bir kadına okunabilecek en güzel şiir
ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan. belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı? pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı! kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi. iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..
ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık. küsmesi,barışması,ayılması,bayılması hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı! güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi. bir sürü güzel kadın girdi hayatıma hepsi ağzıma sıçtı..
ali lidar.
devamını gör...
genç werther'in acıları
türkçeye "genç werther'in acıları (kitap) olarak çevrilmiştir. johann wolfgang von goethe bu kısacık mektup romanı 25 yaşında, 2 haftada yazmıştır. o yaşta bu denli yoğun yazıyor oluşu, aslında içine attığı yoğun aşkın bir dışavurumuydu da. (umarım ben de kitabımı tutkulu bir şekilde yazıp bitirebilirim.) ayrıca belki de werther dünya tarihinde en çok atıf yapılan roman karakterleri arasında ilk 5'tedir. (belki 10'da...) ilki zaten raskolnikov... muhtemelen ikincisi sherlock holmes'tur. fakat werther... edebiyatta bahsedilmesi gereken kilit karakterlerdendir. hele de yazarı goethe olunca. hele de goethe, edebiyatta miguel de cervantes'in don quijote (kitap)'undan ve william shakespeare'in hamlet (kitap)'inden sonra ve fyodor mihayloviç dostoyevski'nin ise yeraltından notlar (kitap)'ından önce yazmış olduğu faust (kitap)'a yönelik önemli ayrıntılar taşımaktaysa. (ki dostoyevski'nin goethe'den etkilendiğini söylemeye gerek yoktur, sanıyorum.) edebiyatın kaderini değiştiren bu dört yazarın bu dört kitabını göz önüne alırsak, goethe'nin dehasının ne denli görkemli olduğunu görebiliriz! hem goethe'nin yaşamına bakıldığında sadece edebiyatta "buluş"lara imza atmamıştır. doğayla haşır neşir bir isim ve bir hukukçu olan goethe, belki reform denilebilecek önemli işlere imza atmıştır.
elbette goethe'nin uzun ve deyim yerindeyse tutkulu yaşamını burada anlatmaya dilim yetmez. konumuz ise genç werther. werther salgını'na neden olan werther... onun yüreciğinden geçen her bir ayrıntıyı biz insanlar olarak benliğimizde taşırız. belki bir yeraltı adamı değildir ama onun da bildiği ayrıntıları bütün varlığıyla özümser. acı çeker! hanımlar, beyler! acı çeker! bizler gibi!.. o yüzden okuduğumuzda bu denli iyi anlayabiliriz onu. tabii arthur schopenhauer olsak muhtemelen werther'e kızıp "ne kadar da zavallı! aşkın kendisini böylesine yakmasına izin verebiliyor!" derdik. ama konu aşk olunca bizim ihtiyara bakmamak lazım. freudyen yaklaşmak her türlü daha doğru olur, diye düşünmekteyim. her neyse. kısa kesip alıntıları paylaşayım. benim anlatmamdansa werther kendini anlatsın. kayda değer gördüğüm her cümleyi yazmak istedim. hem nihat ülner çevirisi güzeldir, her ne kadar orijinal dilinde okumak ile kıyaslanamasa da.
--- alıntı ---
"evet wilhelm, bazen bir an için kalkıp gitme, bağları koparma cesareti buluyorum kendimde, keşke nereye gideceğimi bilsem! herhalde giderdim."
"efkarlı olduğu halde mutsuzluğunu gizleyebilecek, yakınlarının neşesini yok etmeden onu kendi başına üstlenebilecek kadar kişilik sahibi olan tek bir insan gösterin bana."
"kendime, "sen, bulamayacağı şeyleri arayan bir ahmaksın," diyorum."
"boşuna uzatır kollarını ona, sabahları, ağır rüyalardan ağarırken, beyhude arar onu geceleri yatağında, mutlu safiyane bir düş onu aldatınca, çayırda onun yanında oturup, binlerce öpücükle onu örtüyormuşçasına. ah, uyku sersemi sendeleyerek el yordamıyla ona, sabah yatağındaki bütün güzelliğine yürüyüp, kendine gelince basınç altındaki kalbinden gözyaşı selleri akar ve karanlık bir geleceğe bakarak umarsız boşluğa dalar."
"bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?"
"insan aslında karmaşık bir varlık değil. çoğunluğu zamanının büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. işte insanın değişmez yazgısı!"
"yetişkinler de çocuklar gibi bu dünyada oradan oraya sürükleniyorlar ve onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar..."
"sonsuz olan yalnızca doğanın zenginliği ve büyük sanatçıyı yalnızca o yetiştiriyor."
"sevgili wilhelm, insanda hem uzaklara gitmek, yeni keşifler yapmak, gezip dolaşmak, hem de sınırlamalara gönüllü olarak boyun eğmek, alışkanlıkların açtığı yolda ilerlerken sağa sola sapmamakla ilgili dürtüler konusunda çok kafa yordum."
"bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur, çünkü o yalnızca lahanayı değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur, lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır."
"biz insanlar güzel günlerin azlığından, kötü günlerinse çokluğundan sık sık yakınırız, bana kalırsa bu doğru bir bakış açısı değil. tanrı'nın bize her gün sunduğu güzel şeylerin tadını çıkaracak kadar kalbimizin kapıları açık olursa, başımıza gelen kötü şeylere katlanacak gücümüz olur."
"kesin olan şu ki, mutluluğumuzdan yalnızca kalbimiz sorumlu."
"yalnızca empati kurduğumuzda bir konuyla ilgili olarak konuşabilme onuruna sahip oluruz."
"ilk anlatılana hazırızdır, insan aşırı serüven kokan bir şeye bile ikna edilebilir durumdadır; bu çok çabuk öyle kalıcı olur ki, bunu silip yok etmek isteyenin vay haline!"
"her şeyi kendimizle, kendimizi de herkesle karşılaştıracak şekilde yaratılmışız bir kere, bundan dolayı mutluluk ve hüznümüz bağlı olduğumuz şeylerden etkileniyor kuşkusuz."
"oysa bütün zafiyetlerimiz ve dertlerimizle yolumuzdan sapmadan çalışmaya devam etsek, başkalarının yelkenleri ve kürekleriyle ilerlediği yolda biz dolaşıp zikzaklar çizdiğimiz halde öne geçtiğimizi sıklıkla göreceğiz."
"ruh sükûneti muhteşem bir şey, kendinden hoşnut olmak da aynı şekilde. sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu, güzel ve paha biçilmez olduğu kadar kırılgan olmasa."
"ben şimdi okula giden her çocuğun bildiği bir şeyi, yani dünyanın yuvarlak olduğunu tekrarlasam, bunun bana bir yararı olur mu? üzerinde zevkle yaşamak için insanın sadece biraz toprak parçasına, altında huzurla yatmak için de bundan daha azına ihtiyacı var."
"bu aşk, bu sadakat, bu tutku edebi bir kurmaca değil. yaşanan, eğitimsiz, kaba dediğimiz insanların arasında tüm saflığıyla var olan bir şey. ya biz eğitimliler- çarpık eğitilmişliler!"
"ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!"
"engellerle dolu yolda topuklarını parçalayan her adım endişeli ruhunu rahatlatan bir damladır, sınırlarını zorlayan her günkü yolculuktan sonra bu yürek birçok bunalımdan kurtulmuş halde yatağına uzanır."
"kaderin bize zaman zaman bağışladığı sevinci de birbirimizden esirgiyoruz!"
"bütün dünya, benim için yalnızca seninle ilintili olduğu ölçüde varlık kazandı."
"bildiklerimi herkes bilebilir; yüreğimdir, yalnızca bana ait olan."
--- alıntı ---
elbette goethe'nin uzun ve deyim yerindeyse tutkulu yaşamını burada anlatmaya dilim yetmez. konumuz ise genç werther. werther salgını'na neden olan werther... onun yüreciğinden geçen her bir ayrıntıyı biz insanlar olarak benliğimizde taşırız. belki bir yeraltı adamı değildir ama onun da bildiği ayrıntıları bütün varlığıyla özümser. acı çeker! hanımlar, beyler! acı çeker! bizler gibi!.. o yüzden okuduğumuzda bu denli iyi anlayabiliriz onu. tabii arthur schopenhauer olsak muhtemelen werther'e kızıp "ne kadar da zavallı! aşkın kendisini böylesine yakmasına izin verebiliyor!" derdik. ama konu aşk olunca bizim ihtiyara bakmamak lazım. freudyen yaklaşmak her türlü daha doğru olur, diye düşünmekteyim. her neyse. kısa kesip alıntıları paylaşayım. benim anlatmamdansa werther kendini anlatsın. kayda değer gördüğüm her cümleyi yazmak istedim. hem nihat ülner çevirisi güzeldir, her ne kadar orijinal dilinde okumak ile kıyaslanamasa da.
--- alıntı ---
"evet wilhelm, bazen bir an için kalkıp gitme, bağları koparma cesareti buluyorum kendimde, keşke nereye gideceğimi bilsem! herhalde giderdim."
"efkarlı olduğu halde mutsuzluğunu gizleyebilecek, yakınlarının neşesini yok etmeden onu kendi başına üstlenebilecek kadar kişilik sahibi olan tek bir insan gösterin bana."
"kendime, "sen, bulamayacağı şeyleri arayan bir ahmaksın," diyorum."
"boşuna uzatır kollarını ona, sabahları, ağır rüyalardan ağarırken, beyhude arar onu geceleri yatağında, mutlu safiyane bir düş onu aldatınca, çayırda onun yanında oturup, binlerce öpücükle onu örtüyormuşçasına. ah, uyku sersemi sendeleyerek el yordamıyla ona, sabah yatağındaki bütün güzelliğine yürüyüp, kendine gelince basınç altındaki kalbinden gözyaşı selleri akar ve karanlık bir geleceğe bakarak umarsız boşluğa dalar."
"bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?"
"insan aslında karmaşık bir varlık değil. çoğunluğu zamanının büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. işte insanın değişmez yazgısı!"
"yetişkinler de çocuklar gibi bu dünyada oradan oraya sürükleniyorlar ve onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar..."
"sonsuz olan yalnızca doğanın zenginliği ve büyük sanatçıyı yalnızca o yetiştiriyor."
"sevgili wilhelm, insanda hem uzaklara gitmek, yeni keşifler yapmak, gezip dolaşmak, hem de sınırlamalara gönüllü olarak boyun eğmek, alışkanlıkların açtığı yolda ilerlerken sağa sola sapmamakla ilgili dürtüler konusunda çok kafa yordum."
"bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur, çünkü o yalnızca lahanayı değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur, lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır."
"biz insanlar güzel günlerin azlığından, kötü günlerinse çokluğundan sık sık yakınırız, bana kalırsa bu doğru bir bakış açısı değil. tanrı'nın bize her gün sunduğu güzel şeylerin tadını çıkaracak kadar kalbimizin kapıları açık olursa, başımıza gelen kötü şeylere katlanacak gücümüz olur."
"kesin olan şu ki, mutluluğumuzdan yalnızca kalbimiz sorumlu."
"yalnızca empati kurduğumuzda bir konuyla ilgili olarak konuşabilme onuruna sahip oluruz."
"ilk anlatılana hazırızdır, insan aşırı serüven kokan bir şeye bile ikna edilebilir durumdadır; bu çok çabuk öyle kalıcı olur ki, bunu silip yok etmek isteyenin vay haline!"
"her şeyi kendimizle, kendimizi de herkesle karşılaştıracak şekilde yaratılmışız bir kere, bundan dolayı mutluluk ve hüznümüz bağlı olduğumuz şeylerden etkileniyor kuşkusuz."
"oysa bütün zafiyetlerimiz ve dertlerimizle yolumuzdan sapmadan çalışmaya devam etsek, başkalarının yelkenleri ve kürekleriyle ilerlediği yolda biz dolaşıp zikzaklar çizdiğimiz halde öne geçtiğimizi sıklıkla göreceğiz."
"ruh sükûneti muhteşem bir şey, kendinden hoşnut olmak da aynı şekilde. sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu, güzel ve paha biçilmez olduğu kadar kırılgan olmasa."
"ben şimdi okula giden her çocuğun bildiği bir şeyi, yani dünyanın yuvarlak olduğunu tekrarlasam, bunun bana bir yararı olur mu? üzerinde zevkle yaşamak için insanın sadece biraz toprak parçasına, altında huzurla yatmak için de bundan daha azına ihtiyacı var."
"bu aşk, bu sadakat, bu tutku edebi bir kurmaca değil. yaşanan, eğitimsiz, kaba dediğimiz insanların arasında tüm saflığıyla var olan bir şey. ya biz eğitimliler- çarpık eğitilmişliler!"
"ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!"
"engellerle dolu yolda topuklarını parçalayan her adım endişeli ruhunu rahatlatan bir damladır, sınırlarını zorlayan her günkü yolculuktan sonra bu yürek birçok bunalımdan kurtulmuş halde yatağına uzanır."
"kaderin bize zaman zaman bağışladığı sevinci de birbirimizden esirgiyoruz!"
"bütün dünya, benim için yalnızca seninle ilintili olduğu ölçüde varlık kazandı."
"bildiklerimi herkes bilebilir; yüreğimdir, yalnızca bana ait olan."
--- alıntı ---
devamını gör...
bir kadının en tehlikeli olduğu an
sinirlenmiş, bağırıp çağırıp küfür ediyorsa, ağlıyorsa, durum çok ciddi değildir.
ama hafif bir tebessümle beraber sessizliğe gömüldüyse, en kötüye hazırlanmaya başlayın.
ama hafif bir tebessümle beraber sessizliğe gömüldüyse, en kötüye hazırlanmaya başlayın.
devamını gör...
dondurma kabından sarma çıkması
sayın kaynamış süt'e katıldığım başlıktır.
dondurma tabii ki her zaman ve her yerde bulunabilen yiyecektir ama içine sevgi katılmış bir anne sarmasının yerini hangi dondurma tutabilir, değil mi?.
dondurma tabii ki her zaman ve her yerde bulunabilen yiyecektir ama içine sevgi katılmış bir anne sarmasının yerini hangi dondurma tutabilir, değil mi?.
devamını gör...
takipten çıkan takipçi
(bkz: sezen aksu şarkısı)
(...)
giden gitmiştir zaten
kesemem kesemem yolunu
hani satın alınan sevgiye alıştırılmış
bir çocuğun her oyuncağa çabucak doyumu
ben de yoluma giderim
ezdirmem kendimi
ama gezdirmem de gönlümü
gider acımı çekerim
(...)
(...)
giden gitmiştir zaten
kesemem kesemem yolunu
hani satın alınan sevgiye alıştırılmış
bir çocuğun her oyuncağa çabucak doyumu
ben de yoluma giderim
ezdirmem kendimi
ama gezdirmem de gönlümü
gider acımı çekerim
(...)
devamını gör...
escape from alcatraz
amerika'da uzaktan baktığımda vay be adamlar okyanusun ortasına hapishane yapmışlar mahkûmlar hiç bir türlü kaçmasınlar diye.*
şuan müze olarak ücret karşılığı girilebiliyor.
işte o hapishaneden kaçışı anlatan gerçek de bir hikaye olan gayet güzel bir film.
tabi prison break'ten önce yapılan bir film ancak o diziyi önce izleyen kişilere de izleyince hatırlatmıyor değil.
ben bile izlerken düşününce herhalde kaçmayı bile düşünmezdim derken daha önceden diğer hapishanelerden kaçma tecrübesi olan franck morris dehasal planla 2 arkadaşıyla birlikte kaçıyor.*
filmde english'i oynayan paul benjamin'e de sempatim oldu.
güzel, sürükleyici bir film. naçizane tavsiye ederim.
keyifli izlemeler
şuan müze olarak ücret karşılığı girilebiliyor.
işte o hapishaneden kaçışı anlatan gerçek de bir hikaye olan gayet güzel bir film.
tabi prison break'ten önce yapılan bir film ancak o diziyi önce izleyen kişilere de izleyince hatırlatmıyor değil.
ben bile izlerken düşününce herhalde kaçmayı bile düşünmezdim derken daha önceden diğer hapishanelerden kaçma tecrübesi olan franck morris dehasal planla 2 arkadaşıyla birlikte kaçıyor.*
filmde english'i oynayan paul benjamin'e de sempatim oldu.
güzel, sürükleyici bir film. naçizane tavsiye ederim.
keyifli izlemeler
devamını gör...
dünya ağacı
iskandinav mitolojisinde yggdrasil olarak bilinen dünya ağacı (kader ağacı) kökleri ve dallarıyla dokuz dünyayı birbirine bağlar. aynı zamanda "odin'in darağcı" , "odin'in ağacı", "odin atı", "atın asılı olduğu ağaç" olarak da bilinmektedir. odin'in bu ağaca dokuz gün dokuz gece boyunca asılı kalıp kutsal bilgi için kendisini feda ettiği bilinir. ygg "odin" demekken, drasil de "ağaç" veya "at" olarak bilinmektedir. bu ağaç zeytingiller familyasında bulunan dişbudak ağacıdır.
devamını gör...
uyumamak için direnmek
ruhsal yapının fizyolojik yapıya başkaldırısı. *
devamını gör...
yumurtanın kokuyor olması
sarısından kaynaklı olsa gerek. sülfür var diyorlar. ısınınca ortaya sülfür gazı çıkardığı için kokuyormuş. hatta bu sebeple evlerimizin her noktasına ulaşan doğal gazın içinde sülfür var imiş. çünkü gaz yapı itibari ile kokusuz olduğundan zehirlenmeyelim diye böyle bir yola başvurmuşlar.
neyse efenim yumurtanın sarısını yemeyerek bu problemi ortadan kaldırabilirsiniz. ama yazın ne kadar baharat katarsanız katın o sarısı ben buradayım diyor.
neyse efenim yumurtanın sarısını yemeyerek bu problemi ortadan kaldırabilirsiniz. ama yazın ne kadar baharat katarsanız katın o sarısı ben buradayım diyor.
devamını gör...
cem sultan
yaşadığı bir çok olumsuzlukların yanında;
hem avrupa’da esarete benzer sürgün bir hayat yaşaması, hem de çok küçük yaşta oğlu oğuz han’ın ağabeyi sultan 2.bayezid tarafından katledilmesi cem sultan'ı şiir dünyasında çok hassas biri yapmıştır...
zira bir şiirinde şöyle demektedir;
gitmeğe azm itme şahım gitme gel
çün yiğitsin alma âhım gitme gel
sen sefer azmin kılıcak cân ü dil
çağrışur kim âh şâhum gitme gel
sînem üzre ger güzer kılsan sana
dil uzadur her giyâhum gitme gel
çün yanıldum secde-i sehv ola mı?
kaşlarındur secde-gâhım gitme gel
cem kulun sensiz olamaz rahm kıl
gel kerem kıl pâdişâhum gitme gel...
hem avrupa’da esarete benzer sürgün bir hayat yaşaması, hem de çok küçük yaşta oğlu oğuz han’ın ağabeyi sultan 2.bayezid tarafından katledilmesi cem sultan'ı şiir dünyasında çok hassas biri yapmıştır...
zira bir şiirinde şöyle demektedir;
gitmeğe azm itme şahım gitme gel
çün yiğitsin alma âhım gitme gel
sen sefer azmin kılıcak cân ü dil
çağrışur kim âh şâhum gitme gel
sînem üzre ger güzer kılsan sana
dil uzadur her giyâhum gitme gel
çün yanıldum secde-i sehv ola mı?
kaşlarındur secde-gâhım gitme gel
cem kulun sensiz olamaz rahm kıl
gel kerem kıl pâdişâhum gitme gel...
devamını gör...
10 mayıs 2021 tüik'in işsizlik azaldı açıklaması
tüik beni ara seninle konuşacaklarım var. azalan nedir? gençliğimiz.
ne hiçbir şey yapmamak, ne de hâşâ hayattan vazgeçmek. gönüllü bir istirahat sadece, düşünerek eyleyebileceğimiz bir iç sürgün. seneca'nın işsizliğe övgüsüyle tutunuyorum hayata. kes felsefe yapma diyenlere boş vaktim var yaparım banane diyorum.
kalbi kırık işsizler derneği
işsizlik felsefesi bölüm başkanı
ne hiçbir şey yapmamak, ne de hâşâ hayattan vazgeçmek. gönüllü bir istirahat sadece, düşünerek eyleyebileceğimiz bir iç sürgün. seneca'nın işsizliğe övgüsüyle tutunuyorum hayata. kes felsefe yapma diyenlere boş vaktim var yaparım banane diyorum.
kalbi kırık işsizler derneği
işsizlik felsefesi bölüm başkanı
devamını gör...
göz teması pişmanlığı
bazen öyle pişman eder ki, intihar girişimi sayılır.
"ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek."
ah muhsin ünlü
"ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek."
ah muhsin ünlü
devamını gör...
alerjik rinit
erişkinlerde nazal polip'in (halk tarafından burun eti olarak bilinebilir) en sık nedenidir.
devamını gör...
misc radyo yayını
"sizin gününüzde birileri yayın yapıyoor" diyerek üzüntümü dile getirdiğim yayın. meğerse zaten cenkmiş yabancıya gitmemiş. nerede bıraktım şuurumu acaba ah nerede vah nerede*?
devamını gör...
özlemek
burnunun direğinin sızlamasıdır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
evde oturmayı seviyorum.
devamını gör...
corona biterken sözlüğün entübe olması
öhöm! evet dostlar, uzun zamandır sosyal mecra olarak nerdeyse tek kullandığım mecra burası. kısa çalışma zamanıma denk geldi kaydım, öyle bir birikim kusma yaşadım aldı başını gitti tanımlar. akabinde rutinim, ufak kaçamak keyfim oldu tanımlar yazmak. bir tanımımı zoraki yazmadım, net. tamam çok boş tanımım vardır sırf eleştiri amaçlı ama herkesin tarzı başka. ama şu an sözlük bana kör düğüm gibi hissettiriyor. yahu 2-3 gün girmiyorum, hala stoğa girmeyen ürün gibi yazacak başlık yok! daha burası şenlenmeden gidildi discord sunucuları panayırları kuruldu. ok tamam ben de dahil oldum ama baktım sunucu değil, george orwell 1984 özeti! big brother is watching us modu. onu geçtim adliye koridoru gibi, mübaşir lazım eğleneceğin platformu bulman için. kıssadan hisse ben burada yazmayı çok seviyorum, elimden geleni yaptığımı da profilimden anlarsınız ama terkedilmiş viran eylediniz burayı! yapmayın etmeyin.
devamını gör...
12 ocak 2021 gorillerde corona virüse rastlanması
hani hayvanlarda olmuyordu bu illet. acaba dna bize yakın diye mi onlara da bulaştı. kafamda deli sorular oluşturan haber başlığı.
abd'de bir hayvanat bahçesinde yaşayan iki gorilin covid-19 testi pozitif çıktı. hayvanların semptom göstermesi üzerine teste tabi tutuldukları açıklandı.
buradan
abd'de bir hayvanat bahçesinde yaşayan iki gorilin covid-19 testi pozitif çıktı. hayvanların semptom göstermesi üzerine teste tabi tutuldukları açıklandı.
buradan
devamını gör...
homeros (yazar)
elinde cıbındırık fotoğraflarımın olduğunu iddia eden yazar.
bi nickaltı atmazsan ifşalarım seni diye aleni tehdidine uğramışlığım var.
gerçi ben macbook kamerasına yara bandı yapıştıran insanım, kolay kolay ifşam çıkmaz da yine de korkuyor insan.
velhasıl kelam şuraya iki cümle girelim de işimizi garantiye alalım yazarıdır.
mükemmel, harika, müthiş muazzör yazarımız, kendisini severek okuyoruz. kafanın en iyi yazarı. olağan üstü yazar. ailecek takipçisiyiz, bayılıyoruz. fevkalade acayip yazar.
(bkz: şimdi sil o görüntüleri evlat)
bi nickaltı atmazsan ifşalarım seni diye aleni tehdidine uğramışlığım var.
gerçi ben macbook kamerasına yara bandı yapıştıran insanım, kolay kolay ifşam çıkmaz da yine de korkuyor insan.
velhasıl kelam şuraya iki cümle girelim de işimizi garantiye alalım yazarıdır.
mükemmel, harika, müthiş muazzör yazarımız, kendisini severek okuyoruz. kafanın en iyi yazarı. olağan üstü yazar. ailecek takipçisiyiz, bayılıyoruz. fevkalade acayip yazar.
(bkz: şimdi sil o görüntüleri evlat)
devamını gör...
panendeizm
panenteizm'in deistik hali. tam olarak ne diyorlar bilmiyorum ama şöyle, tanrı evreni de kapsıyor. fakat buna rağmen evrenden ayrı. tanrı evrenle etkileşim halinde ama evrene müdahele etmiyor.
şöyle bir şey de var, mesela diyelim ki siz panenteistsiniz. panenteist olmanıza rağmen müslüman veya başka bir dinden olabiliyorsunuz evet. yani panenteist olduğunuz için dinî inancınız olmayacak gibi bir şey yok. çünkü panenteizm dinî bir felsefe akımıdır ve adı üstünde panen"teizm"dir. fakat örneğin hristiyan bir panenteistsiniz, bu durumda hristiyanlığın tanrısını, panenteist tanrı fikrine göre tasavvur etmeniz gerek. yani bu durumda, "bizim tanrımız işte evrenden büyüktür ama evreni de kapsıyor" gibi değişik bir inancınızın da olması gerekiyor.
ama eğer panendeistseniz, bu durumda bir dine bağlı olmuyorsunuz. sadece bir tanrıya inanıyorsunuz ve bu tanrıyı da panenteist tanrı fikrine göre tasavvur ediyorsunuz (fakat bir dine bağlı olmadan).
yani özetle panenteizm ile panendeizm'in farkı bu.
(bkz: panenteizm)
şöyle bir şey de var, mesela diyelim ki siz panenteistsiniz. panenteist olmanıza rağmen müslüman veya başka bir dinden olabiliyorsunuz evet. yani panenteist olduğunuz için dinî inancınız olmayacak gibi bir şey yok. çünkü panenteizm dinî bir felsefe akımıdır ve adı üstünde panen"teizm"dir. fakat örneğin hristiyan bir panenteistsiniz, bu durumda hristiyanlığın tanrısını, panenteist tanrı fikrine göre tasavvur etmeniz gerek. yani bu durumda, "bizim tanrımız işte evrenden büyüktür ama evreni de kapsıyor" gibi değişik bir inancınızın da olması gerekiyor.
ama eğer panendeistseniz, bu durumda bir dine bağlı olmuyorsunuz. sadece bir tanrıya inanıyorsunuz ve bu tanrıyı da panenteist tanrı fikrine göre tasavvur ediyorsunuz (fakat bir dine bağlı olmadan).
yani özetle panenteizm ile panendeizm'in farkı bu.
(bkz: panenteizm)
devamını gör...