kötülüğü yaratan tanrı iyiliğide yaratmış

tanrı, bizleri doğru yoldan ve iyilikten ayırmasın

umutlarımız gerçek, dualarımız kabul olsun. iyi bayramlar.
devamını gör...

mimar olurdum yine yeniden
devamını gör...

kim uğraşıyor, napılıyor mesela? ibadethanelerimizde* dindarların dillerini koparmaktan mı bahsediyoruz? karikatürcüleri, öğretmenleri mi katlediyoruz? bir binayı kapatıp içindekileri ateşe mi veriyoruz? bizim mezhebimizden değil diye çoluk çocuk demeden insanları mı katlediyoruz? tekke kurup çocuklara sistematik tecavüz mü ediyoruz? nedir yani bir anlatın da bilelim.
devamını gör...

oya aydoğan*
boğazına patates kızartması kaçmıştı.
devamını gör...

ao ve nao olarak bilinen bu salınımların ne olduğunu paylaşacağım sizlerle.
ao yada arktik salınım. illa ingilizcesini bilip hava atacağım derseniz arctic oscillation. kuzey yarım kürenin kutba yakın enlemlerinde hava çok soğuktur. bu soğuk hava ağır olduğu için yüzeye çöker. buna bağlı olarakta yer seviyesinde bir yüksek basınç, onun üstünde de alçak basınç oluşur. biz bu alçak basınca polar vortex diyeceğiz. bilirsiniz ki, alçak basınçlar havayı saatin ters yönünde çevirir. ve havayı bir nevi etrafına sarar. işte bu polar vortex ne kadar kuvvetli olursa, kutuplardaki soğuk havayı da çevresine sarar ve güney enlemlere kaçmasına engel olur. buna pozitif ao diyoruz. polar vortex’in güçlenemeyip soğuk havayı etrafına saramadığı, soğuk havanın güney enlemlere kaçabildiği durumda ise negatif ao görülür.



ao türkiye’ye doğrudan etki yapmaz. dolaylı yollardan etkiler. ao kuvvetli negatif durumundayken, soğuk hava bizim biraz daha batımıza inecektir. soğuk havanın deniz üzerinden ve sıcak kara üzerinden geçmesiyle kıta avrupası ve akdeniz havzasında alçak basınçlar üretecektir. bizde bu alçak basınçların sağında kalacağımız için genelde yağışlı ve ılık günler görürüz. kuvvetli pozitif durumunda akdeniz havzasında yüksek basınç hakimiyeti olur, türkiye soğuk ve yağışsız günler geçirir. ao nötre yakın değerlerinde kar fırtınası görülmesi olasılığı yüksektir.



nao yada kuzey atlantik salınımı. bunun da illa ingilizcesi bilip hava atacağım derseniz north atlantic oscillation. bildiğimiz üzere azor adaları ve izlanda civarında yarı-kalıcı basınç alanları vardır. azor adaları civarında yüksek basınç, izlanda civarında alçak basınç vardır. nao endeksi, bu iki bölge arasındaki basınç farkını söyler. iki bölgedeki basınç değeri de uzun yılların ortalamasına yakın olursa nao endeksi nötr olacaktır. (0’da diyebilirsiniz aynı şey. kafanıza göre takılın.) eğer iki bölgede normalden güçlüyse, yani azor yüksek basıncı daha yüksek, izlanda alçak basıncı daha alçak ise nao pozitif olacaktır. eğer iki bölgede normalden zayıfsa, yani azor yüksek basıncının orda alçak basınçlar, izlanda alçak basıncının orda yüksek basınçlar var ise nao negatif olacaktır.



ao ve nao değerlerine göre oluşabilecek durumlar;

ao indexi pozitif ve negatif fazlarındaki basınç dizilimi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

nao indexi pozitif ve negatif fazlarındaki basınç dizilimi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu indexlerin güncel diyagramı
ao
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

nao
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu endekseler kış mevsiminde etkili olan salınımlardır. kışın nasıl geçeceği yönünde önümüze ışık tutar.
devamını gör...

"nothing comes from nothing" - "hiçbir şey yoktan gelmez" anlamına gelen latince deyiş. yani "var olmayan bir dünya ile var olan bir dünya arasında hiçbir köprü yoktur."

peki ya nereden çıkmıştır?

hiçbir şeyin yoktan gelmediği fikri ilk olarak aristoteles tarafından dile getirilmiştir fizik adlı eserinde. aynı zamanda ilk kez parmenides tarafından tartışılmıştır. ve romalı şair ve filozof olan titus lucretius carus tarafından de rerum natura (kitap)'da (ingilizce: on the nature of things - türkçe: şeylerin doğası üzerine veya evrenin yapısı) ifade edilmiştir.

akıllara termodinamik yasalarını getirir. aynı zamanda shakespeare ve poe'yu da burada anmakta fayda var. neden diye sorarsanız: hiçbir zaman.
devamını gör...

faruk nafiz çamlıbel'in türk klasikleri arasına girmiş şiiri.
devamını gör...

modern insanın en büyük hazinesi. bize kalan eşsiz bir miras.

ilkel yaşamdan bu yana, bizi diğer hayvanlardan ayıran en önemli şeyimiz olan aklımızın bize sunduğu buluşları baş parmak sayesinde yaptık. soruyorsunuz şimdi baş parmak sadece bizde yok ki diye. evet haklsınız, baş parmak sadece bizde yok. diğer primatlarda da var. örneğin; maymunlar da baş parmağa sahip fakat onların baş parmak dışındaki diğer parmakları daha uzun ve daha işlevsel*. ancak insanın sahip olduğu baş parmak hareket kabiliyeti ile eşsiz bir anatomik yapı. nesneleri daha etkili tutmamızı, daha iyi manipule etmemizi sağlarak hem ince hem de kaba motor becerilerimizi etkilemiştir.
devamını gör...

yeni yıla girdiğimizden beri* ajanda kullanıyorum. henüz yeni kullanıyor olmama rağmen etkisini ve faydasını o kadar çok gördüm ki. hayatım düzene girdi resmen.

itiraf edeyim ben de bir zamanlar ajanda kullanamayan insan topluluğuna üyeydim. ama şuan anlıyorum ki meğer ben kullanmasını bilmiyormuşum *.
bir öğrenci olarak bahsedeyim. iki hafta içerisinde neler yaptım, neleri gözden geçirdim, kaç soru çözdüm gibi şeylerin hepsi elimin altında oluyor. böylece eksikliklerimi kolayca fark edebiliyorum. bu mükemmel bir şey, anlatabiliyor muyum?

kısaca kullanın kullandırtın efenim.
devamını gör...

gösterime girer girmez heyecanla sinemaya koştuğum filmdi. filmin ismi türkçe'ye van gogh: sonsuzluğun kapısında şeklinde çevrilmiştir.

filmde van gogh'u usta oyuncu willem defoecanlandırıyor. canlandırıyor diyorum çünkü performansıyla hem deliliği hem dahiliği durmaksızın hissettirdi. her bir anında van gogh'u yaşıyordu sanki, çokkatmanlı bir seyirdi benim için.

biyografi niteliği taşıyan filmde van gogh'un hayatına dair sunulanlar çok çarpıcı ve etkileyici. pek çok sahnede çıkmazlar ve anlaşılmazlıklara rağmen van gogh'un güçlü tutkusunu görüyoruz. doktoruyla, kardeşiyle, ressam arkadaşıyla, yabancılarla ilişkileri oldukça başarılı aktarılmış. dramatik ögeler baskın.

"delilikle dahiliğin arasında çok ince bir çizgi vardır fakat deliliğe adım atmayanlar dahiliğe geçemez." benzeri bir cümle vardı, orijinalini anımsayamıyorum. film bana bu cümleyi çağrıştırıyor.
devamını gör...

привет rusça merhaba demek. privet diye okunuyor.
devamını gör...

ilk çıkıştan çıkın derim.
instagram zaman kaybından başka bir şey değil.
insanlar yaşamadıkları hayatı yaşıyormuş gibi gösterip hem kendilerini hem de karşısındakileri kandırıyor.
devamını gör...

(bkz: inanma silecekler)
yani büyüdür, efsundur, cadıdır, hocadır allah koruya.*
devamını gör...

le cola.
devamını gör...


bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu.
adın ekmeğe dönüşmüyor..”


doğukan özdemir

bir sese hasret kalmanın hüznü, böyle güzel mi anlatılır... mesele, aslında o sesi duymamak değildir yalnızca. aramak isteyip arayamamak. varlığına, yaşamasına dair meraktan hezeyan içinde olmaktır. hezeyan dedim çünkü ara ara vurur insanı, çıldırmak üzeresinizdir. ve sessizlik sağır edici gelmektedir. acıtır...
bu dağ, bu karları taşımıyordur artık. o ses.. o sesi duymak zorundasınızdır.
devamını gör...

büyük ingiliz romancısı dickens'ın eseridir. oliver twist yoksullar evinde doğar. annesi doğum sırasında hayatını kaybeder. canavarlarla çevrilmiştir âdeta küçük oliver'in etrafı. çocukların bakımından sorumlu yaşlı mrs. mann, kilise yazmanı mr. bumble ve diğer kurul üyeleri oldukça kötü tipler. sonradan tencere yuvarlanıp kapağını bulacak ve çiftlik sahibesi yaşlı mrs. mann kilise yazmanı mr. bumble ile evlenecek. oliver birazcık daha lapa istediği için dayak yiyor ve hücreye kapatılıyor. adı alfabe sırasına göre verilmiş bir çocuk olarak bu cüreti cezalandırılıyor. bir süre sonra oliver'in "adam olmayacağına" karar verip onu bir yerlere çırak olarak göndermek istiyorlar. önce bir baca temizleyici geliyor ama oliver ucuz kurtuluyor. daha sonra oliver'i bir cenaze levazımatçısının yanına veriyorlar. cenazeci aslında eski yerdekilere göre oliver'a iyi davranıyor. ama bir başka çocuk daha var orada oliver'dan yaşça büyük. noah claypole. oliver'in annesiyle ilgili ileri geri konuşuyor sürekli ve oliver bir gün patlıyor bu çocuğa. pataklıyor bunu. sonra kaçıyor. bir hırsız çetesinin eline düşüyor. başlarında yahudi fagin var. diğerlerini çalıştırıyor bu adam. bir gün iki tanesi oliver'ı yanlarına alarak işe çıkıyorlar. oliver saf ve masum bir çocuk neyin içinde olduğunu bile başta fark edemiyor. sonra bir şeyler yolunda gitmiyor kitap çalarken galiba ve kabak oliver'ın başına patlıyor. oliver kaçıyor daha sonra hırsızlardan. kitap olayındaki adam oliver'ın daha sonra hayatını değiştirecek insanlardan biri. yanına alıyor onu. bir güzel ilgileniyor. bir gün oliver'ı bir yere gönderiyor. oliver dışarıdayken hırsızlar bunu tesadüfen görüp kaçırıyorlar. tabii çok uzun bir roman oliver twist, sonradan oliver için her şey yoluna girecek. mutlu mesut bir son olacak. bu mutlu yaşama kadar her türlü talihsizlik ve felalet geliyor oliver'ın başına. aslında yüklü bir mirasın vârisi olduğu filan ortaya çıkacak. annesinin "yasak aşk" yaşadığı adamın diğer oğlu buna musallat olacak. dickens'ın iki şehrin hikâyesi, david copperfield ve büyük umutlar'ını da okumuştum. oliver twist'i okurken sıkıldım diyemem ama müthiş keyif aldığımı da söylemem. özellikle iki şehrin hikâyesi benim açımdan çıtayı çok ama çok yüksek bir yere koyduğu içindir belki de.
devamını gör...

isviçre'li bilim insanı piaget'in çocuklar üzerinde yaptığı bir takım deney ve gözlem sonucu oluşturduğu kuramı, bilişsel gelişimi 3 temel prensibe dayandırmıştır. bunlar adaptasyon. dengeleme ve organizasyondur.
daha detaylı açtığımızda adaptasyon çocuğun bulunduğu çevreye uyum sağlamasıdır ve bu adaptasyon süreci sürekli devam eder. örneğin çocuğun bir ihtiyacı için konumu yada iletişim yöntemi geliştirmesi adaptasyonunun bir sonucudur. istediği bir nesneyi almak için ulaşma veya ebeveyn ile ilişki kurmak için ses çıkarması bu prensibe örnek oluşturabilir. çocukların adapte oluş sürecinde ise 2 yöntem belirlediklerinden bahseder bunlar kendi uydurma ve özümsemedir. kendi uydurma durumunda ki çocuk yeni karşılaştığı nesneyi daha önce ki deneyimlerinde oluşturduğu şemada ki herhangi bir nesne ile eşler ve onların aynı olduğu düşünür. özümsemede ise yeni karşılaştığı nesneyi daha önce karşılaştığı nesneleri nasıl eyleme geçirmişsse aynı şekilde eyleme geçirir. örneğin topu atar daha sonra karşılaştığı yumurtayı da atar.

ikinci prensibi olan dengeleme de ise çocuğun yeni karşılaştığı durumu yada nesneyi ilk karşılaştığı nesne yada durumun şemasına yerleştirir örneğin çocuğun ilk reflekslerin olan emme davranışını kazanmış çocuk yeni şemalar oluşturana kadar karşılaştığı yeni nesneleri emecektir. ancak emdiği nesneleri daha sonra farklı işlevler için kullandığında atma ses çıkarma vs yeni şemalar oluşturacaktır.

üçüncü ve son prensibi olan organizasyonda(örgütleme) birbirinden tamamen farklı olan şemaların birleşmesinden oluşur. örneğin önceden sadece atan çocuk sonraları sallayıp sonra atar bu şekilde iki şemayı birleştirmiş olur. piaget kuramında gelişimin temel amacının adaptasyon olduğunu savunur aynı zamanda gelişimde en önemsediği 2 faktör kalıtım ve çevredir. kuramında kalıtımın etkilerine pek yer vermese de çevresel uyaranların gelişimin en önemli itici gücü olduğunu savunur.

piaget bilişsel gelişimide 4 ana bölümde incelemiştir.
duyu motor dönem (0-2 yaş)
işlem öncesi dönem (2-7 yaş)
somut işlemler dönemi (7-11 yaş)
soyut işlemler dönemi (11 yaş +)
devamını gör...

olası bir ihtimaldir. yoldaş bizlerin üzerinde ufaktan etki göstermeye başlamıştır.

hapishane duvarı gibi çıkış yapmışlar iko'yla beraber. kendileri de hapishane müdürü. yakında hepimizde stockholm sendromu gelişecek şaka maka. *

işin esprisi bir yana, pek mümkün olmayandır. düşüncelerine aşık olabilirsiniz elbette fakat yüz yüze olunca o etki gidecektir. herkes yazdığı gibi çıkmayabiliyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insanın içini burkan nazım hikmet ran şiiri. inanılmaz bir öfke, insanın boğazına dizilen bir üzüntü ve adını koymaya cüret edemediğim pek çok şey içeriyor bu şiir. cümleler insanın etine kendi tırnağını geçirdiği bir noktada öylece havada asılı duruyor.


buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz.
biliyorum, ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
buyrun, oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.

neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
osman oğlu hâşim.
ne tuhaf şey,
hani siz ölmüştünüz kardeşim.
istanbul limanında
kömür yüklerken bir ingiliz şilebine,
kömür küfesiyle beraber
ambarın dibine...


şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
simsiyah başınızı.
kim bilir nasıl yanmıştır canınız...

ayakta durmayın, oturun,
ben sizi ölmüş zannediyordum,
hücreme pencereden girdiniz.
yüzünüzde yıldızların aydınlığı
hoş gelip sefalar getirdiniz...

yayalar-köylü yakup,
iki gözüm, merhaba.

siz de ölmediniz miydi?
çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
çok sıcak bir yaz günü
yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?

demek ölmemişsiniz?

ya siz?
muharrir ahmet cemil?
gözümle gördüm
tabutunuzun toprağa indiğini.

hem galiba
tabut biraz kısaydı boyunuzdan.

onu bırakın ahmet cemil,
vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,
o ilâç şişesidir
rakı şişesi değil.
günde elli kuruşu tutabilmek için,
yapyalnız
dünyayı unutabilmek için
ne kadar çok içerdiniz...

ben sizi ölmüş zannediyordum.
başucumda durup el ele verdiniz,
buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz...

bir eski acem şairi:
«ölüm âdildir» — diyor, —
«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»

hâşim,
neden şaşıyorsunuz?
hiç duymadınız mıydı kardeşim,
herhangi bir şahın bir gemi ambarında
bir kömür küfesiyle öldüğünü?


bir eski acem şairi:
«ölüm âdildir» — diyor.
yakup,
ne güzel güldünüz, iki gözüm.
yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
fakat bekleyin, bitsin sözüm.
bir eski acem şairi:
«ölüm âdil...»
şişeyi bırakın ahmet cemil.
boşuna hiddet ediyorsunuz.
biliyorum,
ölümün âdil olması için
hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...


bir eski acem şairi...
dostlar beni bırakıp,
dostlar, böyle hışımla
nereye gidiyorsunuz?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim