t; sözlükte çok sayıda israilli yazar mı var? sorusunu akla getirmiş başlık.

zulüm zulümdür, kim yaparsa yapsın. mesele toprak cart curt değil, yapılan zulümdür.
devamını gör...

hep yeniden sevin. sevgi olmasa bu hayat çekilmez çünkü.
devamını gör...

gün size aysın, bizim morellerimiz bozuk...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nicki beni hüzünlendiren ve penguenlere ayrı bir ilgisi olan tatlı mı tatlı yazar.

başlıklara cuk oturan karikatürleri de unutmayalım.*

seviyoruz efendim.*
devamını gör...

lisede 4 yaz boyunca muğla akyakada günlük tur teknelerinde çalısmıştım.

günlük programı şöyle anlatayım;
saat 7.30 8.00 gibi uyandırdık aramızdaki en genç gemiciye para verip pastaneye poğaça simit aldırmaya gönderiridik. o sırada aşçımız hemen kahvaltılılıkları hazırlarken geri kalanımızda masaları silip, küllükleri masalara atıp geceden aldığımız rezervasyonları kişi sayısına göre kağıtlara yazıp masaların üstündeki küllüğün altına yerleştirirdik.
bizim çaylak gemici gelincede bir güzel kahvaltımızi yapardık.

saat 9 a doğru teknenin kıç kısmındaki platfotma gelip müsterilerin gelmesini beklerdik. gelenlerinde sahil güvenliğe aktaracağımız bilgilerini alıp tekneye yerleştirirdik.

tekne kapasitesi 200 kişi ama sahil güvenliğin bize verdiği taşıma kapasitesi 170 olduğundan 170 kisiyi doldurunca sefere başlama işaretini kaptan bana vira diyerek verir, bende arkadan halatlar çözülünce çapayı çekemeye başlardım.

saat 10.30 da sefere başladıktan sonra iki farklı koyda 45 er dakikalık yüzme molası verip saat 12 1 doğru sedir adası açıklarında tekneyi alarga pozisyonunda bırakıp yemek servisine başlardık. 170 kişinin yemeğini yaklaşık 40 dakikada verip sedir adası iskelesine yanaşırdık.

sedir adasına bağlı olarak 2 saat kalırdık, o sırada yolcular adada gezerken bizde yemek servisinin ardındaki temizliğe girişirdik.

sonra ben yine platforma çıkar tekneye giren yolcuları saymaya başlardım. yolcular tam olduğunda yine vira komutuyla sefere devam ederdik.

3 koyda daha yüzme molası verdikten sonra yavaş yavaş dönüs yoluna başlar o sırada da okanla birlikte bar hesaplarını toplamaya başlardım. (tur ücretine sadece yemek dahil. içecekler extra konsepte çalışıyorduk)

limana gelip tekneyi sağ salim bağladıktan sonra yolcuları uğurlardık.

5 10 dakika mola verip sigara içip kaptanın gelip hadi geçmiş olsun tayfa demesini beklerdik. kaptan gelip günlük değerlendirmeyi yaptıktan sonra gider okanda herkese görevini söyleyip teknenin arkasına geçip yarinki turun rezervasyonlarını almaya başlardı. tabi benim görevimde 2 motoru ve 2 jeneratörü kontrol edip yağına suyuna kayışlarına bakmaktı. varsa bi arıza kaptana bildirmekti.

neyse gelelim başlığın konusuna.

yukarıda anlattıklarımı okudunuz. günler çok yoğun geçerdi. hatta sadece teknik kısımları anlattım birde insanlarla uğraşma, onları memnun etme olayları var onlar başka bir entry konusu.

tüm bu olanlardan sonra gece denize girmek benim için o kadar rahatlatıcı o kadar dinlendirici gelirdi ki sormayın.

gece denize girip sahilden bir miktar açılıp suyun üstünde sırt üstü yatıp gökyüzündeki milyonlarca yıldızı izlemek...

anlayamazsınız
devamını gör...

çok üzüldüm..bu kızın vebali bu herifleri ülkeye sokanlardır
devamını gör...

günümüz devletleriyle osmanlı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"insan doğan yine insan ölseydi
dünyada haksızlık,kavga olmazdı"

neşet ertaş
devamını gör...

dinin içinde kadın bence tamamen ast bir konumda ki dünyadaki tek tanrılı dinlerin hepsi ataerkil olduğundan kadına her zaman nasıl olması gerektiğini söyleyip erkek hegemonyasına sokmak istemektedir.
cennet annelerin ayaklarının altındadır gibi güzellemelere aldanmamak gerekir. böyle denmesinin sebebi bile annenin orada üretken bir kadın rolü üstlenmesidir. mesela kısır bir kadın anne olamaz dolayısıyla cennet onun ayakları altında değildir. kadın burada cennetlikse eğer erkeğin neslinin devamını sürdürebildiği sürece böyledir.

yine bu ataerkil dinde kadın bir kaburgadan yaratılmıştır. bunu bir aşağılıklık olarak görmez dindarlar ama bunun aşağılık bir şey olduğunu hepimiz anlıyoruz çünkü kadın doğrudan tanrının yarattığı bir varlık değil erkekten yarattığı bir varlık. yani aslında tam olarak bir " subordinate " ki ortaçağda'da kadınları sekülerlik ile suçlayıp aşağılık olarak görmüşlerdir ve neredeyse tüm dinler her zaman kadına üstten bakmışlardır. oysa eski toplumlarda tanrıçalar vardır, kadın memesi ve vajinası bir bereket sembolüdür ve 60 metre uzunlukta kadın memesi yapıldığını biliyoruz. mesela kıtalardan söz edilirken kadınlara ait bir zamir kullanılırmış.

kadınları hafifçe ( neye ve kime göre hafifçe bu soruyu da sormadan edemiyorum ) dövmek, saçını kapatmıyorsa kazıtmak, üzerine kuma getirmek gibi eylemler de ataerkil dinlerde yaygın ve oldukça uygundur. tabi bunların şartları vardır diye saçmalayanlar olacak yok eşitlik falan diye de inandığınız tanrı bile eşit ve adil değilken yaratılmış bir varlıktan eşitlik ve adalet beklemek trajikomik kalıyor.

ayrıca özellikle cinsellik konusunda bir günah işlenmiş ise kadının cezası erkeğe göre çok daha ağırdır çoğu zaman.

the use of anaesthetics was at first denounced as impious, particularly in childbirth, since the bible declared that the pains of labour are a punishment for the sin of eve. ın 1591, a scotch lady named eufame macalyane was burnt alive for seeking relief from the pains of childbirth; and in the nineteenth century simpson’s use of chloroform was denounced by innumerable parsons. he succeeded in proving that it was all right to give anaesthetics to men, because god put adam into a deep sleep when he extracted his rib to make eve; but male ecclesiastics remained unconvinced as regards the sufferings of women.

incil havva’nın günahları için doğum sancısının bir ceza olduğunu söylediğinden dolayı anestezi özellikle doğumda (dine karşı ) bir saygısızlık olarak ilan edildi. 1591 yılında e.m adında iskoç bir hanımefendi doğum sancısının ağrılarından kurtulmak için bir çözüm aradığından diri diri yakıldı ve 19. yüzyılda ise simpson’ın kloroform kullanımı sayısız papaz tarafından kınandı. anestezinin erkeklere verilmesinin caiz olduğunu ispat etti çünkü tanrı havva’yı yaratmak için adem’in kaburgasını söktüğünde onu derin bir uykuya daldırtmıştı ancak erkek rahipler kadının acı çekmemesi konusunda ikna olmamıştı.

not : namus yüzünden öldürülen bir erkek var mı?
devamını gör...

bizim ülkemizde kadın hala insan olduğunu anlatmaya çalışıyor hala yaşamaya çalışıyor adam kalkmış diyor ki bizim ülkemizde böyle kadınlar var mı... her günümüz survivor abicim ne anlatıyosun sen acaba??
devamını gör...

sahiplenme tribi. kadının bedenini kendisininmiş gibi sahiplenir. kadın cinayetlerinin altında yatan sebep.
devamını gör...

birkaç yıldır vakitten vakite sohbetdaşı olduğum, daha önce aynı sözlükte yer aldığımız güzel insan. içtenliğiyle, samimiyetiyle bulunduğu her ortamda yeri ayrıdır. başımın üzerinde yeri var.*
devamını gör...

lütfen terbiyenizi takının:
başında lütfen olması ve içinde terbiye sözcüğü geçmesi sizi yanıltmasın; aslında içinde kinaye olan ağır bir laftır.
terbiye eskiden at yada beygir gibi binek hayvanlarının baş kısmına takılan ve gem, dizgin, gözlük ve başlık gibi unsurlar içeren ve binek hayvanının başı boş hareket etmemesini sağlayıp onu yönetmeye yarayan bir aracın adıydı.
terbiyenizi takının diyen bir kişi , size dolaylı yoldan at, beygir, eşek gibi bir binek hayvanı olduğunuzu ve terbiye adı verilen özel binek başlığınızı takmadan dolaşıyorsunuz, galiba sahibiniz başıboş bırakmış; lütfen terbiyenizi takının demek istemektedir.
devamını gör...

geçen sene ağustos ayında yani bundan 4-5 ay önce mecliste paket halinde kabul edilen, paketin içerisinde; kişilerin kendisine ait her türlü bilgi, belge, konuşma, demeç ve söylemlerin aleyhte kullanılması veya itibarı zedeleyici unsurları oluşturması sebebiyle doğabilecek olumsuzlukları engellemek amacıyla “unutulma hakkı” olarak tanımlanan yasal hakkını kullanmıştır.

post-truth dönemin hukuki bir zeminini oluşturmak olarak bakılırsa çok tehlikelidir.
devamını gör...

hasta la vista, baby
devamını gör...

aynı dili konuşmamıza rağmen anlamamazlıktan gelen insanlar olabiliyor.
devamını gör...

o kişiye karşı tahammülün kalmamasıdır.
devamını gör...

tanımlarım 2 beğeni alınca hissettiğim durumdur .
devamını gör...

hiç olmazsa 2 aylık olsaydı dediğim özellik. her ay her ay can mı dayanır 1441 karmaya? ay sonu nasıl gelecek, taş mı yiyecek bu insanlar?
devamını gör...

hayatın kendisi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim