bearwithtear
tanımları çok bilgilendirici, insanın okudukça okuyası geliyor. böyle bilgili insanlarla karşılaşınca çok mutlu oluyorum. kalemine sağlık, sözlükte daim olsun.
devamını gör...
sözlükte siyaset istemiyoruz
neden istemiyorsunuz ve siz kimsiniz sorularını sormak istediğim cümle.
her konunun konuşulması gerek.
her konunun konuşulması gerek.
devamını gör...
bahar aylarında gelen aşık oluyorum hissi
malesef bahar ayarıyla bile gelmiyor o his korkuyorum kimseyi sevemeden gidicem
devamını gör...
nickini solda görünce hemen sözlüğü kapatan yazar
kapatıyorsa benden 1 adım önde olan kişi. ben ciddi anlamda geriliyorum.
artık kötü şeylere nasıl hazırsak toplum olarak, hiçbir konuda aklımıza iyi bir şey gelmiyor.
artık kötü şeylere nasıl hazırsak toplum olarak, hiçbir konuda aklımıza iyi bir şey gelmiyor.
devamını gör...
ahlaklı kadın bir sene beklemez
benim artık dimağım almıyor ülkede yaşananları ama en çok üzen şey de bunların bir "kadının" sözlerinin olması.
su götürmez bi gerçeği yok saymanız ve üstüne üstlük bunlara maruz kalan insanların iffeti, namusu hakkında atıp tutmanız gerçekten midemi bulandırıyor, duygularımı ve öfkemi kelimelerle ifade edemiyorum.
bu sözleri ben unutmayacağım siz de unutmayın.
su götürmez bi gerçeği yok saymanız ve üstüne üstlük bunlara maruz kalan insanların iffeti, namusu hakkında atıp tutmanız gerçekten midemi bulandırıyor, duygularımı ve öfkemi kelimelerle ifade edemiyorum.
bu sözleri ben unutmayacağım siz de unutmayın.
devamını gör...
darian leader
ingiliz psikanalizci ve yazar. alzheimer hastalığı hakkında farklı bir bakış açısı var. bkz #267563
devamını gör...
hayvanlardan alınmak istenecek özellikler
uçar giderdim buralardan
devamını gör...
telefon almak zorunda mısın
ya yemin ederim şunlara zerre sevgim veya saygım kalmadı.
telefon almak zorunda mıymışız sen almanya da yaşamak zorunda mısın gel buraya gör ananın boy ölçüsünü.
neyse sakinim.
telefon almak zorunda mıymışız sen almanya da yaşamak zorunda mısın gel buraya gör ananın boy ölçüsünü.
neyse sakinim.
devamını gör...
türkiye'den seri katil çıkmaması
biz onu her gün ölüm haberi alarak telafi ediyoruz malesef. bir kişi 10 kişi öldürmüyor ama on kişi on kişiyi öldürüyor. aynı hesaba geliyor .
devamını gör...
sözlük yazarlarının şahit olduğu absürt ortamlar
o gün öğlene doğru annem aradı. babamın merdivenden düştüğünü, hastanede olduklarını ve ameliyat yapılacağını söyledi. bulunduğum yerden 1 saatlik mesafede olan hastaneye gittim.
küçük bir ilçenin devlet hastanesiydi. babamın emekli olduktan sonra kafa dinlemek amacıyla bir köyden aldığı ve kazayı geçirdiği bahçeye en yakın hastane olduğu için buraya getirmişler. akşama doğru ameliyat bitti. babam hasta odasına alındı. omurgası kırılmış.
telaşe azalınca, babamı hastaneye getirirlerken yardımcı olan iki köylüyü köylerine götürme görevini üstlendim. bu olaylar bilecik ilinin civarında oluyor. yaklaşık 1 buçuk saat sonra köye varabildik.
dönüşte farklı bir yolu kullandım. gece yarısı yaklaşmıştı. söğüt ilçesinden geçerken sokaklarda hareketlilik vardı. bayraklı insanlar mehter marşları söylüyorlardı sanırım. yorulmuş, hayatın olağan akışından kopmuş ve çalışmayan zihnim ile ne olduğunu anlamlandıramadım. çok da merak etmedim. aklıma osmanlı’nın kuruluş yıl dönümü olabileceği geldi. sonuçta söğüt’ten geçiyordum ve ilkokulda öğrenmiş olduğum bilgiyi hiç unutmadım. osmanlı söğüt ve domaniç’te kurulmuştur.
hastaneye geldim. binasıyla ve iç mekanıyla eski bir hastaneydi. zaman makinesiyle doksanlı yıllara dönülmüş hissi veriyordu. biraz komünist işi. sadece hastane değil hastalar da o yıllardan kalmış gibiydiler. hasta odasının bulunduğu kata çıktım. katın girişini bekleme bölümü yapmışlar, bir de tüplü televizyon koymuşlar. kalabalıktı.
tekerlekli sandalyeliler ve bastonlarına yüklenenler. kolları, bacakları, kafaları bandajlı kadın ve erkekler. iç organlarından çıkan tüpleri ellerinde gezdirenler. serum askılıklarıyla yekvücut olmuş olanlar. yatalaklar ve bazı uzuvlarından yoksun kalmış olanlar. beyaz ve mavi önlük giymiş bezgin görünümlü çalışanlar. bir sonraki günü göremeyecek olanlar ve belki de zaten yaşamayanlar. hayalet olduğuna yemin edebileceğiniz nefes alan ruhlar. hepsi gözünü televizyona dikmişti. görmeyenler kulak kabartmıştı. ismi tijen olan sarı saçlı kadın darbe bildirisi okuyor, kendi yarınlarının belirsizliğini yaşayanlara ülkenin belirsizliği de ekleniyordu. bu ruhlar evrende bir anlam, onları hayata bağlayacak bir gerçeklik arıyor gibilerdi. ve absürdizm burada doğuyor olabilirdi.
anestezi etkisi altında olmamış olsa, kırık omurgası üzerinde televizyon karşısında olacak olan babamın odasına girdim. selalar okunuyordu. bir süre sonra ilaçlar etki etmeyi bıraktı. henüz gerçeklik algısı tam oluşmayan babam selaları anlamlandıramadı. gece gece ne selası bu diye sordu. ağzımdan çıkanlar çok ani gelişen, düşüncesiz bir şaka yapma refleksiydi. “selan okunuyor baba”. içinin ürpertisi gözlerine yansıdı. şimdi sağlıklı, şakamı hatırlamıyor.
küçük bir ilçenin devlet hastanesiydi. babamın emekli olduktan sonra kafa dinlemek amacıyla bir köyden aldığı ve kazayı geçirdiği bahçeye en yakın hastane olduğu için buraya getirmişler. akşama doğru ameliyat bitti. babam hasta odasına alındı. omurgası kırılmış.
telaşe azalınca, babamı hastaneye getirirlerken yardımcı olan iki köylüyü köylerine götürme görevini üstlendim. bu olaylar bilecik ilinin civarında oluyor. yaklaşık 1 buçuk saat sonra köye varabildik.
dönüşte farklı bir yolu kullandım. gece yarısı yaklaşmıştı. söğüt ilçesinden geçerken sokaklarda hareketlilik vardı. bayraklı insanlar mehter marşları söylüyorlardı sanırım. yorulmuş, hayatın olağan akışından kopmuş ve çalışmayan zihnim ile ne olduğunu anlamlandıramadım. çok da merak etmedim. aklıma osmanlı’nın kuruluş yıl dönümü olabileceği geldi. sonuçta söğüt’ten geçiyordum ve ilkokulda öğrenmiş olduğum bilgiyi hiç unutmadım. osmanlı söğüt ve domaniç’te kurulmuştur.
hastaneye geldim. binasıyla ve iç mekanıyla eski bir hastaneydi. zaman makinesiyle doksanlı yıllara dönülmüş hissi veriyordu. biraz komünist işi. sadece hastane değil hastalar da o yıllardan kalmış gibiydiler. hasta odasının bulunduğu kata çıktım. katın girişini bekleme bölümü yapmışlar, bir de tüplü televizyon koymuşlar. kalabalıktı.
tekerlekli sandalyeliler ve bastonlarına yüklenenler. kolları, bacakları, kafaları bandajlı kadın ve erkekler. iç organlarından çıkan tüpleri ellerinde gezdirenler. serum askılıklarıyla yekvücut olmuş olanlar. yatalaklar ve bazı uzuvlarından yoksun kalmış olanlar. beyaz ve mavi önlük giymiş bezgin görünümlü çalışanlar. bir sonraki günü göremeyecek olanlar ve belki de zaten yaşamayanlar. hayalet olduğuna yemin edebileceğiniz nefes alan ruhlar. hepsi gözünü televizyona dikmişti. görmeyenler kulak kabartmıştı. ismi tijen olan sarı saçlı kadın darbe bildirisi okuyor, kendi yarınlarının belirsizliğini yaşayanlara ülkenin belirsizliği de ekleniyordu. bu ruhlar evrende bir anlam, onları hayata bağlayacak bir gerçeklik arıyor gibilerdi. ve absürdizm burada doğuyor olabilirdi.
anestezi etkisi altında olmamış olsa, kırık omurgası üzerinde televizyon karşısında olacak olan babamın odasına girdim. selalar okunuyordu. bir süre sonra ilaçlar etki etmeyi bıraktı. henüz gerçeklik algısı tam oluşmayan babam selaları anlamlandıramadı. gece gece ne selası bu diye sordu. ağzımdan çıkanlar çok ani gelişen, düşüncesiz bir şaka yapma refleksiydi. “selan okunuyor baba”. içinin ürpertisi gözlerine yansıdı. şimdi sağlıklı, şakamı hatırlamıyor.
devamını gör...
yazarların kendine yakıştırmadığı bir hareket
insanlara fazla güvenmek ve yerinde tepki vermeyerek daha sonra aşırı şiddetli tepkiler vermektir.
devamını gör...
henceforth dance radyo yayını
yahu bildiğin terapi bu.
tanım : haftalar sonra tekrar yerimizi aldığımız yayın.
tanım : haftalar sonra tekrar yerimizi aldığımız yayın.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
ses mi çiçek mi desem;
ışık mı renk mi desem;
sanki geçtiğim yolda bir şey unuttum.
şükûfe nihal başar
ışık mı renk mi desem;
sanki geçtiğim yolda bir şey unuttum.
şükûfe nihal başar
devamını gör...
yazarların sevdikleri tablolar
yıldızlı gece-van gogh.
devamını gör...
en saçma çocukluk yanılgıları
sokak lambalarının üzgün oldukları için boyunlarının bükük olduğunu zannetmektir.*
devamını gör...
lalettayin
lâ+âle+tayin'den oluşan arapça sözlük.
lâ: olumsuzluk eki.
âle: üzeri,üst anlamındaki edat.
tayin: belirlenen.
tayin edilmemiş, belirsiz, muayyen olan. herhangi bir, sıradan.
#186812
lâ: olumsuzluk eki.
âle: üzeri,üst anlamındaki edat.
tayin: belirlenen.
tayin edilmemiş, belirsiz, muayyen olan. herhangi bir, sıradan.
#186812
devamını gör...
bir kedinin öğrenmesi gereken şeyler
defter veya kitabım, çalışma masamda duruyorsa, onu oraya sen kafana göre yırt, parçala stresini at diye koymuyorum.
devamını gör...