bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
ya gençler ben headbang yapmak istiyorum ya. şarkılar vallahi hiç tarzıma uymuyor. gomercan rica ediyorum şuraya bi death metal şarkısı olsun black metal şarkısı olsun iliştirin rica ediyorum. şaka şaka. beni de popçu yapacak imansızlar ya üf. evet yayın güzel gidiyor, maşallah. *
edit: ogün sanlısoy’un avunmak zor şarkısını ben istedim, sesime sokayım böyle ses mi olur lan? valla viral enfeksiyon geçiriyorum gençler böyle çıktı sesim ne yapabilirim? neyse şarkı fena güzel anasını satıyım üf be! *
edit: ogün sanlısoy’un avunmak zor şarkısını ben istedim, sesime sokayım böyle ses mi olur lan? valla viral enfeksiyon geçiriyorum gençler böyle çıktı sesim ne yapabilirim? neyse şarkı fena güzel anasını satıyım üf be! *
devamını gör...
laiklik
türkiye'de gerçekten olduğuna inanmıyorum. sadece kağıt üstünde bir şeymiş gibi geliyor.
(bkz: diyanet işleri başkanlığı)
(bkz: imamların devletten maaş alması)
(bkz: alkol ve sigaradan çok yüksek vergi alınması)
(bkz: din kültürü dersinde islam harici dinlere çok az yer verilmesi)
(bkz: din dersinin zorunlu olması)
(bkz: diyanet işleri başkanlığı)
(bkz: imamların devletten maaş alması)
(bkz: alkol ve sigaradan çok yüksek vergi alınması)
(bkz: din kültürü dersinde islam harici dinlere çok az yer verilmesi)
(bkz: din dersinin zorunlu olması)
devamını gör...
her müslümanın her gün aklına getirmesi gereken söz
gülümsemek sadakadır hz. muhammet.
devamını gör...
güne bir söz bırak
masal tadında insanlar tanıdım. bir varmış bir yokmuşlardı.
serkan karaismailoğlu
serkan karaismailoğlu
devamını gör...
animizm
animizmde insan şeyler arasında bir şeydir. her şeyin bir "ruh"u ya da "can"ı yani sübjektivitesi vardır. bu evrende insan/insan dışı-doğa arasındaki ilişkiler aynı insan/insan ilişkileri gibidir ve genel kuralı bozmazlar. taş ya da ağaç ya da nehir bir "can"a sahiptir, aşağı değildir, yukarı da değildir.
devamını gör...
takyonik antitelefon
teorik olarak zamanda geriye doğru gidebilen ve kendisi de teorik bir parçacık olan takyonların, geçmişle haberleşmek için kullanılmasını sağlayan kurgusal araç.
bir şeyin ışık hızında hareket edebilmesi, durgun kütlesinin 0 olmasıyla mümkündür. yani tam olarak 0 olmasa da 0'a oldukça yakındır ve 0 olarak kabul edilir. mesela fotonların durgun kütlesi gibi...
biraz olsun kütleniz varsa ışık hızına çıkmanız imkânsız hâle gelir çünkü sizi bu hıza çıkarmak için gereken enerji ihtiyacı, hız arttıkça artacaktır. böylece siz daha ışık hızına yaklaşamadan neredeyse sonsuz kadar büyük bir enerjiye gereksiniminiz olacak anlamına gelir bu durum.
peki takyonlar? takyonlar, dediğim gibi, gözlenmiş ve varlığı kanıtlı parçacıklar değil. aksine, kesinlikle böyle bir parçacığa ilişkin bir iz yok evrende. ancak varsayımsal olarak bir yerlerde adları geçtiğinden sadece teorik parçacıklar olarak adlandırılıyorlar. üstelik bunların kütlesi negatif. "öyle şey mi olur?" demeyin çünkü oluyor. hatta birkaç sene önce birtakım deneylerle negatif kütleli bir sıvı oluşturuldu bildiğim kadarıyla. dolayısıyla takyonlar, yine teorik olarak, zamanda geriye doğru hareket edebiliyorlar.
bu durumda ortaya şu soru çıkıyor: yıllar önce ölmüş olan dedemi telefonla aramam mümkün mü?
bildiğimiz kadarıyla cevap hayır ama fizikte bu tür konular hakkında düşünce deneyi yapmak için herhangi bir engelimiz yok.
ışıktan hızlı bilgi gönderebilirseniz, kendi kendinizi arayabileceğiniz yahut geçmişle iletişim kurabileceğiniz bir durum çıkar ortaya. albert einstein'a göre ışıktan hızlı haberleşme, nedensellik ilkesini çiğneyeceğinden mümkün değildir. yani bu durum, ortada bir kaza yokken kaza sonucu ölmeniz kadar abestir çünkü ortada sebep yokken sonuç vardır. takyonik antitelefon nedensellik yasasını çiğneyerek paradoksa neden olacağından, var olması, bilinen fizik yasalarına göre mümkün değildir.
bir şeyin ışık hızında hareket edebilmesi, durgun kütlesinin 0 olmasıyla mümkündür. yani tam olarak 0 olmasa da 0'a oldukça yakındır ve 0 olarak kabul edilir. mesela fotonların durgun kütlesi gibi...
biraz olsun kütleniz varsa ışık hızına çıkmanız imkânsız hâle gelir çünkü sizi bu hıza çıkarmak için gereken enerji ihtiyacı, hız arttıkça artacaktır. böylece siz daha ışık hızına yaklaşamadan neredeyse sonsuz kadar büyük bir enerjiye gereksiniminiz olacak anlamına gelir bu durum.
peki takyonlar? takyonlar, dediğim gibi, gözlenmiş ve varlığı kanıtlı parçacıklar değil. aksine, kesinlikle böyle bir parçacığa ilişkin bir iz yok evrende. ancak varsayımsal olarak bir yerlerde adları geçtiğinden sadece teorik parçacıklar olarak adlandırılıyorlar. üstelik bunların kütlesi negatif. "öyle şey mi olur?" demeyin çünkü oluyor. hatta birkaç sene önce birtakım deneylerle negatif kütleli bir sıvı oluşturuldu bildiğim kadarıyla. dolayısıyla takyonlar, yine teorik olarak, zamanda geriye doğru hareket edebiliyorlar.
bu durumda ortaya şu soru çıkıyor: yıllar önce ölmüş olan dedemi telefonla aramam mümkün mü?
bildiğimiz kadarıyla cevap hayır ama fizikte bu tür konular hakkında düşünce deneyi yapmak için herhangi bir engelimiz yok.
ışıktan hızlı bilgi gönderebilirseniz, kendi kendinizi arayabileceğiniz yahut geçmişle iletişim kurabileceğiniz bir durum çıkar ortaya. albert einstein'a göre ışıktan hızlı haberleşme, nedensellik ilkesini çiğneyeceğinden mümkün değildir. yani bu durum, ortada bir kaza yokken kaza sonucu ölmeniz kadar abestir çünkü ortada sebep yokken sonuç vardır. takyonik antitelefon nedensellik yasasını çiğneyerek paradoksa neden olacağından, var olması, bilinen fizik yasalarına göre mümkün değildir.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
yarayla alay eder yaralanmamış olan
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
sen çok daha parlaksın çünkü
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
sen aydınlatırsın geceyi
(bkz: william shakespeare)
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
sen çok daha parlaksın çünkü
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
sen aydınlatırsın geceyi
(bkz: william shakespeare)
devamını gör...
ufak tefek mikro iyilikler
1 ay kadar önce kitap fuarı olmuştu adana'da. oldum olası kitap fuarı gezmeyi severim, çok severim hatta. neyse standları geziyorum, yanımda lise öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk galip erdem'in kitaplarını uzatıp fiyatını sordu. kadının söylediği fiyat bütçesini aştı muhtemelen. görevli kadın diğer müşterilerim yanına gitti, çocuk cebindeki tüm parayı çıkardı sayıyor. "41,42,43 ah beee*yetişmedi" dedi. tamamen kendisiyle konuşuyor, ben de haddim olmadan dinliyorum. ama nasıl hevesli bir görseniz. çocuğun o hevesi gözlerimi doldurdu, sarılıveresim geldi. burda üzüldüğüm parasının yetişmemesi falan değil yanlış anlaşılmasın. o yaşlarda bir gencin belli bir kitabın peşinde para biriktirip gelmesi çok hoşuma gitti. seçtiğim kitapları alırken, "canım sen al kitabı kalanını ben öderim" dedim. "olmaz abla öyle şey" falan dedi ama biz de az delikanlı değiliz.*höt hötlemelerimizle hallettik.
kendisi buralarda bir yerlerdeyse eğer, ortalık "kitap okumuyorum, eksikliğini de hissetmiyorum" diyen gençlerle doluyken okumak için çabalamasına çok mutlu oldum. gözlerinden öpüyorum kendisini. yolu ve bahtı daima açık olsun.*
kendisi buralarda bir yerlerdeyse eğer, ortalık "kitap okumuyorum, eksikliğini de hissetmiyorum" diyen gençlerle doluyken okumak için çabalamasına çok mutlu oldum. gözlerinden öpüyorum kendisini. yolu ve bahtı daima açık olsun.*
devamını gör...
2022 asgari ücret tahminleri
sayısal olarak miktarı ne kadar artarsa artsın alım gücü her geçen yıl olduğu gibi giderek daha fazla düşecek olan ücrettir.
asgari ücreti 10 bin yapsanız aynı gün ekmek 20 tl olur; gerisini siz hesap edin.
asgari ücreti 10 bin yapsanız aynı gün ekmek 20 tl olur; gerisini siz hesap edin.
devamını gör...
git odanda ağla
çocukların ağlarken çıkardığı sese dayanamayan anne ve babanın emir kipi 'dir. iki seçenek vardır. ya bulunduğunuz yerde ağlarsınız. ya da odanıza gidersiniz. ama genellikle bulunduğunuz yerde ağlanır. *
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
sağ-sol twix reklamın yeni çıktığı zamanlar.
mahalle marketine gidip, parayı tezgaha koydum. abi bana bi sağ twix verirmisin dedim!!
adam şapşal şapşal suratıma bakıp, çikolatayı uzatıp ııııı hâl dedi.
aldım çikolatayı sağına soluna baktım ve dedimki, hayır abi bu sol twix, ben sağ twix istiyorum dedim.
sittirlan, dedi....
bende tamam abi diyip paramı alıp çıkmıştım.
küçüken köyde bi osman amca vardı, bu lavuk ayni slender-man'benzerdi bizi nerde görse dayak atardı.
bigün bu yine bahçeye iniyor, arkadaşla kuzu güdüyoruz.
osman emmi kolay gelsin nere gidiyon! dedik.
noabooz siz horda dedi.
hiiiç kuzu güdüyoz dedik. demeye kalmadan karşımda bitiverdi, bi tokat koydu feleğim şaştı, bahçe içinde tam 4 tur attım kapıyı zor tutturdum.
öcümüzü almak için tüm arkadaşlar toplandık, gece osman puştuna misilleme yapıcaz diye, gece bahçelere indik pijamaları çıkardık paçaları bağlayıp hiyarları içine doldurduk, osman amcanın bahçesinde hıyarı kuruttuk yetmedi fideleride kopardık attık.
okul bahçesine geldiğimizde, hıyar yiyiyoz ama tadı kelek-kabak gibi, ışığa gelip baktık ki, hıyar değil bahçeyi karanlıktan karıştırmış kabak bahçesine girmişiz, ama kimin kabak bahçesine!!!!
sabah yatakta gözümü açıp sokakta çamura kapaklanmam bir oldu, bi ses duydum "ulan it sen ne yaptın" kendime geldiğimde çamurda silüetim çıkmıştı, bildiğin böyle kol bacak kulak burun felan, babamdan bir dayak yedim böle 1 ay felan saçma salak hareketler yapıyordum, fena bi dayaktı ama.
osman yavşağı diye gece karanlığı yolumuzu şaşırıp başka birinin bahçesi ordanda bizim bahçeye geçmişiz.
halen aklıma geldikçe merak ederim, o sabahın köründe babam bahçeye inip durumu görünce benim olduğumu nerden anladı acaba!
mahalle marketine gidip, parayı tezgaha koydum. abi bana bi sağ twix verirmisin dedim!!
adam şapşal şapşal suratıma bakıp, çikolatayı uzatıp ııııı hâl dedi.
aldım çikolatayı sağına soluna baktım ve dedimki, hayır abi bu sol twix, ben sağ twix istiyorum dedim.
sittirlan, dedi....
bende tamam abi diyip paramı alıp çıkmıştım.
küçüken köyde bi osman amca vardı, bu lavuk ayni slender-man'benzerdi bizi nerde görse dayak atardı.
bigün bu yine bahçeye iniyor, arkadaşla kuzu güdüyoruz.
osman emmi kolay gelsin nere gidiyon! dedik.
noabooz siz horda dedi.
hiiiç kuzu güdüyoz dedik. demeye kalmadan karşımda bitiverdi, bi tokat koydu feleğim şaştı, bahçe içinde tam 4 tur attım kapıyı zor tutturdum.
öcümüzü almak için tüm arkadaşlar toplandık, gece osman puştuna misilleme yapıcaz diye, gece bahçelere indik pijamaları çıkardık paçaları bağlayıp hiyarları içine doldurduk, osman amcanın bahçesinde hıyarı kuruttuk yetmedi fideleride kopardık attık.
okul bahçesine geldiğimizde, hıyar yiyiyoz ama tadı kelek-kabak gibi, ışığa gelip baktık ki, hıyar değil bahçeyi karanlıktan karıştırmış kabak bahçesine girmişiz, ama kimin kabak bahçesine!!!!
sabah yatakta gözümü açıp sokakta çamura kapaklanmam bir oldu, bi ses duydum "ulan it sen ne yaptın" kendime geldiğimde çamurda silüetim çıkmıştı, bildiğin böyle kol bacak kulak burun felan, babamdan bir dayak yedim böle 1 ay felan saçma salak hareketler yapıyordum, fena bi dayaktı ama.
osman yavşağı diye gece karanlığı yolumuzu şaşırıp başka birinin bahçesi ordanda bizim bahçeye geçmişiz.
halen aklıma geldikçe merak ederim, o sabahın köründe babam bahçeye inip durumu görünce benim olduğumu nerden anladı acaba!
devamını gör...
yarım elma gönül alma
gönül almak, hatır sormak için küçük bir armağanın yettiğini önemli olan,değerli armağan götürmek değil, hatırlayıp aramış olmak anlamındaki atasözüdür.
(bkz: hediyenin büyüğü küçüğü olmaz)
(bkz: hediyenin büyüğü küçüğü olmaz)
devamını gör...
evrendeki en ağır şey
(bkz: sorumluluklarım)
devamını gör...
grand mal
sara hastalığının konvülsiyon'larındandır. kol ve bacaklarda ritmik sıçramalar ve sertleşmelere neden olur. bunlarla birlikte bilinç kaybı ve idrar kaçırma, dilin ısırılması gibi olaylar da gözükür.
devamını gör...




