aşk, iki insanın kalben, aklen ve bedenen birbirini istemesidir. karşılıklı arzuya da dolaylı yoldan açılan bir kapıdır.
devamını gör...

günaydın sözlük.
sevdiğim çiçek zamanı gelmiş.
her yer rengârenk kasımpatı dolar şimdi.
ayın 10 yazarı için kitap yerine bana kasımpatı yollayabilir yönetim, gerçekten.
mis gibi bir gün olsun.
aynı görseldeki gibi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

onlar veren tarafta değil hep alan tarafta oldukları için o listede hiçbir zaman olamazlar. az bi vergi borçları çıkar devlette onu siler affeder zaten. öğrencinin evine de öğrenim kredisi için haciz gönderir.
devamını gör...

umutsuzluğun, ölümün ve belirsizliğin karanlıklar içindeki şairi giacomo leopardi tarafından yazılmış günlük. genç yaşında bir çok eseri kendi dilinde okuyabilecek kadar farklı dillere olan hakimiyeti ve kısa bir yaşama bunca eser sığdıracak kadar verimli olması onun düşüncelerini anlamaya çalışmak için yeterli bir isteğe sahip olmaya yetecektir muhakkak. leopardi, neredeyse 4500 sayfa olan bu yedi ciltlik eseri 16 yıla yakın bir sürede kaleme almıştır ve yayımlama gibi bir niyeti de yoktur aslında; leopardi öldükten yıllar sonra yazdıkları derlenmiş ve zibaldone adı altında basılmıştır. eserin büyük çoğunluğu edebi bir değer taşımıyor; daha çok şairin iç dünyasını, umutsuzluk, din, acı ve ızdırap hatta zaman zaman intiharı okuyoruz satırlarda fakat sadece bundan ibaret görmek yanlış olacaktır çünkü dillere ayrı bir ilgisi olan ve halihazırda zaten dilbilimci olan leopardi dilin işleyişi hakkında da uzun incelemeler aktarıyor. medeniyeti, var oluşu, çeşitli mitleri de inceleyip fikirlerini aktardığını belirtmek gerek. kişinin şiirini oluşturan felsefenin altında yatanları, antik şiir kültürünü de uzun uzun incelemiş ve eserleri hakkında kısa incelemeler ve açıklamalarda bulunmuş. eser italyanca'dan türkçe'ye çevrilmiş değil fakat zibaldone, the notebooks of giacomo leopardi ismi ile ingilizceye çevrilmiştir.

--- alıntı ---

tutto si è perfezionato da omero (homeros) in poi, ma non la poesia. (s. 59)

il gusto presente per la filosofia non si deve stimare nè passeggero nè casuale. (s.32)

--- alıntı ---
devamını gör...

secdeye kafanı koyarken o kokuyu buram buram almana yol açan rezilliktir. temizlik imandandır deyip kokan ayakla camiye girmek nasıl bir kafa anlamış değilim.
devamını gör...

üzerinde ciddi kafa yorulandır.
ancak her şey de bir anda olmuyor sevgili sözlük.
devamını gör...

içinde barındırdığı medeniyetten ötürü, kesinlikle çorum diyorum.
(bkz: alacahöyük)
(bkz: hattuşaş)
devamını gör...

içime acılar dolduran gerçektir. sanki hep beraber top oynuyoruz da kimse bana atmıyor gibi... naptım ben size vicdansızlar *
devamını gör...

öncelikli olarak, asla duygularınızı belli edemezsiniz. çünkü ederseniz, toplum size "daha az" erkek gözüyle bakar.

tüm ağır işlerde siz çalışırsınız.

askere siz gidersiniz. israil hariç. israil gal gadot'u bile askere almış. allahsız israil.

iş kazasında ölenlerin %90 gibi büyük bir oranı erkeklerdir.

aileyi geçindirmek sizin görevinizdir.

eğer eşiniz sizden ayrılırsa, nafaka ödersiniz. çocuğunuz olmasa bile.

evsiz insanların yine büyük bir kısmı erkeklerdir.

toplumun her zaman bir "errrrrkek" olarak sizden beklentisi vardır.

bu başlık, kadın olmak bu kadar zor olmalı mı sorunsalına ithafen açılmıştır.
devamını gör...

sürekli oje alma durumu. tırnaklarınızı sevdiğiniz renklerde görmek mutlu ettiği için frenlemenin zor olduğunu yaşayan bilir.
devamını gör...

ben ortaokulda daha etkileyici kompozisyonlar yazıyordum, hoca sınıfta okutturuyordu o geldi aklıma.
devamını gör...

(bkz: nikola tesla)
devamını gör...

sadece, sonuna kadar mücadele edip sınırları zorladıktan sonraki gerçek bir imkansızlık durumunda kurulmasıyla meşruiyet kazanabilecek cümle.
devamını gör...

doktorun eş anlamlısı olarak tabip var, oluyorsa mihriban türküsü.
tık tık.

olmuyorsa ferdi tayfun'dan söyle bana doktor.
tık tık.
devamını gör...

hele sağanaksa, deniz kıyısında olmayı istediğim hatta uzanıp çift açıdan ıslandığım bir halet içerisine girdiğim anlar silsilesi.
devamını gör...

bir sistemin öğeleri arasındaki farklılaşmanın azalması sistemini düzensizliğe ve dengenin kaybolmasına doğru gitmesi ile örgütlenmenin bozulması ve faaliyetlerin durma noktasına gelmesi durumudur.
devamını gör...

bir saat önce başıma gelmiş olan talihsiz durumdur.

biliyorum bunu itiraf etmesi zor, biraz da anonim oluşumun arkasına saklanıyorum dostlarım lakin bilirsiniz işte... her erkeğin herkesten sakladığı gizli, biraz sapık bir huyu vardır. herkesten gizlediğimiz, ve hatta; eşimizden dostumuzdan, en yakınlarımızdan sakladığımız tuhaf fetişlerimiz takıntılarımız elbette var yani... bu gayet de normal bir şey ve bu insani özelliğimden asla utanmıyorum, asla gocunmuyorum.

bilen bilir daha önceden söylemiştim, bir fabrikada güvenlikten sorumlu şef olarak çalışıyorum ve vardiyalı olduğum için saat 1 gibi bitti mesaim ve eve doğru yol aldım. her ayın 15'inde yaptığım bu ritüelimi tekrar gerçekleştirecek olmanın derin arzuları içerisinde şevkle gülümseyerek servis camından dışarıyı seyrederek hayaller alemine daldım. bir yandan proleterya sınıfın neden hala ayaklanmadığını düşünüp bir yandan arabayı satıp gs - malatya maçına 4-6 oran oynasam mı acaba diye bir risk sorgulaması yaptım. nefesimle buğulanan cama birtakım garip, anlaşılmaz işaretler bıraktım ve yol böylece bitti.

kız arkadaşım esra kapıyı açtı:

esra: hoş geldin bebeğim. günün nasıldı?
ben: iyiydi hayatım işte aynı nasıl olsun... fabrika aynı. hee. yeni gelen çocuk...
sözümü kesti:
esra: ramazan'ı diyorsun. alışabildi mi.
ben: ne gezer, elli nasır tutmamış körpecik bir çocuk daha. ama pek cevval... incelikleri öğrendi, kavraması uzun sürmeyecektir.

işle alakalı muhabbetimin infosunu verdikten sonra hızlıca duşa girmeye yeltendim. esra, yanıma müstehzi bir kadın hareketiyle yaklaştı. öpüp koklamak için sokulduğunda, az sonra gerçekleştireceğim kutlu davamın izzetine hâlel getirmesin diye bu dünyevi zevki ertelemek zorundaydım. onu kibarca ittim ve uzaklaştırdım kendimden. hışımla gözlerimin içine bakarak bağırdı:

"ne var selim?? neden böyle yapıyorsun. seni düşündüm ben akşama kadar. yoksa beni istemiyor musun artık?"
" ne alakası var hayatım biraz yorgunum sadece... hem... hem gece daha uzun kaçmıyorum ya eheh. (delikanlıca alnından öptüm)"
"aramızdaki ten uyumu gitgide yok oluyor selim, bunu anlayamıyor musun!..."
"neden?"
"sen benimle ilgilenmiyorsun artık...!"

bir an düşündüm ve hayatı sorguladım:

neden her ayın 15'inde bu oluyor tanrım?
neden ben?
neden esra böyle?

sonra üstümü değiştirmek için banyoya hücum ettim. banyoda bir tek benim ve tanrının bildiği fayansı kaldırarak altındaki zuladan gizli kasayı gün yüzüne çıkardım. şifreyi "1922" girerek tuşladım. kliks* diye açıldı kasa. içeriden efe kıyafetlerini çıkardım. potinlerimi giydim, fesimi taktım, üstüme ceketimi aldım... hemen altındaki oyuktan rahmetli dedem seyid ali efe çavuş'un 1879 model paslanmaz winchester kırma tüfeği çıkarttım. telefondan çakal çökerten zeybeğini açarak duşakabine girdim. bir yandan winchester tüfeği tutuyorum karşımda işgalci düşman varmış gibi doğrultuyorum.

bre düşman bozuntusu!
bre gafletin yılmaz vurucusu!
bilmez misin aydın'ın efeleri sevdim mi tam sever, kızdım mı da tüfengini alır bitene kadar mermisini vurur!
ben selim efe, babam kadir efe, dedem seyid ali efe çavuş...


bir yandan sıcak su akıyor üstüme sırılsıklam oldum ve üstümdeki beyaz gömlek iyice üstüme yapıştı. kıyafetlerim ıslakken hemen hemen 6-7 kg ağırlığa çıktı ve hareket kabiliyetimi zorlaştırdı. bir elimde tüfek çakal çökerten zeybeği oynuyorum, yere üç kez vurup peşrev veriyorum.

"bre ayanlar, bre kendin bilmezler, efelerin seçmesi selim çavuşa çattınız gari!"
"efeleee silah sabit!"
"gez!"
"göz!"
"arpacık!"
"ateş!"


karşıda bir düşman var gibi tüfeğimi doldurup ateşledim. karşımdaki hayali düşmanı yerle bir ettim, al kanlar kahpe vücudunu boyamıştı o'nun.

sonra bağırdım:

"behey kanı bozuk tahta kuruları, kılıncımızı sizin ak mintanlarınıza sildik! gidin bu vatandan, tez elden!"

mutlak zaferi kazandığımda, zeybek oynamaya başladım tekrardan. sonra birdenbire istemediğim bir şey oldu, yerde duran zeytinyağlı kellik sabunuma bastım. yere "şlaks" diye boylu boyunca düştüm, o kadar gürültülü bir şekilde düşmüştüm ki, bilincimi kaybederken fark ettiğim son detay, esra'nın bağırarak kapıyı zorlaması olmuştu.

esra benim bu absürt görüntümü görünce anlam verememiş ve kafamdan akan kanı ve yerdeki tüfeği görünce intihar ettiğimi zannedip sinir krizi geçirmiş. bir süre baygın kalmışım, öldü diye polisi çağırmış. savcılar ve adli tıp gelmiş fotoğraf falan çekmişler, allah'a şükür bir kişi nabzıma bakmış da, baygın olduğumu anlayabilmiş. acil doktoru kafama dikiş attıktan ve gerekli pansumanı yaptıktan sonra doğruca eve geldik. esra'ya ne diyeceğimi bilemiyorum dostlar. kız odada kendi kendine konuşuyor herhalde. ya da annesini arıyor... bu olayı nasıl açıklayacağımı bilemiyorum başım çok fena zonkluyor. ilişkimiz zaten onun psikolojik sorunları sebebiyle hep çalkantılı geçiyor. onu çok seviyorum ama efe olmayı da seviyorum. artık daha fazla bu sırrımı saklayamadım ve kötü bir deneyimle öğrenmiş oldu. ne yapacağım ben yardım edin. bilsem de buraya yazmazdım zaten, içimi dökmeye ihtiyacım var sözlük.
devamını gör...

uyku iyileştirir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok kullanışlı olan özellik. emeği geçenlere teşekkürler.* artık bol bol beğeniriz degil mi arkadaşlar?
devamını gör...

aynı gün ölenler kadar benzemez birbirine.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim