21.
karanlığa doğru koşandır elinde umutlarla. o umutları kendinin sanar ve sorgulamaz. yüzündeki mutluluk çevresindekilere huzur verir. karanlığa ulaştığında. bakar ki karanlığın içinde hep tanıdığı annesine benzer suratlar vardır. onları her çekişinde başka biri çıkar. tanıdık biri gelene kadar yoklar. bu bekleyiş onu yaşlandırır. o kişiyi bulduğunda ne yapacağını bilemez. bu kararsızlıkla mücadele verirken o bekler. en sonunda dayanamaz ve gider. gittiğinde çocuğun umutlarını da alır götürür. yaşlanan çocuk karanlığa döner ve o tarafa geçer. annesinin onu bulmasını bekler. annesinin umutlarını çalmak için.
devamını gör...
22.
çocuk
şimdi sen dün öldün ya libyalı çocuk;
senden on sene önce öldü ırak'ta çocuk..
nepal'de napalma toptan öldü çocuk.
senden altmış sene önce şeker yiyemeden gitti, nazım öyle dedi çocuk..
suriye elinde ata kalmadı kalan hepten çocuk,
anadolu'da artık her lanet günde tecavüzde çocuk
gayrı utansın insanlık bin yaşasın çocuk...
ömer gümeli / masa 451. sayfa
şimdi sen dün öldün ya libyalı çocuk;
senden on sene önce öldü ırak'ta çocuk..
nepal'de napalma toptan öldü çocuk.
senden altmış sene önce şeker yiyemeden gitti, nazım öyle dedi çocuk..
suriye elinde ata kalmadı kalan hepten çocuk,
anadolu'da artık her lanet günde tecavüzde çocuk
gayrı utansın insanlık bin yaşasın çocuk...
ömer gümeli / masa 451. sayfa
devamını gör...
23.
dünyanın en kötü varlıklarıdır. tartışmasız.
çocuksuz bir dünya için serçe parmağımı veririm.
artık çocuk yapmayın. yalvarıyorum.
çocuksuz bir dünya için serçe parmağımı veririm.
artık çocuk yapmayın. yalvarıyorum.
devamını gör...
24.
devamını gör...
25.
en güzel kokusu olandır. em masum, en güzel, en iyi bakan... tertemiz, minicik yüreklerinde olması gereken yegane şey sevgidir. zaten tek ihtiyaçları da budur aslında. sevgiyi verirsen dünyası gökkuşağı oluverir.
renklidir bir çocuk, onu siyah beyaza dönüştürmemektir yetişkinin görevi.
asla kıyılamayan, en güzel şeydir bir çocuk. kötülüklerin kilometrelerce uzak kalması gerekendir. kötü ellerin yaklaşmaması, kötü sözlerin söylenmemesi gereken.
öğreneceği çok şey vardır, iyi birkaç rehbere ihtiyacı vardır sadece.
en güzel terapidir bir çocuğun yüreği, görmeyi ve hissetmeyi bilmeli.
renklidir bir çocuk, onu siyah beyaza dönüştürmemektir yetişkinin görevi.
asla kıyılamayan, en güzel şeydir bir çocuk. kötülüklerin kilometrelerce uzak kalması gerekendir. kötü ellerin yaklaşmaması, kötü sözlerin söylenmemesi gereken.
öğreneceği çok şey vardır, iyi birkaç rehbere ihtiyacı vardır sadece.
en güzel terapidir bir çocuğun yüreği, görmeyi ve hissetmeyi bilmeli.
devamını gör...
26.
temiz yürekli falan değillerdir. dürtüsel hareket ederler.
devamını gör...
27.
bir sezen aksu sarkisi.
devamını gör...
28.
garip varlıklar. kar yağınca yoldan geçen araçlara neden kar topu fırlattıklarını asla anlayamıyorum. coğrafyadan coğrafyaya değişiklik gösteriyorlar gjfjgj. az önce gördüm güneydeki çocuklar uzun zaman sonra yağan karla beraber damlardan yerdeki insanlara kar topu atıyorlardı fjxjgjf. tarzlarını sevdim. aynı güvercin oyunu gibi, sadece bok yerine kar.
devamını gör...
29.
bu sabah ağladım, yarı uykuluyken.
aklıma üstü başı pejmürde çocuklar geldi, ağlayan çocuklar, canı yanan çocuklar, anası babası olmayan çocuklar geldi.
tüm çocukluğumla acı duydum. gözlerimin bozuk vanası yine yaptı yapacağını...
çocuk, dünyadaki en kıymetli şeydir.
bir çocuğu mutlu kılmak, onun gönlünü eğlemek, dünyadaki en müthiş orgazmdır.
güzel dünya diyoruz ya, adil dünya, hoş dünya, bunun için çocuklara kıymet ve emek vermeliyiz.
tahayyül edilen güzel dünyayı, sadece çocuklar inşa edebilir. şimdiki çocuklar.
sevin çocukları, onlara hiç zarar vermeyin. lütfen.
aklıma üstü başı pejmürde çocuklar geldi, ağlayan çocuklar, canı yanan çocuklar, anası babası olmayan çocuklar geldi.
tüm çocukluğumla acı duydum. gözlerimin bozuk vanası yine yaptı yapacağını...
çocuk, dünyadaki en kıymetli şeydir.
bir çocuğu mutlu kılmak, onun gönlünü eğlemek, dünyadaki en müthiş orgazmdır.
güzel dünya diyoruz ya, adil dünya, hoş dünya, bunun için çocuklara kıymet ve emek vermeliyiz.
tahayyül edilen güzel dünyayı, sadece çocuklar inşa edebilir. şimdiki çocuklar.
sevin çocukları, onlara hiç zarar vermeyin. lütfen.
devamını gör...
30.
baş belası.
devamını gör...
31.
ablamın her gördüğünde abuidik guibidik hueabidik diye uzaylı sesleri çıkardığı varlık.
niye sevimli bir şey gördüklerinde böyle sesler çıkarırlar? anlamıyorum.
bizim sınıfta da baş belası bir çocuk vardı. ben anlatıyorum gerisini de siz düşünün. çocuk 9 yaşında ve buna abidik gubidik yapan kızlar da 13 yaşında.
ne kadar garip değil mi?
görende bunları abla sanar
çocuklara gelirsek, bunların baş belası olması gayet dogal bir durum. sonuçta gelişim aşamasındalar
durduk yere tokat atanları da mevcut
benim en sevmediğim yüze tüküren çocuklar
suç bunlarda değil
suç bunları başımıza bela edenlerde
amaçsızca çatıya tırmanmaya çalışanlar
cebinde manikür bıcağıyla dolaşanlar
yolda bangır bangır apaçi müziği dinleyenler
canı sıkılınca yoldan geçene taş atanlar
her türü mevcuttur
niye sevimli bir şey gördüklerinde böyle sesler çıkarırlar? anlamıyorum.
bizim sınıfta da baş belası bir çocuk vardı. ben anlatıyorum gerisini de siz düşünün. çocuk 9 yaşında ve buna abidik gubidik yapan kızlar da 13 yaşında.
ne kadar garip değil mi?
görende bunları abla sanar
çocuklara gelirsek, bunların baş belası olması gayet dogal bir durum. sonuçta gelişim aşamasındalar
durduk yere tokat atanları da mevcut
benim en sevmediğim yüze tüküren çocuklar
suç bunlarda değil
suç bunları başımıza bela edenlerde
amaçsızca çatıya tırmanmaya çalışanlar
cebinde manikür bıcağıyla dolaşanlar
yolda bangır bangır apaçi müziği dinleyenler
canı sıkılınca yoldan geçene taş atanlar
her türü mevcuttur
devamını gör...
32.
değerli miko giriş cümlemi benden evvel yazmış.
küçük insan.
böylece aklımın girift dizilimli kelimelerini bir bir yutturmuş bana ben farkında olmadan. o yüzden eğreti başlıyor ve bitiyor bu yazı.
burada takılıp kalıyor yazar bu gün, o yüzden bu başlığı seçti. boğazı ayrılığın arefesindeki ebeveynlerin paylaşmaya çalıştığı üç çocuktan ötürü düğüm düğüm. yo, bu yazarın kendi hikayesi değil. o sadece aklıselim bir anlaşmayla çocukların güvende olmasını istiyor. bir de o çocukları ayırmamayı.
bazen tüm sözler lüzumsuz kalıyor. yazar kendi zayıf noktasını buldu. çocuklar. kendine ait olup olmaması önem arz etmiyor. bu bir kusur mu? belki, olsun. biliyor ki,
yaşamak çocuklar uğruna savaşmaktır.
umut, yarınlar. çocukların ve bizim olsun. ?
küçük insan.
böylece aklımın girift dizilimli kelimelerini bir bir yutturmuş bana ben farkında olmadan. o yüzden eğreti başlıyor ve bitiyor bu yazı.
burada takılıp kalıyor yazar bu gün, o yüzden bu başlığı seçti. boğazı ayrılığın arefesindeki ebeveynlerin paylaşmaya çalıştığı üç çocuktan ötürü düğüm düğüm. yo, bu yazarın kendi hikayesi değil. o sadece aklıselim bir anlaşmayla çocukların güvende olmasını istiyor. bir de o çocukları ayırmamayı.
bazen tüm sözler lüzumsuz kalıyor. yazar kendi zayıf noktasını buldu. çocuklar. kendine ait olup olmaması önem arz etmiyor. bu bir kusur mu? belki, olsun. biliyor ki,
yaşamak çocuklar uğruna savaşmaktır.
umut, yarınlar. çocukların ve bizim olsun. ?
devamını gör...
33.
merhaba, sevmediğim karanlık ve merhaba sevmediğim sessizlik.
küçük bir çocuğa rastlamıştım yolda. elleriyle yüzünü kapatıp bir kaldırımın kenarında dizlerini karnına çekmiş hıçkırırcasına ağlıyordu. kimse onu duymuyor gibiydi -benden başka- ve kimse görmüyor gibiydi. geçerken bana çarpan kişiyi kolundan tutup çocuğu işaret ederek kafamı sallamıştım. bana anlamaz bakıp olumsuz anlamda kafasını sallayıp kolunu hızla çekmişti. ağlıyordu. anlamıyorlar mıydı? çocuk. ağlıyordu. bu önemli değil miydi? ne zamandan beri değildi?
çocuk. ağlıyordu.
hem de hıçkırıklarla hem de yüzünü kapatıp dizlerini çekerek.
çocuk diyorum ağlıyordu.
yanına gidip yüzünü kapatan ellerine dokunmuştum yanına diz çöküp. ürkerek savurmuştu elimi. "defol" demişti büyük bir nefretle.
fakat ağlıyordu. çocuk. ağlıyordu.
hafif sendelemiş elimi taşa sürtmüştüm acıyordu ama önemli değildi, çocuk ağlıyordu.
neden kimse görmüyordu?
neden kimse duymuyordu?
ona tekrar yaklaşmaya çalışarak "merhaba" demiştim. sesim cılız ve titrek çıkmıştı biraz sonra ağlayacak gibiydim.
bir anda ağlamasını umursamadan "git burdan!" diye bağırdı. bu defa ağlamaya başlamıştım. ona başka hiç bir şey söylemeden biraz uzağında dizlerimi çekip elimi yüzüme kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım. ikimiz de ağlıyorduk.
biz, ağlıyorduk. neden kimse umursamıyordu? bir çocuk ve bir kız ağlıyordu. hem de hıçkırıklarla hem de yüzünü kapatıp dizlerini çekerek.
çocuk beni fark etmiş olmalıydı ki bana doğru dönüp susmuştu.
yaşını tahmin etmek zor olamazdı. 5-6 yaşlarında olmalıydı elleri ufak, saçları karışık, vücudu cılızdı ve sesi tiz çıkıyordu. bir süre susup beni izledi. neye ağladığımı bilmiyordum ben de fakat sanki yaşadığım her şeyin acısını çıkartırcasına hıçkırıyordum.
ufak bir el yüzüme dokundu. ürkmüştüm, kendi elimi çekip elin sahibine baktım o da ürkmüştü. geriye doğru gidip bana baktı sol koluyla gözünü silerken. ben de aynı onun gibi yaparak sol kolumla gözlerimi sildim. bana bakıp gülümsedi.
çocuk. gülümsedi.
ben de ona gülümsedim.
kollarını bana doğru uzatıp boynunu omzuna doğru yatırdı. ben de aynısını yapmıştım.
bu defa ufak bir kahkaha attı. galiba delirmiştik fakat ne fark ederdi ki?
çocuk. kahkaha atmıştı.
25 şubat 2018
küçük bir çocuğa rastlamıştım yolda. elleriyle yüzünü kapatıp bir kaldırımın kenarında dizlerini karnına çekmiş hıçkırırcasına ağlıyordu. kimse onu duymuyor gibiydi -benden başka- ve kimse görmüyor gibiydi. geçerken bana çarpan kişiyi kolundan tutup çocuğu işaret ederek kafamı sallamıştım. bana anlamaz bakıp olumsuz anlamda kafasını sallayıp kolunu hızla çekmişti. ağlıyordu. anlamıyorlar mıydı? çocuk. ağlıyordu. bu önemli değil miydi? ne zamandan beri değildi?
çocuk. ağlıyordu.
hem de hıçkırıklarla hem de yüzünü kapatıp dizlerini çekerek.
çocuk diyorum ağlıyordu.
yanına gidip yüzünü kapatan ellerine dokunmuştum yanına diz çöküp. ürkerek savurmuştu elimi. "defol" demişti büyük bir nefretle.
fakat ağlıyordu. çocuk. ağlıyordu.
hafif sendelemiş elimi taşa sürtmüştüm acıyordu ama önemli değildi, çocuk ağlıyordu.
neden kimse görmüyordu?
neden kimse duymuyordu?
ona tekrar yaklaşmaya çalışarak "merhaba" demiştim. sesim cılız ve titrek çıkmıştı biraz sonra ağlayacak gibiydim.
bir anda ağlamasını umursamadan "git burdan!" diye bağırdı. bu defa ağlamaya başlamıştım. ona başka hiç bir şey söylemeden biraz uzağında dizlerimi çekip elimi yüzüme kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım. ikimiz de ağlıyorduk.
biz, ağlıyorduk. neden kimse umursamıyordu? bir çocuk ve bir kız ağlıyordu. hem de hıçkırıklarla hem de yüzünü kapatıp dizlerini çekerek.
çocuk beni fark etmiş olmalıydı ki bana doğru dönüp susmuştu.
yaşını tahmin etmek zor olamazdı. 5-6 yaşlarında olmalıydı elleri ufak, saçları karışık, vücudu cılızdı ve sesi tiz çıkıyordu. bir süre susup beni izledi. neye ağladığımı bilmiyordum ben de fakat sanki yaşadığım her şeyin acısını çıkartırcasına hıçkırıyordum.
ufak bir el yüzüme dokundu. ürkmüştüm, kendi elimi çekip elin sahibine baktım o da ürkmüştü. geriye doğru gidip bana baktı sol koluyla gözünü silerken. ben de aynı onun gibi yaparak sol kolumla gözlerimi sildim. bana bakıp gülümsedi.
çocuk. gülümsedi.
ben de ona gülümsedim.
kollarını bana doğru uzatıp boynunu omzuna doğru yatırdı. ben de aynısını yapmıştım.
bu defa ufak bir kahkaha attı. galiba delirmiştik fakat ne fark ederdi ki?
çocuk. kahkaha atmıştı.
25 şubat 2018
devamını gör...
34.
neşedir mutluluktur. günahsızdır
devamını gör...
35.
bugün cıvıl cıvıl halleriyle her yeri dolduran insan yavruları.
devamını gör...
36.
bugün sabah okulun birinde biri benim 20 yıl evvel kürsüde okuduğum şiiri okuyordu. yol boştu. göz yaşlarım sel.
devamını gör...
37.
yüksek girişte oturuyorum. sitenin çocukları hava güzelleştiğinde bahçedeler hep. bazen apartman içi ve dışında ayarları kaçıyor. çıkıp bi uyarı yapıyorum ama yüzlerine bakınca da yelkenlerim iniyor aşağı.
bunu da bildiklerinden bazem kızsam da sonrasında normale dönüyoruz. arada paket çikolata alıp dağıtıyorum. sanki bi kilo baklava almışım gibi seviniyorlar.
yaralı bir kuş, kedi bulduklarında mutlaka benim kapımı çalıyorlar. bayramda mutlaka bilirler ki en güzel çikolatalar bende olur, o yüzden defalarca gelir sıpalar!
bunu da bildiklerinden bazem kızsam da sonrasında normale dönüyoruz. arada paket çikolata alıp dağıtıyorum. sanki bi kilo baklava almışım gibi seviniyorlar.
yaralı bir kuş, kedi bulduklarında mutlaka benim kapımı çalıyorlar. bayramda mutlaka bilirler ki en güzel çikolatalar bende olur, o yüzden defalarca gelir sıpalar!
devamını gör...
38.
erkekse pek alakadar olmam kendisiyle ki erkek cocuk mu olurmus ya?
ama kiz cocuguysa oyunlar cikiletalar sohbetler konusmaya calismalar...
ama kiz cocuguysa oyunlar cikiletalar sohbetler konusmaya calismalar...
devamını gör...
39.
keşke hep böyle kalsaydım büyümek zorunda mıyım.
devamını gör...
40.
yalan nedir bilmeyen.
devamını gör...