misafir çocuğu
bir kaşık suda gözünüzü kırpmadan boğabileceğiniz yeryüzünde size cehennemi yaşatacak yaratık.
devamını gör...
barda yalnız başına oturan insan
barda yalnız başına oturan erkek'tir, o.
yorumdan ziyade serzeniş hatta eleştiri olacak.
erkekleri en çok kıskandığım, yazılı olmayan hakları, özgürlükleridir.
hepimizin bildiği '' ama asla kimsenin yapmadığı*'' yaftalamalara maruz kalmayacak kadın yoktur.
barda yalnız başına oturan insan, kendini seven insandır, keyif insanıdır diyelim daha doğrusu.
filmlerde ''barda genelde depresif adamlar oturur''. mutlaka aldatılmıştır, ihaleyi kaybetmiştir, kasıntı olarak karşısında bulunan şişelere bakarak içer allah içer..... yanlış büyük yanlış..... insanlar keyif almak için de gider, gitmeli. yalnız başına evde içmektense bir mekana gidip barda tek başına eğlenebilmeli!
ayrıca, bu hayatta en eğlenceli hikayeler barmenlerde olur, biz kadınların bu hikayeleri dinleme ihtimali yoktur.
istanbul'u bilmem fakat ankara özelinde konuşacaksak;
çayyolu, tunalı, bestekar geçiniz efendim, o müthiş dekore edilmiş bara gidip yalnız oturduğunuz an akbabalar üşüşür. hadi arttırıyorum marriott'da bile rahat edemezsin, çünki burası türkiye.....
bu ülkenin, muasır medeniyete ulaşacağı yok!.*
sözü ferdi özbeğen'e bırakıyorum:
şefkatse bardaki sarışın kız...
buradan
yorumdan ziyade serzeniş hatta eleştiri olacak.
erkekleri en çok kıskandığım, yazılı olmayan hakları, özgürlükleridir.
hepimizin bildiği '' ama asla kimsenin yapmadığı*'' yaftalamalara maruz kalmayacak kadın yoktur.
barda yalnız başına oturan insan, kendini seven insandır, keyif insanıdır diyelim daha doğrusu.
filmlerde ''barda genelde depresif adamlar oturur''. mutlaka aldatılmıştır, ihaleyi kaybetmiştir, kasıntı olarak karşısında bulunan şişelere bakarak içer allah içer..... yanlış büyük yanlış..... insanlar keyif almak için de gider, gitmeli. yalnız başına evde içmektense bir mekana gidip barda tek başına eğlenebilmeli!
ayrıca, bu hayatta en eğlenceli hikayeler barmenlerde olur, biz kadınların bu hikayeleri dinleme ihtimali yoktur.
istanbul'u bilmem fakat ankara özelinde konuşacaksak;
çayyolu, tunalı, bestekar geçiniz efendim, o müthiş dekore edilmiş bara gidip yalnız oturduğunuz an akbabalar üşüşür. hadi arttırıyorum marriott'da bile rahat edemezsin, çünki burası türkiye.....
bu ülkenin, muasır medeniyete ulaşacağı yok!.*
sözü ferdi özbeğen'e bırakıyorum:
şefkatse bardaki sarışın kız...
buradan
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
derse 3 dakika kalmışken yazayım;
onun üzerinde adeta şu cümleler yazılı bir levha var: "buraya giren umudunu yitirir."
- franz kafka, milena'ya mektuplar.
onun üzerinde adeta şu cümleler yazılı bir levha var: "buraya giren umudunu yitirir."
- franz kafka, milena'ya mektuplar.
devamını gör...
sevilen latince deyişler
omnes vulnerant ultima necat
(hepsi yaralar sonuncusu öldürür)
(hepsi yaralar sonuncusu öldürür)
devamını gör...
å isimli köy
norveç'te moskenes belediyesine bağlı bir köydür. balıkçı köyü olmasına rağmen son yıllarda turizm de gelir kaynakları arasında yer alır.



devamını gör...
normal sözlük yazarlarının uzmanlık alanları
tost gurmesiyim. tost camiasının medat vilor’uyum. taklitlerimden sakınınız...
devamını gör...
ziraat fakültesi önünden traktörle kız almak
bir makine mühendisliği önünden vinçle almak olmayan olay.
devamını gör...
dil-âgâh
farsçada kalp anlamına gelen dil ile yine farsçada uyanık anlamına gelen âgâh kelimelerinin birleştirilmesinden türetilmiş osmanlıca bir kelime. tam çevirisi ''kalbi uyanık'' demektir. akıllı, bilgili, görgülü kimseler için kullanılır. gönül anlar anlamına da gelmektedir.
ayrıca sevgili yazar dostum mahlassızım'ın da bir ukdesiydi. çok şükür doldurduk.
ayrıca sevgili yazar dostum mahlassızım'ın da bir ukdesiydi. çok şükür doldurduk.
devamını gör...
mozilla firefox
google chrome nike ise mozilla en fazla kardeşler kundura olur daha fazlası değil.
devamını gör...
her şeye zam gelirken sigaraya gelmemesi
"sus.. sus.. duymasınlar laaannn.." bi o kaldıydı..
devamını gör...
özelden mesajlaşmak yerine nickaltından yazışmak
ben öyle değilim baştan söyleyeyim. ilk zamanlar inanılmaz itici geliyordu bu şekilde yapanlar. şimdi nedense bir sempatikleşti işler. devam edin arkadaşlar. yalnız arada özele geçiyorsunuz kopmalar oluyor özet de geçin bize.
devamını gör...
yazarların sevdiği sıradan cümleler
az evvel niteleme sıfatı konusunda denk geldiğim ve garip bir şekilde hoşuma gitmiş şu cümle*yi örnek göstererebilirim:
yaz günleri, soğuk limonata üstüne gitmiyor bizim ucu karanlık şiirlerimiz.
yaz günleri, soğuk limonata üstüne gitmiyor bizim ucu karanlık şiirlerimiz.
devamını gör...
medine vesikası
islam devletinin ilk anayasasıdır. bu anayasa hz. muhammed önderliğinde hazırlanmış, 47 maddelik kısa bir metindir. bazı tarihçiler bu anayasanın tarihteki bilinen ilk yazılı anayasası olduğunu söyler. eğer öyle değilse bile, her halükarda ilk anayasalardan biridir. ayrıca şunu da söyleyeyim ki, bu anayasa, kur'an-ı kerim yargıları gibi olmayıp, zamanın şartlarına göre değişikliğe uğraması mümkün olmuş olan bir anayasadır.
ayrıca bu vesikanın maddelerini yazmadan önce, maddelerde geçen bazı kabile isimleri hakkında yazmak daha iyi olur. çünkü eğer maddeleri okursanız, tam bir şekilde anlayabilmeniz içindir bu. bu anayasa, hz. muhammed'in önderliğinde, medine halkı için hazırlanmış bir anayasa olup, daha o dönem tek bir yönetim altında olmayan arabistan'daki medine şehri halkını ayrı bir millet yapmıştır. böylelikle bu anayasa, hz. muhammed'in gelecekte kuracağı ilk islam devletinin de temellerini atmıştır.
vesikanın maddelerini anlamanıza yardımcı olacak, bazı sözlerin anlamı;
kureyş - hz. muhammed'in de mensup olduğu, ileri gelen arap kabilelerinden bir tanesi. kurucusu hz. muhammed'in büyük dedelerinden olan kusay bin kilab'dır. bu kabile, hz. muhammed'in mensup olduğu bir kabile olsa bile, müslümanların en çok savaştığı kabile olarak kabul edilir.
muhâcir - hz. muhammed ile mekke'den medine'ye göç eden sahabiler topluluğudur. başka anlamları da vardır.
benu avf - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biridir. onlar yahudilerin hükmettiği bir bölgeye geçmek istiyorlardı. fakat o bölgenin halkı buraya yerleşebilmeleri için yahudiliğe geçmelerini şart koştu. benu avf kabilesi, bu şartı kabul etti ve burdan medine'ye doğru hareket ettiler.
adı geçen buraya yazmadığım diğer 3 kabile hz. muhammed dönemindeki arap kabilelerinden biridir.
benu'n-neccâr - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biridir. müslümandırlar.
benu amr ibn avf - medine'deki 2 büyük kabileden biri olan evs'in bir koludur.
benu'l-evs - medine'de ensarı oluşturan bir kahtani asıllı 2 arap kabileden biri.
benu sâ'lebe - adnani ve kahtanilere mensup bazı kabilelerin ismidir.
cefne ailesi - sa'lebe'nin bir kolu.
benu'ş-şuteybe - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biri.
--
medine vesikası maddeleri:
"bismillahirrahmanirrahim.
1. bu kitap (yani yazı), muhammed peygamber tarafından kureyşliler ve yesribli (medineli) müminler ve müslümanlar, ve bunlara tabi olanlarla yine onlara daha sonrasından katılmış olanlar ve onlarla da beraber cihad edenler için düzenlenmiştir.
2. işte bu kimseler, diğer insanlardan ayrı bir ümmettirler (toplulukturlar).
3. kureyş'den olan muhâcirler, kendi aralarında âdet olması bakımından kan diyetlerini ödemeye katılırlar ve onlar savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
4. benu avflar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye katılacaklardır ve müslümanların oluşturduğu her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
5. benu hârisler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
6. benu sâideler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
7. benu cuşemler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
8. benu'n-neccârlar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
9. benu amr ibn avflar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
10. benu'n-nebîtler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
11. benu'l-evsler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır...
12. müminler, kendi aralarında ağır malî sorumluluklar altında bulunan hiç kimseyi bu halde bırakmayacaklar, kurtuluş fidyesi yahut kan diyeti gibi borçlarını makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.
12 * . hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsına (yani kendisinin akdî kardeşlik rabıtası kurmuş olduğu kimse) muhalefet edemez. (bu maddenin diğer bir versiyonu, hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsı ile onun aleyhinde olmak üzere bir anlaşma yapmayacaktır).
13. takva sahibi müminler, kendi aralarında haddi aşan ve haksız bir fiil vukuunu tasarlayan veya bir suç veya hakka tecavüz yahut da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacak, ve bu kimse onlardan birinin evladı dahi olsa, hepsinin elleri onların aleyhine kalkacaktır.
14. hiçbir mümin bir kafir için, bir mümini öldüremez ve bir mümin aleyhine hiçbir kafire yardım edemez.
15. allah'ın himaye ve teminatı (zimmeti) tektir, müminlerin en ehemmiyetsizlerinden birinin tanıdığı himaye onların hepsi için bir hüküm ifade eder. zira müminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlâsı (kardeşi) durumundadırlar.
16. yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara karşı olanlarla yardımlaşılmaksızın, yardım ve arka çıkmamıza hak kazanacaklardır.
17. barış, müminler arasında bir tekdir. hiçbir mümin, allah yolunda girişilen bir savaşda, diğer müminleri hariç tutup, bir barış anlaşması akdedemez, bu barış, ancak onlar (müminler) arasında genellik ve adâlet esasları üzere yapılacaktır.
18. bizimle beraber savaşa katılan bütün askerî birlikler, birbirleriyle nöbetleşeceklerdir.
19. müminler, birbirlerinin allah yolunda (uğrunda) akan kanlarının intikamını alacaklardır.
20. takva sahibi müminler, en iyi ve en doğru yol üzerinde bulunurlar.
20. * . hiçbir müşrik, bir kureyşlinin malını ve canını himâyesi altına alamaz ve hiçbir mümine bu hususta engel olamaz (yani, kureyşliye hücum etmesine mani olamaz).
21. herhangi bir kimsenin, bir müminin ölümüne sebep olduğu kesin delillerle sâbit olur da, maktûlün velîsi (yani hakkını müdafaa eden) rızâ göstermezse, kısas hükümlerine tabî olur; bu halde bütün müminler ona karşı olurlar. ancak bunlara, sadece bu kaidenin tatbiki için hareket etmek helâl (doğru) olur.
22. bu sahîfenin (yani yazının) muhteviyatını kabul eden, allah'a ve ahiret gününe inanan bir mü'minin bir katile yardım etmesi ve ona sığınacak bir yer temin etmesi helâl (doğru) değildir; ona yardım eden veyahut sığınacak bir yer gösteren kıyamet günü allah'ın lânet ve gazabına uğrayacaktır ki, o zaman artık kendisinden ne bir para ödemesi ne de bir tavîz alınacaktır.
23. üzerinde ihtilâfa düştüğünüz bir şey, allah'a ve muhammed'e götürülecektir.
24. yahudiler, müminler gibi, muharebe devam ettiği müddetçe kendi harp masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler.
25. benu avf yahudileri, müminlerle birlikte (diğer bir versiyona göre, müminden) bir ümmet (topluluk) teşkil ederler. yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. buna gerek mevlâları ve gerekse bizzat kendileri dahildirler.
25. * . yalnız kim ki haksız bir fiile girişir veya bir suç işler, o sadece kendine ve aile fertlerine zarar vermiş olacaktır.
26. benu'n-neccâr yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
27. benu'l-hâris yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
28. benu sâ'ide yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
29. benu cuşem yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
30. benu'l-evs yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
31. benu sa'lebe yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. yalnız kim ki haksız bir fiile girişir veya bir suç işler, o sadece kendini ve aile fertlerini zarara uğratmış olacaktır.
32. cefne ailesi, sa'lebenin bir koludur, bu bakımdan sa'lebeler gibi mülâhaza olunacaklardır.
33. benu'ş-şuteybe de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. kaidelere muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır.
34. sa'lebenin mevlâları, bizzat sa'lebeler gibi mülâhaza olunacaklardır.
35. yahudilere sığınmış olan kimseler, bizzat yahudiler gibi mülâhaza olunacaklardır.
36. bunlardan (yahudiler) hiçbir kimse müslümanlarla birlikte askerî sefere, muhammed'in müsaadesi olmadan çıkamayacaktır.
36 * . bir yaralamanın intikamını almak yasak edilmeyecektir. muhakkak ki bir kimse bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve aile fertlerini mes'ûliyet altına sokar; aksi halde haksızlık olacaktır (yani bu kaideye uymayan bir kimse haksız durumda olacaktır). allah bu yazıya en iyi riâyet edenlerle beraberdir.
37. bir harp vukuunda yahudilerin masrafları kendi üzerine ve müslümanların masrafları kendi üzerinedir. muhakkak ki bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimselere harp açanlara karşı, onlar kendi aralarında yardımlaşacaklardır. onlar arasında hayırseverlik ve iyi davranış bulunacaktır. kaidelere muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareketler olmayacaktır.
37 * . hiçbir kimse müttefikine karşı bir suç işleyemez. muhakkak ki zulmedilene yardım edilecektir.
38. yahudiler müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri müddetçe masrafa bulunacaklardır.
39. bu sahîfenin (yazının) gösterdiği kimse lehine yesrib vâdisi dahili (cevf), harâm (mukaddes) bir yerdir.
40. himâye altındaki kimse, bizzat himaye eden kimse gibidir; ne zulmedilir ve ne de (kendisi) suç işleyecektir.
41. himâye verme hakkına sahip kimselerin izni müstesnâ, bir himâye hakkı verilemez.
42. bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler arasında zuhurundan korkulan bütün öldürme yahut münazaa vak'alarının allah'a ve resûlullah muhammed'e götürülmeleri gerekir. allah bu sahîfeye (yazıya) en kuvvetli ve en iyi riâyet edenlerle beraberdir.
43. ne kureyşliler ve ne de onlara yardım edecek olanlar, himâye altına alınmayacaklardır.
44. onlar (yani müslümanlar ve yahudiler) arasında, yesrib'e hücum edecek kimselere karşı yardımlaşma yapılacaktır.
45. şayet onlar (yahudiler), (müslümanlar tarafından) bir barış akdetmeye veya bir barış akdine katılmaya davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya akdedecekler veya ona katılacaklardır. şayet onlar (yahudiler), (müslümanlara) aynı şeyi teklif edecek olurlarsa, mü'minlere karşı aynı haklara sahip olacaklardır; din mevzuunda girişilen harp vak'aları müstesnâdır.
45 * . her bir zümre, kendilerine ait mıntıkadan (gerek müdafaa, gerek sair ihtiyaçlar konusunda) mes'uldür.
46. bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler için oluşturulan şartlar, aynı şekilde evs yahudilerine, yani onların mevlâlarına ve bizzat kendi şahıslarına, bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir muhafazakârlık ile tatbik olunur. (kaidelere) muhakkak riâyet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır. ve haksız şekilde kazanç temin edenler, sadece kendi nefsine zarar vermiş olurlar. allah bu sahîfede (yazıda) gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riâyet edenlerle beraberdir.
47. bu kitap (yazı), bir haksız fiil işleyen veya suç işleyen ile cezâ arasına engel olarak giremez. kim ki bir harbe çıkar, emniyette olur veya kim ki medine'de kalırsa yine emniyet içindedir; haksız bir fiil veya cürüm vukuu halleri müstesnâdır. allah ve resûlullah muhammed himayelerini, (bu sahîfeyi) tam sadakat ve dikkat içinde muhafaza eden kimseler üzerinde tutacaklardır.
ayrıca bu vesikanın maddelerini yazmadan önce, maddelerde geçen bazı kabile isimleri hakkında yazmak daha iyi olur. çünkü eğer maddeleri okursanız, tam bir şekilde anlayabilmeniz içindir bu. bu anayasa, hz. muhammed'in önderliğinde, medine halkı için hazırlanmış bir anayasa olup, daha o dönem tek bir yönetim altında olmayan arabistan'daki medine şehri halkını ayrı bir millet yapmıştır. böylelikle bu anayasa, hz. muhammed'in gelecekte kuracağı ilk islam devletinin de temellerini atmıştır.
vesikanın maddelerini anlamanıza yardımcı olacak, bazı sözlerin anlamı;
kureyş - hz. muhammed'in de mensup olduğu, ileri gelen arap kabilelerinden bir tanesi. kurucusu hz. muhammed'in büyük dedelerinden olan kusay bin kilab'dır. bu kabile, hz. muhammed'in mensup olduğu bir kabile olsa bile, müslümanların en çok savaştığı kabile olarak kabul edilir.
muhâcir - hz. muhammed ile mekke'den medine'ye göç eden sahabiler topluluğudur. başka anlamları da vardır.
benu avf - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biridir. onlar yahudilerin hükmettiği bir bölgeye geçmek istiyorlardı. fakat o bölgenin halkı buraya yerleşebilmeleri için yahudiliğe geçmelerini şart koştu. benu avf kabilesi, bu şartı kabul etti ve burdan medine'ye doğru hareket ettiler.
adı geçen buraya yazmadığım diğer 3 kabile hz. muhammed dönemindeki arap kabilelerinden biridir.
benu'n-neccâr - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biridir. müslümandırlar.
benu amr ibn avf - medine'deki 2 büyük kabileden biri olan evs'in bir koludur.
benu'l-evs - medine'de ensarı oluşturan bir kahtani asıllı 2 arap kabileden biri.
benu sâ'lebe - adnani ve kahtanilere mensup bazı kabilelerin ismidir.
cefne ailesi - sa'lebe'nin bir kolu.
benu'ş-şuteybe - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biri.
--
medine vesikası maddeleri:
"bismillahirrahmanirrahim.
1. bu kitap (yani yazı), muhammed peygamber tarafından kureyşliler ve yesribli (medineli) müminler ve müslümanlar, ve bunlara tabi olanlarla yine onlara daha sonrasından katılmış olanlar ve onlarla da beraber cihad edenler için düzenlenmiştir.
2. işte bu kimseler, diğer insanlardan ayrı bir ümmettirler (toplulukturlar).
3. kureyş'den olan muhâcirler, kendi aralarında âdet olması bakımından kan diyetlerini ödemeye katılırlar ve onlar savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
4. benu avflar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye katılacaklardır ve müslümanların oluşturduğu her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
5. benu hârisler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
6. benu sâideler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
7. benu cuşemler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
8. benu'n-neccârlar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
9. benu amr ibn avflar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
10. benu'n-nebîtler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.
11. benu'l-evsler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır...
12. müminler, kendi aralarında ağır malî sorumluluklar altında bulunan hiç kimseyi bu halde bırakmayacaklar, kurtuluş fidyesi yahut kan diyeti gibi borçlarını makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.
12 * . hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsına (yani kendisinin akdî kardeşlik rabıtası kurmuş olduğu kimse) muhalefet edemez. (bu maddenin diğer bir versiyonu, hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsı ile onun aleyhinde olmak üzere bir anlaşma yapmayacaktır).
13. takva sahibi müminler, kendi aralarında haddi aşan ve haksız bir fiil vukuunu tasarlayan veya bir suç veya hakka tecavüz yahut da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacak, ve bu kimse onlardan birinin evladı dahi olsa, hepsinin elleri onların aleyhine kalkacaktır.
14. hiçbir mümin bir kafir için, bir mümini öldüremez ve bir mümin aleyhine hiçbir kafire yardım edemez.
15. allah'ın himaye ve teminatı (zimmeti) tektir, müminlerin en ehemmiyetsizlerinden birinin tanıdığı himaye onların hepsi için bir hüküm ifade eder. zira müminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlâsı (kardeşi) durumundadırlar.
16. yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara karşı olanlarla yardımlaşılmaksızın, yardım ve arka çıkmamıza hak kazanacaklardır.
17. barış, müminler arasında bir tekdir. hiçbir mümin, allah yolunda girişilen bir savaşda, diğer müminleri hariç tutup, bir barış anlaşması akdedemez, bu barış, ancak onlar (müminler) arasında genellik ve adâlet esasları üzere yapılacaktır.
18. bizimle beraber savaşa katılan bütün askerî birlikler, birbirleriyle nöbetleşeceklerdir.
19. müminler, birbirlerinin allah yolunda (uğrunda) akan kanlarının intikamını alacaklardır.
20. takva sahibi müminler, en iyi ve en doğru yol üzerinde bulunurlar.
20. * . hiçbir müşrik, bir kureyşlinin malını ve canını himâyesi altına alamaz ve hiçbir mümine bu hususta engel olamaz (yani, kureyşliye hücum etmesine mani olamaz).
21. herhangi bir kimsenin, bir müminin ölümüne sebep olduğu kesin delillerle sâbit olur da, maktûlün velîsi (yani hakkını müdafaa eden) rızâ göstermezse, kısas hükümlerine tabî olur; bu halde bütün müminler ona karşı olurlar. ancak bunlara, sadece bu kaidenin tatbiki için hareket etmek helâl (doğru) olur.
22. bu sahîfenin (yani yazının) muhteviyatını kabul eden, allah'a ve ahiret gününe inanan bir mü'minin bir katile yardım etmesi ve ona sığınacak bir yer temin etmesi helâl (doğru) değildir; ona yardım eden veyahut sığınacak bir yer gösteren kıyamet günü allah'ın lânet ve gazabına uğrayacaktır ki, o zaman artık kendisinden ne bir para ödemesi ne de bir tavîz alınacaktır.
23. üzerinde ihtilâfa düştüğünüz bir şey, allah'a ve muhammed'e götürülecektir.
24. yahudiler, müminler gibi, muharebe devam ettiği müddetçe kendi harp masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler.
25. benu avf yahudileri, müminlerle birlikte (diğer bir versiyona göre, müminden) bir ümmet (topluluk) teşkil ederler. yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. buna gerek mevlâları ve gerekse bizzat kendileri dahildirler.
25. * . yalnız kim ki haksız bir fiile girişir veya bir suç işler, o sadece kendine ve aile fertlerine zarar vermiş olacaktır.
26. benu'n-neccâr yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
27. benu'l-hâris yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
28. benu sâ'ide yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
29. benu cuşem yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
30. benu'l-evs yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.
31. benu sa'lebe yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. yalnız kim ki haksız bir fiile girişir veya bir suç işler, o sadece kendini ve aile fertlerini zarara uğratmış olacaktır.
32. cefne ailesi, sa'lebenin bir koludur, bu bakımdan sa'lebeler gibi mülâhaza olunacaklardır.
33. benu'ş-şuteybe de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. kaidelere muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır.
34. sa'lebenin mevlâları, bizzat sa'lebeler gibi mülâhaza olunacaklardır.
35. yahudilere sığınmış olan kimseler, bizzat yahudiler gibi mülâhaza olunacaklardır.
36. bunlardan (yahudiler) hiçbir kimse müslümanlarla birlikte askerî sefere, muhammed'in müsaadesi olmadan çıkamayacaktır.
36 * . bir yaralamanın intikamını almak yasak edilmeyecektir. muhakkak ki bir kimse bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve aile fertlerini mes'ûliyet altına sokar; aksi halde haksızlık olacaktır (yani bu kaideye uymayan bir kimse haksız durumda olacaktır). allah bu yazıya en iyi riâyet edenlerle beraberdir.
37. bir harp vukuunda yahudilerin masrafları kendi üzerine ve müslümanların masrafları kendi üzerinedir. muhakkak ki bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimselere harp açanlara karşı, onlar kendi aralarında yardımlaşacaklardır. onlar arasında hayırseverlik ve iyi davranış bulunacaktır. kaidelere muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareketler olmayacaktır.
37 * . hiçbir kimse müttefikine karşı bir suç işleyemez. muhakkak ki zulmedilene yardım edilecektir.
38. yahudiler müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri müddetçe masrafa bulunacaklardır.
39. bu sahîfenin (yazının) gösterdiği kimse lehine yesrib vâdisi dahili (cevf), harâm (mukaddes) bir yerdir.
40. himâye altındaki kimse, bizzat himaye eden kimse gibidir; ne zulmedilir ve ne de (kendisi) suç işleyecektir.
41. himâye verme hakkına sahip kimselerin izni müstesnâ, bir himâye hakkı verilemez.
42. bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler arasında zuhurundan korkulan bütün öldürme yahut münazaa vak'alarının allah'a ve resûlullah muhammed'e götürülmeleri gerekir. allah bu sahîfeye (yazıya) en kuvvetli ve en iyi riâyet edenlerle beraberdir.
43. ne kureyşliler ve ne de onlara yardım edecek olanlar, himâye altına alınmayacaklardır.
44. onlar (yani müslümanlar ve yahudiler) arasında, yesrib'e hücum edecek kimselere karşı yardımlaşma yapılacaktır.
45. şayet onlar (yahudiler), (müslümanlar tarafından) bir barış akdetmeye veya bir barış akdine katılmaya davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya akdedecekler veya ona katılacaklardır. şayet onlar (yahudiler), (müslümanlara) aynı şeyi teklif edecek olurlarsa, mü'minlere karşı aynı haklara sahip olacaklardır; din mevzuunda girişilen harp vak'aları müstesnâdır.
45 * . her bir zümre, kendilerine ait mıntıkadan (gerek müdafaa, gerek sair ihtiyaçlar konusunda) mes'uldür.
46. bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler için oluşturulan şartlar, aynı şekilde evs yahudilerine, yani onların mevlâlarına ve bizzat kendi şahıslarına, bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir muhafazakârlık ile tatbik olunur. (kaidelere) muhakkak riâyet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır. ve haksız şekilde kazanç temin edenler, sadece kendi nefsine zarar vermiş olurlar. allah bu sahîfede (yazıda) gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riâyet edenlerle beraberdir.
47. bu kitap (yazı), bir haksız fiil işleyen veya suç işleyen ile cezâ arasına engel olarak giremez. kim ki bir harbe çıkar, emniyette olur veya kim ki medine'de kalırsa yine emniyet içindedir; haksız bir fiil veya cürüm vukuu halleri müstesnâdır. allah ve resûlullah muhammed himayelerini, (bu sahîfeyi) tam sadakat ve dikkat içinde muhafaza eden kimseler üzerinde tutacaklardır.
devamını gör...
leblebi tozu
leblebinin öğütülmesiyle ortaya çıkan efsane lezzet. bir dönemin çocuklarının en sevdiği yiyecek olmasıyla bilinir. ayrıca yaşınızı ele verir bir tarafı da vardır. *
(bkz: pipetle leblebi tozu yemiş nesil)
(bkz: pipetle leblebi tozu yemiş nesil)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
duvar olur, kapı olur insan kendine.
hiçbir çilingirin açamayacağı şekilde
üzerine kilitler o kapıyı insan.
duvarını iyice kalınlaştırır.
böylelikle görünmez kılar görünenleri.
sonra bir merdiven uydurur, görünenlere ulaşmak için.
duvarlarına dayar merdiveni insan, çıkmaya başlar basamaklarından kendi uydurduğu merdivenin.
çıktıkça bir farkının olmadığını görür yukarı tarafın aşağı taraftan.
duvar aynı duvar; görünmezlik aynı görünmezliktir.
bu işte bir terslik var der insan.
bunu söylemesiyle kendi kapısını aralamaya başlar.
ışığı görür önce, sonra kendi ışığını
o ışığı alır insan kendi içine doğru yürüyüşe geçer.
ışık olmadan yürüyemeyeceğini anlamıştır.
yürüdükçe her şey yakın olmaya başlar insana ve görünmez şeyler görünür olmaya.
hiçbir çilingirin açamayacağı şekilde
üzerine kilitler o kapıyı insan.
duvarını iyice kalınlaştırır.
böylelikle görünmez kılar görünenleri.
sonra bir merdiven uydurur, görünenlere ulaşmak için.
duvarlarına dayar merdiveni insan, çıkmaya başlar basamaklarından kendi uydurduğu merdivenin.
çıktıkça bir farkının olmadığını görür yukarı tarafın aşağı taraftan.
duvar aynı duvar; görünmezlik aynı görünmezliktir.
bu işte bir terslik var der insan.
bunu söylemesiyle kendi kapısını aralamaya başlar.
ışığı görür önce, sonra kendi ışığını
o ışığı alır insan kendi içine doğru yürüyüşe geçer.
ışık olmadan yürüyemeyeceğini anlamıştır.
yürüdükçe her şey yakın olmaya başlar insana ve görünmez şeyler görünür olmaya.
devamını gör...
zaman makinesi
dördüncü boyut olarak kabul ettiğimiz zaman içerisinde ileri ya da geriye doğru hareket etmeyi sağlayan kurgusal araç.
kurgusal desem de, büyük hadron çarpıştırıcısı aslında bir çeşit zaman makinesi. bu makine içerisinde parçacıklar, ışık hızının yaklaşık % 99.999999 oranına kadar hızlandırılabiliyor. bu bir anlamda anlık olarak geleceğe yolculuk yapan parçacıklar demek.
bu arada, bazı fizikçilerin gerçek bir zaman makinesi yapılabileceğine olan inancı sürüyor. fizikte bir şeyin matematiksel olarak ispatlanması gerekir önce. matematik herhangi bir şeyin olmasının mümkün olduğunu söylüyorsa o şey genellikle yapılabilir demektir. matematik, zamanda yolculuk için herhangi bir engel olmadığını gösteriyor. bu da zaman kavramını belki de bizim çok yanlış anlıyor olduğumuz gerçeğini çıkarıyor ortaya.
kurgusal desem de, büyük hadron çarpıştırıcısı aslında bir çeşit zaman makinesi. bu makine içerisinde parçacıklar, ışık hızının yaklaşık % 99.999999 oranına kadar hızlandırılabiliyor. bu bir anlamda anlık olarak geleceğe yolculuk yapan parçacıklar demek.
bu arada, bazı fizikçilerin gerçek bir zaman makinesi yapılabileceğine olan inancı sürüyor. fizikte bir şeyin matematiksel olarak ispatlanması gerekir önce. matematik herhangi bir şeyin olmasının mümkün olduğunu söylüyorsa o şey genellikle yapılabilir demektir. matematik, zamanda yolculuk için herhangi bir engel olmadığını gösteriyor. bu da zaman kavramını belki de bizim çok yanlış anlıyor olduğumuz gerçeğini çıkarıyor ortaya.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
buraların acemisiyim
vişnenin delisiyim
eriğin hastasıyım
kaşkolun kışıyım
hıyarın nesiyim?
vişnenin delisiyim
eriğin hastasıyım
kaşkolun kışıyım
hıyarın nesiyim?
devamını gör...