201.
lise gibi okudum düz okul yani pek üniversite gibi olmadı.
devamını gör...
202.
değmeyecek insanlarla vakit öldürmek.

edindiğim her arkadaşlığın- dostluğun kalıcı olacağını düşünmek.
devamını gör...
203.
üniversiteyi okumuş olmaktır. benim için stres, kaygı ve boştan başka bir şey değildi.
devamını gör...
204.
1- bırakmamak/bırakamamak.
2- okulun ilk günü tanışılan kişiyle fazla yakın olmak.
devamını gör...
205.
erasmusa gitmemek olabilir. fırsatınız varsa kesinlikle gidin.
devamını gör...
206.
deli gibi aşığım, gözüm hiç bir şey görmüyor, hafta sonuydu, çarşıda hatun takımından biri ile karşılaştım, tutan... akşama sana geleyim de içelim dedi, tamam dedim, hiç alakam olmayan nerdeyse tanımıyorum diyebileceğim biri, kapmış kırmızı tuborgları, duvara yaslanmış içiyoruz ben boyuna onu anlatıyorum, ölüyorum bitiyorum falan, bir ara lavaboya gitti geldi oturdu yanıma, yine şarkı türkü devam, 3. deyim artık şarjım full, yatağın kenarında beyaz puantiyeli bir şey var ama ne olduğunu anlayamıyorum, çift görmeye başlamışım, meğer hatun çıkarıp koymuş oraya, o ordayken ben hatuna sevdiğimi anlatıyormuşum. ben yatıyorum deyip hışımla diğer odaya gitti yattı evet yattı, yattı o iş.
devamını gör...
207.
hocalar hakkındaki iç sesimi dış sese döndürememek.
devamını gör...
208.
kickboksa ilk seneden başlamamak.
devamını gör...
209.
okuduğum bölüm başlı başına bir pişmanlıktı benim için. onun dışında pişman olduğum hiçbir şey yok. aynı arkadaşlarımla , başka bir bölüm okusaydım mis gibi bir üniversite hayatım olmuş olurdu.
hocayla tartıştıp hakkımı aramak iki yılıma maal oldu , ama ondan bile pişman değilim.
devamını gör...
210.
ilk sene de okulu bırakmamak
devamını gör...
211.
daha cesur olmamak. yapabileceğimi bildiğim halde geri durmak.

mezun olduktan sonra başladım yaşamaya.
devamını gör...
212.
gezip tozup sürtmek yerine akıllı uslu bir kız olmak.
pişmanım. keşke her boku dağıtsaydım.
devamını gör...
213.
(bkz: uzun ilişki)
devamını gör...
214.
geç mezun olmak. bu kadar beklemesem iyiydi.
devamını gör...
215.
pişmanlıkla beraber ibretlik bir olay.

efendim geçen dönemin vize sınavlarında pazartesi günü saat 10'da kredisi epey fazla olan bir sınavım vardı. sınava son gün/gece çalışan öğrencimsilerden olmasam da gece son tekrarlar vs derken saat sabahın neredeyse 5'ini bulmuştu. neyime güveniyorsam büyük bir inançla sabah 8'de uyanabileceğimi düşünüp uyudum artık. neyse bir uyandım, saate baktım vee 9.40
yok ya değildir, olmasın. telefonu ters tutmuşumdur. 6 falandır olsa olsa diye düşündüm. ama yok! sınava 20 dakika kalmış ve fakülteye asla yetişemezdim. öylece durup ağlamak istedim. tabii sınıf arkadaşım da kalmıştı. dur kızım ya ne diye stres yaptın gel de kahvaltı yapalım falan dedi. ahaha oturduk bir de hiçbir şey olmamış gibi kahvaltı yaptık. cahil cesareti. o arada arkadaşım da sınıf temsilcisine mesaj attı geciktik, hocaya iletir misin şeklinde. tabii adama demezler mi "niye bizzat kendiniz hocaya mesaj atmıyorsunuz?" diye. neyse. hanım kızımız da biraz sonraki sınava hazırlanıyor olsa ki görmedi mesajı, yani çok sonradan görmüş. okula gittiğimizde sınav bitmişti. hocanın yanına gidelim dedik, ne olacak bizim bu durum diye. şansa bakın ki dersin 3 hocası vardı. gel de anlat şimdi bunlara. uyuyakaldık deseydik muhtemelen çok kızarlardı. biz de ankara'dan, evden geldik de servisler geç kalkınca yetişemedik diye uydurduk.* hocanın biri baya acır gibi baktı. sonra niye bizi aramadınız, neyiz biz burada falan diye büyüklüğünü göstermeye başladı. öbürü durur mu hemen atladı "bir de temsilciye mesaj atmışlar. kızın sınavdan sonra mesajı görmesi mi suç yoksa sizin bize bir haber bile vermemeniz mi? gerekirse sınavı bir 20 dakika geç başlatırdık. çok safsınız.." diye söylendi. okumuş kadın tabii yüzümüze yüzümüze gerizekalı, salak veletler diyemezdi.*
(bkz: salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya)

"ş-şey hocam özür dileriz. bilemezd..." diyecektim ki.. neyse yaa. aman monde akışına bırak. kime ne anlatacaksın? diye düşünüp devam ettirmedim bile. rapor almaya vs çalışın da mazeret sınavına girin bari, yoksa finale de giremezsiniz dediler. sağ olsunlar. rapor işlerini halledebildik de mazeret sınavına girmeye hakkımız oldu. "sınavdan hemen önce yanıma gelin bu arada bir şey soracağım" diye mesaj attı hocamız gecenin bir vakti. ve tahminimce grubun en zekisi o olmalı hahaha.
şöyle bir olay yaşamamak adına yalanımızı bir güzel temellendirdik, saat vs kesinleştirdik iyice. düşündüğümüz gibi oldu. yok efendim ankara'nın neresinden binmişiz de saat kaçta servise yetişmişiz... tüm levelları aştık, hatta sınav da pek tabii güzel geçti.*
neyse ki bir daha çok kıymetli hocalarımla yüz yüze gelmeyecektim.

hocalardan en azından birine haber vermemek büyük hataydı. daha büyük pişmanlığın yaşanmaması dileğiyle...
devamını gör...
216.
ilk seneyi bitirdikten sonra bırakmayıp devam etmek.
devamını gör...
217.
üniversite ikinci sınıfta okurken annem vefat etti ve ben yanında değildim.. bir daha kendime de gelemedim zaten..
devamını gör...
218.
üniversitede bazen zamanı gelince harekete başlarım, zamanı gelince davranırım dediğim belki de hayatımın fırsatı vardı. şimdi mi? ne siz sorun ne ben söyleyeyim adı üstünde pişmanlık işte.
devamını gör...
219.
insanlara aşırı güvenmek ve rol yapmamaktı. bunlar olmasaydı okulu terk etmezdim.
devamını gör...
220.
ben ünideyken kimseye söylemeden evlenmiştim. aslında pişman değilim, eğlenceliydi. ama yine olsa yapmam :d yine olsa evlenmem de. salak mıyım neyim

buldum, en büyük pişmanlığım bölüme devam etmekti. niye o kadar uğraştıysam
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"üniversitede yaşanmış en büyük pişmanlık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim