kafama salıncak çarpmıştı. aklıma geldi de tüylerim diken diken oldu.
devamını gör...

motosikletle gelmiş beni almaya *;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özellikle benim kuşağıma mensup gençler için kendisiyle ilgili birkaç belgeseli buraya bırakmak istediğim deprem.

99'da deprem sonrası yaşanan olaylar beklenen büyük istanbul depreminin kısa bir fragmanıydı sadece.





devamını gör...

çalışmak,çalışmak ,çalışmak
hiç bir başarı tesadüf değildir.
devamını gör...

yıllardır pozitif enerji yollayıp bir sonuç alamayanlar başlığa küfür etmeye gelecekler .
devamını gör...

baba var gerçekten söylenecek çok şey var ,
baba var söz söylemeye bile değmeyecek iskele babası .

yaklaşık 5 yıldır kanser hastasıyım ben, hala kemoterapi almaya devam ediyorum .
annemi de bu hastalıktan kaybettik haziran ayında.

babam 83 yaşında, her işini kendi yapabiliyor , benden sağlam.
yıllar önce kısmi bir felç geçirdi bizimki , hiçbir iz emare kalmadı.
ama ona sorarsan bir elinin iki parmağının ucunda uyuşukluk kalmış. bunun için gitmediği doktor, fizik tedavi kalmadı.

geçenlerde en son görüşmemizde şu cümleyi kurdu bana .

' tıp bir senin hastalığa çare bulamadı bir de şu benim parmaklara ' .

bunu bir baba , kanserle savaşan evladına söylüyor.

kendimi tutamadım , babama belki de son söyleyeceklerimi söyledim o gün ve bir daha da aramadım...

bazen keşke hiçbirşey söylemeyip, sadece iletişimi koparsaydım diyorum ama bu kez de yaptığının farkına varmayacak .
ıçim rahat, keşkelere kafa yoracak zamanı çoktan aşmalıydım ve gereğini yaptığımı düşünüyorum...
devamını gör...

je m'appelle kelimesinin anlamını biliyorum.
devamını gör...

daha önce uçurulmuş olan bir tiptir o.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beş on sene sonra kafa sözlük için deriz artık.
devamını gör...

bu akşam saat 20'de mükemmel bir agora meyhanesi yayını sizleri bekliyor olacak sevgili yazarlar!

şahsım birtakım kişisel sebeplerden dolayı katılamayacak, içim içimi yiyor.* her hafta sabırsızlıkla beklerdim çünkü sizlerle buluşmayı.. bu hafta değerli bir konuğumuz olacak. güzel sesli adam pinkshinyultratambourine!

kulağım ve kalbim sizinle!
devamını gör...

al kırdın kırdın bengaripsengüzeldünyaumutlu. böyle yayın yaparsan olacağı buydu kadın!*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
entry sahibi nerdee? iko göreve!!1.11!
devamını gör...

toplumda sadece erkeklerin yaptığı bir eylemmis gibi lanse edilir. fakat kadın erkek farketmeksizin herkes izlemistir ve izliyordur. bir kadının porno izlemesi bana asla garip gelmez.
devamını gör...

b.manço-h.ibrahim sofrası.
devamını gör...

sevinme.
çünkü bu limanda kaybettiğim ilk gemi sen değilsin.
şunu da unutma; rıhtımda kalanı değil, çekip gideni vurur fırtına!

küçük iskender
devamını gör...

- üşüdün mü?
- evet.
- google earth.
devamını gör...

en büyük yazarlardan biri olarak hatırlanan ve anılan dostoyevski'nin nefis romanıdır. roman 1869 yılında yayınlanmıştır.

kitap budalalık derecesine kadar saf bir insanın toplum ile olan ilişkisini anlatır. gerçek saflık ve gerçek iyiliğin nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. bence dostoyevski bu romanında müthiş karakterler yaratmış. kurgudan bağımsız sadece karakterler bile bu romanı acayip bir yere taşıyor.
hemen hemen bütün dostoyevski romanlarını okuyan biri olarak bu kitap en iyi üç kitabından birisi. kesinlikle suç ve ceza, ecinniler kategorisinde bir kitap olmuş. bana birisi en keyif aldığın üç romanı hangisi diye bir soru sorsa bu üç kitabı rahatlıkla söylerim. budala çok güçlü ve üst bir kitap.

kitabı aldıktan baya sonra okudum. sürekli gözüm korkuyordu. bir arkadaşım kitap hakkında karakterler çok uzun sürekli karıştırdım demişti ve açıkçası gözüm korkmuştu. sonra okuyacak son kitabım budala kalınca bismillah deyip başladım. ilk başlarda kitabın içine hiç girememiştim. sonralarda karakterlere alıştım ve kitap muhteşem bir hale geldi. özellikle kitabın son düzlüğünü böğrümü tutarak okudum. karakterlerle iç içe hissettim kendimi ve okurken sürekli düşünme imkanı buldum. şu karakter şöyle şu karakter böyle gibi sorular sorarak kendimce analiz yaptım ve kitaptan aldığım keyif çoğaldı.
dostoyevski'nin insan hakkında gözlemleri ve analizleri her kitabında olduğu gibi çok başarılıydı. insan denen canlıyı harika analiz eden dostoyevski her karaktere birer özellik vermiş. en önemli karakter olan baş karakterimiz kusursuz bir insan. saflığın ve iyiliğin temsilcisi olarak romanda yer ediyor. dostoyevski bence kusursuz karakteri yaratmaya çalışmış. gerçek olamayacak kadar müthiş bir karakter. hatta bazen sinir olacağınız kadar saf ve iyi bir karakter.
ortada böyle bir karakter varken diğer karakterlerin psikolojileri ve alışkanlıkları çok önemli bir hale geliyor. dostoyevski bu işi de büyük bir ustalıkla yapıyor ve ortaya nefis bir eser çıkıyor.

spoiler veren alana geçmeden kesinlikle tavsiye ediyorum. mutlaka okunması gereken devasa keyif veren bir eser. aşağıya okuyacaklara kolaylık olsun diye karakterlerin isimlerini ve kim olduklarını yazacağım. *


kitapta iki harika kadının bir sürü seçenek varken mişkin'e aşık olma sebebi bence insanların saflığa ve masumluğa değer vermesi. dünyada eksikliğini hissettiğimiz bir olayı ve duyguyu dostoyevski mişkin üzerinden aktarıyor. iki harika kadın aynı kişiye aşık oluyor. sebebi budalalık değil, budalalığa varacak kadar saf ve masum birisi olması. kitapta geçen ve kült olmuş "dünyayı güzellik kurtaracak" söylemi bence bunu kast ediyor. mişkin'in güzel bir insan olması.
ayrıca kitabın sonu acayip çarpıcıydı. hiç böyle bir son beklemiyordum. son 100 sayfa için yazılmış bir 700 sayfa okudum ve o 700 sayfanın içinde karakterlerin tahlilleri, psikolojileri ve insan analizleri vardı. ayrıca dönemin rusya'sı ve dönemin inanışları çok güzel anlatılmış. nihilizm, ateizm, hristiyanlık, ve dönemin siyasi düşünceleri tartışmaya açık şekilde tartışılmış. sık sık rusya'ya alaycı şekilde göndermeler yapılmış. hoşuma gitti. tabii son olarak değinmek istediğim karakter ise ippolit terentyev karakteri. kitabı bir üst noktaya çıkaran nefis bir karakter. kendisinden hem nefret ettim hem de hak verdim. sonu gayet güzeldi ve keyifle okudum. tavsiye ederim.



adelaida ivanovna yepançina: generalin ortanca kızı.
afanasiy ivanoviç totskiy: zengin bir deyyus. nastasya filippovna'nın eski velinimeti.
aglaya ivanovna yepançina: generalin küçük kızı.
aleksandra ivanovna yepançina: generalin büyük kızı.
antip burdovskiy: bir tane abinin oğlu olduğunu iddia eden herif. çok önemli biri değil hikaye için bence.
ardalion aleksandroviç ivolgin: emekli general. varvara ve kolyanın babası.
ferdışçenko: ivolginlerin evinde yaşayan memur.
gavrila ardalionoviç ivolgin: general ivolgin'in oğludur kendisi.
general yepançin: aglaya'nın babası.
ippolit terentyev: kolyanın kankasıdır. önemli bir karakterdir.
ivan petroviç ptitsın: varvara'nın kocasıdır. tefecidir.
ivan petroviç: paslişçevin akrabası.
keller: emekli asker ve boksördür.
kolya ardalionovic ivolgin: generalin küçük oğlu.
lizaveta prokofyevna yepançina: generalin karısı. aglayanın anası.
lebedev: veranın babası.
nastasya filippovna: mışkın'ın sevgilisidir. en önemli karakterlerden birisidir sık sık karşınıza çıkar.
pavlişçev: mişkin'i evlat edinmiş zengin bir abidir.
ivolgina: varvara ve kolyanın annesi.
rogojin: milyoner bir adamın zengin oğludur.
prens lev nikolayeviç mişkın: evlatlık. prokofyevnanın uzaktan akrabası. önemli çok önemli bir karakterdir.
prens ş: pavloviçin akrabasıdır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pedro almodovar'ın yönetmenliğini yaptığı kısa film.

jean cocteau'nun aynı isimdeki oyunundan serbest uyarlanan filmin başrolünde tilda swinton bulunuyor.* filmde terkedilen bir kadının bu durumu kabullenemeyerek evinde geçirdiği zamanı seyrediyoruz. tilda swinton'un duygu geçişlerindeki harika oyunculuğunu izlemek gerçekten ayrı bir deneyim.

filmde yönetmenden alışık olduğumuz renk seçimlerini görüyoruz. her yer ışıl ışıl. kıyafetlerden tutun da haplara kadar bolca sarı, kırmızı ve mavi renkler kullanılmış. aynı zamanda film içinde edebiyat, resim gibi birçok alandaki esere atıf yapıldığını görebilmek de mümkün. hepsi var mı bilemiyorum ama filmin sonundaki jenerikte isimlerine yer verilmiş. telefon konuşması yapıldığı sırada masada gözümüze çarpan birkaç kitap, evdeki tablolar ve natürmort havası veren ünite. filmi izlerken hepsini yakalamak tabi ki mümkün değil, bence zaten yönetmen de bunlar arasından yine birkaçını seçerek özellikle gözümüze sokuyor. bunlardan şüphesiz en belirgin olanı artemisia gentileschi'nin uyuyan venüs adlı tablosu. filmin konusu ve karakterin duygusal durumu düşünülünce bunun ne kadar uygun bir seçim olduğu tartışılamaz hale geliyor.

benim için etkileyici olan unsurlardan biri de evin, büyük bir stüdyo alanı içine kurulu olması. filmin içerisinde birkaç defa yönetmen bunu bize gösteriyor. belki jean cocteau'ya bir saygı duruşu düşüncesiyle tiyatro sahnesi havası vermek için de yapılmış olabilir, bilemiyorum. ama etkileyici tarafı, bunu görüyor olmamıza rağmen, yani izlerken bir anlığa "şuan bir kurmaca izliyorsun" diye bir mesaj verilse dahi filmin atmosferine girmek ve ona inanmak çok kolay. başarılı buldum.

filmde anlamadığım ya da yanıldığım tek kısım "balta". hem film posterinde balta kullanılmış hem de filmin açılış sekansında karakterimiz bir balta satın alıyor. bu yüzden çehov'un tüfeği ile ilişkilendirip filmin daha 5. dakikasından itibaren filmin sonunda karakterin baltayla kendini öldüreceğini düşünerek izlemeye devam ettim. ama olmadı tabi, çözemedim.
devamını gör...

herkesle iyi geçiniyor gibi gözükür insanları toplum içinde rencide etmez ve gerekli mesafesini korur etrafına saygılı ve empati seviyesi yüksek kendisini geliştirmiş insandır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim