yalnız yaşayacağı ilk evine taşındığı an.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"bulamazsın beni bende
araya ayrılık girmiş
sen nerdesin ben nerde..."

hak edilmeyen sevgilerde değersiz olduğunuzu söyleyen kişileri hiçbir zaman umursamayın arkadaşlar.
onlara aynı şekilde sözlerini iade ediniz.
onlar, kendi yaptıklarını bilmeyen kendini mükemmel sanan ama yüreği de ciğeri de beş para etmez kişilerdir.
hayatınız biricik, bu süreçte hatalar olur ders çıkarırsınız ve her zaman eskisinden daha güçlü olduğunuzu unutmayın.
hayatınız için siz gereklisiniz, diğerleri değil.
sevin, sevilin değer gördüğünüz yerlerde olmanız dileğiyle...
devamını gör...

beynimin içindeki.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

alerji aşısı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

'evlenince değişir' düşüncesiyle evlenmeyin. eğer karşınızdaki kişinin beğenmediğiniz bir huyu veya davranışı varsa ve birbirimizi çok seviyoruz evlenince mutlaka değişir diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. çünkü ne siz ne de karşınızdaki kişi evlenince değişmiyor, huylu huyundan vazgeçmiyor.
devamını gör...

her ne kadar ilk filmin yanına bile yaklaşamayacak olsa da, post apokaliptik evren filmleri seven bünyelere ilaç gibi gelecektir. çocukluğumuzdan bir parçanın devamıdır matrix 4. sinemada izleyeceğimdir. yeri ayrıdır.
fragmanı beğendim fakat bazı efektler 2021 teknolojisi ile göze batıyor. filme kadar o da düzelir sanırım. onun haricinde keanu abimizi o şekilde kalabalıkların arasında yalnız gördük... anılar canlandı. az biraz da hüzünlendik.

merakla bekliyoruz efendim.
devamını gör...

3 ya da daha fazla aynı tür atom içeren molekül.
devamını gör...

1995 yılında mehmet ali birand’ın sunduğu 32. gün programında doğu perinçek’in ertuğrul kürkçü’ye “alçak, p*şt” demesi. *
devamını gör...

adblock kullan diyenlerini hepsini ben not ediyorum merak etmeyin. intikamim aci olabilir.
devamını gör...

atatürk rozeti.
devamını gör...

mob: şiddet uygulayan düzensiz kalabalık
mobile vulgus: kararsız kalabalık
devamını gör...

otomatik portakal'ı hiç okumamıştım, onu bitireyim diyerek dahil olduğum etkinlik. yıl bitmeden bir kitap daha okumuş olayım.
devamını gör...

"hayatımın üstünde imkansız kuşlar uçuyor."
...
"çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım. bilmiyorsunuz. darmadağın gövdemi çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum."
...
"kaç meydanını okudum da bu hayatın
yalnız iki harf öğrendim ah!"
...
"sevinçli bir kalp, sevinçli bir çocuğa benzer ışıl: koşmak ister, salıncağa binmek ister."
devamını gör...

yüz temel eser listesine doğru emin adımlarla yürüyen başlık. evet, simyacı çok iyi kitap. hatta küçük prens, hayvan çiftliği... bu kitapları görmediğimiz tek yer kaldı, o da nevresim takımları.

kral ve hortlak - heinrich zimmer
devamını gör...

avam kamarası* ve lordlar kamarası* isimli iki meclisi bulunan parlamento. avam kamarası alt meclis, lordlar kamarası üst meclistir. avam kamarası daha yetkilidir.

ingiliz parlamentosu'nda yasa tasarısı iki mecliste ayrı ayrı tartışılır. fakat iki mecliste de aynı beş adım, aynı sırayla uygulanır:
- ilk okuma
- ikinci okuma
- komite aşaması
- rapor aşaması
- üçüncü okuma

ilk okuma yasa tasarısının avam kamarası'na ve lordlar kamarası'na resmi olarak sunulması aşamasıdır. bu aşamada tartışma veya oylama yoktur. tasarı basitçe tanıtılır ve ikinci okuma tarihi belirlenir.

ikinci okuma en önemli aşamadır. bu aşamada tasarının genel ilkeleri tartışılır ve oylama yapılır. tasarı ikinci okumayı geçerse bir sonraki aşamaya, yani komite aşamasına geçer. geçemezse tasarı düşer.

komite aşaması tasarının kamaranın ilgili komitesinde ayrıntılı bir şekilde ayrıntılı olarak ele alındığı aşamadır. komite üyeleri tasarıyı değiştirebilir veya yeni maddeler ekleyebilir ancak tasarıyı düşüremezler.

rapor aşaması komite başkanının, komitenin hazırladığı tasarıyı kamaraya sunduğu aşamadır. kamara tasarının değiştirilmiş şeklini gözden geçirir ve bu şekli üzerinde değişiklik yapabilir.

üçüncü okuma son aşamadır. bu aşamada ayrıntılı bir tartışma yapılmaz sadece bazı küçük değişiklikler yapılabilir. ancak kamara tasarının son halinden hoşnut olmazsa, yasa tasarısı komisyona geri gönderilebilir. tasarının son hali kamaraya geldiğinde oylama yapılır. kamara üyeleri oylama yoluyla tasarıyı kabul edip etmemeye karar verirler.

eğer bu adımlar sonucunda avam kamarası ve lordlar kamarası ortak bir karara varamazsa, birbirlerinin önerdiği değişiklikleri tartışarak tasarıyı geri gönderirler. bu süreç "pin pon süreci" olarak bilinir. ancak ingiliz parlamentosu asimetrik bir parlamentodur ve avam kamarası daha güçlüdür. dolayısıyla anlaşmazlık devam ederse avam kamarası'nın kararı uygulanır. lordlar kamarası'nın sadece avam kamarası'nın aldığı kararı bir yıl süreyle erteleme hakkı vardır. ancak bu süre mali yasa tasarıları için sadece 30 günle sınırlıdır.

ayrıca bakınız:
(bkz: avam kamarası): #1299664
(bkz: lordlar kamarası): #1299737
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

honoré de balzac tarafından kaleme alınmış ve dilimize kibar fahişelerin ihtişamı ve sefaleti olarak veya kibar fahişeler ismi ile çevrilmiş eser. esasında yazarın comédie humaine koleksiyonunun bir parçası olan ve illusions perdues'un devamı niteliğinde sayabileceğimiz bir eser diyebiliriz.

eser dört ayrı bölümden oluşmaktadır bunlar sırasıyla; esther heureuse, à combien l’amour revient aux vieillards, où mènent les mauvais chemins, la dernière incarnation de vautrin olarak adlandırılmıştır. balzac dönemini oldukça iyi aktrabilmiş olsa da karakterler biraz çiğ geldi diyebilirim. dönemin toplum yapısını az çok anlayabilmek için güzel bir eser ama karakterler ne kadar derin yazılmış gibi görünsede klişe olmaktan sıyrılamamışlar. lucien karakterini bunun biraz dışında tutacağım, ben çarpık bir ahlak anlayışına sahip karakterleri açıkçası seviyorum belki bundan ötürü çok objektif yaklaşamıyorum ama düşününce karakterlerin büyük çoğunluğu ahlaki açıdan çarpık zaten. yeraltı dünyası, fuhuş ve adalet sisteminin çirkin taraflarını; topumun yüzündeki maskeyi söküp çıkarır gibi net ve çarpıcı aktarmış balzac fakat buna rağmen trajik biten üzücü bir aşk hikayesi olarak yer etti aklımda. okuması biraz güç açıkçası, balzac kolay okuyup anlam verilecek biçimde yazmıyor. betimlemelerle boğuşmaktan konunun ucu kaçtığı çok oluyor, ana hikayede bulunan karakterler de biraz sönük kaldığı için okuyucu için işkence halini almaya başlayabiliyor. yine de döneme tuttuğu ayna açısından okunmaya değer ama le père goriot ve illusions perdues okuyup bıraksanız da bir şey değişmezdi muhtemelen.

--- alıntı ---

ıl n’est pas inutile de faire observer que de si considérables fortunes ne s’acquièrent point, ne se constituent point, ne s’agrandissent point, ne se conservent point, au milieu des révolutions commerciales, politiques et industrielles de notre époque, sans qu’il y ait d’immenses pertes de capitaux, ou, si vous voulez, des impositions frappées sur les fortunes particulières. on verse très peu de nouvelles valeurs dans le trésor commun du globe. tout accaparement nouveau représente une nouvelle inégalité dans la répartition générale. ce que l’état demande, il le rend ; mais ce qu’une maison nucingen prend, elle le garde. […] forcer les états européens à emprunter à vingt ou dix pour cent, gagner ces dix ou vingt pour cent avec les capitaux du public, rançonner en grand les industries en s’emparant des matières premières, tendre au fondateur d’une affaire une corde pour le soutenir hors de l’eau jusqu’à ce qu’on ait repêché son entreprise asphyxiée, enfin toutes ces batailles d’écus gagnées constituent la haute politique de l’argent. certes, il s’y rencontre pour le banquier, comme pour le conquérant, des risques ; mais il y a si peu de gens en position de livrer de tels combats que les moutons n’ont rien à y voir. ces grandes choses se passent entre bergers. aussi, comme les exécutés (le terme consacré dans l’argot de la bourse) sont coupables d’avoir voulu trop gagner, prend-on généralement très peu de part aux malheurs causés par les combinaisons des nucingens. qu’un spéculateur se brûle la cervelle, qu’un agent de change prenne la fuite, qu’un notaire emporte les fortunes de cent ménages, ce qui est pis que de tuer un homme ; qu’un banquier liquide ; toutes ces catastrophes, oubliées à paris en quelques mois, sont bientôt couvertes par l’agitation quasi marine de cette grande cité. les fortunes colossales des jacques cœur, des médici, des ango de dieppe, des auffredi de la rochelle, des fugger, des tiepolo, des corner, furent jadis loyalement conquises par des privilèges dus à l’ignorance où l’on était des provenances de toutes les denrées précieuses ; mais, aujourd’hui, les clartés géographiques ont si bien pénétré les masses, la concurrence a si bien limité les profits, que toute fortune rapidement faite est : ou l’effet d’un hasard et d’une découverte, ou le résultat d’un vol légal. perverti par de scandaleux exemples, le bas commerce a répondu, surtout depuis dix ans, à la perfidie des conceptions du haut commerce, par des attentats odieux sur les matières premières. partout où la chimie est pratiquée, on ne boit plus de vin ; aussi l’industrie vinicole succombe-t-elle. on vend du sel falsifié pour échapper au fisc. les tribunaux sont effrayés de cette improbité générale. enfin le commerce français est en suspicion devant le monde entier, et l’angleterre se démoralise également. le mal vient, chez nous, de la loi politique. la charte a proclamé le règne de l’argent, le succès devient alors la raison suprême d’une époque athée. aussi la corruption des sphères élevées, malgré des résultats éblouissants d’or et leurs raisons spécieuses, est-elle infiniment plus hideuse que les corruptions ignobles et quasi personnelles des sphères inférieures.

ikinci bölüm: à combien l'amour revient aux vieillards.

--- alıntı ---
devamını gör...

"...dünya büyük çok küçük ellerim
seni tutmaya bile yetmiyor
kan revan şu çocuk kalbim
koca hüzünlere kafa tutuyor..."
fatma turgut - ilkbaharda kıyamet
devamını gör...

ve işte yine bir intiharın eşiğinde seninleyiz
sen gelmesen de ben;
anlamlar aşıp geldim.
tek nefeste tüm renkleri verdim.

ellerini arıyordum bin kaç bin yıldır
dünya bir toz bulutuyken
ve henüz aristo doğmamışken ; ben
tümden geldim sana vardım.

sevinçlerini ve hüzünlerini topladım ardından
güneş’in kaybolunca, senden
kuşlar göçünce, onlarla birlikte gitmedim
üşüdüm ama üzerine titredim.

dış güzelliğinin içini mahvedişini izledim.
doğal seleksiyondan çok daha farklıydı
thebes’in kralı gibi gözlerimi oymak istedim.
ah! bütün gerçeklik, gözlerimin önünde saklıydı.

edit: yazarların yazdığı şiirler mi? hayatımda bundan daha az saçma çok az şey gördüm.
devamını gör...

madam bovary: iffetsiz kadın
iki şehrin hikâyesi: iki köyün husumeti
gurur ve önyargı: şeref ve el âlem ne dercilik
karamazov kardeşler: karaosman kardeşler
beyaz diş: ninemin altın dişi
1984: 2023
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim