dünya klasikleri / roman / anı-mektup-günlük / aşk / edebiyat
7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

kitabın içeriğiyle alakalı değil ama lisedeyken werther'in ölümünden bahseden arkadaşıma kitabı okumak isteyen başka bir arkadaşım kızmıştı, neden sonunu söylüyorsun diye. kitabın kapağının arkasında yazıyor zaten her şey, neyine kızıyorsun?*
devamını gör...
ilk 30 sayfada sıkıntıdan patladım. sonra werther adlı gencimiz aşkın kafasını gayet güzel yaşıyor. ama bir dakika, kız başkasıyla nişanlı ve başkasıyla nişanlı olmasına rağmen kızın etrafında adeta köpek oluyor. sadece kafasını uzaktan yaşasa, belli bir sempatiyle bakabilirdim kendisine. fakat bunun yaptığı aşk değil, saplantı. acilen tedavi olması lazım. her ne kadar kızın nişanlısının ölmesini arada sırada dilese de, kıza karşı adamı kötülemiyor. yani werther meriç değil.

bir de bu kitabı okuyup intihar edenler var ya... resmen takıntılı tiplerin doğal seleksiyonla elemine edilmesi. başka bir şey değil. sonra düşününce "(bkz: goethe) sen ne kadar büyük bir insansın" dedim.
devamını gör...
sahafçılara girip “genç werther’in çektikleri” diyerek bu kitabı aramıştım ve “çektikleri” değil “acıları” olduğunu söylemeleriyle bir hayli utanmıştım. nasıl bir bilinçaltım, kelime dağarcığım varsa artık..
devamını gör...
bu kitabı okuyan ya çok seviyor ya da fazla abartılmış bulup beğenmiyor.
ben seven taraftanım, martin eden'ı bitirdiğimdeki kadar dumar olmadım ama gerçekten etkilendim. hatta arkada çalan fon müziğinin etkisiyle gözüme biraz toz kaçmış olabilir. *

werther'in lotte'ye olan aşkını şu cümleyle anladığımı, içselleştirdiğimi hissettim:
lotte, wether'e “yapmayın böyle beni düşünün!” diyor.
werther ise “sizi düşünmek mi? bunu bana mı söylüyorsunuz? düşünmek mi! sizi düşünmüyorum, siz her an ruhumdasınız.” diyor.

lotte'nin beni düşünün demesi, werther'e o kadar komik geliyor ki, lotte'ye bakıp kalıyor.

altını çizdiğim kısımlardan ikisini bırakıyorum sizlere


1 temmuz
“biz insanlar” diye başladım, “güzel günlerin bu denli az ve kötü günlerin bu denli çok olmasından yakınıyoruz. tanrı'nın her gün bağışladığı sevinçlerin tadını çıkarabilmek için her zaman açık bir yüreğimiz olsaydı kötülüklere dayanabilme gücünü de bulurduk.”

12 ağustos
gerçi... şimdi bilirsin: şu “gerçi” sözcüğünü kullanmadıkları sürece insanlarla aram iyidir, çünkü her genel kuralın istisnaları bulunduğu kendiliğinden anlaşılan bir gerçek değil midir? ama insanlar öyle bilgiçtir işte!
devamını gör...
gerçekten de ya çok sevilen ya da sonuna kadar abartıldığı düşünülen garip bir johann wolfgang von goethe eseri.


werther isimli duygularını insana adeta nakışla işleyen bir gencimiz var. bu genç bir kasabaya gidiyor. ilk günleri gayet sağlıklı, pozitif, hayat dolu geçiyor. bir gün allah'ın belası iki kişi onu parti gibi şen ortamlardan birine götürüyorlar, yanılmıyorsam partiydi hatta. gitmeden evvel o evdeki kızdan bahsediyorlar ve "sakın âşık olma çünkü o nişanlı." diye uyarıyorlar. genç adam önce anlam veremiyor ancak kızı görür görmez vurulmasıyla ne dediklerini gayet net anlıyor. bahsedilen genç kız yüzünden birinin delirdiğini ve de katil olduğunu unutmayalım. olaylar, şunlar, bunlar derken kız evleniyor ve werther'in o muazzam günleri sona eriyor. neşe ve heyecanla anlattığı günler sona eriyor.


okurken biraz korkarak okuduğumu söylemek isterim. kime bahsettiysem "dikkat et de çelmesin aklını" gibisinden şeyler dedi lakin bitirdikten sonra duvara boş boş bakmak dışında bir şey yapmadım. belki de aşkı bu denli yoğun yaşamadığından yahut sevdiğim kişi benden evli olacak kadar uzak olmadığından etkisi az olmuştur, bilemiyorum.

her şeye rağmen okunmaya değer, her cümlesi altın değerinde, betimlemeleri mükemmel bir kitaptı. goethe gibi yazarların neden kültleştiğini açıkça gösterdi bana. şöyle ki; insana içinde yaşadığı durumu en yalın, en içten sözlerle anlatmaktı onları değerli yapan.

altı çizilen birkaç cümle;
- "insanlar bu dünyada birbirlerini ne kadar nadir anlıyorlar!"

- "doğamız gereği, kendimizi diğerleriyle kıyaslamaya meyilliyizdir. mutluluğumuz ve acılarımız da genellikle çevremizdeki nesneler ve insanlardan kaynaklıdır. bu yüzden, hiçbir şey yalnızlıktan daha tehlikeli değildir. "

- "hayatın çiçekleri hep hayali. kaç tanesi solup gidiyor da arkasında hiçbir iz bırakmıyor."

- "dünyada sevgi kadar vazgeçilmez bir şey daha yok!"
devamını gör...
herkesin çok fazla sevdiği ama benim nedense okurken çok sıkıldığım bir kitap. konusu, alıntıları çok güzel ama mektup tarzında olduğundan ve olay odaklı olmadığından sanırım fazlasıyla sıkılmıştım.
devamını gör...
yazıldığı dönemde intiharlara sebep olmuş kitap, belki çok büyük beklentilerle okuduğum için etkilenmediğim kitap yine de werther gibi edebiyatta klasikleşmiş bir karakter için okunması gerekir
devamını gör...
kitapçıya gidip bu kitabı istediğimi söyleyince çalışan bana "eğer intihara meyilli değilsen oku." demisti. okudum bitirdim. 10/8 verebilirim. werther'in üzülmesi çok normal ama bunun intihara kadar gitmesini biraz abartı buldum.
devamını gör...
gerçek bir aşk hikayesi. johann wolfgang von goethe tarafından 1700'lü yıllarda yazılmış bir dünya klasiği. kitap harika bir roman olmasının yanında yayınlandığı yıllarda almanya başta olmak üzere avrupanın bir çok ülkesinde intihar salgınına yol açması ile de meşhurdur. baş kahraman werther'in karşılıksız aşkı sonunda intihara sürüklenmesi ve geothe'nin bunu şiirsel bir dille aktarması sonucu bir çok genç karşılıksız aşklarının sonucunda intihara sürüklenmiştir.
kitaba dönecek olursak; werther büyük şehirden kasabaya yerleşen genç ve başarılı bir avukattır. yerleştiği kasabada soylu bir aileden gelen güzeller güzeli lotte'ye görür görmez aşık olur. ancak bir sorun vardır lotte nişanlıdır ve yakın zamanda evlenecektir. buna rağmen genç werther aşkını lotte'ye ilan eder ancak karşılık bulamaz. uzunca süren mektuplar sonunda lotte bir daha werther'in kednisini görmemesi gerektiğini söyler ve bu durum werther'in intiharına kadar gider.
kitabı okurken werther'le özdeşlik kurabiliyor ve onunla aynı acıları çekiyorsunuz.kitap ince bir kitap olmasına rağmen bence hemen bir oturuşta bitmiyor ya da bitirmeyin derim. her cümlesinde çok ayrı anlamlar ve duygular var. sindire sindire okumakta fayda var. yakın zamanda aşk acısı çektiyseniz veya çekiyorsanız özdeşlik kurmayı abartmayın. hiç bir acı intihar etmeye değmez.
devamını gör...
okuyunca, bazı insanlar bu aşk mevzusuna kafayı amma takmışlar, bir karşı cins için değer mi dedirten melankolik kitap. yine de altını çizdiğim yerler olması ilginç.
devamını gör...
kitabın adı "bir malın aşk hayatı" olmalıydı. kitabın başından sonuna kadar "sen ne rezil, sünepe bir herifsin" diyerek ana karaktere sövdüm. insana hiçbir şey katmayan, boş bir kitap.
devamını gör...
die leiden des jungen werthers orijinal adıyla yazılmış eser.
sonuna kadar intihar eğilimini meşru kılar, kendince tüm gerekçeleri sunarak.
faust ile kıyaslarsanız her iki eserin aynı adamdan çıktığına pek akıl erdiremezsiniz ama her ikisi de goethe klasiğidir.
devamını gör...
yazıldığı dönem, okuyanları intihara sürüklediği için yasaklanan goethe romanıdır. imkansız bir aşkın peşinde kendini paralayan werther'in, aslında yazarın kendisi olduğu rivayet edilir. fazla duyusal olduğu için bana hitap etmemişti pek ama okumaya değer.
devamını gör...
okurken werther’den daha çok acı çekiyorsunuz. bir süre sonra “werther’e de acısına da” diye isyana başlamamak mümkün değil. insanları intihara sürüklediği için yasaklanmış gibi bir şey var ya, işte büyük ihtimalle okurken illallah getirip bileklerini kesme isteğinden kaynaklanmış olabilir. yikes! bir bu, bir de martin eden’ı okurken başıma ağrılar girmişti.
(bkz: martin eden)
devamını gör...
duygusal çöküntüde olduğum bir dönem okumuştum ve gerçekten kendi derdimi unutup werther'inkine odaklandım. çok acı çok. ama bu acı bazen acayip sıkıyor. tüm dünya acıları sanki ondaymış gibi. bazen sinir olunabiliyor. evet güzel seviyor ama boşuna acı yaşıyorsun be arkadaşım werther çok dedim. tabi bunda kızın da suçu var. neyse hatırlayınca yine içim sıkıldı bak.
devamını gör...
7 sene önce büyük umutlarla aldığım kitap. acılı macılı diyorum, rus edebiyatı havasındadır bu kitap; yoksulluk, psikolojik sıkıntılar, buhranlar muhranlar beklerken meğerse bizim werther, evli bir kadına aşık olmuş da derdi buymuş. hayal kırıklığı.
devamını gör...
1774 yılında yazılmış bir mektup roman. dünya çapında etki uyandıran bu ilk alman romanın, kimi kaynaklar üç haftada kimisi iki haftada tamamlandığını söyler.

werther salgını denen olgunun; werther’in giysileri olan mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin bir moda akını haline gelmesinin de sebebidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
geçen yıl okuduğum en iyi kitaptı. sürekliliği olan bi olay örgüsü olsun isterdim, mektup tarzında olması biraz olayların üzerini kapatmış ama yine de müthiş bir kitaptı.
aşkı, victor hugo'nun notre dame'ın kamburu kitabından sonra en güzel anlatan kitaptır.
devamını gör...
bu yorum spoiler içerir.

ahh werther ergenliğimin travmalarından biridir.
goethe kitabı 25 yaşında yaşadığı bir ilişkiden yola çıkarak yazmış. kahramanımız werther tutkulu bir romantiktir. vazgeçmeyi bilmez bence doğru ve yanlışı ayırt edemeyecek, hayır kardeşim olmuyorsa yoluma giderim diyemeyecek kadar sürrealist bir aşıktır. aynı zamanda benlik bunalımı yaşayan bir karamsar da denebilir.

bir noktada bu tutkulu vazgeçilemez aşkı beni tirt etmedi değil. duygusal dayanıklılığı sağlam olmayan karakterler okurken karaktere sinirlenmeye başlıyorum istemsizce. karşımda olsa da allah aşkına senden önemli mi sana kız mı yok desem anlamayınca da iki tokat patlatsam istiyorum. gerçek aşk insanı yüceltir ve hayata bağlar ama değil mi? sonra diyorum ki karakter o kadar güzel anlatılmış ve kendini yaşatıyor ki bu da tamamen yazarın başarısıdır.

aşkı aşk yapan şey imkansızlığı ve kavuşulamıyor olmasıdır. werther de bu aşk ve kendi duygusal dayanıksızlığı sonucunda en yapmaması gereken şeyi yapar. belki de aslında beklenen bir sondur ki beni pek şaşırtmadı. bilsem ki öleceğim yine seni seveceğim diyerek intihar eder.

denilir ki kitap çıktığı o dönemde werther'in mavi frak, sarı yelek ve çizmeleri moda olmuş. sadece kıyafetleri değil intihar etmek de moda olmuş. napolyon da gittiği her yere bu kitabı taşımış.

yine de siz siz olun ya da biz biz olalım kimse için kendimizi bu denli yıpratmayalım. yaşam zor olsa da yaşamak güzeldir.
devamını gör...
goethe tarafından yazılmış genç wertherin aşk acılarını anlattığı klasikleşmiş eserdir.rivayete göre kitap ilk ćıktığında okuyanları etkilemiş ve intihar vakalarında artış görülmüş belli bir dönem yasaklanmıştır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"genç werther'in acıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim