normal sözlük yazarlarının ruh halleri
başlık "pencere" tarafından 18.01.2021 01:23 tarihinde açılmıştır.
141.
mutsuzum. çok mutsuzum. uzun zamandır mutsuzum. önceleri hayata karşı efeleniyordum, mutsuzum ama diğer insanlar gibi mutsuzluğuna yabancılaşmış bir aptal değilim diye. her hissimin fazlasıyla farkındayım diye. eskiden umut diye bir şeylerim vardı benim. çürümeme mani oluyordu. dün gece bir baktım ki artık yok. çürüyorum.
depresyonda falan değilim. sadece epeydir çok mutsuzum. yani doktora gitsem ne olacak? hepsi de yasal torbacı zaten bunların. dayayacak yasal narkotikleri. istemiyorum. terapi görsem ne olacak? terapi boyunca, terapistin neden beni hasta etmek istediğini sorgulayacağım.
artık bu çağda kalite doğmayacak, yaratıcılık büyümeyecek. nefes alamıyorum. bana ne önerirsin diyeceğim.
hayır kimseyi benim gibi hasta etmeye niyetim yok. zırvalayabildiğim bu ortamlar yetiyor şimdilik. yetmezse düşünürüz.
depresyonda falan değilim. sadece epeydir çok mutsuzum. yani doktora gitsem ne olacak? hepsi de yasal torbacı zaten bunların. dayayacak yasal narkotikleri. istemiyorum. terapi görsem ne olacak? terapi boyunca, terapistin neden beni hasta etmek istediğini sorgulayacağım.
artık bu çağda kalite doğmayacak, yaratıcılık büyümeyecek. nefes alamıyorum. bana ne önerirsin diyeceğim.
hayır kimseyi benim gibi hasta etmeye niyetim yok. zırvalayabildiğim bu ortamlar yetiyor şimdilik. yetmezse düşünürüz.
devamını gör...
142.
umut etmenin insanı en diri tutan insan hali olduğunu düşünmüşümdür hep. umutlar için en yüksek çabayla emek verip yol almanın en anlamlı hayat gailesi olduğundan hep emindim. bir senedir de bu iman doğrultusunda hayatta kalıyordum.
ortasına yaklaştığım ömrümde tek bir şey başarabildiysem o da bu yaşıma kadar hiç kimseye bir aptal gibi, zavallı gibi görünmemeyi başarmak olmuştur. bugünlerde bu hissin en kötüsünü yaşıyorum. o kadar çok güzel umutlar ettim ve tükenmek bilmez bir emekle çabalamama rağmen, hep aynı noktaya varıp duruyorum. bu da bende kendime karşı bir aptal ve zavallı görünmek gibi dayanılmaz bir ızdıraba dönüşüyor.
ortasına yaklaştığım ömrümde tek bir şey başarabildiysem o da bu yaşıma kadar hiç kimseye bir aptal gibi, zavallı gibi görünmemeyi başarmak olmuştur. bugünlerde bu hissin en kötüsünü yaşıyorum. o kadar çok güzel umutlar ettim ve tükenmek bilmez bir emekle çabalamama rağmen, hep aynı noktaya varıp duruyorum. bu da bende kendime karşı bir aptal ve zavallı görünmek gibi dayanılmaz bir ızdıraba dönüşüyor.
devamını gör...
143.
uçak kazası gibi heheh..
devamını gör...
144.
sanırım şuan tam olarak tanımlayabilecek kelime (bkz: araf)
devamını gör...
145.
mükemmel bir boş vermişlik içerisindeyim.
devamını gör...
146.
şaşkın.
buradan
buradan
devamını gör...
147.
nikah icin gun aldiktan sonra is gorusmesine gittim. gorusme bitene kadar nikah icin gun aldigimizin farkina varip heyecanini yasayamadim oyle bir is bulamama korkusu...
devamını gör...
148.
günlük sorumluluklarımı yerine getiriyorum. gereğinde gülüyor ve tepki veriyorum. onun haricinde sanki ruhum kaybolmuş.
devamını gör...
149.
150.
(bkz: anksiyete)
devamını gör...
151.
"delilikten muzdarip değilim,
her anın tadını çıkarıyorum"
her anın tadını çıkarıyorum"
devamını gör...
152.
bipolardan hallice..
devamını gör...
153.
herkes çıkmış da bir ben batmışım gibi hissediyorum.
devamını gör...
154.
oldukça dipte
devamını gör...
155.
üzgün desem değil, mutlu desem hiç değil. huşu dolu desem değil*. kendime "neyim ben?" sorusunu sorduran başlıktır.
devamını gör...
156.
kış boyunca hastaydı, gözü kör oluyordu, vay ishaldi derken topladigim yavru kedilerle evdeki kedi popülasyonunun sayısını yediye çıkardım.
yeni gelen beş kedi odamda kalıyor.kendi odamda zaman geçirememek bir yana yatacak yerin yok derler ya, sahiden yerim yok durumuna geldiğim için ıcimde bir yerlerde hep tedirgin bir halim var. bahar gelse de apartmanın kocaman bahçesinde."geleneksel bahçeye alıştırma senlikleri" ile beraber yavrulari bahcedeki diger kedilerle kaynastirip iki kedim ve ben odama geçsem diye dört gözle bekliyorum.
yeni gelen beş kedi odamda kalıyor.kendi odamda zaman geçirememek bir yana yatacak yerin yok derler ya, sahiden yerim yok durumuna geldiğim için ıcimde bir yerlerde hep tedirgin bir halim var. bahar gelse de apartmanın kocaman bahçesinde."geleneksel bahçeye alıştırma senlikleri" ile beraber yavrulari bahcedeki diger kedilerle kaynastirip iki kedim ve ben odama geçsem diye dört gözle bekliyorum.
devamını gör...
157.
24 saat ağustos böceği şeklinde yatar oturur vaziyetteyim, zaten ağustos doğumluyum, masanın üstündeki notebookda, bitakım komplo teorileri ile ilgili videolar açık, online eğitimin insanların ruh hallerini okumak için hazırlanan yapay zekanın veri tabanını oluşturduğunu söylüyor sayın "trükten" ve bu anlamı da kimin ne laflarından ne kelimelerden çıkarmış... beynim yandı...
bir yandan sözlük okuyorum, yazıyorum, tek sorun, reklam çıkınca kalkıp reklamı atla şeysi, işte ona uyuz oluyorum, genel olarak sıkılıyorum, yapacak bir sürü işim var, yapmam da lazım, yapabilirim de, ama motivasyonum yok, bayadır yok... böyle...
bir yandan sözlük okuyorum, yazıyorum, tek sorun, reklam çıkınca kalkıp reklamı atla şeysi, işte ona uyuz oluyorum, genel olarak sıkılıyorum, yapacak bir sürü işim var, yapmam da lazım, yapabilirim de, ama motivasyonum yok, bayadır yok... böyle...
devamını gör...
158.
yorgunum. yetiştirmem gereken bi sürü işim,düşünmem gereken tonla şey var ve ben sadece yorgunum.koskocaman bi belirsizliğin içinde çabalıyorum.bi an önce netleşsin,bi şeyler istediğim gibi olsun istiyorum,uğraşıyorum ve bekliyorum.
devamını gör...
159.
şaşkın. hep böyle. geçmeyen bir şaşkınlıkla sınanıyor ruhum. uyuyunca geçen şeylerden değil sanırım. okudukça, öğrendikçe ve hatta mümkünse anladıkça da geçmiyor.
devamını gör...
160.
sözlük kuyusundan başka beni anlayan hiç kimsem yok çevremde. burada bazen kafa öpüp durmam ondandır. kuyu diyerek asla sözlüğü küçümsemiyorum. bilakis çabam yüceltmektir.
4 yıla yakın evvel intihardan kurtarmıştı sözlük beni. yoğun acılar ve mecaziye bir nüans kesikler içindeydim. yine çevremde beni anlayan kimse yoktu. sözlükler anlamıştı.
ekşisözlük'ün kuruluş belgeselini izlemiştim. orada bir hanımefendinin sözlük'ün homojen bir yer olmadığına dair yerinde bir tespiti vardı. lakin bazen de olumlu anlamda bir mermer kadar homojen sözlükler. 37 yıllık salak ömrümde en samimi ve duyarlı insanları sözlükte tanıdım.
kimseyi korkutmak istemek. kimseye hesap vermek zorunda da değilim. bugüne kadar en sadık dostum olmuş sözlüğe bile hesap vermek zorunda değilim. ama 4 yıl önceki kesiklerimin bugün 20 katını yaşarken tekrar ayakta kalabileceğimden hiç emin değilim.
hiç de formata sadık kalıp bütünsellik içinde anlatmak zorunda değilim dertlerimi. varoluşsalıktan bahsediyoruz lann. hiç varoluş bütünsellik içerir mi? penis gibi kaos içinde bir yapıdır bu nane. ama sinsi ve kurnazdır. kendisini bir puzzle gibi sunar ve gel beni birleştirmeye çalışarak nerene dayarsan daya der. bugün dünyada 7 milyar homosapiensiz. 50 bin yılda 50 milyar homo sapiensten sanmıyorum ki 50 tanesi doğru bir şekilde birleştirebilmiş olsun bu puzzle'ı. ben de bu yaşıma kadar kıçımdaki kuyruktan utanmadan birleştirmeye çalıştım. hayır bu çağdaki o 50 bin maymundan birisi ben değilmişim.
klişe şiirlerde aşk ehli diye bir kavram vardır. çok zor olmasa gerek bu ehliyetin mânâsını çözmek. ne istediğini bileceksin ulann, bu kadar basit. aşkı gündelik olandan ayıracaksın. hangi yaşta olursa olsun ne istediğini bileceksin. kendini tanımayacak kadar küçük hissediyorsan kendini kimseyi mezara koyma riskine girmeyeceksin. ardından "ama benim suçum yok ki" demeyeceksin. bir insana aşkını vermek onu mezardan çıkarma nuruna eriştirmektir. bu anlamı çözen bir insanı seveceksin. bu anlamı çözen bir insan olacaksın aşk ehliyetiyle trafike çıkacaksan. bunda anlamayacak ne var?
şimdi bakın konuyu nereden aldım nereye getireceğim. siz de çok şaşışaracaksınız. ama bağlayacağım. allahıma bağlayacağım.
söyleyeceklerim rivayettir. troçki'yi tanıyan bir insanım böyle bir hadise yaşandığını sanmam.
bir gün bolşevik parti mk sında troçki bir yoldaşa disiplinsizliği konusunda çok kızmış. lenin onu sakinleştirmeye çalışıyormuş. demiş ki, "yoldaş, hangimiz bazen kendimize yakışmayacak derecede disiplinsizlikler yapmadık ki?" troçki, "ben yapmadım yoldaş" deyip kızdığı yoldaşın kafasına sıkmış toplantıda.
20 den fazla güzel ve iyi kadın sevdim hayatım boyunca. hepsi tarafından güzel sevildim. lakin ne istediğini bilenini görmedim. kendini tanıma çabasında tek bir insan tanımıyorum. ben de sayısız hatalar yaptım aşklarımda. ama asla ne istediğimi bilmeden hiç bir yola çıkmadım. bundan sonra çıkacak bir yolum kaldı mı bilmiyorum.
ne istediğinizi bilin ulann. kendinizi tanıma anlamında ufacık bir çabanız olsun.
biz romantikleri daha fazla öldürmeyin abi. ne olur yapmayın bunu. ben gidiyorum ama kardeşlerime etmeyin.
esas itibariyle paranoya a normal değil normal bir ruh halidir doğada. zira dereden su içerken her an götünüzden bir aslan, bir timsah dişleyebilir.
yüzbinlerce yılın evrimsel biyolojisi olan bu kaos bizim de hâlâ ruhumuzda. doğada bütün canlılar kendisini rahatlatmaya çalışır. biz de öyle yapmalıyız. bunun başatı ne istediğimizi bilmek ve kendimizi tanımaktır. ne olur deneyin bunu. zor değil. yaşamsal.
ne olur romantik kardeşlerimi daha fazla mezara sokmayın.
4 yıla yakın evvel intihardan kurtarmıştı sözlük beni. yoğun acılar ve mecaziye bir nüans kesikler içindeydim. yine çevremde beni anlayan kimse yoktu. sözlükler anlamıştı.
ekşisözlük'ün kuruluş belgeselini izlemiştim. orada bir hanımefendinin sözlük'ün homojen bir yer olmadığına dair yerinde bir tespiti vardı. lakin bazen de olumlu anlamda bir mermer kadar homojen sözlükler. 37 yıllık salak ömrümde en samimi ve duyarlı insanları sözlükte tanıdım.
kimseyi korkutmak istemek. kimseye hesap vermek zorunda da değilim. bugüne kadar en sadık dostum olmuş sözlüğe bile hesap vermek zorunda değilim. ama 4 yıl önceki kesiklerimin bugün 20 katını yaşarken tekrar ayakta kalabileceğimden hiç emin değilim.
hiç de formata sadık kalıp bütünsellik içinde anlatmak zorunda değilim dertlerimi. varoluşsalıktan bahsediyoruz lann. hiç varoluş bütünsellik içerir mi? penis gibi kaos içinde bir yapıdır bu nane. ama sinsi ve kurnazdır. kendisini bir puzzle gibi sunar ve gel beni birleştirmeye çalışarak nerene dayarsan daya der. bugün dünyada 7 milyar homosapiensiz. 50 bin yılda 50 milyar homo sapiensten sanmıyorum ki 50 tanesi doğru bir şekilde birleştirebilmiş olsun bu puzzle'ı. ben de bu yaşıma kadar kıçımdaki kuyruktan utanmadan birleştirmeye çalıştım. hayır bu çağdaki o 50 bin maymundan birisi ben değilmişim.
klişe şiirlerde aşk ehli diye bir kavram vardır. çok zor olmasa gerek bu ehliyetin mânâsını çözmek. ne istediğini bileceksin ulann, bu kadar basit. aşkı gündelik olandan ayıracaksın. hangi yaşta olursa olsun ne istediğini bileceksin. kendini tanımayacak kadar küçük hissediyorsan kendini kimseyi mezara koyma riskine girmeyeceksin. ardından "ama benim suçum yok ki" demeyeceksin. bir insana aşkını vermek onu mezardan çıkarma nuruna eriştirmektir. bu anlamı çözen bir insanı seveceksin. bu anlamı çözen bir insan olacaksın aşk ehliyetiyle trafike çıkacaksan. bunda anlamayacak ne var?
şimdi bakın konuyu nereden aldım nereye getireceğim. siz de çok şaşışaracaksınız. ama bağlayacağım. allahıma bağlayacağım.
söyleyeceklerim rivayettir. troçki'yi tanıyan bir insanım böyle bir hadise yaşandığını sanmam.
bir gün bolşevik parti mk sında troçki bir yoldaşa disiplinsizliği konusunda çok kızmış. lenin onu sakinleştirmeye çalışıyormuş. demiş ki, "yoldaş, hangimiz bazen kendimize yakışmayacak derecede disiplinsizlikler yapmadık ki?" troçki, "ben yapmadım yoldaş" deyip kızdığı yoldaşın kafasına sıkmış toplantıda.
20 den fazla güzel ve iyi kadın sevdim hayatım boyunca. hepsi tarafından güzel sevildim. lakin ne istediğini bilenini görmedim. kendini tanıma çabasında tek bir insan tanımıyorum. ben de sayısız hatalar yaptım aşklarımda. ama asla ne istediğimi bilmeden hiç bir yola çıkmadım. bundan sonra çıkacak bir yolum kaldı mı bilmiyorum.
ne istediğinizi bilin ulann. kendinizi tanıma anlamında ufacık bir çabanız olsun.
biz romantikleri daha fazla öldürmeyin abi. ne olur yapmayın bunu. ben gidiyorum ama kardeşlerime etmeyin.
esas itibariyle paranoya a normal değil normal bir ruh halidir doğada. zira dereden su içerken her an götünüzden bir aslan, bir timsah dişleyebilir.
yüzbinlerce yılın evrimsel biyolojisi olan bu kaos bizim de hâlâ ruhumuzda. doğada bütün canlılar kendisini rahatlatmaya çalışır. biz de öyle yapmalıyız. bunun başatı ne istediğimizi bilmek ve kendimizi tanımaktır. ne olur deneyin bunu. zor değil. yaşamsal.
ne olur romantik kardeşlerimi daha fazla mezara sokmayın.
devamını gör...