orijinal adı: die leiden des jungen werthers
yazar: johann wolfgang von goethe
yayım yılı: 1774
yayımlandıktan sonra özellikle giyim kuşam yönünden ''werther dalgası''nın oluşmasına sebebiyet veren eser, insanları intihara sürüklemesi nedeni öne sürülerek bir süre yasaklanır. goethe henüz 25 yaşındayken werther'ı dünya edebiyatına kazandırır ve ilk yayımlandığı zamanlar tüm avrupa'yı sarsar. aşkına karşılık bulamayan werther'ın psikolojik tahlili, arkadaşına yazdığı mektuplar sayesinde okuyucuya aktarılır.
yazar: johann wolfgang von goethe
yayım yılı: 1774
yayımlandıktan sonra özellikle giyim kuşam yönünden ''werther dalgası''nın oluşmasına sebebiyet veren eser, insanları intihara sürüklemesi nedeni öne sürülerek bir süre yasaklanır. goethe henüz 25 yaşındayken werther'ı dünya edebiyatına kazandırır ve ilk yayımlandığı zamanlar tüm avrupa'yı sarsar. aşkına karşılık bulamayan werther'ın psikolojik tahlili, arkadaşına yazdığı mektuplar sayesinde okuyucuya aktarılır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "demdeme" tarafından 17.11.2020 01:41 tarihinde açılmıştır.
81.
dostu schiller'in , aşık olduğu charlotte'u elde etmesi üzerine bu romani yazmistir.ve ekler 'bu kitabi yazmasaydim intihar edecektim.' . goethe'nin bu romanda uğruna werther'i mecnun ettiği kizin adi da tesadüf müdür bilinmez 'lotte'dir.
ilginc bir anekdot olarak, zamanin almanyasinda bu romani okuyan gencler arasinda intihar vakalari çoğalmistir.
ilginc bir anekdot olarak, zamanin almanyasinda bu romani okuyan gencler arasinda intihar vakalari çoğalmistir.
devamını gör...
82.
çevirmeni, bir toplantıda alman büyükelçisine veya kültür ataşesine kitabı çevireceğini söylüyor. alman, 'tamam da gençliğiniz buna hazır mı?' diye çevirmeni ikirciklendiriyor. ama, şimdi, yoksa bu hatırladığım, niçe'miydi, dediğim başlık.
devamını gör...
83.
bu sene pek çok klasik eseri ilk kez okudum. beni en çok tatmin edenlerden biri bu kitaptı. kitap hakkında çok şey duymuştum doğal olarak, intihar üzerine özellikle. bu yüzden aşırı karamsar, iç sıkan bir kitap olacağına dair önyargılarım vardı. keşke haklı çıksaydım, belki o zaman bu kadar etkilenmezdim.
kitap o kadar ferah başlıyor ki ya nasıl kötü bir sona ilerliyor bu mektuplar diye merakımdan hızlı hızlı okudum. goethe depresyondayken yazmış bu eseri, o kadar belli ki. werther'in duyguları bariz bir depresyon gibi geldi çünkü bana. her şey çok ani ama her şey çok beklendik.
werther beni çok kızdırdı aslında. göz göre göre böyle bir aşka düşmek, bunun için hayatını bitirmek... tabii hikaye aşktan daha fazlası. bir gencin kendini aradığı günlerde kaybolmaların en karmaşık olanını yaşaması.
ben mi fazla anlam yüklüyorum acaba bu esere? öyle olsaydı şu an bir klasik olarak değerlendirmezdik ama sanırım.
ben çok duygusal değerlendirmeler yapma taraftarı değilim kitaplara ama bu kitapla ilgili başka türlü yazamazdım. zaten bu da bir değerlendirmeden çok iç dökme oldu.
kitap o kadar ferah başlıyor ki ya nasıl kötü bir sona ilerliyor bu mektuplar diye merakımdan hızlı hızlı okudum. goethe depresyondayken yazmış bu eseri, o kadar belli ki. werther'in duyguları bariz bir depresyon gibi geldi çünkü bana. her şey çok ani ama her şey çok beklendik.
werther beni çok kızdırdı aslında. göz göre göre böyle bir aşka düşmek, bunun için hayatını bitirmek... tabii hikaye aşktan daha fazlası. bir gencin kendini aradığı günlerde kaybolmaların en karmaşık olanını yaşaması.
ben mi fazla anlam yüklüyorum acaba bu esere? öyle olsaydı şu an bir klasik olarak değerlendirmezdik ama sanırım.
ben çok duygusal değerlendirmeler yapma taraftarı değilim kitaplara ama bu kitapla ilgili başka türlü yazamazdım. zaten bu da bir değerlendirmeden çok iç dökme oldu.
devamını gör...
84.
bir kafenin kitaplığında şans eseri elime geçen ve önsözünü okurken başucu kitabı olarak nitelendirilen o kitap.kitaptaki ana duygular bence imkansızlık ve bundan doğan çaresizlik duygularının birbiri ile olan uyumuydu.birbirlerine öylesine güzel bir şekilde tasdikletiyorlardi ki kitabın sonunda göz yaşlarınıza sizde hakim olamayabilirsiniz.
devamını gör...
85.
werther, yaşadığı büyük kentte yaşamadığı ruhsal bunalımdan kaçarak wahlheim' e yerleşir. werther burda yaşadığı duyguları, sıkıntıları, olayların hepsini bir mektupta arkadaşı wilhelm'e anlatır. bu kitap ümitsiz bir aşkı anlatır ve gerçekten yürek burkan bir kitap.
bir partiye davet edilen werther. arkadaşları gidecekleri evde çok güzel bir kızın olduğu ve bu kıza aşık olmaması gerektiği konusunda werther'i tembihlerler. nedenini sorunca kızın nişanlı olduğunu söylerler. ama werther kızı gördüğü ilk an aşık olur. bundan sonra werther her gün kızı görmeye başladı ve onunla dostluk kurdu. ama aşkını içinde tutmak werther için çok zor bir durumdu. sürekli uzak yerlerde çalışan nişanlısı olan albert artık döner. albert iyi bir insan ve nişanlısını çok sever. ama werther hala peşini bırakmaz ve üstelik albert ile de yakın arkadaş olur. werther charlotte'yi unutmak için başka bir yere taşınır ama baktı olmuyor yine geri döndü. albert ile lotte evlenince werther artık vazgeçemesi gerektiğini düşünür. artık bu yükün altından kalkmayan werther sadece kendi hayatına son vermeyi düşünür. ama önce lotte'ye aşkını açık açık itraf eder. ama charlotte hiçbir şekilde albert'e ihanet etmez. werther lotte'ye bir mektup yazarak kendimi intihar eder.
mektubuna ve yaşamına şu sözlerle son verir:
silahlar dolu artık. saat on ikiyi vuruyor.şükrediyorum charlotte, charlotte! elveda, elveda!"
bir partiye davet edilen werther. arkadaşları gidecekleri evde çok güzel bir kızın olduğu ve bu kıza aşık olmaması gerektiği konusunda werther'i tembihlerler. nedenini sorunca kızın nişanlı olduğunu söylerler. ama werther kızı gördüğü ilk an aşık olur. bundan sonra werther her gün kızı görmeye başladı ve onunla dostluk kurdu. ama aşkını içinde tutmak werther için çok zor bir durumdu. sürekli uzak yerlerde çalışan nişanlısı olan albert artık döner. albert iyi bir insan ve nişanlısını çok sever. ama werther hala peşini bırakmaz ve üstelik albert ile de yakın arkadaş olur. werther charlotte'yi unutmak için başka bir yere taşınır ama baktı olmuyor yine geri döndü. albert ile lotte evlenince werther artık vazgeçemesi gerektiğini düşünür. artık bu yükün altından kalkmayan werther sadece kendi hayatına son vermeyi düşünür. ama önce lotte'ye aşkını açık açık itraf eder. ama charlotte hiçbir şekilde albert'e ihanet etmez. werther lotte'ye bir mektup yazarak kendimi intihar eder.
mektubuna ve yaşamına şu sözlerle son verir:
silahlar dolu artık. saat on ikiyi vuruyor.şükrediyorum charlotte, charlotte! elveda, elveda!"
devamını gör...
86.
okuduğum daha doğrusu okuyamadığım birkaç kitaptan biriydi, o kadar kötüydü ki 10 sayfa zor dayanmışımdır, kitaplığımda bile bulunmasını yer israfı olarak görüp kütüphaneye bağışlamıştım.
devamını gör...
87.
nefret ettiğim başka bir kitap. çok sıkılarak ve genelde werther'e küfrederek okumuştum. asıl kötü olan bu kitabı okuyup, çok etkilenip romantizm akımına kapılıp hayatına son veren insanlardı. ben kitabın sıkıcılığından intihar ederdim etseydim.
nişanlı bir kadına aşık olan wertherin yaşadıklarını anlatıyor.
nişanlı bir kadına aşık olan wertherin yaşadıklarını anlatıyor.
devamını gör...
88.
ay buna uzun uzun tanım giremeyeceğim.
bana bipolar bozukluğumun en bozuk yıllarını hatırlatan kitap.
uzun uzun tanım giremeyişimin nedeni de hem kitabın hem o zamanki kendimin içimi şişirmesi.
bana bipolar bozukluğumun en bozuk yıllarını hatırlatan kitap.
uzun uzun tanım giremeyişimin nedeni de hem kitabın hem o zamanki kendimin içimi şişirmesi.
devamını gör...
89.
-spoiler kaçırabilirim “
“yolu yok, çekeceksin. isyan etmenin faydası yok. kaderim böyle. yol belli, eğ başını usul usul yürü şimdi...”
aklıma “ kader “ filminden bir replik geldi ve böyle başlamak istedim werther’in duygusal acılarını , sancılarını anlattığı mektuplarına ..
bir dönem intihar salgınına sebep olmuş olan ve adı “werther sendromu “ ya da “ werther etkisi “ olarak psikolojide de önümüze çıkaran, insanları bu denli taklit intiharlara sürekleyen kitaba aşırı merakla başlamıştım. ki ben aşk acısına harmanlanmış biri olarak, zamanlamayı doğru yapmak adına okumak için birazda bekledim. “bile bile yandı yüreğim, yana yana söndü yüreğim “ şarkısıyla çok kez eşleştirdiğim bu kitabı öncelikle sakin ortamda , dingin ve dertsiz boş kafayla okumanızı tavsiye ediyorum. evet içerisinde ki cümlelerin bir kısmı nokta atışı şeklinde hayatınıza dokunuyor ama çoğu zaman ben sayfa mı atladım , neyi kaçırdım diyerek tekrar tekrar okumama sebep verdi . mektup tarzı kitaplarda genel sorunum benim bu sanırım , belki sizler de böyle etki olmayabilir.
konusuna gelince, nişanlı olduğu söylenilen ve uyarılmasına rağmen lotte’ye aşık olmasıyla başlıyor ana konu , ona duyduğu aşkın çaresizliğini , intiharla bitiriyor. lotte’nin önce nişanlısı sonra kocası olan albert, ah albert , bence asıl taktiri asıl övgüyü, ve özenilmesi gereken oydu. werther’in aşık olduğunu bildiğinden hissettiğinden öyle eminim ki , bazı bölümlerde wertherin hadsizliğine öyle kızdım ve öfkelendim ki , evlendikleri tarihi yanlış söylediğinde wertherin yaşamış olduğu şaşkınlık bende mutlu bi “ oh be şükür “ dedirtti. ahlaki olarak sert eleştirilere maruz kalıp eleştirilmesi , gerçeklik olarak ele aldığımda bana da doğru geliyor. etik’lik açısından lotte’ye söz söylenmesine açık kapı bırakmasa da goethe, kendi düşünceleri açısından bana çok ahlaki bir boyutta gelmedi. kitaptan ders alınacak cümleler barındırmasından dolayı ilk başlarda bu kavramı çok dikkate almıyor , daha sonra düşününce de sert eleştirilere sizde katılabilirsiniz belki benim gibi.
okumakta zorlandığım, her ne kadar aşka saygı duyup, çaresizliğini hissetsem de, doğru gelmeyen noktalarından dolayı kesinlikle okuyun , tavsiye edeceğim bir kitap diyemiyorum. kısa sürede okuyup, en azından bilginiz olması açısından okunacak , çerezlik değilde , aşırı yağlı bir karbonhidrat bombası gibi geldi bana . bazen aç kaldığımız da iyi gelip, yedikten sonra uyku bastıran türlerden.
“yolu yok, çekeceksin. isyan etmenin faydası yok. kaderim böyle. yol belli, eğ başını usul usul yürü şimdi...”
aklıma “ kader “ filminden bir replik geldi ve böyle başlamak istedim werther’in duygusal acılarını , sancılarını anlattığı mektuplarına ..
bir dönem intihar salgınına sebep olmuş olan ve adı “werther sendromu “ ya da “ werther etkisi “ olarak psikolojide de önümüze çıkaran, insanları bu denli taklit intiharlara sürekleyen kitaba aşırı merakla başlamıştım. ki ben aşk acısına harmanlanmış biri olarak, zamanlamayı doğru yapmak adına okumak için birazda bekledim. “bile bile yandı yüreğim, yana yana söndü yüreğim “ şarkısıyla çok kez eşleştirdiğim bu kitabı öncelikle sakin ortamda , dingin ve dertsiz boş kafayla okumanızı tavsiye ediyorum. evet içerisinde ki cümlelerin bir kısmı nokta atışı şeklinde hayatınıza dokunuyor ama çoğu zaman ben sayfa mı atladım , neyi kaçırdım diyerek tekrar tekrar okumama sebep verdi . mektup tarzı kitaplarda genel sorunum benim bu sanırım , belki sizler de böyle etki olmayabilir.
konusuna gelince, nişanlı olduğu söylenilen ve uyarılmasına rağmen lotte’ye aşık olmasıyla başlıyor ana konu , ona duyduğu aşkın çaresizliğini , intiharla bitiriyor. lotte’nin önce nişanlısı sonra kocası olan albert, ah albert , bence asıl taktiri asıl övgüyü, ve özenilmesi gereken oydu. werther’in aşık olduğunu bildiğinden hissettiğinden öyle eminim ki , bazı bölümlerde wertherin hadsizliğine öyle kızdım ve öfkelendim ki , evlendikleri tarihi yanlış söylediğinde wertherin yaşamış olduğu şaşkınlık bende mutlu bi “ oh be şükür “ dedirtti. ahlaki olarak sert eleştirilere maruz kalıp eleştirilmesi , gerçeklik olarak ele aldığımda bana da doğru geliyor. etik’lik açısından lotte’ye söz söylenmesine açık kapı bırakmasa da goethe, kendi düşünceleri açısından bana çok ahlaki bir boyutta gelmedi. kitaptan ders alınacak cümleler barındırmasından dolayı ilk başlarda bu kavramı çok dikkate almıyor , daha sonra düşününce de sert eleştirilere sizde katılabilirsiniz belki benim gibi.
okumakta zorlandığım, her ne kadar aşka saygı duyup, çaresizliğini hissetsem de, doğru gelmeyen noktalarından dolayı kesinlikle okuyun , tavsiye edeceğim bir kitap diyemiyorum. kısa sürede okuyup, en azından bilginiz olması açısından okunacak , çerezlik değilde , aşırı yağlı bir karbonhidrat bombası gibi geldi bana . bazen aç kaldığımız da iyi gelip, yedikten sonra uyku bastıran türlerden.
devamını gör...
90.
bu kitabı okumak yap-boz parçalarının birleşmesi gibi, benim için öyleydi en azından. kitapta genç wertherin imkansızlığa olan aşkını okuyoruz. insanların çeşitli durumlarda içine girdiği karmaşık ruh halleri hakkındaki analizleri, sevginin önemi, insanoğlunun anlamsız hırsları gibi nice konuya değinen bir kitaptı. her cümlenin altını çizmek istedim. bazı yerlerde kendi ruhsal hallerimi sezdim ve “evet ya kesinlikle böyle” dedim. klasik bir kitap olması sizi korkutmasın; dili gayet akıcı ve anlaşılır bir kitaptı.
insanın kalbini anlamak olanaksız bir şey.
.
çok sayıda insanla tanıştım, ama henüz bir arkadaş edinmiş değilim.
.
" en üzüldüğüm şey , gençlerin en güzel vakitlerini aptalca dertlerle geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalarıdır... "
.
"kibar delikanlı, sevmek doğaldır ama insanca sevmelisiniz."
.
insan, dünyada en çok sevdiği varlığın elinden alınmasına nasıl tahammül edebiliyor?
.
eşit olmadığımızı, olmayacağımızı çok iyi biliyorum, ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.
.
sen bir budalasın! bu dünyada aramakla bulunamayacak birini arıyorsun!
insanın kalbini anlamak olanaksız bir şey.
.
çok sayıda insanla tanıştım, ama henüz bir arkadaş edinmiş değilim.
.
" en üzüldüğüm şey , gençlerin en güzel vakitlerini aptalca dertlerle geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalarıdır... "
.
"kibar delikanlı, sevmek doğaldır ama insanca sevmelisiniz."
.
insan, dünyada en çok sevdiği varlığın elinden alınmasına nasıl tahammül edebiliyor?
.
eşit olmadığımızı, olmayacağımızı çok iyi biliyorum, ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.
.
sen bir budalasın! bu dünyada aramakla bulunamayacak birini arıyorsun!
devamını gör...
91.
okunmaması gereken kitaplar listesinde ilk 10'a yazabilirim. bu tarz kitaplar insanı sünepeleştirir, pısırıklaştırır. hayatın tüm zorluklarına karşı mücadele etme dürtüsünü öldürür. okumayın, okutmayın.
devamını gör...
92.
özgün adı die leiden des jungen werthers olan johann wolfgang von goethe'nin yazmış olduğu eser olup 25 yaşlarında yazdığı söylenmektedir.
ben kitabımı mahmure kahraman çevirisinden okudum.
wilhelm'a yazılmış mektuplardan oluşan eserde son derece kaotik bir hava seziliyor.
okurken içimde zerre renk kalmadığını hissettim, uzunca süre okumayı erteledim ve artık bitti.
werther ve lotte kitabın ana karakterleridir denilebilir; goethe'nin 25 yaşında böyle bir kitap yazması fena durmuyor.
ben de 25 yaşındayım, kıskandım.
"yaşamış, sevmiş ve çok acı çekmiştim."
ben kitabımı mahmure kahraman çevirisinden okudum.
wilhelm'a yazılmış mektuplardan oluşan eserde son derece kaotik bir hava seziliyor.
okurken içimde zerre renk kalmadığını hissettim, uzunca süre okumayı erteledim ve artık bitti.
werther ve lotte kitabın ana karakterleridir denilebilir; goethe'nin 25 yaşında böyle bir kitap yazması fena durmuyor.
ben de 25 yaşındayım, kıskandım.
"yaşamış, sevmiş ve çok acı çekmiştim."
devamını gör...
93.
bak werther, sana iki çift lafım var!
sana demişler ki o kadın çok güzel ama nişanlı, yakında evlenecek. sakın kaptırma kendini. sonra üzülürsün. aman diyelim sakin ol.
peki bu hırt ne yapmış? nişanlısı olan kadına aşık olmuş. tamam aşık oldun diyelim. sakla içinde değil mi? yok arkadaş.ufak ufak da yürümeye başlamış. hayır bir de şizofren lavuk. bir mektup arkadaşı uydurmuş. yazıyor da yazıyor ona.
yok lotte şöyle bir kadın. yok lotte'nin yanında şöyle iyiyim. yok lotte ile şuraya gittik, yok şunu yaptık. anlattıkça anlatıyor.
sonra ne mi oluyor? nişanlısı çıkıp geliyor tabi. adam basıyor hükümet nikahını. werther g.t gibi kalıyor ortada. ondan sonra da başlıyor. albert iyi adam ama lotte onunla mutlu olamaz. albert onun kıymetini bilemez. yok lotte benimle daha mutlu olurdu falan filan.
lan sen kimsin oğlun? sen kahin misin? kadın mutlu mesut yaşıyor işte. sana ne elalemin nikahlı karısından? albert yine kibar adammış da sana bir şey yapmamış. bunu anadolu'da yapsan ıslak hortumla döverler seni. anan baban görse tanıyamaz, o derece.
neyse aklıma geldi yine. sakinim...
sana demişler ki o kadın çok güzel ama nişanlı, yakında evlenecek. sakın kaptırma kendini. sonra üzülürsün. aman diyelim sakin ol.
peki bu hırt ne yapmış? nişanlısı olan kadına aşık olmuş. tamam aşık oldun diyelim. sakla içinde değil mi? yok arkadaş.ufak ufak da yürümeye başlamış. hayır bir de şizofren lavuk. bir mektup arkadaşı uydurmuş. yazıyor da yazıyor ona.
yok lotte şöyle bir kadın. yok lotte'nin yanında şöyle iyiyim. yok lotte ile şuraya gittik, yok şunu yaptık. anlattıkça anlatıyor.
sonra ne mi oluyor? nişanlısı çıkıp geliyor tabi. adam basıyor hükümet nikahını. werther g.t gibi kalıyor ortada. ondan sonra da başlıyor. albert iyi adam ama lotte onunla mutlu olamaz. albert onun kıymetini bilemez. yok lotte benimle daha mutlu olurdu falan filan.
lan sen kimsin oğlun? sen kahin misin? kadın mutlu mesut yaşıyor işte. sana ne elalemin nikahlı karısından? albert yine kibar adammış da sana bir şey yapmamış. bunu anadolu'da yapsan ıslak hortumla döverler seni. anan baban görse tanıyamaz, o derece.
neyse aklıma geldi yine. sakinim...
devamını gör...
94.
kitap özeti: bi' tane çocuk baloya giderken diyorlar ki "baloda güzel bir hatun var ona aşık olma tamam mı? onun nişanlısı var."
sonra çocuk tamam diyor. baloya gidince kızla dans ediyor ve aşık oluyor. sonra kızın nişanlısı geliyor. bu da aşkından dayanamayıp kızın dudağına yapışıyor. sonra eve gidip intihar ediyor.
sonra çocuk tamam diyor. baloya gidince kızla dans ediyor ve aşık oluyor. sonra kızın nişanlısı geliyor. bu da aşkından dayanamayıp kızın dudağına yapışıyor. sonra eve gidip intihar ediyor.
devamını gör...
95.
eğer benim gibi çok küçük yaşlarda (özellikle ilkokul yaşlarında) okursanız karakterinize melankoli unsurunu katacak etkide sarsıcı bir kitap olduğunu söyleyebilirim... özellikle son kısımları... tekrar mı okusam?
devamını gör...
"genç werther'in acıları" ile benzer başlıklar
werther
9