yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
başlık "sanagulbahcesivadetmedim" tarafından 12.11.2020 14:41 tarihinde açılmıştır.
221.
ben daha bebek sayılırım. yeni yeni yürüyorum falan. tabii ki hatırlamam etmem ama babam ara ara anlatır bunu.
bir yaz babamsız bir şekilde köye gitmişiz. dağlar kızı reyhan gibi olmuşum demek isterim ama sırf o işler arasında üstüm başım kirlenip saçıma bit düşmesin diye başıma beyaz bir yazma bağlamışlar.* max 2 yaşında, gündeş'ten yanmış kaşına kadar beyazlar içinde bir bebektim.
babam habersiz gelip bizi almak istediğinde beni öyle görünce tanıyamamış.* "kapıdan bir girdim, avluda biri bana bakıyor ama çıkaramadım, bir de bebeğin başını örtmüşler. sonra bakışlarından sen olduğunu anlayınca tuhaf oldum işte."
bir yaz babamsız bir şekilde köye gitmişiz. dağlar kızı reyhan gibi olmuşum demek isterim ama sırf o işler arasında üstüm başım kirlenip saçıma bit düşmesin diye başıma beyaz bir yazma bağlamışlar.* max 2 yaşında, gündeş'ten yanmış kaşına kadar beyazlar içinde bir bebektim.
babam habersiz gelip bizi almak istediğinde beni öyle görünce tanıyamamış.* "kapıdan bir girdim, avluda biri bana bakıyor ama çıkaramadım, bir de bebeğin başını örtmüşler. sonra bakışlarından sen olduğunu anlayınca tuhaf oldum işte."
devamını gör...
222.
geçen agalarla yaklaşık 5000 yıllık mekanımızda takılıyoruz.. abinin biri yaklaştı elinde ekmek poşeti benim yanımda da ismini alfa koyduğum bi sokak köpkesi var yeni tanışmışız kendiyle.... abi köpeği işaret ederek "ya.. bana bi yanlış yapmaz dimi?" diye sordu... ulan cevap bekliyor bi de hahahhas yok abi dedik "hani sorayım da sonra sıkıntı çıkmasın" diye temellendiriyor bi de.... işin acı yanı da yanımızdan geçmek zorunda değildi çünkü gepgeniş bir yol vardı........
devamını gör...
223.
aksiyonsuz ama heyecanlı bir maceraydı...
2018 gibiydi herhalde.
iş yerimden eve metroyla dönüyordum. metroda sıklıkla kitap da okurdum ama o gün öylesine oturuyordum. rastgele bir zaman karşıma baktığımda, gözleri sedat bucak'tan hallice korkunçlukta açılmış, renkli gözlü bir kadının bana dik dik baktığını fark ettim. başta önemsemedim ve bakışlarımı başka bi tarafa çevirdim. sonra bi ara gene karşıma baktığımda kadının (yaşıtım falandır) hala put gibi durup bana aynı şekilde bakmakta olduğunu gördüm. ben de kendisine bir süre dik dik baktım. kadının gözleri bu sefer sedat bucak'ın gözlerini de aşarak tam yusyuvarlak falan oldu ve mimikleri de sertleşmeye ve tehditkarlaşmaya başladı. ben de dik dik bakmamı sürdürdüm, bu sefer kadının boynu falan yükseldi ve "seni ezer geçerim" falan diyordu kadın bayağı bana bakış ve mimikleriyle. sonra kısa bi plan yaptım. kafamı sola çevirir gibi yaptım ve bi anda kadına yıldırım hızıyla dönerek en sert ve korkunç bakışımı mızrak gibi fırlattım. kadının bütün mimikleri dağıldı. ben de hemen arkasından bacak bacak üstüne atıp sağ tarafa döndüm. kadın da aynısını yaptı ama nasıl bir hırs. niyeyse??? bayağı komikti aslında işin bu kısmı. kadın, ne tarafa dönersem o tarafa dönüyordu. ne yaparsam onu yapıyordu falan. 1-2 durak sonra da "ezik" bi vücut duruşuyla kalkıp indi. gözleri de normal bakıyordu artık bu arada. hahah. psişik savaştı belki onun için. benle de psychic war'a girdi. kafasında neler yaşadı bilemiyorum tabii. görünene göre kazandım ama çatışmayı. haha!
2018 gibiydi herhalde.
iş yerimden eve metroyla dönüyordum. metroda sıklıkla kitap da okurdum ama o gün öylesine oturuyordum. rastgele bir zaman karşıma baktığımda, gözleri sedat bucak'tan hallice korkunçlukta açılmış, renkli gözlü bir kadının bana dik dik baktığını fark ettim. başta önemsemedim ve bakışlarımı başka bi tarafa çevirdim. sonra bi ara gene karşıma baktığımda kadının (yaşıtım falandır) hala put gibi durup bana aynı şekilde bakmakta olduğunu gördüm. ben de kendisine bir süre dik dik baktım. kadının gözleri bu sefer sedat bucak'ın gözlerini de aşarak tam yusyuvarlak falan oldu ve mimikleri de sertleşmeye ve tehditkarlaşmaya başladı. ben de dik dik bakmamı sürdürdüm, bu sefer kadının boynu falan yükseldi ve "seni ezer geçerim" falan diyordu kadın bayağı bana bakış ve mimikleriyle. sonra kısa bi plan yaptım. kafamı sola çevirir gibi yaptım ve bi anda kadına yıldırım hızıyla dönerek en sert ve korkunç bakışımı mızrak gibi fırlattım. kadının bütün mimikleri dağıldı. ben de hemen arkasından bacak bacak üstüne atıp sağ tarafa döndüm. kadın da aynısını yaptı ama nasıl bir hırs. niyeyse??? bayağı komikti aslında işin bu kısmı. kadın, ne tarafa dönersem o tarafa dönüyordu. ne yaparsam onu yapıyordu falan. 1-2 durak sonra da "ezik" bi vücut duruşuyla kalkıp indi. gözleri de normal bakıyordu artık bu arada. hahah. psişik savaştı belki onun için. benle de psychic war'a girdi. kafasında neler yaşadı bilemiyorum tabii. görünene göre kazandım ama çatışmayı. haha!
devamını gör...
224.
sözlük yazarlarının başından geçenleri okurken kendi yaşadıklarımı unuttum. xbdhdhdznsnz. millet neler yaşamış.
devamını gör...
225.
büyükbabam demirciydi. büyük dayım ise eski türkiye işçi partisinin ilk bir kaç isminden birisi.
daha 80 ihtilali yapılalı fazla olmamış... bir kaç yıl geçmiş geçmemiş.
kıyıya kenara kaldırılmış, tip'in kocaman bir metal tabelası vardı, sen onu al bahçe kapısı yaparken kullan.
zor ikna ettik. adamın gözünde o bir metal ve niye bir şeye kullanmıyoruz du çünkü.
daha 80 ihtilali yapılalı fazla olmamış... bir kaç yıl geçmiş geçmemiş.
kıyıya kenara kaldırılmış, tip'in kocaman bir metal tabelası vardı, sen onu al bahçe kapısı yaparken kullan.
zor ikna ettik. adamın gözünde o bir metal ve niye bir şeye kullanmıyoruz du çünkü.
devamını gör...
226.
üniversitenin su borusunu patlattım rektör para vermezsen ısınamazsın demişti.
devamını gör...
227.
228.
teknoloji hakkında biz z kuşağı kadar bilgisi olmayan annemin, youtube'da attığı yoruma neden kalp atılmadığını bana sorması. severek takip ettiği kanalın sahibinin kendisini bilerek görmezden geldiğini zannetmiş. o kadar tatlıydı ki, yiyecektim tatlılıktan. demek ki çocuğum olsa fena anne olmazmışım.*
devamını gör...
229.
tebessüm ne yav. fethullahçı sokuntu dergisi makalesi tıkırında olaylar siklopedisi mi bu başlık? ne tebessümü ağ? herkes mi ruhen olgun, içi pişmiş ve dışı çıtır bu sözlükte?
devamını gör...
230.
dünya kupası maçlarını izliyorduk iğrenç iğrenç boyamışlar saçlarını futbolcular. konu açıldı oradan, dedim ki eskiden dirk kuyt vardı, koşarken saçı bir sarı bir siyah olurdu.. sonra konu 2012-2013 fenerbahçesine geldi. tüm takımı ezbere bildiğim ve sıkı takip ettiğim tek dönemdi.. derken kanalları gezerken bir denk geldik fenerbahçenin 2012-2013 dönemindeki maçları özet!
çıkıyorlar teker teker miroslav stoch, moussa sow, christian baroni, dirk kuyt, caner erkin, volkan demirel, gökhan gönül, yobo... duygulandım bi tebessüm ettim akşam akşam. çocuk aklımda ne severdim maç takip edeyim fanatiklik yapayım, babamla ortak paylaşımım olsun diye...
tabii dua hakkımı böyle bir şeyde harcadım keşke başka bir şey isteseymişim hahahhaksj
çıkıyorlar teker teker miroslav stoch, moussa sow, christian baroni, dirk kuyt, caner erkin, volkan demirel, gökhan gönül, yobo... duygulandım bi tebessüm ettim akşam akşam. çocuk aklımda ne severdim maç takip edeyim fanatiklik yapayım, babamla ortak paylaşımım olsun diye...
tabii dua hakkımı böyle bir şeyde harcadım keşke başka bir şey isteseymişim hahahhaksj
devamını gör...
231.
okuyunca da tebessğm ettirecek hikayelerin olduğu başlık. *
devamını gör...
232.
ortaokulda bir dönemde, kantinde tost neyim yiyip sohbet ediyoruz. önce iki kişiyiz ve şu anda ne olduğunu hatırlamadığım, benim için çok zevkli olan bir aktiviteyi anlatıyorum arkadaşıma. sonra bi ara bir kız gelip yanımıza oturuyor. benim elimde de ptt jetonu varmış, onu elimde çeviriyormuşum ve boşluklu kısımlarında parmaklarımı gezdiriyormuşum falan. ben üst üste "çok zevkli." falan dedikçe bu, muhabbetin neyle alakalı olduğunu bilmeyen/anlamayan kız, benim jetonun "girintilerinde" parmaklarımı gezdirmekten zevk aldığımı sanmış. sonra kendisi söylemişti. hahah. "bi an senin anormal bi sapık olduğunu düşündüm." falan dediydi hatun. hahahah.
devamını gör...
233.
efeniim başlıyoruz. tebessüm ettirir mi bilemiyorum.
şöyle ki ben kısa zaman önce bir işe girdim bir süre deneme süreci diyerek bedavaya çalıştırıldım. *
daha sonra seviniyorum ulan kalıcı oldum cillop gibi iş.
maaşta düzene binecek falan öğreniyorum ki bizim patron kişisi elalemi dolandırmış kaçmış. *
ben sanıyorum ki şaka yapıyorlar.
gerçekmiş.
ben bile dolandırıldım. *
tebessüm mü ettiniz benim adıma üzüldünüz mü bilemem.
sadaka kabul edilir. *
şöyle ki ben kısa zaman önce bir işe girdim bir süre deneme süreci diyerek bedavaya çalıştırıldım. *
daha sonra seviniyorum ulan kalıcı oldum cillop gibi iş.
maaşta düzene binecek falan öğreniyorum ki bizim patron kişisi elalemi dolandırmış kaçmış. *
ben sanıyorum ki şaka yapıyorlar.
gerçekmiş.
ben bile dolandırıldım. *
tebessüm mü ettiniz benim adıma üzüldünüz mü bilemem.
sadaka kabul edilir. *
devamını gör...
234.
mahalleden iki arkadaşım var. ikisi de erkek.* birisi bizden birkaç yaş büyük. büyük olan f olsun, küçük olan b.
biz b ile yaşıtız ve ikimiz de oldukça kilolu çocuklarız.* kilomuzdan bisiklet süremiyoruz. f bizi arkasına sırayla atıp taşıyor. zavallı bacakları.*
günlerden bir gün bizimle sebepsiz dalga geçti. çocuğuz tabii. b gitti hunharca bisiklet sürmeye çalışıyor. yaptı da aslında. her şey harikaydı. ta ki hızlanıp yüksekten yere çakılıncaya kadar. ama nasıl bir ses geldi. ortalama 5 metreden yere küp gibi bir şey yapıştı. güümm.
babasına çocukken aşıktım. adam gitti b'yi tek seferde kucakladı. neyse b'yi bu şekilde gazi ettik. f'ye nasıl sinir oldum. oynamaya çağırıyor çıkmıyorum falan. tam klasik, kaprisli türk kızı modumu açmışım böyle. çıkmış bu f, hava 35 dereceyken öğlenin sıcağında ve rüzgarsızlığında uçurtma hazırlıyor, çıtaları falan almış. kesin yapamayacak diyorum onu böyle balkondan izleyip.
yaptı ama sağlamlaştıramadığı belliydi. ablamla oturduk can sıkıntısından onu izliyoruz artık. uçmaz ki o havada. çok denedi. uçmadı. hem tek başına nasıl uçuracaksın a benim safım? 30. denemesinden sonra falan sinirlendi ve yaptığı uçurtmanın üstünde tepinmeye başladı. ya sen zaten 25 kilo bir çocuksun. n'apıyorsun acaba? lakin çocuğa deli siniri gelmiş gibiydi. zıplaya zıplaya haşat etti uçurtmayı da çıtaları da.
bunu gören ablam ve ben ona öyle bir güldük ki zaten hıncım da var. bağıra çağıra kahkaha atıyorum. çocuk duydu ve evine doğru yol aldı. iyi de oldu hak etmişti.
akşamına amcamla beraber fenerbahçeli uçurtmamızı da aldık, çıktık. bizim uçurtma da tellere takıldı. yıllarca orada kaldı. artık dram mı dersiniz takdir-i ilahi mi bilemem ama f de bizi görüyordu ve kıs kıs gülüp geçti.
neyse efendim... üçümüz de birbirimize rezil olduğumuzla kaldık. ertesi gün küslüğü bitirip futbol oynamıştık.
biz b ile yaşıtız ve ikimiz de oldukça kilolu çocuklarız.* kilomuzdan bisiklet süremiyoruz. f bizi arkasına sırayla atıp taşıyor. zavallı bacakları.*
günlerden bir gün bizimle sebepsiz dalga geçti. çocuğuz tabii. b gitti hunharca bisiklet sürmeye çalışıyor. yaptı da aslında. her şey harikaydı. ta ki hızlanıp yüksekten yere çakılıncaya kadar. ama nasıl bir ses geldi. ortalama 5 metreden yere küp gibi bir şey yapıştı. güümm.
babasına çocukken aşıktım. adam gitti b'yi tek seferde kucakladı. neyse b'yi bu şekilde gazi ettik. f'ye nasıl sinir oldum. oynamaya çağırıyor çıkmıyorum falan. tam klasik, kaprisli türk kızı modumu açmışım böyle. çıkmış bu f, hava 35 dereceyken öğlenin sıcağında ve rüzgarsızlığında uçurtma hazırlıyor, çıtaları falan almış. kesin yapamayacak diyorum onu böyle balkondan izleyip.
yaptı ama sağlamlaştıramadığı belliydi. ablamla oturduk can sıkıntısından onu izliyoruz artık. uçmaz ki o havada. çok denedi. uçmadı. hem tek başına nasıl uçuracaksın a benim safım? 30. denemesinden sonra falan sinirlendi ve yaptığı uçurtmanın üstünde tepinmeye başladı. ya sen zaten 25 kilo bir çocuksun. n'apıyorsun acaba? lakin çocuğa deli siniri gelmiş gibiydi. zıplaya zıplaya haşat etti uçurtmayı da çıtaları da.
bunu gören ablam ve ben ona öyle bir güldük ki zaten hıncım da var. bağıra çağıra kahkaha atıyorum. çocuk duydu ve evine doğru yol aldı. iyi de oldu hak etmişti.
akşamına amcamla beraber fenerbahçeli uçurtmamızı da aldık, çıktık. bizim uçurtma da tellere takıldı. yıllarca orada kaldı. artık dram mı dersiniz takdir-i ilahi mi bilemem ama f de bizi görüyordu ve kıs kıs gülüp geçti.
neyse efendim... üçümüz de birbirimize rezil olduğumuzla kaldık. ertesi gün küslüğü bitirip futbol oynamıştık.
devamını gör...
235.
üniversiteye ilk geldiğim sene kütüphaneye daha ilk gidişim, almışım elime kahvemi rafların arasında salınıyorım. bir kitabı bulamadım, görevliye gittim sormaya. bi kahveme bir bana bakıp dedi sen git bitir kahveni sonra yardımcı olayım. ben de ne bileyim biraz uzaklaşıp orda içmeye başladım. adam arkamdan gelip duymadın mı beni çık hadi falan yaptı. ama başımdan aşağı kaynar sular döküldü, öyle kötü hissettim. bir süre kütüphaneye gidemedim utancımdan. neyse efenim bu sene tezim için bir kitap arıyordum kütüphanede, aynı görevliye sordum. yasak bölümdeymiş kitap. tezimle ilgili konuştuk, sanat tarihi mezunuymuş kendisi. aradığım yazar da (bedrettin cömert-mitoloji ve ikonografi) kendisinin pek sevdiği bir yazarmış. kitabı kendi üstüne alıp bana verdi. başka bir kitaba ihtiyacın olursa söyle dedi. o beni hatırlamıyor ama bu olay üniversitede yaşadığım en duygusal olaylardan biri.
devamını gör...
236.
bunu yazmam lazım sıcağı sıcağına.
adliyenin arka tarafında bir büfe var. oturmuş çay içiyordum. bir abi geldi yanıma. "oturabilir miyim" diye sordu "tabi abi estağfurullah" dedim buyur ettim. sohbete başladık. bir süre sonra bana çay ısmarlamak istediğini söyledi. "olur abi, içeriz" dedim. büfeye gitti karton bardakta iki çay getirdi. "çaylar şekersiz oldu ama idare et" dedi "sorun değil abi şeker atmıyorum" dedim. sonra anlattı, üzerinde nakit para olmadığından kartla alabilmiş çayları. şeker istedim ama ödemeyi kartla yapana şeker vermiyorlarmis dedi. bunu derken o kadar inanmış bir şekilde söylüyor ki sasarsin.
gülmeye başladım. "ne oldu, niye güldün"dedi. "abi sinan (büfeci çocuk) sana şaka yapmış yahu" dedim. "gerçekten mi? inandım ben yahu"dedi. başladık birlikte gülmeye. hala gülüyorum ya. çok ilginç.
adliyenin arka tarafında bir büfe var. oturmuş çay içiyordum. bir abi geldi yanıma. "oturabilir miyim" diye sordu "tabi abi estağfurullah" dedim buyur ettim. sohbete başladık. bir süre sonra bana çay ısmarlamak istediğini söyledi. "olur abi, içeriz" dedim. büfeye gitti karton bardakta iki çay getirdi. "çaylar şekersiz oldu ama idare et" dedi "sorun değil abi şeker atmıyorum" dedim. sonra anlattı, üzerinde nakit para olmadığından kartla alabilmiş çayları. şeker istedim ama ödemeyi kartla yapana şeker vermiyorlarmis dedi. bunu derken o kadar inanmış bir şekilde söylüyor ki sasarsin.
gülmeye başladım. "ne oldu, niye güldün"dedi. "abi sinan (büfeci çocuk) sana şaka yapmış yahu" dedim. "gerçekten mi? inandım ben yahu"dedi. başladık birlikte gülmeye. hala gülüyorum ya. çok ilginç.
devamını gör...
237.
eşim, iş için bulgaristan'a gitmişti. onu aradım, telefonu açtı ama hemen bana "şuan bulgarlarla ördek yiyorum, ben seni aricam." deyip kapattı. meğer adamlardan biri ava gitmiş, avladığı ördeği pişirttirmiş, onu yiyorlarmış ama o an beni bir gülme aldı tabi... neyse tam o sıra yanıma gelen ergen oğlum*, niye güldüğümü sordu. "babanı aradım da bulgarlarla ördek yiyorum deyip kapattı." dedim. o da "bu babam çok komik adam yaa ahaha." diyerek güldü. bu da yetmedi, oğlumu birkaç gün sonra bu olayı kız kuzenine* anlatırken yakaladım. bu kuzen de "müstakbel kocamı telefonla aradığımda almak istediğim cevap işte bu bulgarlarla ördek yiyorum ahaha." diyerek kahkaha attı. durduk yere ergenlere alay konusu olduk iyi mi?*
devamını gör...
238.
sulh ceza hakimliğine gittim bi' müvekkilin sorgusu var. bilmeyenler için sulh ceza hakimliğinde sorgu nedir diye kısa bir açıklayayım cumhuriyet savcısı şüpheliyi tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliği'ne sevk eder, sulh ceza hakimi de dosyayı inceleyip bu şahsın tutuklanması veya adli kontrol hükümleri uygulanması(karakol imzası vs) veya serbest bırakılmasına karar verir.
neyse bu şüphelilerin sorgulara girmeden önce tutulduğu bir oda oluyor, çok severim bu odayı
filmlerde gördüğünüz kötü adamların vitaminsiz versiyonlarının aynı odada birleşip fosur fosur sigara içtiğini ve dışarıdan adana dürüm söylettiğini düşünün. bacağında "adeletin bumu dünya" yazan çocuk vardı bi' tane, düvmeme bak demişti benimkileri gördükten sonra, birşey de diyemiyorsun dövmen yarro gibi diye tam eşgal.
neyse girdim içeri klasik, müvekkille görüşmemizi yaptık ne şekilde savunma yapacağımızı konuştuk. yanda bi' dayı var bana tip tip bakıyor, kafamı salladım ne oldu dayı dedim, geldi yanıma. oğlum beni aldılar buraya da , ben ne yapacam vesair dedi. hangi suçtan aldılar seni buraya dedim, başladı anlatmaya.
dayı bayburtlu,
yolda seyir halindeyken bayburt plakalı bir araç görüp heyecanlanıyor,
memleketlisi ya, toprağı hani
başlıyor kornaya abanıp aracın arkasından el sallamaya
öndeki araç muhtemelen "napıyo bu monaco" diyip hızını arttırıyor,
sonra bizim dayı bunu görünce aracın hızını arttırıp, aracın yan hizasına geçip kadına el sallayıp, toprağım diye çığırıyor.
problem şu,
kadın meğersem hakimmiş, adamı az daha tutukluyorlardı as monaco.
neyse bu şüphelilerin sorgulara girmeden önce tutulduğu bir oda oluyor, çok severim bu odayı
filmlerde gördüğünüz kötü adamların vitaminsiz versiyonlarının aynı odada birleşip fosur fosur sigara içtiğini ve dışarıdan adana dürüm söylettiğini düşünün. bacağında "adeletin bumu dünya" yazan çocuk vardı bi' tane, düvmeme bak demişti benimkileri gördükten sonra, birşey de diyemiyorsun dövmen yarro gibi diye tam eşgal.
neyse girdim içeri klasik, müvekkille görüşmemizi yaptık ne şekilde savunma yapacağımızı konuştuk. yanda bi' dayı var bana tip tip bakıyor, kafamı salladım ne oldu dayı dedim, geldi yanıma. oğlum beni aldılar buraya da , ben ne yapacam vesair dedi. hangi suçtan aldılar seni buraya dedim, başladı anlatmaya.
dayı bayburtlu,
yolda seyir halindeyken bayburt plakalı bir araç görüp heyecanlanıyor,
memleketlisi ya, toprağı hani
başlıyor kornaya abanıp aracın arkasından el sallamaya
öndeki araç muhtemelen "napıyo bu monaco" diyip hızını arttırıyor,
sonra bizim dayı bunu görünce aracın hızını arttırıp, aracın yan hizasına geçip kadına el sallayıp, toprağım diye çığırıyor.
problem şu,
kadın meğersem hakimmiş, adamı az daha tutukluyorlardı as monaco.
devamını gör...
239.
"g.t-g.t-g.t-g.t..." (g.o.t. yani game of thrones) diye diye birbirimizin poposunu mıncırma oyunu oynuyorduk yeğenlerimle. yani yaşlarımız da yakın ve çocuğuz. rahmetli anneannem hışımla odayı bastı. sesimiz yüksek çıkıyormuş demek ki. anında "dört"e çevirdim ve "dört-dört-dört-dört..." demeye başladım; kuzenlere de kaş göz yaptım, onlar da katıldılar. inandırıcı oldu, anneannem "heaaa, siz dört mü diyodunuz beyau." falan dedi ve yırttık.
devamını gör...
240.
lisenin ilk zamanları ablamla okula yürüyürek gidiyorduk. yine böyle yürüyoruz bir abla bize selam verdi. biz yukarı çıkarken aşağı iniyordu o ve yan yana geçtik tam. selamını aldık ama şaşırdık tabii. birine mi benzetti, yanlış mı oldu ya da neden acaba diye düşündük. ertesi gün tekrar aynı olay yaşandı. sonra yeniden, yeniden tekrar etti ve böylece uzun zaman boyunca sürdü. karşılıklı saatlerimiz uyuşuyordu yan yana geçmek için, ayarlıyormuşuz gibi. tanışmaya gerek kalmadan oldu bu. birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmeden selamlaştık ve çok samimiydi. yıllar geçti üstünden ama yine de aynı değerde benim için, aynı güzellikte.*
devamını gör...