yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
başlık "sanagulbahcesivadetmedim" tarafından 12.11.2020 14:41 tarihinde açılmıştır.
161.
geçen hafta kafede "dünyada hiç güzellik yok her şey bozuk" demem üzerine garsonun "bence aynaya bakmanız yeterli" demesi tebessüm etmeme sebep olmuştu.
devamını gör...
162.
2017 yılının bahar aylarında, sabahın ilk hızlı treni ile eskişehir'den sakarya'ya gitmek için tren garına doğru yürüyorum. bir süredir sigara içemediğim için kendimi kötü hissettiğimi hatırlıyorum. nerdeyse bir hafta olmuştu sigarayı görmediğim. en pahalı kırmızı filtre sigaradan aldım bir paket. trenin gelmesine daha vardı. ilk sigarayı treni beklerken içmek istedim. yürüyen merdiven, yürüyüş, bilet kontrol, yürüyüş, normal merdiven. tamam artık treni gözleyebileceğim noktaya vardım. hava çok soğuktu ama güneş yerindeydi. renkler güzeldi. sigarayı içmek için doğru zaman gelmişti.
sigaranın ortalarındayken, ne zamandır orada olduğunu bilemediğim bir adam ilişti gözüme. üstü başı biraz tozluydu. elleri kirliydi. yanında da bi çanta vardır bu eski filmlerdekinden. adam önce sigarayı tutan elime baktı, sonra da yüzüme. hafifçe kafasını sallayarak mahcup bir şekilde selam verdi bana. o an abiye sigara ikram etmeliyim diye düşümdüm. sigarayı ona doğrulttuğumda refleks olarak pakete uzattı elini ama tam sigarayı alırken elinin ne kadar pis olduğunu fark etti ve '' sen ver istersen kirletmeyeyim paketi'' dedi ve tebesstüm etti. bişey diyemedim verdim ve ben de tebessüm ettim. uzunca bi süre hemde
sigaranın ortalarındayken, ne zamandır orada olduğunu bilemediğim bir adam ilişti gözüme. üstü başı biraz tozluydu. elleri kirliydi. yanında da bi çanta vardır bu eski filmlerdekinden. adam önce sigarayı tutan elime baktı, sonra da yüzüme. hafifçe kafasını sallayarak mahcup bir şekilde selam verdi bana. o an abiye sigara ikram etmeliyim diye düşümdüm. sigarayı ona doğrulttuğumda refleks olarak pakete uzattı elini ama tam sigarayı alırken elinin ne kadar pis olduğunu fark etti ve '' sen ver istersen kirletmeyeyim paketi'' dedi ve tebesstüm etti. bişey diyemedim verdim ve ben de tebessüm ettim. uzunca bi süre hemde
devamını gör...
163.
99 depremi sonraları millet iyice paranoyak olmuş, hafif bir sarsıntı hissetse veya deprem kelimesini duysa panik halinde koşturmaya başlıyorlardı.
öyle bir zamanda dışarıda oturuyoruz murat diye bir arkadaşla ilkokul çağındayız. mahalle gece kondu mahallesi ve her çeşit insan mevcut çingenesinden tut bulgar göçmenine, lazına tam bir curcuna.
bu manyak murat bir bağırdı deprem oluyoooo diye. tüm mahalle dışarı fırladı. safinaz teyze vardı oğlu bekir'in vücut felçli sadece konuşabiliyor. oğlunu sırtlamış dışarı koşuyor. karşıdan çingene bedihalar dışarı fırladı. öte taraftan bizimkiler çıktı derken murat'ı bi korku aldı ama nasıl altına dolduruyor titriyor.
ben bizimkilere gittim murat bağırdı birşey yok dememe rağmen inandıramıyorum yok gerçekten deprem oldu diyorlar. murat da aynı şekilde kendi ailesini ikna edemedi. sonra millet ortalığın sakinlediğini düşününce ilk bağıran murat'a sağol oğlum dediler. murat da iyi birşey başarmış gibi göğsü kabardı tabi. halbuki deprem falan olmamıştı. sonra evlere dağıldı tabi millet.
öyle bir zamanda dışarıda oturuyoruz murat diye bir arkadaşla ilkokul çağındayız. mahalle gece kondu mahallesi ve her çeşit insan mevcut çingenesinden tut bulgar göçmenine, lazına tam bir curcuna.
bu manyak murat bir bağırdı deprem oluyoooo diye. tüm mahalle dışarı fırladı. safinaz teyze vardı oğlu bekir'in vücut felçli sadece konuşabiliyor. oğlunu sırtlamış dışarı koşuyor. karşıdan çingene bedihalar dışarı fırladı. öte taraftan bizimkiler çıktı derken murat'ı bi korku aldı ama nasıl altına dolduruyor titriyor.
ben bizimkilere gittim murat bağırdı birşey yok dememe rağmen inandıramıyorum yok gerçekten deprem oldu diyorlar. murat da aynı şekilde kendi ailesini ikna edemedi. sonra millet ortalığın sakinlediğini düşününce ilk bağıran murat'a sağol oğlum dediler. murat da iyi birşey başarmış gibi göğsü kabardı tabi. halbuki deprem falan olmamıştı. sonra evlere dağıldı tabi millet.
devamını gör...
164.
bugün bir arkadaşımla bir parkta buluştuk, yeşillik görelim, nefes alalım diye. tanımadığımız insanlarla voleybol oynadık. uzun süredir insanların kötü, öfkeli ve tehlikeli hallerini görüyorduk. böyle sıcak kanlı bir aktivite içimizde bir şeyleri iyileştirdi. bir de şunu anladık: öğrenciyken komünite içinde olduğumuz için çevreye daha açık oluyoruz, bilhassa lisede, her şeyi sınıfça yapma pratiği. üniversite daha dağınık ama bireysel çabayla aktif olabilirsin. mezun olduktan sonra ise yabanileşme başlıyor. insanlardan umudu kesmemek için böyle minik fırsatları daha çok ciddiye almalıyız.
devamını gör...
165.
lisedeyken bir çocuktan hoşlanıyorum dikkatini çekmeye çalışıyorum filan buralar kar kış yerde buzlar var. fark etmedi başta beni sonra hızlı ca yürümeye başladım sonra tabii yerdeki buzdan kaymaya başladım. baya kayarak geçmiştim onunden o da fark etti:))
devamını gör...
166.
bunu daha önce bir yerde yazdım mı hatırlayamadım ama . istanbul da çalışırken bizim işte gündüz 10 - 11 gibi başlıyor.
ama o gün şirket toplantısı var diye sekiz de başlayacak. gece de uyuyamamışım. zor kalktım.
beşiktaş ta oturuyorum. iş yeri levent te.
barbaros tan minibüse bindim . minibüs tıklım tıklım. ayakta gidiyorum. arkada iki tane yaşlı kadın var . benim etrafımda da dolu kız hep ayaktayız.
kadınlar konuşuyor kendi arasında.
- hımm efendi çocuk bak kimseye bakmıyor.
+ evet bak kızları rahatsız etmemek için cama yanaşıyor.
- biraz kısa mı.
+ aman boy devede de var. bizim kızlar bulsa şöyle birini.
işte sohbetleri böyle 10 yıldan fazla oldu unuttum tamamını ama beni övüyorlar.
neyse minibüs boşalmaya başladı.
bende iyice havaya girdim ya. kadınlar beni iyice görsün diye onlara döndüm yüzümü.
- ay gördün mü fermuarı açık.
+ valla sapık mıdır nedir.
- pislik sapık ay bu.
o uyku sersemi halimle üstte kısa tişört altta fermuar açık unutmuşum ya.
baksırda düğmeli ön kısmı bir şeyler belli oluyor.
şimdi olsa linç edilmiştim allah tan o zaman afgan suriyeli falan yoktu.
ama o gün şirket toplantısı var diye sekiz de başlayacak. gece de uyuyamamışım. zor kalktım.
beşiktaş ta oturuyorum. iş yeri levent te.
barbaros tan minibüse bindim . minibüs tıklım tıklım. ayakta gidiyorum. arkada iki tane yaşlı kadın var . benim etrafımda da dolu kız hep ayaktayız.
kadınlar konuşuyor kendi arasında.
- hımm efendi çocuk bak kimseye bakmıyor.
+ evet bak kızları rahatsız etmemek için cama yanaşıyor.
- biraz kısa mı.
+ aman boy devede de var. bizim kızlar bulsa şöyle birini.
işte sohbetleri böyle 10 yıldan fazla oldu unuttum tamamını ama beni övüyorlar.
neyse minibüs boşalmaya başladı.
bende iyice havaya girdim ya. kadınlar beni iyice görsün diye onlara döndüm yüzümü.
- ay gördün mü fermuarı açık.
+ valla sapık mıdır nedir.
- pislik sapık ay bu.
o uyku sersemi halimle üstte kısa tişört altta fermuar açık unutmuşum ya.
baksırda düğmeli ön kısmı bir şeyler belli oluyor.
şimdi olsa linç edilmiştim allah tan o zaman afgan suriyeli falan yoktu.
devamını gör...
167.
devamını gör...
168.
dün bir başlıkta boydan atma muhabbeti yapmıştım, dme boydan atarsanız karşılık verirler diye mesaj geldi.
tebessüm ettim yalan yok :)
tebessüm ettim yalan yok :)
devamını gör...
169.
2013 falandı arkadaşım kuruyemişçi açtı. beraber çalışıyoruz o dönem ama hiçbir şey bilmiyoruz.
kuru üzümler var . güneş vuruyor toz geliyor kuruyor üzüm kararıyor çok tozlu görünüyor.
bir kuruyemişçiye sorduk sizin üzümler nasıl parlıyor böyle .
bize dediki ayçiçek yağı döküyoruz üzümlere . reyonda parlıyor böyle .
bize de hep gelen bir müşteri vardı yaşlı kemal amca.
neyse o gün kuru üzümü ayçiçek yağını döktük karıştırdık.
o sırada kemal amca geldi. bana dedi az kuru üzüm verin yiye yiye gideyim.
arkadaşım kese kağıdına koydu üzümü. kemal amca diyor ki kese kağıdına gerek yok. poşete gerek yok cebime koy.
ya biz diyoruz olmaz kese kağıdı. o diyor yok cebime.
en son cebine koyduk üzümleri bu gitti.
ertesi gün kemal amca geldi ve diyor ki. ulan oğlum kuru üzüme ayçiçek yağını basmışsınız insan bir söyler. ceket hep yağ oldu cebim elim.
kuru üzümler var . güneş vuruyor toz geliyor kuruyor üzüm kararıyor çok tozlu görünüyor.
bir kuruyemişçiye sorduk sizin üzümler nasıl parlıyor böyle .
bize dediki ayçiçek yağı döküyoruz üzümlere . reyonda parlıyor böyle .
bize de hep gelen bir müşteri vardı yaşlı kemal amca.
neyse o gün kuru üzümü ayçiçek yağını döktük karıştırdık.
o sırada kemal amca geldi. bana dedi az kuru üzüm verin yiye yiye gideyim.
arkadaşım kese kağıdına koydu üzümü. kemal amca diyor ki kese kağıdına gerek yok. poşete gerek yok cebime koy.
ya biz diyoruz olmaz kese kağıdı. o diyor yok cebime.
en son cebine koyduk üzümleri bu gitti.
ertesi gün kemal amca geldi ve diyor ki. ulan oğlum kuru üzüme ayçiçek yağını basmışsınız insan bir söyler. ceket hep yağ oldu cebim elim.
devamını gör...
170.
hastanede staj yaparken öğle aramda hastanenin en alt katına otomattan kahve almak için inmiştim. kahvemi almak için otomatın önüne gittiğimde bir amca durmuş yandaki büyük otomata bakıyordu. su alması gerektiğini ama nasıl yapacağını bilmediğini söyledi. yardım ettim ama 25 kuruşu eksik çıktı, cebimden çıkarıp attım direkt ama hiç düşünmedim bile öyle otomatik oldu. amca durdu, duygulanmış gibi gözleri doldu, bana bolca dua etti ve gitti. vay be dedim, demek varlığım bu kadar kıymetsiz değilmiş. küçük adımlarla bile olsa birilerinin işine yarayıp onları mutlu edebilirim. bol bol tebessüm etmiştim o gün.
devamını gör...
171.
2021 yılında korona oldum. ama nasıl ölüyorum.
korona olanları da her gün arıyorlar . nasılsınız ilacınızı aldınız mı. beni arayan soran yok.
ben de öksürüyorum sırtıma dikenler batıyor.
iç çamaşırı atlet don eşofman hazırladım bir poşete. acil servisi aradım.
hanfendi dedim ben ölüyorum bana bir ambulans gönderir misiniz.
kadın dediki. beyefendi siz yine konuşabiliyorsunuz. zaten yer yok hastanede. sizden daha kötü durumda olanlar var . çok kötü olursanız arayın. dedi kapattı.
neyse 10 gün geçti öyle beni arayan yok. ev arkadaşlarımı arıyorlar komşuları arayıp soruyorlar nasılsınız diye.
10. günde telefonum çaldı. sağlık bakanlığı ndan arıyorlar. sid beyle mi görüşüyorum dedi. evet benim dedi.
beyefendi dedi sizin bir ev arkadaşınız varmış. ona ulaşamadık . korona olmuş. o nasıl oldu iyi mi onu soracaktım.
bizimkiler puha hahha diye gülüyor.
korona olanları da her gün arıyorlar . nasılsınız ilacınızı aldınız mı. beni arayan soran yok.
ben de öksürüyorum sırtıma dikenler batıyor.
iç çamaşırı atlet don eşofman hazırladım bir poşete. acil servisi aradım.
hanfendi dedim ben ölüyorum bana bir ambulans gönderir misiniz.
kadın dediki. beyefendi siz yine konuşabiliyorsunuz. zaten yer yok hastanede. sizden daha kötü durumda olanlar var . çok kötü olursanız arayın. dedi kapattı.
neyse 10 gün geçti öyle beni arayan yok. ev arkadaşlarımı arıyorlar komşuları arayıp soruyorlar nasılsınız diye.
10. günde telefonum çaldı. sağlık bakanlığı ndan arıyorlar. sid beyle mi görüşüyorum dedi. evet benim dedi.
beyefendi dedi sizin bir ev arkadaşınız varmış. ona ulaşamadık . korona olmuş. o nasıl oldu iyi mi onu soracaktım.
bizimkiler puha hahha diye gülüyor.
devamını gör...
172.
2 sene önce falan. okuldan eve dönerken sokağın ortasında bir kaç çocuk gördüm. böyle yan yana dizilmişler. ilk bi anlamadım ne olduğunu. yaklaşınca gördüm biri arabayla kediyi ezmiş. çocuklarda başka bi araç ezmesin diye barikat kurmuşlar. kediyi aldım yolun kenarına koydum. çocukların ellerini de ıslak mendille silerken kediye dokunmamalari gerektiğini belediyenin onu alacağını falan söylüyodum. ıçlerinden biri gözleri parlaya parlaya "abla sen veteriner misin" diye sormuştu. öyle hayran hayran bakıyodu ki hayır diyememiştim. hâlâ beni gördüğünde veteriner abla diye seslenir. çocukların o kediyi korumak için girdikleri hâlleri hatırladıkça şuan bile gülümsüyorum:)
devamını gör...
173.
on sene kadar önceydi. ablamın en büyük oğlu olan yeğenim, çalıştığı şirketin de teşvikiyle bir ingilizce kursuna başlamıştı. bir akşam yeğenimin kursta olduğu bir saatte babam bir meseleden dolayı yağenimi arama ihtiyacı duydu. kulakları ağır işittiği için kendi cep telefonunu bana uzatarak benim aramamı istedi.
yeğenim tam dersteyken telefon çalmış. ingilizce öğretmeni kadın, yeğenimin elinden telefonu almış ve, derste telefon çalmasına da bir nevi ceza olarak, telefonun hoparlörünü açarak arayan kişiyle ingilizce konuşmak istemiş. babamın telefonu olduğu için de yeğenimin telefonunda ‘dedem arıyor’ şeklinde çıkmış, tabii ki. bunu gören ingilizce öğretmeni iyice keyiflenmiş: ‘tamam, deden yaşlı bir insandır, dalgamızı tam geçeriz’ demiş.
ancak telefon babamın telefonu olduğu halde konuşan kişi ben olduğum için, ben de şahsen iyi derecede ingilizce bildiğim için, kadınla şakır şakır ingilizce konuştum, tabii olarak. ‘ava giden (bazen de kendisi) avlanır pozisyonuna düşerek büyük bir şaşkınlık yaşayan öğretmen yeğenime: ‘nasıl oluyor da oluyor, senin deden bu kadar iyi ingilizce konuşabiliyor?’ diye sormuş. işin farkına varan yeğenim durumu izah etmiş ve o akşam sınıfça epeyce bir gülmüşler.
yeğenim tam dersteyken telefon çalmış. ingilizce öğretmeni kadın, yeğenimin elinden telefonu almış ve, derste telefon çalmasına da bir nevi ceza olarak, telefonun hoparlörünü açarak arayan kişiyle ingilizce konuşmak istemiş. babamın telefonu olduğu için de yeğenimin telefonunda ‘dedem arıyor’ şeklinde çıkmış, tabii ki. bunu gören ingilizce öğretmeni iyice keyiflenmiş: ‘tamam, deden yaşlı bir insandır, dalgamızı tam geçeriz’ demiş.
ancak telefon babamın telefonu olduğu halde konuşan kişi ben olduğum için, ben de şahsen iyi derecede ingilizce bildiğim için, kadınla şakır şakır ingilizce konuştum, tabii olarak. ‘ava giden (bazen de kendisi) avlanır pozisyonuna düşerek büyük bir şaşkınlık yaşayan öğretmen yeğenime: ‘nasıl oluyor da oluyor, senin deden bu kadar iyi ingilizce konuşabiliyor?’ diye sormuş. işin farkına varan yeğenim durumu izah etmiş ve o akşam sınıfça epeyce bir gülmüşler.
devamını gör...
174.
üniverisite 3.sınıftayım. sınıftan bir kıza hafif yanığım.kendisi nasıl naif böyle nasıl tatlı...işte neyse zemin mekaniği vizesinden çıkmışım. o yorgunlukla kendimi attım yatağa uyudum. aşırı gerçekçi rüya gördüm. kız bizim yurda gelmiş falan oturuyoruz. ama rüya falan değil lan nasıl gerçek... uyandım aniden etrafa bakıyorum. odadaki çocuk ders çalışıyor. ben odada kızı arıyorum uykulu uykulu. uyku sersemliği ve aşk salaklığı birleşik şekilde gittim çocuğa sordum:
ben: nerde?
arkadaş: kim nerde?
ben: ceyda vardı ya.
arkadaş: ne ceydası?
ben: lan ceyda vardı ya burda benle oturuyordu
çocuk anladı rüya olduğunu kahkaha atmaya başladı. yere yatıyor gülmekten. jeton düştü tabi bende de rüya görmüşüm qq
burda anlatınca komik mi bilmiyorum ama o an iyi güldük.
ben: nerde?
arkadaş: kim nerde?
ben: ceyda vardı ya.
arkadaş: ne ceydası?
ben: lan ceyda vardı ya burda benle oturuyordu
çocuk anladı rüya olduğunu kahkaha atmaya başladı. yere yatıyor gülmekten. jeton düştü tabi bende de rüya görmüşüm qq
burda anlatınca komik mi bilmiyorum ama o an iyi güldük.
devamını gör...
175.
başından geçen diyince gerçekten de kaldırımda yürürken başımdan geçen bir kuş vardı aklıma o geldi. beni tebessüm ettirmemişti ama sanırım etrafta gören birkaç kişiyi tebessüm ettirdi.
sıradan bir günde sıradan bir kaldırımda sıradan bir yürüyüş yapmaktaydım. büyük ihtimalle ekmek almaya falan gidiyordum hatırlamıyorum.
neyse yürürken bir anda ileriden bana doğru büyüyen bir karartı belirdi. inceden savunma pozisyonuna geçerken bunun bir kırlangıç olduğunu anladım fakat tüm bu kavrayış süreci max beş saniye içinde oluyor. ardından aptal kuşun adeta bir mermi gibi istifini bozmadan kafamı hedeflediğine emin olarak ellerimi başımın üstüne kapatıp yere eğildim. tabi etrafta insanlar kafama bomba atılmışçasına girdiğim savunma halini görünce durup baktılar falan. bir iki ihtiyarın tieeheh diye gülüş sesini duyduğuma eminim. sanki kendi kafalarına kuş atak yapsa keriz gibi bekleyecekler de buna şaşırıyorlar. kuş lan bu! şakası olmaz. deler geçer kafanı.
her neyse saldırıyı atlattım derken kuşların en ahmağı, kırlangıçların en hasedi olan o kuş geri dönerek çok seri hamlelerle önce arkadan bacağıma ve bir daha geri dönerek kafama çarptı. adeta el kadar kırlangıçtan dayak yemiş olan 1.83 lük adam oradan apar topar uzaklaştı. bu şehirde bir daha onu kimseler görmedi.
yıllar sonra bu olaydan esinlenerek batman hikayesini yarattılar. kırlangıcı yarasa yapıp olaya karizma eklediler.
sıradan bir günde sıradan bir kaldırımda sıradan bir yürüyüş yapmaktaydım. büyük ihtimalle ekmek almaya falan gidiyordum hatırlamıyorum.
neyse yürürken bir anda ileriden bana doğru büyüyen bir karartı belirdi. inceden savunma pozisyonuna geçerken bunun bir kırlangıç olduğunu anladım fakat tüm bu kavrayış süreci max beş saniye içinde oluyor. ardından aptal kuşun adeta bir mermi gibi istifini bozmadan kafamı hedeflediğine emin olarak ellerimi başımın üstüne kapatıp yere eğildim. tabi etrafta insanlar kafama bomba atılmışçasına girdiğim savunma halini görünce durup baktılar falan. bir iki ihtiyarın tieeheh diye gülüş sesini duyduğuma eminim. sanki kendi kafalarına kuş atak yapsa keriz gibi bekleyecekler de buna şaşırıyorlar. kuş lan bu! şakası olmaz. deler geçer kafanı.
her neyse saldırıyı atlattım derken kuşların en ahmağı, kırlangıçların en hasedi olan o kuş geri dönerek çok seri hamlelerle önce arkadan bacağıma ve bir daha geri dönerek kafama çarptı. adeta el kadar kırlangıçtan dayak yemiş olan 1.83 lük adam oradan apar topar uzaklaştı. bu şehirde bir daha onu kimseler görmedi.
yıllar sonra bu olaydan esinlenerek batman hikayesini yarattılar. kırlangıcı yarasa yapıp olaya karizma eklediler.
devamını gör...
176.
her şeye rağmen yaşayabiliyor, gülebiliyor hatta mutlu oluyoruz lan.. sizce de komik değil mi.?
devamını gör...
177.
çok küçüğüm, ilk defa benden küçük bir çocukla hatta bebekle karşılaşmıştım. komşumuzun çocuğu doğmuş biz de annemle onlara bebek görmeye gitmişiz elimde cipsimle fnfjgj.
bebeği bir gördüm. minicik. beşiğinde mışıl mışıl uyuyor. annemler otururken ben bebeği tekrar görmek için odasına gittim ve uyandığını fark ettim. çocukken çok paylaşımcıydım. bencillik sonradan yüklendi.
olmayan ablalık duygusu bir anda yüklendi bana. beşiğin başında cips yiyorum. bebekse çipil çipil bana bakıyor. lokmam boğazımdan geçmedi. bir tane de ona uzattım. yemedi. tüm anaçlığım örselendi. anneme koştum ve bebek cips yemiyor, küstüm dedim.
lafımdan sonra herkes koştu bebeğin yanına gjfjgj. neyse ki bebek gerçekten de reddetmişti cips teklifimi. kendi kaybetti. cipsimi onunla paylaşacak kadar sevmiştim onu.
bebeği bir gördüm. minicik. beşiğinde mışıl mışıl uyuyor. annemler otururken ben bebeği tekrar görmek için odasına gittim ve uyandığını fark ettim. çocukken çok paylaşımcıydım. bencillik sonradan yüklendi.
olmayan ablalık duygusu bir anda yüklendi bana. beşiğin başında cips yiyorum. bebekse çipil çipil bana bakıyor. lokmam boğazımdan geçmedi. bir tane de ona uzattım. yemedi. tüm anaçlığım örselendi. anneme koştum ve bebek cips yemiyor, küstüm dedim.
lafımdan sonra herkes koştu bebeğin yanına gjfjgj. neyse ki bebek gerçekten de reddetmişti cips teklifimi. kendi kaybetti. cipsimi onunla paylaşacak kadar sevmiştim onu.
devamını gör...
178.
balkonumda sadece seyirlik olsun diye diktiğim ayçiçeklerin, çiçeklenip çekirdeğe durmasından sonra bir grup serçe tarafından talan edilmesi. kuş seslerini duyunca balkona çıkmam. beni görünce kaçışmaları ama karşı evin balkon demirinde durmaları. gelin yiyin lan şerefsizler deyip geri çekilince de hemen geri gelmeleri. şimdi balkona bir de onlar için su koyuyprum
devamını gör...
179.
yaklasik birkac ay once izbanda sapik dedigim kisinin aslinda oyle bi niyetinin olmadigini sadece tanismak istedigini ogrenmistim. yanima gelip konusmak yerine surekli takip edip durdugu ve degisik degisik baktigi icin onu kotu biri sanip cok korkmustum. sonrasinda da ben onu dinlemedigim icin bagirip rezil etmistim herkese ama simdi onunla konusmaya basladik. insanin sapigiyla konusmasi gercekten cok ilgincmis* sapik dedigime cok icerlemis ama kotu bi niyetinin olmadigini ogrendim. bi daha tanismak istedigi kisilere boyle yapmamasi gerektigini de ogrettim* eger konusmamiz ilerlerse ilerde anlatabilecegim tanisma hikayemizle ask yasiyor olucam*
devamını gör...
180.