sözlükte yazmak. hadi yine iyisiniz köftehorlar.
devamını gör...
(tematik)

yüksek statüdeki kişilerin, mesleklerini icra ederken giriştikleri ve güçlü pozisyonlarını suç işlerken kullandıkları,
ceza mahkemeleri yerine medeni hukuk davalarına konu olan,
suç istatistiklerine yansımayan diğer adı (bkz: süit suçları) olan,
banka dolandırıcılığı, işyeri sahtekarlığı gibi suçlardır.
devamını gör...

olumlu ya da olumsuz eleştirileri dikkate almadan tanımak için çabaladığım yazar. ekmek arası kitabıyla tanışmıştık. o zamandan aklımda kalan; biraz fazla hoyrat, ağzı bozuk ve halledemediği birçok şey olduğu. sonra bir şiir kitabını aldım, bir anda değil ama zaman zaman açıp birkaç şiirini okurum. içlerinde bir tanesi var ki.. bence bu şiir bukowski'nin sıcak yönünü ele verdiği en güzel eserlerinden biri.

uyuyan kadın

geceleyin yatakta oturup
horlamanı dinliyorum
seni otobüs durağında tanıdım
ve şimdi sırtını seyrediyorum
hastalıklı beyaz ve çocuk çilleriyle kaplı
abajur dünyanın çözümsüz hüznünü
uykunun üstüne yüklerken.

ayaklarını göremiyorum
ama çok güzel olduklarını
tahmin edebiliyorum.

kime aitsin sen?
gerçek misin?
çiçekleri düşünüyorum, hayvanları, kuşları
hepsi o kadar güzel
ve net bir biçimde
gerçekler ki.

yine de kadın olmak
senin seçimin değil. hepimiz
bir şey olmak üzere
seçiliriz. örümcek, aşçı.
fil. her birimiz sergi duvarına asılmış
birer tabloyuz sanki.

-ve şimdi tablo
ters dönüyor ve kıvrık bir dirseğin üzerinde
yarım ağız, bir göz ve
neredeyse bir burun görebiliyorum.

geri kalanın
gözden gizlenmiş
ama senin çağdaş, modern bir
canlı eser
olduğunu biliyorum
ölümsüz değil belki
ama sevdiğimiz.

lütfen horlamaya
devam et.
devamını gör...

modernizm olmayan her şey.
modernizme dair tüm olanları eleştiren modern hayatın geren kalıplarla dolu olduğunu iddia eden bir akım.
kesin şehirli hayatın formatlarını direnmekten bezen bir köylünün icadıdır.
devamını gör...

şimdi, biliyorum hepiniz büyük bir aşk yaşamak, sonsuza kadar mutlu olmak, her sabah onunla kol kola uyanmak istiyorsunuz.

ancak size acı bir gerçeği hatırlatmak zorundayım.

kurmak için hayal kurduğunuz o uzun ilişkinin aşkla hiçbir ilgisi yok. üstelik bir ilişkiye belki aşk ile başlarsınız ama ilişkiyi sürdürebilmek için aşk asla yeterli değildir. hatta, aşk bir ilişkideki en gereksiz detaydır.

çoğunuz isyan etmeye başlamışsınızdır, hayır ben bir kızı seveceğim ve çok mutlu olacağız diye kuduruyor olabilirsiniz.

lakin maalesef o iş öyle değil.

bir ilişki kurmak, bir şirket yönetmek gibidir. duygusallığa yer olmayan bir süreçtir. bazen çalışanları işten çıkarmak zorunda kalırsınız, bazen çalışanlarınıza zam vermeden, fazla mesai ödemeden, köpek gibi çalıştırıp haklarını yemek zorunda kalırsınız. şirketin belli bir organizasyon şeması, belli masrafları, giderleri, işletme maliyetleri vardır. bunları ödemezseniz, şirketiniz çöker. çalışamaz duruma gelir. o şirket için mesai harcamak, ona emek ve zaman vermek zorunda kalırsınız.

işte ilişki de böyledir.

istediğiniz kadar aşık olun. bunun ilişki içinde bir gıdım değeri yoktur. masrafları ödeyebiliyor musunuz, ofis kirasını yatırdınız mı? vergi beyannamelerini zamanında verdiniz mi? tüm o organizasyon yapısı içindeki bürokrasiye katlanabiliyor musunuz? her sabah dokuzda ofiste olup, akşam altıya kadar çalışıyor musunuz? gerektiğinde ücretsiz fazla mesai yapıyor musunuz?

ilişkiniz ancak bunları yapabildiğiniz zaman yürür. eğer yapamıyorsanız, ilişkiniz çöker.

bu süreçte aşkın bir gram değeri yoktur. tikilerden pelinsu ve tasmacı kezban kızlar karşınıza çıkıp, aşkımız her şeyden önemli, biz birbirimizin kalbine işledik, senin için atan bir yüreğim var, cart curt gibi boş laflar ederler ama emin olun, şirketin işletme giderleri ödenemediğinde, nakit sıkıntısı baş gösterdiğinde, şirketin işleyişinde zorluklar ortaya çıktığında, gemiyi ilk terk eden de o boş aşk laflarını eden kadınlar olur.

haliyle, salak salak aşık olup uzun ve mutlu bir ilişki kurmaya niyetiniz varsa, hep kaybetmeye mahkumsunuz.

ama şirketinizi ayakta tutacak gücünüz ve kaynaklarınız varsa, o zaman keyfinize bakarsınız.

bu kadar basit.

bu atasözünü de kim söylediyse allah bildiği gibi yapsın. düpedüz dolandırıcılığa teşvik.
devamını gör...

tanzimat birinci dönem sanatçılarından olan ve de ismini "yazı makinesi" olarak duyurmuş ahmet mithat efendi'nin, dönemin şartlarını belli edecek şekilde yazıp bizlere bıraktığı, edebiyatımızın ilk cinayet romanıdır.

kitap haline gelmeden önce gazetede tefrika edilen roman, daha sonra kitaplaştırılmıştır. tanzimat birinci dönem'de dilin basitleştirilmeye çalışıldığını ancak başarılı olamadığını biliyoruz. ahmet mithat'da bundan etkileniyor. yine dönemin şartlarından olan "okuyucuya bilgi verme" olayını da aşamıyor. yer yer cümleyi kesip okurla konuşur gibi yazıyor. kitabın basitleştirilmiş türkçesini malum kitap sitesinde* bulabilirsiniz.

okuyucuyla konuşurcasına yazıldığından konudan sapma oluyor ama anlatım neticesinde o eksik tamamlanıyor. tavsiyedir.
••

mekân olarak istanbul'u seçen yazar, alışagelmiş bir konuyu ele alıyor; balıkçılar kıyıya vurmuş biri kız üç kişinin cesedini buluyorlar. henüz bu olay çözülmeden ortaya başka bir ceset çıkıyor. ceset cinayet süsü verilerek öldürülmüş olduğundan öncelikle üzerinde durulmuyor lakin kitabın öne çıkan karakteri olan ve soruşturmayı yürüten memur arkadaşımız osman sabri bunu aydınlatıyor.


kitap, iki yüze yakın esere imza atmış yazarın en önemli yapıtları arasında sayılmakta. üniversite sınavında da sorulma ihtimali yüksek. eğer benim gibi sınava girecek arkadaşlarım varsa* eseri, yazarı ve türünü bilmelerini tavsiye ederim.
devamını gör...

her şeyi kabul ederim, sel olur deprem olur, allah'tan derim çalışılır daha iyisi yapılır; ama bu orman yangınları beni yakıyor, içimi yakıyor, sanki beni ateşin ortasına atmışlar gibi bir his uyanıyor içimde, bir ağacı yetiştirmek, bir inşaat yapmaya benzemiyor, yıllarca uğraşıyorsun, emek veriyorsun bir yeşili bir ağacı büyütmek için, allah kim bir ağacı ,bir yeşili yakıyor ise onu evlâd acısı ile sinasin, evet biraz ağır beddua ama hak ediyorlar kim hangi amaç için yakmış ise ciğeri yansın. amin amin amin
edit: o yanan canlıların hesabını nasıl vereceksiniz? inşallah siz daha beter yanarsiniz.
devamını gör...

merhabalar sevgili portakallar!
umarım hepiniz iyisinizdir, hepiniz mutlusunuzdur, hepiniz huzurlusunuzdur ve hepsinden de önemlisi umarım hepiniz sağlıklısınızdır.*
öncelikle belirtmek isterim ki bu tanım kimseye cevaben yazılmış olmayıp tamamen genel bilgilendirme amaçlı yazılmaktadır, sonrasında da sadece dinleyip takip edenlerine* müjdeli haberi verecektir.
arkadaşlar, canım portakallar, sevgili kafa sözlük ailesi;
ben bu yayına başlarken aklımda bugün geldiğim nokta ile ilgili tek bir şey yoktu. radyo sorumlumuz gomercan'ın radyo toplantısı yapacağını duyurduğu bir tanımını okudum ve akabinde yaptığı toplantıya katıldım. bu adamın hem radyoya hem sözlüğe çok emek verdiğini, bir şeyler için çabaladığını gördüm. konuşmaya çekinen onlarca insan vardı toplantıda, bir şekilde idare etti toplantıyı ve bitirdi. toplantı bitiminde kendisine ulaştım ve "radyo/sözlük için ne yapabilirim? ne radyo ne sözlük deneyimim var ama emeğiniz ortada bir şeyler yapmak istiyorum." dedim. o gün konuşmadan sadece bir playlist hazırlayıp yayına koyma fikri ile ayrıldım. ne bir ses kaydı fikri ne de şimdi ki konseptler hakkında hiçbir düşünce konuşulmadı. tek amacım radyoya katkıda bulunmaktı. her neyse, üzerinden birkaç gün geçtikten sonra eskiden istek yaptığımız, birbirimize şarkılar gönderdiğimiz radyo yayınları geldi aklıma. dedim ki bunu sözlük radyosunda yapabilirim. sonrasında kim ya da kaç kişi katılır düşünmeden yapmaya karar verdim. ilk yayına gelen kayıtlar o kadar tatlı ve samimiydi ki her hafta farklı konseptler ile bugüne geldik.
bu yayın ile ilgili asla en mükemmel yayın, en emek verilen yayın, en çok zaman ayrılan yayın tarzında saçma sapan fikirlerim olmadı. aksine canlı yapılan yayınlara ve yayıncılara hep çok imrendim, onları takdir ettim. onların yaptıkları yayınları ilgiyle takip ettim, ellerine emeklerine sağlık tüm yayıncı arkadaşlarım harika yayınlar yapıyorlar. benim yayınımın konsepti baştan beri belliydi arkadaşlar, hiçbir zaman canlı canlı konuşup konuk ağırlayacağımı ya da yanar dönerli ateş tabağı ile servis yapacağımı söylemedim. yayın bugüne kadar böyle geldi bundan sonra da yaklaşık olarak bu şekilde ilerleyecek. daha farklı yayın yapmak isteyen arkadaşlarımız radyo sorumlularımıza ulaşarak yayın yapmak istediklerini söylerlerse eminim ki yardımcı olunacaktır. böylelikle biz de yelpazesi genişleyen radyomuzu daha çok dinlemiş oluruz, şimdiden emeklerinize sağlık.
bugün bu başlık altına yazılanların tamamını okudum. farklı görüşlere, yayınımı dinlemeyenlere, beni hazırcılıkla suçlayanlara saygı duyuyorum. bunun yanında hem mesajla hem tanımlarla yanımda olan, desteklerini esirgemeyen, "nasıl olduğunu merak ettim, iyi misin?" diye soran herkes; canımsınız, iyi ki varsınız! elbette iyiyim!
fikirlerini önemsediğim, bir şekilde aynı paydada buluşup derdimi anlatabildiğim, aynı gün aynı saatte radyonun başına geçip birlikte yayın dinlediğim güzel insanlar öyle değerlisiniz ki her biriniz. önemli olan sizlerin düşünceleri, nefret ve kin dolu hiçbir tanım ya da tanımın sahibi umurumda olmadı bugün çünkü neden olsun? kıymet verip değerli zamanlarınızı ayırıp cevap vermiş dünyadan uzak'ın yanında olmuşsunuz, var olun!
ama bırakın isteyen istediğini yazsın, içindeki kini ya da nefreti istediği yere boşaltsın ben sadece sizleri ve yazdıklarınızı görüyorum ötesini değil. bu başlık yayını dinleyenleri yayın ile ilgili düşüncelerini paylaştıkları zaman çok güzel!
son olarak eklemek istediğim bir konu var. mahlasım bir ahmed arif dizesidir random şekilde mahlasımı kullanarak komiklik yaptığını düşünen yazar arkadaşımızın bana göstermediği saygıyı şairimize göstermesini beklerim, göstermese de çok önemli değil gerçi kendisi bilir. *
bu kadar konuştum başta bahsettiğim müjdeli haberi vermenin zamanı geldi bence.
evet canım portakallar! bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak 19 ağustos perşembe akşamı saat 22.00'da doğa için çal-doğa şarkıları ile geri dönüyor. son zamanlarda ülkemizde meydana gelen orman yangınları hem ülkemizi hem kalbimizi yakarken yeşile ve doğaya olan sevgimizi şarkılarla ifade edelim diye düşündüm ve konseptimizi doğa şarkıları olarak belirledim. yayına ortak olmak ve şarkı göndermek isteyenler için izlenecek yol çok basit:
-doğa, yeşil, orman, ağaç vs aklınıza bu temayla ilgili gelen herhangi bir şarkıyı anons ederek mail ya da discord üzerinden bana gönderebilirsiniz. son ses kaydı gönderme tarihimiz salı günüdür. ses kaydı göndermeden önce istediğiniz şarkıyı bana sorarsanız daha önce istenip istenmediğini size söyleyebilirim böylelikle olabilecek karışıkların önüne geçmiş oluruz.
önümüzdeki hafta görüşmek üzere sevgili portakallar, sizleri seviyorum; yeşille kalın doğada kalın!
o zaman gelsin afişimiz!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

jüpiter üzerinde uzun yıllardan beri var olan büyük fırtına.

leke ilk kez 1800'lü yıllarda gözlendi. son yıllarda gittikçe küçüldüğü gözlense de (ki daha önce büyüdüğü de gözlenmişti), tamamen kaybolup kaybolmayacağı, eğer kaybolursa bunun ne kadar süreceği tam bir muamma.

leke her zaman aynı enlem üzerinde bulunuyor ancak enlem üzerinde yer değiştirebiliyor. renk olarak da gittikçe turuncuya doğru dönmekte.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görsel, universetoday. com'dan alıntıdır.)
devamını gör...

çektiğim fotoğrafları sıkılana dek burada paylaşmak istiyorum sözlük.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tunç beril ile çocukluk arkadaşı öyle bir şeyi hayatta düşünmez.
(bkz: umut sarıkaya)
devamını gör...

rozetleri hazırlarken muhakkak öneriler kısmına göz atıyorum. son eklemelerin neredeyse yarısı, öneriler başlığından olmuştu.
bunun dışında kafa store üzerinde değişiklik yapma yetkim yok. bunu sadece iko yapabilir.
mevcut kategorilerin dışında öneriler olduğunda, orkide gibi, bu biraz sorun yaratıyor.
elimizde şuan orkide ekleyebileceğimiz bir kategori yok.
devamını gör...

olmuyor bu işler sadece romanla
atışmayı öğren ablanla
takıldığın yerde durma
sor hemen bana utanma


mutlu da olurum aşık da
hepsini de beceririm valla
kıskanma ne olursun
olacak senin de zamanla.
devamını gör...

eskişehir'de anısına yapılan bir parkı vardır. parkta, 24 ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu enkaz halini alan otomobili sergilenmektedir.
devamını gör...

muhabbet kuşunun ölmesi.
devamını gör...

pazarda ben babaannemin tezgahında bir şeyler satarken, sucu çocuk da bizim tezgahın yanında su satardı. iyi arkadaş olmuştuk. bu başlığı görünce o geldi aklıma. sahi ne yapıyordur şu an acaba?
devamını gör...

53.sü için salıverilinecek olandır
devamını gör...

nobel edebiyat ödülü sahibi olga tokarczuk‘un kadimzamanlar ve diğer vakitler isimli romanında geçen bir tespittir. yazar içinde bulunduğumuz ve hiçbirimizin bu durumdan memnun olmadığı bu çağda yaşamın insani olmayan bir şekilde ilerlediğini savunur bu sözün geçtiği paragrafta. ama maalesef ki ben yazarla aynı fikirde değilim. yaşamın ilerleyişi tam da insani bir şekildedir. yazarla aramızdaki ihtilafın nedeni ise “insani” sıfatına yüklediğimiz anlamlardır ve ben artık biliyorum ki sözcükler bizim yüklediğimiz anlamlara gelir.*

insani; insanca, insana dair, insanlığa yakışır olan, iyilik olarak yapılan, merhamet ve şefkat dolu bir tavırla anlamlarına gelirken olga tokarczuk da bu tanımı kabul ederek bu şekilde bir tespitte bulunmuş ve benim itirazım da tam bu noktada. insani sözü o kadar da olumlu anlamlar içermemektedir bana göre.

insani dediğimiz duyguları genelde olumlu anlamlar içeren sözcüklerden seçiyoruz. merhamet bu duygulardan biri ama insanların en yoksun olduğu duygu da bu aslında. insanoğlunun merhamet diye düşündüğü şey aslında anlık bir acıma duygusu olmaktan öteye geçemiyor. şefkati ya bize ait olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ya da kendimizden güçsüz olduğunu düşündüklerimize karşı gösteriyoruz. hak bilirlik ise burda bahsedilmesine bile gerek olmayan bir duygu, bir tavır.

insani tavırlar olarak isimlendirdiklerimizin çoğu bize kısa zamanda fayda sağlayacağını umduğumuz şeyler. geri dönüşü olmayacak hiçbir iyilik insanlık için bir anlam ifade etmiyor. cesaret gösterdiğimiz anlarda bile tehlikenin boyutunu hesaplıyoruz önce. kendimizi güvende hissettiğimiz an cesur bir insana dönüşmek bize çok kolay geliyor.

insan yaptığı her şeyi insani bir şekilde yapıyor. yaşam da tam insanın hak ettiği şekilde akıp gidiyor. insani ilerleyişinde yaşam bize en çok kan ve göz yaşı sunuyor. bizim ise fazlasını istemeye hakkımız yok. bu tepetaklak yürüyüşte yaşam bize önceden yaptığımız her şey sonucunda bize ayrılmış olan koltuğa kadar eşlik ediyor. elindeki fenerle bize gösterdiği koltuk hak ettiğimiz yer, fenerin ucuz pille zayıflamış ışığı görüp görebileceğimiz tek aydınlık. yer göstermelerde bahşiş mecburi.

yaşamın insani olmayan ilerleyişinde size ait olduğu kadarını alın. üstü kalsın.
devamını gör...

khaled hosseini'nin okuduğum ilk kitabı. kitap sayesinde farklı jenerasyondan iki kadının hayatına girme imkanı bulurken, hayatlarının acımasızlığının da ortak oluşuna şahit oluyoruz.
eserde, afganistan'daki kadınların birey olarak ele alınmadığı, birçok haklarının ellerinden alındığı, türlü şiddete maruz kaldıkları yansıtılıyor.


''sürekli seni düşünürdüm. yüz yaşına kadar yaşaman için dua ederdim. bilmiyordum. benden utandığını bilmiyordum ki."
devamını gör...

cnbc-e’de izlediğim 5 sezonluk , ilk gösterimi 1997 yılı olan dizi. robert downey’i de ilk bu dizide görmüştüm; tahminimce de bu diziyle ünlenmiştir.

başrolde olan calista flockhart , aynı zamanda indiana jones filminden tanıdığımız harrison ford’un eşi. dizide ise genç ve başarılı bir avukatı canlandırıyor. duygusal olarak çalkantılı, aşk hayatında başarısız olmuş, bununla birlikte eski sevgilisiyle aynı yerde çalışmak zorunda kalmış bir karakter.

ofisteki diğer çalışanların da normal bir profil çizdiğini söyleyemeyiz. zaten şirketin sahibi olan richard fish’in sürekli değişen aşk hayatı her bölümde yer alıyor. lucy liu’nun da dizinin kadrosunda olduğunu belirteyim.

en çok sevilen ve bilinen sahnesi dancing baby olarak bilinir. biyolojik saatinin tik takları ve geç kalmışlık hissiyle gördüğü halüsinasyon:



dizi bir kaç defa emmy ödülü aldı. 5.sezondan sonra izleyici kitlesi azalınca iptal edildi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim