yazarların kendinde en nefret ettiği özellik
hep kendimden önce başkalarını düşünüyorum. aman o üzülür aman o hasta olur aman aman aman! bir süre sonra salaklık oluyor artık.
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
düzensiz uyku düzenim sağolsun.
akşam 10 gibi gelen uykum yatağa girince kaçıyor. ağzım esnemekten kapanmıyor ama yok uyuşamıyoruz kendileriyle.uyku denilen hain sabahlatiyor beni. gece 3'den önce uyku zaten haram.semazen gibi dönüyoruz yatakta. sonrasında kulaklıkla müzik dinleyerek uyuyakalıyorum.
arada en büyük yandaşı reflü giriyor devreye. sonra yatağın içinde yar yine bana haram geceler şarkısını whisliyorum.
akşam 10 gibi gelen uykum yatağa girince kaçıyor. ağzım esnemekten kapanmıyor ama yok uyuşamıyoruz kendileriyle.uyku denilen hain sabahlatiyor beni. gece 3'den önce uyku zaten haram.semazen gibi dönüyoruz yatakta. sonrasında kulaklıkla müzik dinleyerek uyuyakalıyorum.
arada en büyük yandaşı reflü giriyor devreye. sonra yatağın içinde yar yine bana haram geceler şarkısını whisliyorum.
devamını gör...
bir işten anlayıp çaktırmamak
“benim bilgisayara bi format atsana ya” cümlesinden uzak durmak için idealdir
devamını gör...
bir gün öleceğini bile bile yaşamak
doya doya yaşayabilmek için gerekli olan bilinçtir. bir sonun var olduğunu bilen kişinin hayatı daha anlamlıdır, daha tutkuludur; sevdiklerine sarılmadan önce bunun son olabileceğini bilir ve daha sıkı sarılır, evden çıkmadan önce annesini mutlaka öper, yeni aldığı elbiseyi giymek için özel bir günün gelmesini beklemez. ölmekten korksak da yaşamak ağır basmalı biraz da sevgili yazarlar*
devamını gör...
sözlükte siyaset istemiyoruz
siyasetin, hayatın her alanında olduğunu bilmeyen yazar beyanıdır.
devamını gör...
ekşi'den normal sözlük'e darbe girişimi
ekşi sözlüğü gereğinden fazla abartmayın. çok da süper bir yer değil. ne kadar din düşmanı varsa orada.
devamını gör...
güney kore hayranı liseli kızlar
herkesin ilgisini çeken biryer vardır.o yıllarda bende de latin hayranlığı vardı,gerçi hala var..
devamını gör...
domestic hıyar
insanların yüzünü gülümseten, içi içine sığmayan sözlük abimizin doğum günüymüş. görür iç karartıcı yazımı hemen nickaltına koşar ya da bir mesaj atar. kızım bu ne böyle azıcık neşelen der. bugün de isterim ki senin yüzün gülsün. hatta arttırıyorum her gün gülsün. ne kadar büyük olsanda herkes senin 18 inden gün almış bir delikanlı olduğunu biliyor.
off millet bu yaptığımıza nickaltı yalakacılığı diyooo abii.. bir de ben muziplik yapmadan duramam bilirsin hemen durumu kurtarayım o zaman. aslan ha aslan burcu bak bu olmayacaktı!
bir aslan miyav dedi minik fare kükredi, fareden korktu kedi pırrr diye uçuverdi..
doğum günü çocuğuna gelsin benden..
off millet bu yaptığımıza nickaltı yalakacılığı diyooo abii.. bir de ben muziplik yapmadan duramam bilirsin hemen durumu kurtarayım o zaman. aslan ha aslan burcu bak bu olmayacaktı!
bir aslan miyav dedi minik fare kükredi, fareden korktu kedi pırrr diye uçuverdi..
doğum günü çocuğuna gelsin benden..
devamını gör...
ressamın günlüğü
bir yagami light ukdesidir.
bir jose saramago kitabıdır.
jose saramago’nun türkçeye çevrilmiş kitaplarının neredeyse tamamını okudum ve hemen hepsine de büyük hayranlık duydum. özellikle de favori kitabım olan bütün isimler’e.
bu kitap jose saramago’nun ilk romanı ve benim jose saramago kitapları arasından sevmediğim tek kitabı. sanki yazar bu kitabı jose saramago olmadan önce yazmış. üslubu ve yazı dili bile farklı.
çok yetenekli olmadığını düşündüğümüz bir ressamın aldığı bir portre yapma işini bir tülü hakkıyla yerine getirememesi üzerine büyük ressamlardan ilham, feyz ve örnek almak üzere italyaya gitmesi üzerinden işleten romanın konusu ilgi çekici olsa da bir türlü zihnimde oturmayan yerler var romanda.
jose saramago okumaya bu romanla başlarsanız yazarın gelişimini ve kendini bulmasını takip etmek açısından iyi bir hareket olabilir. ancak diğer kitaplarını okuyup bu romana dönerseniz sizin için can sıkıcı bir deneyim olması kuvvetle muhtemeldir.
ben okurken zorlansam da yazara olan büyük hayranlığım ve sevgim sayesinde kitabı okuyup bitirdim. siz de okuyun ama fazla bir beklenti içinde olmayın.
bir jose saramago kitabıdır.
jose saramago’nun türkçeye çevrilmiş kitaplarının neredeyse tamamını okudum ve hemen hepsine de büyük hayranlık duydum. özellikle de favori kitabım olan bütün isimler’e.
bu kitap jose saramago’nun ilk romanı ve benim jose saramago kitapları arasından sevmediğim tek kitabı. sanki yazar bu kitabı jose saramago olmadan önce yazmış. üslubu ve yazı dili bile farklı.
çok yetenekli olmadığını düşündüğümüz bir ressamın aldığı bir portre yapma işini bir tülü hakkıyla yerine getirememesi üzerine büyük ressamlardan ilham, feyz ve örnek almak üzere italyaya gitmesi üzerinden işleten romanın konusu ilgi çekici olsa da bir türlü zihnimde oturmayan yerler var romanda.
jose saramago okumaya bu romanla başlarsanız yazarın gelişimini ve kendini bulmasını takip etmek açısından iyi bir hareket olabilir. ancak diğer kitaplarını okuyup bu romana dönerseniz sizin için can sıkıcı bir deneyim olması kuvvetle muhtemeldir.
ben okurken zorlansam da yazara olan büyük hayranlığım ve sevgim sayesinde kitabı okuyup bitirdim. siz de okuyun ama fazla bir beklenti içinde olmayın.
devamını gör...
insan neden okumalı sorunsalı
okumak, başlı başına kabuğundan başını çıkarmaktır. senin dışında insanlar tanırsın kitaplarda, yaşadıkların dışında duygularla karşılaşırsın. güzel yazılmış bir kitap çıktığında karşına, kelimeler arasındaki ritmi bile duyabilir kulakların.
okumayı sevmem yaşar öğrenirim diyorsan; çevrendeki insanların hikayelerini baştan sona hiç bilemeyeceksin. onları uzaktan bu kadar uzun izleyemeyeceksin...
okumak göz kapaklarını kapattığında zihin dünyanın açılmasıdır. hayal gücünü zorlamaktır. yeni kelimelerle ve konuşma tarzları ile karşılaşmaktır.
okumak, kötülük görmeden kötülüğü tanıya bileceğin en masum öğrenme sahasıdır. kitaplar sana kötülük nedir diye sorgulatır...
bir üst perdeden okursan yazarı bile katabilirsin işin içine!
çünkü her yazar, yazdığı her kitapta kendini de gizlemiştir bir köşeye...
okumak, yeni ülkelere gitmek, yeni jargonlar duymaktır. okumak farklı kültür sofralarına misafir olmaktır.
yaşamadığın hikayelerin bile acısını yaşarsın içinde. öğrendiğin her bilginin gücünü hissedersin zihninde. severek kitap okumak gibisi var mı?
okumakta sorun yok, sen ne okuyacaksın???
okumayı sevmem yaşar öğrenirim diyorsan; çevrendeki insanların hikayelerini baştan sona hiç bilemeyeceksin. onları uzaktan bu kadar uzun izleyemeyeceksin...
okumak göz kapaklarını kapattığında zihin dünyanın açılmasıdır. hayal gücünü zorlamaktır. yeni kelimelerle ve konuşma tarzları ile karşılaşmaktır.
okumak, kötülük görmeden kötülüğü tanıya bileceğin en masum öğrenme sahasıdır. kitaplar sana kötülük nedir diye sorgulatır...
bir üst perdeden okursan yazarı bile katabilirsin işin içine!
çünkü her yazar, yazdığı her kitapta kendini de gizlemiştir bir köşeye...
okumak, yeni ülkelere gitmek, yeni jargonlar duymaktır. okumak farklı kültür sofralarına misafir olmaktır.
yaşamadığın hikayelerin bile acısını yaşarsın içinde. öğrendiğin her bilginin gücünü hissedersin zihninde. severek kitap okumak gibisi var mı?
okumakta sorun yok, sen ne okuyacaksın???
devamını gör...
nanahboozho
kızılderili mitolojisindeki yarı tanrı varlıktır. wenabozho ya da nanabushu diye de anılır.
nanahboozho tanrısal bir varlıktır ve çok güçlü bir kahramandır. bu özelliklerinin yanısıra yüce ruh’un dünyaya yolladığı yardımcıdır da.
insanlara bir nevi öğretmen olarak gönderilmiştir ancak yardımcı olması için gönderildiği insanlar kızılderili kabileleri olduğu için onlara öğretebilecekleri de sınırlıdır. nanahboozho insanlara karınlarını doyurmak için avlanmayı, tarım yapmayı ve balık tutmayı öğretir. ancak bunlar kızılderililer için yeterli olmayacağı için onlara isimleri ve bu isimlerin anlamını da öğretir.
nanahboozho tuhaftır, garip bir yarı tanrıdır. şekil değiştirme özelliğine sahiptir, hatta bir av esnasında öldürdüğü ayının beynini yemek için yılan haline gelmiş ancak bu şekil değiştirme neredeyse ölümüne neden olmuştur.
ama tabii ki yarı tanrı olduğu için ölümsüzdür. ne ateş yakabilir bu yarı tanrıyı ne de su boğabilir. kung fu tekniği ile sıcağın zihninden silmiş gibi ateşlerin arasına dalabilir ya da suyun en dibine inip yine de nefes almaya devam edebilir.
kızılderililer bu yarı tanrıdan çok yardım görmüş olsa da öfkelendiği zaman ne yapacağı belli olmadığı ve çok da çabuk öfkelendiği için onunla ilgili ciddi sıkıntılar da yaşamıştır.
adalete çok inanan nanahboozho sinirlendiğinde çok da adil bir tanrı değildir. ağaçları kırbaçlayıp hayvanları parçaladığına şahit olursanız eğer sakinliğinizi koruyun.
wat cheer!
nanahboozho tanrısal bir varlıktır ve çok güçlü bir kahramandır. bu özelliklerinin yanısıra yüce ruh’un dünyaya yolladığı yardımcıdır da.
insanlara bir nevi öğretmen olarak gönderilmiştir ancak yardımcı olması için gönderildiği insanlar kızılderili kabileleri olduğu için onlara öğretebilecekleri de sınırlıdır. nanahboozho insanlara karınlarını doyurmak için avlanmayı, tarım yapmayı ve balık tutmayı öğretir. ancak bunlar kızılderililer için yeterli olmayacağı için onlara isimleri ve bu isimlerin anlamını da öğretir.
nanahboozho tuhaftır, garip bir yarı tanrıdır. şekil değiştirme özelliğine sahiptir, hatta bir av esnasında öldürdüğü ayının beynini yemek için yılan haline gelmiş ancak bu şekil değiştirme neredeyse ölümüne neden olmuştur.
ama tabii ki yarı tanrı olduğu için ölümsüzdür. ne ateş yakabilir bu yarı tanrıyı ne de su boğabilir. kung fu tekniği ile sıcağın zihninden silmiş gibi ateşlerin arasına dalabilir ya da suyun en dibine inip yine de nefes almaya devam edebilir.
kızılderililer bu yarı tanrıdan çok yardım görmüş olsa da öfkelendiği zaman ne yapacağı belli olmadığı ve çok da çabuk öfkelendiği için onunla ilgili ciddi sıkıntılar da yaşamıştır.
adalete çok inanan nanahboozho sinirlendiğinde çok da adil bir tanrı değildir. ağaçları kırbaçlayıp hayvanları parçaladığına şahit olursanız eğer sakinliğinizi koruyun.
wat cheer!
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
after all this time? always
devamını gör...
l'existentialisme est un humanisme
sartre'in 1945 yilinda yaptigi bir konferansin, 1946 yilinda yayimlanmis yazili hali. sartre, bu kitapta kendi varolusculuk konseptini anlatir. sartre'a gore "varolus, özden once gelir". bundan dolayi insani, yaptiklari tanimlar. insanin ozu ya da dogasi degil. sartre, "insan özgür olmaya mahkumdur" der. yani, insan her karari almakta ozgurdur ve her kararindan da sadece kendisi sorumludur.
sartre'in fikrini elestirmeden once, sartre'in gecmisini gozden gecirmek gerek. sartre, ikinci dunya savasi fransa'sinda, isgalci nazi almanya'sina karsi direnise katilmistir. ancak isgal boyunca, direnisciler nufusun cok kucuk bir kismindan olusuyordu. fransizlarin yuzde sekseni isgale karsi pasif kalmayi tercih etmisti.
sartre, insanin her kararinda ozgur oldugunu gostermek icin ikinci dunya savasi ornegini kullaniyor:
eger, direnise katilmayi secerseniz olebilirsiniz. direnise katilmayi secmeyip hicbir sey yapmazsaniz, o zaman hayatiniz tehlikeye girmez. ancak, nazi isgaline ve isgal boyunca almanlarin yaptiklarina karsi tepkisiz kalmaktan sorumlu olursunuz. bir kararin sonucunda olum olsa bile bu karari almakta ozgursunuz. olumden korkup direnmemeyi tercih etdiginizde ise bu kararinizdan sorumlusunuz. nasil bir tehdit ile karsi karsiya kaldiginiz, aldiginiz kararin sorumlulugu sizin. sartre'a gore insani tanimlayan aldigi kararlardir, niyeti degil. tabii sunu unutmamak gerek: sartre, insanin sinirsiz opsiyonlari olmadigini kabul ediyor. insanin sorumlu ve ozgur oldugu sadece gercekte olan opsiyonlar arasindan verdigi karar.
sartre'in fikrini elestirmeden once, sartre'in gecmisini gozden gecirmek gerek. sartre, ikinci dunya savasi fransa'sinda, isgalci nazi almanya'sina karsi direnise katilmistir. ancak isgal boyunca, direnisciler nufusun cok kucuk bir kismindan olusuyordu. fransizlarin yuzde sekseni isgale karsi pasif kalmayi tercih etmisti.
sartre, insanin her kararinda ozgur oldugunu gostermek icin ikinci dunya savasi ornegini kullaniyor:
eger, direnise katilmayi secerseniz olebilirsiniz. direnise katilmayi secmeyip hicbir sey yapmazsaniz, o zaman hayatiniz tehlikeye girmez. ancak, nazi isgaline ve isgal boyunca almanlarin yaptiklarina karsi tepkisiz kalmaktan sorumlu olursunuz. bir kararin sonucunda olum olsa bile bu karari almakta ozgursunuz. olumden korkup direnmemeyi tercih etdiginizde ise bu kararinizdan sorumlusunuz. nasil bir tehdit ile karsi karsiya kaldiginiz, aldiginiz kararin sorumlulugu sizin. sartre'a gore insani tanimlayan aldigi kararlardir, niyeti degil. tabii sunu unutmamak gerek: sartre, insanin sinirsiz opsiyonlari olmadigini kabul ediyor. insanin sorumlu ve ozgur oldugu sadece gercekte olan opsiyonlar arasindan verdigi karar.
devamını gör...
instagram biosuna yazılan tuhaf tanımlamalar
cecelist.
21
kün fe yekün.
falanca üniversitesi falanca bölüm.
afilli bir söz.
şunun anası, bunun babası, evinin yiğidi, gözünün nuru. aptalca şeyler işte.
21
kün fe yekün.
falanca üniversitesi falanca bölüm.
afilli bir söz.
şunun anası, bunun babası, evinin yiğidi, gözünün nuru. aptalca şeyler işte.
devamını gör...
domestic hıyar
bir zamanlar çok sevdiğim ama artık sözlükte olmayan bir yazarı anımsatan yazar.
tanımlarını keyifle okuyorum. bu kadar kısa bir zamanda sözlük halkının sevgisini kazandığı içinde ayriyaten tebrik ediyorum*
tanımlarını keyifle okuyorum. bu kadar kısa bir zamanda sözlük halkının sevgisini kazandığı içinde ayriyaten tebrik ediyorum*
devamını gör...
bombus arısı
bir çeşit yaban arısı.
böcek ve benzeri yaratık fobisi olanlar tıklamasın lütfen
tombalak görüntüsüyle diğer arılara kıyasla çok sevimli olan bu arılar, normalde avustralya ve yeni zelanda kökenli ve seracılık için çok yararlı bir tür. polenleri oldukça hızlı topluyorlar ve genellikle zararsızlar. kendisini tehlikede hissederse tabi ki zararlı bir canlıya dönüşür ve tırtıklı iğnesi ile birçok kez sokabilir hedefini.
böcek ve benzeri yaratık fobisi olanlar tıklamasın lütfen
tombalak görüntüsüyle diğer arılara kıyasla çok sevimli olan bu arılar, normalde avustralya ve yeni zelanda kökenli ve seracılık için çok yararlı bir tür. polenleri oldukça hızlı topluyorlar ve genellikle zararsızlar. kendisini tehlikede hissederse tabi ki zararlı bir canlıya dönüşür ve tırtıklı iğnesi ile birçok kez sokabilir hedefini.
devamını gör...
hazall
panikle bir sorunumu çözmek amacıyla yazdığım sevgili moderatördür. kendisi çok ama çok yardımsever ve tatlıdır tersini düşünen insan değildir net.
devamını gör...
ailenin istediği kişi olmamak
keşke bir de o büyük beklentileri karşılamanızı isterken bir de destek olsalar.
devamını gör...

