yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
başlık "sanagulbahcesivadetmedim" tarafından 12.11.2020 14:41 tarihinde açılmıştır.
281.
bugün yüksek miktarda nakit ödeme yapıyorum adam aldı direkt cebine koydu parayı.
"sayar mısınız lütfen?" dedim
"sen saydıysan sıkıntı yok" diyor. yani abicim bana güvenin gerçekten gözümü yaşarttı lakin benim matematiğime güvenilmez* :)) işte öyle değişik bir şey oldu.
"sayar mısınız lütfen?" dedim
"sen saydıysan sıkıntı yok" diyor. yani abicim bana güvenin gerçekten gözümü yaşarttı lakin benim matematiğime güvenilmez* :)) işte öyle değişik bir şey oldu.
devamını gör...
282.
küçük çocukların bir anda çok güzelsin ya da çok güzel olmuşsun demeleri.
devamını gör...
283.
trakyadan arsa almış arkadaşım tutturdu illa ki göreceksin diye. sıcak bir ağustos günü düştük yollara git git bitmiyor. arabayla bir yere kadar gidebildik. bundan sonrasını yüreyerek gideceğiz dedi. arabayı bıraktık bir ağacın gölgesine yürümeye başladık. hararet bastı, hava cehennem gibi mübarek, yürü yürü bitmiyor. tarlasını sulayan bir adam gördük. pancar motorunu atmış artezyene bilek kalınlığındaki hortumdan tertemiz su akıyor. dayanamadım yanına gidip o sudan mutlaka içmem lazım hatta içmek yetmez kafamı bile buz gibi suyla yıkamam lazım. yanına gittim.
-selamünaleyküm dayı.
-aleykümselam kızanım.
-dayı bu su içilir mi?
-kızanım sen daha önce hiç kuyudan çıkan sudan içtin mi?
o arada bizi baştan aşağıya kadar süzdü.
-şehirlisiniz belli,loylon bardak vereyim mi?
- ver dayım ver, seni mi kırıcam ver.
suyu kana kana içtim. buz gibiydi ama tadı biraz buruktu.
- dayı sağol.allah razı olsun..
- kızanım bu artezyen suyunun bir özelliği vardır biliyon mu?
-yo dayı, nereden bileyim.
-rahatlatır adamı kızanım rahatlatır.
-nasıl rahatlatır dayı? sindirimemi faydası var.
-yok be kızanım ama rahatlatır işte.
iyice merak ettik ve üsteledik.
-nasıl rahatlatır açıkla bi hele dayı.
- nasıl rahatletcek osutturur beyaa osutturur anlayın iştee....
yerlere yatmıştık gülmekten...
hala bir araya geldiğimizde dayıyı hatırlar güleriz.
-selamünaleyküm dayı.
-aleykümselam kızanım.
-dayı bu su içilir mi?
-kızanım sen daha önce hiç kuyudan çıkan sudan içtin mi?
o arada bizi baştan aşağıya kadar süzdü.
-şehirlisiniz belli,loylon bardak vereyim mi?
- ver dayım ver, seni mi kırıcam ver.
suyu kana kana içtim. buz gibiydi ama tadı biraz buruktu.
- dayı sağol.allah razı olsun..
- kızanım bu artezyen suyunun bir özelliği vardır biliyon mu?
-yo dayı, nereden bileyim.
-rahatlatır adamı kızanım rahatlatır.
-nasıl rahatlatır dayı? sindirimemi faydası var.
-yok be kızanım ama rahatlatır işte.
iyice merak ettik ve üsteledik.
-nasıl rahatlatır açıkla bi hele dayı.
- nasıl rahatletcek osutturur beyaa osutturur anlayın iştee....
yerlere yatmıştık gülmekten...
hala bir araya geldiğimizde dayıyı hatırlar güleriz.
devamını gör...
284.
kıvırcıktan tırtıl çıkmıştı sonra ben de aldım onu yatak hazırladım kelebek yapmak için uğraştım, araştırdım ısı sıcaklık aydınlık karanlık ortam şartları nasıl olur diye. olacağına inandım her sabah kalkıp elime alıp minik mucizem diye severdim . ve o gün geldi kendisi kozaya girdi o gün mutluluktan ağladığım andaki duyguyu başka hiçbir olay yaşatmadı bana . maalesef ki kozadan çıkamadı kendisi ama kozasını özenle paketleyip sakladım . o benim minik mucizem .
devamını gör...
285.
ankara - kızılay'da yürüyoruz bir arkadaşla, üniversite okurken. çok kalabalık o anda kızılay... 2002-2003 senesi falandır. arkamdan gelen genç bir kız (yani benim o zamanki yaşlarımda) üç kere ayaklarımın arkasına (topuklarıma) bastı üst üste. yani: bam-bam-bam diye, 1,5 saniye falan içinde. üçüncüden sonra bir tarafa zıpladım ve arkamı dönüp, "e, yuh!" dedim. kız da "allahtan siz çok düzgün yürüyorsunuz!!!" diye diklendi. "g.tümde gözlerim yok." falan demiş de olabilirim olmayabilirim de. aslında gülesim geldi sonra, bir tek onu hatırlıyorum. hahaha. zaten kız olduğunu da olaydan sonra arkamı dönünce, yuh dedikten sonra görmüştüm. belki de bir tarafa zıplayıp arkamı dönmesem 5'li kombo yapacaktı. acabağa benimle evlenmek mi istiyordu? ayağa basmalar falan. belki de fırsat kaçırdım. *
devamını gör...
286.
saçlarımı gören küçük bir kız çocuğu anneannesine "dünyada başka tür saçlar da mı var?" demişti.
devamını gör...
287.
dün olandır.
araçların hızlı geçtiği bir kavşakta kırmızı ışıkta beklerken yanımdaki chp' li sarışın ablamızla aramıza bir kız girdi ancak girmesiyle yola adımını atması bir oldu.
17-18 yaşlarında bir kız çocuğu kulaklık takmış telefonla konuşa konuşa atladı yola. ''' kendine dikkat et canım'' dedi. sırtında da çantası. anında tuttum çantasından yakaladım geri çektim o sırada bir araç fişek gibi geçti. ben de '' asıl siz dikkat edin yola atlanır mı öyle '' dedim.
kızcağız korktu ama hala farkında değil ve aslında korkusu çekilmiş olmasıydı. noluyor dedi. dedim '' bir şey olmuyor sadece ölüyordunuz''.
temsili chp' li ablamız '' ayy beyfendi balık yakalar gibi çekip aldınız '' dedi. kız da o sırada ancak idrak edebildi. derin nefes aldı, teşekkür etti vs.
araçların hızlı geçtiği bir kavşakta kırmızı ışıkta beklerken yanımdaki chp' li sarışın ablamızla aramıza bir kız girdi ancak girmesiyle yola adımını atması bir oldu.
17-18 yaşlarında bir kız çocuğu kulaklık takmış telefonla konuşa konuşa atladı yola. ''' kendine dikkat et canım'' dedi. sırtında da çantası. anında tuttum çantasından yakaladım geri çektim o sırada bir araç fişek gibi geçti. ben de '' asıl siz dikkat edin yola atlanır mı öyle '' dedim.
kızcağız korktu ama hala farkında değil ve aslında korkusu çekilmiş olmasıydı. noluyor dedi. dedim '' bir şey olmuyor sadece ölüyordunuz''.
temsili chp' li ablamız '' ayy beyfendi balık yakalar gibi çekip aldınız '' dedi. kız da o sırada ancak idrak edebildi. derin nefes aldı, teşekkür etti vs.
devamını gör...
288.
izmir bayraklı adliyesinin ilk açıldığı yıllardı. bloktan bloğa tahta köprüler üzerinde cambazlık yaparak geçiliyor, inşaat yarı sürer vaziyette yani. duruşmadan duruşmaya koşturan avukat meslektaşlarımın akrobasi yeteneği destanlara sığmaz. hangi mahkeme hangi blok hangi katta olacak belirlenmemiş (odasını beğenmeyen hakim beğendiği manzaralı odaya gitmek istiyor, kıdemi gözetilip önce o gidiyor, ertesi günlerde duruşma salonu, dosyalar ve personel göç ediyor. birkaç ceza/hukuk kat/blok değiştirince de ötekileri ona göre göçe zorluyorlar. kısaca kavimler göçü günlerinin bahtsız neferleriyiz. vatandaş zaten şokta, sabahtan akşama adliyede koşturmasına rağmen davasının görüldüğü mahkemeyi bulamıyor. herkes fitili tutuşturulmuş dinamit.) son duruşmamı da halledip özgürlüğüme kavuşma heyecanıyla bir blok merdivenine koştum. inenlerin çokluğu nedeniyle tek şerit halinde dönen merdivenlerden çıkılmak durumunda, cübbeli avukatlar ve tanışanlar birbirine anlayışlı ama vatandaşlar haklı olarak tepkili. önümde yaşlı obez tıknaz bir bey, her basamakta dinlenip üstelik telaşsız bir rahatlıkla ortalığı seyrederek çıkmaya başladığından, çıkış trafiğii tıkanmış durumda ve arkamdaki tüm meslektaşlar ve vatandaş beni uyarıyor. önümdeki bu ağır vasıtanın omuzuna vurarak durumu ima etmeme karşın, adam oralı değil ve ebat itibariyle de zaten merdiveni tam kapatıyor, inenler bile yan dönerek anca geçebiliyor, sağından solundan geçmek mümkün değil. hayır asıl bozulduğum da, adam kendisinin ve ortamın farkında olmasına rağmen oralı değil. 'ee lütfen ama, bakın merdiveni tıkıyorsunuz ve çok ağırsınız, ya acele edin ya yaslanın kenara yol verin herkesin acelesi var' türünden uyarıp sesimi yükselttim. 'endişelenmeyin herkes yetişir, asansör yokmuş da' diye yüzsüz bir vurdumduymazlıkla cevaplayınca, 'yahu saate bağlı duruşma be adam, sayende 15 dakika gecikti herkes, nasıl yetişecek' dedim. muhtemelen de yarım saatlik gecikmeyle o gün oraya taşınmış ve başkaca bir mahkeme henüz bulunmayan kat ve duruşma salonuna ulaşılabildi. duruşma salonunu da kilitli görünce herkes gibi, duruşmaları bitirip salonu kapattıklarını düşündüm. ancak kalemden öğrendik ki duruşmalara daha başlanamamış bile. neden diye sorduğumda da, yeni hakim atanmış bekliyoruz dediler..
evet. tahmin ettiğiniz gibi, merdivenlerde biraz tartakllayıp tartıştığım bey de, yeni gelen hakimmiş. (duruşmada karşılıklı tebessümle olayı hatırladıysak da sorun çıkmadı. işini yapmada merdiven çıkış temposuyla tam aksi becerideydi çünkü.)
evet. tahmin ettiğiniz gibi, merdivenlerde biraz tartakllayıp tartıştığım bey de, yeni gelen hakimmiş. (duruşmada karşılıklı tebessümle olayı hatırladıysak da sorun çıkmadı. işini yapmada merdiven çıkış temposuyla tam aksi becerideydi çünkü.)
devamını gör...
289.
iş yerim kentsel dönüşümden dolayı yıkıldığından beri bir arkadaşımın fabrikasında ona yardımcı oluyorum. araba bende kalıyor. akşam park sıkıntısı olduğu için otoparka bırakayım dedim. motorumu bıraktığım otoparka bıraktım gece. 2 tane rottweiler köpek var otoparkta her gittiğimde severim. akşam arabayı bırakınca sevdim yine.
sabah 6 da kalktım arabayı almaya gittiğimde kapının önünde ikiside.. şirinlik yapayım diyorum ama o sevmeme izin veren köpekler gayet ciddiler beni içeriye sokmaya hiç niyetleri yok. ikisi birden havlayarak bana saldırıyor. eskrimci oldum birden. anahtarlığı flöre gibi sallıyorum ama hiç korkmuyorlar.
bağırıyorum sahibine akşamcı pezevenk duymuyor beni..
otoparkın duvarı var yüksek bir duvar. gençlik yıllarım olsa çıkarım üstüne ama yaş 50'yi geçmiş. yarışa girsem göbek farkıyla birinci olurum..
denedim başka çarem yoktu ve çıktım ben de inanamadım ama korku her şeyi yaptırıyor insana..
tamam derken bahçede dolaşırken gördüm diğerini. bütün keyfim kaçtı..
biraz bekledim .ama önce kumandayla kapısını açtım arabanın.. tamam lisede 100 metreyi 11 saniyede koşmuştum ama aradan 40 yıl geçmiş...
denemekten başka çarem kalmamıştı ve köpek arkasını döner dönmez atladım duvardan. inanın şimdi atlayamam o an bunu düşünmedim bile...
şener şen gibi koşarken ayaklarım kıçıma çarpıyordu hiç bir güç beni koşturamaz derken bu korkuyu düşünmemiştim.
arabaya açık kapıdan uçarak girmemle kapıyı çekmem bir oldu...
bu performansımı acun görse survivera davet ederdi beni kesin..
olsun yine de köpekleri seviyorum...
sabah 6 da kalktım arabayı almaya gittiğimde kapının önünde ikiside.. şirinlik yapayım diyorum ama o sevmeme izin veren köpekler gayet ciddiler beni içeriye sokmaya hiç niyetleri yok. ikisi birden havlayarak bana saldırıyor. eskrimci oldum birden. anahtarlığı flöre gibi sallıyorum ama hiç korkmuyorlar.
bağırıyorum sahibine akşamcı pezevenk duymuyor beni..
otoparkın duvarı var yüksek bir duvar. gençlik yıllarım olsa çıkarım üstüne ama yaş 50'yi geçmiş. yarışa girsem göbek farkıyla birinci olurum..
denedim başka çarem yoktu ve çıktım ben de inanamadım ama korku her şeyi yaptırıyor insana..
tamam derken bahçede dolaşırken gördüm diğerini. bütün keyfim kaçtı..
biraz bekledim .ama önce kumandayla kapısını açtım arabanın.. tamam lisede 100 metreyi 11 saniyede koşmuştum ama aradan 40 yıl geçmiş...
denemekten başka çarem kalmamıştı ve köpek arkasını döner dönmez atladım duvardan. inanın şimdi atlayamam o an bunu düşünmedim bile...
şener şen gibi koşarken ayaklarım kıçıma çarpıyordu hiç bir güç beni koşturamaz derken bu korkuyu düşünmemiştim.
arabaya açık kapıdan uçarak girmemle kapıyı çekmem bir oldu...
bu performansımı acun görse survivera davet ederdi beni kesin..
olsun yine de köpekleri seviyorum...
devamını gör...
290.
amerika'dayım işyerinden çıktım geç vakit.
elimde bir buket çiçek.almadim çiçeği bir misafir restoranda unutmuş gitmiş.
evde beni bekleyen ukrayna menşeili hatunuma vermeye niyetliyim.
new york metrosuna bindim 42. caddede.
queens 'te ineceğim.gece geç saatler.
hangi durak unuttum.otururken durakta yeni binen 2 tane spanik olduğunu tahmin ettiğim güzel kadın oturdu.
aralarında ispanyolca konuşuyorlar ama kikir kikir da gülüyorlar.ben biraz anlıyorum ama.
kadının biri diyor ki "bu güller benim için sanırım."
benim anlamadığımı düşünüyorlar.
metrodan inerken gül buketini bunu söyleyen kadına verdim.
kadın şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi kala kaldı gülümsemeyle.
evde hatun olmasa başka şekilde ilerlerdim ama güzel bir enstantaneydi.
elimde bir buket çiçek.almadim çiçeği bir misafir restoranda unutmuş gitmiş.
evde beni bekleyen ukrayna menşeili hatunuma vermeye niyetliyim.
new york metrosuna bindim 42. caddede.
queens 'te ineceğim.gece geç saatler.
hangi durak unuttum.otururken durakta yeni binen 2 tane spanik olduğunu tahmin ettiğim güzel kadın oturdu.
aralarında ispanyolca konuşuyorlar ama kikir kikir da gülüyorlar.ben biraz anlıyorum ama.
kadının biri diyor ki "bu güller benim için sanırım."
benim anlamadığımı düşünüyorlar.
metrodan inerken gül buketini bunu söyleyen kadına verdim.
kadın şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi kala kaldı gülümsemeyle.
evde hatun olmasa başka şekilde ilerlerdim ama güzel bir enstantaneydi.
devamını gör...
291.
kamp yapmaya gittiğimiz sahilde romanyalı bir çiftle tanışmıştık. karı koca, 3-4 yaşlarındaki oğulları ve adamın annesi hep birlikte karavanla türkiye'ye tatile gelmişler. adam, her gün sabahtan şişme botuyla balık tutmak için denize açılıyor, akşama doğru dönüyordu. ama bir akşam, tam akşam ezanına yakın bir zamanda adam, denizden dönmedi. karısı, yanımıza geldi, bana "ya niye dönmedi? başına bir şey mi geldi acaba?" dedi. "yok panik yapma, döner şimdi." dedim ama denizde de deli gibi dalga vardı, beni de bir telaş sardı ama kadına çaktırmıyorum. bir de ramazan ayındayız, bir yandan da eşimle iftarlık bir şeyler hazırlamaya çalışıyoruz. kadın bir anda durdu. "bu saatte* yemek mi yiyeceksiniz? çok geç kalmışsınız." dedi* çünkü kamptaysan, normalde hava kararmadan yemeğini yersin. kadının hem biraz kafası dağılsın diye hem de neden bu saatte yemek yediğimizi açıklamak için ramazan ayı, oruç vs.'den biraz bahsettim. kadın, hiç duymamış, oruç olayına çok şaşırdı. tam o sırada da kocasının uzaklardan geldiği gördük. çok sevindi ama deniz çok dalgalıydı, sahile nasıl yanaşacaktı? şimdi de bizi onun telaşı sardı. tam sahile yanaşırken, bot alabora oldu, hep birlikte yardım ettik derken adam, güç bela karaya çıkabildi. adam, o kadar sevindi ki tuttuğu balıklardan bize de verdi. bir sonraki gün, sabah eşimle çocuklar bakkala gitmiş, ben de o ara uyandım. bir baktım ki o romanyalı kadının kayınvalidesi denizde yüzüyor. bana uzaktan "helloo" falan diyor ama gözümde gözlük olmayınca, tam göremedim, ben de "helloo" deyip çadıra girdim. aradan birkaç saat geçince romanyalı kadın yanıma geldi. "kayınvalidem, bu sabah boğuluyormuş, onu görmüşsün ama kurtarmamışsın." dedi. şok oldum. "ben sadece bana selam veriyor sandım, gözümde gözlük olmayınca göremiyorum. görsem, yardım ederdim." dedim. "aman neyse, zaten bir daha kayınvalidemi getirmeyeceğim. sürekli sorun çıkarıyor." dedi.*
devamını gör...
292.
şehirlerarası bir seyahat dönüşünde, sanırım artık bir an önce eve ulaşma psikolojisi ile sürati abartmış olmalıyım ki, bekleyen ekibin uyarısı ile kontrol noktasına alındım, ehliyet ruhsat kimlik vs paket halinde uzatırken de: "biraz abarttım galiba" dedim. bir yandan kimlik ve evrakları inceleyip, bir yandan da elindeki tablet kayıtlarına bakan memur :
önce "limiti ikiye katlamanıza az kalmış ne birazı" dedi, sonra sanırım avukat oluşumu düşünerek " neticede aynı işi yapıyoruz avukat bey, yasaları uyguluyoruz." diyerek kendince havayı yumuşattı, oldukça külliyatlı ceza makbuzunu uzatırken.. "ama biz size hiç ceza yazmıyoruz yapmayın şimdi.." deyince, ikimiz de güldük tabi..
önce "limiti ikiye katlamanıza az kalmış ne birazı" dedi, sonra sanırım avukat oluşumu düşünerek " neticede aynı işi yapıyoruz avukat bey, yasaları uyguluyoruz." diyerek kendince havayı yumuşattı, oldukça külliyatlı ceza makbuzunu uzatırken.. "ama biz size hiç ceza yazmıyoruz yapmayın şimdi.." deyince, ikimiz de güldük tabi..
devamını gör...
293.
bizim annenin telefon rehberinde kayıtlı nermin isminde iki ahbabı var. ikisini karıştırmamak için nasıl kaydedeceğini bana danıştı. ben de 80'li yıllardaki futbolcu isimlendirmeleri gibi büyük olanını büyük nermin küçük olanını da küçük nermin olarak kaydetmesini teklif ettim. tabi teklifimi tuhaf karşılayıp kabul etmedi. çözümü de, birinin soyadını kısaltarak, öbürünü de i harfini ı yaparak, yani nermın diye kaydederek bulduk.
devamını gör...
294.
295.
kuzenimin çocuğu(yaş4) kapıdan girer girmez benim prensesim gelmiş diye sarıldı bugün. yerim onu katır kutur.
devamını gör...
296.
sürekli gelir başıma bu çok yeni. birkaç gün önce oldu.
akşam trafiği malum, çok iyi bilmediğim bir semtteyim. trafiği bypass edeyim diye alternatif yol arıyorum. ara sokağa daldım. önümde giden bir araba onun da trafikten kaçtığını düşünerek takibe başladım. karanlık yağmur da var görüş açısı sıkıntılı biraz. araba nereye giderse ayrılmıyorum peşinden bir yere girdi kayboldu arkasından ben de girdim. bir sitenin park alanıymış. geri çıkayım derken uzaktan kumanda ile parkın kapısını da kapatmışlar içerde kaldım takip ettiğim sürücüyü buldum kapıyı açtırmak için.. bulamasam uzun bir süre kalırdım içerde sanırım...
akşam trafiği malum, çok iyi bilmediğim bir semtteyim. trafiği bypass edeyim diye alternatif yol arıyorum. ara sokağa daldım. önümde giden bir araba onun da trafikten kaçtığını düşünerek takibe başladım. karanlık yağmur da var görüş açısı sıkıntılı biraz. araba nereye giderse ayrılmıyorum peşinden bir yere girdi kayboldu arkasından ben de girdim. bir sitenin park alanıymış. geri çıkayım derken uzaktan kumanda ile parkın kapısını da kapatmışlar içerde kaldım takip ettiğim sürücüyü buldum kapıyı açtırmak için.. bulamasam uzun bir süre kalırdım içerde sanırım...
devamını gör...
297.
parkta otururken annesiyle 1 bebegimsi cocuk (3 yasinda falan zar zor vardir zaar) gelmis kaydiraktan kayarken bana bakip yanima kosmustu birlikte oynamistik.
kendimi istenmeyen guzel 1 durum icerisinde buldum. beni babasi bellemisti garibim, insallah iyidir suan.
tabi ustunden cok cok uzun zaman gecti, suan o cocuk 3-4 yaslarindadir. evet.
kendimi istenmeyen guzel 1 durum icerisinde buldum. beni babasi bellemisti garibim, insallah iyidir suan.
tabi ustunden cok cok uzun zaman gecti, suan o cocuk 3-4 yaslarindadir. evet.
devamını gör...