önüne geçince domalan ardına geçince dikelen fingirdeğin bize ettikleri.

severiz.

onunla da olmuyor onsuz da..

(ayrı bedenlerde yaşayabilen bir tek şizofrendir. hepimize yetecek kadar evrim var. gezegende çeşit çok.)
devamını gör...

mehmet ö. alkan “osmanlı darwinizmi” adlı yazısında, evrim düşüncesi üzerine kitaplar hazırlayan, yazılar kaleme alan suphi ethem, ahmet mithat efendi, memduh süleyman, necmettin sadık bey gibi yazarlardan örnekler sunarak şu önemli gerçeği gün ışığına çıkarır:

   “osmanlı literatüründe, darwin’e ve evrimci kuramlara yönelik olarak batı’da olduğu gibi ani ve kuramsal bir dini reddediş görülmemiştir. 1860’lardan itibaren yayınlara baktığımızda, daha çok anlamaya yönelik mesafeli bir çaba dikkati çeker.”

alkan’ın araştırmalarında gözden kaçırdığı bir bilgiyi de, bu değerli çalışmaya katkı olarak biz sunalım: diyebiliriz ki, darwin’in ‘türlerin kökeni’ adlı eseri 1859’da yayımlamasından sonra, osmanlı’da evrim konusuna ilk değinen yazar mehmet münif paşa olmuştur. tarihimizde ilk defa halkın yararlanacağı bir kütüphane kurulması düşüncesi ve dans okulu açılması önerisi gibi çağının çok ilerisinde bir aydın olan mehmet münif paşa, ilk sayısı 1862 yılında yayımlanan mecmua-i fünun adlı bir bilim dergisi çıkarmıştır. aydınlanma tarihimizin bu çok değerli düşünce insanı hakkında son derece titiz ve oylumlu bir kitap hazırlayan ali budak, mehmet münif paşa’nın “mukaddime-i ilm-i jeoloji” adlı yazısından bölümler sunarak, “münif paşa bitki ve hayvanların evrim geçirerek bugünkü durumlarına geldiklerini kabul etmektedir” diyerek, şu farklılığın da altını çizmeyi ihmal etmez: “münif paşa, burada da insanı ayrı yere koymuştur. hayvanlar için kabul ettiği halde insan için evrimi söz konusu bile etmemiştir.”

  osmanlı tarihinde evrim düşüncesine sunacağımız katkı bununla sınırlı değildir. darwin’in türlerin kökeni kitabının yayımlandığı 1859’dan yüz yıl öncesine gidelim…

 yazarımız, dört ana element olan ateşin havaya, havanın suya, suyun toprağa ve toprağın da tekrar ateşe dönüştüğünü yazdıktan sonra şu düşünceyi ortaya koyar:

 “işte cenab-ı hakk’ın emriyle ve onun tesiriyle felekler ve yıldızlar dönüp hareket ettikçe bu dört unsur birbirine karışır ve birleşir. bu karışım ve birleşmeden ilk defa madenler meydana gelir. bundan da bitkiler, maden ve bitkilerin birleşiminden de hayvanlar meydana gelir ve hayvan soyu kemalini, en uygun şeklini bulunca insan meydana gelir.”

“bitki ile hayvanlar arasındaki madde de hurma ağacıdır. çünkü bu ağaç bitki iken hayvan gibi erkeğine yaklaşmadıkça hurma olmaz ve ağacın başını kesseler hemen kurur. ne yaprak kalır ne de ağaç. hayvan ile insan arasında da ortam varlıkların en belirlisi maymundur. çünkü bütün organları (kıl ve kuyruktan başka) dışı ve içi insana benzer.

bunları yazan, islam bilgini erzurumlu ibrahim hakkı’dır. erzurumlu ibrahim hakkı, marifetname adlı eserinde evrim kuramına yer verir. bu da gösteriyor ki osmanlı döneminde, darwin’in ortaya attığı evrim kuramı sonrasında “anlamaya yönelik” ve “mesafeli bir çaba”dan söz edebiliriz ama darwin öncesinde evrim kuramını bizzat ortaya atan bir bilgi düzeyi vardır.

erzurumlu ibrahim hakkı, ı. mahmut’un izniyle saray kütüphanesine kabul edilmiş ve buradaki kitaplarla bilgisine bilgi katmıştır. islam’ın yetiştirdiği döneminin bu büyük aydınının, evrim düşüncesinin çok eski tarihlerde de ortaya atıldığını bilmemesine şüpheyle yaklaşmalıyız. örneğin, miletoslu anaksimandros (mö 611-547) şu düşünceyi ortaya atmıştır:

“ilk canlılar denizde yaşayan iğneli kabuklu hayvanlardı; bunlar bir zaman sonra karaya çıktılar ve kabuklarını atarak yaşam şekillerini değiştirdiler. bunların arasında insanın balıklardan belki de köpekbalıklarından gelen ataları vardır.”

sunay akın, geyikli park
devamını gör...
yaygın bir kanı olarak darwin'in başlattığı ve/veya temellerini attığı zannedilen; fakat darwin'den önce lamarck, linnaeus, malthus gibi nice düşünür ve bilim adamının çoktan temellerini attığı, darwin'in bir anlamıyla yerli yerine oturttuğu, bilimsel geçerliliği ve kesinliği çoktan kanıtlanmış, bu yönüyle savlıktan çıkarak tartışılması abes gerçekler kitabında yerini almış teorem. yine zannedildiği gibi sadece insanlar ve hayvanlar ile ilintili bir teori değil, dünyada ve hatta tüm evrende bulunan fiziksel madde ve biyolojik canlıların, evrenin sürekli hareket ve devinim yasası dahilinde, toplu ve etkileşimli bir evrimden geçmeleri üzerine inşa edilmiş ve yerleşmiş kuramdır.
devamını gör...
bunu ilk söyleyenlerden birisi anaksimandros imiş sanırım. kendisi bir zamanlar bütün dünyanın suyla kaplı olduğunu sonra güneşin suyu buharlaştırması ile karaların oluştuğunu ve bir süre sonra bütün suyun buharlaşacağını söylermiş yanlış anımsamıyorsam. neyse ilk insanlarında bir tür balık olduğunu sanırım daha sonra yengeç benzeri bir şeye dönüştüğünü ve en sonunda insana evrildiği görüşünde olup bu yüzdem balık yemeyi doğru bulmaz imiş.
devamını gör...
sağlıklı bir bilince sahip bir insanın bu teoriye inanması gerçekten de inanılmaz geliyor bana. bir de ispatlandı diyen ama kaynak gösteremeyen holigan takımı var bu teorinin. komik.

ben inançlı bir insan değilim, fakat yine de ateist kesimin semavi dinlerdeki yaradılış iddiasını çürütmek adına, böylesi ince bir dala tutunma çabası tek kelimeyle acınası.
devamını gör...
evrim teorisi insanın nasıl oluştuğunu incelemek üzere ortaya atılan bir bilimsel teoridir. charles darwin bunu semavi dinleri yok etmek, çürütmek maksadıyla ortaya koymamıştır. darwin'in hayatı doğayı, canlıları incelemek ile geçmiş neyin nereden geldiğini, nasıl oluştuğunu incelemekle uğraşmış.

evrim teorisi dinleri çürütmek amacıyla ortaya atılmamıştır aksine din adamları bu teoriyi doğru bulup dini terk eden kişileri görünce bu teoriyi karşılarına bir rakip din gibi görmüş ve artık kendi sermayeleri olan, üzerinden pazarlık yapıp para kazandıkları dinleri korumak için öcü gibi göstermişlerdir. darwin'in dinleri yok etmek gibi bir amacı olsaydı bunu yeni bir din gibi tanıtır, etrafına müritleri toplar, bütün hristiyanlığa savaş açar ve kendisinden olmayanları kafir ilan ederdi.

tekrar ediyorum charles darwin'in bu teoriyi koyma maksadı insanın nasıl var olduğunu, nereden geldiğini ortaya koymaktır. aslında bunda başarılı sayılır çünkü evrimi henüz yalanlayan, çürüten bilimsel bir çalışma ya da makale yok. elbette haklı olan eleştiriler var bu teoriye, neticede bu bir dogma değil neticede bilim doğruyu bulmaz yanlışı tespit edip yerine yeni gerçek adayı olan iddiayı koyar ve o iddia çürütülene dek dogru kabul eder.

ülkemizde ise bu teoriye insanımızın genel olarak eğitimden eksik kalması nedeniyle saçma sapan sebeplerle düşmanlık var hem de bu düşmanlık hat safhada. öyle ki sırf islama uygun değil diye meb müfredatından evrim teorisi kaldırıldı. bakın bilim dünyasından hiç kimse size biz bu teoriyi sopa zoruyla kabul ettireceğiz, dinleri yıkacağız, yok edeceğiz, bu teoriye inanmayanları asacağız demiyor demez de zaten. ama insanların yapmış olduğu bilimsel çalışmaya emeklere biraz saygı duyun. siz saygısızlık yaptığınız halde kendi inanciniza saygı istiyorsunuz utanmadan. bunu yapmayın.
devamını gör...
teori olan evrim değil, evrimin nasıl gerçekleştiği. yoksa, evrim var mı yok mu diye bir tartışma zaten kalmadı. ay çok yoruldum.

sen evrimleşmiş yazı bile yazıyorsun. bundan kalın dal mı olur?
devamını gör...
kaynanalar genelde damatlarını beğenmezler. ve genelde kendi rahmetli kocalarıyla kıyaslarlar.

kaynana: (damadına) adam mısın, madam mısın? benim rahmetli rafet’im öyle miydi ya.. bir endam, bir caka... titretirdi ortalığı...

dünya sürekli geliştiği için, daha doğrusu gelişim ve değişim kaçınılmaz olduğu için, eskiler yeniye pek kolay uyum sağlayamazlar. yaşlılar kendi bayramlarını özler, babalar kendi bayramlarını... torun da kafayı yer; len hangi bayram güzeldi, anamınki mi, nineminki mi diye...

konuya dönecek olursak, yaşlıların, gençleri beğenmeme durumu dünyanın en eski mesleği kadar eski.

fahişe kaynana (tabelada vizite 1 kg pirinç yazar): hava 23 derece oldu tık yok. benim rahmetli komagene, buzul çağında bile takır takır işlerdi. hey gidi...

peki bir de şu açıdan düşünün. bugün karadaki canlılar, sudan çıkarak evrimleşti. bir iddia... o zaman filmi biraz daha geriye saralım.

deniz kaynanası (sallanan sandalyede örgü örüyor; arkasındaki duvarda, bıyıklı bir istavrit var. çerçeve içinde, osmanlı paşası gibi poz vermiş; yerde ise deniz köpeği var): be heeeey hey... şimdiki erkekler erkek mi be... benim rahmetli izzet’im öyle miydi... o balıklama atlamalar, düz kulaç, kurbağalama... kahrolası tekir... yedi dağ gibi herifimi...

işte deniz kaynanası rukiye hanım, damadı ve kızıyla birlikte torununu köpek olarak yetiştirmeye karar vermişti. sırf kocasının intikamını almak için.

deniz kaynanası: o tekir denen kediyi bulup babana yaptığını yapmazsan, sana hakkımı helal etmem.

deniz köpeği: hav blup... hav blup...

peki neydi tekirin, rukiye’nin kocasına yaptığı?.. biraz daha geriye saralım.

olayın kökeni, canlıların evrimleşmeye karar verip sudan çıkmalarıyla başlamıştı. i.ö. (insandan önce) 65, 832. 441’de, takvimlerin şubat 12’yi gösterdiğinin tahmin edildiği soğuk bir günde, yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen 2 balık konuşuyordu.

balık-1: hafız; ben üşüdüm. çıkıyom.
balık-2: n’apacan çıkıp?
balık-1: evrimleşecem aga.

balık 1, kedi olmak istiyordu. istediğinde özgürce avlanacak, istediğinde sınırsızca seks yapacak, istediğinde ağaca çıkarak uyuyacak, istediğinde de oyun oynayarak vakit öldürecekti. balık 2 ise biraz daha temkinliydi. dünyanın buz gibi olduğu bir dönemde evrimleşmenin akıl kârı olmadığını düşünüyor, ortalık durulana kadar spekülatif hareketlerden uzak durmaya calışıyordu.

balık-2: bak amerika’da bi’ sürü yaratık işsiz ve aç geziyo’muş. bence acele etme...

balık 1 ısrarlıydı. çünkü denizin zor tarafları vardı. tamam dalgada boğulma tehlikeleri yoktu belki. ya da susuzluk tehlikesi gibi bir tehlike sıfır ihtimaldi. hiçbir balığın yağmur duasına çıktığı görülmemişti. zaten dinler çağı da başlamamıştı. başlasa bile dünya tarihi boyunca balıklar din meselesine bulaşmayacaklardı. balık 1’in hayalleri vardı. gerçi balık 2 de haksız sayılmadı. miami körfezi’ne yaşayan, dönemin meşhur spekülatörü somon (soros’un atası), işsizliğin daha da artabileceği yönünde uyarılarda bulunuyordu. ama balık 1’in umrunda değildi. sudan da bıkmıştı. eğer kedi olabilirse bir daha hiç yıkanmamaya yemin etti. yalanarak temizlenecekti. balık 2 ile helalleştiler.

balık-2: o zaman sen çık, bi’ bak bakalım. tavsiye edersen ben de gelirim yanına.

böylece balık 1, karaya çıktı ve zaman içinde, kafasına koyduğunu yaparak kedi oldu. gönlünce oynadı, zıpladı, vs... sonra bir gün, balık 2’nin yanına gitti.

kedi: lan? izzet?

balık-2: nedir?

kedi: hadi gel. burda ortam süper.


balık 2, nam-ı diğer rukiye’nin kocası izzet, biraz nazlansa da ikna oldu. çünkü denizin neminden romatizmaları azan karısı rukiye, evrimleşerek denizden çıkmak istiyordu. bir erkek olarak önden gitmek ve ortamı kolaçan etmek istedi. eğer her şey güzelse, hanımı da yanına aldıracaktı. teklifi kabul etti ve var gücüyle karaya zıpladı. ama hayatının hatasını yapmıştı.

evet; tam 2 dakika sonra tekir, sahil kenarında yalanarak temizleniyordu. arkadaş arkadaşa bunu yapar mı? başımıza gelmeden bilemeyiz. çünkü tekir evrimleştikten sonra tek başına kalmıştı. ne bir arkadaş, ne adam gibi yemek, ne seks... yiyecek olarak bir tek ot vardı, onu da yemek için karnının ağrıması gerekiyordu. şimdi diğer bir ihtiyacı kalmıştı tekir’in; seks... ama bunu bir balıkla yapması imkansızdı. daha önce denemişti gerçi ama her seferinde dayanamayarak balığı yiyordu. daha büyük bir canlı olmalıydı ve mümkünse bir memeli... aklına yine fikir geldi. bir süre önce fil olmaya karar veren, izzet’in cici annesi mavi balina... gerçi izzet’in amcası mahmut abi de vardı memeli cinsinden; soyu tükenen mamut’un atası... ama işin o kısmı eşcinselliğe girerdi. mavi balina’dan dönme fil hanım daha uygundu. mavi balina’dan dönme fil ile zoraki seks yapan tekir, mavi balina’nın fillikten vazgeçerek tekrar sulara dönmesine sebep olmuştu. bugün bildiğimiz filler ise fileto cinsi bir balinadan gelip, mavi balina’dan 25.803 sene sonradır. tekir’in, mavi balina’dan yeni tür bi’ sürü yavruları oldu; ismine bugünkü bilim adamları pisi balığı diyorlar.

işte hadise budur, bu kadar basittir. bugün köpeklerin neden durduk yere kedileri kovaladığı sorusunun cevabı da, rukiye hanım’ın torununa kadar uzanan, tarih öncesi çağlarda gizlidir.

köpekbalıklarının genlerindeki saldırganlık ise, rukiye hanım’ın torununu yetiştirme tarzında saklıdır. ve torununun köpek olmadan hemen önce sahip olduğu (ara dönem) çocuklarının soyundan gelir.

p.s. balinaların toplu intihar eylemleri de yukarıdaki acı hatıraya dayanmakta olup, olayı hâlâ çözemeyen bilim adamlarının dikkatine sunulur.
devamını gör...
ülkemizde darwin ve maymun ekseninden çıkamayan teori. halbuki teoriye göre sadece maymunlarla değil bütün canlılarla akrabayız. üstelik şu anki teori darwin'in teorisi değil. teorinin üç temel mekanizmasından yalnızca birini açıklamıştır darwin. mutasyon hugo de vries, kalıtım ise mendel tarafından geliştirildi. darwin'in teoriye tek katkısı doğal seçilim. o fikri ona veren de malthus'un population kitabıdır.
devamını gör...
yasa olmuştur. teori demek yanlış.
devamını gör...
uzun süre ana kaynağın toprak olduğunu sanan biri için ilk öğrenildiğinde şok etkisi yaratan, insanı ve doğayı doğru anlamak için öğrenilmesi gereken teori.
devamını gör...
ne gibi kanıtlar aranıyor bilmem ama çok sağlam kanıtlar mevcuttur elimizde. mesela "antibiyotik direnci." mesela "ara geçiş formları", mesela "fosiller". ha şimdiki maymunların insan olmamasını baz alırsanız kanıt bulamazsınız tabii...
devamını gör...
bilim ile dinin çakıştığı ortak bir paydada buluşamadığı teori.
devamını gör...
çok garip... bundan 20-30 yıl önce din alimleri!! bu tartışmaları jilet gibi keser atardı, ne evrimi ulannnn, maymun muyuz biz bla bla bla... şimdi dinliyorum da en radikali bile, aslında kuranda evrim geçiyor, biz evrime yok demiyoruz, evrimi allah yönetiyor gibi tam yol tornistan söylemlerde bulunuyorlar... bilim nelere kadirsin sen ya.
devamını gör...
aslında islamın büyük bir derdi yok. ayetleri evrim taraftarı biçimde rahatlıkla yorumlayabilir bir müslüman.

evrim ile mutlak çakışan kitap eski ahit. zaten mesela deniz ürünlerinin yenmesi olsun, evrim olsun, daha bir dünya şeyde, yahudiler müslümanları sayısal avantaj için yönlendirip kullanıyorlar. müslümanlar yahudi sorunları için dört kolda çatıştıklarınn farkında değil.
devamını gör...
canlıların her kuşakta rastlantısal değişikliklerle ve evrimciler arasında pek kabul görmeyen, çevre koşullarının etkisiyle gelişen eşey hücrelerindeki genlerin sonraki kuşaklara aktarılması sonucu türlerlerde ortaya çıkan gelişmenin zaman içinde bir türün tamamen farklı bir türe dönüşmesine sebep olduğunu savunan teori. teoriye göre bu sayede tesadüfen oluşmuş bir tek canlı hücresinden şu ana kadar yaşamış ve yaşamaya devam eden tüm canlı türleri evrimleşerek oluşmuştur. çevre koşullarının etkilemesi sonucu canlılarda türün değişmeden ortama uygun olarak gelişen özellikleriyle karıştırılmamalıdır. evrim bunu da içermekle birlikte esasında türlerin kökenlerini ve dolayısıyla canlılığın oluşumunu yaratılış inancına alternatif olarak sunar. özellikle bu sebepten dolayı yaratılışa inananlar ile yaratılılışı kabul etmeyenler arasında önemli ve stratejik bir konumu bulunmaktadır. bilim adamı, din adamı veya herhangi bir başka meslek veya gruptan insanların yaratıcı inancı ile yaratıcıyı reddediş inancı arasında en başta ayrıma sebep olduğu için çok yoğun tartışmalara sebep olmaktadır. bu güne kadar fosil bulgularında hiç bir ara forma rastlanmaması (kesinlikle türlerin geçişini gösteren hiç bir ara form bulunmamaktadır) teorinin çok önceden bilimsen yönünün çöktüğünü göstermektedir. bu sebeple evrim teorisi veya darwinizim aslında ateizmin varoluş inancıdır.
devamını gör...
link
yeni keşfettiğim ve videolarına patladığım arkadaşın evrim teorisi ile ilgili düşünceleri.


'yaz sıcağında elini tutmak istemiyorsan sevgilinin kuyruğunla tutuşursun'
devamını gör...
#2111336 entrisinde @papioyunda klasik neo-yararatılışçı, adnan oktarcı "ama ara form yok yok. evrim çöktü" argümanına sarılmış entrisini biitirirken.
ara form var oysa ki. şu anda yaşayan her canlı bir ara form. bu ara formcular serçe tarlakuşuna evrilirken gece yattığını sabah yarı tarlakuşu yarı serçe olarak uyandığını, ertesi sabah da artık tamamen tarla kuşu olduklarını sanıyor galiba. yok öyle bir şey. evrim son derecede ağır işleyen bir süreçtir. sen anne-babandan çocuğuna giden yolda bir ara formsun. anne-baban, büyük anne-babalarından sana gelen yolda bir ara formsun.
tembelliği bırakıp konuda adnan oktar ve benzeri şarlatanların yazılarını değil ciddi bilim adamlarının yazılarını okuyun.
işte bir tane populer bilim yazısı. konuyu adnan oktar ve dincilerin zırvalarından duyanlar için güzel bir starter.
evrimagaci.org/ara-turler-v...
devamını gör...
konuyla ilgili en çok tekrar edilen ama üstünde yeterince durulmayan bir durum var.

teori (caps lock açık)

evrim gerçektir, evrimin mekanizmasıyla ilgili görüşler teoridir ve maalesef ki milyonlarca yılı kapsadığı için teorinin gözlem ve deneye dayalı olması durumunda evrim, bilim insanlarını kendi silahıyla vuruyor.
devamını gör...
100.
evrim bir kanundur. teorisi ise kanunun nasıl işlendiğini açıklamaya çalışır. yani canlılar kesin olarak evrim geçirir, bunun neden ve nasıl olduğunu açıklamaya çalışan çeşitli evrim teorileri vardır. sadece darwin yok. örneğin yer çekimi de bir kanundur, bunun newton da bunu teoriye dökmüştür. bu kadar basit.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"evrim teorisi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim