neden gerekli olduğunun anlatılmaması.
devamını gör...
lise birdeyken matematik hocası bir soru sormuştu. daha yeni orta okuldan çıkıp gelmişim lise ortamına, kimseyi tanımıyorum okul yabancı insanlar yabancı. utandım ve cevap veremedim. bilmiyorum hocam dedim. ve karşımda kadın hoca olmasına rağmen o kadar sert davrandı ki. anadolu lisesinde okudum ben ve hoca sayıp savurdu en son da dedi ki " bunu bile bilmiyorsan ne işin var senin anadolu lisesinde. git meslek lisesine kendi seviyene göre eğitim al orda." başımdan nasıl kaynar sular döküldü anlatamam.. beni ezdiği gibi meslek lisesinde okuyanlara da salladı.
ben öğrencilerin matematik sevmemesi ile ilgli şöyle düşünüyorum, 10 öğrenciden 3 4 tanesinin gerçekten yeteneği yoktur yapamıyordur, fakat geri kalanı tamamen öğretmen yüzünden matematikten soğumuştur. bir öğretmenin en ufak bi iğneleyici lafı koskoca eğitim hayatınız boyunca sizi derse küstürür. ders sevip sevmeme konusunda öğretmenlerin güler yüzü tatlı dili etkilidir bence.
devamını gör...
(bkz: matematik yapamıyorsan çöpsün) algısıdır.
devamını gör...
önyargı. öğretici insanların çocuklarla uğraşmak istemeyişi.
devamını gör...
bunun için birçok sebep olabilir. insan zekasının yatkınlıkları sözel, sayısal, sanatsal ve dile yatkınlık olarak ayrılır. sayısal zekası daha geri planda bir insana zorla matematik öğretmeye çalışmak balığa ip atlatmaya çalışmaya benzer. bunun dışında öğretmen de çok önemli bir etken, işini sevmeyerek yapan her öğretmen bir yerlerdr öğrencileri derslerinden geri dönüşü olmayacak şekilde soğutabiliyor.
devamını gör...
vakti zamanında öss de full çekerek dahil olmadığım güruh. *
devamını gör...
babanın her ay başı yaptığı hesap sonucu mutsuz olmasıdır. babayı üzen şeyin, onun yaptığı basit matematik işlemleri sanan, o saf çocuk yüreği matematiği bir daha nasıl sevebilir ki.
devamını gör...
sevilecek bir tarafının olmaması.
devamını gör...
matematiğin dayatma şeklinde öğretilmesinden kaynaklıdır. şanslı olanlar gayet eğlenerek yapabiliyorlar matematiği.

(bkz: matematiğin güler yüzü)
devamını gör...
benim için beden dersinde matematik çalıştıran ilkokul hocamdır ancak çalıştıkça sevilen bir yanı da yok değil.
devamını gör...
herkese zorla sevdirilmeye çalışılması ve bir insanın yeterliliğinin matematik başarısı ile ölçülmeye çalışılmasıdır. küçücük çocukken belki sanatta, sporda ya da sözel ve sosyal alanda başarılı olabileceksindir ama çevrenin ve ebeveynlerin "matematik yapmalısın" diye tutturmasının sonucu kendini matematik yapmaya zorlarsın. yaparsın belki ama hiç keyif almazsın, haliyle zamanla sevmemeye ve matematik görünce kaçmaya başlarsın.
devamını gör...
insan başarısız olduğu, çabasının takdir edilmediği, varlığının önemsenmediği alandan veya insanlardan uzak duracaktır. bu sorunun o kadar çok sebebi var ki, o kadar.

-matematiği sevmeyen, bilmeyen ve matematikten anlamayan öğretmenlerin matematik öğretmeni olması (bunu söyleyip buna neyin sebep olabileceği konusunda düşünmemek çok acımasızca lütfen yapmayın). insanların ilgileri, yetenekleri doğrultusunda meslek seçimi yapabilmelerine izin vermeyen ekonomik, sosyal, kültürel bir sistemin varlığından söz edilebilir diye düşünüyorum. matematik bilen, seven, ilgi duyan insanlar neden matematik öğretmenliğini tercih etmiyorlar bu önemli bir soru bana kalırsa.

-mezun olup da atanma şerefine nail olan (çünkü güzel ülkemizde bu da deveye hendek atlatmaktan daha zor olabiliyor) bir öğretmenin mesleğine dair heyecan duymaması, duyamaması. bir yığın derdi var insanın. bir öğretmeni, diğer kimliklerinden sıyırıp sadece öğretmen olarak düşünmek doğru değil. her şeyden önce bahsedilen kişi bir insan ve her insan üzerinde ülkenin refah düzeyinin etkisi var.

-eleştirmeye çoğu zaman izin verilmemesi. dolayısıyla eleştirinin öğretilmemesi, sözel becerilerin gelişmemesi. kitap okumuyor oluşumuz. okuyan adama da madalya takılmıyor zaten son 10 yıldır. okumak elbette içsel motivasyon gerektiren bir eylemdir ancak bir çocuğa bu alışkanlığı kazandırabilmeniz için zaman zaman takdir etmeniz, ödüllendirmeniz yani öncelikle dışsal motivasyon sunmanız gerekebilir.

-matematiği neden öğrendiğimizi bilmememiz, bunun anlatılamaması

-öğretmenin kullandığı öğretim yöntemleri, bir canlının nasıl öğrenebileceğinin anlaşılamamış olması

-kalabalık sınıflar

-teknolojik yetersizlikler

-ilgisiz ebeveyn. "hocam benim çocuğum matematiği bir türlü yapamıyor" genellikle bu cümleyi anne kurar (çünkü çocuktan kadın sorumludur). o da dönemde bir kez geldiği (yani geliyorsa) veli toplantısında.

çoğunlukla edilgen cümleler kurduğumun farkındayım ama bazı şeyleri bireysel çabaların insafına bırakmak bana doğru gelmiyor. "ülkemizde matematiğin sevilmemesi" bir sistem sorunudur. bu sadece matematiğin sevilmemesi değildir. fiziğin sevilmemesi, tarihin sevilmemesi, geometrinin sevilmemesi, türkçenin sevilmemesi şeklinde listelenip uzatılabilir ancak hepsinin kaynağı aynıdır.

bireysel çabalar için bir öneri; çocuğun yapabilirim hissiyatını geliştirmek fayda sağlayabilir. her insanın farklı bir becerisi olduğu fikrinden yola çıkarak, kişinin bir alandaki yetkinliğini geliştirirseniz diğer alanlarda da başarılı olabileceğine dair kendisine güven duymasını sağlayabilirsiniz ve bu inancı yıkmadığınız sürece, ilgi ve destekle matematikte başarılı olacak ve başarılı olduğunu hissettiği alanı sevecektir.
devamını gör...
bir sorunun çözümünün sadece tek bir yoldan istenmesinden kaynaklanıyor. üniversite ve lise sınavlarında böyle değil ancak okulda konu öğretilirken farklı çözüm yollarını deneme şansını bize tanımadıkları için farklı perspektiflerden bakamıyoruz, istenilen çözüm yolunu da anlamayınca konuyu anlamıyoruz böylece matematiği sevmiyoruz.
devamını gör...
diğer ülkelerde de sevilmeme nedeniyle aynıdır.
devamını gör...
tembellik
devamını gör...
birkaç hafta önce matematiğe ilgi duymaya başladım. bence ya da en azından benim için matematiğin anlaşılmaz, karmaşık ve sıkıcı gelmesinin nedeni matematiğin temelsiz öğretilmesi. tamamen mantıklı ve kimse tarafından reddedilemeyecek olan matematiksel kurallar mantığı öğretilmeden, öğrenciye ''heee demek böyleymiş lan'' dedirtilmeden ezberletiliyor. bu haliyle de bir zihin egzersizinden, keyifli bir uğraştan çok ezberle-uygula modeline dönüşüyor. böyle olunca da hem çok fazla ezberlenmesi gereken şey oluyor hem ezberlenenler kolay unutuluyor hem de karman çorman bir hal alıyor. ali nesin hocanın fonksiyonları anlattığı şu videoyu izlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. hoca bu işin içinde olduğu için matematiği anlama meselesini ''sezgisel anlam'' ve ''formül'' olarak ikiye ayırmış. buradan
devamını gör...
matematiğin insanlara zorla dayatılması.
devamını gör...
tembelliğimizden kaynaklı belki
biz
çalışmayı sevmiyoruz
çok çalışmak bize göre değil
hele ki düzenli çalışmak hiç bize göre değil.
devamını gör...
sadece matematik değil, sınavlar için zorla öğretilen hiçbir ders sevilmiyor. öğrenci hangi derse ilgisi varsa sadece onu seviyor. (istisnalar elbette var.)
devamını gör...
pozitif bilim olması. doğu toplumu pozitif bilim sevmez. kafa yarkın değil. mistisizm ön planda.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ülkemizde matematiğin sevilmeme nedeni" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim