hiç bir yazar kötü değildir, kendisinin kötü olduğunu bilen yazar mahlas vererek yönlendirme yapar ve kötü olduğunu saklamaya çalışıyordur.
devamını gör...

evliliğimizin yedinci yılında oldu evladımız. sebebini sorana da yedi yıl boyunca korudum iffetimi dedim kızardı başka soru sormadı.
devamını gör...

insana huzur veren bir havası vardır. mezarlık, kimine huzur vermez, ölüm ve korkuyu hatırlatır ama o mezarda yatan şey ölünün çürümüş bedenidir, ruhu değildir. köyün serin havası, ölümün soğuk yüzünü hissettirmez, unutturur hatta.
kavak, dut, ceviz ağaçlarının serinlik verdiği, etrafında yıkılacak gibi duran duvarla çevrili, içinde dokunulmamış çeşitli bitkilerin bittiği, ücra köylerin mezarlıklarında mola vererek bir fatiha okumak, kıyısında biraz oturup dinlenmek, toprağa yeşile dokunmak, oranın kendine has kokusunu içine çekmek ve bu şehir hayatında karşılaştığımız bir şey değildir. arada bir karşılaşınca bu da insana farklı bir hissiyat katar.

bazen, uzun yolculuğa çıkıldığında camdan bakıldığında, bir tepenin üst kısmında, etrafı derme çatma bir duvar veya çitle çevrili, üzerinde farklı ağaçlar bulunan ama en çok da servi ağaçlarının hafif rüzgarın vurmasıyla ağır ağır sallandığı yeşillik bir alan gözümüze çarpar. ağacı olmayan, duvarı alçak, yolla aynı hizada olduğu için rahatlıkla görülebilen mezarlıklarda, mezar taşları beyaz mermerden olduğu için de uzaktan bakınca da ilk başta koyun sürüsü sanılabilir.
devamını gör...

bazen seninle yeniden tanışmak istiyorum.
devamını gör...

belki göğüs kıllarını gizlemek istiyordur.
devamını gör...

vangelis hüzün, aşk, acı, umut, huzur başta olmak üzere her çeşit duyguyu yoğurmuş, dinleyenleri farklı bir dünyaya götürmüş, orada bizi gezdirmiş, işte müzik bu dedirtmiştir.
conquest of paradise

törenlerde, haberlerde, jeneriklerde, filmlerde hemen her yerde bir şekilde karşımıza çıkmıştır şahaserleri.
blade runner

asıl adı evangelos odysseas papathanassiou 1943, volos, yunanistan doğumludur. dünyaca tanınan new age ve elektronik müzik bestecisi ve müzik dehasıdır. 4 yaşında beste yapmaya başladı ve 5 yaşında ilk konserini verdi. 2002 fifa dünya kupası marşını besteledi.
müziklerinin temasını genellikle doğa oluşturmuştur.
la petite fille de la mer
devamını gör...

şahane komik bir ingiliz channel 4 sitcom dizisidir. 5 sezon çekilmiştir. 2006'da yayınlanmaya başlamıştır. senaristi graham linehan'dir. dizide jen, moss ve roy adında bilgi işlem çalışanlarının iş hayatlarından oldukça komik kesitlere yer verilir.
devamını gör...

sevgili robnaja'nın isteği üzere favori farem tabi ki remy. çünkü aşçı!! (bkz: ratatouille)
en ünlüsüyse mickey mouse. ama remy'nin getir götürünü yapar anca arkadaşlar. kesin bilgi yayalım.
devamını gör...

zaten türkiye'de yaşamıyor musun diyenlere "yaşamak kavramını sorgulamasını" önerdiğim başlık
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

iş yerlerinin vazgeçilmez hobisi ve bazılarının da fobisi olmuş eylemdir. bazılarının fobisidir çünkü direkt kişinin yüzüne söyler arkasından konuşmaz ama bu sefer de iş yerinde sevilmez ve sıkıntılar yaşar. sıkıntı yaşamak istemeyenin de hobisi haline gelir bu eylem.
şu sıralar pandemi nedeniyle evden çalışma sayesinde bu tür insanları görmüyorum ve çok mutlu olduğumu farkettim. bazen işe gittiğimde bu hobi sahiplerini gördüğüm zaman, mümkün olan en hızlı bir şekilde uzaklaşmaya çalışıyorum. herkesten uzaktayken nasıl beceriyorlarsa bir de dedikodu biriktirmiş oluyorlar heybelerinde. beni ya da başka bir arkadaşımı da ortak etmeye çalışıyorlar emellerine. dikkat etmek gerekir. bu tür insanların yaptıklarına ortak oldukça sizi de girdabın içinde çekerler. başkasının arkasından konuşup çekiştiren, sizin de arkanızdan konuşup çekiştiriyordur büyük ihtimalle.
devamını gör...

kişiye göre değişen romantiklik durumu. bir kadın ya da erkek size karşı ilgisiz, duygusuz olabiliyorken bir başkasına ise tutkulu, romantik, sevecen, sempatik hatta daha aşık olabilir. iki kişi arasında yeterli uyum yoksa çok da birşey beklemeyin.
devamını gör...

bu corona dönemi geçtikten sonra çoğu insanın yaşayacağını düşündüğüm rahatsızlık.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...


(bkz: lawrence durrell) tarafından yazılmış bu eser, aynı dönemde ve aynı kişiler etrafında dönen olayların aslında her kişinin bakış açısına göre değiştiğini gözler önüne seriyor. kitapların isimleri ve dönemleri sırasıyla; justine (1957), balthazar (1958), mountolive (1958) ve clea (1960). bu eserle ilgili ilginç olan kısım ise kitapları sırasıyla okumanın gerekmemesi. hangi sıradan başlarsanız başlayın bir puzzle gibi tamamlanıyor ve bence okuyucunun da bakış açısı da hangi kitaptan başladığına göre değişiyor.

bununla ilgili olarak da kitap kapağında şöyle bir yazı var; "bu dörtlü, roman kurgusu olarak birbirini izleyen bir süreci yansıtmaz. aynı roman kahramanlarının, aynı zaman diliminde yaşadıkları olayları, kendi bakış açılarından, kendi yorumlarına göre farklı biçimde dile getirilmeleri ile biçimlenir. durrell'in amacı, bakış açıları değişince, olayların ve kişilerin görünümlerinin de değişik anlamlar aldığını vurgulamaktır. "

benim okuma sıram ise mountolive, justine, clea ve balthazar oldu. kitaplara göre değişen bakış açılarını şöyle özetleyeceğim; mountolive'de justine ve darley arasında olan ilişkiden sadece bir cümle ile bahsediliyor ve okuyucu da aynı şekilde umursamıyor bu ilişkiyi. ama justine'de bu ilişkinin aslında ne kadar derin olduğu, her iki taraf için ifade ettiği anlamlar ortaya çıkıyor. sonra balthazar'da bir görüyoruz ki o ilişkinin perde arkasında aslında bambaşka bir gerçek ve hatta kişi varmış.

ya da justine'nin nessim ile olan ilişkisi her kitapta farklı bir boyuta ulaşması. bir kitapta birbirlerini seviyorlarmış gibi dururken, diğer kitapta sadece bir tasarı ilişkisi olduğu izlenimine kapılıyorsunuz.

dört kitap için ana karakterler aslında bu dörtlü gibi gözükse de asıl ana karakter pursewaden. pursewaden ile ilgili her kitapta aynı olay anlatılıyor neredeyse ama yazar nasıl başarmışsa her birinde farklı bir yönünü görüyorsunuz.
yazarın iskenderiye'ye ilişkin gözlemlerini her karakterin ağzından duyuyorsunuz. kimi zaman rengarenk, eğlenceli kimi zaman ise kötü kokulu, karmaşık bir şehir çiziliyor.

okuma zevki yüksek ve merak uyandıran bir eser. ayrıca lawrence durrell'in de gözlem yeteneği yüksek, farklı fikirleri aynı bünyede barındıran, dünya, insanlar, şehirler, ilişkiler üzerine sınırsız gözlemleri ve görüşleri olan bir yazar olduğu da anlaşılıyor.
devamını gör...

zamanın birinde, bizim oraya gelmiş, trabzonsporlu olmuş, keşan takmış olan abla.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

olduğumuz masa yok çok şükür.
devamını gör...

uzun süredir yazar olduğum, ancak yüzlerce kişiyi engellememe rağmen o berrak, saf, küfürsüz, yansız alanı kendisinde bulamadığım, bir zamanların göz bebeği ancak şimdi benzer konuların sürekli dönüp sıkıcılaştığı mecradır.
yeni arayışlar içerisindeyim, umarım burası o beklediğim özgürlükçü tartışma ortamını verebilir.
devamını gör...

çok sürükleyici, merak uyandıran bir kitap okuyan kişinin başına gelmesi muhtemel olay. uykusuz kalmak biraz sersemletsede, büyük haz verir.
benim en son uğruna sabahladığım kitap
(bkz: şeytan yemini) (bkz: jean-christophe grange)
bir de, gecenin sessizliği ve karanlığıyla birleşince çok pis germişti.
devamını gör...

bayağı boş yazıyorum galiba ; bu yüzden ben tabii ki.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim