki cehennem böyle bi' yerdi
ruh gibi herkes işine giderdi
dedim, "solup gitmek burda hüner mi ki?'
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
kafirlerin (inkarcıların) son durağı.
"eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. o ateş kâfirler için hazırlanmıştır." (bakara-24)
devamını gör...
fakirler ve ruh hastaları için uydurulmuş bir yok yer. dünyada buraya benzer bir yer var aslında: türkiye.
devamını gör...
cehennem(hell), semavi dinlere göre inançsızların ve günahlarına tövbe etmeden ölenlerin gireceği fantastik mekan. dine göre cehennem; kızgın ateşlerden, kaynar sulardan ve lavlardan oluşur. hatta bununla ilgili arabın allah'ı; kendisine inanmayanları "cehenneme başaşağı atar", "cehennemde zakkum yedirir", "cehennemde zincirlerle binbir türlü işkence yapar", "cehennnemde kaynar su içirir" vb. tarzdaki korku filmlerinde bile olmayan sadistçe ilkel bedevi masalları...
arapça kökenli cehennemin etimolojisi ibranice gehinnoma dayanır. gehinnom vadisi, aslında kudüs'te ölülerin yakıldığı yerdir. yine bununla ilgili rus romanfyodor mihayloviç dostoyevski'ye göre "cehennem, insanın kalbinde sevginin bittiği yerdir."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel semavi dinlerde geçen cehennemin temsili bir resmi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel cehennem betimlemesinin çeşitli coğrafyalara ve milletlere göre farklılığı.
devamını gör...
bana göre;

cezalandırma mekanı değil, arındırma mekanıdır. insanın ana vatanı cennettir. fakat cennet ruh temizliğini gerektirir. cehennem de dünya hayatıyla kirlenmiş ruhun arındırıldığı, cennete hazırlandığı sondan bir önceki duraktır.

işte bu yüzden kuran'da da belirtildiği gibi cehenneme girmeyecek kimse yoktur!
devamını gör...
"orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne dondurucu bir soğuk görürler"

insan 13.
cehennem de dondurucu soğuk yok diye bir şey yok; lakin her coğrafya kendi çektiği iklim sıkıntısının aşırılığı ile cehennemde karşılaşmaktan korkar.

misalin: malatya , yazları sıcak, kışları soğuk geçen her mevsimin hakkı ile yaşandığı bir iklime sahip şehirdir. onun için malatyalı, yazın kışı arar; kışın yazı arar.

kutuptaki insan, cehennemin soğuğundan korkar; sıcak kuşaktaki insan cehennemin sıcağından korkar. panikatağı olan insan ,dar yerden korktuğu için kabirden ve cehennem hücrelerinden korkar. bu korkuları hususnda cehennem algısı oluşturur. yani kitapta geçen onlarca cezadan kendisinin etkilendiğini alır ve cehennem azabı tabiri yapar.

hesap gününe inanmayan insan, kur'an ahlakından ve adaletinden ödün verir.
çünkü onun için her şey bu dünya hayatından ibaretttir. yoksulluğa, bekarlığa, iftiraya karşı dayanamaz ve kendini rahatlatmak için zinaya, torpile ve yalana baş vurur; ama allah'ın kendini gördüğünü kabul etmediği için insanlara karşı yalan ve inkarla itibarını korumak ister..tek doğtu yolun kendilerinki olduğuna inanan bu insanmsı varlıklar, muhaliflerine yaşam ve özgürlük hakkı da vermezler. oysa ki inkar ettikleri kur'an , kendi mensuplarını ,karşıya zulüm ve haksızlık etmeme hususunda uyarır. bu ateyist, ibrahym'i dinların yasaklanmasını ve mensuplarının işbaşına getirilmemesini bile istemiştir. oysaki kur'an, dinleri yasaklamaz, adaleti herkes için eşit kılar. işi, kendi mensubuna değil, ehline verir.

" iki özgür insan kendi iradesi ile çiftlrşebilir" layikçi ilkesinden giderek, bir kadının evine yabancı bir erkeği alarak onunla çiftleştiğini düşün ( ki bu durumlar gırla yaşanıyor). bu ilişki de alan ve veren memnun, olayı da imandan yoksun bir şekilde " sevişme, ihtiyaç giderme" olarak değerlendiriyorlar. peki, bu kadının, ekmek için işte olan kocası ve eğitim için okulda olan çocuklarının durumu ne olacak? kadın ve tokmakçısı, vicdanlarında bir cehennem yaşasalar, bundan aldatılan kocaya ve çocuklara fayda ne? ettiğimizden ötürü hesap vermeyeceğimiz inancı ahlaki çürümenin başlangıcı değil midir?
devamını gör...
insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"cehennem" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim