çam balı
ülkemizde kızılçam ormanlarının yaygın olduğu muğla, marmaris, aydın, kuşadası ve çanakkale ile kaz dağları'nın bazı bölgelerinde üretiliyor. bir kızılçamdan yılda 15 - 20 kilo arasında çam balı elde edilebiliyor. bu ormanlardan, 10 bin kadar aile, arıcılık yaparak geçimlerini sağlıyorlar. toplamda da yılda 12-15 bin ton çam balı üretimi yapılıyor.
çam balı, bir salgı bal türü. bu bal, çam ağaçları üzerinde yaşayan pamuklu koşnili böceği veya basura böceği denen, bilimsel ismi marchalina hellenica isimli böcek çam ağacının özünü emer, böcek tarafından sindirilemeyen şekerli sıvının belirli aralıklarla çam ağacı üzerine bırakılması ve arıların da bunu kendi salgılarıyla işleyip kovana getirerek olgun duruma getirmesi sonucu elde ediliyor.
pamuklu koşnili, çamın özünü emdiğinden ilk başlarda zararlı sayılabilir, ama bal üretimine olan katkısıyla da zararlı sınıfından çıkarıldı. bu yüzden de ağacın kesilmesi için sebep sayılmıyor. bu böcek, çam balı konusunda arı ile işbirliği içinde çalışıyor. eğer ki sam yeli fazla eser ve yakıcı sıcaklar etkisini gösterirse böcek kabuk altında yanabilir.
çam balı, bir salgı bal türü. bu bal, çam ağaçları üzerinde yaşayan pamuklu koşnili böceği veya basura böceği denen, bilimsel ismi marchalina hellenica isimli böcek çam ağacının özünü emer, böcek tarafından sindirilemeyen şekerli sıvının belirli aralıklarla çam ağacı üzerine bırakılması ve arıların da bunu kendi salgılarıyla işleyip kovana getirerek olgun duruma getirmesi sonucu elde ediliyor.
pamuklu koşnili, çamın özünü emdiğinden ilk başlarda zararlı sayılabilir, ama bal üretimine olan katkısıyla da zararlı sınıfından çıkarıldı. bu yüzden de ağacın kesilmesi için sebep sayılmıyor. bu böcek, çam balı konusunda arı ile işbirliği içinde çalışıyor. eğer ki sam yeli fazla eser ve yakıcı sıcaklar etkisini gösterirse böcek kabuk altında yanabilir.
devamını gör...
yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatmak
çiçekler gibi şizofreni hastası olduğunuzun göstergesidir.
ama yaş aralığınız 2 ile 6 arasındaysa bu tanıyı kaldırıyoruz.
ama yaş aralığınız 2 ile 6 arasındaysa bu tanıyı kaldırıyoruz.
devamını gör...
düopson
bir piyasada aynı malın iki alıcısının bulunması durumudur.
devamını gör...
osmanlı döneminde sözlük olsaydı alınabilecek nickler
kızılcık şerbetimi içtim de geldim
devamını gör...
ya kızım beni deli etme ben aradığımda o telefon açılacak diyen erkek
aman aman aman pu pu pu
''oldu paşam. başka bir emriniz var mı?'' şeklinde karşılık verilmesi gerekilir.
''oldu paşam. başka bir emriniz var mı?'' şeklinde karşılık verilmesi gerekilir.
devamını gör...
karma puan biriktireceğim diye şekilden şekile giren tip
2000 karma atayım rozetin al ve o sevinçle git oralet iç dediğim yazara ait tasvir.
devamını gör...
türev almak
meslek lisesi mezunu olduğum için üniversitede öğrendiğim keyifli matematik işlemi. integral gibi onu da sonradan tanıdım ama çok sevdim. matematik candır gerisi heyecandır.
devamını gör...
trabzonspor
bizler daha hayatta yokken bayağı bayağı zengin takımların tekelliğini kırmıştır. ancak bizim dönemlerimizde sıradan anadolu takımına dönmüştür.
sohbet içeriği genelde şöyle oluyor trabzonlu arkadaşlarla : -eğer artvin hopaspor batman ramanspor'u yenseydi , fener'de pendiksporla berabere kalsaydı , halam bıyık bırakıp amcam olsaydı , biz şampiyonduk. ya yeter reis , nolur allahın adını veriyorum , sen maçını kazan en başta paşam gerisi entrika.
sohbet içeriği genelde şöyle oluyor trabzonlu arkadaşlarla : -eğer artvin hopaspor batman ramanspor'u yenseydi , fener'de pendiksporla berabere kalsaydı , halam bıyık bırakıp amcam olsaydı , biz şampiyonduk. ya yeter reis , nolur allahın adını veriyorum , sen maçını kazan en başta paşam gerisi entrika.
devamını gör...
adobe illustrator
adobe tarafından geliştirilen vektörel çizim yapma programıdır. vektörel çizim yapabilenlere her zaman gıptayla bakmışımdır. vektör çizimin, hem küçük boyutlu olması hem de 20 katlı binaya kaplama reklam yapsanız yine formatı bozulmadan, pikselleşme olmadan kullanabilmek artıları sayılabilir. sırf bu sebepten bile kullanılabilir.
çevremdeki grafikle uğraşan dostlarım paint'e benzetiyor bu programı. "yaparsın ya, çok basit." diyorlar. bende mi problem var, yoksa onlar mı çok basite indirgiyor bilmiyorum ama bence bu program çin işkencesinden farksız.
biraz öğrensem severim belki.
(bkz: bilemiyorum altan)
çevremdeki grafikle uğraşan dostlarım paint'e benzetiyor bu programı. "yaparsın ya, çok basit." diyorlar. bende mi problem var, yoksa onlar mı çok basite indirgiyor bilmiyorum ama bence bu program çin işkencesinden farksız.
biraz öğrensem severim belki.
(bkz: bilemiyorum altan)
devamını gör...
11 yaşında çocuğun hamile kaldığı ülke
artık iğrensekmi ne yapsak bilemiyorum ne hale nasıl geldik böyle bu nasıl bir sapıklık böyle ki 11 yaşında bir çocuk hamile kalıyor güzel ülkemde
düzce'de, yanına gelen 11 yaşındaki torununun durumundan şüphelenen anneanne, küçük kızı hastaneye götürünce hamile olduğu ortaya çıktı. küçük kızın ifadesi üzerine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen annesinin dini nikahla birlikte yaşadığı h.ç. gözaltına alındı.
buradan
düzce'de, yanına gelen 11 yaşındaki torununun durumundan şüphelenen anneanne, küçük kızı hastaneye götürünce hamile olduğu ortaya çıktı. küçük kızın ifadesi üzerine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen annesinin dini nikahla birlikte yaşadığı h.ç. gözaltına alındı.
buradan
devamını gör...
oruca niyet etmeyi unutmak
bu konuda bir bilgim yok, ama vicdanım neden olmasın diyor. sonuçta amaç önemli. birkaç ufak ayrıntı değil.
devamını gör...
çay ile en iyi giden bisküvi
eti burçak.
devamını gör...
inanmadığı dinin sabah akşam son ses müziğini dinlemek zorunda olmak
çan seslerini yasaklayıp, ezanı son ses halka dinletmek. ikisi de bu ülkenin insanının bir kültürü değildir. ülke anayasasında ülkenin dini yoktur. o zaman her iki tarafa da eşit derece de haklar verilmelidir. son ses ezan okunuyorsa, kilise de çanlar da çalmalıdır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
resimag.com/p1/9eeb9520d0a1.jpeg
arabayı kendim photoshoptan boyama çalıştım. pek başarılı olmadı ama olsun.
arabayı kendim photoshoptan boyama çalıştım. pek başarılı olmadı ama olsun.
devamını gör...
haçlı seferleri
birinci haçlı seferi; (aklımda kaldığı kadarıyla)
tarih 1096 yılını gösterirken anadolu selçukluların baskılarından bıkmış olan bizans imparatoru aleksios batı hristiyan dünyasından askeri yardım ister. (yıllarca moğolunuz ayrı dert, türkünüz ayrı dert, iki dakka rahat bırakın kardeşim diye bıkmıştır)
batı ülkeleri önce pek rağbet etmez, kim uğraşıcak şimdi elin bizanlısıyla, türkleriyle filan diye ses etmezler. aleksios hemen (günümüzde de rağbet gören) din kartını ortaya atar ve papa'dan da yardım ister. papa da boş durur mu?? atlar hemen orta yere, doğudaki ortodoks hristiyanları da kendisini desteklemelerini sağlamak için fransa'da konsül toplar.
orada başlar "eeyyy hristiyan alemi... kudüs'ü en iyi biz biliriz biiizzz, ıstavroz çıkarmayı sizden öğrenecek değiliz" diye konuşmalara. bu çağrılara kutsal roma-germen imparatorluğu filan pek kulak asmaz. ne haliniz varsa görün,bizim başımızı didiklemeyin derler. e tabi bunu duyan ingilizler de pek sallamazlar, "siz önce bi gidin bakın bakalım neymiş ne değilmiş ona göre ilerde bakarız" derler.
bu çağrılara anca öyle ufak kontluklar, prenslikler, ne idüğü belirsiz ufak tefek dükalıklar filan cevap verirler. "oğlum aşağı mahallede kavga varmış koş lan koş" diye atılırlar orta yere.
bizans imparatoru aleksios askeri yardım filan diye elini ovuşturup beklerken bir anda sürüler halinde ag parti yardım kamyonuna tosunu konduran ahali gibi haçlı askerleri akın etmeye başlarlar.
e haliyle aleksios da tırsmaya başlar "napıcaz olm bunları, hepsi izbandut gibi doluştular bizans'ın içine. karımıza kızımıza, türbanlı bacımıza sarkacaklar , camiye ayakkabılarıyla girip bira mira içecekler" diye.
biraz düşünür aleksios, hemen kafayı toparlar bizans işi çözüm bulur. öyle gelen izbandut sürülerinin başındaki kazmalara der ki "hacı öyle bedavadan geçiş yok, her gelen bizim askerlerimizin rehberliğinde belli noktalarda konaklayacak, yemekti iaşeydi filan herkes cebinden alman usulü ödeyecek. bak size pazarlar kurdum, oradan alın işte ne istiyorsanız. konstantinapol'e gelenler de önce elimi eteğimi öpecek, sonra geçecek. anadolu'da kaybettiğim eski toprakları da ele geçirirse bir kısımını bana verecek" der.
hem ayranım dökülmesin hem belim incinmesin diye şart koşar bu elemanlara.
haçlılar konstantinapolis sınırına geldiğinde "hoopp nereye hacı, öyle her elini kolunu sallayan giremez buralara, başhekimin emri var,geçemen" diye şehre sokulmazlar. önce gidip imparatora bağlılık yemini ettirilirler sonra hızlı bir şekilde gemilerle boğazdan karşıya geçirilerek anadolu topraklarına salınırlar.
bu haçlılar öyle toplu halde gelmezler. orta çağ milletleri her hıyarım var diyene tuzu benden demedikleri için dalga dalga ilerlerler. misal, önce halk haçlı hareketi dediğimiz köylülerden ve küçük soylulardan oluşanlar dalarlar bizans kapılarına, daha sonra baronların ve daha büyük soyluların askerleri gelirler.
anadolu'ya geçerler, ilk önce iznik'i alıp bizans'a verirler. daha sonra anadolu içlerine doğru devam ettiler. anadolu içlerinde gerek türk'lerin gerilla savaşımsı saldırıları, gerek arazinin yaz aylarındaki çoraklığı derken baya kırılırlar antakya'ya gelene kadar.
antakya ele geçirilir uzun kuşatmalardan sonra, diğer yandan burayı geçtikten sonra kudüs'ü ele geçirirler. kudüs'ü ele geçirdikten sonra birbirlerine düşerler, sen mi yöneticen ben mi yöneticem diye diye. en son kudüs krallığını kurarlar ama bunun yönetimi iyice karışıktır.
tarih 1096 yılını gösterirken anadolu selçukluların baskılarından bıkmış olan bizans imparatoru aleksios batı hristiyan dünyasından askeri yardım ister. (yıllarca moğolunuz ayrı dert, türkünüz ayrı dert, iki dakka rahat bırakın kardeşim diye bıkmıştır)
batı ülkeleri önce pek rağbet etmez, kim uğraşıcak şimdi elin bizanlısıyla, türkleriyle filan diye ses etmezler. aleksios hemen (günümüzde de rağbet gören) din kartını ortaya atar ve papa'dan da yardım ister. papa da boş durur mu?? atlar hemen orta yere, doğudaki ortodoks hristiyanları da kendisini desteklemelerini sağlamak için fransa'da konsül toplar.
orada başlar "eeyyy hristiyan alemi... kudüs'ü en iyi biz biliriz biiizzz, ıstavroz çıkarmayı sizden öğrenecek değiliz" diye konuşmalara. bu çağrılara kutsal roma-germen imparatorluğu filan pek kulak asmaz. ne haliniz varsa görün,bizim başımızı didiklemeyin derler. e tabi bunu duyan ingilizler de pek sallamazlar, "siz önce bi gidin bakın bakalım neymiş ne değilmiş ona göre ilerde bakarız" derler.
bu çağrılara anca öyle ufak kontluklar, prenslikler, ne idüğü belirsiz ufak tefek dükalıklar filan cevap verirler. "oğlum aşağı mahallede kavga varmış koş lan koş" diye atılırlar orta yere.
bizans imparatoru aleksios askeri yardım filan diye elini ovuşturup beklerken bir anda sürüler halinde ag parti yardım kamyonuna tosunu konduran ahali gibi haçlı askerleri akın etmeye başlarlar.
e haliyle aleksios da tırsmaya başlar "napıcaz olm bunları, hepsi izbandut gibi doluştular bizans'ın içine. karımıza kızımıza, türbanlı bacımıza sarkacaklar , camiye ayakkabılarıyla girip bira mira içecekler" diye.
biraz düşünür aleksios, hemen kafayı toparlar bizans işi çözüm bulur. öyle gelen izbandut sürülerinin başındaki kazmalara der ki "hacı öyle bedavadan geçiş yok, her gelen bizim askerlerimizin rehberliğinde belli noktalarda konaklayacak, yemekti iaşeydi filan herkes cebinden alman usulü ödeyecek. bak size pazarlar kurdum, oradan alın işte ne istiyorsanız. konstantinapol'e gelenler de önce elimi eteğimi öpecek, sonra geçecek. anadolu'da kaybettiğim eski toprakları da ele geçirirse bir kısımını bana verecek" der.
hem ayranım dökülmesin hem belim incinmesin diye şart koşar bu elemanlara.
haçlılar konstantinapolis sınırına geldiğinde "hoopp nereye hacı, öyle her elini kolunu sallayan giremez buralara, başhekimin emri var,geçemen" diye şehre sokulmazlar. önce gidip imparatora bağlılık yemini ettirilirler sonra hızlı bir şekilde gemilerle boğazdan karşıya geçirilerek anadolu topraklarına salınırlar.
bu haçlılar öyle toplu halde gelmezler. orta çağ milletleri her hıyarım var diyene tuzu benden demedikleri için dalga dalga ilerlerler. misal, önce halk haçlı hareketi dediğimiz köylülerden ve küçük soylulardan oluşanlar dalarlar bizans kapılarına, daha sonra baronların ve daha büyük soyluların askerleri gelirler.
anadolu'ya geçerler, ilk önce iznik'i alıp bizans'a verirler. daha sonra anadolu içlerine doğru devam ettiler. anadolu içlerinde gerek türk'lerin gerilla savaşımsı saldırıları, gerek arazinin yaz aylarındaki çoraklığı derken baya kırılırlar antakya'ya gelene kadar.
antakya ele geçirilir uzun kuşatmalardan sonra, diğer yandan burayı geçtikten sonra kudüs'ü ele geçirirler. kudüs'ü ele geçirdikten sonra birbirlerine düşerler, sen mi yöneticen ben mi yöneticem diye diye. en son kudüs krallığını kurarlar ama bunun yönetimi iyice karışıktır.
devamını gör...
ömer faruk gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi
hdp kocaeli milletvekili ömer faruk gergerlioğlu'nun vekilli attığı bir tweet yüzünden düşürüldü. sarayın değil halkın vekilleriyle uğraşanlar halkı karşılarına aldılar. gergerlioğlu yalnız değildir.
devamını gör...
hendese
osmanlıca'da geometri.
mühendis kelimesi ile ilgilidir.
mühendis kelimesi ile ilgilidir.
devamını gör...
yüksek hızlı tren
alanında yüksek lisans yapmış trendir.
devamını gör...
yayın önerisi
-bir sanat programı olabilir. her program bir ya da birkaç eserin/sanatçının/akımın/dönemin inceleneceği.
-sinema programı olabilir. her hafta filmlerin-dizilerin konuşulduğu, hatta programa dinleyiciler de interaktif olarak discord üzerinden ya da başka bir şekilde mesaj yoluyla katılabilir.
-sadece istek parçaların çalındığı "her kafadan bir müzik" programı olabilir.
-her müzik türü için -mümkün olduğunca- ayrı bir program olmalı: rock, klasik, pop, hip-hop, halk müziği, türk sanat müziği... illa bir sunucuya gerek olmayabilir. yazarların playlistleri alınıp karma playlistler oluşturulup otomatik sırayla çalınabilir.
-sesli kitap benzeri, kısa hikayelerin anlatıldığı/okunduğu bir program olabilir.
-yazarların dertlerinin okunduğu, çözülmeye çalışıldığı güzin ablavari bir program olabilir. illa ciddi bir program da olmak zorunda değil, arkadaş ortamında derdini açan bir arkadaşa yaklaşır gibi yaklaşılabilir konulara.
-eğer kendi şarkılarını çalmak/söylemek isteyen olursa diye belki "portakallı şarkılar" programı/köşesi yapılabilir.
-belki "portakal seçmece" gibi bir isimle her program seçilen bir ya da birkaç sözlük yazarının tanımları okunabilir.
-absürd haberler/olaylar/bilgilerin verildiği bir program olabilir.
-yazarların yarışabileceği basit bir yarışma programı?
+programların ortak noktası programı yapan kişilerin aramızdan birilerinin olacak olması, dolayısıyla programlar kaskatı olmayacaktır. sanki oturmuşuz elimize de çay/kahve/biralarımızı almışız, arkadaşımızla sohbet ediyormuşuz gibi bir havada olacaktır/olmalıdır. kimsenin trt fm ciddiyetinde, herkesin resmi resmi konuştuğu bir program dinlemek istediğini sanmıyorum açıkçası.
+pek kimsenin düşünmediği bir konu daha var: bu yayınlar ne derecede dinlenecek? sözlüğün aktif kullanıcı sayısı belli nihayetinde. sanat, edebiyat kitap falan diyoruz da, bunları kaç kişi dinlemek ister bilemiyorum. yine nihayetinde insanlar bu sözlüğe kafa dağıtmak için giriyor çoğunlukla, akışta akıp giden başlıklara ve tanımlara bakınca görünen durum bu. hâl böyle iken radyodaki programların birçoğu hiç dinlenmeyecektir bile.
+bu tarz programlar yapmak isteyen olursa imkanlarım el verdiğince yardım etmeye çalışırım. inanıyorum ki benim gibi birçok yazar da destek vermeye hazır olacaktır farklı programlar yapmak isteyenlere.
aklıma geldikçe eklerim.
-sinema programı olabilir. her hafta filmlerin-dizilerin konuşulduğu, hatta programa dinleyiciler de interaktif olarak discord üzerinden ya da başka bir şekilde mesaj yoluyla katılabilir.
-sadece istek parçaların çalındığı "her kafadan bir müzik" programı olabilir.
-her müzik türü için -mümkün olduğunca- ayrı bir program olmalı: rock, klasik, pop, hip-hop, halk müziği, türk sanat müziği... illa bir sunucuya gerek olmayabilir. yazarların playlistleri alınıp karma playlistler oluşturulup otomatik sırayla çalınabilir.
-sesli kitap benzeri, kısa hikayelerin anlatıldığı/okunduğu bir program olabilir.
-yazarların dertlerinin okunduğu, çözülmeye çalışıldığı güzin ablavari bir program olabilir. illa ciddi bir program da olmak zorunda değil, arkadaş ortamında derdini açan bir arkadaşa yaklaşır gibi yaklaşılabilir konulara.
-eğer kendi şarkılarını çalmak/söylemek isteyen olursa diye belki "portakallı şarkılar" programı/köşesi yapılabilir.
-belki "portakal seçmece" gibi bir isimle her program seçilen bir ya da birkaç sözlük yazarının tanımları okunabilir.
-absürd haberler/olaylar/bilgilerin verildiği bir program olabilir.
-yazarların yarışabileceği basit bir yarışma programı?
+programların ortak noktası programı yapan kişilerin aramızdan birilerinin olacak olması, dolayısıyla programlar kaskatı olmayacaktır. sanki oturmuşuz elimize de çay/kahve/biralarımızı almışız, arkadaşımızla sohbet ediyormuşuz gibi bir havada olacaktır/olmalıdır. kimsenin trt fm ciddiyetinde, herkesin resmi resmi konuştuğu bir program dinlemek istediğini sanmıyorum açıkçası.
+pek kimsenin düşünmediği bir konu daha var: bu yayınlar ne derecede dinlenecek? sözlüğün aktif kullanıcı sayısı belli nihayetinde. sanat, edebiyat kitap falan diyoruz da, bunları kaç kişi dinlemek ister bilemiyorum. yine nihayetinde insanlar bu sözlüğe kafa dağıtmak için giriyor çoğunlukla, akışta akıp giden başlıklara ve tanımlara bakınca görünen durum bu. hâl böyle iken radyodaki programların birçoğu hiç dinlenmeyecektir bile.
+bu tarz programlar yapmak isteyen olursa imkanlarım el verdiğince yardım etmeye çalışırım. inanıyorum ki benim gibi birçok yazar da destek vermeye hazır olacaktır farklı programlar yapmak isteyenlere.
aklıma geldikçe eklerim.
devamını gör...
yürürken konuşmanın oturup konuşmaktan daha iyi olması
yönetmen richard linklater de bu durumun farkında varmış olmalı ki before sunset başta olmak üzere before trilogy'deki sahneleri bu yöntemle çekerek, serinin saatlik filmlerini hafızalarda 15 dakikalık tatlı sohbetler şeklinde hatırlamamıza imkan tanımıştır, iyi de yapmıştır.



devamını gör...