ınsani yardim kuruluslarinda gonullu calisan olmak istiyorum, a mesela gamze özçelik gibi. cok ozeniyorum ona, ozellikle o cocuklarla oynasmasi yok mu yüregimi birakiyorum orada...dunya hayatinda alinabilecek en hakiki lezzet, karsiliksiz birilerinin hayatina dokunmaktan geciyor. yani ben oyle dusunuyorum. ozellikle cocuklarin...bana da nasip olur mu acaba, yuregi yarali cocuklarin yuregine dokunmak. ellerinden opmek, arkasindan kosturmak, kocaman sarilmak. lutfen banada nasip olsun...
devamını gör...

çayı şekerli içmesem de nasıl oluyor diye merak ettiğim, denediğim ama hiçbir zaman başarılı olamadığım eylem.
küp şekerin ısırılarak tüketilmesi ve üzerine çay içilmesi hadisesidir.
genelde doğu bölgemizde popülerdir bu tarz.
(bkz: erzurum şekeri) de deniyor fakat bilmiyorum hikayesini.
devamını gör...

fiziki görünüşüyle, gençliğinde de orta yaşlı halinde de yaşayan en güzel kadınlardan, italyan aktris.
devamını gör...

çok sinirliysem ve evin tüm işini bitirdiysem diş fırçası ile ocağı temizliyorum. şaka değil....... gayet yağ çözücümü (doğal) yapıyorum, sıkıo diş fırçası ile temizliyorum sinirim geçsin diye..
devamını gör...

yav adam benim hayatımı komple yaşamış, görmüş geçirmiş, bi' de üstüne 5 yıl da ekstra yapmış, bırak da o bana not bıraksın, benim ne haddime arkadaş.
devamını gör...

sevgili ikocuğum.

bir başlıkta örneğin başlığımız ‘elma’ olsun

girilen ilk entry ‘vodkayla iyi gider’ olsun

ikinci enrty yahut 3,4,5. entrylerde de birisi yahut birileri aynı entry’i yazarsa yazdığı metin alanının kırmızı gibi bir renk fonuna geçmesi mümkün mü? kimsenin başlık içeriği okuduğu yok alt alta aynı entryler girilmemesi için bu yahut buna benzer bir uyarıcı sistem olabilir mi?

olur yavrum seni mi kırıcam de lütfen.

aynı entryleri okuya okuya kanser olucam.
devamını gör...

farsça kökenli bir kelime. oğul anlamına gelir. örnek olarak: şehzade.
şehzade de aslında şahzadedir dilimize alıntılanırken şehzade olmuş.
şehzade de farsça kökenli bir kelimedir. şeh yani şah, hükümdar demektir. şeh-zade de hükümdarın oğlu oluyor.

bir dakika... hâlâ isminizi bilmiyorum?
“raif.”
“raif mi? bu kadarcık mı?”
“hatip zade raif!”
“aa, imkânı yok... ne aklımda tutabilirim, ne de söyleyebilirim! sadece raif desem olmaz mı?”
“daha memnun olurum!”
- kürk mantolu madonna, sabahattin ali
devamını gör...

yüzmek,
suya daldığında kulaklarda oluşan uğultu eşliğinde, son nefesten kalan hava kabarcıklarını görmek.
devamını gör...

bir önceki tanımı yazan meja'ya yerden göğe kadar katılıyorum.
kızdığım için değil, o öyle değil canım demek için yazıyorum bunları.
ben kolayına kızmam.
kimseye bir şey ispatlamaya ihtiyacım yok.
instagrama bakar gibi girip, iki tanım girip, beğendiğim beş kişiyi okuyup işime dönüyorum.
bu döngü, uykum gelene kadar böyle devam ediyor.
allah'ıma bin şükür, geziyorum, çalışıyorum, okuyorum, izliyorum, arkadaşlarla takılıyorum.
araç kullanırken kırmızı ışıkta bile tanım girmişliğim oluyor. doksan saniyelik kırmızı ışıktan bahsediyorum.
bu bana zahmet vermiyor, kasmıyorum.
kendi içinde olduğum alana göre başlık açmak bana keyif veriyor.
bir dönem sosyolojisiydi şu an yazılım.
gençler, romalılar nazar etmeyin ne olur çalışın sizin de olur.
kaldı ki olan bir şey de yok.
bu güne kadar elime geçen tek şey 25 liralık kitap çeki oldu.
hayatımın hiç bir döneminde beni yıpratan bir hırsa sahip olmadım.
her yaptığım işte ilk amacım güzek bir iletişim kurmak oldu.
kaos sevenler, size iyi kaoslar.
bana her yer trabzon bu aralar, hiç kaosa gelemem.
devamını gör...

behlül kaçar
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kamp.
devamını gör...

her nefes alıp verişte ağzından çıkan dumana bakıyordu genç kadın. buz gibi hava ciğerlerine dek işlemişti. gözünden akan yaşların farkında değildi.
yanına biri oturdu. başını bile çevirmedi. konuşmaya başlayınca onun da bir kadın olduğunu fark etti.
- neden ağlıyorsun? dedi kadın.
sustu. içinden yanıtlamak gelmiyordu. ağladığını da o anda fark etti zaten. korkmuştu. ilk kez bu kadar çaresiz hissetmişti kendini. ve yapayalnız. içinden geçenleri anlatacağı kimsesi de yoktu. hem böylesine bir acı nasıl dillendirilir, hangi sözcük tarif edebilir bunu da bilmiyordu.
kadın tekrar konuştu.
- üzülme yavrum, bu hayatta geçmeyecek dert yoktur.
susmaya devam etti. dışarıdan nasıl göründüğünün farkında değildi. açıkçası umursamıyordu da.
"geçmeyecek dert yoktur." cümlesi kafasında dönmeye başladı. cümle bir uzaklaşıyor, aniden hızlıca dönüp üzerine çullanıyordu sanki. vardı işte.
fiziksel hiçbir acısının olmamasına rağmen bütün vücudunu sızlatan bir ağrısı varmış gibi geliyordu. en çok da kalbini... sanki bir el sıkıyor, sıkıyor, nefes almasını da engelliyordu. oysa nefes de alıyordu işte. ağzından çıkan duman bunun kanıtıydı.
elini karnına götürdü. bastırdı. acıyı hissedene dek bastırdı.
"tüm bunlar neden başıma geldi ki? bu kadar aptal nasıl olabildim. yüzüne bakamıyorum. kimsenin yüzüne bakamıyorum. biriyle yüz yüze gelsem içimi okuyacaklar diye ödüm kopuyor. başka yolu yok. hayır, başka yolu yok. beni anlamayacaklar. sadece suçlayacaklar. utanacaklar. hem de benim adıma utanacaklar. annem, babam da utanacak. insan içine de çıkamayacaklar. hele annem, üzüntüden ölebilir. bunu ona yapamam. peki bebek? ben utanmayayım diye, hayal ettiğim hayatı yaşayayım diye... bebek! sus, sus! bebek değil, o. henüz değil. sus!"
kendisiyle olan kavgası bitmiyordu. zihninde kelimeler uçuşuyor. hissettiği acı artıyordu. bir karara varması lazımdı artık. ellerini sıkıca bastırdığı karnına baktı. yavaşça kalktı oturduğu banktan. yürüdü. tabelaya baktı. muayenehane 3. kattaydı. isteksiz ama kararlı bir adım attı ilk basamağa doğru.
devamını gör...

-cankuş.
-bilader.
-oğlum.
-amca oğlu.
-adaş.
-topraam.
devamını gör...

~ bir kuyunun en dibinde,
sessiz ve sakin bir biçimde,
cenin pozisyonunun küçüklüğüyle dinlenmek ruhumun tek arzusu.

karanlık ve izbe,
serin ama üşütmeyen.
bir süre sonra düşeriz
gün ışığının derdine ~

az önce @ozge ile sohbet ederken, iki dakikada karalamıştım. buraya bıraktım ve kaçtım...
devamını gör...

o kadar çok var ki…ilki galiba ilk sevgilimdi.. bana çok kötü şeyler yaşatmıştı. sonrasında bir daha aşık olmayacağım olsam bile asla belli etmeyeceğim diye kendime söz vermiştim. ne tekim de öyle oldu, deli gibi alt benliğime bunu işlemiştim.
ikincisi; işe ilk atandığım yerin müdürü. bana mobbing yapıp durmuştu cahilliğinden. burda da bir kişilik değiştirdim. 3. sü yine bir erkek arkadaşımdı en sonuncusu ve kalıcı olanı ise; uzun süreli ilişki yaşadığım kişinin beni aldatmasıydı.evet kırılma noktalarım beni olgunlaştırdı, güçlü kıldı, gözlerimi açtı…amaa artık ben sinirli, küçük şeylerle mutlu olamayan ve her şeyin altında bir şey arayan bir manyağa dönüştüm.. halbuki eski ben; ne tatlış, ne sevecen, ne güler yüzlü, hayattan zevk alan biriydi.. ne gerek vardı?? yazık oldu…
devamını gör...

fiziksel de olsa sözel de olsa şiddet şiddettir.
devamını gör...

keşke ananız bacınız da sözlük yazarı olsaydı da kapsama alanına girselerdi... böyle de bir rahatlığınız var ya helal olsun!

bir (bkz: kusura bakma ama açacağın başlığa sokayım) da benden gelsin.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

artık pek kullanılmayan veri saklama yöntemidir. kolayca çizilebilmesi ve bozulabilmesi sebebiyle pek tercih edilmez.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim