anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.

seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz
anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?
yüreklisin,
kime karşı?
akıllısın,
yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kimin ki?
dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?

şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.

bertolt brecht
devamını gör...
senin aşkın değil sadece,
failin olmak da varmış.
bir gün öylece durup dururken,
hiç alamet yokken ortada..
kıyamet de koparmış.
meğer seninle her günümüz,
bir cennette geçermiş.
meğer senden sonra zaman,
yaşamak pahasına ölmekmiş.
şimdi yattığım ranzam,
senin mezarın kadarmış.
senin aşkın değil sadece,
failin olmak da varmış.
devamını gör...
siir degil, siirimsi.

içimdeki çocuğu saçlarınla boğdum,
bi bebek öldüğü gün, bi zombi doğdu,
nedenini bilmesek de yaşıyoruz oğlum,
ceplerimde elim dahil hiçbi şeyim yoktur.

kulağımda melodi bu, şeytanın fısıltısı,
eşlik eder gözlerime farların parıltısı,
içtiğim zehirler aklıma kanattı,
içtiğim zehirler aklımı kanattı.

travma yapar bende, beynimin oyunu,
tutamayacağı sözler vermek, kalbinin huyudur,
içtim alkol niyetine ölümcül bu suyu,
ben ölsem de sevgilim, sen rahat uyu.

bizim yaşantımız asıl, ince bi araf,
her şey ortaysa eğer, zihnimizde taraf,
sana bi çelenk alıcam ilk buluşmamızda,
viskiler gözyaşından, randevumuz mezar.

gözlerimi parıldatan umut değil, çakmak,
tepkisizdim buna ben, üzülmedim dahası,
sonbaharı sevsek de yağmur içimizi yakcak,
söyle içtiğim bu sigara neden benden pahalı?

ve diyorum ki çocuk, özenme bana,
özenme dedim diye de gücenme bana,
sadece serseriler özendi bana,
oysa her hayat özeldi ama.

mutluluk bi palavra, uydurması burjuanın,
bense bi kart zampara, duygusuz bi don juan'ım,
sen benim geçmişim, hem de inan, tam şuanım,
öldürdüğüm hislerime katil bile susup kalır.

kabuk bağlamış kalbim, üstüne yosun, katı,
herkes giderse benden, sadece sözüm kalır,
beni vursan kalbimden, hapis, sakıncalı,
ben ölürüm canım, sakla tabancanı!

yüzüme bakanlar, benim gibi kör,
tek umudum sigara, bir de likör,
benimle alakalı her şeyi göm,
gözlerime bak, ve de kendini gör.

sormayın hatrımı, bendeniz öldü,
kabusumda gözyaşından bir deniz gördüm,
dışım bi alkol masasına döndü,
ve içimde yaktığım bi sigara söndü.
devamını gör...
"çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
balkona yorgun çamaşırlar asmayı
ki uçlarından çile damlardı.
güneşte nane kurutmayı
ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
ben işte istedim bayım.
uzaklara gittim
uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım"

-didem madak
devamını gör...
elden ne gelir, allah’ın ellerinde kalbim.
mana onun katındaysa da şiiri ben söylerim.
öyleyse ha cennet, ha cehennem ne çıkar sevgilim?
rabbin merhametidir senin kalbin,
benim ecelim sevgilim...
devamını gör...

desem ki

desem ki
desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
senden kopardım çiçeklerin en solmazını
toprakların en bereketlisini sende sürdüm
sende tattım yemişlerin cümlesini
desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin.
desem ki...
inan bana sevgilim inan
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin.
bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
günlerden sonra bir gün,
şayet sesimi fark edemezsen
rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
bil ki ölmüşüm.
fakat yine üzülme müsterih ol
kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
ve neden sonra
tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
hatırla ki mahşer günüdür
ortalığa düşmüşüm seni arıyorum

-cahit sıtkı tarancı
devamını gör...
kuş koysunlar yoluna…”nilgün marmara”

devamını gör...
"gittikçe çoğalıyor
artıyor bu doğasal ayrılık.
uygarlık yolunda
bundan böyle insanlar
yollarına döşendikçe bu düzlük
ve kısalık
sanırım ölümde bile
birbirleriyle buluşamayacaklar.
"

özdemir asaf
devamını gör...
"yıllardır kayıp olan bu geminin kaptanı benim.
dalgalarla savaşımı,
denizlerle sohbetimi,
kıyılara hasretimi anlatsam.
yıldızlara döktüğüm sırlarımı açık etsem bir bir,
derin yüreklere ağır gelir sözlerim.
öyle bir kayboluş ki bu benim ki
balığın denizde,
çiçeğin toprağında,
insanın gölgesinde kaybolması gibi.
bir yandan evindeymiş gibi hissettirirken,
diğer yandan büsbütün yabancı oluverdiğin.
öyle bir şaşırmak ki benim ki,
kuzey güney değil aradığım.
gökteki kuşa, tavanda gezinen örümceğe
sorup sorup durduğum,
ismini unutup simasına tutunduğum,
derya deniz,
kusursuz bir varlıkta aradığım bu yüz
benim.
bu kayıp geminin kayıp kaptanı
benim. "
- güzeşte-

bu da benden olsun.
devamını gör...
bu gece tekrar tekrar okuduğum, atilla ilhan'ın 1977 yılında kaleme aldığı sana ne yaptılar şiirini sizlerle paylaşmak istedim.


o sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
seni görür görmez özgürlüğümden utandım
söyle ne içersin, çay mı kahve mi
çok değişmişsin birden tanıyamadım.

saçların uzundu, omuzlarına akardı
gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
gülerdin, içimize aylar doğardı
görünmez dağların arkasından
eski gülümsemeni beyhude aradım
o sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
çok değişmişsin birden tanıyamadım.

bir çay içer misin, yoksa kahve mi
kibritim yok, demek cigaraya başladın
ellerin de titriyor, bir şeyin mi var
böyle bir kız değildin sen eskiden
sana ne yaptılar, sana ne yaptılar?
kirpiklerin ıslanıyor durup dururken
o sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
çok değişmişsin birden tanıyamadım.
devamını gör...

gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın
devamını gör...
yüzümü bu sabah gözyaşlarım yıkadı, aynadaki bencil bakışlarım esir almıştı paylaşımcı mutluluğumu, gülümsemeyi unutan insan mı olur demeyin, onların dünyası artık. toprağın kokusundansa insanların ruhunu emen hayasız sevdalara aşık kişilerdir…
devamını gör...
kırkayak

kırka yakın
ayakı vardır
kırkayakın

*
devamını gör...
bir gün insan, virgülü kaybetti, o zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı; cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.

sonra ünlem işaretini kaybetti; alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. artık ne bir şeye kızıyor, ne bir şeye seviniyordu. hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.

bir süre sonra soru işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu, hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu: ne evren, ne dünya, ne de kendi apartmanı umurundaydı.

birkaç sene sonra iki nokta işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.

ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı. kendine özgü tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu.

son noktaya geldiginde düşünmeyi ve konuşmayı çoktan unutmuştu.

kanevski
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
yusuf hayaloğlu - ah ulan rıza

devamını gör...
emperyal oteli

ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var

emperyal oteli’nde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarsamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var

sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez

otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul’u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı

emperyal oteli’nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi’nde insanlar geziyordu
tepebaşı’ndaki küçük yahudiler
asmalımescit’teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç’e bir avuç kan dökülmüştü

emperyal oteli’nde üc gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı’nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun …. kanıma girdin ….. kabulümsün

atilla ilhan
devamını gör...
kır şarkısı
tam otların sarardığı zamanlar
yere yüzükoyun uzanıyorum
toprakta bir telâş, bir telâş
karıncalar ötedenberi dostum.
ellerime hanım böcekleri konuyor
ne şeker şey onlar!
uç böcek, uç böcek diyorum
uçuyorlar
pan'ın teneffüsü bile
ılık, okşamakta yüzü.
devedikenleri, çalılık vesâire
bir âlem bu toprakların üstü.
tabiatla haşır neşir
kırlarda geçen ikindi vakti.
sakin, dinlenmiş, rahat
bir gün daha bitti.

behçet necatigil
devamını gör...
uğultular gelir geceleri koyaklardan
rüzgarlar eser israfil nefesi
çatırdar tutsak ruhumun çürümüş kafesi ,
doruklarda kartallar kayalara sığınır,
ben sana
devamını gör...
yapmadığım şeyler için pismanim
merak ve heyecan uyandiriyor
yaptıklarım içinse daha cok
nefret barındırıyor
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim