101.
-geçen ay yemeğe 30 bin lira para vermişsin annen dedi.
-evet babiş maalesef öyle oldu.
-bu evde yemek yok mu kızım?
-var babiş
-eee??!
-ya baba ısıtmaya üşeniyorum bulaşık falan çıkıyor uğraşamam.
-sana yazıklar olsun kızım tamam mı sakın evlenme başkalarının ocağını da söndürme.
-:((
devamını gör...
102.
-napıyon
+iyi sen
-iyi,para yolda mı
+hee
devamını gör...
103.
genelde biraz anlamsız diyaloglardır. daha dün aramızda böyle bir konuşma yaşandı, hastayım hastaneye gittik gece, serum yedim. serum yediğim sırada babamla aramda geçen konuşma şöyle:
- ben ilk defa serum yedim ya valla, yakıyormuş biraz.
- yemin etme boşuna dionysos, sen ameliyat olduğun zaman da sonrasında sana serum takmışlardı.
- bilincim yerinde olmadığı için bilmiyordum, kusura bakma babacım. *
devamını gör...
104.
baba ile 10 saniyeden fazla diyalog kurulmaz.
devamını gör...
105.
"yine senfoni orkestrası gibi başladın"

sakız çiğnerken kendimi kaybederim, evet.
devamını gör...
106.
ben yanınca gidince "gel koklayacağım" diyor yattığı yerden. öpünce de "sakallarını kesmemişsin" yine diyor.
saatlerce konuşuruz...
devamını gör...
107.
eskiden okullarda geziler olurdu, hala var mı bilmiyorum. çanakkale ve kapadokya gibi yerlere okullar gezi düzenlerdi. bir kağıt verirlerdi ailemize götürmemiz için. bana hiçbir zaman vermediler o kağıdı. çok yaramaz olduğum için okul yönetimi "biz sorumluluğunu alamayız" ve "biz bununla uğraşamayız" demişlerdi anneme. evde salya sümük ağladığımı biliyorum.

aradan yıllar geçti. annem unutmamış. pandemi öncesi ailecek bindik arabaya önce çanakkale, oradan kapadokya'ya geçtik. 1 hafta mis gibi tatil yaptık. aslan anam benim unutmazdı benimle ilgili olan hiçbir şeyi.

bindik arabaya tam eve döneceğiz. babam başladı yine zorbalığa.

+ var mı oğlum başka böyle gay gay travmaların hee.
- ben mi dedim gelelim diye ya!
+ bağırma lan bana geri zekalı!
- gay diyorsun durduk yere. sinirlendim ne yapayım.
+ gay değil misin lan! annen dedi ağlıyormuşsun.
- değilim ne alaka ya durduk yere.
+ sen kullanacan lan istanbul'a kadar bu arabayı.
- iyi tamam kullanırım.
+ oyo tomom kollonorom.

tek derdi istanbul'a kadar arabayı kullanmamak. dese "oğlum sen kullan istanbul'a kadar" bütün problem çözülecek. ne ben gay olacağım ne de ortam gerilecek. her işten sıyrılırken beni zorbalama konusunda ustaydı. özletti kendini.
devamını gör...
108.
okulda bina değişikliği yapmıştık ve ben 1 hafta mızmızlanmıştım bina soğuk,keşke taşınmasaydık, sevimsiz vb gibi.
haftaya okulda toplantı olmuştu ve okula gelirken eski binaya gitmiş. 1 haftadır yeni binaya geçtik dememe rağmen.

kargomu alması için ilçeye gönderirken bak konumu burası harita da bu sen eski yerini hatırlıyor olabilirsin diye haritadan gösterdim.
yine dediği yere gitmiş.
devamını gör...
109.
ben- baba şöyle böyle bu lazım şu lazım
babam- bakarız

(bakamadı)
devamını gör...
110.
baba: (kendine güvenerek) geriye doğru bakarak ilerlemek, tarihin mantığına uygun bir eylemdir. dünyayı anlamak için diyalektik bir süreç izlemeliyiz. tüm düşünceler, bir çelişki ve bunun üstesinden gelme süreciyle gelişir. benim felsefemde tarih, özgürlüğün gerçekleşmesi sürecidir.

kuzey: (gülerek) özgürlük? senin özgürlük anlayışın, soyut bir düşünce ürünü. gerçek özgürlük, düşünceden ziyade, insanın maddi koşullarına bağlıdır. gerçek değişim, fikirlerden değil, insanların yaşamını şekillendiren ekonomik yapılar ve sınıf mücadelesi üzerinden gelir.

baba: (kısmî bir gülümsemeyle) ama oğlum, ben zaten tarihsel gelişimin her aşamasının bir düşünsel evrimi yansıttığını savunuyorum. dünyanın özü, düşüncenin kendisidir. şu an senin söylediğin materyalist bakış açısı, hala düşünsel bir yapıyı reddediyor. ama düşünce, her şeyi kapsar; tarihin özüdür.

kuzey: (ciddileşerek) fakat düşünce, senin teorinle olduğu gibi sadece soyut bir alanda kalırsa, toplumsal gerçeklikten kopar. insanların, özellikle de işçi sınıfının düşünsel ve toplumsal bağlamda özgürleşmesi için önce maddi koşullarda bir değişim yaşanması gerekir. kapitalizmin egemen yapısı, insanları köle gibi çalıştırıyor, ancak sen hala ideallerden bahsediyorsun.

baba: (bir an sessiz kalır) anlıyorum... ama bu maddi yapılar, bence bir şekilde yüksek bir düşünsel süreçle biçimleniyor. insanlar bir şeyleri değiştirmek için önce kendilerini anlamalı. gerçeklik, düşüncenin bir ürünü değil midir?

kuzey: (vurgulu bir şekilde) hayır, baba! düşünce bir ürün olabilir, ama bunun ardında somut gerçeklikler vardır. felsefe, sadece düşünceleri değil, dünyayı da değiştirebilir. ancak düşüncenin özü, toplumun ekonomik yapısının bir yansımasıdır. senin idealist bakış açın, toplumu olduğu gibi kabul eder, oysa benim görüşüm daha radikal: gerçek değişim, işçi sınıfının kapitalizme karşı mücadelesiyle mümkündür.

baba: (derin bir nefes alarak) senin bakış açını anlamaya çalışıyorum, oğlum. fakat tarih, belki de yalnızca ekonomiyle değil, bir düşünsel evrimin de ürünüdür. belki de ikimizin arasında bir birleşim olabilir. bir tür diyalektik...

kuzey: (bir gülümseme ile) belki de… ama sadece düşünmek, dünyayı değiştirmiyor. işçi sınıfının mücadelesi ve toplumsal yapının dönüşümü, bir düşünsel değil, maddi devrim gerektirir.

baba: (kafasını sallayarak) belki de, oğlum. belki de…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"babayla girilen diyaloglar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim