an itibarıyla eski yazarlar...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beslenme çantamdaki kokusunu hiçbir zaman unutamadığım yiyecektir. hani benim çocukluğum anne. hani benim saflığım temizliğim
devamını gör...

kendi yaşadıklarını başkası yaşamış gibi anlatmak
devamını gör...

benim eşim çok mantıklı argümanlar sunuyor. hatta bazı zamanlar direkt hata veriyorum. yeniden başlatılmam gerekiyor. tam kendime geliyorum. bir argüman daha patlatıyor. işlem yarıda kalıyor. lakin mevzuyu kaptım. bende onu argümansız bırakmıyorum. bu sefer ikimizin de devreleri yanıyor. arkasından başlıyoruz gülmeye.

bir ara münazara yarışmalarının ete kemiğe bürünmüş haline dönmüştük. kalemi kağıdı elimize alıyor, tartışacağımız konuyu belirliyor ve ondan sonra işe koyuluyorduk ki, aman aman. geçen ne oldu, yanlış aksettirmeyeyim, hah kahve makinesinin kullanımı üzerine bir uyarı aldım. yahu o mesele nasıl oldu da dinozorlara geldi inanın bende bilmiyorum. en son niye yok oldukları üzerine konuşurken bulduk kendimizi. esasen bu işler keyifli işler. üslup mühim. birde karşınızdaki insanı iyi tanımanız lazım. misal biz biliyoruz ki, herhangi bir mevzuda iki lafın belini kırıyorsak, o mevzunun üzerine 3256 konu daha konuşulacak ve en sonunda da gülmeye başlayacağız.

yani öyle işte... çokta sıkmayın böyle şeylere canınızı. güzel güzel argüman sunun birbirinize, ağzınızı korkak alıştırmayın. ha işin içine hakaret vesaire giriyorsa zaten bir arada olmanız saçma demektir. böyle bir saçmalığın içerisinde de, ilişki ve iletişimde ideali yakalama çabasına girmek, ornitorenk'e muz yedirmeye benzer. yalnız ornitorenk'te enteresan yaratık, şimdi kalkar o muzu yer biz rezil oluruz. efendi gibi atalarımızın yaptığı benzetmeye döneyim ben iyisi mi; deveye hendek atlatmaya çalışmayın özetle.

ya da atlatmaya çalışın, deve de o hendeği atlar mı ki acaba? ya azimli bir deveyse? işte böyle böyle mevzular ikircikleniyor. oradan oraya, oradan oraya derken, konu özünden sapıyor. yapmayın işte şöyle şeyler. efendi efendi argümanınızı sunun. sunum kalitesi önemli, daha önce sunum yapmadıysanız, onu da bir zahmet araştırın. bu işlere baştan kafa yormayınca sonra böyle başlıklar oluşuyor. o bana şunu dedi, bu bana şöyle etti, öbürü de yiyin birbirinizi ete para vermeyin dedi falan filan fişman. yalnız et fiyatları da aldı başını gitti. o öneride pek fena gözükmedi şimdi gözüme. ama hiçbiriniz beni tartışmanın özünden koparamayacaksınız. inatla eksende kalmaya çalışıyorum gördüğünüz gibi. ayrıca bu çabalarınızı da esefle kınıyorum. sizi bu tartışmayı sulandırmaktan men ederim! kendinize gelin biraz yahu!
devamını gör...

hem hala hem de baba parası yiyen yazarlardır.
devamını gör...

hiçbir şey için geç değil, şimdi bile o küçük jess'e annelik yapıyorum ki yapmasam delirirdim, içimdeki öfkeyle baş edemezdim, ya kendime ya da beni yaralayanlara zarar verirdim ama ben ona annelik etmeyi seçtim. bunu nasıl mı yaptım? meditatif bir halde onun ellerinden tuttum, gözyaşlarını sildim, anlattıklarını sabırla dinledim, çok ağladı, ben de onunla birlikte ağladım ama günden güne birlikte iyileştik.. özellikle şu meditasyon en büyük şifamız oldu: içindeki çocuğun yaralarını iyileştirme meditasyonu içimdeki o küçük kız çocuğunun yüzü gülene kadar her gün bu meditasyonu yaptım, yaralarım çoktu, en az 21 gün yapılması öneriliyordu ama ben çok daha uzun süreler yaptım ve artık hafif de olsa bana gülümsemeye başladı ama bir gün yüzünü tam olarak güldüreceğim, yılların izini bir çırpıda silmek zor ama imkansız değil, sabırla birlikte vakit geçirmeye devam...
devamını gör...

hazal bunu eklemeyi unutmuşsun.


geçtiğimiz günlerde orman yangınlarıyla mücadele edilen bölgelerimizden antalya'da açıklama yapan dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu "valiliğimiz antalya’da bir hesap açıyor. bu hesabı da kendileri duyuracaktır. duyarlı vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. milletimiz cömerttir. elinden gelen desteği her zaman yapar" demişti.
devamını gör...

aslında kafa yapıları fizyolojik yapılarının -15 dir.

ayriyeten tecrübeleri benim için bir altın değerindedir.
devamını gör...

huzur verir.
devamını gör...

üçlemedir.

ırazca'nın dirliği ve kara ahmet destanı devamını oluşturur.
devamını gör...

yeri geldiğinde, gerektiğinde hemen ve yerinde yanıtlar bulup veren kimseye hazırcevap denir. örnekler...
incili çavuş, osmanlı elçisi olarak fransa kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış. kral bunları görünce dayanamayıp; ‘bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?’ diye sorunca, incili çavuş; ‘osmanlılar, adama göre adam gönderirler, beni de size göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek efendim’ cevabını verir.
88 yaşındaki winston churchill’e doğum gününde genç bir fotoğrafçı “umarım 100. doğum gününüzün de fotoğrafını çekebilirim.” dedi. churchill genci şöyle bir süzer ve “niye mümkün olmasın delikanlı, bana oldukça zinde ve sıhhatli görünüyorsun!”

spiker: hayatınızda hiç profesyonel futbolculuk yapmamış olmanıza rağmen nasıl başarılı bir teknik direktör oldunuz?”
jose morinho: “peki, jokey olmak için de önce at mı olmak gerekiyor?"

çirkin diye alay edilen abraham lincoln’a muhalefetten biri “bu adam ikiyüzlünün teki, inanmayın.” der. lincoln şöyle cevap verir, “ben ikiyüzlü olsam, neden bu yüzü kullanayım ki?

sokrates bir gün yürürken, tek kişinin geçebileceği kadar mesafe olan bir mevkide dönemin soylularından biriyle karşı karşıya gelir ve ikisi de durur. kısa bir süre bakıştıktan sonra:
soylu: "ben senin gibi pis bir zavallıya yol vermem!"
sokrates: "ben veririm..."

büyük iskender: “dile benden ne dilersen.”
diyojen: "gölge etme başka ihsan istemem”.

mehmet akif ersoy’a küçümseyen bir soru sorulur: baytar mısınız?
cevap verir. “evet, nereniz ağrıyor?

bir mahkeme esnasında hâkim bey, saçı sakalı uzamış necip fazıl ile dalga geçer.
“ne o..! maymuna dönmüşsün.”
necip fazıl yüzünü duvara çevirip: “şimdi de duvara döndüm”.

kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galileo'ye hasımlarından biri:
- "efendim", demiş. "kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?"
galileo: "doğru", demiş. "benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?"

sokrates ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
-haksız yere öldürüyorsunuz, diye ağlamaya başlayınca sokrates'in cevabı gecikmemiş.
sokrates: ne yani, demiş. bir de haklı yere mi öldürülseydim?

napolyon savaşta ispanya'yı yenmiş. ispanya kralı "siz ancak para ve mal için savaşırsınız, biz ise namusumuz ve şerefimiz için savaşırız" demiş. bunun üzerine napolyon:
- evet insanın neyi eksikse onun için savaşır.

ingiliz devlet adamı winston churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, churchill'e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- "eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım."
churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: "hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."

öğrencilerinden biri, konfüçyüs'e:
- "ölüm nedir?" diye sorduğunda, konfüçyüs'ün cevabı şu olmuş:
hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.

irlandalı yazar george bernard shaw ile ingiliz devlet adamı winston churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. bernard shaw, bir oyununun ilk gecesine, churchill'i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- "size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. tabii dostunuz varsa."
churchill, hemen cevap göndermiş: "maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa."

yahya kemal, dostlarından birine:
-bu akşam yemeği benimle yer misin? diye sorunca,
arkadaşı: hay hay! der. çok memnun olurum. hiçbir mazeretim yok!
yahya kemal gülümseyerek karşılık verir: iyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.

sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. bir gün eşi sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.
sokrates, gayet sakin: "bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum".

fatih sultan mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş.
dilenci parayı alınca: aman sultanım, demiş. koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?
fatih sultan mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca,
dilenci: ikimiz de hazreti adem'in çocukları değil miyiz? demiş. elbette kardeşiz.
sultan fatih: bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.

dümbüllü sahnedeyken bir seyirci protesto etmek için sahneye "hıyar" fırlatıyor.
dümbüllü yere düşen hıyarı alıp kalabalığa dönüyor ve şöyle diyor: "beyefendi kartvizitini yollamış."
devamını gör...

kitap kokusunu sevmenin literatürdeki adıdır.
devamını gör...

sabit bir gözlemci'ye göre uzaklaşan veya yakınlaşan cisim'lerin titreşimleri farklı olmaktadır.
devamını gör...

ağaç kadar yeşil,
toprak kadar kahve,
rüzgar kadar asi,
deniz kadar saydam,
yol kadar kapalı
ve yollar kadar uçsuz.
gökyüzü kadar mavi,
boşluk kadar dolu,
duvar kadar siyah,
ruh kadar soyut.
düş kadar gerçek
ve gerçek kadar hülya.
ve evler, odalar, odalardaki yalnız.
ve titreyen keman sesi,
ve piyanoların her tuşundaki gözyaşı.
ve hayat,
hayat kadar amansız.
kopuk bir gün tutulması...
devamını gör...

insanların büyük çoğunluğu, düşen bir yaprak gibidir, kapılıp gider rüzgârın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgâr varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar.

-siddhartha/hermann hesse
devamını gör...

dünyada yaşanan günlerin uzunluğu dünya ile ay arasındaki çekim kuvvetinden kaynaklandığı düşünülüyor. ay ile dünya arasındaki uzaklık arttıkça dünyanın dönüş hızı yavaşlıyor ve bir günü daha geç bitirmesine sebep oluyor.

yapılan bir araştırmada 1.4 milyar yıl önce dünya'da bir günün 18 saat olduğu bulundu. zamanla ay dünyadan uzaklaştıkça dünyanın dönüş hızı yavaşladı ve günümüzde bir günü 24 saat yaşar hale geldik.
yapılan araştırmalara göre günlerimiz her yıl 0.000018 saniye uzamakta ve ay ise dünya'dan bir yılda 3.8 santimetre kadar uzaklaşmaktadır.

bu hızla devam ederse yaklaşık 1.2 milyar yıl sonra günlerimiz yaklaşık 30 saat olacak gibi duruyor.*
devamını gör...

ekşi sözlük'te kafa sözlük ile ilgili yorumlarda, sözlük radyosu ile ilgili övgü dolu tanımlar yazılmış. hatta link adresi verilmiş, orda bile radyoyu dinleyenler var. yorumları, tanımları okumasam radyoyu yalnızca kafa sözlük yazarlarının dinleyebildiğini düşünecektim.
devamını gör...

güzel yazıları ve verdiği bilgiler ile sözlüğü okunur kılan kafa sözlük yazarlarından biridir. #345409 numaralı tanımındaki yorumu takdir edilesidir.
devamını gör...

türk sinema ve tiyatro oyuncusu. türk sinemasının ilk kadın film yönetmeni ve sinema oyuncusudur.
16 yaşındayken darülbedayi'ye girdi, zamanla istanbul şehir tiyatroları'nın gözde oyuncuları arasında yerini aldı.
önce halkevleri tiyatrosu akabinde ise istanbul belediye konservatuvarı, ardından da muhsin ertuğrul'un keşfiyle darülbedayi'de (1932-şehir tiyatroları) "yedi köyün zeynebi" ile oyunculuğa başladı. güzelliği ve diksiyonu ile herkesi büyüler.

1933'te 'söz bir allah bir' filmiyle sinemaya adım attı.
1950 yılında kendi adına sonku film şirketini kurdu. fedâkar ana filmiyle ilk kez yönetmenliği denedi.
1951 yılında açtığı yarışmada vatan ve namık kemal "en iyi film", başrol oyuncularından cahide sonku da "en iyi kadın oyuncu" seçildi.

1963 yılında bir yangın sonucu kurmuş olduğu sonku film şirketinin binasının yanması üzerine iflas etmiştir.
kısa bir süre şehir tiyatrosu'nda çalışmış, daha sonra buradan ayrılmış ve ömrünün son yıllarında alkol bağımlılığı yaşamıştır.

ayakkabısından şampanya içilen kadın olarak anılır.

kaynak: tiyatro arşivi.
devamını gör...

2002 yılında gösterime girmiş roman polanski filmidir.

film yahudi soykırımı sırasında yahudi bir piyanistin hayatta kalma mücadelesin anlatıyor.
öncelikle izlerken tüylerim diken diken oldu ve çok etkilendim. insan denen canlının bu kadar iğrenç olması canımı çok yaktı.
filmde her şey abartılmadan gerçek bir şekilde anlatılmış. müzikler çok güzel kullanılmış bazı sahnelerde gerilim müzikleri gerçekten hayran bıraktı.
dönemin atmosferi çok güzel yansıtılmış bazı sahnelerde "nasıl çektiniz lan bu sahneyi" deyip durdum.
filmin alt metni çok başarılı ve seyirciye çok güzel aktarılıyor.

ayrıca gerçek bir hikaye gerçek bir piyanistin başından geçenleri izliyoruz.
kesinlikle herkesin izlemesi dersler çıkarması gereken son derece başarılı bir film.
not: bazı sahneler gerçekten insanın canını çok yakıyor ve midesini bulandırıyor film artı 18 ona göre.


filmde anlatılmak istenen mevzu esasen insan. ayrımcılığın saçma bir hareket olması savaşların gereksiz ve vahim olması anlatılıyor. bir yahudi piyano çalabiliyor. bir alman nazi subayı iyi kalpli olabiliyor.
savaşın ortasında kalmış bir yahudi sürekli bir koşuşturma halinde bir sürü olay yaşıyor ama sürekli yaşamaya çalışıyor umutla devam ediyor. hastalanıyor aç kalıyor ama ölmüyor.
insanlar birbirlerini savaşta öldürüyor milletler değişiyor ama zulüm hep aynı kalıyor sürekli yahudi piyanist zulüm görüyor.
filmin bir sahnesinde yere düşen yemeği yiyen bir adam vardı gerçekten o kadar kötü hissettim ki kendimi tarifi yok. yahudi soykırımı bir çok filmde kitapta anlatılmıştır ama bence en gerçeği bu filmdi.
bence insanlığımızın kıymetini bilmemiz için kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
mesela bir sahnede karakterimiz küvete giriyor ve duş alıyor işte orada seyirci bir an olsun huzurlu hissediyor. karakterimiz yemek yiyor mutlu oluyorum film boyunca sürekli özgürlüğe kavuşmasının hayalini kuruyor seyirci.
son sahnede alman subayla piyanist arasında olan olaylar gerçekten tebessüm ettirdi güzel bir sahneydi.
bir başka dikkat edilmesi gereken sahne ise piyanistin sokakta ölü taklidi yapmasıydı.


hiç bir canlı bir diğer canlıyı yok etmemeli buna hakkı yok olmamalı.
izleyip üzerine bol bol düşünülmesi gereken büyük bir eser. tavsiye edilir.

resimag.com/p1/00e3e7a10e26.jpeg
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim