nolur..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

senin çocuklarınla başlayalım o zaman denilecek yorumdur
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

joaquin rafael phoenix, 2019 yılında çekilen ve başrolünü oynadığı joker filmindeki performansıyla oscar'a 4. kez aday olmuş ve "en iyi erkek oyuncu" seçilmiştir.
devamını gör...

(bkz: manipülasyon teknikleri)
(bkz: manipülatif insanlar)
devamını gör...

özlediğimiz muhabbetle yayında olan radyomuzun yepyeni radyo programı. güzel bir başlangıç olsun dileğiyle dinlemedeyiz. *
devamını gör...

"öz güvenim var". herkes öz güvenli olduğunu sanıyor. "öz güven" adı altında ne büyük patavatsızlıklar yaptıklarının farkında değiller.
bunun bir de "ben açık sözlüyüm" olanı var, aynı şey sayılır.

bir de "ben özgürüm" diyerek her türlü saçmalığı yapan insanlar, insanlarımız... tamam en özgür sensin de neden otobüste bağırarak telefonda konuşuyor , gülüyorsun kardeşim? bu özgürlük değil ahmaklık!

bu kavramların içleri sadece boşaltılmakla kalmadı. bu kavramlar saçma sapan anlamlara maruz kalarak tekrar dolduruldu.
devamını gör...

bilindiği üzere, sayın truzim bakanımız 17 mayıs’ta vaka sayısının 5 binin altına düşeceğini belirtti.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kiiiiii maşallah korona virüs imana gelmiş bulunmakta ve her gün itina ile düşmektedir.

20 nisan 2021
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

———————————————————————

10 mayıs 2021
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görüldüğü gibi covid-19 tövbe etti
devamını gör...

bence herkes kendi gibi olduğunda sanal dünya artık real oldu hatta hayatımızın büyük bir parçası. beni çok rahat çözebilirsiniz ama tavsiye etmem. smile
devamını gör...

gah çıkarım gökyüzüne
seyrederim alemi
gah inerim yeryüzüne
seyreder alem beni.
(bkz: kul nesimi)

makro alemden mikro aleme, mikro alemden makro aleme insan.

bir de şu gelsin muhyiddin ibn arabi'den;
''evren bizim zindanımızdır. ona hükmettiğimizi zannederiz.
oysa onun kayıtsızlığından faydalanarak varoluruz.''

insan sınırlı algı kapasitesi ve sınırlı zihinsel yetileri ile bu konuyu çözemez. sadece teoriler üretir.
(şu an için ileride ne olur bilemeyiz)
bazıları akla çok yakın gibidir, bazıları da çok uzak. zaman tek yönlü akıyor bizim algılarımızda ve sadece 3 boyutlu olarak algılıyoruz çevreyi ve doğayı.
şimdilik bu kadar ama güzel bir konudur, kafa yormak lazım gelir.
devamını gör...

(bkz: almanya)
devamını gör...

bazen insanlar ne kadar acımasız oluyorlar. hassas kalpli olmak, ince düşünmek falan bu devrin işi değil. sürekli azarlayıp, küçük düşürmeye çalışıyorlar sizi, nazik olduğunuz zaman.
bilmiyorum; belki de benim saçmalamam, belki de kalbim bu asrın dengi değil.
devamını gör...

canım biraz abartmıyor musun sorusunu bir zamanlar sıklıkla içten içe sorduğum teorik fizikçi michio kaku'nun bilim-kurgu ile bilim arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmayı amaçlayan eseri. eser physics of the impossible ismi ile yayımlanmış daha sonra dilimize olanaksızın fiziği olarak çevrilmiştir. back to the future veya star trek gibi bilim-kurgularda sıklıkla karşımıza çıkan ışınlanma, zamanda yolculuk, görünmezlik, lazer silahları hatta gariptir ki telekinezi ve telepati vs. pek çok konuyu ele almakla beraber bilim-kurgularda karşımıza çıkan teknolojinin günümüzde veya gelecekte ne kadar olasılıklı olup olmadığını bilim sınırları içerisinde açıklamaya çalışır michio kaku fakat bence krauss'un the physics of star trek'i bu konuda daha tatmin edicidir. yine de krauss'a oranla kaku daha basit bir anlatım yoluna gittiğinden olanaksızın fiziği daha fazla kitlelere yayılmış durumda bana kalırsa. şöyle bir okuyup kenara kaldırmalık bir kitap, düşük beklenti hayat kurtarır.


bütün bunlara karşın geleceğe doğru zaman yolculuğu mümkündür ve deneysel olarak milyonlarca kez doğrulanmıştır. zaman makinesi'ndeki kahramanın uzak geleceğe yaptığı yolculuk, fizik açısından gerçekten mümkündür. eğer bir astronot ışık hızına yakın bir hızla yolculuk yapacak olsaydı, mesela en yakındaki yıldızlara ulaşması bir dakika sürerdi. dünya üzerinde dört yıl geçerdi, fakat onun için yalnızca bir dakika geçmiş olurdu çünkü roketin içinde zaman yavaşlardı. böylece o, dünya'daki ölçülere göre dört yıl geleceğe yolculuk yapmış olurdu.

(astronotlarımız uzaya her gidişlerinde aslında geleceğe doğru küçük bir yolculuk yapmış olurlar. dünya'nın yörüngesinde saatte 29.000 kilometre hızla yol alırken, saatleri dünya üzerindeki saatlerden küçücük bir miktar daha yavaş çalışır. dolayısıyla, uzay istasyonunda bir yıl uzunluğunda bir görevin ardından dünya'ya geri döndükleri zaman, geleceğe doğru saniyenin küçük bir kesri kadar bir yolculuk yapmış olurlar. şu anda geleceğe yolculuk konusunda dünya rekoru, 748 gün boyunda yörüngede kalan ve dolayısıyla 0,02 saniye geleceğe giden rus astronot sergei avdeyev'e aittir.)
dolayısıyla, bizi geleceğe götürebilecek bir zaman makinesi, einstein'ın özel görelilik kuramı ile tutarlıdır. fakat ya zamanda geriye gitmek?
devamını gör...

bu enflasyon, pahalılık ve kriz ortamında şaşırmadığım durum.

bende esas şok etkisi yaratan şey, birden bire piyasadan buharlaşan müzik kutuları oldu. evet bildiğiniz müzik kutusu. hani şu balerinli, kurmalı türleri olan kutumsu zımbırtı.*

istanbul gibi bir şehrin en işlek yerlerinde bulamadım lan. adama müzik kutusu diyorum "o ne?" diye soruyor. hadi hayatında hiç görmedin de "müzik kutusu" deyince sana hiç mi bir şey çağrıştırmıyor alüminyum?

sonunda birkaç tane bulabildim ama bulduklarımın da dünya üzerinde daha uyduruğu yoktur muhtemelen.

bu gidişle kendim tasarlayıp özel olarak yaptıracağım. bütün paramı da buna gömücem. eved.
devamını gör...

herkeste ve her yerde cyberpunk 2077 muhabbbeti dönerken burada böyle bir şeye rastlamamış olmak.
devamını gör...

esefle kınadığım yazardır. bikere bilmediğin konu hakkında konuşman başlı başına yanlış be hey gafil! kaldı ki insanların kutsalına dokunuyorsun.
devamını gör...

bir kazuo ishiguro kitabıdır.

kitabı okumaya başlamadan önce kitaba adını veren şarkıyı dinlerseniz her şey daha gerçekçi ve çarpıcı olacaktır.

never let me go

şarkıyı birkaç kez dinleyip kitabın havasına girdikten sonra time dergisi tarafından ingilizce yazılmış en iyi 100 roman arasına giren ve bol bol ödül kazanan bu muhteşem kitabı okumaya başlayabilirsiniz.

bilimkurgu kitaplarında bizi genellikle uçan arabalar, robotlar, uzaylılar, zaman yolculukları ve benzer kavramlar bekler. bilimkurgu yazarlarını kurguladıkları gelecek genelde bu minvalde yoğunlaşır ancak kazuo ishiguro’nun öngördüğü bu dünyada bunların hiçbir yok.

her şey yerli yerinde ilerlemeye devam ediyor ama sağlıklı olmak ve belki de aslında ölümsüzlüğe ulaşmak için yanıp tutuşan insanoğlu uçan arabalardan ziyade klonlama teknolojisine odaklanmış ve bunda da beklenenden büyük bir başarı elde etmiştir.

klonlamanın dinlerin üzerinden etik bir tartışma konusu olduğu zaten malum ama asıl sorun bu kadar uhrevi mi gerçekten? toplumsal ve bireysel başka sorunlarla karşılaşma olasılığımız yok mu? öldürmek ve yaşatmak insanların kontrolündeki bir tercihe dönüşürse dünya nasıl bir hale gelir?

bu soruların cevabını bulmak için gitmemiz gereken yer halisham. halisham özel bir okul ve bu okulda yetişen, yetiştirilen gençlerin özel bir amaçları var ve okulda eğitim aldıkları süre boyunca sağlıklarını azami dikkat gösterme gerekliliği dışında normal gençlerden hiçbir farkları yok. en azından okulları bitene kadar.

romanımız ruth, kathy ve tommy’ye odaklanarak ilerliyor ve ben size garanti veriyorum ki bu üç genci çok seveceksiniz.

kitap 2010 yılında mark romanek tarafından sinemaya aktarıldı. bir kitabın filmini izlemek çoğu zaman olumsuz bir duygu uyandırsa da bence bir şana verilebilir. kathy rolünü oynayan carey mulligan bir röportaj esnasında bu romanın en sevdiğin roman olduğunu ve bir gün filme çekildiğinde kathy rolünü kendinden başkasının oynamasına dayanamayacağını düşündüğünü belirtmiştir.

roman bize umut etmek ve sevginin iyileştirici gücü üzerine düşünme olanakları da sağlaması açısından önemlidir. iç rahatlığıyla söyleyebilirim ki okuduğum en iyi romanlardan biri.
devamını gör...

"türkiye nasıl düze çıkar?"

"sen cumhurbaşkanı olsan ne yapardın?"

güzel soru.

uzun bir yazı olacak. ancak okumaya değecek. her kesimden destek göreceğine inanıyorum.

okuduğunuza değecektir.

başlayalım.

*devletin tüm kadrolarında görevini sürdüren, en ufak görevdeki insandan en yüksek mertebedekine kadar hepsinin geriye dönük 10 senelik geçmişi araştırılır. yaptıkları işler, verdikleri raporlar ayrıntılı incelemeye tabi tutulur. liyakat şartı aranır. işini iyi yapan, yetkin insanlar görevlerinde tutulurken gerisine yol verilir.

*torpil bitirilir. torpille göreve gelmiş herkesin, mevkileri ne kadar yüksek olursa olsun işine derhal son verilir.

*devletin tüm organlarındaki ödemeler, satın almalar, son kuruşuna kadar denetlemeye tabi tutulur. devletin parasını çarçur eden, çalan, ayakkabı kutularına dolduran, peşkeş çeken herkes hakkında kamu davası açılır.

*tüm tarikatlar kapatılır. din hakkında söz sahibi tek kurum/kuruluş diyanet işleri olarak bırakılır.

*"yenilenebilir enerji" sektörüne çok büyük yatırım yapılır. dev güneş enerjisi tarlaları kurulur. sayısız rüzgar türbini stratejik noktalara yerleştirilir. enerji konusunda dışarıya olan bağımlılığı 10 sene içinde bitirme hedefi konulur. bu şekilde enerji fiyatları düşer. vatandaş rahat bir nefes alır.

*türkiye uzay ajansı, taşak malzemesi olmaktan kurtarılır. fizikçiler, matematikçiler, astronomlar yetiştirilir. 20 sene içinde uzaya türk astronotlar gönderme, 50 sene içinde ise astroid madenciliğine başlama hedefi konulur.

*diyanet işlerinin bütçesi 4'de birine indirilir.

*milli eğitim bakanlığı ve sağlık bakanlığının bütçeleri 3'er katına çıkarılır.

*türk silahlı kuvvetlerinin bütçesi %50 oranında arttırılır, ancak tek bir şartla; profesyonel orduya geçilir.

*büyük bir sanayi kalkınma hareketi başlatılır. her ilde yeni fabrikalar açılır. 10 sene içinde türkiye'nin üretim hacminin 3 katına çıkması hedefi konulur. bu şekilde yüz binlerce insana istihdam sağlanır. küçük ev eşyalarından uçak sanayisine kadar, her şeyi vatan içinde üretme prensibi ile hareket edilir.

"üreten ülke" pozisyonuna geçeceğimiz için ekonomi yavaş yavaş belini doğrultur. döviz düşerken türk parası değer kazanır.

*doğa korunur. doğaya zarar veren çok büyük ceza istemiyle yargılanır. yerli ya da yabancı, hiç bir şirket, maden çıkarmak amacıyla, otel yapmak amacıyla doğayı mahvedemez. deneyenlerin üzerine kabus gibi çökülür.

*hukukun üstünlüğü yeniden tanımlanır. cezaevlerinde yatan gazeteciler, aydınlar, derhal serbest bırakılır.

*devlet kimin ne içtiğine, kimle seviştiğine karışmaz. hukuki ve sosyokültürel açıdan her bireye tam eşitlik sağlar. bir trans kadın başsavcı olabildiği gibi, bir cumhurbaşkanı gerekirse çatır çatır yargılanabilir.

*tecavüz, taciz gibi suçlara bulaşanların hayatı karartılır. çocuklara karşı cinsel suçlara karışanlar bir daha gün yüzü göremez. devlet artık bu yaratıkların üzerine öyle bir çöker ki kimse zaten buna cesaret bile edemez.

cinsel suçlulara, abd'de olduğu gibi, bir database'e kaydolma şartı koyulur. cezalarını çekseler bile isimleri orda kalır.

*"yap-işlet-devret" modeli tamamen terkedilir. ülkenin kendi köprüsünü, kendi kanalını, kendi havalimanını yapması en büyük hedeflerden biri olur.

*köy enstitüleri yeniden açılır. tarımdan hayvancılığa bir çok eğitim programı hazırlanır.

*tüm merdiven altı üniversiteler kapatılır. 3 katlı tek bir binadan oluşan, "osman üniversitesi" gibi kurumlar, eğitim sisteminden çıkarılır. yeni üniversite açılmaz!

*tarıma ve çiftçiye destek olunur. yurtdışından tohum ithalatı sonlandırılır. çiftçiye verilen yakıt, tohum, makina, sulama, gübre desteği gibi şeyler 5 katına çıkartılır.

çiftçinin elinde kalan mahsulü devlet satın alır.

böylece temel gıdaların fiyatı düşer. vatandaş nefes alır.

*terörün üzerine kabus gibi çökülür. türkiye'nin doğusundaki tüm dağlar temizlenir. ancak bunu yaparken oradaki halk kendi kaderine terk edilmez.

doğudaki vatandaşa binlerce yeni iş imkanı sağlanır. halk fakirlikten kurtulur. terörün ve teröristin kucağına oturmak zorunda kalmaz.

toplumun 7'den 70'e her kesiminin en büyük ve tek güvencesi devlet olur.

*yiyecek, içecek, barınma gibi temel ihtiyaç ve hizmetlerin belirli bir tavan ve taban fiyatları olur. devlet göz göre göre vatandaşının sikilmesine izin vermez.

*yabancı şirketlere asla geçiş garantisi, yıllık ödeme gibi garantiler verilmez.

*"özel tüketim vergisi" denilen salaklık kaldırılır.

*bir süreliğine "en fazla 3 çocuk" sınırlaması getirilir. bu nedenle etrafta gezen işsiz, niteliksiz insan ordusu yavaş yavaş yok olur.

*dış ticarette ithalat değil, ihracat konseptine dönülür.

*her şehre dev hayvan barınakları yapılır. 10 sene içinde sokak hayvanlarını bitirme hedefi konulur.

*teknolojiye yatırım yapılır. dünya devleriyle yarışacak işletim sistemleri, teknoloji markaları, elektronik ürünler tasarlanır.

*özellikle gıda sektörü çok sıkı denetlenir. kesinlikle vatandaşa en zararlı ürünlerin, en boktan katkı maddelerinin yedirilmesine izin verilmez. ortalama yaşam süresinin 85 sene olması hedefi konulur.

*sağlık sistemi küba, kanada gibi bedava yapılır. ilaç bulamadığı için ölen insan haberleri tarihe karışır.

*ar-ge çalışmalarına milyonlarca lira kaynak aktarılır. ülke kendi kanser aşısını, kendi doktor ve bilim insanlarıyla üretebilecek yetkinliğe kavuşturulur.

*kadınların ekonomiye kazandırılması hedefi konulur. aile, çalışma ve sosyal hizmetler bakanlığı bir çok yeni proje üretir. kadınlara yeni iş kolları açılır, eğitim verilir. bir ailede hem kadın, hem de erkek çalışıyorsa aileye maddi teşvik sağlanır. çocuk varsa sosyal yardım daha da arttırılır. ancak bu çocuğa nasıl bakılıyor, devlet bunun takipçisi olur.

bunları yaparsanız, 30 sene içinde türkiye büyük bir süpergüç haline gelecektir.

(aklıma geldikçe eklenecek)
devamını gör...

kah güldürüp kah sinirlendirdiğimiz sözlüğün çiçekleri için özel bir kampanya.

kızlar; biliyoruz sizi bazen üzüyoruz ama bu sözlük sizsiz olmaz. kafa sözlük sizinle güzel ve özel. siz olmazsanız burası karaambar kamyoncular dernegine döner. sizi seviyoruz muah muah.

şahsım ve milletim adına kocaman kocaman öpüyorum sizi.
devamını gör...

diş doktorluğu. dişten zamanında çok çektim bir daha ilgilenmek istemem.
devamını gör...

eğitim bilimleri veya psikolojide de kullanılan bir kavram.

basit tanımla 'aklına gelenin başına gelmesi' diyebiliriz. tabi arka planda zihindeki telkinler-bilinçaltı etkilidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim