t: yapımcısının ezel akay, senarist ve yönetmeninin derviş zaim, kurgucusunun da mustafa presheva olduğu 1996 yapımı bir film. başrol oyuncusu ahmet uğurlu'dur. gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir.

oldukça kısıtlı imkanlarla ve yaklaşık 1 ay içinde çekilmiştir. öyle kısıtlıdır ki eldeki malzeme yalnızca 3 saatlik bir film için yeterlidir.* (kurgusunda ve yapım aşamasında mustafa presheva'nın başına gelmeyen kalmamış) 96 yılındaki antalya film festivali'nde en iyi oyuncu, yönetmen, senaryo ve kurgu ödüllerini almıştır. üzücü not: ayşen aydemir filmin çekimlerinden üç yıl sonra henüz 35 yaşındayken vefat etmiştir.

konusu çok çok kabaca evsiz, araba sevdalısı, kıt kanaat yaşayan bir adamın hayatının bir ve birkaç döneminde başına gelenlerdir. yani, bir yıkık değilseniz pek de kolay empati kurabileceğiniz bir film değil. ki ben bugün izleyenlerin bu sebepten beğenmediğini düşünüyorum. izleyenin dünyayla alakası yok ki, böyle bir filmi nasıl anlamlandırıp da beğensin? beğenmek zorunda da değil orası ayrı. ama leş deyince komik oluyor. anlamaya çalışınca filmin her özelliği size imkan sağlıyor; oyunculuklar harika, anlatılmak istenenler net, muğlak durumlar yok denecek kadar az. neredeyse saf bir gerçeklik. ayrıca baba zula tarafından yapılan müzikleri de güzeldir. yanılmıyorsam bir de bab-ı esrar tarafından yapılan bir müzik de kullanılıyordu.

merhaba, çıkma ekmek var mı?

son isyanım: "aaaabii sanat abi, abi sepet abi, metafor aabiii" tayfadan olanlar bunu dantel filmi sanıyorlar. hayır efendim, kabul etmiyorum. bu bir yıkık filmidir. olsa olsa yüzde 25 dantel filmi derim.
devamını gör...

eğer kabul ederse 101. kişiye ben hediye etmek istiyorum. içimden geldi.
devamını gör...

fok balıkları çok yalnız.
devamını gör...

kitap okunmamasından kaynaklı bir durum. zaten insanımızın dinleme gibi bir huyu da olmadığı için güzel ve etkili konuşmaya gerek kalmıyor. birbirini anlamak istemiyorlar sadece konusmak istiyorlar.
devamını gör...

çok samimi bir şey söyleyeceğim; kadın hakları savunucusuyum ama celladına aşık olanların da yolu açık olsun. bu hashtag’i destekleyen bir kadın mağdur olsa “kendi düşen ağlamaz” derim, duruşum net. atatürk bu ülkenin kadınlarına bir çok hakkı mücadele etmeden verdi * ve sanırım mücadeleye gerek duyulmadan alınan bu hakların değeri bazı kadınlarımız tarafından anlaşılamıyor. ancak kurunun yanında yaş da yanıyor, canımı da bu sıkıyor işte..
devamını gör...

benim hissettiğim korkuyken, bazılarının umrunda bile olmayan bir durumdur.
devamını gör...

türkçesi doğrusal cebir olan , istatistik bölümünde okuyanların da aldığı derslerden biridir. modern doğrusal cebirin geçmişi 1843 ve 1844 yıllarına dayanır. 1843'te william rowen hamilton kuaterniyonları keşfetti. arthur cayley, doğrusal cebirin en temel fikirlerinden birisi olan dizeyleri 1857 yılında tanıttı. ne var ki doğrusal cebir, asıl büyük atılımlarını 20. yüzyılda yapmıştır.
bir sorusunun cevabı bazen sayfalarca olan ve ayrıca ablamın okulunu 4 sene uzatmasına neden olan can sıkıcı derstir kendisi.
devamını gör...

ayrıca ucemak adlı yazar içinde böyle düşünülebilir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

lazar; rab'be güzel kokulu yağ sürüp saçlarıyla onun ayaklarını silen meryem'in kardeşiydi. hastalanıp öldü ve isa mesih de onu diriltti. bu olay yuhanna 11. bölümde geçer. lazarus sendromu da adını bu olaydan alır.

isa beytanya'ya yaklaşınca lazar'ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi. beytanya, yeruşalim'e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı. birçok yahudi, kardeşlerini yitiren marta'yla meryem'i avutmaya gelmişti. marta isa'nın geldiğini duyunca o'nu karşılamaya çıktı, meryem ise evde kaldı. marta isa'ya, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi. şimdi bile, tanrı'dan ne dilersen tanrı'nın onu sana vereceğini biliyorum.” isa, “kardeşin dirilecektir” dedi. marta, “son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum” dedi. isa ona, “diriliş ve yaşam ben'im” dedi. “bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. buna iman ediyor musun?” marta, “evet, ya rab” dedi. “senin, dünyaya gelecek olan tanrı'nın oğlu mesih olduğuna iman ettim.” bunu söyledikten sonra gidip kız kardeşi meryem'i gizlice çağırdı. “öğretmen burada, seni çağırıyor” dedi. meryem bunu işitince hemen kalkıp isa'nın yanına gitti. isa henüz köye varmamıştı, hâlâ marta'nın kendisini karşıladığı yerdeydi. meryem'le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler. meryem isa'nın bulunduğu yere vardı. o'nu görünce ayaklarına kapanarak, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.” meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı. “onu nereye koydunuz?” diye sordu. o'na, “ya rab, gel gör” dediler. isa ağladı. yahudiler, “bakın, onu ne kadar seviyormuş!” dediler. ama içlerinden bazıları, “körün gözlerini açan bu kişi, lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?” dediler. isa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. isa, “taşı çekin!” dedi. ölenin kız kardeşi marta, “rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu” dedi. isa ona, “ben sana, ‘iman edersen tanrı'nın yüceliğini göreceksin’ demedim mi?” dedi. bunun üzerine taşı çektiler. isa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: “baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. beni her zaman işittiğini biliyordum. ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.” bunları söyledikten sonra yüksek sesle, “lazar, dışarı çık!” diye bağırdı. ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıktı. isa oradakilere, “onu çözün, bırakın gitsin” dedi.
yuhanna 11:17‭-‬44

bu bölümdeki "isa ağladı" cümlesi kutsal kitap'ın en kısa ayetidir. bu ayet yanlış anlaşılabildiği için açıklamak istiyorum.
isa lazar öldüğü için ağlamadı. zaten oraya onu diriltmek için gitti. dirileceğini bildiği birinin ölümüne neden ağlasın?
isa, kadınlar ve yahudiler üzüldüğü için ağlıyordu. "meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı." yu. 11:33
yüce tanrı onların üzülmesine dayanamadığı için gözyaşı döktü! çünkü bizi sonsuz bir sevgiyle seviyor.
bu ayeti tıpkı bölümde bahsi geçen yahudilerin anladığı şekilde anlayanlar olduğu için açıklamak istedim.
size esenlik olsun.
devamını gör...

sosyal fobi ona sahip olan insanın iletişim kurmak istediği insanlarla iletişim kuramamasına, o çok gitmek istediği yerlere gidememesine, çok yapmak istediği şeyleri yapamamasına, başarabileceklerini başarmak için çabalamaktan kaçmasına sebep oluyor. ınsan her şeyden kaçmak istiyor, bazen en alışık olduğu şey bile onun için kaygı dolu gəliyor. yolda yürürken yol kenarlarında hoşuna giden binalara bakamıyorsun, hanimiş hanimiş canım rengarenk çiçeklere göz ucuyla bile bakman insanların dikkatini çekecekmiş gibi geliyor. ıçinde yeşerttiğin güzelim heveslerini kızgın tuğlalarla ördüğün duvarlarla harcayıp bastırıyorsun ve bu cidden insanın ağlamadan bile göz yaşı yutkunmasının yolunu açıyor. kızgın tuğlaları yıkmak hiç kolay değil. kahroluyoruuuuuğuuğuğğz.
devamını gör...

ağlayan bebeğin toplu taşımada "ebeveynine" verdiği rahatsızlıktır. çünkü bebek ağladığında çevresindeki insanların bakışları o ebeveyni deler geçer, ne yapacağını bilemez halde bebeği sakinleştirmeye çalışır, uğraştıkça bebek daha çok ağlar, bebek ağladıkça insanlar homurdanmaya başlar, sesleri duydukça ebeveyni daha fazla telaş ederek yaşadığı rahatsızlık daha da artar. bu bir kısır döngüdür, maalesef.

bebektir bu, ihtiyacını başka türlü ifade edemez. biz ise onun tek yapabildiğini yargılarız, sanki biz hiç ağlamamışız gibi.

ah ablası, ah abisi... daha konuşmayı öğrenecek bu bebek; harflerden kelime, kelimelerde cümle dizecek. homurdanmamayı öğrenecek daha ablası abisi.
devamını gör...

çoğu kişinin ilk kez istiklal marşında karşılaştığı kelimedir. sevilen yerden ayrılma anlamına gelir. osmanlıca bir kelimedir.
‘’canı, cananı bütün varımı alsın da hüda
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’’
-mehmet akif ersoy
devamını gör...

sosyal medyanın her geçen gün tehlikesini arttırdığını gösteren durumlardan sadece birisidir.
artık ne adım atsak birine dokunuyoruz yer kalmadı çünkü dolduk, kalabalıklaştık.
yazar arkadaşıma teşekkür ederim bu bilgiyi de paylaştığı için, kendimizi buna göre ayarlarız artık.
ben de sunumlarımda kullanıyordum çünkü mizahın bazı durumlara, öğrenmeye katkısı oluyor, ilgiyi arttırıyor diye düşünüyordum. hayata farklı bakış açısı sunuyor ve bunu ne kadar çok kişiye ulaştırırsak o kadar iyi değil midir? paylaşımın amacı bu değil midir? gerçekten ilginç bir durum. ufak da olsa yeni nesli karikatürle tanıştırıyordum ama gerek yokmuş. bilinmesin, eski tozlu web sayfalarında kalsınmış...
devamını gör...

merlin olmak isterdim herhalde, büyü falan tam bana göre.
tanım: yazarların favori karakterlerini yazdığı başlık.
devamını gör...

kimin parası varsa o öder..
devamını gör...

tarihte ilk kez kuvvetler ayrılığı ilkesinden bahsetmiş düşünür.

haliyle günümüz modern devletlerinin toplumsal ve siyasi yapılarını belirlemiş tarihi karakter.
devamını gör...

bir istek.
i s t e m i y o r u m

ülkemizin kültürel değerlerini bile bozan bu güruhu ülkemde istemiyorum. her geçen saniye artıyorlar. yarın öbür gün durum çok ciddileşecek.

kilis'in yüzde 81'i suriyeli. türkler ufak bir azınlık olarak varlar artık bu şehirde. bakmayın büyük şehirlerde de çoklar ama nüfus fazla olduğu için oransal olarak düşük görünüyorlar. böyle polis, asker, hükümet, medya gibi destekçileri olduğu sürece umudum yok artık.

ülkemde türk vatandaşı olarak ikinci sınıfız. alırsınız oy benden ve çevremden!
gerçi bunlar seçimi kaybetse artık plan belli. bunlara verecekler silahı, sopayı destekle beraber muhalif türk halkını katledecekler.
devamını gör...

@egm @ssoylu @cimer @bimer @disneychanneldeutsch @looneytunes
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim