ilkokuldan akılda kalanlar
başlık "örnek vatandaş" tarafından 21.11.2020 20:26 tarihinde açılmıştır.
301.
302.
cuma günleri öğle arası tüm kızlar toplanıp boş boş dedikodu yapmak.
devamını gör...
303.
ilkokulun ilk günü etrafıma saftirik saftirik bakinirken ben adımın okunduğunu duymamışım. herkes sınıfa girmiş hattta annem bile *
devamını gör...
304.
1. sınıftayken bizim kara tahtamız vardı. her gün istisnasız cetvelle* tahtaya üçer çizgi çekilirdi çünkü biz el yazısı öğreniyorduk. o kalmış aklımda.
devamını gör...
305.
her cuma yemek günü olurdu.
o da ya lahmacun ya da dürüm...
o da ya lahmacun ya da dürüm...
devamını gör...
306.
aşırı atatürkçü(!) takılan, yaşlı ilkokul öğretmenimiz bir çocuğu dövmüştü, çocuğun gömleği kan olunca da ailene düştüm dersin demişti. şirret kadın. onun yüzünden hala daha otorite gördüğüm kişilerin yanında gerilirim. yani onun yüzünden olduğunu düşünmekteyim.
devamını gör...
307.
okulun ilk günü kreş arkadaşımla aynı sınıfta olmanın verdiği heyecanı ve mutluluğu vardı. sınıfa girdik, herkes sıralarına oturdu. arkadaşım iri yarı olduğu için en arka sıraya oturdu. bende ufak tefeğim ama kimseyi tanımıyorum diye arkadaşımın yanına oturdum. sonra öğretmen geldi. herkesin sıra düzenini yeniden yapmaya başladı. sonra sıra bana geldi, ufak tefeğim diye öğretmen beni en ön sıraya oturtmaya çalıştı. yerimden kalkmadım, öne oturmak istemedim burada oturacağım dedim. öğretmen buraya oturacaksın dedikçe inat ettim bende oturmayacağım dedim. sonra öğretmen yanıma gelip kulağımdan çekerek beni zorla en ön sıraya oturttu. bütün sınıfın önünde rezil olmuştum. gururum incinmişti. öğretmenden nefret etmeye, okuldan nefret etmeye başladım. sonra ağlaya ağlaya anneme anlattım. okula bir daha gitmek istemiyorum dedim. annem okul çıkışında öğretmenle konuştu böyle böyle yapmışsınız diye tersledi. ne oldu ne bittiyse annem konuştuktan sonra, öğretmen bana çok iyi davranmaya başladı. bana cimcime diyerek sevmeye, şakalar yapmaya başladı. bende tabii zamanla öğretmeni sevmeye başladım ama yaptığı o hareket hala ara ara aklıma gelir. tamam biraz inatçı biriyim, inat etmemeliydim ama nasıl kıydın bana hocam. bak iyi anılmak varken, yıllar sonra bile kötü anılmayı başarıyorsunuz.
devamını gör...
308.
fatih isimli arkadaşımızın sürekli soyulan ellerinin kokusu.bilerek burnumuza dayardı bazen avuç içlerini.bozuk peynir benzeri berbat bir kokuydu.ellerindeki hastalık neydi bilemiyorum.düşündükçe alıyorum aynı kesifliği.
(bkz: hayata küstüren kokular)
(bkz: hayata küstüren kokular)
devamını gör...
309.
sanırım ilkokul bir yada ikideydik, ön iki dişleri kocaman bir çocuk vardı derste silgisini yiyordu, öğretmen hep silgini ısırma diye bağırıyordu, kocaman bir silgiyi kolye gibi iple boynuna asmıştı.
devamını gör...
310.
akılda kalması gereken o kadar çok şey varken kafamda büyütmedim bunları.
dayağımızı yer sonraki ders unuturduk. çünkü her yeni ders ve yeni gün yeni bir dayağa ve şiddete gebeydi. dikkatli, temkinli olmak gerekirdi. böyle geldi geçti yahuuu...
biz de gönülden affeyledik canımız aysel'imizi.
beni ne kadar üzse de kırsa da dövse de seviyordum onu... ve hep seveceğim. olsun.
insan sevdiğini affediyor.
ama lisedeki din hocasını hala daha unutmuyorum.
defterimizi kitabımızı kaplamadık diye defterle kafamıza kafamıza geçiriyordu. defterler, kitaplar kafamızda parçalanıyor ya da patlıyordu...
evet o kadar sert vuruyordu ki defterlerin patladığına şahit oluyorduk.
iki kere kafama defter yemiştim. beynim uyuşmuştu.
şerefsizin evladı! ya içimizden biri beyim kanaması geçirseydi?
senin ben vicdanını, insanlığını, eğitmenliğini...
şerefsiz! ulan şimdi olacak var ya...
dayağımızı yer sonraki ders unuturduk. çünkü her yeni ders ve yeni gün yeni bir dayağa ve şiddete gebeydi. dikkatli, temkinli olmak gerekirdi. böyle geldi geçti yahuuu...
biz de gönülden affeyledik canımız aysel'imizi.
beni ne kadar üzse de kırsa da dövse de seviyordum onu... ve hep seveceğim. olsun.
insan sevdiğini affediyor.
ama lisedeki din hocasını hala daha unutmuyorum.
defterimizi kitabımızı kaplamadık diye defterle kafamıza kafamıza geçiriyordu. defterler, kitaplar kafamızda parçalanıyor ya da patlıyordu...
evet o kadar sert vuruyordu ki defterlerin patladığına şahit oluyorduk.
iki kere kafama defter yemiştim. beynim uyuşmuştu.
şerefsizin evladı! ya içimizden biri beyim kanaması geçirseydi?
senin ben vicdanını, insanlığını, eğitmenliğini...
şerefsiz! ulan şimdi olacak var ya...
devamını gör...
311.
kesirler konusunu anlamıyordum.
devamını gör...
312.
sıra arkadaşım zeynep vardı babası oto tamircisiydi çok güzel kızdı bembeyaz biblo misali. pek kimseyle de konuşmazdı uzaylı gibiydi de denebilir.
bir de bi kız daha vardı her sabah okula yumurta getirirdi kokardı o geldi aklıma aw
bir de bi kız daha vardı her sabah okula yumurta getirirdi kokardı o geldi aklıma aw
devamını gör...
313.
314.
anaokulumdaki öğretmenler, mükemmel insanlardı. dünyada çocuk emanet edebileceğiniz en şahane okullardan biriydi gerçekten. böyle bir okulun ardından çıkarcı, yalaka, veliye göre çocuğa kıymet veren bir manyağa çattım ilkokulda. 3 yıl onun elinde paralandıktan sonra kavga gürültü (üstelik kavga çıkaran biz değildik) öğretmenimiz değişti ve tekrar bir "eğitimci"nin eline geçtim. bir gün okuldaki bir arkadaşıma anaokulu öğretmenimi anlatıyordum. artık nasıl bir anlatım gerçekleştirdiysem o gerçek eğitimci "sana anaokulunda ne yaptılarsa çok güzel yapmışlar. gerçek öğretmenlermiş" demişti.
yıllar sonra dolmuşta başka bir arkadaşıma bu kez o eğitimci öğretmenimi anlattım. anlatırken de şöyle bir cümle kurmuştum; "o kadın, hayatta tanıdığım en mükemmel öğretmenlerden biriydi. onunla karşılaşmak gerçek bir mucizeydi. keşke birinci sınıfta karşılaşsaydık" demiştim. ineceğim durağa geldiğimde arkadaşımla vedalaştım ve ayağa kalktım ardından bir ses geldi. "sen de benim yetiştirdiğim en iyi öğrencilerden biriydin hestia... iyi ki benim öğrencim oldun" kesinlikle daha mutlu bir şey olamazdı o an...
şimdi ne zaman ilkokulu hatırlasam önce anaokulu öğretmenimi anlattığım o an, sonra o dolmuştaki cümle gelir aklıma.
hayatımdaki en kıymetli şanslardan birine şükranla... teşekkür ederim öğretmenim. dünyamda açan mis kokulu çiçeklerin tohumu için minnettarım sana.
yıllar sonra dolmuşta başka bir arkadaşıma bu kez o eğitimci öğretmenimi anlattım. anlatırken de şöyle bir cümle kurmuştum; "o kadın, hayatta tanıdığım en mükemmel öğretmenlerden biriydi. onunla karşılaşmak gerçek bir mucizeydi. keşke birinci sınıfta karşılaşsaydık" demiştim. ineceğim durağa geldiğimde arkadaşımla vedalaştım ve ayağa kalktım ardından bir ses geldi. "sen de benim yetiştirdiğim en iyi öğrencilerden biriydin hestia... iyi ki benim öğrencim oldun" kesinlikle daha mutlu bir şey olamazdı o an...
şimdi ne zaman ilkokulu hatırlasam önce anaokulu öğretmenimi anlattığım o an, sonra o dolmuştaki cümle gelir aklıma.
hayatımdaki en kıymetli şanslardan birine şükranla... teşekkür ederim öğretmenim. dünyamda açan mis kokulu çiçeklerin tohumu için minnettarım sana.
devamını gör...
315.
bir tek şule hocam aklımda kaldı.
yüzü bile aklıma değil aslında ama o kadar iyidi ve o kadar iyi hissettiriyodu ki hayatta bütün iyi insanla karşılaşmamı onda tükettim oda 1 dönem bizim sınıf öğretmenliğimizi yapmıştı.
yüzü bile aklıma değil aslında ama o kadar iyidi ve o kadar iyi hissettiriyodu ki hayatta bütün iyi insanla karşılaşmamı onda tükettim oda 1 dönem bizim sınıf öğretmenliğimizi yapmıştı.
devamını gör...
316.
öğretmenim'in kızı istanbul'da üniversiteye başlamış, ben birinci sınıfa başladığımda... bizim öğretmen sürekli istanbul'da kızının yanında. bize de geçici öğretmen geliyor. tek yaptığı uslu durun, sessizce oturun demek. 2 gün sonra başkası geliyor, 3 gün sonra başkası. bu uzun bir süre böyle devam etti ve öğretmenimiz sonrasında gelmeye başladı*. ama ben çok zor öğrendim okumayı... geldiğinde de zaten pek sınıfta bizimle ilgilenmezdi.
yıllar geçti, bir gece rüyamda ilkokul öğretmenimi ölmüş olarak gördüm ve ağlayarak uyandım. aslında neden ağladım onu da bilmiyorum*.
bu rüyanın üstüne ilkokul öğretmenimle bir yaz akşamı karşılaştık. beni sordu, bilim insanı olduğumu öğrendi. çok gurur duyduğunu filan söyledi ama ben sizin sayenizde hocam demedim, diyemedim.
t. ilkokuldan akılda kalan anıların listelendiği başlık
yıllar geçti, bir gece rüyamda ilkokul öğretmenimi ölmüş olarak gördüm ve ağlayarak uyandım. aslında neden ağladım onu da bilmiyorum*.
bu rüyanın üstüne ilkokul öğretmenimle bir yaz akşamı karşılaştık. beni sordu, bilim insanı olduğumu öğrendi. çok gurur duyduğunu filan söyledi ama ben sizin sayenizde hocam demedim, diyemedim.
t. ilkokuldan akılda kalan anıların listelendiği başlık
devamını gör...
317.
okuma fişi güzellemesini görünce aklıma okul çantam geldi.
kızlar malumunuz böyle rengarenk kalemlerini süslü kalem kutusundan çıkarırlardı. bu okuma fişleri zaten, kaplanmış bir defterin içinde muntazam dururdu.
benim kırmızı kalemim, kurşun kalemim ve silgim vardı. kalem kutudan değil çantanın derinliklerinden tek seferde çıkarırdım. okuma fişleri zaten allah’a emanet pozisyonda yarısı kayıp yarısı bilmem ne öylece dağınık kırışık dururlardı.
birinci sınıfa zaten boşu boşuna gitmiş biri olarak bari bir düzen kazandırsalarmış. neyse ki çantam tweety’li idi. oradan yırtıyorum.
kızlar malumunuz böyle rengarenk kalemlerini süslü kalem kutusundan çıkarırlardı. bu okuma fişleri zaten, kaplanmış bir defterin içinde muntazam dururdu.
benim kırmızı kalemim, kurşun kalemim ve silgim vardı. kalem kutudan değil çantanın derinliklerinden tek seferde çıkarırdım. okuma fişleri zaten allah’a emanet pozisyonda yarısı kayıp yarısı bilmem ne öylece dağınık kırışık dururlardı.
birinci sınıfa zaten boşu boşuna gitmiş biri olarak bari bir düzen kazandırsalarmış. neyse ki çantam tweety’li idi. oradan yırtıyorum.
devamını gör...
318.
ne kalacak ki? dayak, dayak, dayak...
devamını gör...
319.
ogretmenim 200 kiloydu.
devamını gör...
320.
altıma işemiştim tuvalette düğmeyi çözemeyip.
naparım naparım diye düşünüp, ordaki maşrapayla üzerime su döküp düştüm diyerek sınıfa geri dönmüştüm.
hahahaha manyak çocuk
naparım naparım diye düşünüp, ordaki maşrapayla üzerime su döküp düştüm diyerek sınıfa geri dönmüştüm.
hahahaha manyak çocuk
devamını gör...