yıllar önce savaş bölgesinde çekilen bir belgesel ya da haberde, 60 yaşındaki bir adam şu cümleyi kurmuştu: "son üç yılda hiç görmek istemediğim şeyler gördüm acılar yaşadım, bunlar olmadan önce 57 yaşında ölmek isterdim". unutamıyorum bu cümleyi. dilerim hiçbirimizin kaderinde yoktur böyle dönemler ama eğer varsa, o an gelmeden, o acıları görmeden ölmek isterim artık hangi yaşsa. uzun yaşamak değil iyi yaşamaktır mühim olan, o yüzden biri hapşurunca çok yaşa yerine iyi yaşa derim ben.
devamını gör...

yarın çalışarak kutlayacağım bayramdır. kulaklığı takıp elime kürek alıp ahde vefadan kara bulutları kaldır aradan ı açarak dans ederken toza toprağa bulanıp kendimden geçeceğim. 1 mayıııııııııs 1 mayıııııııs işçinin emekçinin bayramııııı dattararattattat....
devamını gör...

iyi niyetini gösterme küçüğüm'
kullanırlar..
devamını gör...

saçımı evde boyuyorum,
benim saçım girdap gibi, omuz hizamda kestim ama yinede, 2 haftada bir normal bir saçın 4 katı malzeme anca yetiyor, yıkandıktan sonra da, sakin olması için, bilumum krem ve yağları avuç avuç, yine bir girdap edasıyla yuttuğundan, evde boyamak için bile zengin olmak gerekiyor, bence beni fakirleştiren, saçım :)

resmen bakmakla yükümlü olduğum bir nüfus, okuttuğum bir çocuk kadar masrafı var,

kuaföre gidince de, saçımı boyatıcam diyorum mesela, bu fiyatlar sizin için geçerli değil diyorlar, sana x2, zaten x2 den de fazla masraf olduğundan, benim açık sözlü kuaförüm "senden para kazanmıyoruz biliyorsun değilmi" diye de belirtiyor sağolsun, yani benim bu konuda, evde yada ucuz bir kuaförde bile, fakir olma lüksüm yok :(

üstelik bu kadar masrafa, açıp savuramıyorumda, o kadar malzemeyi araba lastiğine sürseniz ipek gibi olur, benimki sağolsun plastik taklidi yapıyor,

sadece, içinde ne varsa, o aşırı pahalı olan kerastes le yıkayınca güzel yüzünü gösteriyor, saçım da benim gibi müşkülpesent galiba.
devamını gör...

"türkçe'nin büyük argo sözlüğü" diye de ismi geçen, hulki aktunç'un kaleme aldığı renkli ve faydalı eser.

"ali rıza"'nın argoda votka anlamına geldiğini de öğretmiş eser.
devamını gör...

chuck bartowski'nin maceralarını anlatan 5 sezonluk aksiyon komedi dizisi. dönüp dönüp baştan izlediğim, en sevdiğim dizilerden biri.
final sahnesinde çalan, çok da sevdiğim bir şarkıyı buraya bırakayım hemen.
devamını gör...

o çin aşısı falan değildir diye düşünüyorum. yine kandırıyorlar insanları. bir milleti kobay olarak kullanmak istiyorlar. artık bi züttürün gidin şu ülkenin başından da hepimiz bir rahat edelim ya.
devamını gör...

kendini bilme sanatı olarak kısaca tarif edilebilir. kökeni m.ö. 2500 yıllarına dayanan mistik bir öğretiye dayalı kişilik testidir. kişinin kendini tanımasını ve ego sınırlamalarından kurtulmasını sağlamaya çalışır. sonuçları büyük oranda kesin olan bir yaklaşımdır. bunun yanında kişilik tipinize göre kendinize geliştirme egzersizleri ve yol gösterici bilgiler mevcuttur.

köken olarak hem dinlerin öğretilerine hem de sufiliğe yakındır.

david daniels ve virginia price'ın kitabından alıntı olarak enneagram;

kişilik tipinizi meydana çıkaran çok güçlü, isabetli ve dinamik bir sistemdir. temelde belirgin bir biçimde birbirinden ayrılan dokuz farklı düşünme, hissetme ve eyleme geçme kalıbından oluşur. bu dokuz kalıbın her biri, sınırları açık ve net bir biçimde çizilmiş algılama filtrelerine dayanmaktadır. bunlar, dikkatinizi neye yönelttiğinizi ve enerjinizi nasıl kanalize ettiğinizi belirleyen filtrelerdir. her bir enneagram kalıbının ardında, hayatta kalmak ya da yaşamınızdan tatmin olmak için neye ihtiyacınız olduğunu gösteren temel bir düşünce ya da inanç yatar.

enneagramist.com/
devamını gör...

o kadar şey yazılan ama en önemli şeyi yazılmayan başlık ve tanımdır.
din yazılmamış.
din tüccarlığını hafife mi alıyoruz sorusu akıllara geldi.
devamını gör...

psikolojide kuramsal bir yaklaşım, insan bilişini modern evrimsel bir bakışla ele alan bilim.

psikolojinin evrimsel bir perspektifle yapılabileceğini (ve hatta yapılacağını) öngören ilk isim elbette charles darwin'den başkası değildir. 1859 yılında yayımlamış olduğu ünlü eseri türlerin kökeni'nde doğrudan psikoloji biliminin uzak gelecekte evrim üzerine inşa edileceğini yazmıştır.

öngördüğü üzere bu eserin yayımlanmasından yaklaşık yüz yıl sonra donald symons, john tooby ve leda cosmides psikolojiyi evrimsel perspektifle birleştiren ilk modern psikologlar olmuşlardır. o günden bugüne ise evrimsel psikoloji bir çok araştırmacıyı kendine çeken (ne mutlu ki ben de onlardan biriyim), süregelen tartışmalarla zenginleşerek gitgide büyüyen bir alan haline gelmiştir.

en basit haliyle evrimsel psikoloji; insan zihninin, aynı sahip olduğumuz diğer organlarımız gibi, evrimsel seçilim baskıları altında şekillenmiş olduğu savı üzerine kuruludur. buradan hareketle, insan türünün, atasal geçmişteki adaptif problemleri çözmek için özel olarak gelişmiş birtakım psikolojik adaptasyonlara sahip olduğu düşünülmektedir.

daha ayrıntılı bilgi için editörlüğünü barkow, cosmides ve tooby'nin (1992) yaptığı "the adapted mind: evolutionary psychology and the generation of culture" isimli kitabı öneririm.

evrimsel psikolojide kullanılan bir deneysel paradigma için (bkz: wason seçim görevi)

edit:
alttaki yazar pek bilinen "reductio ad absurdum" hilesine başvurduğundan ona ithafen editleme gereği duyuyorum.

evrimsel psikolojiyle ilgili birçok eleştiri mevcuttur, ancak bunun bir pseudoscience olması kesinlikle bunlardan biri değildir. stephen jay gould, jerry fodor, richard lewontin gibi birçok değerli isim oldukça yerinde eleştiriler yapmış, özellikle adaptasyonist ajandayı yerden yere vurmuşlardır. ancak böylesine güçlü itirazlarla yola çıkan bilim insanlarının hiçbiri insan bilişinin evrimsel süreçler sonucunda şekillenmediğini iddia etmemişlerdir. aksine, bu konuda eleştiri yönelttikleri diğer araştırmacılarla hemfikirdirler.

esasen yukarıda önerdiğim kaynakta örnekleri mevcut fakat dileyen herkesle evrimsel psikoloji ile ilgili birçok deneysel çalışma paylaşabilirim. bunların arasında çok güçlü bir şekilde çalıştığı istikrarlı bir şekilde gösterilen birçok paradigma da mevcuttur. türkçe kaynak okumak isterseniz cogito'nun darwin özel sayısında (60-61. sayı) yer alan mehmet elgin'in tam da bu tartışma üzerine yazdığı "'insan nedir?' sorusu evrim teorisi çerçevesinde işlenebilir mi?" adlı makalesini öneririm.

biliyorum burası bir bilim platformu değil ama rica ederim bir eleştiri yöneltirken üç satır bir şeyler okuyun. bakın ben evrimsel psikoloji çalışıyorum (bu arada tamamen deneysel metodoloji ile çalışıyorum) ancak yanlış anlaşılmasını istemem. bu gerçek benim bu tartışmayı bir savaşa dönüştürüp taraf seçmek gibi bir ahmaklık yapmama sebep olamaz. her zaman kendi çalışma yöntemimi sorgulayıp ona yöneltilen eleştirileri büyük bir heves ve keyifle okurum. size tavsiyem de eleştiri yaparken eleştirdiğiniz şeyin en azından ortalama düzeyde bir bilgisine sahip olmanızdır.
devamını gör...

tam benlik kulüpmüş. senelerdir dağlarda gezen, gezmeyi seven ben için biçilmiş kaftan.
outdoor tarza yıllardır alışmış ve zevk alan biri olarak seveceğim kulüptür.
düşünüp kuranlar için teşekkürler.
* aktivite olacağı ( gerçekten buluşma olacağı zaman ) haber veriniz.
devamını gör...

cam da leş gibiymiş.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben silmek yerine sözlüğe küsüp geri geliyorum, arkadaşlara da tavsiyem bir iki saat hayata küsüp hiçbir şey olmamış gibi sözlüğe geri gelmeniz.
t: gururlu, artı almak için tanım atan yazar tipi.
devamını gör...

2. beştepe koysunlar. ya da betontepe koysunlar. doğuş içinden geçmiş. klaus schmidt garibim üzüntüden ölüp gitti.
devamını gör...

eskiden zenginlerin iftara çağırdıkları kişilere, yemekten sonra verdikleri harçlık.
devamını gör...

hareketli güneş paneliydi mübarek. az enerji vermiyordu hani.

"sakın sakın sakın ha yaklaşmayın yanına... az mı çektirdi bana ?"
devamını gör...

''içimde lise son cumasının ince kederi var'' diyerek başlamak istediğim son cumadır. okul aile birliğinin geleneksel olan davul zurnayı okula getirtmesi , baklava alması kısaca sizi davullu zurnalı ağzınızda şerbetle gönderiyoruz deme şekilleri. son kez sınıfa çıkarsın, o sınıf numarasının yazılı olduğu tabelaya uzun uzun bakarsın. baştan aklına gelir hepsi. dokuzuncu sınıftaki şapşal çocuksu halleriniz, onuncu sınıfta hafiften büyüdüğünüzü hissedişiniz, on birinci sınıfta artık okulun büyüklerinden olup ufaktan üniversite sınavı kaygısıyla yüklenmeye başlayışınız gelir aklınıza. ve en son artık on iki olmuşsunuzdur. o dört sene ne anılarla , ne sınav haftalarıyla , ne nefretlerle, çilelerle ama bir o kadar da sevinçle ,kahkahayla,heyecanla geçmiştir. bilen bilir hiçbir dostluk lisede kazanılan dostluklar kadar sağlam olmaz. eğer abuk subuk bir okulda okumadıysanız lise yılları eşsiz bir özlem ve hisle kalır zihninizde. hep kalır o, lise son cumasının ince kederi içinizde.
devamını gör...

uzun zamandır dergi okumuyorum ama çocukken (bkz: miço (dergi)) ve (bkz: bilim çocuk (dergi)) dergilerini her zaman okurdum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim