iko'nun hristiyan bir misyoner olması
büyük resmi görmüş yazarın başlığı. adam aydınlanmış.
devamını gör...
inovasyon
teknoloji tasarım dersinde öğrendiğim ve “yenilik” anlamına gelen kelimedir.
devamını gör...
yazar mahlaslarının öteki dünya versiyonu
kafam olmuş sırat köprüsü.
devamını gör...
hediye olarak alınmaması gereken şeyler
kesin ve net, hayvandır.
devamını gör...
yan etkiler
bir woody allen kitabıdır.
woody allen iyi bir yönetmen olmanın yanı sıra ilginç bir yazardır da. kitaplarını okurken sinirlensem mi, gülsem mi karar veremem bazen. ama genelde gülümsemeyi tercih ediyorum. bu adamın kesinlikle kendine has bir mizahı var. herkese hitap eden bir mizah değil bu. rahatsız edici bir yanı olduğu kesin çünkü.
yan etkiler kitabı bir deneme kitabı ama içinde yazarın 1978 yılında o. henry ödülünü kazandığı bir öyküsü de bulunuyor.
woody allen gündelik şeylere takıntılı aslında. bizim önemsiz gördüğümüz her şeyin içinde bir mizah öğesi bulabiliyor. bir dahi mi? kesinlikle. sinir bozucu bir dahi mi? master degree.
sinirlerinize hakim olup okursanız eğer sizin çok ciddiye alıp önemsediğiniz şeyleri woody allen’ın ince zekası ve muhteşem kalemiyle hallaç pamuğu gibi attığına şahit olacaksınız. bilim ne kadar ciddi ve bir dereceye kadar kesinlik arz eden bir olgu olsa da, teknoloji ne kadar hayatımızın ayrılmaz bir parçası olsa da bunlar woody allen’ın mizah saldırısından kendilerini kurtaracak kadar güçlü ve korunaklı değiller.
mizah çok ciddiye alınan şeylerin yan etkisidir.
woody allen iyi bir yönetmen olmanın yanı sıra ilginç bir yazardır da. kitaplarını okurken sinirlensem mi, gülsem mi karar veremem bazen. ama genelde gülümsemeyi tercih ediyorum. bu adamın kesinlikle kendine has bir mizahı var. herkese hitap eden bir mizah değil bu. rahatsız edici bir yanı olduğu kesin çünkü.
yan etkiler kitabı bir deneme kitabı ama içinde yazarın 1978 yılında o. henry ödülünü kazandığı bir öyküsü de bulunuyor.
woody allen gündelik şeylere takıntılı aslında. bizim önemsiz gördüğümüz her şeyin içinde bir mizah öğesi bulabiliyor. bir dahi mi? kesinlikle. sinir bozucu bir dahi mi? master degree.
sinirlerinize hakim olup okursanız eğer sizin çok ciddiye alıp önemsediğiniz şeyleri woody allen’ın ince zekası ve muhteşem kalemiyle hallaç pamuğu gibi attığına şahit olacaksınız. bilim ne kadar ciddi ve bir dereceye kadar kesinlik arz eden bir olgu olsa da, teknoloji ne kadar hayatımızın ayrılmaz bir parçası olsa da bunlar woody allen’ın mizah saldırısından kendilerini kurtaracak kadar güçlü ve korunaklı değiller.
mizah çok ciddiye alınan şeylerin yan etkisidir.
devamını gör...
edebiyatın insanı derbeder etmesi
edebi metinlerle kafayı bozmuş biri olarak söylüyorum. hassas bir ruha sahip olmanıza yol açan bu eserler ince düşünmenize ve dolaylı olarak bizim dünyamızda acıyla karşılaşmanıza yol açıyor.
devamını gör...
feminizm
avrupa'da sonunun geldiğini, okuduğum makaleler ve girdiğim illegal sitelerden anlayabildiğim, amerika'daki sonunu ise; gerçekten merak ettiğim, fransız ihtilali sonrası gelişen sanayi devrimi endeksli düşünce sistemi ve eylemler bütünüdür.
hemen yazılan makalelerin içeriğinin, çocuk çağından beri kadını ön plana alan sistemleri eleştirmekle işe başlayıp bunu bilimsel temellere dayandırma güdümünde olduğunu belirtmeliyim. uzmanlar; erkek çocukların manevi olarak ezilerek büyütüldüğünün, dolayısıyla da yaşama bir sıfır yenik başlayan erkek çocuklarda, ileriki yaşamlarında ortaya çıkan ve daha büyük boyutlara varan özgüven problemleri, varoluş kaygısı, içe kapanıklık, kendini eksik görme gibi sorunlardan uzun uzun bahsetmektedir. hatta bunları çeşitli verilere de dayandırarak bilimsel tüm etkinliklerini ortaya koyuyorken, nesillerinin de tehlikede olduğunun altını çizmektedirler.
cinsiyet ayrımı göstermeksizin, yani hem kadın hem de erkek uzmanların, yazdıklarından yola çıkarak makalelerde: kendi eğitim sistemleri ve çalışma hayatları eleştirilirken, halkın buna bakış açısının da kendileriyle özdeşik olduğunu anlamanız hiç zor olmamakta.
ki oluşmuş bir kalıpları da var aslında onlarda: oprahsın zaten hadi yürü kızım... işte kadının, bu denli feminist bir yaklaşımla yüreklendirilerek yaşama atılması nedeniyle erkek benliğinin, hoşlandığı kadından, kendini fazlasıyla eksik görme ya da sıradan bir açılamama halinin, aslında hiç de sıradan olmadığı ve nesillerinin tehlikede olduğunu açıklıyor ve buna tarihi seyir içerisinde doğum, evlilik ve erkek bireylerden elde edilen verileri de ekleyerek tek tek kanıtlıyorlar.
açıkçası alanım olması halinde bu makaleleri zevkle çevirip bizim sahte feminist dünyasına duyurmayı çok istiyorum lakin alanım dışı ancak ilgim içi. böyle giderse yeni bir üniversite okumaktan ve klinik psikolog hatta kazanabilmem halinde psikiyatri alanlarına yönelmem ihtimal dahilinde görünüyor...
benim yaşam tecrübelerimden gördüğüm kadarıyla; salt bir feminist etkinlikle çocuk yetiştirmek yahut eğitim vermek yerine -ki kendim de yetiştirilirken bu feminizm etkisine çevremdeki hanımlardan bayağı bi'katkı (!) sağlandı- iyi ve kötü olguların salt iyi ve salt kötü ekseninden sıyırarak öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. örneğin erkek eğitiminde; baskıdan, güçlü görünmenin ağlamak, şiddet, mutfaktan uzak kalmak ve yahut çapkınlık gibi itemlerden uzak kalınarak yapılması ile pekiştirileceğini düşünüyorum. yine kadın eğitiminde hanımlara, güçlü olmanın fiziki, maddi hatta psikolojik bir etmene değil, erkek-kadın paylaşımcı yaklaşımdan ve yardımlaşmadan geçtiği öğretilmeli. hatta her erkeği kötü görmek yerine, insanı insan görüp, cinsiyet ayırmaksınızın yaklaşmakla ne feminizme gerek kalacağı ne de kadın cinayetlerinin ve baskılarının devam edeceği kanaatindeyim. ah bir de eğitimi eğitimcilere bıraksalar her şey çok daha güzel olacak ancak bizde eğitim maliyeden işletmeden ve iktisattan geçmekte.
hemen yazılan makalelerin içeriğinin, çocuk çağından beri kadını ön plana alan sistemleri eleştirmekle işe başlayıp bunu bilimsel temellere dayandırma güdümünde olduğunu belirtmeliyim. uzmanlar; erkek çocukların manevi olarak ezilerek büyütüldüğünün, dolayısıyla da yaşama bir sıfır yenik başlayan erkek çocuklarda, ileriki yaşamlarında ortaya çıkan ve daha büyük boyutlara varan özgüven problemleri, varoluş kaygısı, içe kapanıklık, kendini eksik görme gibi sorunlardan uzun uzun bahsetmektedir. hatta bunları çeşitli verilere de dayandırarak bilimsel tüm etkinliklerini ortaya koyuyorken, nesillerinin de tehlikede olduğunun altını çizmektedirler.
cinsiyet ayrımı göstermeksizin, yani hem kadın hem de erkek uzmanların, yazdıklarından yola çıkarak makalelerde: kendi eğitim sistemleri ve çalışma hayatları eleştirilirken, halkın buna bakış açısının da kendileriyle özdeşik olduğunu anlamanız hiç zor olmamakta.
ki oluşmuş bir kalıpları da var aslında onlarda: oprahsın zaten hadi yürü kızım... işte kadının, bu denli feminist bir yaklaşımla yüreklendirilerek yaşama atılması nedeniyle erkek benliğinin, hoşlandığı kadından, kendini fazlasıyla eksik görme ya da sıradan bir açılamama halinin, aslında hiç de sıradan olmadığı ve nesillerinin tehlikede olduğunu açıklıyor ve buna tarihi seyir içerisinde doğum, evlilik ve erkek bireylerden elde edilen verileri de ekleyerek tek tek kanıtlıyorlar.
açıkçası alanım olması halinde bu makaleleri zevkle çevirip bizim sahte feminist dünyasına duyurmayı çok istiyorum lakin alanım dışı ancak ilgim içi. böyle giderse yeni bir üniversite okumaktan ve klinik psikolog hatta kazanabilmem halinde psikiyatri alanlarına yönelmem ihtimal dahilinde görünüyor...
benim yaşam tecrübelerimden gördüğüm kadarıyla; salt bir feminist etkinlikle çocuk yetiştirmek yahut eğitim vermek yerine -ki kendim de yetiştirilirken bu feminizm etkisine çevremdeki hanımlardan bayağı bi'katkı (!) sağlandı- iyi ve kötü olguların salt iyi ve salt kötü ekseninden sıyırarak öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. örneğin erkek eğitiminde; baskıdan, güçlü görünmenin ağlamak, şiddet, mutfaktan uzak kalmak ve yahut çapkınlık gibi itemlerden uzak kalınarak yapılması ile pekiştirileceğini düşünüyorum. yine kadın eğitiminde hanımlara, güçlü olmanın fiziki, maddi hatta psikolojik bir etmene değil, erkek-kadın paylaşımcı yaklaşımdan ve yardımlaşmadan geçtiği öğretilmeli. hatta her erkeği kötü görmek yerine, insanı insan görüp, cinsiyet ayırmaksınızın yaklaşmakla ne feminizme gerek kalacağı ne de kadın cinayetlerinin ve baskılarının devam edeceği kanaatindeyim. ah bir de eğitimi eğitimcilere bıraksalar her şey çok daha güzel olacak ancak bizde eğitim maliyeden işletmeden ve iktisattan geçmekte.
devamını gör...
adın bahardı
bir (bkz: yılmaz erdoğan) şiiridir.
kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca
yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
aşkın içimde solardı adın bahardı
eteğini koştururdun sokağımızda
sokak sus pus olur sana bakardı
bilmezdin gizliden izlediğimi
gözlerim gözlerinden korkardı
hatırlıyorum adın bahar’dı
sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin
sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin
bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi
yüreğim yol boyu ardından ağlardı
hatırlıyorum adın bahar’dı.
kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca
yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
aşkın içimde solardı adın bahardı
eteğini koştururdun sokağımızda
sokak sus pus olur sana bakardı
bilmezdin gizliden izlediğimi
gözlerim gözlerinden korkardı
hatırlıyorum adın bahar’dı
sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin
sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin
bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi
yüreğim yol boyu ardından ağlardı
hatırlıyorum adın bahar’dı.
devamını gör...
boş beşik
fatma girik'in 1969 tarihinde oynadığı, beşikteki bebeği kartalın kapıp kaçırdığı filmin ismi.
devamını gör...
favori atmayı bilmeyen yazarlar sürüsü
sorunsal mıdır değil midir dediğim tartışma konusudur.
böyle bir güruh var evet maalesef. ve galiba ben, devamlı favorileyerek sözlüğü çıldırtan bi meteor yağmuru olma yolunda ilerliyorum. bakalım kısmet.
böyle bir güruh var evet maalesef. ve galiba ben, devamlı favorileyerek sözlüğü çıldırtan bi meteor yağmuru olma yolunda ilerliyorum. bakalım kısmet.
devamını gör...
türk halkının cahil kalma nedeni
ülkedeki herkesin kapitalist kafa yapısına sahip olması, paranın kölesi olmasıdır. mesleğimizi, idealist bir birey olarak değil para aşığı bir birey olarak yapmamızdır ve seçmemizdir. ülkeye dünyaya insanlığa bir şey katma iç güdüsü yok kimsede. güzel bir ev alayım , bir bmw çekeyim bir de iphone, iki fiyakalı gömlek yeter de artar bana , artık ülke çökmüş mü insanlık sonunu getirebilecek sorunlarla mı cebelleşiyor bana ne! kafasındaysan nasıl bir şeyler öğrenebilirsin; hangi dürtüyle?
devamını gör...
ot gibi yaşadığı halde günlük tutan birey
bugün ot gibi yaşadığımı düşünsem de gelecekte ilgiyle okuyacağımı bildiğim için yapmaya çalıştığım eylem.
devamını gör...
bir zamanlar moda olan şimdi yüzüne bakmadığımız şeyler
bel kemiği hizasındaki kemerler.
devamını gör...
zümrüd-ü anka (yazar)
sözlükte bir yazar,
edebiyatta bir kuş.*
edebiyatta bir kuş.*
devamını gör...
el fatiha dendikten 2 saniye sonra yüzünü silen tip
ezberi çok kuvvetli olsa gerek...
devamını gör...
30 ağustos zafer bayramı

bugün büyük taarruz zaferinin 99.yıl dönümü.
yıllarca süren savaşların, yokluğun,çaresizliğin ve umutsuzluğun içinde gazi atatürk; tüm askeri ve siyasi kariyeri ,hatta hayatı pahasına milletinin sorumluluğunu omuzlarına yükleyerek, emperyalizme ve onun onur kırıcı dayatmalarına kılıç çekti,baş kaldırdı. henüz askeri lisede öğrenciyken not defterinin arkasına "cesaret gösterip tehlikeye atılan kazanır, korkak kalp daima mağluptur yazmıştı. işte 19 mayısta samsun'a geldiği günden 30 ağustos 1922'deki büyük zafere kadar tehlikeyi tam bir lider gibi göğüsledi. etrafında kenetlenen silah arkadaşları ve en çok güvendiği milleti bu kutlu savaşta onu asla yalnız bırakmadı. böylelikle de emperyalizm, binbir fedakarlıkla vatanın bağrında boğuldu. modern cumhuriyete ve devrimlere giden yolun ilk ve en önemli safhası aşıldı.
kurtuluş savaşı bize; akılcı metodlarla, taviz vermeden ve diplomasiyle yönetilen bir harekatın,inanmışlığın, görev bilinci ve fedakârlığın, bizden üstün orduları nasıl bozguna uğrattığını,
izmir'e girdiğinde önüne atılan düşman bayrağına basmayıp onu yerden kaldırtan atatürk bize; eşit egemenliği ,centilmenliği , düşmanın bile olsa bir milletin onuruna ve bağımsızlığına saygılı olmayı öğretti.
mecbur kalmadıkça savaş bir cinayettir diyen atatürk bize ;ölümü ve savaşı kutsamayıp yaşamı sevmeyi ,
yine ya istiklal ya ölüm diyerek , istiklal ve onurumuz için ölmenin ölümlerin en şereflisi olduğunu öğretti.
gazi atatürk ve tüm silah arkadaşlarının yüksek hatıralarına saygıyla.
saygı olsun bu çelik atlıların göktuğuna
tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna

devamını gör...
2023'te ay'a gidiyoruz
bir gece ansızın 82 ay, 83 jüpiter, 84 mars...
devamını gör...
tyr
ilk tanıma ek olarak, kolunu kaptıran tyr'ın birde cehennem köpeği garm ile bir kapışması olduğunu hatırlatalım.
bahtsız bir tanrı bu tyr, zira havlayan, uluyan ne varsa direkt tyr'a ihale etmişler. fenrir'e tek kolunu kaptırmışsın, birde o halde garm ile yüzleşiyorsun. sonuç olarak tyr, garm'ı öldürmüştür ama vücudunda ısırılmadık yer kalmamıştır ve hakka doğru usulca yürümüştür.
bazı nors mitolojisi uzmanları fenrir ile garm'ı aynı yaratık olarak değerlendiriyorlar lakin iki yaratığın farklı yaratıklar olduğu çoklarınca kabul edilen bir gerçek. şayet öyle ise yani fenrir ile garm aynı yaratıksa tyr'ın iki kere aynı saflığı yapmış olmasını ben kendisine şahsen yakıştıramıyorum.
bahtsız bir tanrı bu tyr, zira havlayan, uluyan ne varsa direkt tyr'a ihale etmişler. fenrir'e tek kolunu kaptırmışsın, birde o halde garm ile yüzleşiyorsun. sonuç olarak tyr, garm'ı öldürmüştür ama vücudunda ısırılmadık yer kalmamıştır ve hakka doğru usulca yürümüştür.
bazı nors mitolojisi uzmanları fenrir ile garm'ı aynı yaratık olarak değerlendiriyorlar lakin iki yaratığın farklı yaratıklar olduğu çoklarınca kabul edilen bir gerçek. şayet öyle ise yani fenrir ile garm aynı yaratıksa tyr'ın iki kere aynı saflığı yapmış olmasını ben kendisine şahsen yakıştıramıyorum.
devamını gör...