sobalı evde büyümek
başlık "ilkokuldamasaaltındaunutulanresimcantasi" tarafından 20.11.2020 00:34 tarihinde açılmıştır.
161.
162.
büyümek ne lan, şu an önümüzdeki kışı nasıl geçireceğim, kaç ton odun almam lazım, donmadan nasıl uyanacağım onu düşünüyorum. eve geldiğimde, yakılmış bir soba olsa negzel olurdu.....
yumulurduk yorganın altında birbirimize...
yumulurduk yorganın altında birbirimize...
devamını gör...
163.
kışın lazımlığınızın sobanın yanında olmasıdır. ya da duştan sonra soba kenarında giyinmektir. çok zevklidir.
devamını gör...
164.
güzel tarafı olduğu kadar kötü taraflarida yok diyemem. misal hayatım boyunca soba üzerinde kızarmış ekmek kokusunu ve lezzetini hiçbir makine veremez ya da sobanın yanında mayışarak uyumanın tadını. mandalin portakal kabuklarının kokusunu vs. ama birde kötü tarafida var sabaha karşı soba söner ve ortalığa soğukluk çöker, ayrıca yakmasida bir dert sırf bu yüzden ortaokuldayken kaşlarımı feda etmişligim bile var, hele ki hava lodosluysa sobanın bütün dumanı odaya geri gelir en büyük sorunda bu külü kim dökecek en acisida sobadan zehirlenip ölenlerin haberini tv'de izlemektir.
devamını gör...
165.
(bkz: sobaya tükürmüş efsane nesil)
devamını gör...
166.
yer minderinde oturmuş annenin kestiği elmanın dilimlerini yerken, herkes sesi çok açık olmayan televizyonu izliyorsun, o sirada evde ölüm sessizliğini hakim. bunu bozan televizyon ve sobanın sesi. duvara vuran ateş alevlerini izliyorsun o kadar huzurlusun ki, dalıp gitmişsin... ve aniden ablan kapıyı dingonun ahırına girer gibi açıyor ve sobanın karşısına geçiyor ellerini ısınmak amacıyla sobaya tutan ablanı izlemekten sıkılıp televizyona dönersin ama ortam sessizdir, izlenen şey reklama girince televizyonun sesi kapatılmıştır sadece karanlık odaya soba sesi, ve televizyon ısığı hakimdir.. hersey cok güzel giderken bir ses gelir. cıızzzz evet ablan sobaya tükürmüştür. sobanın sıcaklığıyla tükürük kaynıyordur ve birazdan buharlaşacaktır. abla bize bunu neden yaptın.. haa
devamını gör...
167.
yaptık bizde zamnında kaynamasını gördük tukurugumuzun zevk aldik bundna çok şükür
devamını gör...
168.
yok mu kestaneli falan bi anı patlatacak.
yazın kimsenin aklına böyle artı oy toplatacak başlıklar gelmiyor. kış geliyor hemen sobalı gariban hikayeleri hortluyor bilinç altından.
bıktık.
yazın kimsenin aklına böyle artı oy toplatacak başlıklar gelmiyor. kış geliyor hemen sobalı gariban hikayeleri hortluyor bilinç altından.
bıktık.
devamını gör...
169.
romantizmini yapanlarla araya mesafe koyarım.
13 yaşıma kadar sobalı evde büyüdüm. 2009 yılında doğalgaza geçtik ve hayat konforumuz bir anda arttı meğer ne güzel bir şeymiş doğalgaz.
aradan 12 yıl geçti ve görev icabı 2500 m rakımlı bir dağ köyündeyim. 3 yıldır birfiil soba yakıyorum. çok zorladığı oluyor, çok küfür ettiriyor ama yandığında garip bir huzur ve zevk veriyor.
13 yaşıma kadar sobalı evde büyüdüm. 2009 yılında doğalgaza geçtik ve hayat konforumuz bir anda arttı meğer ne güzel bir şeymiş doğalgaz.
aradan 12 yıl geçti ve görev icabı 2500 m rakımlı bir dağ köyündeyim. 3 yıldır birfiil soba yakıyorum. çok zorladığı oluyor, çok küfür ettiriyor ama yandığında garip bir huzur ve zevk veriyor.
devamını gör...
170.
çocukluğumu sobalı evde geçiren bir birey olarak güzelleme yapanların 1 hafta bile dayanamayacağını düşündüğüm yaşam şekli.
devamını gör...
171.
tanım: öyle ya da böyle, büyümektir. çok da bir anlam yüklemek gerekmiyor.
sıralama yaparsam: doğalgaz/kombi > soba > klima.
klimalı bir evimiz hiç olmadı ve ayrıca iyi ki de olmadı. klimanın ısıtmasına da soğutmasına da uzun süreler katlanamıyorum. yani mecbur kalırsam katlanırım da, hiç sevmem diyelim. sadece kısa misafirliklerde iyi geliyor klima serinliği, özellikle de dışarısı o gün çok sıcaksa ve misafirliğe yürüyerek gittiysem. adana'da falan yaşasam mecbur klima kullanırdık herhalde yazları ve iyi ki öyle değil durumumuz.
sıralama yaparsam: doğalgaz/kombi > soba > klima.
klimalı bir evimiz hiç olmadı ve ayrıca iyi ki de olmadı. klimanın ısıtmasına da soğutmasına da uzun süreler katlanamıyorum. yani mecbur kalırsam katlanırım da, hiç sevmem diyelim. sadece kısa misafirliklerde iyi geliyor klima serinliği, özellikle de dışarısı o gün çok sıcaksa ve misafirliğe yürüyerek gittiysem. adana'da falan yaşasam mecbur klima kullanırdık herhalde yazları ve iyi ki öyle değil durumumuz.
devamını gör...
172.
ısınamadım arkadaş. tamam nostaljik bir şey, kestane falan güzel oluyor da dondum gerçekten yıllarca. doğal gaza kurban olurum.
devamını gör...
173.
sobanın yandığı oda iyi de, diğer odalar çok fena oluyordu gerçekten, soğukluk anlamında.
o odalar sanki cezalı, o odalar sanki lanetli!
havalar soğuk olduğunda özellikle, kimse girmez çıkmazdı o odalara...
yatak odasıysa eğer, sadece uykudan uykuya...
o sobanın çevresinde buluşmak, bir tercih değildi aslında, zorunluluktu..
ve bu zorunluluk, bizleri daha çekilebilir bireyler haline getiriyordu, sosyal hayatta.
daha içten, daha eğlenceli, daha dışa açık...
hatta daha sorumlu, özenli, paylaşımcı...
sonra ne oldu?
peteklerle donatıldı ülkenin dört bir tarafı...
her evde en az 4 tane!
her odada, mutfakta hatta banyoda.. her yerde...
dağıldı ev ahali de tabii, kafasına göre istediği yere...
''özgürlük alanı'' diye bir şey çıktı ortaya... herkes, gözle görülemeyen bir fanusun içinde!
oysa eskiden, sobalı odanın dışına çıktığın an, her yer senindi!
özgürlük mü istiyorsun? at kendini o taş patlasa 10 metrekarelik alandan dışarı, yeterli.
daha daha mı özgürlük istiyorsun?
evden çık.. sokaklara vur kendini...
çok üşüdük evet...
sabah 6'da kalkardım, kıyafetlerim buz gibi olurdu...
onları giyer okula giderdim.
''okula gitsem de ısınsam'' derdim..
şimdi çocuk çıkıyor yataktan don atlet...
kahvaltısını yapıyor yine don atlet...
evden çıkmadan önce de işte, tamamen oda sıcaklığındaki okul kıyafetini giyiyor... o ana kadar hep don atlet..
bu konforu kim istemez?
dışarı çıkıyorsun, hava mis gibi.. kömür dumanı falan yok..
soba yakmak gibi meşakkatli değil.. düğmeye basıyorsun, tık!
haklılar onlar da tabii ama işte ''her seçiş, bir vazgeçiştir'' derler ya?
bu noktada vazgeçilen şey, gerçekten de çok değerli bir şey...
o odalar sanki cezalı, o odalar sanki lanetli!
havalar soğuk olduğunda özellikle, kimse girmez çıkmazdı o odalara...
yatak odasıysa eğer, sadece uykudan uykuya...
o sobanın çevresinde buluşmak, bir tercih değildi aslında, zorunluluktu..
ve bu zorunluluk, bizleri daha çekilebilir bireyler haline getiriyordu, sosyal hayatta.
daha içten, daha eğlenceli, daha dışa açık...
hatta daha sorumlu, özenli, paylaşımcı...
sonra ne oldu?
peteklerle donatıldı ülkenin dört bir tarafı...
her evde en az 4 tane!
her odada, mutfakta hatta banyoda.. her yerde...
dağıldı ev ahali de tabii, kafasına göre istediği yere...
''özgürlük alanı'' diye bir şey çıktı ortaya... herkes, gözle görülemeyen bir fanusun içinde!
oysa eskiden, sobalı odanın dışına çıktığın an, her yer senindi!
özgürlük mü istiyorsun? at kendini o taş patlasa 10 metrekarelik alandan dışarı, yeterli.
daha daha mı özgürlük istiyorsun?
evden çık.. sokaklara vur kendini...
çok üşüdük evet...
sabah 6'da kalkardım, kıyafetlerim buz gibi olurdu...
onları giyer okula giderdim.
''okula gitsem de ısınsam'' derdim..
şimdi çocuk çıkıyor yataktan don atlet...
kahvaltısını yapıyor yine don atlet...
evden çıkmadan önce de işte, tamamen oda sıcaklığındaki okul kıyafetini giyiyor... o ana kadar hep don atlet..
bu konforu kim istemez?
dışarı çıkıyorsun, hava mis gibi.. kömür dumanı falan yok..
soba yakmak gibi meşakkatli değil.. düğmeye basıyorsun, tık!
haklılar onlar da tabii ama işte ''her seçiş, bir vazgeçiştir'' derler ya?
bu noktada vazgeçilen şey, gerçekten de çok değerli bir şey...
devamını gör...
174.
pek matah bir şey değildir. evin bir odası şengül hamamı gibi olur da diğer odalara gitmek ıstıraptır ya da ızdırap.
devamını gör...
175.
soba tüter, ev duman içinde kalırdı.
bir de amcamlar, halamlar gelir...
küçücük odada ; ebeveynler ve çoluk çocuk, 20 kişi var.
erkekler kağıt oyununa başlar.
verirler sigaranın gözüne.
odanın içi alaca karanlık kuşağı dekoru gibi olur.
kadınlar çay servisi yapmak için odanın kapısını açınca ; odadan, vapur dumanı gibi duman çıkardı.
hayret bir şey...
hiç birimiz kanser felan olmadık.
şimdiki insanlar gibi ; kuruntularımız, anksiyetemiz yoktu ki.
domuz gibiyiz maşallah.
bir de amcamlar, halamlar gelir...
küçücük odada ; ebeveynler ve çoluk çocuk, 20 kişi var.
erkekler kağıt oyununa başlar.
verirler sigaranın gözüne.
odanın içi alaca karanlık kuşağı dekoru gibi olur.
kadınlar çay servisi yapmak için odanın kapısını açınca ; odadan, vapur dumanı gibi duman çıkardı.
hayret bir şey...
hiç birimiz kanser felan olmadık.
şimdiki insanlar gibi ; kuruntularımız, anksiyetemiz yoktu ki.
domuz gibiyiz maşallah.
devamını gör...
176.
banyodan çıkınca dibinde ısınayım derken göbeğim değmişti. yıllarca izi kaldı.
devamını gör...
177.
sabah sönmüş sobanın etkisiyle ılımış odaya uyanıp tuvalete gitmek için koridorun göt kesen soğuğuyla yüzleşirsin ya işte o günlerde nefret ettim sabah ayazından.
devamını gör...
178.
hâlâ sobalı evde yaşıyoruz. kışın en güzel yanı elektriklerin olmaması ve kıpkırmızı olan sobanın etrafında toplanıp sohbet etmek, uyuya kalmak.
devamını gör...
179.
sabaha karşı söner donarak uyanırsın , tozu külü bitmez yok üzerinde kestane pişir aman patates közle geç o işleri :)
devamını gör...
180.
çocukluğumda kaloriferli evde büyüdüm.
ama üniversite hayatımın son 2 yılında, sobalı evde yaşadım.
o da böyle şehrin göbeğinde müstakil villa bulduk (ısıtması olmayan) öyle yani.
derdi dertt, yalan yok.
sabah kalktığında buz gibi bir ev vs, akşam geldiğinde yine ısınmak için yarım saat beklemek zor işler.
ama keyfi de başka bir şeyde yok o namussuzun.
çıtır çıtır sesleri, ışıkları kapattığında tavana vuran kırmızı ışığı, sıcaklığı, mutfak sanatına katkısı vb...
özlenmiyor değil ara ara, bu tadı yaşayan herkesin arayışı.
2 sene önce havalar yine soğukken, mis gibi ısıtmalı otelin kendisinde değil de sırf sobası var diye bungalov evinde kalmışlığım var.
yine geldi o özlem ama bu sene farklı planlarım var, seneye görüşürüz sevgili soba.
ama üniversite hayatımın son 2 yılında, sobalı evde yaşadım.
o da böyle şehrin göbeğinde müstakil villa bulduk (ısıtması olmayan) öyle yani.
derdi dertt, yalan yok.
sabah kalktığında buz gibi bir ev vs, akşam geldiğinde yine ısınmak için yarım saat beklemek zor işler.
ama keyfi de başka bir şeyde yok o namussuzun.
çıtır çıtır sesleri, ışıkları kapattığında tavana vuran kırmızı ışığı, sıcaklığı, mutfak sanatına katkısı vb...
özlenmiyor değil ara ara, bu tadı yaşayan herkesin arayışı.
2 sene önce havalar yine soğukken, mis gibi ısıtmalı otelin kendisinde değil de sırf sobası var diye bungalov evinde kalmışlığım var.
yine geldi o özlem ama bu sene farklı planlarım var, seneye görüşürüz sevgili soba.
devamını gör...