porno sitelerinin yasaklanması
süleyman demirel olsaydı "yasaklayalım da millet bizi mi sevsin?" derdi.
devamını gör...
3. evre kolon kanseri
allah şifa versin.. çok geçmiş olsun.. meşakkatli bir yol..
devamını gör...
yeni anayasa için bir madde yaz
fiili suça dönüşmediği sürece, düşüncesini belirttiği için kimse mahkum edilemez. şiddet ve cinsel istismarlar bu kapsam dışındadır.
devamını gör...
mavi gözlü dev
mavi gözlü dev, minnacık kadın ve hanımelleri
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi.
kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli, hanımeli
açan bir ev.
bir dev gibi seviyordu dev,
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapsını çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli, hanımeli açan evin.
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi
mini minnacıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda
ve elveda! deyip mavi gözlü deve
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli, hanımeli açan eve
şimdi anlıyordu ki mavi gözlü dev.
dev gibi sevgilere mezar bile olmaz
bahçesinde ebruli hanımeli açan ev.
dev gibi bir nazım hikmet ran şiiri.
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi.
kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli, hanımeli
açan bir ev.
bir dev gibi seviyordu dev,
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapsını çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli, hanımeli açan evin.
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi
mini minnacıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda
ve elveda! deyip mavi gözlü deve
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli, hanımeli açan eve
şimdi anlıyordu ki mavi gözlü dev.
dev gibi sevgilere mezar bile olmaz
bahçesinde ebruli hanımeli açan ev.
dev gibi bir nazım hikmet ran şiiri.
devamını gör...
atiye
ilk sezonu güzeldi, tam netflix teki projelerin bizim ülkemize uyarlanmış versiyonu gibiydi içeriği. ancak ikinci sezon o kadar kötüydü ki, son bölümleri artık ciddiye alarak izleyemedim bile. gerçekten bazı bölümlerde sadece dalga geçtim. ortalama bir senaryo ancak bu kadar mahvedilebilirdi, tebrikler.
devamını gör...
tamam özür dilerim kapatalım bu konuyu
erkeklerin, hem suçlu hem güçlü olduğunda, haksız olduğunda, sanki konuyu kapatma, açma.. hakkı,
karar verme hakkı onlardaymış gibi...
istedikleri zaman, sonn derece yalandan, özür dilerim diyince, her konuyu kapatmak için kullandığı, cümle kalıbıdır...
bir şey soruyosun, bu konuyu kapatalım...
oldu..
niye kapatıyoruz?
niye şimdi kapatıyoruz?
niye sen karar veriyorsun?
niye kesiyorsun, benim bu konuyla ilgili konuşmamı?
yalanını ortaya çıkarıyorsun,
ya kendimi ifade edemedim ben öyle demek istemedim sen yanlış anlamışsın..
sen gerginsin, "o zaman" özür dileyim...
"o zaman"
sen niye gerilmiyosun acaba, niye utanmıyosun acaba...
bir şeyi bir insana üç kere anlatmaktan nefret ettiğimi söylediğim kişi, başka bir şeyi bana 4 kere anlattırdı....
sadece benmi insanları ciddiye alıp inanıyorum ya...
benim konuştuğum herkesmi yalancı ya gerçekten aklım almıyor...
kendi söyeyeceğini söylüyor, ben konuşurken, konu kapatılmış...
o kadar iyi ki beyimiz, tartışmak istemiyormuş, uzatmak istemiyormuş...
ama konunun nasıl kapanacağını o beyan ediyor, ne zaman kapanacağına o karar veriyor, bütün bunlara karar verme hakkını da kendine o veriyor,
benim söylediklerimi de dinlememe hakkı var, benim söylediklerimin "uzatmak" olduğuna" da o karar veriyor..
ne güzel hayat ya,
çift kişilik ama bir kişi karar veriyor herşeye, herşeye kimin karar vereceğine bile...
karar verme hakkı onlardaymış gibi...
istedikleri zaman, sonn derece yalandan, özür dilerim diyince, her konuyu kapatmak için kullandığı, cümle kalıbıdır...
bir şey soruyosun, bu konuyu kapatalım...
oldu..
niye kapatıyoruz?
niye şimdi kapatıyoruz?
niye sen karar veriyorsun?
niye kesiyorsun, benim bu konuyla ilgili konuşmamı?
yalanını ortaya çıkarıyorsun,
ya kendimi ifade edemedim ben öyle demek istemedim sen yanlış anlamışsın..
sen gerginsin, "o zaman" özür dileyim...
"o zaman"
sen niye gerilmiyosun acaba, niye utanmıyosun acaba...
bir şeyi bir insana üç kere anlatmaktan nefret ettiğimi söylediğim kişi, başka bir şeyi bana 4 kere anlattırdı....
sadece benmi insanları ciddiye alıp inanıyorum ya...
benim konuştuğum herkesmi yalancı ya gerçekten aklım almıyor...
kendi söyeyeceğini söylüyor, ben konuşurken, konu kapatılmış...
o kadar iyi ki beyimiz, tartışmak istemiyormuş, uzatmak istemiyormuş...
ama konunun nasıl kapanacağını o beyan ediyor, ne zaman kapanacağına o karar veriyor, bütün bunlara karar verme hakkını da kendine o veriyor,
benim söylediklerimi de dinlememe hakkı var, benim söylediklerimin "uzatmak" olduğuna" da o karar veriyor..
ne güzel hayat ya,
çift kişilik ama bir kişi karar veriyor herşeye, herşeye kimin karar vereceğine bile...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
şuan için öğrencilik olsa da birkaç yıl içinde sosyal hizmet uzmanlığı olacaktır.
devamını gör...
bir yakınını kaybetmek
çok büyük bir ihtimalle çoğu insanın yaşayacağı şeydir, ne kadar yakın olduğuna göre acı derecesi değişir, allah göstermesin diyelim
devamını gör...
tarihte bugün
29 eylül 1703 - rokoko akımının önemli temsilcilerinden fransız ressam françois boucher (1703-1770) bugün doğdu.
portrait of madame de pompadour (1756)
portrait of madame de pompadour (1756)
devamını gör...
yazarlardan iç burkan erteleme hikayeleri
'15 dakika sonra konuşalım dediğim adamın 9 yıldır mezarına gidiyorum, ertelemeyin hayatı.' diye bir yazı okumuştum. boğazım düğüm düğüm oluyor her aklıma gelişinde. özür dilemeyi ertelediğiniz insanları bir daha görme şansınız olmayabilir. bunu hiç aklınızdan çıkarmayın nolur. hayat çok kısa, çok.
devamını gör...
helen vs yunan vs rum vs grek
helen: bizim yunan dediğimiz helenlerin kendilerini tanımladıkları sözcük. bu yüzden, aslında kendilerine helen demek en doğru ifade olacaktır desek yanılmayız.
yunan: türkler'in helenler için kullandığı kelimedir malumunuz üzere. ne var ki bu kelime "ion" kelimesinden türemiştir. aslında bakarsak bu kelime oldukça anakroniktir ve yanlış bir biçimde kullanılmaktadır. ama böyle gelmiş işte dilimize.
rum: arapça kökenli bir kelime olup aslen "romalı" anlamına gelir. bizans döneminde ise helence konuşanlar için kullanılmıştır. aynı zamanda osmanlı imparatorluğu'nda da sık sık, hükümdar ünvanlarında dahi kullanılmış bir sözcüktür. anadolu selçuklu devletinin gerçek adı da eski bizans topraklarında bulunduğundan ötürü aslında "rum sultanlığı" olmalıdır.
grek: bu kelime ise latinlerin helen kelimesi yerine kullandığı sözcüktür. latincesi "graeci" dir ve bu kelimenin kökeni de antik yunanca "graikos" kelimesine dayanmakla birlikte, diğer batı dillerinde de bu kelimeden türetilmiştir.
yunan: türkler'in helenler için kullandığı kelimedir malumunuz üzere. ne var ki bu kelime "ion" kelimesinden türemiştir. aslında bakarsak bu kelime oldukça anakroniktir ve yanlış bir biçimde kullanılmaktadır. ama böyle gelmiş işte dilimize.
rum: arapça kökenli bir kelime olup aslen "romalı" anlamına gelir. bizans döneminde ise helence konuşanlar için kullanılmıştır. aynı zamanda osmanlı imparatorluğu'nda da sık sık, hükümdar ünvanlarında dahi kullanılmış bir sözcüktür. anadolu selçuklu devletinin gerçek adı da eski bizans topraklarında bulunduğundan ötürü aslında "rum sultanlığı" olmalıdır.
grek: bu kelime ise latinlerin helen kelimesi yerine kullandığı sözcüktür. latincesi "graeci" dir ve bu kelimenin kökeni de antik yunanca "graikos" kelimesine dayanmakla birlikte, diğer batı dillerinde de bu kelimeden türetilmiştir.
devamını gör...
adam fawer
olasılıksız, empati ve oz kitaplarının yazarıdır. yazarlıkta çok iyi olduğunu düşünüyorum. kitapları efsane.
devamını gör...
kedilere özgü gariplikler
yolda gördüğüm ve selam verdiğim bir kedinin sanki beni tanıyormuşcasına yüzüme bakması. bakmayı geçtim, ben bakmaya devam ettikçe onunla bakışmaya devam etmemiz.
devamını gör...
iltifat mı hakaret mi olduğu belli olmayan cümleler
çok tanıdık bir yüzün var.
devamını gör...
şarkıların sorduğu acımasız sorular
insan biraz olsun akıllanmaz mı büyümez mi er geç?
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
sen varken tek güzel olan, bırakıp nasıl gideyim?
evim bildim seni, geçmişim ve geleceğim
oralarda bir yerdeyken sen ve en güzel ihtimalken
bir şey gelmiyor elimden
n'olur bana bir şey söyle ne yaptığımı bileyim
ne eksikse sen tamamla, son derece yorgunum
çok uykum var, öp beni, öpersen ne güzel uyurum.
evim bildim seni, geçmişim ve geleceğim
oralarda bir yerdeyken sen ve en güzel ihtimalken
bir şey gelmiyor elimden
n'olur bana bir şey söyle ne yaptığımı bileyim
ne eksikse sen tamamla, son derece yorgunum
çok uykum var, öp beni, öpersen ne güzel uyurum.
devamını gör...
kitabevi gezip internetten kitap alan tip
kitapçıda 75 tl'ye gördüğü kitabı internetten 40 tl'ye görüp alan tiptir. kitabevinden de alırım, sahaftan da internetten de. aynı kitaba 2 kat neden vereyim ?
devamını gör...
iş görüşmesi
bazen dumur eden olaylar yaşatır.
eski şirketimde(yazılım sektörü) teknik konulardaki mülakatı ben yapıyordum. bir gün sabah telefon geldi "saat 1'e görüşme alsak uygun mudur?" dediler, "uygundur" dedim. görüşmeden yaklaşık 1 saat önce aday arkadaşın cv'sini alıp inceledim. farklı hiçbir şey görmedim gayet bizler gibi sıradan bir insan ve yazılım geliştirici.
görüşme saati geldi. gelen arkadaşı bekleme kısmından almak için kapımı açtım ve anne, baba ve bahse konu arkadaşın oturduğunu gördüm. birkaç saniye dondum denebilir. o arada cv'yi gözümün önüne getiriyorum. "acaba başka bir şehirde yaşıyordu da ailesiyle mi geldi?", "acaba bir rahatsızlığı mı vardı?", "acaba özel bir durumu mu vardı?"
birkaç saniyelik şoktan sonra bahse konu arkadaşa bakarak "buyrun görüşelim" dedim. babası elindeki yarım çayı bırakarak "hadi bakalım" diyerek kalktı. bütün aileyi içeri alırken danışmadaki arkadaş ilk kez gördüğüm bir yüz ifadesiyle yüzüme bakıyordu.
"acaba kamera şakası falan mı bu?" gibi düşüncelere kapılırken baktım herkes gayet ciddi. 4 kahve söyledim. köy hayatından, doğal sebze yetiştiriciliğinden, galatasaray ve türk futbolundan, teknolojinin ne kadar ilerlediğinden bahsedip görüşmeyi bitirdik. *
hala zaman zaman düşünürüm "acaba bir çeşit şaka mıydı?" diye.
eski şirketimde(yazılım sektörü) teknik konulardaki mülakatı ben yapıyordum. bir gün sabah telefon geldi "saat 1'e görüşme alsak uygun mudur?" dediler, "uygundur" dedim. görüşmeden yaklaşık 1 saat önce aday arkadaşın cv'sini alıp inceledim. farklı hiçbir şey görmedim gayet bizler gibi sıradan bir insan ve yazılım geliştirici.
görüşme saati geldi. gelen arkadaşı bekleme kısmından almak için kapımı açtım ve anne, baba ve bahse konu arkadaşın oturduğunu gördüm. birkaç saniye dondum denebilir. o arada cv'yi gözümün önüne getiriyorum. "acaba başka bir şehirde yaşıyordu da ailesiyle mi geldi?", "acaba bir rahatsızlığı mı vardı?", "acaba özel bir durumu mu vardı?"
birkaç saniyelik şoktan sonra bahse konu arkadaşa bakarak "buyrun görüşelim" dedim. babası elindeki yarım çayı bırakarak "hadi bakalım" diyerek kalktı. bütün aileyi içeri alırken danışmadaki arkadaş ilk kez gördüğüm bir yüz ifadesiyle yüzüme bakıyordu.
"acaba kamera şakası falan mı bu?" gibi düşüncelere kapılırken baktım herkes gayet ciddi. 4 kahve söyledim. köy hayatından, doğal sebze yetiştiriciliğinden, galatasaray ve türk futbolundan, teknolojinin ne kadar ilerlediğinden bahsedip görüşmeyi bitirdik. *
hala zaman zaman düşünürüm "acaba bir çeşit şaka mıydı?" diye.
devamını gör...

