laikliğin halka sorulmadan getirilmesi

kul olan halka sorulacak son şey olsa gerek, zihniyetin hala devam ettiği de başlıktan belli. yazıklar olsun

@ben de geldim tam oldu 'nun da dediği gibi asıl problemimiz olmayan konudur. bizim insanımız çağının çok ötesinde bir lider sayesinde (bkz: mustafa kemal atatürk) dünyadaki diğer milletlerin elde etmek için yıllarca kan döktüğü hakları birdenbire kucağında buldu. bu haklar için savaşmadık, yokluğunda neler olduğunu veya olacağını deneyimlemedik. bu sebepledir ki insanlar laiklik gibi, kadın hakları gibi, işçi hakları gibi en temel etkenlerin kıymetini bilmiyor. e tabii, ülkede düzgün eğitim de olmayınca sonradan bilinçlenmek de hayli zor. o sebepledir 'şeriat istiyoruz' diye yeri göğü inletenlerin varlığı. halbuki şeriat bir gelse en çok onlara zararı dokunacak, haberleri yok.

neredeyse 100 yıl olacak halk hala laikliğin ne olduğunu bilmiyor.kötü bir şey sanıyor.şu an sorulsa o zamanki sorulmasıyla aynı oranı alırdı.

devrimle gelmişse ve kurucu ilke ise normal olandır.
padişah yıllardır sormamış, halk da bir eksiği tamamlamış. rahatsız olan varsa karşı devrimle ve halk desteğiyle yine çözebilir.

bu ve benzeri başlıkları açan budalaların değirmenine su taşımayın.
bu ve benzeri başlıkları açan budalaların değirmenine su taşımayın.
bu ve benzeri başlıkları açan budalaların....

böyle başlıklara yazarak prim vermeyin be dostlar.

(bkz: sözlükte gereksiz başlık artışı)

laikliğin ne demek olduğunun bilinmemesi sonucu olumsuzlanan durumdur. asıl sorun bu da değildir aslında, halkın inandığını söylediği dini bile bilmemelerinden, dahası öğrenmeye bile çalışmamalarından kaynaklı cehalettir asıl sorun.

kral hareket. on numara hareket. taliban, ırak-şam islam devleti, el kaide zihniyetli manüplasyon yapan şah şıhlara tapan millete özgürlükleri sormazsın. tependen inme, cart diye getirirsin. helal olsun getirene. yine olsa yine getirilir. 21. yüzyıl dünyasında konuştuğunuz şeylere bakın.

şuuru kapalı hastaya tedavi ister misin diye sorulmaz.
laiklik düşmanları sinirinden kudurangillerden olmaya devam etsin.

cahille sohbeti kestiklerindendir

devlet, devletin çıkarlarını gözetmek için halka sormaz, gereğini ne ise onu uygular. günümüzde dahi alınan kaç karar halka soruluyor da laiklik halka sorulsun. devlet ve halk bir bütün olsa da devlet yönetimi kendi içinde ayrı bir sistemdir.

örnek vermek gerekirse; yoldaş sözlüğün en üst yönetimi. ve sözlüğe başlı-başlı uygulanması gereken kurallar koymuş.bunu modlara ve yazarlara sorarak mı, koydu. hayır tabi ki. yazarların uyması için kendi kurallarını koymuştur, uygulaması içinde modlara yetki vermiştir.

ne diyor kurallar da; hiyerarşi düzeni böyledir: yönetici > moderatör > yazar. mod ve yazarlar ceza hiyerarşisinde eşittir. yani yönetici ne derse odur ki, laiklikte ülkemize doğal olarak kimseye sorulmaya gerek duymadan ihtiyaç duyulduğu için anayasamıza eklenmiştir.

aydınlanma çağı sonrası sekülerizm laikliği getirmiştir avrupada. yani seküler toplumların doğal ve kaçınılmaz tercihidir laiklik.
atam bakmış ki milletin aydınlanmasını beklersek iş uzayacak. önce laikliği getirmiş, sonra da aydınlanma hareketini başlatmış.
tabi kula secde etmeye meyilli ruhlar anlayamaz bunları...

normaldir.

krallar toprak alıp satarken halka sormak zorunda hissetmezler kendilerini, başka bir kralla anlaşırken (müttefik olurken) veya düşmanı ile dost olmaya karar verirken köylüye, işçiye, derebeyine sormaz, 'nasıl yapayım?' diye.

anadolu'da ve bir çok coğrafyada yaşanan cumhuriyetçi devrimler burjuva devrimleridir, halk devrimleri değildir. neden halka sorsun ki yönetici sınıfın bir kolu olan burjuva, 'ne yapalım? / nasıl yapalım?' diye. sosyalist ya da marksist bir devrim gerçekleşseydi işçiye, köylüye, memura sorulurdu, ' istiyor musunuz? , ne istiyorsunuz? , nasıl istiyorsunuz?' soruları..

monarşi ve burjuva, yönetici zümreler ile 'demokratik' uzlaşma arayışına girişir bir takım değişikliklere giderken, vatandaşla değil!

çocuğunuzu büyütürken her şeyi ona sorup mu yapıyorsunuz dedirten başlık.

bazı reformlar plebisite bırakılmayacak kadar önemlidir. kölelik gelsin mi diye oylama yapılsa sonuç evet çıksa geri getirilirmesi doğru mu olur? tabi bu kadar uç bir örnek gibi gözükmüyebilir laiklik. ama aslında coğrafya için oldukça önemli bir kavram.

sanki padişah halka sorarak başa geliyordu, açtığınız başlığa bir bakın ya, saçma.

aslında o iş tam olarak öyle değil. osmanlı'nın son dönemlerini bir araştırın biraz okuyun halkın hem kadın hareketlerinde hem de dini hukuk anlayışına göre yönetilme konusunda nasıl fikirlere sahip olduğunu görürsünüz. size hep anlatılan mustafa kemal olmasaydı laiklik olmazdı sözü pek de gerçeği yansıtmaz (tabii tarihe böyle bakılmaz olmasaydı görmeseydi duymasaydı vs. diye ). halkta böyle bir hareketlenme vardı. çöküşten kurtuluşu arıyorlar bunda da hep kendilerini geçen batıya bakıp nasıl bir yol çizeceklerini uzun zaman tartışmışlardı. yani sandığınız gibi mustafa kemal gökten zembille indirmedi bir çok şeyi. osmanlı'nın son döneminde bir çok inkılap denendi sadece başarıya ulaşılamadı. işte mustafa kemal atatürk bunu başarıya ulaştıran kişidir. o yüzden tarih en çok onu yazar o yüzden size sürekli unutturulmaya çalışılır.

halka sorulmasına gerek yoktu, çünkü laikliğin lafzından başka gelen bir şey yoktu. tek bir dinin tek bir mezhebinin işlerini denetleyen, devlet bütçesinden pay alan diyanet gibi bir kurumun olduğu bir devlete laik denmez. özde sünni müslüman sözde laik denir. sadece sözde. cumhuriyetle beraber seküler bir yaşam tarzı gelmiş, yasalar dinin kurallarına göre değil de uygar dünyanın kabul ettiği genel geçer kurallara göre çıkartılmaya başlanmıştır, ama bu yöne doğru gidiş ta tanzimatla beraber başlamıştı. kendimizi kandırmayalım, türkiye hiçbir zaman laik bir ülke olmadı.

başımızdakiler için soruldu da ne oldu demek istediğim başlıktır.

isabet olmuş. menderes'ten başlayıp günümüze kadar halka sorulunca ne olduğunu da görmüş olduk.

platon'un demokrasi eğitim işidir dediği mevzu tam olarak bu işte. halk eğitimli, sorgulayan, aydın olmalıdır yoksa halkın cahilliğinden yararlanıp en fazla oy alan başa geçebilir ve zamanla güç zehirlenmesi yaşayabilir.

bu felsefe kendi içinde hem tutarlı hem tutarsız bir bakıma. mesela atatürk'ün "türk milleti için en iyi yönetim şekli cumhuriyettir." demesi aslında türk milleti gibi cahil halklara bir avantaj sağlamıyor da değil. cumhuriyet, demokrasi her ne kadar aptal halklar için kötü olsa da babadan oğula geçen bir anlayış yerine zamanı gelince bu insanların kendini yönetecek olanları seçmesi insana halen daha bir umut var dedirtiyor.

mesela 21 sene sonunda gelinecek olan 2023 seçimleri bunu gösterecek. herkes bu seçimi bekliyor çünkü bu seçim çok kritik türkiye ya düzelecek ya da bataklıkta boğulacak. işte bu yüzden demokrasi, seçim, laiklik önemli kavramlar çünkü her an her şey değişebilir aptal bir toplum olsanız bile.

laiklik, yanlış bilinenin aksine laik düzenin var olması değil laik düzeni oluşturacak şartların var olması demektir.