kadınlar için kurulmuş,yönetimini bir erkeğin sağladığı forum sitesi.
okuması zevkli ama iş yazmaya gelince biraz canınızı sıkabilir.bazı konu başlıkları altında en özel konular bile gizli bir platformdaymışcasına tartışılır, anlatılır.herkes birbirine akıl verir,canımlar kuzumlar havada uçuşur.
ekşiden gelen troller araya sızmaya çalışır vs vs.
devamını gör...

kafka'nın vasiyetidir dönüşüm'ün kapağında herhangi bir böcek tasvirinin olmaması. neden birçok yayınevi böcek tasvirini kullanmış bilinmez fakat eğer kitabı almayı düşünüyorsanız buna dikkat etmenizi ya da çevrenizle bu bilgiyi paylaşmanızı rica ederim.

dünya edebiyatının en ünlü giriş cümlelerinden birine sahip bu kitap, "gregor samsa bir sabah huzursuz uykusundan uyandığında kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş buldu." dönüşmek, üstelik bir böceğe dönüşmek o kadar ürkütücü geliyor ki. insan ruhuyla, insan duyguları ve düşünceleriyle bezenmiş bir böcek... ne kadar yalnız ve anlaşılmaz hisseder kim bilir, sesini ne güçlüklerle duyurmaya çalışır.. peki etrafı duyabilir mi onu? belki anlamaya bile çalışmaz. o zahmete girmezler.

kafka öyle bir yazar ki, bir böcekle empati kurmamıza olanak sağlarken aynı zamanda bir böceğe dönüşen insanla empati kurmamıza imkan sağlıyor. bir ailenin bile hareketlerinin menfaatle şekillenebileceğini gösteriyor.
zaten bu kadar başarılı aktarımının nedeninin kendi ailevi meseleleri olduğunu düşünüyorum. franz kafka'nın babaya mektup eserini okuyanlar bilir, kafka'nın, babasıyla arasındaki anlaşmazlık ve çatışmaları aktardığı mektubudur bu eser. bu yüzden bence mektubu okuduktan sonra dönüşüm'ü okumak daha anlamlı gelebilir.
devamını gör...

“yol erbabıyız. menziller bahanedir. sonlar, vuslatlar, nihayetler değişir ama yol değişmez. yol hayattır.”

pandemi öncesinde ankara meb şura salonunda izlediğim oyundur. kalabalık bir arkadaş grubuyla biletlerini bir ay kadar önce almıştık. defalarca ankara’da sahnelenmiş olmasına rağmen, her oyunu dolu dolu geçmiştir.

fırat tanış’ın müthiş performansı, anlatılan yol hikayesinin bizim toprakların sesi olması, söylenen türküler gerçekten çok iyidi.

tek kişilik oyunlar, hem oyuncu hem izleyen açısından zordur. sahnede kaldığınız süre içerisinde o yüksek konsantrasyondan kopmadan, izleyiciyi oyuna dahil ederek, alt metinde felsefe, tasavvuf gibi zor konuları, farklı bir dille anlatmak gerçekten zordur. ancak fırat tanış bu işin hakkını vermiştir. gerçekten “tanış” olmuşuzdur.

oyunun yazarı semih çelenk’tir. fırat tanış ile birlikte sahneye koydukları oyun, iki yıldır kapalı gişe oynanmaktadır. aynı adlı bir de kitap çıkarmıştır. “gelin tanış olalım” arketip yayınevinden okuyuculara sunulmuştur.

tanım: fırat tanış’ın tek kişilik (bir orkestra ile) performansla sergilediği, anadolu felsefesini, aşıklık geleneğini ve insan olabilme ve kalabilme öğretisini anlattığı oyundur.
devamını gör...

depresyon tedavisi gördüğüm için insanlar artık beni garipsemiyor.
devamını gör...

buray - kimsenin suçu yok
devamını gör...

ilhan şeşen ve yeğenlerinin 1982 yılında kurduğu müzik grubudur.
devamını gör...

ares satranç kulübünün duvarını süslüyor. satranç hocama hediyem...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bunu cüzzam gibi, bir hastalıkmış gibi algılamayı bırakın öncelikle. kimse bize mutlu olacaksın diye bir garanti vermedi, mutlu olmak zorunda da değilsiniz! yani mutlu olmamak kitap okumanızı, dizi izlemenizi vs. engellemiyor. az salın kendinizi lütfen!
devamını gör...

bakmadım . sırf karşıma o resimler çıkmasın diye twitter'a girmedim. dayanamıyorum. tekrar tekrar yazmaktan bıktım . çocuk istismarına idam istiyorum. ne olacak o çocukların psikolojisi biraz büyüdüklerinde yaşadıklarını hatırladıkça ne yapacaklar. nasıl insanlarla bir arada yaşıyoruz. yazıp yazıp siliyorum . o hakimler neye dayanarak serbest bırakmışlar . adalet neden işlemiyor. bu karar alıcıların vicdani yok mu. kokuşmuş bir toplum daha ne diyeyim
devamını gör...

bu kadar basit fantazilerimiz yok sayın bim. eşim 2 saattir gülüyor, kendisine gelsin diye ufak bir silkeledim ama kendine gelemedi.

biz yine fenerbahçeli, mickey fareli pijamalara devam.
devamını gör...

1971 yapımı ali baba ve kırk haramiler filminde söylenen kırk haramiler marşı olarak da bilinen şarkının korkutucu nakaratıdır.

daha minik delikanlıyken mahallede "deli fatih" denen psikopat yarmanın bu nakaratı söyleyerek beni kovaladığından beri duyunca hala korkarım.
devamını gör...

nereye gidersek gidelim annemiz ki hariç başka yerde bulamayacağımız yemektir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

#989956 iletideki bazı hususları açıklığa kavuşturmak lazım. insanların fikirlerini beyan etmelerini ve bu beyanlarını akıcı bir lisanla dile getirmelerini seviyorum. hele ki tezlerini örneklerle desteklemelerine bayılıyorum. buraya kadar tamamım. amma velâkin algı yönetimi ve manipülasyon için verilen örneklerin kesilip kırpılmasına tabiri caizse gıcık oluyorum ve bu hareket tarzını doğru bulmuyorum. birazdan yazacaklarım bir takım zevatı elbette rahatsız edecek. amma velâkin benim yazacaklarım sadece söz konusu çarpıtmaya ilişkin olacak. o yüzden mahlasıma falan bakıp, olayı başka yerlere taşımaya kalkmayın ayıp edersiniz ve samimiyetinizi de sorgulatırsınız. bu şerhi de koyduktan sonra gelelim ana meseleye:

şimdi orada şöyle bir ifade var;


1917'de kabul edilen hukuk-i aile kararnamesi 1926'da medeni kanun olarak yasalaşır ve evlenme yaşı erkeklerde 18 kızlarda 17 olur. ancak 1938 yılında yani henüz atatürk'ün yaşadığı dönemde bu yasada değişiklik yapılarak evlilik için yaş sınırı kızlarda 15'e, hakim onayıyla da 14'e düşürülür. kaynak "o dönemlerde yaşanan savaşlar dolayısıyla nüfusun azalması göz önüne alınarak böyle bir yasa yürürlüğe girdi" şeklinde bir savunma yapacaklara şunu hatırlatmak istiyorum ki pedofili dönemin şartlarına göre yeni anlamlar kazanmaz çünkü pedofili pedofilidir.

beyan kendi içerisinde tutarlı. ilk okuduğunuzda konu hakkında bilginiz yoksa anlatılanlara hak vermemeniz içten bile değil. zira argümanlar güzelce sıralanmış. bu yapılırken de tezi güçlendirmek için ''atatürk'' döneminin altı kalınca çizilmiş. yani çaktırmadan aba altından sevimli bir şekilde sopa gösterilmiş; bakın mevzuya karşı çıkarsanız ''atatürk''ün iradesini çiğnersiniz ha! gibi ufak bir zihinsel baskı uygulanmış. zekice buldum, bu yönden de taktir ettim. * zira manipülasyon zeka ve ustalık gerektirir.

ama söz konusu yasa metnine dair en ufak bir kelam yok. metnin istisnai bölümü alınmış ve sonrasındaki ifadeler kaf dağına doğru bir yolculuğa çıkartılmış.

verilen örnekteki madde 88'in tam metnini şuraya yazalım;

''erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. şu kadar ki, hakim fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni olan * on beş yaşını ikmal etmiş bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadının evlenmesine müsaade edebilir. karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenmesi şarttır.


kalınlaştırdığım noktayı iyi okuyunuz! genel kaide orada açıkça ifade edilmiş. peki istisnai durumlar genel kaideymiş gibi gösterilerek nereye varılmak isteniyor? savunduğunuz şeye çarpık bir dayanak noktası yaratarak argümanlarınızı haklı hale getirmeniz mümkün değildir. bu kadar akıcı şekilde kendi tezlerini ifade edebilen insanların böyle küçük algı oyunlarına ihtiyacı var mı? orası da okuyanların takdirine kalsın.

şimdi gelelim genel kaideymiş gibi gösterilen şu istisnai kaideler mevzusuna; birincisi fevkalade haller için mevzu hakim takdirine bırakılıyor. yani ortada bir şart var. hakim takdir hakkını kullanacak ve fevkalade durumun* gerçekleştiğine kanaat getirecek ki, verilen örnekte ki evlilik gerçekleşsin. ha bu maddenin nüfus azalması vesaire gibi saçma sapan argümanlarla savunulmasını da komik buluyorum. zira öyle bir durum yok. bu hükmün getirilme sebebi tamamen farklı! o yıllar özelinde duruma bakmanız lazım. toplum henüz imam nikahı alışkanlığından çıkamamıştır. peki bu durumun sonuçları nelerdir? evvela salt imam nikahı yapılması evliliğin yok hükmünde sayılmasına neden oluyordu. bu da ciddi sorunlar ortaya çıkarıyordu. bu evlilikler toplum nezdinde kabul görse dahi hukuki sonuç doğurmadığı içinde türlü sıkıntılar ortaya çıkıyordu; bir kere bu evliliklerden doğan çocuklar gayri sahih nesep'li sayıldıkları için bu çocuklara nüfus cüzdanı çıkarmak, bu çocukları okullara kayıt ettirmek gibi temel olaylarda sıkıntı çıkarken daha ileri boyutlarda miras hukuku açısından da çok ciddi olumsuz sonuçların doğmasına neden oluyordu. iş bu sebeple de, söz konusu istisnai haller düzenlendi ve hakim takdirine bırakılarak en azından oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi amaçlandı. yüzyıllar boyunca şerri ve örfi hukuk kaideleri ile yönetilmiş bir toplumun 10-15 yıl içerisinde medeni kanunu ve onun zaruri kıldığı hukuki işlemleri özümseyebileceğini düşünmek de ne bileyim biraz fantastik kurgu hikaye gibi duruyor.

hülasa; ortada böyle bir genel kaide yoktur. istisnai durum üzerinden bir algı yönetimi yapılmaya çalışılmıştır. bu da şık olmamıştır. düşüncelerin, fikirlerin çarpışması her ne kadar uç olursa olsun başımızla beraber. amma velâkin bu çarpıtılan bilgiler ve gölgelenen gerçekler üzerinden olursa, biz de gerçekleri not düşmek zorunda kalırız ve böylece parmaklarımız yorulur. *

tahrif edilen bu noktanın altını çizmek önemliydi. ayrıca diğer mevzulara hiç girmeyeceğim herkes o konularda kendi vicdani kanaatini verir zaten. önemli olan bu kanaatlerin gerçek bilgiler çerçevesinde oluşması.
devamını gör...

düşünmek, bu şeylerin en birincisidir.
devamını gör...

eski ya da yeni farketmeksizin hemen hemen her başlıkta alüminyum folyolu tanımlarıyla karşılaşabileceğiniz çok sevgili yazar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

annemin yaşadığı durum. ne yaparsa yapsın mutlu olmayan iki ebeveyni var yaşları 90'a yakın durumda.
devamını gör...

aramızda gezinen donanım haber ölücülerini ortaya çıkarabilecek olan başlık*
devamını gör...

samimi gelmeyen, hep lafta kalan sözdür.

bir insana havadan sudan yaşamadığınız duyguların reçetesini yazmak kadar abes iş yoktur. bu insan gül demekle mi gülecek. gülmesine sebep olacak sorunlarına çözüm yolu bulun ki gülmek için bir engeli olmasın.

kamu spotu: bana gül deme. gulmeyi de öğretme. üzerimdeki şu yükü paylaş.yapamayacaksan gölge etme başka ihsan istemem.
devamını gör...

bir biber hayat kadar acı olabilir mi?
peki hayat? bir biber acısı kadar kolay geçer mi?
*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim