dünya klasikleri / roman / anı-mektup-günlük / aşk / edebiyat
7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

öncelikle okumayanlara şunu söylemem gerekiyor; çok kasvetli bir kitap, daralmaya, bunalmaya hazırlıklı olun. sıkıntılı bir dönemden geçiyorsanız okumanızı erteleyebilirsiniz. biraz toparlanmayı bekleyin.* yukarıdaki yorumlara şöyle bir göz attım kimi çok etkilendiğini kimi hiç etkilemediğini belirtmiş. ben ise etkilenen taraftayım. bu yüzden baktım çok depresif ilerliyor ben de sıkıntılıyım, yarısında güzelce koydum kenara. en son dün elime aldım ve acıları bitirdim sonunda. bana göre, kitapta sayfa sayfa acı var. sadece aşk üzerinden döndürülmüş hikaye ama orada varoluşa dair anlamlandıramamaktan kaynaklı bir çaresizlik var. bu yüzden werther'ın acısından kendine de pay çıkarabiliyorsun.

karakter çok depresif, acıyı bilerek ve isteyerek çağıranlardan. goethe'de çok büyük bir meziyet var: bu acıyı okuyucuya olabildiğince tesirli geçirmiş, okuyucunun hissetmesini sağlamış. tramvatik duygu geçişlerinin her aşamasını detaylıca yansıtmış. okuyucuyu satırlar arasında karanlık düşlere savurarak acıların insanı yapmıştır.

yaşanan acının yazarın birebir kendi hayatından esinlenerek kaleme aldığını öğrendiğimde; kendi hissettiğiydi bu, dile getiremedikleriydi, görün bakın içime nasıl bir cenaze gömdüm demenin dile getirişi olarak algıladım.
yaşamayan bir insana bile o duyguyu yaşatmasının sebebi de buydu. bu yüzdendir ki, (bkz: werther etkisi) altında kalan nice insanlar olmuş.
her insanın içine gömmek istediği anlar, taşıyamadıkları yükler ve yaşadığı çaresizlikler vardır. küllerimizden doğmayı diliyorum. kitabın sonunu ben böyle hayal ederek bitirdim.
devamını gör...
goethe'nin, kitabın başlarında insanın üzülmeye hiç gerek duymamasını, aslında çevremizde birçok güzelliğin bulunduğunu fakat insanın bunlar yokmuş gibi hayatına devam edip sanki hep kötülükler yaşanıyormuşçasına boşuna telaş ettiğini wertherin düşüncesi şeklinde vurguladığı kitabının sonunda, kitabın kahramanı werther aynı sorunla karşı karşıya kalıyor, aşık oluyor ve karşılığını istediği şekilde alamıyor bu yüzden hayata küsüyor, şen şakrak huzurla dolaştığı vadide artık derin düşüncelere yaşamdan soğumuş gibi, eski mutluluğuna dönmek için kıza gereksinim duyduğunu düşünüyor. aslında ana fikir çok güzel, çoğu zaman bir bilge gibi konuşup aptal gibi hareket ederiz, werther bu kadar olumlu düşüncelere sahip olmasına rağmen karşısına çıkan ilk durumda önceden garipsediği insan ve davranışlardan daha kötü duruma düştü. sonunda kendini öldürdü zaten. yapmamız gerekenin sadece düşünmek değil, düşüncelerimizi yaşamımıza dökmek gerekliliğini vurguluyor kitapta. sırf bir kız ile olamadığı için kendini öldürmesi gerekli miydi bunca güzelliğin içerisinde? bence değmezdi,

biz insanlar şikayet etmeyi pek severiz.. iyi günler ne kadar az, kötü günlerse ne kadar fazla deriz, ama sanırım bunda çoğumuz haksızız. tanrı'nın bize her gün verdiği iyi şeylerden zevk almak için, hep açık kalpli olsaydık, başımıza geldiği zaman kötüye katlanmak için yeterince gücümüz olurdu
diyen bir werther, çok şeye sahibim, ama onsuz hepsi bir hiç. diyen werther'e dönüşüyor.
hayatınızın merkezine başkasını alırsanız, ilk kendinizi kaybedersiniz.
devamını gör...
kafayı bir kızla bozmanın sebep olduğu acılardır. zarar verir veya öldürür.

burada ölen kişinin saplantılı bir ruh hastası olan werther olması olayı aşkperestler gözünde nedense anlamlı ve duygulu kılmaktadır.
oysa werther'in doğudaki formları kendilerine değil kadınlara zarar vermektedir.


eğer werher sağlıklı düşünebilen bir insan olsaydı, yeryüzünde sevilmeyi hak eden milyonlarca tatlış kız yaşadığını, aşkına karşılık bulabileceği bir prensesle dünyanın en mutlu insanı olabileceğini anlardı.

werther aşkından değil, iflah olmaz bir ruh hastası olduğu için ölmüştür.
kadınları gerçekten seven biri canına kıyamaz. sevmek için yaşar. bu kişi başka biri dahi olsa...
devamını gör...
en az (bkz: kör baykuş) kadar sizi diplere götürecek bir kitap. ince olan kitapların daha da psikolojik derinlik yaşattığına artık eminim ama kanıtlayamam.
(bkz: dönüşüm)
(bkz: dava)
(bkz: satranç)
(bkz: bir kadının yaşamından yirmi dört saat)
(bkz: beton)
(bkz: bilinmeyen bir kadının mektubu)
devamını gör...

başı bağlı bir kıza, 'ama onu benden çok kimse sevemez, onu en çok ben hakediyorum' diye yürüyen depresif bir lavuğun hikayesidir.


herkesin bildiği gibi almanya'da bir çok intihara sebebiyet verdiği, ve hatta bir süre kitabın yasaklandığı söylenir.
kitap, intiharı mantıklı bir şekilde önümüze koyuyor. okuyucunun fikri buna yatkın ise, veya okuyucu ille başkalarının fikirleri ile yaşamını idame ettirebiliyorsa elbet intiharı en azından aklından geçirecektir.
devamını gör...
insanı bunalıma sürüklediği doğru fakat goethe'nin üslubu için birçok kez okuyabileceğim bir eser. konusu ise nişanlısı olan bir kadına aşk besleyen werther'in dayanılmaz acılar çekmesi ve arkadaşına hoççakal mektupları atmasıdır. çok romantiklik iyi değil gerçekten.
devamını gör...
şu an okumakta olduğum kitap, yarısına geldim. girilen entrylerden spoiler yemiş olsam da okuması keyifli bir eser. derinlikli ve anlamlı paragraflarını tekrar tekrar okumaktan kendimi alamadım. şu an kitabın ilk yarısında olduğum için derin bir buhranla da karşılaşmadım açıkçası ama galiba yavaş yavaş oralara doğru ilerliyor. anladığım kadarıyla nişanlı bir kadına duyduğu bağımlılık canına kıymaya kadar götürüyor kahramanımızı. aşk, bağlılık; bağımlılığa dönüştüğünde çok da matah sonuçlar doğurmuyor işte.
devamını gör...
çok beğeneni olduğu için alıp okuduğum bir kitaptı ama hiiiç bana göre değilmiş. öyle bir ruh halini anlatıyor ki, yeter artık ne saçmaladın artık çık şu ruh halinden, diye bağırasım gelmişti okurken. hani böyle lisede bi arkadaşın olur sürekli gelir ilişkisinin sorunlarını anlatır iki saat ağlar sonra sen sakinleştirirsin ertesi gün yine başka bi sorunla gelir ya, aynı o hissiyatı vermişti bana bunaltmıştı beni. neyseki kısa bi kitaptı yarıda bırakmayı sevmediğim için bitirmiştim.
devamını gör...
goethe'nin 1774 yılında yazdığı, tüm avrupa'da ün kazanmasını sağlayan eseridir. yazarın ilk romanıdır ve 25 yaşında yazmıştır.

abartıldığını düşünenler olsa da ben çok severek okudum, altını çizdiğim cümleleri aşağıya bırakıyorum.

-kendimizi kaybettiğimiz zaman her şeyi de kaybediyoruz.
-ulu tanrım! bazen düşünürüm, insan sevdiğinin elinden gitmesine nasıl da katlanıyor.
- belki yüz kez bıçağa el atıp, sıkışan kalbime soluk aldırmak istedim.
- evet doğru, ben sadece bir gezginci, başıboş dolaşan bir kişiyim bu dünyada. peki siz benden başka türlü müsünüz sanki?
- ah, nedir bu boşluk! göğsümde şiddetle duydum bu korkunç boşluk! durup durup kendi kendime, onu bir kere, yalnız bir kere bağrıma basabilsem bütün bu boşluk dolacak diyorum.
- bütün dünyayı sevgi ile kucaklayacak bir kalbi olan ben değil miydim? bu kalp şimdi ölü.
- insan ne anlaşılmaz bir varlık!
- en gerekli olduğu yerde bütün gücünden yoksun değil mi? sevinçten başı dönmüş olsa da yeni küçücük bir yerde kapalı değil midir? sonsuzluklar içinde kaybolup gitmek isterken de dönüp dolaşıp yine o kör ve soğuk akıl duvarına çarpmaz mı?
- sevgi ve bağlılık gibi en güzel iki duygu öc almaya ve kan dökmeye çevrilmişti.
- benim solmak zamanım yakın artık. yapraklarımı dökecek fırtına neredeyse çıkacak.
- bu elbiseler ile gömülmek istiyorum, lotte. çünkü onlara senin elin değdi, kutsallaştıran artık onlar.
devamını gör...
werther iyiydi, hoş çocuktu ama fena bir kusuru vardı, başkasının nişanlısına göz dikerdi sonra da saçma sapan triplere girerdi. ne bekliyorsun senin için kadın nişanını atmak zorunda mı be werther. ama yine de iyi kitaptır, karakterlerin duygularını okura iyi aktarır.
devamını gör...
arkadaşımın evinde kaldığım için sabahın 5inde uyandığım bir sabah, salonda arkadaşımın uyanmasını beklerken okuduğum kitap. o kadar yapacak bir şeyim yoktu ki zorladım kendimi kitabı bitirmek için. o derece kötü. bu kitabı okuyup intihar edenleri de öncelikle allah rahmet eylesin diyor ama en çok da üremedikleri için teşekkür ediyorum. buna mı duygulandınız be?

ilişkisi olan birine "aşık" olan genç ve toy wertherimizin buhranlarını okuduğumuz kitap. kötü kitap.
devamını gör...
ilk elime aldığımda peh bununda acısı mı varmış dedim. çünkü havadan bile nem kapan biri gibi geldi bana werther. daha sonraları kitap ilerledikçe asıl acıları yazarın derinlere gömdüğünü anladım. werther bir imkansıza aşık olmuştu. üstelik imkansız da ona boş değildi. lotte erkenden annesini kaybetmiş ve kardeşlerinin bakımını,evi çekip çevirmeyi üstlenmiş güzel genç bir kızdı. annesinin ölmeden önce ona yakıştırdığı albert ile werther geldiği dönemde nişanlıydı ve evlenmeyi planlıyordu. werther bu hiç görmediği albert'ı ölesiye kıskanıyor ve onun yerinde olmayı arzuluyordu ama albert gelince aslında onun dünyadaki en iyi adam olduğunu ve lotte'yi hak ettiğini anlamıştı. ölmeye ise lotte'nin ona başka bir kız bulup aşık olması gerektiğini söylemesi üzerine karar vermişti. aslında bu sözlerin lotte'ye değil aralarındaki ilişkiden rahatsız olan kocası (o sırada evlenmişlerdi) albert'a ait olduğunu çok iyi bilmesine rağmen lotte'den başkasını sevmenin gözüne korkunç görünmesi kararını tastikler niteliktedeydi. lotte'ye veda etmeye gittiği noel arifesinde onun öpücüğüne nail olma şerefine ulaşır ve gönül rahatlığıyla sabah sularında yazı masasında otururken kafasına bir kurşun sıkarak intihar eder. ölmesi on iki civarını bulur bu süre zarfınca oradaki dostlarına sessizce veda eder. ölmeden önce yazdığı mektupta belirttiği gibi kilisenin avlusundaki ıhlamur ağaçlarının altına gömülür. lotte bu ölümle yıkılır ve cenazeye bile katılamaz.
devamını gör...
kitapta geçen ve werther'in içinde bulunduğu karmaşık ilişki ağında kimse suçlu değil. herkes iyi niyetli ve herkes aşkına sadık. ama bir bedel ödenmesine engel değil. ödenen bedel okuyanın yüreğini şıkıştıracak.
devamını gör...
ne çektin be werther. intihar temalı romanları aslında sevsem de bu biraz fazla gerçekçi, seni içine çeken hatta biraz kırılgan bir dönemden geçiyorsan, seni de bu düşünceye gark edebilecek güçte bir kitaptır. bu edebiyat için iyi bir şey olabilir ama benim için değil sanırım.
devamını gör...
zamanında almanya'da bu eser yüzünden intihar vakaları artmış. sırf bu kitabı okudukları için intihar edenler varmış. kitabı okuduğumda werther'den daha beter durumda olduğumdan sırf bu kitap yüzünden intihar edenlere şaşırıp kalmıştım.
devamını gör...
kitabın adından da anlaşılacağı üzere pek mutluluk içermeyen bir yapıt. kendini bulmak için yola çıkan werther, ummadığı yerde ve ummadığı kişide kendini tamamen kaybediyor. yaşama, hayallerine dair ne varsa hepsini aşık olduğu kadınla birlikte yok ediyor. lotte’nin ise eşi yüzünden, werther’e yaklaşımının değişmesiyle kalan son umut kırıntısı da elinden gidince çözümü intiharda buluyor.
okuyucu olarak bakıldığında bu kadar kendini mahvedecek ne var ki dedirten ama başka bir bakış açısından bakıldığında insan kendini savunmasız ve boşluğa düşmüş bulabiliyor bu da istemeden bir bataklığa sürükleyebiliyor. bu bataklıktan çıkmak için debelenirken daha çok battığını farketmeyebiliyor. werther’in yaşadığı olay da böyle oldu. ne yapacağını bilmediği bir an da lotte ile tanıştı sonra olmayacağını bile bile kendini kaptırdı ama lotte bir gün hiç olmadığında ne yapacağını düşünmekten hep kaçtı. gerçeklerle yüzleşmeye başladığında ise çoktan bataklığın dibine saplanmıştı.
devamını gör...
diyebileceğim tek şey mükemmel bir kitap. okumayan varsa bu tanımı gördükten sonra okusun lütfen... ve , bence sevilmesinin sebebi de son da ana karakterin intihar etmesi. evet mutlu bitse de çok güzel olurdu fakat ölmesi senaryoyu değiştirdiği için çoğu kişinin favorisi olduğunu düşünüyorum. yine de başka sebepten sevenler de vardır tabi ki . okuyun, okutturun:))
devamını gör...
okurken yaşatan bir kitap demek doğru olur. bir insanın bir insana duyabileceği sevgiyi en güzel ama en acı yönüyle anlatmış yazar. umarım bir gün herkes okur ve duyguların ne kadar önemli olduğunu anlar.
devamını gör...
goethe'nin henüz 25 yaşındayken bir çırpıda yazdığı eseri. 25 yaşında yalnızca 15 günde yazılıp çizilmiş olan bir eserin bu kadar tutmasına ve üstelik avrupayı derinden sarsmasına şaşırıp kaldıysanız vazgeçin. goethe mektuplarla harmanladığı bu eserini kendi hayat hikayesinden esinlenerek yazdığı için gerçeğe bu kadar yakın olmasından kaynaklı olarak çok okunmuş ve çok fazla insanı etkilemiştir. her ne kadar ben intihar edilecek derecede etkileyici bulmasam da insanları duygusal yönüne ve okudukları eserlerin, ya da hoşlandıkları eserlerin türüne göre ve dönemin şartlarına göre durumun göreceli olduğuna karar kıldım.


kitabın ana kahramanı werther aşk acısından kendi canına kıymış olsa da kitabın başlarındaki mektuplarda arkadaşına, kendisini seven bir hanımefendinin duygularıyla oynadığından ve onunla bir süreliğine seviyormuş gibi yaparak görüştüğünden bahseder. kitapta çoğunluğun gözüne çarpan şey werther' in karşılıksız aşkı sonucu canına kıymasıdır ancak dikkatle okuyanlar bilir ki, werther'in başına gelen şey karmanın ta kendisidir. zamanında sevmediği birinin duygularıyla oynayıp onu yüzüstü bırakan werther, çok sevdiği kadının başka biriyle oluşunu büyük bir ıstırapla izleyecektir. kitapta çektiği acıyı her detayıyla bizlere sunan goethe, ana karakteri kendi rızasıyla öldürerek okuyucuda derin izler bırakmıştır.

genç werther'in acılarını okumaya niyetliyseniz hali hazırda bir aşk acısı çekmediğinizden emin olun.
devamını gör...
genç werther’in acıları; werther’in, arkadaşı wilhelm’e yazdığı mektuplardan oluşan bir romandır. kitapta genel olarak werther’in yeni taşındığı kasabada tanıştığı, nişanlı bir kadın olan charlotte’ye karşı imkansız aşkı ve bu aşkın getirdiği ıstıraplar anlatılıyor. bu ana temanın biraz daha geri planında ise werther’in yaşamı, insanları, toplumu, dünya düzenini ve intiharı sorgulamasına yer veriliyor.

girişinde normal bir bireyin hayata bakışı gibi bir izlenim versede ortalarında tamamen kendine bağlıyor ve sonunda noktayı koyup insanı gözyaşlarına boğuyor.

kitaptaki ossian şiiriyle bitireyim.


niçin uyandırıyorsun beni bahar yeli?
hem esiyor, hem de diyorsun ki:
göklerin şebnemini yağdırırım!
oysa yapraklarımın kuruması yakın,
yakın yapraklarımı dökecek fırtına!
yarın gezgin gelecek,
gelecek ve tüm güzelliğimle beni görecek,
kırlarda her yanda gözleri beni arayacak,
ama bulamayacak.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"genç werther'in acıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim