şafşavan
fas'ın kuzeybatısında, rif dağları'nın eteğine yakın bir konumda yer alan küçük ve tatlı şehirdir.
şehri diğer kentlerden ayıran özelliği ise evlerinin mavi boyalı olmasıdır. evlerin dış cephe duvarları, merdivenleri, direkleri yani neredeyse tamamı mavi-beyaz boyalar ile boyanmış durumdadır.
mavi boyalı olmasının nedeninin 2 rivayete dayandığı söylenmektedir.
ilk rivayet, ilk tanımda da yer alan bir yahudi geleneği, ikinci rivayet ise evlerini mavi renge boyayanların kötü ruhlar tarafından rahatsız edilmeyeceğine olan inançtır.
tıpkı bodrum'un beyaz boyalı evleri gibi bu şehir de mavi boyalı evleriyle turistler tarafından büyük ilgi görmektedir.
kaynak:şafşavan
ps: kaynak belirttiğim sayfayı incelerseniz çok daha detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz, gerçekten çok güzel anlatmış.
şehri diğer kentlerden ayıran özelliği ise evlerinin mavi boyalı olmasıdır. evlerin dış cephe duvarları, merdivenleri, direkleri yani neredeyse tamamı mavi-beyaz boyalar ile boyanmış durumdadır.
mavi boyalı olmasının nedeninin 2 rivayete dayandığı söylenmektedir.
ilk rivayet, ilk tanımda da yer alan bir yahudi geleneği, ikinci rivayet ise evlerini mavi renge boyayanların kötü ruhlar tarafından rahatsız edilmeyeceğine olan inançtır.
tıpkı bodrum'un beyaz boyalı evleri gibi bu şehir de mavi boyalı evleriyle turistler tarafından büyük ilgi görmektedir.
kaynak:şafşavan
ps: kaynak belirttiğim sayfayı incelerseniz çok daha detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz, gerçekten çok güzel anlatmış.
devamını gör...
diyetisyen
en çok para yedirdiğim sağlık çalışanı gurubu.
devamını gör...
zaten herkes benle uğraşıyor kafasındaki insanlar
tamamına yakını benden uzak dursun.
devamını gör...
eleştirilen insana dönüşmek
eleştirdiğimiz insana dönüşmek değilde, aslında eleştirdiğimiz şeyi bizimde yaptığımız gerçeğini kabul etmemiz lazım..
hiçbirşeyi beğenmediğim çok söylendiği için, kendimi geliştirmek adına eleştirdiğim şeyleri bende yapıyormuyum diye düşünmeye başladım, çok kızdığım ve ben hiç yapmıyorum dediğim (hatta, bi insan bunu nasıl yapar yeaa, aptal filan olması lazım, bu kadar basit bi işi yaani bile dediğim hemde) bazı şeyleri benimde yaptığımı farkettiğim oldu, bunu düşünmeye başlamak önemli birşey bence, çünkü bir şekilde kendi kendinizi takip ediyorsunuz heralde, ve başkası yaptığında kızdığınız şeyi, kendinizinde yaptığını, en kötüsü istemeyerek yapılabildiğini görüyorsunuz, o insana kızarken, kasıtlı yaptığını zannedip kızıyorsunuz, ama kendiniz yapınca aslında onunda istemeyerek yapmış olabileceğini, o insanı anlıyorsunuz..
zor ama çok eğitici bir durum, tabi bunu istemeniz lazım önce..
*bunu yaptığınızı birine söylerseniz, hemen size kendi eleştirdiği şeyleri kabul ettirmeye çalışır, çünkü herkes buna can atıyor, istiyorki o herkesi eleştirsin.. ama kimse bi dakka ya ben çok mu doğruyum sanki diyip, aynı gözle bi kendine bakmıyor.. bir insanın herşeyin doğrusunu bilmesi mümkün mü, buna nasıl inanıyoruz.. kendimi de katıyorum.. birde bunu yapana kızıyoruz, aynı şeyi yapıyoruz halbuki..
hiçbirşeyi beğenmediğim çok söylendiği için, kendimi geliştirmek adına eleştirdiğim şeyleri bende yapıyormuyum diye düşünmeye başladım, çok kızdığım ve ben hiç yapmıyorum dediğim (hatta, bi insan bunu nasıl yapar yeaa, aptal filan olması lazım, bu kadar basit bi işi yaani bile dediğim hemde) bazı şeyleri benimde yaptığımı farkettiğim oldu, bunu düşünmeye başlamak önemli birşey bence, çünkü bir şekilde kendi kendinizi takip ediyorsunuz heralde, ve başkası yaptığında kızdığınız şeyi, kendinizinde yaptığını, en kötüsü istemeyerek yapılabildiğini görüyorsunuz, o insana kızarken, kasıtlı yaptığını zannedip kızıyorsunuz, ama kendiniz yapınca aslında onunda istemeyerek yapmış olabileceğini, o insanı anlıyorsunuz..
zor ama çok eğitici bir durum, tabi bunu istemeniz lazım önce..
*bunu yaptığınızı birine söylerseniz, hemen size kendi eleştirdiği şeyleri kabul ettirmeye çalışır, çünkü herkes buna can atıyor, istiyorki o herkesi eleştirsin.. ama kimse bi dakka ya ben çok mu doğruyum sanki diyip, aynı gözle bi kendine bakmıyor.. bir insanın herşeyin doğrusunu bilmesi mümkün mü, buna nasıl inanıyoruz.. kendimi de katıyorum.. birde bunu yapana kızıyoruz, aynı şeyi yapıyoruz halbuki..
devamını gör...
reis diye hitap eden sevgili
iyi yapıyordur.
sizin gözünüzdeki ideal çift olma gayemiz yok ama severek kullanıyoruz.
ayrıca aslanım, tosunum, adam gibi adam vs kalıpları da kullanıyoruz.
hatta kız telefonumda sevgili musa diye kayıtlı.
bir ilişkinin ciddiyeti bence bunlarla ölçülmemeli.
evet sevgilim en yakın arkadaşım. hatta kanka bile diyorum. sevgili olmadan önce hiç kanka ayağı yapmadım direkt niyetimi belli edip yürüdüm hatta koştum. o da koştu. zaten ben referandum muyum bir kadın bana kalkıp hayır diyebilsin..
neyse iyi anlaşıyor musun sohabet edebiliyor musun kendin olabiliyor musın mutlu musun güven var mı seviyor musun vs sayısız önemli keiterlerden biri reis dememek değil..
sizin gözünüzdeki ideal çift olma gayemiz yok ama severek kullanıyoruz.
ayrıca aslanım, tosunum, adam gibi adam vs kalıpları da kullanıyoruz.
hatta kız telefonumda sevgili musa diye kayıtlı.
bir ilişkinin ciddiyeti bence bunlarla ölçülmemeli.
evet sevgilim en yakın arkadaşım. hatta kanka bile diyorum. sevgili olmadan önce hiç kanka ayağı yapmadım direkt niyetimi belli edip yürüdüm hatta koştum. o da koştu. zaten ben referandum muyum bir kadın bana kalkıp hayır diyebilsin..
neyse iyi anlaşıyor musun sohabet edebiliyor musun kendin olabiliyor musın mutlu musun güven var mı seviyor musun vs sayısız önemli keiterlerden biri reis dememek değil..
devamını gör...
ekonomiyi eleştiren kara çarşaflı kadın
sokak röportajında ekonomiden memnun musunuz diye soruluyor, sonrasında olaylar başlıyor. ön yargılarınızdan kurtularak sonuna kadar dinlemenizi tavsiye ederim. gerçi şimdi yorum olarak kurgu yada fake diyecek arkadaşlar çıkacaktır ama 50 tlye insanları kameraya konuşturmayı kimlerin sevdiğini biz çok iyi biliyoruz.
devamını gör...
19 yaşındakilere tavsiyeler
ben hayata, kendime, insanlara dair bugün bildiğim çoğu şeyi 19 yaşımda öğrendim. her insan geri dönüp baktığında bunu 19 yaşı için diyebilir mi, bilmiyorum, aslında yaş pek önemli değil. yine de benden bir tavsiye beklense sanırım şunu derdim: öğreneceğin pek çok şeyi acı ya da üzücü olaylar sonrasında elde ediyor olman, bir şeyler öğrenmek için illa acı ya da üzücü şeyler yaşamanın gerektiği anlamına gelmiyor. canını yakarak deneyim edinme veya bu amaç için canının yanmasını göze alma huyunu bir kenara bırak; ve sana kötü hissettiren, yanlış gelen bağlamlardan ve insanlardan kaçın. senin ve hayatın için doğruluğuyla sana birçok şey katacak insanlara hayatında yer aç. doğru insanlar da tek başına seni düzlüğe çıkaramayacak, ama artık daha anlamlı, daha güzel manzaralı bir yokuşun olacak.
devamını gör...
menstrual cup
menstrüel kap adet kanını toplaması için vajina içine yerleştirilen basit plastik bir kasedir. 10-38 ml kan tutabilir ve 4-12 saatte bir boşaltılmalıdır. biliyorsunuz kadınlar (cis kadınlar) ergenlikten menopoz dönemine kadar 21-35 günde bir 60-80 ml kan kaybeder vajinal yoldan. buna regl ya da menstruasyon diyoruz. bu kanı serbestçe akıtmak da mümkün (free bleeding). menstruel kap ilk defa 1937'de bir aktris tarafından keşfedilip satışa sunulmuş ama tassette firması 4-5 yıl içinde kapanmış. nedeni sadece pazarlama başarısızlığı değil; çok ayıp vajinaya öyle bir şey sokulur mu, bekaret n'olcek? denmesiymiş. aslında bu ruh halini en iyi bu coğrafyada büyüyen bizler biliriz, değil mi? vajinaya giriş çıkış tabusaldır bizim kültürümüzde. bir kadının hele de 'kendi' vajinasına bir şey sokması bedeni üzerindeki erkek egemenliğine doğrudan baş kaldırı... tövbeee* neyse işte tampon da menstruel kap da "bakire"lerin de kullanabileceği, "kızlık zarı"nı yırtmayan iç ürünler. hem de kullanması ped ya da emici kulotlara kıyasla çok daha konforlu, ha bir de güvenli. ama bunun tam tersini söyler patriyarka. patriyarka tıbbı da emeline alet eder. toksik şok sendromu olursun, vajinan yırtılır, böbreğin çürür diye korkutur kadını. menstrüel kap 80 yıl önce keşfedilmesine rağmen adını yeni duymamızın nedeni bu. öcü göstermişler.
devamını gör...
hes kodu olmadan toplu taşıma kullanmanın yasak olması
yakın zamanda gelecek olan uygulama olacak ve hes kodunuzu istanbul kart ile eşleştirmek zorundasınız google üzerinden kişiselleştirme istanbul kart yazarak karşınıza çıkan web sitesinden istanbul kartınızı hes kodunuz ile eşleştirebilirsiniz.
devamını gör...
bir erkeği kırmadan ona tipsiz olduğunu söylemek
-benim bir ilişkim var (var veya yok asla bilemez zaten)
-iyi birisin ama... (zararsız bir solucana benziyorsun, kendi liginde oyna)
-seni arkadaş olarak görüyorum (tanışırken seni beğenmedim, şimdi ne yapayım)
-meşgul biriyim bir daha rahatsız etme (yani yeryüzünde tek erkek olsan bile sana bakmam, bu ne terbiyesizlik ayol)
-iyi birisin ama... (zararsız bir solucana benziyorsun, kendi liginde oyna)
-seni arkadaş olarak görüyorum (tanışırken seni beğenmedim, şimdi ne yapayım)
-meşgul biriyim bir daha rahatsız etme (yani yeryüzünde tek erkek olsan bile sana bakmam, bu ne terbiyesizlik ayol)
devamını gör...
hiçbir yere ait olamamak
ait olmamaya bağlanmaktır. kusurlu özgürlük.
devamını gör...
muhalefet olmayan herkesi akp'li sanmak
muhalefet olan herkesi chp'li sanmak kadar saçma olan şey. belki adam devletçi ve yeri geliyor muhalefet olmuyor veya siyaset konuşmayı sevmiyor. hemen etiket yapıştırmak, sen de akp'lisin demek de neyin kafası? ben söyleyeyim at kafası.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
'maşşallah maşşallah allah nazarlardan saklasın pü pü..' ve 'amin kuzum amin.' demekten zaman zaman kendimi alıkoyamıyorum.
devamını gör...
yılbaşında polis ev partilerine baskın yapacak
kaynananın evini ihbar etmelik eğlenceli bir gece olacak.*
devamını gör...
beğeni bildirimi güncellemesi
zaman kazandıran güzel bir yenilik olmuş. kafa sözlük her geçen gün daha da güzelleşiyor. + vereni bulup karşılığı vermeyi unutmayın bak artık kim olduğu hemen belli oluyor
devamını gör...
cheyenne
oglala lakota reisi çılgın at 1877'de teslim olduğunda, kuzeyli cheyenne'ler onunla birlikteydi. bazı generaller tarafından oklahoma'ya, güneyli cheyenne akrabalarının yanına taşınmaları tavsiye edildi ve eğer beğenmezlerse geri gelebilecekleri söylendi.
cheyenne'lerin çoğu bu işten hoşlanmadı ama bazıları akrabaların yanına gidelim, nasıl olsa istemezsek dönebiliyoruz deyince 900 küsur kişi yola çıktılar. yol boyunca bol bol yemek, battaniye verildi, av yapmaları sağlandı.
sonunda güneylilerin yanına varınca nasıl fakir şartlarda yaşadıklarını gördüler. oklahoma, sıcak havası, berbat toprağı, pis suyu ve sıtma hastalığına sebep olan sivrisinekleri ile doluydu.
ilk başlarda akrabaların yanına gelme mutluluğu olsada, bir zaman sonra yeterli beslenmeme ve sıtma yüzünden ölümler başlayınca daha fazla dayanamadılar ve eski topraklarına geri dönmek istediklerini söylediler. beyaz sorumlular her seferinde böyle birşey olamayacağını ve yeterli yiyeceğin dağıtılacağını söyleyerek onları oyaladılar.
kabilenin kimi üyeleri, eğer burada kalırlarsa hepsinin açlık yada hastalıktan öleceğini, bu yüzden geri dönmeye çalışmalarını ve eğer ölürlerse bile savaşarak öleceklerine karar verdiler ama sadece 300 küsur kişi geri dönmek için savaşı göze aldı ve silah, at toplamaya başladılar.
yeterli at ve silah olmasa bile yola çıktılar. rezervasyon temsilcileri hemen etraftaki kalelere haber verdi ve dört taraftan askerler peşlerine takıldı ama savaşçılar askerleri püskürtüyor ve yolculuğu hiç kesmiyorlardı.
tabi her saldırıdan kurtulsalarda bazı kayıplarda veriyorlardı. saldırılar, açlık ve gelen kış mevsimi onları iyice zorluyordu ama kansas'ı geçmiş ve nebraska'ya varmışlardı. artık yaşlı, kadın ve çocukların yürüyecek halleri kalmamıştı ve kör bıçak nebraskadaki lakota reisi kızıl bulut'un yanına gitmeye, küçük kurt ise ne olursa olsun montana'ya varmaya karar verdiler ve ayrıldılar.
kör bıçak ve grubu kar fırtınasına yakalandı ve fırtına bittiğinde etraflarını askerlerin sardığını gördüler. mecburen teslim oldular ve yanlarına gitmeye çalıştıkları kızıl bulutun nebraska'dan güney dakota'ya gönderildiğini öğrendiler. çılgın at'ın öldürüldüğü robinson kalesine getirildiler ve hepsinin atları ve silahları alındı ama birkaç silahı söküp kadınların elbiselerinin altına saklayabildiler.
komutanlar rezervasyondan kaçtıklarını ve geri dönmeleri gerektiğini söylediler. kör bıçak ise orada açlık ve hastalıktan öldüklerini ve dönmeyeceklerini söyledi. cheyenne'ler ikna olmayınca yemek vermeyi ve soba için odun vermeyi kestiler ve beş gün süre verdiler. kızılderililer günlerce o soğukta aç beklediler ve sonunda parçalara ayırdıkları silahları birleştirdiler.
nöbetçi askerlerin kaç kişi olduklarını ve nerelerde beklediklerini izlemişlerdi ve bir gece en iyi nişancılar askerlere ateş etmeye başladılar. aynı anda pencereler kırıldı ve kadın, çocuk, yaşlılar önde onları korumak için geride kalan savaşçılar geride kaçmaya başladılar.
cheyenne'lerin hem atları yoktu hemde yerde yoğun kar vardı ama artık bütün askerler peşlerindeydi ve karanlıkta heryere ateş ediyorlardı. insanlar dağılmış, koşamayan yaşlılar, kadınlar ve çocuklar vurulmaya başlamıştı. kaçanlar ise çok uzağa gidememiş sabah gün ağarınca yakalanmıştı. kaçabilen kör bıçak ve yanındaki birkaç kişi kızıl bulut'un kampına gidip teslim oldu ve kesinlikle güneye gitmeyeceğini tekrar etti.
küçük kurt ve grubu kış bitene kadar ormanlık bir yerde kazdıkları çukurlarda saklandılar. sonunda onları bulan devlet görevlilerinin zorlamasına rağmen dönmediler ve bazı beyazların yardımıyla montana'nın güney doğusunda bir rezervasyon verildi ve kör bıçak ve grubuda buraya gönderildi.
cheyenne'lerin çoğu bu işten hoşlanmadı ama bazıları akrabaların yanına gidelim, nasıl olsa istemezsek dönebiliyoruz deyince 900 küsur kişi yola çıktılar. yol boyunca bol bol yemek, battaniye verildi, av yapmaları sağlandı.
sonunda güneylilerin yanına varınca nasıl fakir şartlarda yaşadıklarını gördüler. oklahoma, sıcak havası, berbat toprağı, pis suyu ve sıtma hastalığına sebep olan sivrisinekleri ile doluydu.
ilk başlarda akrabaların yanına gelme mutluluğu olsada, bir zaman sonra yeterli beslenmeme ve sıtma yüzünden ölümler başlayınca daha fazla dayanamadılar ve eski topraklarına geri dönmek istediklerini söylediler. beyaz sorumlular her seferinde böyle birşey olamayacağını ve yeterli yiyeceğin dağıtılacağını söyleyerek onları oyaladılar.
kabilenin kimi üyeleri, eğer burada kalırlarsa hepsinin açlık yada hastalıktan öleceğini, bu yüzden geri dönmeye çalışmalarını ve eğer ölürlerse bile savaşarak öleceklerine karar verdiler ama sadece 300 küsur kişi geri dönmek için savaşı göze aldı ve silah, at toplamaya başladılar.
yeterli at ve silah olmasa bile yola çıktılar. rezervasyon temsilcileri hemen etraftaki kalelere haber verdi ve dört taraftan askerler peşlerine takıldı ama savaşçılar askerleri püskürtüyor ve yolculuğu hiç kesmiyorlardı.
tabi her saldırıdan kurtulsalarda bazı kayıplarda veriyorlardı. saldırılar, açlık ve gelen kış mevsimi onları iyice zorluyordu ama kansas'ı geçmiş ve nebraska'ya varmışlardı. artık yaşlı, kadın ve çocukların yürüyecek halleri kalmamıştı ve kör bıçak nebraskadaki lakota reisi kızıl bulut'un yanına gitmeye, küçük kurt ise ne olursa olsun montana'ya varmaya karar verdiler ve ayrıldılar.
kör bıçak ve grubu kar fırtınasına yakalandı ve fırtına bittiğinde etraflarını askerlerin sardığını gördüler. mecburen teslim oldular ve yanlarına gitmeye çalıştıkları kızıl bulutun nebraska'dan güney dakota'ya gönderildiğini öğrendiler. çılgın at'ın öldürüldüğü robinson kalesine getirildiler ve hepsinin atları ve silahları alındı ama birkaç silahı söküp kadınların elbiselerinin altına saklayabildiler.
komutanlar rezervasyondan kaçtıklarını ve geri dönmeleri gerektiğini söylediler. kör bıçak ise orada açlık ve hastalıktan öldüklerini ve dönmeyeceklerini söyledi. cheyenne'ler ikna olmayınca yemek vermeyi ve soba için odun vermeyi kestiler ve beş gün süre verdiler. kızılderililer günlerce o soğukta aç beklediler ve sonunda parçalara ayırdıkları silahları birleştirdiler.
nöbetçi askerlerin kaç kişi olduklarını ve nerelerde beklediklerini izlemişlerdi ve bir gece en iyi nişancılar askerlere ateş etmeye başladılar. aynı anda pencereler kırıldı ve kadın, çocuk, yaşlılar önde onları korumak için geride kalan savaşçılar geride kaçmaya başladılar.
cheyenne'lerin hem atları yoktu hemde yerde yoğun kar vardı ama artık bütün askerler peşlerindeydi ve karanlıkta heryere ateş ediyorlardı. insanlar dağılmış, koşamayan yaşlılar, kadınlar ve çocuklar vurulmaya başlamıştı. kaçanlar ise çok uzağa gidememiş sabah gün ağarınca yakalanmıştı. kaçabilen kör bıçak ve yanındaki birkaç kişi kızıl bulut'un kampına gidip teslim oldu ve kesinlikle güneye gitmeyeceğini tekrar etti.
küçük kurt ve grubu kış bitene kadar ormanlık bir yerde kazdıkları çukurlarda saklandılar. sonunda onları bulan devlet görevlilerinin zorlamasına rağmen dönmediler ve bazı beyazların yardımıyla montana'nın güney doğusunda bir rezervasyon verildi ve kör bıçak ve grubuda buraya gönderildi.
devamını gör...
bugün kendin için ne yaptın sorusu
bana bugün kendim için hiçbir şey yapmadığımı farkettiren başlık. verimsiz bir gündü.
devamını gör...
kadınlar gerçekten sever mi sorunsalı
insan denen canlı sevgi beslediğinden evet cevabı vereceğim başlıktır.
severler lan sevmezler mi diyorum hatta.
insan sevgiyle yaşayan bir canlıdır bazı hastalıkların bile şifası sevgidir.
insanlar sevmek sevilmek duygusu ile ruhuna şifa sahibi olurlar haz duyarlar.
severler lan sevmezler mi diyorum hatta.
insan sevgiyle yaşayan bir canlıdır bazı hastalıkların bile şifası sevgidir.
insanlar sevmek sevilmek duygusu ile ruhuna şifa sahibi olurlar haz duyarlar.
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
ilk nickaltısını yeni tanıştığımızda girmiştim bi heyecanla, vay be nasıl insanlar var demiştim konuştuktan sonra.
ikinci nickaltısında kendisinden biraz bahsetmek istiyorum.
her şeyden önce inanamayacağınız kadar kibar ve beyefendi bir insandır, karşısındakini ciddiye alıp her zaman özenle cevap verir.
sık sık hayat tecrübelerini paylaşır, tavsiyelerde bulunur ki faydalanasın.
senin adına hayaller bile kurar, farklı ufuklar açar.
her konu hakkında mutlaka söyleyecek sözleri veya deneyimleri vardır.
tam bir sanat aşığıdır, mütevazi davransa da hele divan edebiyatında benim diyene taş çıkartır. sanatla ilgilenenlere ise farklı bir yakınlık duyar ve tam gaz destek olur. özellikle resim çizmem konusunda kimseden almadığım desteği ondan aldım diyebilirim.
çok yer gezmiş ve görmüş biridir, bi yere geziye gidecekseniz kendisine nereleri gezmeliyim diye sorun, öyle bir liste çıkarır ki adeta şov yapar. *
kalıplara sığmayan bir insandır, şöyle olan insan böyle olamaz sözünü size yutturur.
yeri gelir bir abi gibi sana öğüt verir, yeri gelir akran gibi muhabbet eder.
müthiş bir müzik arşivi vardır, attığım çoğu şarkıda bunu da mu biliyorsun yok artık ama ya dedim.*
aslında bu liste daha uzar gider. ve bunlar benim sadece 2 aylık arkadaşlığımızdan edindiğim bilgiler, nasıl dolu biri olduğunu siz düşünün.
kendisi iyi ki tanışmışım dediğim bir insandır, çok kıymetli bir arkadaşımdır. *
ikinci nickaltısında kendisinden biraz bahsetmek istiyorum.
her şeyden önce inanamayacağınız kadar kibar ve beyefendi bir insandır, karşısındakini ciddiye alıp her zaman özenle cevap verir.
sık sık hayat tecrübelerini paylaşır, tavsiyelerde bulunur ki faydalanasın.
senin adına hayaller bile kurar, farklı ufuklar açar.
her konu hakkında mutlaka söyleyecek sözleri veya deneyimleri vardır.
tam bir sanat aşığıdır, mütevazi davransa da hele divan edebiyatında benim diyene taş çıkartır. sanatla ilgilenenlere ise farklı bir yakınlık duyar ve tam gaz destek olur. özellikle resim çizmem konusunda kimseden almadığım desteği ondan aldım diyebilirim.
çok yer gezmiş ve görmüş biridir, bi yere geziye gidecekseniz kendisine nereleri gezmeliyim diye sorun, öyle bir liste çıkarır ki adeta şov yapar. *
kalıplara sığmayan bir insandır, şöyle olan insan böyle olamaz sözünü size yutturur.
yeri gelir bir abi gibi sana öğüt verir, yeri gelir akran gibi muhabbet eder.
müthiş bir müzik arşivi vardır, attığım çoğu şarkıda bunu da mu biliyorsun yok artık ama ya dedim.*
aslında bu liste daha uzar gider. ve bunlar benim sadece 2 aylık arkadaşlığımızdan edindiğim bilgiler, nasıl dolu biri olduğunu siz düşünün.
kendisi iyi ki tanışmışım dediğim bir insandır, çok kıymetli bir arkadaşımdır. *
devamını gör...
ateistlere sadece agnostiklerin saygı duyması
personanongrata nickli yazarın saçmaladığı başlıktır. agnostikler; uçan spagetti canavarı, zeus, noel baba, thor, süpermen... gibi varlığı kanıtlanmayan karakterlere de varlığı ya da yokluğu bilinemez diyebiliyor mu? bu yazarın mantığına göre yokluğu kanıtlanmayan her şey hakkında agnostik olmalıyız o zaman. böyle saçmalık olmaz olsun. o zaman ben de yüce portakalus tanrısının varlığına inanıyorum benim dinim de portakaliyet. dinime göre portakal yiyen ve suyunu içen herkesin katli farzdır. eyyyy agnostik kardeş yokluğunu kanıtlayamıyorsan saygı duymak zorundasın ve yaşamını buna göre şekillendirceksin desem şimdi hadi lan ordan dersiniz. o zaman neden mevzu, kendi bünyesinde bile gırla paradoks barındıran tanrı olunca bu normal görülüyor?
devamını gör...