evlilik

beklentiyi yüksek tutanlar için dünyada cehennemdir.
anlayışlı ve uyumlu birini bulanlar için de cennet.

şuan içinde bulunduğum durum. biraz korkutucu hatta bayağı korkutucu. tabiki kişisel düşünceler de önemli ama en korkunç olanı çocuğunuza nasıl bir ebeveyn olacağınız , güzel bir aile ortamı sunup sunamayacağınızı düşünmek. her halükarda anne baba olunur ama önemli olan nasıl bir anne baba olunacağıdır. onun dışında çiftlerin anlayışlı ve hoşgörülü olması sevgiyle birbirlerine yaklaşması güzel bir aile için yeterli olacaktır.

close enough animasyonunu izledikten sonra ilişkilere ve evliliğe bakış açım değişti. doğru insanı bulmadan girisilmeyecek işlerdir.

gereksizdir. o kadar masraf yapacağıma o parayı kendim yerim. türkiye'de evlenilir mi lan! çöp yatırım.

rahmetli dedem hep derdi, eğer eşin iyiyse düğün senin evinde gir oynaaa çık oyna. hıaahh ama eğer eşin kötüyse cenaze senin evinde gir ağlaa çık ağla eheuehe.

olması gereken ve türkiyede olan arasında dağlar kadar fark olan müessese.
türkiye'de cinsiyet ayrımcılığı afaki şekilde olduğundan, erkeğin elinin kiri olan kıza namussuzluk olduğundan kız sevmek, sevilmek ve sevişmek için evleniyor. daha çocukluktan beri ne olacaksın diyene gelin diye cevap veren evcilikte anne olan çocuğun, hele de eğitime önem vermeyen bir ailesi varsa tek hedefi evlenmek, evde kalmamak oluyor, evleneceği erkeğin karakteri ile çok ilgili değil diyor nasıl olsa hepsi aynı, bu ülkede en iyi bile ne olur ben çeyizime eşyalarıma altınıma bakarım, bir de çocuk yapar mutlu olurum diyor.
olması gereken evlilik ise kendine hayat boyu yol arkadaşı olacağına inandığın ben bu insan olmadan da yaşarım ama bu insanla daha güzel yaşarım dediğin kişiyle hayatını birleştirmektir. o zaman madde anlamını yitirir, müşterek bir hayat mutlu olmaya yeter.

kızların çoğunun tek amacıdır. hele ki dindarsa evlilik diye başınızın etini yer. kapalısın diye otelde seks yapamaz mıydık yani. ayrıldık tabii. kapalı seks seven bir kız bulabilsem keşke.

bir çok genç kızın belki de tek hayali, özellikle muhafazakar çevrede yetişmiş olanlarda hiç şaşmaz. istisnalar var mıdır elbette ki. sorumluluk, ebeveyn olmak, insanlarla sağlıklı, mesafeli iletişim kurabilmek zor şeyler. keşke herşey yemek yapmaktan, çocuk yapmaktan, aşkım canım cicimden ibaret olsaydı. ama nice nice dertleri var. dahası evliliği diğer yarısını bulma diye düşünenler bile var. yani kendini tamamlamadan evlilik hayali kuranlar var.
sırf evlenmek olsun diye, iki iltifata, yüzüğe, hediyeye kanıp evlenenler de var. var da var.
bana gelince bir idam mahkumunun son günüydü evlilik. 4 yaşımdan beri hem de. erken yaşta nasıl aile olunmaması gerektiğini öğrendiğim için şanslıydım bir yandan. kimi seçeceğimi bildiğim içinse daha şanslıydım.

doğru seçim yapamayıp, onun bunun gazıyla veya sırf evlenmek için evlenip sonra evliliği kötüleyenler burada mı?

lan, zaman geçmiyo ya *

''evlilik aşkı öldürür derler... aşk ölürse dul kalmaz mı bütün evliler? biraz da böyle düşünmüştüm. belli ki; yanlış düşünmüştüm.''

günümüzde artık her ihtiyacımızı parayla satın alabildiğimiz için anlamı kalmayan çağdışı bir gelenektir.

girişi kolay, çıkışı olay bir şeydir. hayatımda hiç bu topa çıkmadım, hatta parmağıma yüzük bile takmadım.sanırım takınca çıkartamayacağım diye düşünüyorum, belki korkuyorum.
bilemiyorum altan, insanlar çok kötü.

evliliğin etik kurallarına uyarak yaşarsanız ; güzel bir kurumdur.

serseriliğe ve asalaklığa ve ben merkezciliğe devam ederseniz ; içine girdiğinize pişman olacağınız bir açmazdır.

tadina bakmislardan cok henuz deneyimlememis kesimce hakkinda cikarimlarin yapildigi bir tur kurum. hukukun isbirligiyle antlasmayi aileye eviren kurum diyelim ya da. hatta aslinda bir yasam tarzi evet.

karakteristik olarak aile hayatina yatkin; beklentiler/uyum gibi konulardan bagimsiz saglikli iletisim kurulabilen ve vicdanina guvenilen bir esle bu yola girilmesiyle, hayatinizin en anlamli hissedilen doneminizin baslamasi olasidir.
hatta iddia ediyorum; memnun oldugunuz bir evliligin icinde, onceki iliskilerinizin ne kadar yuzeysel ve oylesine siradanlikla gecip gittigini kavrayacaksiniz.

atılan imza sonrası rollerin hem de nasıl değiştiği kutsal bağ.
roller derken anlayan anladı, anlamayan nasılsa anlayacak.
bu kutsal bağ lafına da ayrıca tilt oluyorum belirteyim.
ayrıca güzelleyenlerin %90'ı kadındır. %10'a tekabül eden erkek kısmısının kesin sözlükte yazar olduğunu muhterem eşleri biliyordur.

korkak insanlarla düşüncesinin bile dile getirilmesi gereken olaydır. yoksa iş ciddileşecek noktaya geldiğinde yüz üstü bırakılırsınız. gece gece ufak bir tecrübe olsun bu da.

benim için kısa süre önce bitmiş kurumdur. o yoluna ben yoluma, bazen olmuyorsa olmuyor.

evlilik bazen garip, bazen güzel, bazen saçma, bazen mantıklı, bazen ise insana tamamen salakça gelen bir müessese.
herşeyden biraz var.
iniş çıkışların asla ama asla bitmediği, keşmekeşlerle dolu bir hayatınız varken birden güzelleşebilen yada tam tersine dönebilen bir kurumdur ayrıca.
ha çoluk çömbelek işlerine hiç girmiyorum o çok ayrı bir konu. neyse ki biz istemedik de rahatça bitirebildik.
bitirebilmek ise tamamen ayrı bir konu.
toparlayacak olursam, kesinlikle şablonu klişesi olmayan, kimseninkine benzemeyen bir kurum. tamamen size özel, size özgü ve size ait bir kurum. (tabi bu aidiyet meselesini de hallebilirseniz eğer size ait)
müthiş bir denge, kusursuz idarecilik ve hz eyüp sabrına sahip olunması gereken bir müessese.

becerebilene ne mutlu.

iki hayatın birleştiği kimileri için huzur kimileri için de mutsuzluk