burası yeni bir oluşum ancak tabiri yerindeyse piyasaya hızlı bir giriş yapmış görüntüsü var şu anda .

öyle ki, katılımcılar o kadar özgüvenli, o kadar kendinden emin ki , yıllardır aynı kulvarda yer alan farklı sitelere sürekli bir gönderme, sürekli bir irrite etme, sürekli bir tü kaka muhabbeti söz konusu.

yapmayın bunu, ayıptır,
söylemleriniz doğru da olsa , etik olmak adına, karşında muhatap da yokken konuşmak bir kere ahlaki değil zaten . çünkü birinin çıkıp 'hayır öyle değil, böyle ' deme hakkı ve şansı yok.

şu an bile , ekşi şöyle, uludağ böyle gibi bir sürü başlık var gündemde.

hani bir söz var ,' birilerinin eksikleri yanlışları üzerine binerek yükselmeye çalışmak ' , adeta o hava estiriliyor şu an burada.
evet, hâli hazırda iyi durumda olmayabilirler, ama bu , söz konusu yapıların ülkede ilkler olduğu ve bir çığır açtıkları gerçeğini değiştirmez.

kaldı ki , içinde bulunduğumuz sözlüğün 10 gün sonra nerde , nasıl bir konumda olacağını bilen var mı ?

kısaca hoş bir görüntü vermiyor bu tür yorum ve başlıklar.
en azından söz konusu oluşumların bu kulvarda geçirdikleri yıllara ve kazandıkları deneyime saygı gösterilmeli diye düşündüğüm durum.
devamını gör...

biraz uzun bir yazı olacak, çünkü çok katmanlı bir rüyaydı. okuyacaklar için şimdiden özür dilerim...

ilkokul arkadaşlarımla beraber 6. sınıfa tekrar başlıyorum. yanımda olan arkadaşlarım da durumun farkında, hepimiz aslında rüyada olduğumuzun farkındayız. dikkat ederseniz hepimiz diyorum, çünkü arkadaşlarımın gerçekten orada olduğunu sanıyorum. aslında bir rüya şirketinin deneyinin parçası olduğumuzu düşünüyoruz.

başlarda her şey güzel gidiyor, ortama ayak uyduruyoruz. okulda normal davranıyoruz, normal tarih akışını bozmamaya çalışıyoruz. fakat bir gün tarihin akışını yanlışlıkla değiştirdiğimizi fark ediyoruz ufak bir hareketle. bu noktadan sonra işler biraz sarpa sarıyor ve etrafta anomaliler oluşmaya başlıyor. bir gün 23 nisan törenini kutlarken rüyada olduklarını bilen diğer arkadaşlarımla konuyu tartışıyoruz ve rüyadan artık ayrılmak istediğimize karar veriyoruz. biz konuşmayı yaparken bir anda etrafta herkesin bizi dinlediğini fark ediyoruz, tüm tören durmuş, öğrenciler ve öğretmenler garip bakışlarla bizleri izliyor. hemen normal davranmaya başlıyoruz ve ortalık normale dönüyor. bir yandan da plan yapıyoruz ve törenin en gürültülü anında okuldan kaçıyoruz. okuldaki yüzlerce öğrenci ve öğretmen peşimizden koşuyor bizi yakalamak için. arkadaşlarımın tek tek yakalandığını görüyorum. ben tek başıma okuldan uzaklaşmayı başarıyorum ve derin bir nefes alıyorum.

tam o anda kollarımdan sıkıca tutuluyorum, meğer sokaktaki insanlar da peşimden gelmişler. beni zor kullanan polisler gibi yere yatırıyorlar ve o esnada yanıma üniformalı sarışın bir hanımefendi yaklaşıyor. "rüya sınırlarını ihlal ettiniz. zor kullanmaya mecburduk." diyor. ben arkadaşlarımı soruyorum hemen. kadın onların hiç varolmadığını ve hepsinin "arttırılmış rüya gerçekliği yansıması" olduğunu söylüyor. ben başlangıçta inanmayı reddediyorum fakat kafamı arkadaşlarımın olduğu tarafa çevirince onların birer birer yok olduğunu görüyorum.
"peki o zaman, ben de rüyadan ayrılmak istiyorum" diyorum. "şirketinizden bıktım" diye de ekliyorum.

kadın "hangi şirket?" diyor gülerek. gülüşünde benim bilmediğim bir şeyleri biliyor olduğu hazzı var. o an birdenbire farkına varıyorum, şirket aslında yok, hepsi benim rüyam ve benim uydurduğum gerçeklikler. kadın zihnimi okumuş gibi "bravo, sonunda başardınız" diyor. o an uyanıyorum.

uyandığımda annem sesleniyor. kanada'dan bir arkadaşım beni ziyarete gelmiş. onunla yemek için abur cubur dolu bir kase hazırlıyorum ve salona geçiyoruz. salonda atıştırmalıkları yerken arkadaşıma biraz önce gördüğüm garip rüyayı anlatıyorum, onun da çok ilgisini çekiyor. sonra birden aklıma bir soru takılıyor: "kanada'dan arkadaşım sadece beni ziyaret etmek için o kadar yolu niye tepsin?" anlıyorum ki yine rüyadayım, arkadaşıma çaktırmadan gofretimi yemeye devam ediyorum.

uyanıyorum. umarım bu sefer asıl gerçeklikteyimdir.
devamını gör...

tutunamayanlar'ı bize kazandıran yazar.

selim ışık'ın da dediği gibi;

“yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”
devamını gör...

son düzlükte kızıl nelsonun ciddi bir atağı var ancak ucemak istikrarını koruyarak ilerlemekte. yazarlarda, arkalardan her an bir sürpriz gelebilir beklentisi hakim. haftanın finaline doğru yaklaşırken kızıl nelson karma olarak ipi göğüsleyecek gibi gözüküyor. ucemak arayı kapatabilir mi? (benim bikaç entarim var henüz beğenilmemiş. hani yeri gelmişken şey edeyim dedim)

kendim için istediysem namerdim editi : #265771
devamını gör...

eğer sorulan adres gerçekten de bilinmiyor ise yapılması gereken eylemdir.

ha eğer bilip de bilmiyormuş gibi yapılıyorsa o da kişinin insafına kalmıştır.
devamını gör...

inebahtı savaşı'nda sol eline isabet eden top güllesi sebebiyle sol elini kullanamaz hale gelen lepanto çolağı. sağ elinin şanı için sol elini kaybettiğini söylemiştir.
devamını gör...

muhteşem bir ezginin günlüğü şarkısı. dinlerken tek sigarayla başlayıp paketi yarılayabilirsiniz, o derece içinize işler.

gittim gidilmez yere düştüm dilden dillere
bin kere tekrarı olmaz insan sever bir kere
madem beni bırakıp gittin yazsınlar adımı bir mermere
bin kere tekrarı olmaz insan sever bir kere

buradan
devamını gör...

eğer karşındaki kişiyi gerçekten seviyorsan yolda yan yana yürümek hatta aynı gökyüzü altında olmak bile bir mutluluk sebebidir dostlar. ama en güzeli sarılmak herhalde.
devamını gör...

evlendiğinde de, eee ne zaman çocuk yapacaksın diye soran insandır. yani bir türlü yakanı bırakmazlar.
devamını gör...

"bugün anne öldü. belki de dün, bilmiyorum. bakımevinden bir telgraf aldım:'anneniz vefat etti. cenaze yarın. saygılar.' bundan bir şey anlaşılmıyor. belki dün ölmüştür."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"privet drive dört numarada oturan mr ve mrs dursley, son derece normal olduklarını söylemekten gurur duyarlardı, sağ olun efendim.garip ya da gizemli işlere bulaşacak son kişilerdi, böyle saçmalıklara kafa yormazlardı çünkü."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"beth annesinin ölümünü elinden klipsli not levhası tutan bir kadından öğrendi. ertesi gün herald-leader'da fotoğrafı çıktı.maplewood yolundaki gri evin sundurmasında çekilmiş fotoğrafta beth sade, pamuklu bir elbiseyle görünüyordu daha o zamandan gösterişsizdi."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

" yarın sabah öleceğim.
en azından engizisyoncular hücremde beni ziyaret ettiklerinde bana bunu söylüyorlar.haftalardır buradayım...bunu, yalnızca önüme getirilen öğünleri saydığım için biliyorum.
bir gün.iki gün.
dört gün.bir hafta.
iki hafta.
üç hafta.
bundan sonra saymayı bıraktım."
~adelina *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben.
çağın gerisinden sesleniyorum duydunuz mu ?
devamını gör...

riskli harekettir. nerde duracaginizi bilmeniz lazim bence.
ya kovalanmazsanız bu sefer de kovalayan olursunuz.
devamını gör...

twin peaks dizisinin konusu olan cinayete kurban gitmiş genç kadın. kendisini sherryl lee canlandırır.
devamını gör...

bir kişiye verdiğim değer ile o kişiye olan kırılma potansiyelim doğru orantılı oluyor.
devamını gör...

gül *
devamını gör...

homofobi yapan kişi, yani eşcinsel düşmanlığı.
açıkçası insanların fikirlerini, düşüncelerini önemsemeyen birisi olarak homofobi karşısında aşırı hassasım. çok üzülüyorum. sırf bir yönelim yüzünden benden iğreniyorlar, nefret ediyorlar hatta beni darp etmek öldürmek istiyorlar.
benim ya, sokakta yanından geçerken size gülümseyen, otobüste yanına oturduğunuz, sırada arkasında beklediğiniz, arkadaşınız, ailenizden birisi, en yakınınız...
her yerdeyiz, siz sadece kendinizden uzakta olanı görüyorsunuz.
ve homofobinizi "bana ne ama sevmiyorum" adı altında meşru kılmanıza gerek yok. misal ben de kıvırcık saç sevmem ama gidip birisini kıvırcık saçlı diye dışlamam, ondan nefret etmem.
lakin siz benden nefret ediyorsunuz ve ne yazık ki bu da beni çok üzüyor.

not: kıvırcık saç bence çok süper bir şey.
devamını gör...

fransa'dır 1789 yılında bu meseleleri meclisinde konuşmuş ve insanların temel haklarının olduğunu resmen kabul etmişlerdir.(!)

böyle bir olayda öncü olup, sonra sayısız soykırımlar yaparsan ne derler sana? "ele verir talkını kendi yutar salkımı"

fransa insan haklarını kabul ettikten sonra neler yaptı?

-cezayirde 132 yıllık işgalde 1 milyonda fazla insan öldürdüler kaynak

-1994 yılında ruanda'da 100 gün içinde 800.000 insan öldürdüler. sömürgecilik bu dönemde fiilen yasak olduğundan katliam hükümet eli ile yapılmıştır ama hükümetin şuanki afganistan hükümetinin amerika ile münasebeti ne ise ruanda hükümetinin fransa ile münasebeti aynıdır kaynak

-300 yıl boyunca afrika kıtasının 3 de 1'ini sömürgelerinde tuttular şuan dahi sistemi değişmiş ve bazı haklar tanıyıp hükümetleri istedikleri kişilerden getirmek suretiyle bu sömürge devam etmektedir, mesela cezayirdekiler fransa'ya sürekli göç halindedir ve fransa'da alt kadame işlerde düşük ücretle çalışırlar.

ironik.
devamını gör...

entre fransızcada “arasında" demek olup antrparantez; parantez arasında, parantez içinde demektir.

antiparantez olarak yanlış kullanılan kelimenin doğrusudur. anti karşı demek zaten, yanlışlık buradan geliyor.
devamını gör...

uyandıktan sonra öyle hızlı geçiyor ki zaman ne ara akşam oldu anlamıyor insan. sürekli evde olduğumdan sanırım.
devamını gör...

12 yaşında harçlıklarla 3 adet buzağı alabilen birinin harçlık olarak aldığı rakamı merak ettiğim başlık. 3 buzağı bugün en az 7500 tl. bu parayı 2 yılda biriktirmiş olsa günlük 10 tl den biraz fazla bi para yapıyor. 10-12 tl günlük harçlık köy yerinde bi çocuğa verileceğini düşünmüyorum açıkçası. zaten haberde de bahsediyor kız hevesli olunca babası almış buzağıları.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim