erol büyükburç-haydi gençlik.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

fransızcada özlemek kelimesi olmadığı için yerine kullanılan bu sözcük ;sen bende eksiksin manasına gelmektedir.düşünsenize seni özlemek beni eksiltiyor demek gibi bir şey.fransızlar gerçekten nazik insanlar.
devamını gör...

kusma sebebim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

latince adı polianthes tuberosa olan, güzel mi güzel ve ağırca kokusu olan soğanlı bir bitki ve çiçeği.

imgyukle.com/i/HwIf71


turgut uyar'ın kırlardan geliyorlar şiirinde de bolca adı geçer.

kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
elbette kırlardan kırlardan gelecekler
başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri
söyleyin nasıl dayanılır dükkânlara depolara
bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer

sonsuza varmadan bir önceyiz sanki
-o sayının da bir adı vardı unuttum-
her şey öyle saydam öyle madensel
kapıların kilitleri açık ve herkes uykusuz
hepsinin elinde bir saat bir sümbülteber

eskiden şaşardık bazı şeylerin yokluğuna
artık bu yokları var etmeyi usladık
ağaçları budadık ormandan balıkları tuttuk denizden
hani bazı açılmaz sanılan kapıları omuzladık
çünkü herkesin elinde bir saat bir sümbülteber

hey koca dünya nasıl avucumuzdasın
nasıl da parlıyorsun ey gözleri maden
çözdüğüm bütün bulmacalardan zorludur yüreğin
elbette kırlardan gelecekler kırlardan
kırlardan gelecekler ellerinde sümbülteber

ey güzelim sümbül ve teber ey canım
gördüğüm sanki o değildi
sanki kuşlar albümünden bir maden
devamını gör...

biriyle sohbet ederken kendimi açıklamak zorunda kalmadığım ya da onun düşüncelerine katıldığımda söylediğim sözdür. ama günümüzde karşıdaki bireyi geçiştirmek, susturmak gibi amaçlarla da kullanılabilmektedir.
devamını gör...

aynı zamanda tek eliyle damacanayı kaldırır.
devamını gör...

en güzel yanı, iyileştikten sonra yaşam enerjinizin geri gelmesidir bence.
devamını gör...

amacım hedef göstermek değil asla ama kampanyayı desteklemeyen yazar nasıl bir veri analizi yapmış, merak etmemek elde değil.

1 çocuğu kurtarmak yerine 100 çocuk nasıl, ne anlamda kurtarılabilir; bu kıyaslama neye göre yapılır? evladı için dünyayı yakabilecek bir ebeveyne bu karşılaştırma nasıl açıklanır? insan denilen varlık sadece bir sayıdan ibaret midir? ateş düştüğü yeri yakarken dışarıdan izleyerek yorum yapmak neden bu kadar kolay? son olarak, evladı olmayanlar böyle üstten üstten ahkâm kesmeseler mi acaba? varsa da söyleyecek sözüm yok artık.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: sözlükte eksi oy verememek)
eksi oy veremedikleri için böyle bir şeye başvuruyorlar.
ama akıllarda tek bir soru işareti: neden sadece şikayet etmek varken öncesinde artı oy veriyorlar?
işte bu ince bir çizgi, güzel bir ayrıntı. inceleyelim.*
öncelikle bu yazarların başlık sahibinin dediği gibi omurgasız olduğunu kabul edelim. yani ne gerek var böyle fantezilere, öyle değil mi?
diğer taraftan şöyle bir durum var. artı oy her zaman beğendiğimizi göstermiyor. kimi zaman bak yazarcım bu tanımın dikkatimi çekti bilesin anlamını taşıyabilir. işte böyle bir durum söz konusu olduğunda aslında uygunsuz gördükleri tanımları önce artılayıp* sonra şikayet edebiliyorlar.
yani artı oy aldığınızda sevinmek için iki kez düşünün. acaba? lan yoksa?

not: ben yapmıyorum ama yapanları gördüm. bir de bu yazılanların hiçbiri beni kapsamıyor. ben sadece gözlem yaptım, bu da böyle bilinsin.

kafa sözlük'ün en iyi gözlemcisi bildirdi.
devamını gör...

ajitasyon temelli propagandalarla sistemin nasıl çalıştığını anlamayan insanları etkileyerek ayakta kalmayı ancak başarabilen ideoloji. insanın doğasını ve ekonomik sistemin nasıl çalıştığını tam olarak anlayan birinin bunu desteklemesi mümkün değildir. ancak hayalini kurabilir.

neyse ben burada nispeten az bilinen bir komünizm eleştirisini yazmak istiyorum. bu da komünizmin demokrasiyle olan doğal uyumsuzluğudur.
insanlık tarihi boyunca demokrasinin atina, ceneviz, novgorod gibi hep tüccar şehirlerinin yönetim şekli olduğu görülmektedir. bu eğilimin sebebinin insanların özel mülküne el koyabilecek güçte bir monarşinin çıkmasını engellemek olduğu sanılmaktadır. eğer daron acemoğlu'nun ulusların çöküşü kitabında sömürgecilik dönemi ispanya'sının sahip olduğu zenginliği kaybedişini anlattığı bölümü de okursak konu daha net anlaşılmış olur.
kısaca şöyle;
hollandalı zengin bir baba, iki oğlundan birini ispanya'ya diğerini abd'ye yatırım yapmaları maksadıyla gönderir. ancak ispanya'ya gönderdiği oğlunun mallarına kıytırık bir sebepten ötürü ispanya kralı el koyar ve çocuğu da hapse attırır. baba da abd'ye gönderdiği, zenginliğine zenginlik katmakta olan oğlundan aldığı parayla ispanya'da ki oğlunu kurtarır ve bütün ailesi ve servetiyle birlikte abd'ye taşınır.

bu hikaye özel mülk-demokrasi ilişkisini ne güzel anlatıyor değil mi?

buna ek olarak birde bir akıl yürütmesi yapalım. diyelim komünist bir ülkede yaşıyorsunuz. eğer devletin başındaki klik diktatörleşmeye başlarsa buna karşı nasıl direnirsiniz? düşünün; karşı propaganda yapmada kullanabileceğiniz bütün matbaalar, bütün televizyon ve radyo kanalları, bütün internet sunucuları, eylemlere insan taşımda kullanacağınız bütün otobüsler vs. her şey zaten devletin, dolayısıyla diktatörleşen kliğin kontrolünde. bu saydıklarımın hiçbirini direnmede kullanmanıza izin vermeyecekleri aşikar. işte bu da bize komünist ülkelerin niçin çok kısa bir sürede kanlı diktatörlüklere dönüştüğünü çok güzel bir şekilde gösteriyor. komünist bir ülkenin demokratik kalabilmesi neredeyse bir mucize gibi.

bütün bunlara bakarak özel mülkün olmadığı yerde demokrasinin de olmayacağını söyleyebiliriz; komünizmin demokrasiyle doğal bir uyumsuzluğunun olduğunu da.

edit: özel mülk bir "güç" türüdür. eğer özel mülkünüzü kaybettiyseniz gücünüzü de kaybetmişsinizdir. komünist ülkelerin insanları "eşit" değil zayıftır.
devamını gör...

dünyanın en aşağılık canlısı..davranışlarını belirlerken aldığı tek kıstas iyi niyetli insanları kızdırıp sinirlendirmek. bundan besleniyor allahsız. ekşi sözlükte bolca var.
devamını gör...

kaşar peyniri ve tulum peyniridir.

tanım: favori kahvaltılıklarımızı paylaştığımız başlık.
devamını gör...

depresyonla başa çıkmanın yolu ilaçlar değildir arkadaşlar ben 3 kere intihar ettim bakırköyde 1 ay yattım ful sabah öğlen akşam ilaç verip sizi uyutuyorlar günlük 10 dakika görüşme yapıyorsın onda da seni dinlemiyorlar kendi soracaklarını sorup gönderiyorlar ben şuan çıkalı 1 sene oluyor 2 ay önce ilaçları bıraktım şuan gayet iyiyim birşeyim yok ilaçlar sizi mal yapıyor haberiniz olsun iyi akşamlar
devamını gör...

evde şarkı söylemek, duştan başlamak ilk kural. sonra da dans videolarını açıp dans etmek.
devamını gör...

başarılı ingiliz distopik bilim kurgu dizisi.

benim en sevdiğim ve "underrated" olduğunu düşündüğüm bölüm (bkz: white bear)'dır efenim.
adlarını hatırlamamakla beraber en az beğendiğim bölümlerin de son sezonda olduğunu söyleyebilirim. hatta genel olarak netflix yapımı olmadan önceki ve sonraki bölümlerin kalite farkı çok barizdir diyebilirim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sesine aşık olduğum ve corona döneminde çalmayı öğrendiğim bir müzik aleti. aynı zamanda müzik terapisinde de kullanılıyor olması beni daha da cezbetti.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim