sobalı evde büyümek
başlık "ilkokuldamasaaltındaunutulanresimcantasi" tarafından 20.11.2020 00:34 tarihinde açılmıştır.
141.
büyüdüm ve hala sobalı evde yaşıyorum.
valla cayır cayır yakarım hiç acımam geçen sene kardeşim bütün yılı kısa kollu giyecekler ile geçirdi.
valla cayır cayır yakarım hiç acımam geçen sene kardeşim bütün yılı kısa kollu giyecekler ile geçirdi.
devamını gör...
142.
memleket istanbul'un bir köyü. arkadaşlarım dalga geçerdi "istanbul'da yaşayan biri için köy dediğin uzak olur, ulaşılmaz olur. bir saatlik mesafede köy mü olur?" diye. neyse, tatillerde, bazı hafta sonları giderdik köye.
anneannem kapıyı açardı, ben koştura koştura eve girer hemen anneannem benim için hangi tatlıyı yapmış bakardım.
sobalıydı evi. orada bulduğum huzur bambaşkaydı. yıkanırdım, soba kenarında minderim olurdu orada bir kedi gibi saatlerimi geçirirdim. güğümde su kaynardı, odaya hem nem verirdi, hem de hazır sıcak su görevini görürdü. mandalina kabukları oda spreyi görevini görürdü. sobanın altındaki küllük kısmına koyduğumuz patatesler o zamanın kumpiriydi.
trakyanın klasik baharatı poy kahvaltının olmazsa olmazıydı. soba üstünde kızaran ekmeğin üstüne sürülen yağ ve ekelediğimiz poyla şahane bir kahvaltı olurdu. asıl köy kahvaltısının hası.
soba borusuna takılan teller de çamaşır kurutma görevini görürdü.
yani soba birçok işi görürdü ama kimsenin de halısı şimdiki evlerin halısı gibi değildi, mutlaka bir kıvılcım sebebiyle deliği vardı. anneannecim sabahın köründe odun kırardı, sobayı yakardı. onun o hünerli elleri aynı zamanda da birçok işin üstesinden gelirdi. onunla beraber sobanın yanında çay içmelerimiz, sohbetlerimiz... sanırım çocukluğuma dair mutlu olduğum ne varsa onun yanındaydı hep. o yüzden sobalı ev=anneannem benim için.
anneannem kapıyı açardı, ben koştura koştura eve girer hemen anneannem benim için hangi tatlıyı yapmış bakardım.
sobalıydı evi. orada bulduğum huzur bambaşkaydı. yıkanırdım, soba kenarında minderim olurdu orada bir kedi gibi saatlerimi geçirirdim. güğümde su kaynardı, odaya hem nem verirdi, hem de hazır sıcak su görevini görürdü. mandalina kabukları oda spreyi görevini görürdü. sobanın altındaki küllük kısmına koyduğumuz patatesler o zamanın kumpiriydi.
trakyanın klasik baharatı poy kahvaltının olmazsa olmazıydı. soba üstünde kızaran ekmeğin üstüne sürülen yağ ve ekelediğimiz poyla şahane bir kahvaltı olurdu. asıl köy kahvaltısının hası.
soba borusuna takılan teller de çamaşır kurutma görevini görürdü.
yani soba birçok işi görürdü ama kimsenin de halısı şimdiki evlerin halısı gibi değildi, mutlaka bir kıvılcım sebebiyle deliği vardı. anneannecim sabahın köründe odun kırardı, sobayı yakardı. onun o hünerli elleri aynı zamanda da birçok işin üstesinden gelirdi. onunla beraber sobanın yanında çay içmelerimiz, sohbetlerimiz... sanırım çocukluğuma dair mutlu olduğum ne varsa onun yanındaydı hep. o yüzden sobalı ev=anneannem benim için.
devamını gör...
143.
144.
belki sadece sobanın olduğu oda ısınırdı ama, daha bir samimiydi,sohbetlerin edilebildiği,herkesin bir arada olduğu güzel zamanlardı, zorlukları elbette vardır... ancak hoş bir tat bırakan nostaljisinden bahsetmek daha çekici geldi.
benim en sevdiğim mesela, elim ıslakken üzerine su sıçratıp o çıkan cızırtıyla saçma sevinçler yaşamamdı, hala gittiğim bazı cafelerde ne zaman yanan bir soba görsem bu yaşımda yine yapıyorum :) bir de portakal kabuğu koyardık üstüne buram buram koksun diye ortalık :) çocukluğumuz kokar çünkü :) haa en sevdiğim patates közlenmesi :)) kestane patlatmalar, pazar günü banyoları, doğal nemlendirme kaynağı su dolu bir güğüm :) daha niceleri... biraz daha anı bırakırsam yaşım ortaya çıkacak diye korkarım :))) şimdi düşündüm de büyümekle doğru mu yaptık?
sevgiler (bkz: normalsözlük) okuyucuları :)
benim en sevdiğim mesela, elim ıslakken üzerine su sıçratıp o çıkan cızırtıyla saçma sevinçler yaşamamdı, hala gittiğim bazı cafelerde ne zaman yanan bir soba görsem bu yaşımda yine yapıyorum :) bir de portakal kabuğu koyardık üstüne buram buram koksun diye ortalık :) çocukluğumuz kokar çünkü :) haa en sevdiğim patates közlenmesi :)) kestane patlatmalar, pazar günü banyoları, doğal nemlendirme kaynağı su dolu bir güğüm :) daha niceleri... biraz daha anı bırakırsam yaşım ortaya çıkacak diye korkarım :))) şimdi düşündüm de büyümekle doğru mu yaptık?
sevgiler (bkz: normalsözlük) okuyucuları :)
devamını gör...
145.
dışarısı eksi bilmem kaç, kar-buz, fırtına-boran-kasırga* ne ararsan var. ayaklarım donmuş, donmuş, donmuş. eve girmişim ayakkabılarımı can hıraş çıkartma gayretindeyim. içeride kutuplara koysan bütün karı eritip dünyayı su altında bırakacak bir soba ve sobaya doğru mecnunun leylaya doğru koşuşu gibi, ferhatın şirin için deldiği dağ gibi, patates kızartmasının köfte ile buluşma anı gibi, mücadele/kan/gözyaşı/sevinç/hüzün/ entrika/coşku dolu bir kavuşma anı yaşadım. hemen ayaklarımı sobaya yapıştırdım. o sıra gözümün önünden film şeridi gibi ayaklarımla yaşadığım güzel anılar geçiyor ve hafif bir sızı ile birlikte sıcaklık hissediyorum. baktım ayaklarımın dört nala giden tren gibi dumanı tütüyor, du bi çekeyim de bakayım altına dedim. aman allahım/ o my god bir de ne göreyim çoraplarımın altında yeller esiyor, çoraplarım ayacıklarım ısınsın diye kendilerini feda etmişler meğerse. daha sonra çoraplarımın kalan kısmını ufak çaplı bir tören ile göz yaşları içerisinde çöpe uğurladım. ve ayaklarım ermiş muradına biz çıkalım kerevetine. bugün o çoraplar hala gönlümün en ücra köşesindeki hiç el değmemiş tahtındadır. seviyorum sizi çoraplarım her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız.
devamını gör...
146.
güzel bir çocukluk yaşamış olmak demektir. her şeyiyle güzeldi ama çok da tüterdi, nefes alamazdık. bi de külleri. ama yine de severdim çok. odaya karanlıkta vuran aydınlığını en çok.
devamını gör...
147.
şömine, soba, katalitik bunların yanı sıra tandır vs. hepsiyle de büyüdük çok şükür.
devamını gör...
148.
kömürün daha çuvala girmediği dönemler.. nasıl karanlık dönemler.. krater gibi kapının önüne yığılırdı ve dışardan o kutsal ses yükselirdi.. oğlum kapıya gel kömür taşıyacağız.. kömürü taşıtan babam.. kömür karası olup ortalıkta gezdiğim için sopalayan anam.. öyle dönem mi olur lan.. yana yana büyüdük..
devamını gör...
149.
kaloriferli eve geçince ara ara özlemektir.
ben de sobalı evde büyüdüm çok şükür zehirlenmeden atlattık o yılları. güzeldir efenim soba. ateşin tüm nimetlerinden faydalanırsınız sayesinde. lakin tütmesi kova değiştirmesi tutuşmaması gibi handikapları da mevcut. şu an doğalgazlı bir evde yaşıyorum. pazar günü eşimle oturma odasına en küçüğünden bir soba kurucaz. maksat haftada bir kestane yapalım, belki pazar günleri de ekmek falan kızartır akşamına üzerine portakal kabuğu falan atarız.
ben de sobalı evde büyüdüm çok şükür zehirlenmeden atlattık o yılları. güzeldir efenim soba. ateşin tüm nimetlerinden faydalanırsınız sayesinde. lakin tütmesi kova değiştirmesi tutuşmaması gibi handikapları da mevcut. şu an doğalgazlı bir evde yaşıyorum. pazar günü eşimle oturma odasına en küçüğünden bir soba kurucaz. maksat haftada bir kestane yapalım, belki pazar günleri de ekmek falan kızartır akşamına üzerine portakal kabuğu falan atarız.
devamını gör...
150.
ömrümün ilk yedi yılı olan durum.
sonrasında kalorifere aşık oldum.
o ne tatlı şey.
tuvalette dahil her yeri ısıtıyor.
arada bir kaç gün sobalı ev özlüyorum.
gidiyorum kestane falan yapıyorum sonra kaloriferli ev aşkım depreşiyor.
beni soğukla sınamayın, çok üşüyorum.
kara bile yarım saat tahammül edebiliyorum.
fotoğrafı güzel ama o kadar.
soğuk sevilir mi ya.
sonrasında kalorifere aşık oldum.
o ne tatlı şey.
tuvalette dahil her yeri ısıtıyor.
arada bir kaç gün sobalı ev özlüyorum.
gidiyorum kestane falan yapıyorum sonra kaloriferli ev aşkım depreşiyor.
beni soğukla sınamayın, çok üşüyorum.
kara bile yarım saat tahammül edebiliyorum.
fotoğrafı güzel ama o kadar.
soğuk sevilir mi ya.
devamını gör...
151.
kuzineli güzel bir odun sobamız vardı, önü camlı.
haftasonları annem kuzinesinde börekler çörekler yapardı.
akşamları ise duvarlarda dans eden ateşin ışığında uyumak bir harikaydı...
haftasonları annem kuzinesinde börekler çörekler yapardı.
akşamları ise duvarlarda dans eden ateşin ışığında uyumak bir harikaydı...
devamını gör...
152.
sobalı evde büyümeyi çok matah bir şeymiş gibi sunmakta tam olarak buradaki aylaklara yaraşır bir davranış olmuş.
her kış başı aynı goygoy, geleneksel 15. kış entelleri soba şenlikleri.
ya sabır.
her kış başı aynı goygoy, geleneksel 15. kış entelleri soba şenlikleri.
ya sabır.
devamını gör...
153.
power rangers çok sevdiğim bir diziydi. onları izler onlar gibi haraketler ederdim. hatta sınıfta arkadaşlarla kavga ettiğimiz bile olurdu; kırmızı ranger ben olacam diye. dokuz yaşında falandım. günlerden bir gün, evde annem ve ben vardık. annem sobayı yaktı. ‘komşuya gidip gelicem. sobaya dikkat et. tüterse dışarı çık, beni çağır’ dedi. ben de ‘tamam’ dedim, power rangers izlerken. neyse annem gitti. heyecanla diziyi izliyorum. soba tütmeye başladı. fark etmedim. sonra dizinin bi sahnesinde sislerin içinde kavga ediyolardı. o an sobanın tüttüğünü fark ettim. ama hoşuma gitti. dizideki sahne gibi olmuştu ev. ayağa kalktım onları taklit etmeye başladım. annem sobanın tüttüğünü görmüş. koşarak eve geldi. ben bi yandan öksürüyorum, bi yandan kavga ediyorum kendi kendime. annem enseme bi tokat attı. evden çıkardı beni.
yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan soba dumanında hayallere dalabilir çocuklar. ama gerçek olan; enseye inen o tokattır.
yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan soba dumanında hayallere dalabilir çocuklar. ama gerçek olan; enseye inen o tokattır.
devamını gör...
154.
bahsedilen soba kömür sobasıysa evet samimi bir ortam oluyordu ama sadece buna bakarak güzelleme yapmak çok saçma.
sobayı tutuşturması ayrı dert, tütmesi ayrı dert, pisliği ayrı dert.
tek güzel yanı insanı iliklerine kadar ısıtıyor olması. kömür sobasının verdiği sıcaklığı diğerleri veremez.
sobayı tutuşturması ayrı dert, tütmesi ayrı dert, pisliği ayrı dert.
tek güzel yanı insanı iliklerine kadar ısıtıyor olması. kömür sobasının verdiği sıcaklığı diğerleri veremez.
devamını gör...
155.
hiç öyle romantize edilecek bir yanı yok.
o soba borularını silkelerken temizlerken yardım ettiniz mi ananıza?
kaç kere külü boşaltmaya sabahın köründe lastik ayakkabılarla dışarı çıktınız?
kaç kere babanız odun taşırken yahut kırarken yardım ettiniz?
odun yine iyi ya kömür torbaları?
soba tüttüğü için kararan duvarlara badana yapılırken kaç kere yardım ettiniz?
kaç kere buz gibi suda yıkanan çamaşırları astınız?
diğer odaya geçerken ki titreme mi hoşunuza gitmişti yoksa sokağa çıkınca nefessiz kalmak mı?
yok kabuk kokusu, yok tavana vuran ateş süzmesi, yok suyun cıslaması.
hep söyledim yine söyleyeceğim
geçmiş o kadar da güzel değildi güzel olan sadece kelimeler...
o soba borularını silkelerken temizlerken yardım ettiniz mi ananıza?
kaç kere külü boşaltmaya sabahın köründe lastik ayakkabılarla dışarı çıktınız?
kaç kere babanız odun taşırken yahut kırarken yardım ettiniz?
odun yine iyi ya kömür torbaları?
soba tüttüğü için kararan duvarlara badana yapılırken kaç kere yardım ettiniz?
kaç kere buz gibi suda yıkanan çamaşırları astınız?
diğer odaya geçerken ki titreme mi hoşunuza gitmişti yoksa sokağa çıkınca nefessiz kalmak mı?
yok kabuk kokusu, yok tavana vuran ateş süzmesi, yok suyun cıslaması.
hep söyledim yine söyleyeceğim
geçmiş o kadar da güzel değildi güzel olan sadece kelimeler...
devamını gör...
156.
sobalı ev güzellemesi yapmayacağım ama sobanın bende yeri ayrıdır, çünkü bana çocukluğumu anımsatır. çocukluğumuz, en dertsiz , tasasız , sorunumuzunsorun olmadığı, hayata umutla baktığımız zamanlar. soba da o günlerden bir hatıra, bir nevi semboldür. çünkğ içinde bir de ‘sıcaklık’ vardır.
üzerinde kızartılan ekmeğin mis kokusu, ayrı odalarda takılmanın imkansız olduğu ve sırf bu yüzden de aileyle iç içe olup, beraber zaman geçirmek zorunda olmayı anımsatır bize. sobanın arkasına konulan büyük minder kapanın elinde kalırdı. sobanın üstündeki tele asılan çamaşırlar da muhtemelen ertesi gün okul olduğu anlamına gelirdi.
ama zordur efendim soba işi. evin bir odası 25 dereceyken, diğer odalar -3 derece olurdu. bir de soba temizlemesi olayı var ki, hayatında en az bir kere soba kovası değiştirmeyenlerin, soba güzellemesi yapması normaldir.
üzerinde kızartılan ekmeğin mis kokusu, ayrı odalarda takılmanın imkansız olduğu ve sırf bu yüzden de aileyle iç içe olup, beraber zaman geçirmek zorunda olmayı anımsatır bize. sobanın arkasına konulan büyük minder kapanın elinde kalırdı. sobanın üstündeki tele asılan çamaşırlar da muhtemelen ertesi gün okul olduğu anlamına gelirdi.
ama zordur efendim soba işi. evin bir odası 25 dereceyken, diğer odalar -3 derece olurdu. bir de soba temizlemesi olayı var ki, hayatında en az bir kere soba kovası değiştirmeyenlerin, soba güzellemesi yapması normaldir.
devamını gör...
157.
en güzel kestaneleri bir tek o zamanlarda yemem tesadüf değildi.
devamını gör...
158.
derttir ayrıca risktir boş romantizm kasmaya gerek yok. sobaya dair özlediğim tek detay çayı sürekli sıcak tutmasıydı o kadar
devamını gör...
159.
sobalı eve dair en çok özlediğim şey ise, o sobanın üstünde kızartılan ekmeğin kokusu.
devamını gör...
160.
boş romantizm değil ancak tezer özlü’nün hikayelerinde de geçer.
devamını gör...