su samurları uyurken el ele tutuşurlar. bi su samuru kadar olamadık be.
devamını gör...

dönem şartlarında (bkz: oğlancılık) olarak adlandırılır. osmanlı sınırları içerisinde yaşamış eşcinsellerin yaşam biçimidir. eski adlandırmada (lûtîlik), pasif gay erkekler (lûtî) olarak tanımlanmış, yine bireyler arasındaki ilişkiden gulâmperestlik olarak bahsedilmiştir.
osmanlı imparatorluğu'nda seks işçisi erkeklere "hîz oğlanı" denir ve "hîz"ler devlet tarafından kayıt altına alınırlardı.

hayatını bu işten kazanan erkekler "(bkz: defter-i hîzán)" adlı kütüğe yazılırlardı. (bkz: murat bardakçı)’nın araştırmasına göre “gay’ler eskiden esnaftan sayılır ve padişahın huzurunda yapılan resmi geçitlere bile katılırlardı.”

osmanlı'da oğlancılığın (bkz: orhan gazi) döneminde başladığı sanılmaktadır. osmanlılara esir düşen bizans imparatorluğu'nun selanik başpiskoposu gregory palamas osmanlı'da eşcinsel ilişkinin çok yaygın olduğunu, özellikle hristiyan esirlere yönelik tacizlerin çok olduğunu söylemiştir.
konu hakkında dönemden kalan minyatüre (+18) buradan bakabilirsiniz.

osmanlı'da askerlik yaşı gelen eşcinsellerden cinsel yönelimine dair gerekçe ispatlaması istenmiyor, askerlik yapmaları için eşcinsellik bir engel olarak görülmüyordu. osmanlı ordusunda eşcinseller yeniçerilere hizmet eden "civelek" olarak tanımlanmış, savaşlarda ihtiyacı karşılamak üzere civelekler taburu oluşturulmuştu. civelek taburunda yer alan askerlerin her birini bir yeniçeri sahiplenmiştir.
konu hakkında dönemden kalan minyatüre buradan bakabilirsiniz.

deli birader olarak bilinen (bkz: mehmet gazali), ıı. beyazıt’ın (1481-1512) oğlu şehzade korkut için hazırladığı dafi‘ü ’l-gumum ve rafi‘ü’l-humum (gamları yok eden ve kaygıları kaldıran kitap) adlı bahnamede erkekler için ideal seks partneri olarak oğlanları önerir.
gazali’ye göre kadının tutkusu tehlikelidir ve oğlana göre erkek egosu için tehdittir. benzer şekilde (bkz: nevizâde atayî) (1583-1635) hamse’de kadınlara ilgi duymanın şehveti getireceğini, asıl sevginin civanlara yani oğlanlara duyulan cinsellikten arınmış aşk olduğunu söyler.
devamını gör...

lisans bittikten sonra üniversitede kalıp araştırmacı olmak isteyenlerin geçeceği ilk duraktır kendileri. dört yarı yıl normal süresi ama ek süre de veriliyor eğer tez yazımı bitmemiş ise. hangi alanda uzmanlık istediğiniz, araştırma yaptığınız alanda yayınlanmış makale sayısı, üniversitenin yayınladığı makale sayısı, tez danışmanınızın alanla ilgili bilgisi ve sizinle olan iletişimi çok önemlidir. yoğun stresli ve kaygılı bir süreçtir. insan bu sürede kendiyle sürekli çelişir. verilen emeklere değip değmeyeceğine dair hesaplamalar yapılır. eğer belirli bir süre geçtiyse başlangıçtan beri bence tamamlanmalıdır. daha sonraki aşamaya geçip geçmeyeceğinize yüksek lisansı bitirip karar vermeniz daha sağlıklı bir sonuçtur.
devamını gör...

“dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerinde olan her yeni sözlüğün mutlaka bir edebiyat topluluğuna ihtiyacı vardır.”*

güncelleme: bir araya gelmek ve faaliyetlerine başlamak amacıyla discord sunucusunu kurmuş topluluktur. hatta 16 aralık 2020 çarşamba saat 21.00'de ilk toplantısını da gerçekleştirecektir. katılmak isteyen yazarların sunucu davet linkini göndermem için bana mesaj atması yeterlidir.

gün itibariyle kurulmuş, kafa sözlük'ün ilk gayriresmi yazar topluluğudur. amaç ve faaliyetleri henüz belirlenmemiştir. topluluğun 000001 no'lu üyesi* olarak aklıma gelenler:

- sözlükteki edebiyat temalı başlıkların sistemli bir şekilde arttırılması sağlanabilir.

- süreli ortak okuma etkinlikleri düzenlenebilir.

- elektronik ortamda edebiyat içerikli sohbetler-tartışmalar düzenlenebilir.

- yazarlara yönelik, tematik öykü ve şiir yarışmaları düzenlenebilir.

- edebiyatın üretici tarafında da yer alan sözlük yazarlarıyla birlikte fanzin-webzine yayınlanabilir.

ve daha birçok şey yapılabilir. tabii tüm bunların gerçekleşmesi için sözlüğün edebiyat ile ilgilenen biricik yazarlarının katılımına ihtiyaç vardır.
devamını gör...

merhabalar sevgili portakallar!
öncelikle herkese musmutlu, sağlıklı, huzur dolu bir bayram diliyorum. bu bayram olamasa da bundan sonraki her günümüzün bayram gibi geçmesini, olmak istediğimiz yerde ve insanlarla olmamızı temenni ediyorum!
madem bugün bayramın ilk günü, bayram tadında bir yayın yapmayalım mı? yapalım elbette!
konseptimiz bizi umutlandıran, kalbimize bahar telaşı yaşatan ve hatta hazır denk gelmişken bayram sevincini hissettiren şarkılar demiştik!
ses kayıtları ve istekler hazır, ben de hazırım, peki ya siz?
bu akşam saat 22.00'da radyonun başında olalım mı?
o zaman gelsin gecenin yıldızları!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
afiş için sevgili gomercan, on yüz milyon kez teşekkür ederim!
devamını gör...

toplumsal görüşün fazlasıyla etkilediği bir durumdur. ne yazık ki etrafımız hem kendi psikolojik sorununu saklayanlar, hem de saklamayanlara farklı yakıştırmalar yapan insanlarla dolu. böyle büyüyor ve yetişiyoruz. o yüzden bu durumun bizi hiç etkilememesini bekleyemeyiz. sanırım her dilde insanın kendisinin etrafındaki insanlar gibi olduğunu söyleyen bir söyleyiş bulunuyor, o yüzden etrafımız ne yazık ki çok büyük bir etken.

ancak sırf böyle görüp büyüdük diye bunu aşamayacağız diye bir şey yok. çevremizi farklı biçimde şekillendirmek, bazı toplumsal görüşleri ve hatta baskıları aşıp alışılmışın dışına çıkmak bizim elimizde. o yüzden bizden önce psikolojik sorunların ciddiye alınmaması normal diye bunu devam ettirmemeliyiz. psikolojik sorunlar hem birey hem toplum için büyük bir sorundur, ayıplanacak ya da utanılacak bir şey yok. kendinize boşuna eziyet etmeyin.
devamını gör...

aslında hareket etmeyen nesnelerin hareket ediyormuş gibi algılanması durumuna denir. ışıklı tabelalardaki ışıkların yanıp sönme hızının hareket algısı yaratması gibi bir durum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu sansasyonel kitabı okumadan önce yılmaz özdil’i çok severek okuduğumu itiraf etmeliyim.
ama işte, ne yazık ki bu kitaba kadardı…

sayfa sayısına bakıldığında en fazla 2 günde okumam gerekirdi, 10 günde okuyabildim. kitabı yarım bırakmamak için kendimle çok mücadele verdim. nihayetinde bitirebildim. yılmaz özdil 8-10 senelik bir araştırmanın-çalışmanın ürünü olduğunu söylediğinde merakla almıştım ama, kitap benim için tam anlamıyla fiyaskodur.

neden?

birincisi kitapta beni en çok rahatsız eden şey; gazi öldükten 27 yıl sonra doğmuş bir adamın, -di’li -du’lu zaman yani “görülen(!) geçmiş zaman” kipi ile yazması. buram buram her satırında yılmaz özdil kibri kokuyor.

ikincisi, ömrünün %60'ı cephede geçmiş bir adamın biyografisini yazıyorsun sonundaki bonus 40-50 sayfayı çıkardığında 498 sayfa atatürk anlatıyorsun ama savaşlar bunun 20 sayfası etmiyor. şaka gibi...

kaç tane zeytin yerdi, kaç fincan kahve içerdi, ekmekleri nasıl lokma lokma ayrana batırıp yerdi hepsini yazmışsın, savaş yazmamışsın kardeşim. nedir bu?

üçüncüsü, öyle detaylar var ki kitapta; okurken çıldıracak raddede düşünmeye sevk ediyor “yahu nasıl öğrendin be adam” diye. böyle düşünüyoruz sevdiğimizden ama, kaynak yok kitapta abiler, ablalar. seviyoruz diye gördüğümüz bir sıkıntıyı ört bas mı edelim ? neye dayanarak bu bilgileri bilgi diye sunuyor acaba diye düşünmekten kitabı anca 10 günde okuyabildim.

daha bir çok şey var, saatlerce konuşup bu kitabın nasıl 8-10 senelik çalışma ürünü olduğunu sorgulayabilirim ama sinirlerim o 10 günde yeterince yıprandı.

koleksiyon muhabbetine hiç girmedim bile. bu kitabın koleksiyon serisi değil 2500; 250000 e de satılsa, kaynak göstermeden sunulan bilginin tarih açısından hiçbir ehemmiyeti yoktur. öykü kitabıdır. öyle kalacaktır.
devamını gör...

yıllardır yaptığım, ev işi.
ev demek iş demek çünkü.
devamını gör...

yahu arkadaşım, kimse senin küfrünü burada okumak zorunda değil.
zaten burası haricinde bütün sözlükler küfürlü, neden burada yazıyorsun o zaman ?

adamlar yeni bir şey ile karşımıza geldiler, biz de sevdik girdik yazıp çiziyoruz.
burası açılalı neredeyse 1 ay oldu, yönetim için 1 tane 'şu yazara da haksızlık yapıldı' diyebileceğin bir durum oldu mu ? hayır.

bak politik konularda doğrudan ve açık açık nefret ettiğim, sokakta görsem gırtlağına sarılacağım 2 tane yazar tanıyorum.
ama fikrimi gelip de küfürle ifade etmiyorum, böylesi buraya da seviye katıyor.

ne çok meraklısınız her şeyi baltalamaya ya.
helal olsun.
devamını gör...

...claire fletcher...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
...brunner, frederick sands ...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
...winslow homer ...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
...charles bertrand d 'entraygues...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
...robert hope...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
...judith leyster...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

#70245
#988911


ben olsam kendime madalyayı takmıştım.
devamını gör...

sık sık yaptığım harekettir.

sınavdan 30 alacağım eyvah diyorum 50 alınca mutlu oluyorum.
bugün 50 sayfa kitap okuyacağım diyorum ve 50.sayfaya gelince biraz daha okuyayım diyorum ve keyif alıyorum.

her insanın yapması gereken bir olay.
ha beklentiyi düşük tutup daha düşük bir sonuçla karşılaşınca insan aptal gibi hissediyor.
mesela eyvah 30 alacağım deyip 20 alırsan kendini gerizekalı gibi hissediyorsun.
devamını gör...

bir cem yılmaz filmidir.

filmin yönetmenliğini ali taner baltacı ile birlikte aynı zamanda da filmin başrol oyuncusu ve senaristi olan cem yılmaz yapmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
cem yılmaz’ın nedense değeri bilinmeyen filmidir bu film. küfürle güldürmek kavramı ile sürekli eleştirilen cem yılmaz küfür olmadan da güldürebileceğini çok iyi bir film yaparak göstermiş ama bu seferde kimse filmi izlemek için sinemaya gitmemiştir. ilginç bir milletiz biz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
film gösterime girdiğinde savaş ay senaryonun kendi çekeceği şeytan torbası filminde çalındığını iddia etmiş ve cem yılmaz’ı fikir hırsızlığı ile suçlamıştı. ancak şeytan torbası filminin oyuncu kadrosunda düşünülen doğa rutkay ve aynı filmin senaryosuna katkıda bulunan kıvanç baruönü iki senaryo arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını söyleyerek savaş ay’ı yalanlamıştır. savaş ay, sihirbaz olan babasının turnelerinden hikayelerden hareket ederek yazdığını söylediği filmi ise hiçbir zaman çekememiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin konusu ise çocukluk arkadaşı olan maradona ve iskender’in sihirbazlık konusunda bir türlü başarı elde edemeyince turneye çıkıp işleri düzeltmeye çalışmasını anlatmaktadır. cem yılmaz senaryoyu yazarken maradona karakteri için tuna orhan’ı düşünerek yazdığını söylemiştir ve tuna orhan da bu karakteri hakkıyla canlandırmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmde ayrıca cem yılmaz’ın askeriyeden malülen emekli edilen babasını mazhar alanson ve gelin rolünü de özlem tekin layıkıyla canlandırmıştır.
devamını gör...

sözlükte bulunması gerektiğini düşündüğüm numaralardır. malum, filmlerde gavurlar ne olursa olsun 911'i arıyorlar. bizde ise durum biraz karışık.

110 : itfaiye
114 : zehir danışma
153 : zabıta
155 : polis
156 : jandarma
158 : sahil güvenlik
177 : orman yangını ihbar
183 : çocuğa, aileye şiddet
185 : su ihbar
186 : elektrik ihbar
187 : gaz ihbar

not: 112'yi yazmamışım iyi mi! acil çağrı numarası.

gereksiz bir de not. ekran kilidini açmadan 112 acil çağrı numarasını direkt arayabilirsiniz.
devamını gör...

(bkz: dady)

(bkz: kuzguncuktaki vişne)

(bkz: ucemak)

(bkz: suppotgirl)

(bkz: kürk paltolu piedra)

(bkz: türkleşmiş sovyet kizi)

(bkz: yaprak sarma fan kılap)

(bkz: larktwain_123_)

(bkz: aurora)

olamaaz olamazz ve tabiiki (bkz: uzat sarı saçlarını rapunzel)

oha birini unutmuşum utanç içindeyim (bkz: gezegen insanı)


ve daha nicesi... çok var sözlük çok!
devamını gör...

kalabalık bir ortamdasınız ve bir akşam yemeği için insanlar toplanmış. herkesin görebileceği bir yere bir avuç peçete bırakıyorsunuz.

gecenin sonunda insanların peçeteleri rahatlıkla kullandığını göreceksiniz. ve büyük ihtimalle tüm peçeteler tükenir .

yine aynı ortamdasınız ve aynı insanlar bu sefer aynı peçeteler yerine şık , kırmızı ve sürekli kullanılmayan farklı bir renkte bir peçete bıraktınız herkesin görebileceği bir yere. insanlar bu sefer peçeteleri fazla fazla almıyor israf etmiyor. işleri bitince atmak yerine tekrar tekrar kullanıyor.

işte insanlar gündelik hayatta sürekli gördükleri şeyleri , alışagelmişin dışında bir şey gördükleri zaman ona diğerlerine göre daha fazla değer yüklerler.
devamını gör...

en nihayetinde adımı gördüğüm liste. günlerdir bugünü bekliyordum.
devamını gör...

dün 7 adet kitapla devam eden hastalığım.
devamını gör...

hakkında okuma yapmak isteyenler için muhteşem tespitlere imza atabilmiş bir tarihçi: (bkz: eric hobsbawm). hatta özellikle ilgili bir eserinin linkini de bırakmış olayım.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim