sevdiği halde vazgeçen insan
başlık "ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü" tarafından 08.01.2021 00:22 tarihinde açılmıştır.
81.
6 yıldır. tamı tamına 6 yıldır "adını unutmaya çalışıyorum" cenk abinin dediği gibi işte çabalama, çalışma ile geçen yıllar. kolay değildir yazıldığı kadar olsaydı zaten başlığı açılmazdı diye tahmin ediyorum.
devamını gör...
82.
başka alternatif mi bıraktılar ki?
devamını gör...
83.
buna itilen insandır.
hani gördüğün her haksızlığa rağmen bıkmadan çabalarsın. uzun zaman geçer bu böyle gider. sonra bir anda dank eder her şey. bu farkındalık için illa bir şey olmasına gerek de yoktur hatta çabaların karşılık bulmuş bile olabilir bu süreç içinde ama o an gelir ve vazgeçersin işte. geçmişte hissettirilen ağırlıkların üzerini sevgi kapatır bir süre. seviyorum ya başka hiçbir şeyin önemi yok dersin ama o malum eşiği geçtikten sonra sevginin üzeri perdelenir. bunca yaşanan şeye ve sana yaşatılan onca berbat geceye rağmen sevmiş olduğun için kendine döner öfken bu sefer. kendini önemsemen gerektiğinin farkına varır ve sevgi gibi güzel ve el üzerinde tutulması gereken bir hissin bazen sadece zarar ziyan olduğunun farkına varırsın. güzel anıları hiçbir şeyin kirletemeyeceği şekilde kalbinde bir yerlere saklar ve çabalamayı bırakırsın en sonunda. özetle tüm bunların sonunda elinde nur topu gibi bir hayal kırıklığı kalandır severek vazgeçen insan.
hani gördüğün her haksızlığa rağmen bıkmadan çabalarsın. uzun zaman geçer bu böyle gider. sonra bir anda dank eder her şey. bu farkındalık için illa bir şey olmasına gerek de yoktur hatta çabaların karşılık bulmuş bile olabilir bu süreç içinde ama o an gelir ve vazgeçersin işte. geçmişte hissettirilen ağırlıkların üzerini sevgi kapatır bir süre. seviyorum ya başka hiçbir şeyin önemi yok dersin ama o malum eşiği geçtikten sonra sevginin üzeri perdelenir. bunca yaşanan şeye ve sana yaşatılan onca berbat geceye rağmen sevmiş olduğun için kendine döner öfken bu sefer. kendini önemsemen gerektiğinin farkına varır ve sevgi gibi güzel ve el üzerinde tutulması gereken bir hissin bazen sadece zarar ziyan olduğunun farkına varırsın. güzel anıları hiçbir şeyin kirletemeyeceği şekilde kalbinde bir yerlere saklar ve çabalamayı bırakırsın en sonunda. özetle tüm bunların sonunda elinde nur topu gibi bir hayal kırıklığı kalandır severek vazgeçen insan.
devamını gör...
84.
olmayacağını bildiği halde sonuna kadar deneyen iflah olmaz müzmin mutsuzlar burada mı?
vazgeçen, doğrusunu yapıyordur belki de.
vazgeçen, doğrusunu yapıyordur belki de.
devamını gör...
85.
karşısındaki insandan gördüğü davranış veya işittiği sözler yüzünden vazgeçmeye mecbur bırakılmış insandır.
devamını gör...
86.
sadece bir özledim desen yeterdi,
yeterdi şu buzdan duvarı eritmeye,
bir özledim,
bir özledim demek bile,
bu kadar zorsa,
canın cehenneme...
ve
ben de senin gibi susacağım artık,
sessizliğinle hasret gideremeyeceksin.
öldüm mü,
hâlâ sağ mıyım,
sen de artık bilemeye...*
yeterdi şu buzdan duvarı eritmeye,
bir özledim,
bir özledim demek bile,
bu kadar zorsa,
canın cehenneme...
ve
ben de senin gibi susacağım artık,
sessizliğinle hasret gideremeyeceksin.
öldüm mü,
hâlâ sağ mıyım,
sen de artık bilemeye...*
devamını gör...
87.
bazen insan hem kendi iyiliği için hemde sevdiğinin iyiliği için vazgeçer.
devamını gör...
88.
aklı başında, bir ilişkinin yalnızca sevmekle yürüyemeyeceğini anlamış ve cesur insandır. çoğu insan yapamaz bunu, ilişkinin b*ku çıkana kadar devam eder ancak bu insanlar hem kendime hem karşısındaki insana duydukları saygıdan ilişkinin miladı dolduğunda uzatmaz ve yapmaları gerekeni yaparlar.
devamını gör...
89.
ben. üstelik ilk aşk tecrübemdi. nasıl toyum ama. hep 30 yaş bandında tiplerden hoşlandım ben. benden büyükleri sevdim. neden bilmiyorum. akranlarıma karşı fazla mesafeliydim. hala öyle. ilik gibi oğlanlar yazıyor yürüyor, ilgimi çekemiyor. yaşıtım oysa. ama olmuyor.
onunla ilgili her şeyi unutacağım ya da unuttum ama bana bakarken yakaladığım bikaç anını asla unutamayacağım. lütfen bunu seksüel bir yerden algılamayın ama hem iştahla hem derin bir şefkatle öyle güzel bakıyordu ki. sevişirken kalp atışlarını hissedebiliyordum. başka bi şeydi. ama hazret öyle derin düşüşler, öyle büyük acılar yaşıyordu ki benim varlığım onun için bir eziyete dönüştü zamanla. kavga gürültü anlaşmazlık falan değil. benimle çok zor kavga edilir. inanılmaz derecede alttan alan hemen affeden biriyimdir sınırlarım ihlal edilmediyse. o da hiç etmedi ama derdi kendisiyleydi. bastırdığı tarafını açığa çıkarttım. hep beni tanımadan önceki günlerine dönmek istiyordu. bunu hiç söylemedi. ama cümlelerin anlamını kaybettiği şeyler yaşamışsınızdır siz de. anladım bunu. pişmandı beni tanıdığı için. hem gidemiyordu. hem kalamıyordu. duygusal ya da maddi çıkarları konusunda bencilliğiyle kıyaslandığında çok fedakat olabilen bir domuzum. "gidemiyorsa ben göndereceğim" dedim ve bitirdim.
hatırama haksızlık etmek hiç istemiyorum canımı çok yaktı ama mühim şeyler de öğretti bana. yaşamışsınızdır; "ondan başkasını sevemem" klişesini. ben de yaşadım. bir kere yaşadım. nefesim daralıyordu. ağlayarak uyanıyordum. uyanıyordum ve uyandığımı fark etmeden önce ağladığımı fark ediyordum. ilk çöküşümü tetikleyen çok sancılı, çok karanlık bir dönemdi.
biz tanıştığımızda o baya ailesinin bulduğu biriyle evlilik yolunda pıtı pıtı yürüyordu. ben bunu bilmiyordum. ama inanılmaz mutluydu. onaylanan tarafını artık sonsuza kadar diğer insanlara kanıtlama gereği duymadan bir yüzükle gösterebilecekti. makbul vatandaştı. bunu söylemişti. bir küçük yüzük onu bütün reddettiği şeylerden hiçbir şey söylemeden kurtaracaktı.
benimle birlikteyken onu hiç mutlu edemedim. içinde hep bir endişe vardı. bana her dokunduğunda, beni her öptüğünde, her sarıldığında günah işlediğini düşünüyordu. sevmenin nesi günah? ben buna hiç cevap veremedim. evlenmek üzere olduğu kişiden tanışmamız üzerinden bikaç hafta geçtikten sonra ayrıldı. kadın bi şeyler olduğunu hal ve hareketlerinden anlamış. mesajları görmüş. mesajlarda hiçbir şey, tek bir müstehcen içerik, tek bir haddi aşan şey yok ama evlenmek üzere olduğu adamı tanıdığından başka bir erkekle bu şekilde asla konuşmayacağını, kendisinin bile bilmediği şeyleri başka birine sevdiği adamın asla anlatmayacağını muhtemelen fark etti ve şüphelenmeye orada başladı.
o kadın beni aradı, küfürler tehditler, biton şey, haklı olduğundan bi şey diyemedim. "ben de bilmiyordum" bile diyemedim çünkü benimle tanıştıktan bikaç hafta sonra ayrıldı ondan. biz daha sevgili değildik. kadın nasıl yardırıyor ama. neler diyor. en masumu; "ibne." en masumu. ben açıklama yapamadım. kadın da aslında öfkesi dışında bir şey yapamadı. o da; "benden şu sebeple ayrıldı" diyemedi. ben de; "bana şu sebeple geldi" diyemedim. etrafındaki insanlara hiçbir şey söylemedi. "suskunluk yasası" vardır ya. herkes her şeyi bilir ama susar. bu böyle sır olarak kaldı. mahremiyet açısından burada durmak istiyorum.
sonra bigün hazretle vedalaştım. duygusal bir acının fiziksel bir karşılığı nasıl oluyormuş onu gördüm. kalbimin yerini keşfettim. paramparçaydı. öyle canım yanıyordu ki. yemin ediyorum ilk büyük sınavımdı sanki. "yapamamak" nedir bana öğretti. ne olursa olsun kişi kendi devrimini tamamlamazsa onu hiçbir güç, hiçbir sebep, hiçbir neden o karanlıktan kurtaramıyor. hiçbir bağı kalmamasına rağmen, artık özgür olmasına rağmen, parası pulu varken, işi, sosyal itibarı her şeyi varken mutlu olamadı. mış gibi yaparak yaşamayı göze aldı, ona cesaret etti ama; "ben" diyemedi. kendisini sadece doğduğu için bile öyle suçlu hissediyordu ki. benim şefkatim de sevgim de hayranlığım da aşkım da yetemedi. yetersizliği çok genç yaşımda keşfettim. çaresizdim açıkçası. elimden ne gelirse yaptım ama sevginin bile kurtaramadığı birine hiçbir şey iyi gelemiyor.
benim defalarca ağladığı koynumdan çıktı, gitti. benden vazgeçti ama kabuğundan, kuyusundan, karanlığından vazgeçemedi. bikaç defa aradı, bikaç defa yolda orda burda denk geldik. evini yaksalar öfken geçer yakan kişiye, bana öfkesi hiç geçemedi. nefret etmiyor benden biliyorum. yıllar geçti sevgisi de kalmamıştır onu da biliyorum ama beni sanki kötü günlerin başladığı ve bitmediği bir milat olarak tanımlıyor. bir keresinde resmen adımlarını hızlandırdı beni görünce. kavga ederek ayrılmadık. "başkasını seviyorum defol" demedim. sadece mutlu edemediğim için gitmesini istedim. gitti.
mutlu olmasını çok isterim. ama bir kabuğun içinde değil. layık olduğu özgürlükle. aman neyse ya. akşam akşam dertlendim. oğlm bana çok çektirdiler lan.
onunla ilgili her şeyi unutacağım ya da unuttum ama bana bakarken yakaladığım bikaç anını asla unutamayacağım. lütfen bunu seksüel bir yerden algılamayın ama hem iştahla hem derin bir şefkatle öyle güzel bakıyordu ki. sevişirken kalp atışlarını hissedebiliyordum. başka bi şeydi. ama hazret öyle derin düşüşler, öyle büyük acılar yaşıyordu ki benim varlığım onun için bir eziyete dönüştü zamanla. kavga gürültü anlaşmazlık falan değil. benimle çok zor kavga edilir. inanılmaz derecede alttan alan hemen affeden biriyimdir sınırlarım ihlal edilmediyse. o da hiç etmedi ama derdi kendisiyleydi. bastırdığı tarafını açığa çıkarttım. hep beni tanımadan önceki günlerine dönmek istiyordu. bunu hiç söylemedi. ama cümlelerin anlamını kaybettiği şeyler yaşamışsınızdır siz de. anladım bunu. pişmandı beni tanıdığı için. hem gidemiyordu. hem kalamıyordu. duygusal ya da maddi çıkarları konusunda bencilliğiyle kıyaslandığında çok fedakat olabilen bir domuzum. "gidemiyorsa ben göndereceğim" dedim ve bitirdim.
hatırama haksızlık etmek hiç istemiyorum canımı çok yaktı ama mühim şeyler de öğretti bana. yaşamışsınızdır; "ondan başkasını sevemem" klişesini. ben de yaşadım. bir kere yaşadım. nefesim daralıyordu. ağlayarak uyanıyordum. uyanıyordum ve uyandığımı fark etmeden önce ağladığımı fark ediyordum. ilk çöküşümü tetikleyen çok sancılı, çok karanlık bir dönemdi.
biz tanıştığımızda o baya ailesinin bulduğu biriyle evlilik yolunda pıtı pıtı yürüyordu. ben bunu bilmiyordum. ama inanılmaz mutluydu. onaylanan tarafını artık sonsuza kadar diğer insanlara kanıtlama gereği duymadan bir yüzükle gösterebilecekti. makbul vatandaştı. bunu söylemişti. bir küçük yüzük onu bütün reddettiği şeylerden hiçbir şey söylemeden kurtaracaktı.
benimle birlikteyken onu hiç mutlu edemedim. içinde hep bir endişe vardı. bana her dokunduğunda, beni her öptüğünde, her sarıldığında günah işlediğini düşünüyordu. sevmenin nesi günah? ben buna hiç cevap veremedim. evlenmek üzere olduğu kişiden tanışmamız üzerinden bikaç hafta geçtikten sonra ayrıldı. kadın bi şeyler olduğunu hal ve hareketlerinden anlamış. mesajları görmüş. mesajlarda hiçbir şey, tek bir müstehcen içerik, tek bir haddi aşan şey yok ama evlenmek üzere olduğu adamı tanıdığından başka bir erkekle bu şekilde asla konuşmayacağını, kendisinin bile bilmediği şeyleri başka birine sevdiği adamın asla anlatmayacağını muhtemelen fark etti ve şüphelenmeye orada başladı.
o kadın beni aradı, küfürler tehditler, biton şey, haklı olduğundan bi şey diyemedim. "ben de bilmiyordum" bile diyemedim çünkü benimle tanıştıktan bikaç hafta sonra ayrıldı ondan. biz daha sevgili değildik. kadın nasıl yardırıyor ama. neler diyor. en masumu; "ibne." en masumu. ben açıklama yapamadım. kadın da aslında öfkesi dışında bir şey yapamadı. o da; "benden şu sebeple ayrıldı" diyemedi. ben de; "bana şu sebeple geldi" diyemedim. etrafındaki insanlara hiçbir şey söylemedi. "suskunluk yasası" vardır ya. herkes her şeyi bilir ama susar. bu böyle sır olarak kaldı. mahremiyet açısından burada durmak istiyorum.
sonra bigün hazretle vedalaştım. duygusal bir acının fiziksel bir karşılığı nasıl oluyormuş onu gördüm. kalbimin yerini keşfettim. paramparçaydı. öyle canım yanıyordu ki. yemin ediyorum ilk büyük sınavımdı sanki. "yapamamak" nedir bana öğretti. ne olursa olsun kişi kendi devrimini tamamlamazsa onu hiçbir güç, hiçbir sebep, hiçbir neden o karanlıktan kurtaramıyor. hiçbir bağı kalmamasına rağmen, artık özgür olmasına rağmen, parası pulu varken, işi, sosyal itibarı her şeyi varken mutlu olamadı. mış gibi yaparak yaşamayı göze aldı, ona cesaret etti ama; "ben" diyemedi. kendisini sadece doğduğu için bile öyle suçlu hissediyordu ki. benim şefkatim de sevgim de hayranlığım da aşkım da yetemedi. yetersizliği çok genç yaşımda keşfettim. çaresizdim açıkçası. elimden ne gelirse yaptım ama sevginin bile kurtaramadığı birine hiçbir şey iyi gelemiyor.
benim defalarca ağladığı koynumdan çıktı, gitti. benden vazgeçti ama kabuğundan, kuyusundan, karanlığından vazgeçemedi. bikaç defa aradı, bikaç defa yolda orda burda denk geldik. evini yaksalar öfken geçer yakan kişiye, bana öfkesi hiç geçemedi. nefret etmiyor benden biliyorum. yıllar geçti sevgisi de kalmamıştır onu da biliyorum ama beni sanki kötü günlerin başladığı ve bitmediği bir milat olarak tanımlıyor. bir keresinde resmen adımlarını hızlandırdı beni görünce. kavga ederek ayrılmadık. "başkasını seviyorum defol" demedim. sadece mutlu edemediğim için gitmesini istedim. gitti.
mutlu olmasını çok isterim. ama bir kabuğun içinde değil. layık olduğu özgürlükle. aman neyse ya. akşam akşam dertlendim. oğlm bana çok çektirdiler lan.
devamını gör...
90.
mutsuzdur
devamını gör...
91.
vazgeçirilen insan*
devamını gör...
92.
sevmek, vazgeçmeme unsuru değildir. sevmek duygu halidir. vazgeçmek çok daha karışıktır. lutfen her şeyi romantize etmeyelim.
devamını gör...
93.
bazen sevginin yetmediğinin farkında olan insandır.
devamını gör...
94.
ya ermiştir ya aptal.
devamını gör...
95.
insan her zaman doğru kişiyi doğru zamanda sevmez. ne yapacaksın o zaman? vazgeçeceksin. vazgeçmezsen ne olur? yarın erken kalkıp vazgeçmek zorunda kalırsın, uykuna yazık olur.
devamını gör...
96.
aşk için gerekli olan arzu ve güçten yoksun olabilir.
sevmek isteğini duymuyor olabilir.
ya da psikolojisi müsade etmiyordur.
sevmek isteğini duymuyor olabilir.
ya da psikolojisi müsade etmiyordur.
devamını gör...
97.
böyle bir şey olmaz diyenin ya başına gelmemiştir ya da hayal dünyasında yaşıyordur.
devamını gör...
98.
zorunluluktur. çok sevmek az gelir bazen...
devamını gör...
99.
kendi kafasında yarattığı ilahi güzelliğin, sevdiği kişiden daha güzel olduğunu anlamıştır.
çölde kendinden geçmiş mecnun'un leyla'yı tanımadığı gibi.
çölde kendinden geçmiş mecnun'un leyla'yı tanımadığı gibi.
devamını gör...
100.
birden fazla kişiyi seviyor olabilir.
devamını gör...