41.
bu başlığı bir kaç ay kadar önce görsem, aşağıdaki tanımı yazardım.
'hayattaki en korkunç şeydir. önemsizmişsin hissiyatı çok yükselir. en mutlu olman gereken günde birden modun düşer, kaybolursun. çaresizlik, umutsuzluk 4 yanını sarar insanın. zordur o sebepten ufak hatırlatmalar yapın, zorla kutlasın insanlar.'
ama şimdi,
' çokta mühim olmayandır. insanın kendisi ile ilişkisini pekiştiresidir. hayatımız boyunca birilerinin bize değer vermesini bekleyerek geçirmememiz gereken belki de tek gün.unutmayın, siz kendinize değer vermezseniz, kimse sizde o değeri bulamaz. o sebeple, gidin mumunuzu kendiniz alın, bir dilek tutup üfleyin, sarılıp aferin diyin kocaman kendinize. eğer abartmak isterseniz, uçan balonlu yaşınızı alıp uçurun. çünkü neden olmasın? siz, sizin için en özel kişisiniz. '
'hayattaki en korkunç şeydir. önemsizmişsin hissiyatı çok yükselir. en mutlu olman gereken günde birden modun düşer, kaybolursun. çaresizlik, umutsuzluk 4 yanını sarar insanın. zordur o sebepten ufak hatırlatmalar yapın, zorla kutlasın insanlar.'
ama şimdi,
' çokta mühim olmayandır. insanın kendisi ile ilişkisini pekiştiresidir. hayatımız boyunca birilerinin bize değer vermesini bekleyerek geçirmememiz gereken belki de tek gün.unutmayın, siz kendinize değer vermezseniz, kimse sizde o değeri bulamaz. o sebeple, gidin mumunuzu kendiniz alın, bir dilek tutup üfleyin, sarılıp aferin diyin kocaman kendinize. eğer abartmak isterseniz, uçan balonlu yaşınızı alıp uçurun. çünkü neden olmasın? siz, sizin için en özel kişisiniz. '
devamını gör...
42.
doğum gününün neden özel bir gün olması gerektiğine ve hatırlanması gerektiğine anlam veremiyorum. şu koca evrende doğan bir insan evladının doğduğu günün ne gibi bir önemi olabilir ki? unutulması veya hatırlanması kişiye değer verildiğinin bir göstergesi değildir bence.
devamını gör...
43.
aslında pek sevdiğim bir şey değildir sadece etraftaki insanları birleştirip sohbet ortamı oluşturması hoşuma gidiyor.yani bir araç.böyle dediğime bakmayın ama yine de insan ufakta olsa en azından güzel bir dilekte bulunmak istiyor.
devamını gör...
44.
unutulması sorun değil, unutulmadığı halde kutlanmaması ağır geliyor.
devamını gör...
45.
düzenli kutlanıyorsa insan bi beklentiye giriyor. ayda yılda bir kutlanıyorsa çok da umrunda olmuyor. sadece insan yaşlandığının farkına varması düşüncelere itiyor. bu düşünceler varken insan yalnız olmak istemiyor. haliyle kutlamadan ziyade birliktelik iyi hissettiriyor. yakında olamasanız bile arayıp sorun iyi hissettirin.
devamını gör...
46.
ömür boyunca hiç hatırlanmamasından iyidir.
devamını gör...
47.
doğum günümü unutanlar beni sevmiyor demektir doğum günü önemli benim için.
devamını gör...
48.
bazen ben unutuyorum kendi doğum günümü başka insanlar unutmuş çok mu? hemen de sevilmeye sevilmemeye yormayın her boku da.
devamını gör...
49.
eskiden en üzüldüğüm şeydi. çünkü ben doğum günlerimi iple çeker, bir tek o gün bir şey olmaz, bir sorun çıkmaz umuduyla beklerdim. o gün benim günündü çünkü. doğum günleri özeldir ya…
ama şimdi, 16 gün sonra doğum günüm mesela. ve ben, asla gelmesini istemiyorum. benim o hevesim bile kırıldı. iğrenç anılar bırakıldı. şimdi diyorum ki, kimse kutlamasın. kimse bir şey yapmasın. istemiyorum.
ama şimdi, 16 gün sonra doğum günüm mesela. ve ben, asla gelmesini istemiyorum. benim o hevesim bile kırıldı. iğrenç anılar bırakıldı. şimdi diyorum ki, kimse kutlamasın. kimse bir şey yapmasın. istemiyorum.
devamını gör...
50.
doğum günümü unutma lüksü olmayan insanlar var bir elin parmağı kadar. o insanların haricindekilere gün içi dipnotlarla hatırlatırım hiç sorun değil, bir günü de ben böyle geçireyim hem nedir yani.
ufaktan başlarım o gün mesela;
ya bugün de doğmuşum ben işte.
öyle şeyler işte.
bu arada doğmuşum ben bugün işte.
kutlayabilirsiniz ki bence işte.
*
ufaktan başlarım o gün mesela;
ya bugün de doğmuşum ben işte.
öyle şeyler işte.
bu arada doğmuşum ben bugün işte.
kutlayabilirsiniz ki bence işte.
*
devamını gör...
51.
unutulması neyse de, 1 yaklaşık ile yanlış hatırlanması var bide...4-5 hangisiydi yaw?
devamını gör...
52.
çocukken doğum günüm pek hatırlanmazdı, çünkü kendim de unuturdum. akşama doğru biri gazeteye bakar yahut televizyondan haberleri açarsa "aaa bugün senin doğum günündüüü" şeklinde hatırlanırdı. üzerine bir de dondurma yenirdi. bu nedenle çocukluğumun tamamı yaş pastalı, parti tadında doğum günü kutlamanın nasıl bir his olduğunu düşünmekle geçti.
son 5 yıldır ise... çocukluğumda yapılmayan, merak ettiğim ne kadar doğum günü planı varsa hepsini yaşadım. bi' kayak yaparken kutlamadığım kaldı, o da tarih olarak mümkün değil. güney yarım küreye gidersem bir ihtimal...
son 5 yıldır ise... çocukluğumda yapılmayan, merak ettiğim ne kadar doğum günü planı varsa hepsini yaşadım. bi' kayak yaparken kutlamadığım kaldı, o da tarih olarak mümkün değil. güney yarım küreye gidersem bir ihtimal...
devamını gör...
53.
çok da hatırlamak istemiyorum ki unutulmasına kafayı takayım. varsın hatırlamasınlar, mühim bir şey değil. çevremde doğum tarihimi söylemediğim zibilyon insan var. çocukluktan beri tanıdığım kişilerden hangi ayda doğduğumu bile bilmeyen çoktur. ailede doğum günü için parti yapma gibi bir gelenek yoktu, belki ondandır.
devamını gör...
54.
beni içten içe çok kıran bir olay en azından ailem unutmasın o da yeter bana.
devamını gör...
55.
56.
benim kendimi bildiğimden beri başıma gelen olaydır. ben hep şey derim: " insan 2 aileye sahiptir. birincisi içine doğduğu, ikincisi ise beraber büyümeyi seçtiği."
ilk kategori yani ailem tarafından asla unutulmaz hatta 29 yaşında olmama rağmen, hala hediyeler alınıyor fakat ikinci kategori yani arkadaş çevrem.. genelde hatırlamazlar. tam bu noktada, yıllarca hep doğum günümün hatırlanmasını umup, hiç bir arkadaşım tarafından hatırlanmayınca; yaşadığım hayal kırıklığı bana bir gerçeği öğretmiş oldu. seni umursamayan insanlara, haddinden fazla değer verirsen, sadece kendini kullandırmış oluyorsun. dolayısıyla insanlara " mirror effect" yapmaya başladım. doğum günümü kutlamayan kimsenin doğum gününü kutlamıyorum. instagram/ whatsapp storylerini açtığım halde kutlamıyorum. bu kasıtlı kötülük değil, aksine sana değer vermeyen insanlara, tavırlarının iadesini yapmaktır. kimseye kendisini yersiz yere değerli hissettirmek için görevlendirilmedik. kimseninde kölesi değiliz, karşılık almadan sadece sevelim ve bunu gösterelim. bana bir adım gelene, on adım gidiyorum ama 1 adımı dahi çok görene gösterecek iyi niyetim yok.
tabi bu yaş aldıkça inen bir farkındalık. kendinizi çok zorlamayın. çok uzun süre insanlar size kötü davranınca, artık bir gün iyileşeceklerine dair ümidinizi yitiriyorsunuz ve kuralına göre oynamaya başlıyorsunuz özellikle hesapta "yakın kız arkadaşlarımdan" itina ile yediğim sayısız kazıklardan sonra, yakın arkadaşlık prensiplerimi kökünden değiştirdim. mesela artık kolay kolay bir kızla arkadaşlık ilişkisi kurmuyorum. bütün yakın arkadaşlarımın tamamı erkektir ve kendimi daha güvende hissediyorum. en azından dedikoduları, sinsi planları ve iki yüzlülükleri yok ve inanır mısınız doğum günlerimi kutluyorlar da.
yani açıkcası cinsiyetcilik yapmak için burada değilim, konuda kaymasın ama zamanla öğreniyorsunuz ki hiç bir insan değişmiyor. aksine, hak etmedikleri ilgiyi verdiğinizde sizi bir " trafo" olarak kullanmaya başlıyorlar. yani dağılan egolarını tatmin etme noktası.
bu sadece ilişkilerde böyle değil, arkadaşlıklarda da böyle. insan kimin yanında kendisini iyi hissediyorsa daha doğrusu iyi hissettiriliyorsa, kendisini toplayana kadar onunla görüşüyor sonra arazi. ne gereği var?
hayatım bu tarz insanlardan çok daha değerli.
zamanımı harcayamam.
ilk kategori yani ailem tarafından asla unutulmaz hatta 29 yaşında olmama rağmen, hala hediyeler alınıyor fakat ikinci kategori yani arkadaş çevrem.. genelde hatırlamazlar. tam bu noktada, yıllarca hep doğum günümün hatırlanmasını umup, hiç bir arkadaşım tarafından hatırlanmayınca; yaşadığım hayal kırıklığı bana bir gerçeği öğretmiş oldu. seni umursamayan insanlara, haddinden fazla değer verirsen, sadece kendini kullandırmış oluyorsun. dolayısıyla insanlara " mirror effect" yapmaya başladım. doğum günümü kutlamayan kimsenin doğum gününü kutlamıyorum. instagram/ whatsapp storylerini açtığım halde kutlamıyorum. bu kasıtlı kötülük değil, aksine sana değer vermeyen insanlara, tavırlarının iadesini yapmaktır. kimseye kendisini yersiz yere değerli hissettirmek için görevlendirilmedik. kimseninde kölesi değiliz, karşılık almadan sadece sevelim ve bunu gösterelim. bana bir adım gelene, on adım gidiyorum ama 1 adımı dahi çok görene gösterecek iyi niyetim yok.
tabi bu yaş aldıkça inen bir farkındalık. kendinizi çok zorlamayın. çok uzun süre insanlar size kötü davranınca, artık bir gün iyileşeceklerine dair ümidinizi yitiriyorsunuz ve kuralına göre oynamaya başlıyorsunuz özellikle hesapta "yakın kız arkadaşlarımdan" itina ile yediğim sayısız kazıklardan sonra, yakın arkadaşlık prensiplerimi kökünden değiştirdim. mesela artık kolay kolay bir kızla arkadaşlık ilişkisi kurmuyorum. bütün yakın arkadaşlarımın tamamı erkektir ve kendimi daha güvende hissediyorum. en azından dedikoduları, sinsi planları ve iki yüzlülükleri yok ve inanır mısınız doğum günlerimi kutluyorlar da.
yani açıkcası cinsiyetcilik yapmak için burada değilim, konuda kaymasın ama zamanla öğreniyorsunuz ki hiç bir insan değişmiyor. aksine, hak etmedikleri ilgiyi verdiğinizde sizi bir " trafo" olarak kullanmaya başlıyorlar. yani dağılan egolarını tatmin etme noktası.
bu sadece ilişkilerde böyle değil, arkadaşlıklarda da böyle. insan kimin yanında kendisini iyi hissediyorsa daha doğrusu iyi hissettiriliyorsa, kendisini toplayana kadar onunla görüşüyor sonra arazi. ne gereği var?
hayatım bu tarz insanlardan çok daha değerli.
zamanımı harcayamam.
devamını gör...
57.
daha neler unutulmaz ki bu devede kulak kalır. ben umursamam böyle şeyleri. ben de unuturum olur öyle.
devamını gör...