bugün intihar ederdim, maksat artistlik olsun. ayrıca beklemekten de hoşlanmam.
devamını gör...

bu insanlar nasıl ortamlarda yetiştirilmişse, çirkefliklerini her platformda sergileyebiliyorlar. okuldaysanız okulda; iş yerindeyseniz iş yerinde, askerdeyseniz askerde, sözlükteyseniz de sözlükte mutlaka bu dallamalara denk gelebiliyorsunuz. asıl zor olan bu dallamalara rağmen moralinizi yüksek tutmak. ki yönetim kadrosunda bile böyleleri çıkabiliyor, aman dikkat.
devamını gör...

tolstoy olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

ilk islam devletinin üçüncü halifesi osman bin affan döneminde (644-656) (bkz: arap yarımadası)'ndaki bütün kuran el yazmaları toplatıldı ve halifenin basın danışmanlarından oluşan bir heyet (bkz: hattat) mukaddes kitabı yeniden yazdı, derledi.
üçüncü halife hz. osman da dördüncü halife hz ali gibi muhammed'in kızlarından rukiyye (rukiyye binti muhammed) ile evlenmiştir. eşi rukiyye ölünce yine muhammedin kızı olan ümmü gülsüm (ümmü gülsüm binti muhammed) ile evlenmiştir. osman, muhammed'in iki kızıyla evlendiği için ona "iki nur sahibi" sıfatı verilmiştir.

halife osman iktidarında çok sesliliğe yer yoktu, arap kabileleri islam çağrısıyla birleşeli 15 sene olmuştu. alimlerin elindeki kuran kopyaları birbirini tutmuyordu. ayet sayıları farklıydı, sıralaması farklıydı.
arap yarımadası'nın kuzey batısında zerdüşt sasani imparatorluğu hakim güçtü. islamiyetin yayılması bu iki devleti karşı karşıya getirmişti. son sasani hükümdarı şehinşah (krallar kralı) ııı. yezdigirt (632-651), ilk islam devleti ile girdiği savaşı kaybetmiştir ve zerdüşt sasani halklar islam propagandasına maruz kalmışlardır.
devamını gör...

balık severler bilir büyük balıkları fırında yapmak daha lezzetlidir.

ince doğranmış sarmısak ve maydonozu çipura'nın içine yerleştirip,teraygini da parça parça kesip koyalım ve balığı sar pişir kağıdına sıkıca saralım,verelim fırına.

45 dk 180 derecede pişince kağıdı açıp önce eriyen tereyağına ekmek bandıralim sonra muthis balığı yiyelim,bir daha tavada kim kizartırki balığı.
devamını gör...

sadece ismimin yazılı olduğu bir mesaj bana ufak çaplı bir kalp krizi geçirtebilir.
devamını gör...

an itibarı ile güncellenmiş sistemdir.
artık profilinizde eski rozetlerinizi de sergileyebileceksiniz.

aynı zamanda yeni rozetlerimiz de kafa store'da yerini aldı.

rozet önerileriniz için aşağıdaki başlığı kullanabilirsiniz

(bkz: kafa store rozet önerileri)
devamını gör...

kişinin uzmanı olmadığı, bilgisinin yetmediği konularda hiçbir derde derman olmayacak görüş ve önerilerini belirtmesi.
--- alıntı ---

terim ilk olarak 1819'da william hazlitt adındaki bir denemecinin william gifford'a yazdığı açık mektupta kullanılmıştır. bu terim, ünlü yunan ressamı apelles'in yaptığı resme eleştirilerini yönelten bir ayakkabıcıya dayanıyor.

--- alıntı ---
devamını gör...

istanbul/şile


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendi gibi davranıp, başkaları için değişmemesidir.
devamını gör...

düşünme hastalığı. kimi kimden koruyacaksın, kaçamıyorsun işte kendinden.
devamını gör...

birkaç gün önce bir youtuber sayesinde öğrenip varlığından haberdar olduğum içecek.

hanım kızımız bu içeceğin beyaz şarapla değil kırmızı şarapla daha güzel olduğunu söylemiş. güzelce sobasıni yaktı. sobanın üstüne bir tencere koydu ve şarabı boşalttı. içine 2 adet irice dilimlenmiş portakal, 2 adet elma koydu. kabuk tarçını, 10'a yakin karanfili ve çok az şeker koydu. güzelce karıştırdı ve kaynayana kadar bekledi. sonra da fincana koyup içti. daha önce deneme fırsatım olmadı lakin sıcak şarabın tiryakileri de oldukça fazla.
olur da bir gün denersem denedikten sonra fikirlerimi de paylaşırım.
devamını gör...

bittabii baklavadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilk çıktığı zamanlar arkadaşlarımı zorla götürmüştüm ayla'ya. bir ara kendimi tutamadım (zaten hiç tutamam, tutmaya da çalışmam) ağlayıverdim. tek ben ağlıyorum sandım, soluma baktım arkadaşım da ağlıyor, sağıma baktım, o da ağlıyor :d biz böyle bir 5 dakika titreşim modunda ağlamıştık.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir iki genç yazar yazmış. lütfen sevgili genç yazarlar klişe olacak ama kanser olmayı bayılmak sanmayınız! yalvartan bir hastalık kendisi, düşmanınız için bile istemeyeceğiniz bir türden.
devamını gör...

şurada olmayan ev var ya
işte bizim evimizdi
önünden her geçişinde hep aynı çocuğun sesi
büyük olur derler ya hep büyük düşlerin kırıkları
saklaması zor olurmuş izlerini
devamını gör...


çok sayıda canlı insan, maruta (japonca'da kütük anlamına gelir) kod adlı özel bir proje kapsamında acımasız deneylere tabi tutuldu. deneylerde kullanılacak olan insanlar, savaş esirlerinin yanı sıra tesis çevresindeki nüfus arasından seçiliyordu. bu insanlara ya da kurbanlara kısaca kütük deniyordu ve bazen 731. birim'in çalışanları arasında "kaç tane yeni kütük geldi?" gibi espriler yapılıyordu. bu durumun sebebi, 731. birim hakkında yerel yönetimlere bilgi verilirken paravan oluşturmak amacıyla burasının kereste atölyesi olduğunun söylenmesiydi. 731. birim'de çalışan sivil bir ordu görevlisinin dosyasından çıkan bilgilere göre bu acımasız proje, 731. birim çalışanları tarafından almancada kütük anlamına gelen holzklotz olarak da anılıyordu.deneylerde kullanılan kurbanların cesetleri ise yakılarak imha ediliyordu. burada görev yapan araştırmacılar, yaptıkları çalışmalarda mançurya maymunları veya uzun kuyruklu maymunlar gibi insan olmayan primatların kullandıklarını ileri sürdüler ve araştırma sonuçlarının bir kısmını hakemli dergilerde yayınladılar.

deneylerde kullanılan insanlar toplumun çok farklı kesimlerinden seçiliyordu ve bunlar arasında genel suçlular, haydutlar, japonya karşıtı militanlar, siyasi mahkûmlar ve "şüpheli davranışlar" iddiasıyla kempeitai askeri polisi tarafından tutuklananlar vardı. bazı deneylerde ise bebekler, yaşlılar ve hamile kadınlar da kullanılıyordu. 731. birim'in çoğu doktor ve bakteriyolog olan yaklaşık 300 kişilik araştırma grubunun çoğu japon vatandaşlarından oluşsa da aralarında az sayıda işbirlikçi çinli ve koreliler de vardı. bunların birçoğu, hayvanlar üzerinde yaptıkları son derece tatsız deneylerle duyarsızlaştırılmış insanlardı.

dirikesim (viviseksiyon)
esir kamplarında kalan binlerce erkek, kadın ve çocuk, çoğunlukla anestezi bile olmadan canlı canlı kesilerek incelendi ve bu durum, genelde kurbanın ölümüyle sonuçlandı. dirikesim, kurbanlar bilinçli olarak çeşitli mikroplara maruz bırakılıp hasta edildikten sonra yapılıyordu. kurbanlara bulaştıran hastalığın etkilerini incelemek amacıyla iç organlar cerrahlar tarafından çıkarılıyordu ve tüm bu işlemler, kurban canlı ve genellikle de anestezi etkisi altında değilken yapılıyordu. deneylerin kurban canlıyken yapılmasının sebebi, kurban öldürüldükten sonra başlayacak olan dokuların bozunma sürecinin araştırma sonuçlarına zarar verebileceği yönünde endişe duyulmasıydı. hastalık bulaştırılıp sonrasında da dirikesime uğrayan kurbanlar arasında erkek, kadın ve çocukların yanı sıra bebekler de vardı.

kan kaybını incelemek amacıyla kurbanların kolları ve bacakları kesiliyor bazen de kesilen bu kol ve bacaklar, soldakiler sağa sağdakiler de sola olacak şekilde yeniden vücuda dikiliyordu. bazı kurbanların kol ve bacakları dondurulduktan sonra kesiliyordu. bazılarınınki de tedavi edilmeyen kangren ve çürümenin etkilerini incelemek amacıyla önce donduruluyor sonrasında da çözülüyordu.

bazı kurbanların mideleri ameliyatla çıkarıldıktan sonra yemek boruları doğrudan bağırsaklarına bağlandı. yine benzer şekilde bazı kurbanların da beyin, akciğer, karaciğer gibi organlarının bazı bölümleri kesilip çıkarıldı ve vücudun verdiği tepkiler incelendi.

genellikle çinli komünistler olmak üzere insan vücudu üzerinde uygulanan dirikesim işlemi, japon ordu cerrahı ken yuasa'nın önerisiyle 731. birim'in dışında da uygulanmaya başlandı. tahminlere göre de en az 1,000 japon personeli, 731. birim'in dışında, çin toprakları üzerinde gerçekleştirilen bu insanlık dışı uygulamalara katıldı.

bulaşıcı hastalık yayma amaçlı biyolojik saldırılar
insan vücudu üzerindeki etkilerini incelemek için çeşitli hastalıklar, 731. birim'de kalan mahkûmlara (kurbanlara), aşılama kisvesi altında bilerek bulaştırıldı. tedavi edilmeyen zührevi hastalıkların etkilerini araştırmak için de yine erkek ve kadın mahkûmlara kasıtlı olarak frengi ve bel soğukluğu bulaştırıldı ve sonrasında hastaların vücutları üzerinde çeşitli incelemeler yapıldı. ayrıca tutuklular, gardiyanlar tarafından sürekli tecavüze uğradılar.

vebalı pireler, bulaşıcı hastalık taşıyan hastaların kullandığı kıyafetler ve hastalık bulaştırılmış daha birçok malzeme, bombaların içine yerleştirilerek birçok hedefe gönderdildi. bu biyolojik saldırılar sonucunda halk arasında görülen kolera, şarbon ve veba hastalıkları, tahminlere göre 400 binden fazla çinli sivilin ölümüne sebep oldu. tularemi de yine çinli siviller üzerinde test edilen hastalıklardan biriydi.

731. birim ve buraya bağlı diğer birimler (1644. birlik ve 100. birim gibi), bulaşıcı hastalıkların bilinçli olarak kitlelere bulaştırılmasını sağlayacak biyolojik silahların araştırması, geliştirmesi ve ıı. dünya savaşı boyunca çin halkı (hem sivil hem de askerler) üzerinde deney amaçlı uygulanması çalışmalarını yürüttüler. 731. birim ve 1644. birim'in laboratuvarlarında yetiştirilen vebalı pireler, alçak uçuş yapan uçaklar vasıtasıyla 1940'ta kıyı bölgesindeki ningbo'ya ve 1940'ta da hunan eyaleti'ndeki changde şehrine salındılar ve insanlara bulaştırıldılar. askeri uçaklarla havadan yapılan bu saldırı sonucu insanlar arasında yayılan hıyarcıklı veba, binlerce insanın ölümüne yol açtı.

tetanosun insanlara bilinçli olarak bulaştırılmasıyla ilgili bazı çalışmalara dair elde edilen bilgiler, 731. birim'in yöntemlerinin endonezya'da da takip edilmiş olabileceğini göstermektedir.

donma testi
fizyolog yoshimura hisato, mahkûmların el, kol, bacak gibi uzuvlarını önce suya batırıp sonra da soğuk havada bekleterek donmasını sağlıyordu. burada görev yapan bir japon memur, verdiği ifadede, uzuvlar dondurulduktan sonra bir sopayla bu uzuvlara vurulduğunda, sanki bir tahta parçasına vururmuş gibi bir ses çıktığını belirtmişti. donma gerçekleştikten sonra donan bölge üzerindeki buzlar kırılıyor ve sonra da donmuş olan uzuvlar suya batırılıyordu. uzuvların çözünüp çözünmediklerini kontrol etmek içinse kurbanlar coplanıyor ve farklı sıcaklıklardaki suyun, donmuş uzvun çözünme hızına etkisi gibi konular inceleniyordu. bu deneyler çok daha korkunç şekillerde devam etti.

frengi
frengi bulaştırma amacıyla yapılmış deneyler sırasında orada bulunmuş bir gardiyanın ifadelerine göre doktorlar, mahkûmlara hastalık bulaştırmak için hastalıklı mahkûmlarla sağlıklı mahkûmları cinsel ilişkiye girmeye zorluyorlardı:

"zührevi hastalıkların mahkûmlara yapay yoldan bulaştırılmasından vazgeçildi ve bunun yerine, hastalık taşıyan ve taşımayan mahkûmlar, birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeye zorlanıyordu. sadece gözleri ve ağızlarını açık bırakacak şekildeki giyinen dört ya da beş laboratuvar görevlisi tarafından yönetilen bu deneylerde, aynı hücreye kapatılan frengili bir mahkûmla sağlıklı bir mahkûm cinsel ilişkiye zorlanıyordu. ilişkiye girmeye direnen mahkûmların kurşuna dizileceği gerçeği ise mahkûmlara net bir şekilde öğretilmişti."

mahkûmlara hastalık bulaştırıldıktan sonra, hastalığın ilerlemesine bağlı olarak iç ve dış organlarda meydana gelen değişiklikleri izleyebilmek için hastalığın farklı dönemlerinde bu mahkûmlara dirikesim yapıldı. birkaç gardiyan tarafından verilen ifadelerden anlaşılana göre, hastalık taşıyan kadın kurbanlar, kendilerine zorla hastalık bulaştırılmış olmasına rağmen hastalık taşıdıkları için suçlanıyorlardı. frengi bulaştırılmış kadın tutsakların cinsel organları, gardiyanlar tarafından "reçel dolu çörekler" diye adlandırılıyordu.

731. birim'in duvarları arasında büyümüş bazı çocuklara da frengi bulaştırıldı. çocuklar, anne-babalarıyla benzer muameleyi gördüler ve bazı çocuklar, hastalığın değişik evrelerinde uygulanmaya başlanan tedavilerin verimliliğini incelemek amacıyla özel deneylere maruz kaldılar. 731. birim'de görev yapan birinden alınan ve deneylere başlanmadan önce incelenen bir mahkûm grubunu anlatan ifadede şöyle deniyor: "biri elinde bebeğini tutan çinli bir kadın, diğeri yanında dört ya da beş yaşlarındaki kızı bulunan belaruslu bir kadın ve sonuncusu da altı ya da yedi yaşlarındaki oğluyla bekleyen belaruslu bir kadındı."

tecavüz ve zorunlu gebelik
731. birim'de tutuklu bulunan kadın mahkûmlardan bazıları, deneylerde kullanılmak üzere hamile kalmaya zorlandılar. bu eylemin temel amacı, özellikle frengi gibi hastalıkların anneden karnındaki bebeğe geçebileceği yönündeki varsayımların incelenmesiydi. 731. birim'de esaret altında doğan çok sayıda bebek olmasına rağmen buradan kurtulanlar olduğunu gösteren herhangi bir bilgiye rastlanamamıştır. bu deneyler sırasında doğan çocukların öldürüldüğü ya da gerekli incelemeler yapıldıktan sonra hamileliklerin sonlandırıldığı düşünülmektedir.

deney sonuçlarının başka etkenlerden etkilenmemesi adına erkek mahkûmlar genellikle tek bir deneyde kullanılırken kadın mahkûmlar, bakteriyolojik ve fizyolojik deneylerde, cinsel ilişkiye zorlandıkları deneylerde kullanıldılar ve tecavüze uğradılar. 731. birim'de görev yapmış bir gardiyanın verdiği ifadeler, bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır:

"eskiden yanında görev yaptığım araştırmacılardan birisi bana, önceden planmış bir deneyleri olduğunu ancak mahkûmu öldürmek için biraz daha zamana ihtiyaçlarını olduğunu söylemişti. bunun üzerine başka bir görevliyle birlikte çinli bir kadının yattığı bir hücreye girdiler. aralarından birisi çinli kadın mahkûma tecavüz ederken diğeri, daha önceden donma deneylerinde kullanılan başka bir çinli kadının yattığı başka bir hücreye girdi. kadının birkaç parmağı yoktu ve kemikler de kangren sebebiyle siyahtı. buna rağmen tecavüz etmekte kararlı olan görevli, daha sonra kadının cinsel organının iltihaplı olduğunu ve iltihabın sızıp hücrenin tabanına yayıldığını gördü. bunun üzerine tecavüzden vazgeçti, hücreden çıkıp kapısını kilitledi ve yarıda bıraktığı deneye devam etmek için geri döndü."

silah-mühimmat testleri
el bombasının insan vücudunda bıraktığı tahribatı incelemek için mahkûmlara yakın mesafelerde el bombaları patlatıldı. mahkûmun duruş pozisyonu ve el bombasına olan uzaklığının vücuttaki tahribat üzerindeki etkisini görmek içinse deneyler farklı mesafeler ve pozisyonlarda tekrarlandı. benzer şekilde alev silahları da mahkûmlar üzerinde denendi. ayrıca kimsayal silahlar, çeşitli patlayıcılar ve mikrop yaymaya yarayan bombalar da kazıklara bağlanıp hedef haline getirilmiş mahkûmlar üzerinde denendi.

diğer deneyler
diğer deneylere örnek olarak şunlar sıralanabilir: insanın açlığa ve susuzluğa ne kadar süreyle dayanabildiğini ölçmek için mahkûmların aç ve susuz bırakılması ve bu koşullar altındaki ölçüm sürelerinin ölçülmesi; yüksek basıncın insan vücudu üzerindeki etkilerini incelemek için mahkûmların basınçlandırılmış odalara konulması ve mahkûm ölene kadar odanın basıncının arttırılması; vücudun maruz kaldığı ortam sıcaklığı ve vücuttaki yanıklarla hayatta kalma süresi arasındaki ilişkinin incelenmesi; mahkûmların santrifüje sokulması, vücutlarının ölene dek burulması ve eklemlerden çekme vasıtasıyla uzatılması; mahkûmlara hayvan kanı ya da deniz suyu enjekte edilmesi; ölümcül dozlarda x-ışınlarına ve gaz odalarında çeşitli kimyasal silahlara maruz bırakılması; diri diri yakılması ya da toprağa gömülmesi.

kaynak buradan
devamını gör...

yüksek sesle gülmek. bulaşıcı olduğu kanıtlanmış mı bilmiyorum ama genellikle karşımda kahkaha atan insanlar olduğunda benim de baya baya gülesim geliyor. bir de her kahkaha farklı oluyor ya, insandan insana değişiyor o da ayrı bir güzel yanı.
devamını gör...

bekleyin, kenarda ölüp geleceğim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim