sinirsiz stressiz bir hayat
norveç,isveç,finlandiya,danimarka,izlanda gibi ülkeler de mevcut olabilir
devamını gör...
enjoy i'm vaccinated
sokak köpeklerinin kulaklarındaki küpe benzeri bir not. nasıl ki belediye ,sokak köpeklerinin aşılarının tam olduğunu ve tehlike arz etmediklerini küpe takarak gösteriyorsa vatandaşa, iktidar da vatandaşının turist için tehlike arz etmediğini bu yolla göstermek istedi ciddi ciddi. bu türk halkının hak etmediği bir muamele.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
bisküvi diye ağladığımda babaannemin zıkkımın kökünü ye demesi ve benim zıkkımın kökünü istiyorum diyerek ağlamam.
devamını gör...
manga'nın eurovision'da birinci olamaması
lena'nın rezil performansına rağmen birinci olması sonucu gelişen olaydır. we could be the same o yılın en iyi şarkısıydı. ırkçılığa karşı yapılmış bir şarkı , ırkçılık yüzünden birinci yapılmadı bu kadar basit.
devamını gör...
kıskanmak ve özel alana saygının farkı
"kıskanma ve özel alana saygı"da kıyaslanabilme potansiyeli gören yazarın başlığı. kafam karıştı açıkçası, doğru kelimeler kullanılmamış gibi.
devamını gör...
karanlıkta 33 yazar korku öyküleri antolojisi
ithaki yayınları taraıfndan yayımlanan, içerisinde korku- gerilim türünü oldukça çekici hale getirmiş, öyküleriyle bizleri gece vakti korkutmuş yazarların öykülerini topladıkları, dahası da bu yazarların bilinen öykülerinden çok kenarda köşede kalan, pek bilinmeyen öykülerinin yer aldığı, çeviri kısmında ayşe gorbon ve barış emre alkım'ın bulunduğu, korku-gerilim seven insanların kütüphanesinde *bilgisayarı-telefonu da olur, bazı kötü siteler yayınlamışlar... hehe* mutlaka ama mutlaka bulunması gereken dev bir eser.
bu güzel korku-gerilim, kara fantezi türlerine en büyük emeği vermiş ünlü yazarlar allan poe, lovecraft, stephen king gibi ustaların dışında, en az onlar kadar mükemmel yazan ama okuma fırsatımızın olmadığı *çünkü ne yazık ki yayımlanan türkçe eserleri olmayan...* yazarları da bulundurmasıyla gerçekten bu konuda belki de eşi benzeri olmayan bu hoş kitapta hangi yazarlar var, bir göz atalım mı sahi?
ama öncesine, bir şey daha kelam etmek istiyorum. bu güzel kitabın belki de en hoş kısımlarından bi tanesi, oldukça kısa ve tadında öyküler barındırması, aynı zamanda öyküden hemen önce yazar hakkında bizi oldukça hoş bir biçimde bilgilendirmesi.
öykülerin kısa ve tadında olması ile sıkılmadan bir oturuşta 4-5 yazar okuyabiliyorsunuz.
hadi gelin yazarlara hep birlikte göz atalım.
joseph sheridan le fanu, amelia ann blanford edwards, bram stoker, william wymark jacobs, saki, ambrose bierce, guy de maupassant, montague rhodes james, david herbert lawrence, algernon blackwood, carl jacobi, ernst theodor amadeus hoffmann, edgar allan poe, arthur machen, thomas burke, seabury quinn, howard phillips lovecraft, clark ashton smith, manly wade wellmann, robert ervin howard, august derleth, robert bloch, frank belknap long, raymond douglas bradbury, robert aickman, richard burton matheso, charles beaumont, harlan ellison, ramsey campbell, dan simmons, clive barker, stephen king ve david niall wilson.
bu güzel korku-gerilim, kara fantezi türlerine en büyük emeği vermiş ünlü yazarlar allan poe, lovecraft, stephen king gibi ustaların dışında, en az onlar kadar mükemmel yazan ama okuma fırsatımızın olmadığı *çünkü ne yazık ki yayımlanan türkçe eserleri olmayan...* yazarları da bulundurmasıyla gerçekten bu konuda belki de eşi benzeri olmayan bu hoş kitapta hangi yazarlar var, bir göz atalım mı sahi?
ama öncesine, bir şey daha kelam etmek istiyorum. bu güzel kitabın belki de en hoş kısımlarından bi tanesi, oldukça kısa ve tadında öyküler barındırması, aynı zamanda öyküden hemen önce yazar hakkında bizi oldukça hoş bir biçimde bilgilendirmesi.
öykülerin kısa ve tadında olması ile sıkılmadan bir oturuşta 4-5 yazar okuyabiliyorsunuz.
hadi gelin yazarlara hep birlikte göz atalım.
joseph sheridan le fanu, amelia ann blanford edwards, bram stoker, william wymark jacobs, saki, ambrose bierce, guy de maupassant, montague rhodes james, david herbert lawrence, algernon blackwood, carl jacobi, ernst theodor amadeus hoffmann, edgar allan poe, arthur machen, thomas burke, seabury quinn, howard phillips lovecraft, clark ashton smith, manly wade wellmann, robert ervin howard, august derleth, robert bloch, frank belknap long, raymond douglas bradbury, robert aickman, richard burton matheso, charles beaumont, harlan ellison, ramsey campbell, dan simmons, clive barker, stephen king ve david niall wilson.
devamını gör...
koronavirüsün bize öğrettikleri
ailemizle tanışmak .
devamını gör...
fakir baykurt
köy enstitülerinin bize kazandırdığı onlarca halkçı aydından biridir.
akla gelen başkaları:
mahmut makal
mehmet başaran
talip apaydın
ümit kaftancıoğlu
dursun akçam
yusuf ziya bahadınlı
hasan kıyafet
adnan binyazar
ve daha niceleri.
akla gelen başkaları:
mahmut makal
mehmet başaran
talip apaydın
ümit kaftancıoğlu
dursun akçam
yusuf ziya bahadınlı
hasan kıyafet
adnan binyazar
ve daha niceleri.
devamını gör...
tarihte yaşanmamış olaylar
bir ülkü tamer kitabıdır.
şairliğine hayran olduğum ülkü tamer’in bir öykü kitabını okumak fikri ilk başta beni ürkütmüştü ama şairinin kalemine güvenim sonsuz olduğu için ilk andaki tereddütüm yerini yeni bir şey karşısında duyulan heyecana bıraktı. iyi ki de öyle olmuş ve iyi ki de okumuşum.
tarihte anlatılan bütün başarılar, bütün ilerlemeler, bütün medeniyet adımları bana hep uydurma gelmiştir. sanki anlatıldığı gibi olmamıştır o olaylar. kazananlar yazmasa belki tarih bambaşka bir okumaya açık olabilirdi.
ülkü tamer de benim gibi düşünmüş, yani aslında ben onun gibi düşünmüşüm. ama o oturmuş bir de yazmış bunları. tarihte hiç yaşanmamış olayları anlatmış. ivan rubinoviç’in yükselişini de anlatmış dördüncü piramitin tarihini de, hatta yetinmemiş brütüs’ü de anlatmış. çin seddinde yapılan büyük koşunun tarihi bile var bu kitapta.
daha ne olsun! tarihi uydurmalarla okuyup bir ders çıkarmadan hayatlarımıza devam ederken aynı yalanların tekerrür etmesini bekleme safdilliği içindeyiz. yazarı tarafından uydurma olduğu açıkça beyan edilen bir tarih kitabı ise bizi bu aymazlıktan kurtarabilir.
tarihte hiç yaşanmamış olayları öğrenmek için ideal bir başvuru kitabı bu kitap.
şairliğine hayran olduğum ülkü tamer’in bir öykü kitabını okumak fikri ilk başta beni ürkütmüştü ama şairinin kalemine güvenim sonsuz olduğu için ilk andaki tereddütüm yerini yeni bir şey karşısında duyulan heyecana bıraktı. iyi ki de öyle olmuş ve iyi ki de okumuşum.
tarihte anlatılan bütün başarılar, bütün ilerlemeler, bütün medeniyet adımları bana hep uydurma gelmiştir. sanki anlatıldığı gibi olmamıştır o olaylar. kazananlar yazmasa belki tarih bambaşka bir okumaya açık olabilirdi.
ülkü tamer de benim gibi düşünmüş, yani aslında ben onun gibi düşünmüşüm. ama o oturmuş bir de yazmış bunları. tarihte hiç yaşanmamış olayları anlatmış. ivan rubinoviç’in yükselişini de anlatmış dördüncü piramitin tarihini de, hatta yetinmemiş brütüs’ü de anlatmış. çin seddinde yapılan büyük koşunun tarihi bile var bu kitapta.
daha ne olsun! tarihi uydurmalarla okuyup bir ders çıkarmadan hayatlarımıza devam ederken aynı yalanların tekerrür etmesini bekleme safdilliği içindeyiz. yazarı tarafından uydurma olduğu açıkça beyan edilen bir tarih kitabı ise bizi bu aymazlıktan kurtarabilir.
tarihte hiç yaşanmamış olayları öğrenmek için ideal bir başvuru kitabı bu kitap.
devamını gör...
artık görüşülmeyen yakın arkadaş
canlı ve cansız herşeyin bir ömrü olduğu gibi; duyguların, arkadaşlıkların da bir ömrü var. kimisi 1 ay, kimisi 4 yıl, kimisi iki taraftan biri ölene kadar...
her gece sabaha; her yaz da kışa ulaşıyor, ne hüzne ne mutluluğa ne de herhangi bir kavrama bağlanmamak, onun da bir müddet sonra yerini zıttına bırakacağının farkında olmak gerek.
ister dargın şekilde olsun isterse de araya zaman girsin, fark etmez. ölümün sadece canlılar için olmadığını en çok duygular sayesinde fark ederiz. hayat bu, tek mutlak gerçeğin sadece bize özel olduğunu düşünecek kadar bencil olmamak lazım.
ve bazen bazı arkadaşlarla görüşmemek, görüşmekten çok daha hayırlıdır...
her gece sabaha; her yaz da kışa ulaşıyor, ne hüzne ne mutluluğa ne de herhangi bir kavrama bağlanmamak, onun da bir müddet sonra yerini zıttına bırakacağının farkında olmak gerek.
ister dargın şekilde olsun isterse de araya zaman girsin, fark etmez. ölümün sadece canlılar için olmadığını en çok duygular sayesinde fark ederiz. hayat bu, tek mutlak gerçeğin sadece bize özel olduğunu düşünecek kadar bencil olmamak lazım.
ve bazen bazı arkadaşlarla görüşmemek, görüşmekten çok daha hayırlıdır...
devamını gör...
kafası karışık biriyle tanışmak
“şu zamanda kafası karışık olmayan
mı var allasen” diyeceğim başlık.
yalnız bu kafa karışıklığı, karşımızdakinin eski sevgilisini unutamamasından kaynaklanıyorsa, hah işte o* hiç çekilmez. ailevi sorunlardan kafası karışıksa da muhtemelen yalandır.
kendi kafa karışıklığımızı bastırmasın diye bu iki türden uzak durmak en akıllıca olandır.
mı var allasen” diyeceğim başlık.
yalnız bu kafa karışıklığı, karşımızdakinin eski sevgilisini unutamamasından kaynaklanıyorsa, hah işte o* hiç çekilmez. ailevi sorunlardan kafası karışıksa da muhtemelen yalandır.
kendi kafa karışıklığımızı bastırmasın diye bu iki türden uzak durmak en akıllıca olandır.
devamını gör...
dünya regl günü
evet bugünün yukarda kalacak olan başlıklarından. komiklikler şakalar evet evet hepsi bizlerle olacak! tüm kadınlarımızın bu hijyen gününü kutluyorum. ve reglin kadınların sağlıklarına delalet olan normal biyolojik bir döngü olduğunu bir kez daha belirtmeyi elzem buluyorum regl ağrısının abartılmasıcılar gelmeden evvel.
devamını gör...
piyango
sözlük anlamı; bir düzenleme kuruluşu tarafından basılan pek çok numara ya da simgenin satışa sunulmasından sonra, herhangi bir kura usulü ile çekimlenip, kazanlarının belirleneceği bir şans oyunu olarak nitelendirilebilir.
italyanca kökenli bir sözcükmüş. italyancada bianco; beyaz anlamına geliyormuş ve bir desteden beyaz kağıdın çekilmesiyle başlamış hikayesi.
mecazlı kullanımları da yaygın olarak duyulagelir. (örnek: kahretsin, piyango gene bana vurdu, artık kim bilir kaç saat, bu lanet dosyaları ayıkla, dur!)
pek çok insana -gereksiz- umut vaat eden bir oyun olması nedeniyle, özellikle türkiye gibi ülkelerde, belirli günlerde büyük önem arz eden bir şans oyunu olan piyangoya benim babam da büyük umutlar bağlar, her yılbaşı çekilişinden önce, onluk seriler halinde satın alır ve günlerce, eğer çıkarsa yapacaklarının hayallerini anlatırdı.
sırf bu nedenle bile geleneksel olarak satın almaya devam ettiğimiz 'milli piyango' bileti satın almayı bu yıl itibariyle sonlandırmış bulunmaktayız.
bu yıl çoğu -bağımlı- kimse de, benim gibi düşünüp satın almayacak piyango bileti falan. bakalım, bizim bu seneki yeni yıl hayallerimizden biri de, bizdeki piyango idaresini satın alanların batacağını hayal etmek falan olsun. umarım bu yıl, herkesin başına kendi talih kuşunun konacağı bir yıl olur. hepimizin beklentisi başka bir 2020 yaşamamak. ya da sadece şöyle diyelim yeter; gelen yıl gideni aratmasın. başka ihsan istemezük.
italyanca kökenli bir sözcükmüş. italyancada bianco; beyaz anlamına geliyormuş ve bir desteden beyaz kağıdın çekilmesiyle başlamış hikayesi.
mecazlı kullanımları da yaygın olarak duyulagelir. (örnek: kahretsin, piyango gene bana vurdu, artık kim bilir kaç saat, bu lanet dosyaları ayıkla, dur!)
pek çok insana -gereksiz- umut vaat eden bir oyun olması nedeniyle, özellikle türkiye gibi ülkelerde, belirli günlerde büyük önem arz eden bir şans oyunu olan piyangoya benim babam da büyük umutlar bağlar, her yılbaşı çekilişinden önce, onluk seriler halinde satın alır ve günlerce, eğer çıkarsa yapacaklarının hayallerini anlatırdı.
sırf bu nedenle bile geleneksel olarak satın almaya devam ettiğimiz 'milli piyango' bileti satın almayı bu yıl itibariyle sonlandırmış bulunmaktayız.
bu yıl çoğu -bağımlı- kimse de, benim gibi düşünüp satın almayacak piyango bileti falan. bakalım, bizim bu seneki yeni yıl hayallerimizden biri de, bizdeki piyango idaresini satın alanların batacağını hayal etmek falan olsun. umarım bu yıl, herkesin başına kendi talih kuşunun konacağı bir yıl olur. hepimizin beklentisi başka bir 2020 yaşamamak. ya da sadece şöyle diyelim yeter; gelen yıl gideni aratmasın. başka ihsan istemezük.
devamını gör...
sefarat
(bkz: sefarad yahudileri)
devamını gör...
büyük telegram göçü
herkesin kafasının iyice karıştığını belli eden bir durum. yerli olsun yabancı olsun farklı mesajlaşma uygulamalarının hepsinde verilerimize ulaşma imkanı var zaten. hangimiz kullanım koşulları vb. yazıların tamamını okuyarak anladım diye işaretliyoruz? oradaki bir cümlenin bizim aleyhimize kullanabileceğini bilerek onaylıyoruz zaten. yarın birgün telegram vb. nin de gerçek yüzünü kullanarak öğreniriz. teknoloji ve sosyal medya her geçen gün tehlikesinin dozunu arttırarak devam ediyor. eskiden az teknoloji az dert vardı. daha masum kullanıyorduk teknolojiyi de. şu anda her ortamı kötüye kullanmak için elimizden geleni yapıyoruz. o yüzden hangi uygulamayı kullanmışız umursamıyorum, her şeyi zararlı hale getiriyoruz çünkü...
devamını gör...
yeşil göz vs mavi göz
iki rengide barındırıyor soranlara ne yeşil ne mavi diyebiliyorum. giydiklerine,mevsime hava koşullarına bağlı değişiyor ve özellikle ağlanıldığı zaman daha mavi olduğunu fark ettim. ve merak için kahverengi lens aldım.işte insan hep kendinde olmayanı ister sayın yazarlar.* )
bunu niye anlattığım ise kısacası insana kattığı bir şey yok sözlükçüler,sadece göz makyajı yapıldığı zaman daha çok belli olur. ek olarak sağlıksız göz renkleridir.
bunu niye anlattığım ise kısacası insana kattığı bir şey yok sözlükçüler,sadece göz makyajı yapıldığı zaman daha çok belli olur. ek olarak sağlıksız göz renkleridir.
devamını gör...



