browni reklamları
browniyi yiyor mu yoksa onunla sevişiyor mu anlaşılamayan birtakım kadınların bulunduğu reklamlar. itici...
bir de magnum reklamları var ki, sanırsın... neyse, bunu yazmayayım da hayal gücünüze bırakayım.
sizi bilmem ama bende tiksinti uyandırıyor bu tür reklamlar. tıpkı cips ya da kraker reklamlarındaki çatır çutur yeme sesinin yaptığı gibi...
bir de magnum reklamları var ki, sanırsın... neyse, bunu yazmayayım da hayal gücünüze bırakayım.
sizi bilmem ama bende tiksinti uyandırıyor bu tür reklamlar. tıpkı cips ya da kraker reklamlarındaki çatır çutur yeme sesinin yaptığı gibi...
devamını gör...
çetin ceviz
genel olarak zor ve karmaşık karakterli olan ve yola gelmeyen insanlar için kullanılan bir deyim.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
şimdiye kadar yaptığım/ız en güzel, en birlikte, en omuz omuza, en anlamlı yayındı benim için.
yayını hazırlarken çok zorlandım, anons ederken sesim titredi, anlatamadım derdimi diye düşündüm. ama öyle değil, derdimiz bir zaten hepimiz aynı derde sahibiz.
birlikte gülmek güzel canım insanlar, birlikte ağlamak da çok güzelmiş bugün bunu gördüm. iyi ki varsınız, hepiniz ayrı ayrı o kadar güzelsiniz ki; size dair söyleyebileceğim tek şey kocaman bir "iyi ki"!
birlikte güzel ve güneşli günler göreceğimiz daha aydınlık yarınlarımız olsun...
yayını hazırlarken çok zorlandım, anons ederken sesim titredi, anlatamadım derdimi diye düşündüm. ama öyle değil, derdimiz bir zaten hepimiz aynı derde sahibiz.
birlikte gülmek güzel canım insanlar, birlikte ağlamak da çok güzelmiş bugün bunu gördüm. iyi ki varsınız, hepiniz ayrı ayrı o kadar güzelsiniz ki; size dair söyleyebileceğim tek şey kocaman bir "iyi ki"!
birlikte güzel ve güneşli günler göreceğimiz daha aydınlık yarınlarımız olsun...
devamını gör...
iki insanın arasında bağ oluşmasını sağlayan şeyler
aynı yaraya sahip olan insanlar birbirine merhem olur dostlar. aslında insan anlayabildiği ve anlatabilecegi biri ile bağ kuruyor daha çok. çünkü öyledir ya istediğin kadar anlamaya çalış, yaşamadıgin bir şeyi anlayamazsin.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
kız arkadaşıma atacağım mesajı yanlışlıkla abime, "uyandın mı bitanem" diye attığım onunda bana uyandım bitanem diyerek geri döndüğü ve utancımdan uzun süre yüzüne bakamadım bir dalgınlıktı.
devamını gör...
duş alırken şarkı söylemek
klip bile çekiyorum. suyun altında ağlamalı klip çekmek gibisi yok.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
biri bana yürüdü mü ya?
kulaklarım çınladı?
ahahah sağolasın sevgili balkoninsani ama meja'ya dediğimi sana da söylemek zorundayım, ben başı bağlı bir erkeğim.
yoksa valla bak ilk tercihim sen olurdun? ahaja
kulaklarım çınladı?
ahahah sağolasın sevgili balkoninsani ama meja'ya dediğimi sana da söylemek zorundayım, ben başı bağlı bir erkeğim.
yoksa valla bak ilk tercihim sen olurdun? ahaja
devamını gör...
günün sosyal medya ünlüsü
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
“ bir şarkı istiyorum uykusuzkahve, son bir şarkı. 'bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin' son defa çal benim için. “
hayırlı olsun hepimize, harikasınız. emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler, elinize sağlık.
hayırlı olsun hepimize, harikasınız. emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler, elinize sağlık.
devamını gör...
ne zaman uçacağım sorunsalı
merakla beklenendir.
kaçınılmaz olduğu bilinmektedir.
teselliye ihtiyaç yoktur.
aldatmaya da öyle.
kaçınılmaz olduğu bilinmektedir.
teselliye ihtiyaç yoktur.
aldatmaya da öyle.
devamını gör...
evini arabasını anlatıp duran insan
muhtemelen başka övünecek bir şeyi olmayan insandır.
bu davranışı daha çok mirasyedi olan tipler yapar. kendi emeği ile kazanan insanlar malından mülkünden bahsetmekten olabildiğince uzak durur çünkü.
bu davranışı daha çok mirasyedi olan tipler yapar. kendi emeği ile kazanan insanlar malından mülkünden bahsetmekten olabildiğince uzak durur çünkü.
devamını gör...
terk edilme korkusuyla yalnızlığı yeğlemek
“beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. tedirgin etme beni. bu sefer geride bir şey bırakmadım. tasımı tarağımı topladım geldim. neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. beni uyandır.”
― oğuz atay, tutunamayanlar
başka da bişey demeye gerek yok gibi.
― oğuz atay, tutunamayanlar
başka da bişey demeye gerek yok gibi.
devamını gör...
kabuğunu soyacağımız meyvenin yıkanmasının sebebi
tozlu olması, yere düşmesi, tüketiciye ulaşıncaya kadar üzerinde insanların tükürük damlacıklarına kadar pek çok şeyin bulunabilir olmasını geçiyorum çünkü bunlar en azından kabuğu soymakla bertaraf edilebilirler. o meyve yıkanmazsa zirai ilaç kalıntılarï ve kimyasallar önce kişinin eline bulaşır, sonrasında ağzına yol alır. ilaçlamadan sonra meyveyi hasat etmek için minimum süreler vardır, bu süre bazı ilaçlar için iki günken bazı ilaçlarda yedi güne kadar çıkar ve üreticinin bu uyarıya sadık kaldığını bilmeniz imkansızdır. ham halde koparılıp daha sonra olgunlaştırılan meyveler de olgunlaştırılma esnasında kimyasallara maruz bırakılır, bu yöntem özellikle muzda kullanılır. satın aldığınız meyve bu işlemlere maruz bırakılmış olabilir. olmasa dahi o meyveyi satın alınıncaya kadar daha önce kimse yıkamamıştır çünkü yıkanma çürümeyi hızlandırır. o meyve yıkanmadan soyulduğunda muhtemelen bir sonraki gün kimse zehirlenmez ancak az miktarda alınan bu zirai zehirler vücutta uzun vadede etkisini gösterir.
devamını gör...
insan sorgulamalı mı sorgulamamalı mı sorunsalı
sorgulayın, sorgulayalım türdaşlarım.
nazım hikmet'in dediği gibi yoksa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
insanı insan yapan sorgulamak değil midir?
mutlu olmak adına insanı insan yapan en temel özelliklerden birine sırt mı çevirelim?
hem nedir mutluluk sanki söyleyin bana?
nazım hikmet'in dediği gibi yoksa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
insanı insan yapan sorgulamak değil midir?
mutlu olmak adına insanı insan yapan en temel özelliklerden birine sırt mı çevirelim?
hem nedir mutluluk sanki söyleyin bana?
devamını gör...
şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını
2 haftalık bir aradan sonra herkese tekrardan merhabalar sevgili yazarlar. bu hafta hem sizlere hem de biraz özüme dönüyorum.
bu akşam programımızda, 96&97 seneleri metallica'sı var.
sadece load&reload albüm zamanlarına, şarkılarına ve de tabii ki hikayelerimize değineceğimiz bir program olacak. benim için en özel olan müzik grubunun bu zamanlarını; şu sıralar kendi yaşadığım ve değişen hayatımla bağdaştırdığım için bu iki albümü sizlere anlatmaya çalışmak benim için özel olacak.
30 yıldır hala aynı müzik ateşi ile birlikte çatır çatır çalmaya devam eden bu adamların bütün kariyerini tek bir programda anlatmak mümkün olmayabilirdi benim için. o yüzden thrash ruhunu hala taşıyan genç arkadaşlar ve bu ruhu kaybetmemiş abilerim, ablalarım üzülmesin; sonraki programlarda bol bol dinleyeceğiz.
bu programda nothing else matters olmayacak sevgili yazarlar, baştan uyarayım...**
bu akşam, kıyıda köşede kalmış, cevheri pek de bilinmeyen metallica şarkılarını dinlerken, sizlerden de beklediğim anılar ve hikayelerle birlikte olacağız.
bu akşam programımızda, 96&97 seneleri metallica'sı var.
sadece load&reload albüm zamanlarına, şarkılarına ve de tabii ki hikayelerimize değineceğimiz bir program olacak. benim için en özel olan müzik grubunun bu zamanlarını; şu sıralar kendi yaşadığım ve değişen hayatımla bağdaştırdığım için bu iki albümü sizlere anlatmaya çalışmak benim için özel olacak.
30 yıldır hala aynı müzik ateşi ile birlikte çatır çatır çalmaya devam eden bu adamların bütün kariyerini tek bir programda anlatmak mümkün olmayabilirdi benim için. o yüzden thrash ruhunu hala taşıyan genç arkadaşlar ve bu ruhu kaybetmemiş abilerim, ablalarım üzülmesin; sonraki programlarda bol bol dinleyeceğiz.
bu programda nothing else matters olmayacak sevgili yazarlar, baştan uyarayım...**
bu akşam, kıyıda köşede kalmış, cevheri pek de bilinmeyen metallica şarkılarını dinlerken, sizlerden de beklediğim anılar ve hikayelerle birlikte olacağız.
devamını gör...
takiyüddin'in rasathanesi
ya da direkt takiyüddin rasathanesi. osmanlı topraklarında kurulmuş ilk rasathanedir. adı üzerinde, astronom takiyüddin tarafından 1575'te kurulmuştur. zic-i uluğ bey'in* geçerliliğini yitirdiği gerekçesiyle, sokollu mehmed paşa ve hoca sadettin efendi'nin desteğiyle, 3. murat'ın zamanında ve izniyle gerçekleştirilmiştir. döneminin en ileri teknolojilerini barındırıyor, araştırmacılara çalışma alanı sağlıyor, zengin bir kütüphane de barındırıyor idi.
fakat ne yazık ki uzun ömürlü olamadı. kuruluşundan hemen sonra, takvimler 1580'i gösterdiğinde yıkıldı. gerekçesi de "takiyüddin ve yardımcılarının meleklerin bacaklarını izlediği" idi. bu konuda o zamanlar baş gösteren veba salgını ya da deprem afetleri de söz konusudur. ama gene de genel kanı, kurulmasından hoşnutsuz olan ulema mensuplarının ve birtakım tarikatların karşıtlığı sebebiyle yıkıldığı üzerinedir.
neticede osmanlı'nın cahil cühela halk kesiminin osmanlı'ya ödettiği bir diğer ağır bedeldir. buna rağmen gene de topraklarımızdaki modern astronomi çalışmaları oldukça eskiye dayanmakta fakat gerekli ilgiyi hem geçmişte hem de bugün göremediğinden her geçen gün biraz daha unutulmakta, eskimektedir. ta 16. yüzyılda "dine karşı olduğu" gerekçesiyle engellenen astronomi, 400 küsür yıl sonra hala daha aynı gerekçeyle engellenemese de göz ardı edilebilmektedir. bu da bu toprakların laneti olsa gerek.
fakat ne yazık ki uzun ömürlü olamadı. kuruluşundan hemen sonra, takvimler 1580'i gösterdiğinde yıkıldı. gerekçesi de "takiyüddin ve yardımcılarının meleklerin bacaklarını izlediği" idi. bu konuda o zamanlar baş gösteren veba salgını ya da deprem afetleri de söz konusudur. ama gene de genel kanı, kurulmasından hoşnutsuz olan ulema mensuplarının ve birtakım tarikatların karşıtlığı sebebiyle yıkıldığı üzerinedir.
neticede osmanlı'nın cahil cühela halk kesiminin osmanlı'ya ödettiği bir diğer ağır bedeldir. buna rağmen gene de topraklarımızdaki modern astronomi çalışmaları oldukça eskiye dayanmakta fakat gerekli ilgiyi hem geçmişte hem de bugün göremediğinden her geçen gün biraz daha unutulmakta, eskimektedir. ta 16. yüzyılda "dine karşı olduğu" gerekçesiyle engellenen astronomi, 400 küsür yıl sonra hala daha aynı gerekçeyle engellenemese de göz ardı edilebilmektedir. bu da bu toprakların laneti olsa gerek.
devamını gör...
ucubeler
bir sirk cücesi olan hans’ın güzeller güzeli trapezci cleopatra’ya duyduğu imkânsız aşkın ve arzunun hikâyesini anlatan 1932 yapımı bu film, ilk dakikalarından son sahnelerine dek, “ötekilerin" ve "ayrımcılığın" ne olduğuna dair pek çok soruya ilham vermiştir.
freaks
sirk çığırtkanının, insanlarda merak uyandıran, ucubenin hikayesine bir giriş niteliğindeki konuşmasına kulak vermek ayrıca önemlidir: “bizde yalan yok dostlarım. elimizde canlı, nefes alıp veren hilkat garibeleri olduğunu söylemiştik. onlara güldünüz, onları görünce ürperdiniz. ama doğumda başınıza bir kaza gelmiş olsa, siz de onlar gibi olabilirdiniz.”
yönetmen tod browning, makyaj ve kostüm kullanmaktansa filmde görüntüleri son derece farklı olan insanları kullandı. kimi doğuştan getirdiği genetik özellikleri nedeniyle kimiyse uğradığı saldırılar sonucunda diğer insanlardan farklı görünüyordu.
filmde yer alan oyuncuların hepsi gerçek hayatlarında görüntüleri nedeniyle sirklerde çalışıyorlardı.
gösterildiği yıllarda seyirciler dayanamayarak sinemayı terketmiş, sonra da filmin sinemalarda gösterilmesi yasaklanmıştır.
sinema tarihinin en rahatsız edici filmlerinden biri olarak kabul edilir.
film adından da anlaşılacağı üzere ucube olarak nitelendirilebilecek insanların hikayesini anlatırken bir bakıyorsunuz ki gerçek ucubeler fiziksel tuhaflıkları nedeniyle diğerlerini ötekileştirilip aşağılayan ve her istediğini yapma hakkını kendinde gören "normal gözüken" insanlar.
freaks
sirk çığırtkanının, insanlarda merak uyandıran, ucubenin hikayesine bir giriş niteliğindeki konuşmasına kulak vermek ayrıca önemlidir: “bizde yalan yok dostlarım. elimizde canlı, nefes alıp veren hilkat garibeleri olduğunu söylemiştik. onlara güldünüz, onları görünce ürperdiniz. ama doğumda başınıza bir kaza gelmiş olsa, siz de onlar gibi olabilirdiniz.”
yönetmen tod browning, makyaj ve kostüm kullanmaktansa filmde görüntüleri son derece farklı olan insanları kullandı. kimi doğuştan getirdiği genetik özellikleri nedeniyle kimiyse uğradığı saldırılar sonucunda diğer insanlardan farklı görünüyordu.
filmde yer alan oyuncuların hepsi gerçek hayatlarında görüntüleri nedeniyle sirklerde çalışıyorlardı.
sinema tarihinin en rahatsız edici filmlerinden biri olarak kabul edilir.
film adından da anlaşılacağı üzere ucube olarak nitelendirilebilecek insanların hikayesini anlatırken bir bakıyorsunuz ki gerçek ucubeler fiziksel tuhaflıkları nedeniyle diğerlerini ötekileştirilip aşağılayan ve her istediğini yapma hakkını kendinde gören "normal gözüken" insanlar.
devamını gör...


