ilkokuldan akılda kalanlar
başlık "örnek vatandaş" tarafından 21.11.2020 20:26 tarihinde açılmıştır.
321.
öğlenleri yediğim tost ve ev yapımı limonata. ilk aşkımda var ama ilk akla gelen değil.
devamını gör...
322.
yarmagül'ün beni dövmesi.
devamını gör...
323.
her beslenme saatinde olleeey beslenme diye bağırırdım sırf pislik olsun diye.öğretmenin hastalanıp bir ay boyunca gelememesiydi hem de okul kapanana kadar hayatımın en rahat en mutlu zamanlarındandır. fiziğin bir kuralını keşfetmiştim dbsi yüksek ses çıkarınca öğretmen duymuyodu çünkü ses ona ulaşmıyodu ama fısıldayınca ses frekansı daha yüksek oluyordu duyup yanımıza gelip bir tane yapıştırıyordu.
devamını gör...
324.
benden uzun boylu diye sınıftaki kıza abla diye sarılıp ağlamıştım salak hajsnjahsb
devamını gör...
325.
pepsi tapası ile maç yapmak. bizim dönemde fazla olay yoktu. pepsi vardı anca.
devamını gör...
326.
teneffüs alanında top oynamak yasak olduğu için top yerine kullandığımız nesneler. bir yerde peşimizi bırakmışlardı. *
devamını gör...
327.
şeyda.. ilk aşkım..! (sorun şu ki, bu acı gerçeği ben de -muhtemelen- şeyda'da, yıllar sonra öğretmenlerimiz, ailelerimiz ve başkalarından öğrenebilecektik. vicdansızlığı! düşünebiliyor musunuz.. :) kızcaaz babasının tayini nedeniyle okuldan ayrılmış, ben haftalarca yemeden içmeden kesilmişim, kız ayrı hastalanmış ailesi arada getirip götürmüş falan.. drama bak yahu..
iki sevda yüklü küçümen yürek, tarihin nadir kaydedebileceği bir büyük aşkın neferleri ve ancak çevresindeki zalimlerin neşe kaynağı kılınma pahasına, bundan haberdar edilmiyorlar.. buna yürek dayanır mı..
yaa.. artık -sayıları giderek azalan- tanıkları dinlerken, ben de gülüyorum.. alıştım.. (ama en zoruma gideni de aşkım karımcımın da gülmesi. hiç ummazdım, ama onda da var bi zalimlik kırıntısı. nerede bi şeyda adı geçse hatırlatıyo: "şşş romeo bi bak seninki olmasın." diye kulağıma fısıldıyo..)
iki sevda yüklü küçümen yürek, tarihin nadir kaydedebileceği bir büyük aşkın neferleri ve ancak çevresindeki zalimlerin neşe kaynağı kılınma pahasına, bundan haberdar edilmiyorlar.. buna yürek dayanır mı..
yaa.. artık -sayıları giderek azalan- tanıkları dinlerken, ben de gülüyorum.. alıştım.. (ama en zoruma gideni de aşkım karımcımın da gülmesi. hiç ummazdım, ama onda da var bi zalimlik kırıntısı. nerede bi şeyda adı geçse hatırlatıyo: "şşş romeo bi bak seninki olmasın." diye kulağıma fısıldıyo..)
devamını gör...
328.
duvarda huzur veren i dört mevsim tablosu.
(bkz: 2005) senesi başlamıştım ilkokula.
o eski tip dört mevsim tablosu bir de.
kahverengi sınıf duvarları,mavi tahtamız ve sınıfta ağlayan 40 tane çocuk.
(bkz: 2005) senesi başlamıştım ilkokula.
o eski tip dört mevsim tablosu bir de.
kahverengi sınıf duvarları,mavi tahtamız ve sınıfta ağlayan 40 tane çocuk.
devamını gör...
329.
1991 yılına mı döneyim okula başladığım yıla.
sadece siyah önlüğümde olan tebeşir lekelerini hatırlıyorum.
sadece siyah önlüğümde olan tebeşir lekelerini hatırlıyorum.
devamını gör...
330.
kırmızı renkli tüm dersler kitabı. valla takoz gibi kitaptı.
devamını gör...
331.
öğrenciler yazılı sınavda benden kopya cekmesinler diye beni öğretmen masasına oturturlardi.. bende çaktırmadan parmağımla sorunun sayısını gösterir, masaya vurarak hangi şık olduğunu bütün sınıfa söylerdim..
devamını gör...
332.
birkaç kişi yüzünden tüm sınıf sıra dayağından geçiyorduk. 23 nisan etkinliğini de sadece bir kez yaptırmıştı. okumayı yazmayı öğretmesi dışında güzel anım yokmuş o öğretmenle. öğretmen olmuş da öğrenme psikolojisi dersi almamış herhalde. pekiştireçlerin cezadan daha etkili olduğunu, ceza verilecekse de 1. tür değil 2. tür ceza vermenin daha iyi olduğunu bilmiyordu galiba.
devamını gör...
333.
sabahçı vs öğlenci , mavi önlük , okuma fişleri *, sürekli kaybettiğim kalemlerim , yerli malı haftası , sıra örtülerini eve götürüp yıkatma , okul bahçesinde koşturup oynamak , milli bayramlarda yapılan kortejler ve sınıf süsleme * , aşırı sinirli sınıf öğretmenimiz ve bir o kadar şirret müdür yardımcısı * , sınıfta okulla alakası olmayan tipler vs sınıfın havalı tipleri , beslenme olayı , okulumuzun yıkıldığı için bir yıl başka okula gitmemiz , veli toplantıları. *
ve benim için en iyi olan okuma konusunda en öncelikli benim olmam,diğerleri okumayı beceremezken ben hademelere kitap okuyordum. *
ve yine sınıf öğretmenimiz doğum günlerinde kitap hediye ederdi hala saklarım,ayrıca ilkokulda çektirdiğim fotoğraf da duruyor belki bir gün buraya da atarım. *
her şeye rağmen yine de güzeldi,doya doya yaşadığımı hissediyorum o zamanlar da ülkenin iyi zamanlarıydı onun da etkisi var tabiki.
ve benim için en iyi olan okuma konusunda en öncelikli benim olmam,diğerleri okumayı beceremezken ben hademelere kitap okuyordum. *
ve yine sınıf öğretmenimiz doğum günlerinde kitap hediye ederdi hala saklarım,ayrıca ilkokulda çektirdiğim fotoğraf da duruyor belki bir gün buraya da atarım. *
her şeye rağmen yine de güzeldi,doya doya yaşadığımı hissediyorum o zamanlar da ülkenin iyi zamanlarıydı onun da etkisi var tabiki.
devamını gör...
334.
okulun ilk günü galiba mahalledeki komşumuzun oğlunun yanına oturmak için ağlamıştım. en yakın arkadaşımdı.
benim en yakın arkadaşlarım da hep erkek oldu zaten.
benim en yakın arkadaşlarım da hep erkek oldu zaten.
devamını gör...
335.
ilkokul yıllarım rize'de geçtiği için aklımda kalanlar hep saçma sapan anılar oldu.
üzerinden çok zaman geçmesine rağmen hatırladıklarımdan biri dünyanın en saçma ve en acil olmayan acil durumu mesajı idi.
sınıfın en yaramaz öğrencilerinden biri olan muhammed bir gün sosyal bilgiler dersinde sınıfın tamamına ulaşması gereken bir not yazmıştı. küme şeklinde oturduğumuz için önce sırayla küme içinde dolaşan bu muhteşem mantıklı not sonra diğer kümelere ulaşarak sahibine geri dönmüştü.
o an muhammed'e nasıl ilahi bir buyruk gelmişti bilemiyorum ama bir insan, hele de yedi yaşında bir insan durup dururken böyle bir not yazmazdı sanırım. bizim muhammed kendine bambaşka bir vahiy geldiği yanılsamasına kapılmış olabilirdi. mesela şöyle bir ses duymuş olabilirdi: "saçmala"
muhammed'in bize ulaşan notundan sonra hepimiz kendimizi huzura doğru yol alır gibi hissettik. sanki sırat köprüsünden tereyağından kıl çeker gibi geçip gidiyorduk. sanki göklerin hakimi, sanki cennetin sakini olmuştuk. sanki bir ney sesi ile çevrelenmiş şol cennetin ırmaklarında göllenmiştik.
notta şöyle yazıyordu: " her muhammed dediğinizde sallallahu aleyhi ve sellem demeniz gerektiği için bundan sonra bana mami deyin."
kendi içinde tutarlı ama bağlam açısından anlamsız bir notla buluştuğumuz bu dersi hiç unutmuyorum.
üzerinden çok zaman geçmesine rağmen hatırladıklarımdan biri dünyanın en saçma ve en acil olmayan acil durumu mesajı idi.
sınıfın en yaramaz öğrencilerinden biri olan muhammed bir gün sosyal bilgiler dersinde sınıfın tamamına ulaşması gereken bir not yazmıştı. küme şeklinde oturduğumuz için önce sırayla küme içinde dolaşan bu muhteşem mantıklı not sonra diğer kümelere ulaşarak sahibine geri dönmüştü.
o an muhammed'e nasıl ilahi bir buyruk gelmişti bilemiyorum ama bir insan, hele de yedi yaşında bir insan durup dururken böyle bir not yazmazdı sanırım. bizim muhammed kendine bambaşka bir vahiy geldiği yanılsamasına kapılmış olabilirdi. mesela şöyle bir ses duymuş olabilirdi: "saçmala"
muhammed'in bize ulaşan notundan sonra hepimiz kendimizi huzura doğru yol alır gibi hissettik. sanki sırat köprüsünden tereyağından kıl çeker gibi geçip gidiyorduk. sanki göklerin hakimi, sanki cennetin sakini olmuştuk. sanki bir ney sesi ile çevrelenmiş şol cennetin ırmaklarında göllenmiştik.
notta şöyle yazıyordu: " her muhammed dediğinizde sallallahu aleyhi ve sellem demeniz gerektiği için bundan sonra bana mami deyin."
kendi içinde tutarlı ama bağlam açısından anlamsız bir notla buluştuğumuz bu dersi hiç unutmuyorum.
devamını gör...