161.
mutluluk sensin...... aynaya baktığında gördüğün, ama bitürlü kabul etmediğin sen... ısrarla dışarda aradığın şey hevesten ibaret bir tutku... özüne dön, kendini gör, deriin bir nefes al.
devamını gör...
162.
eski yunanca'da mutluluk, eudaimonia kelimesi ile ifade edilmiş. peki ne var ki bunda?
kelimenin içinde yine yunanca daimon gizli; yani şeytan!
yani şeytanı işin içine karıştırmadan mutlu olmanın mümkün olmadığı ile ilgili bir çıkarımda bulunmuş o efsane mitlere dayalı coğrafya.
zaten lucifer'ında ışık tutan, yol gösteren manasında evrilmesi tesadüf değil.
daha fazla üstelemeyeyim, olay farklı yerlere gidiyor.*
kelimenin içinde yine yunanca daimon gizli; yani şeytan!
yani şeytanı işin içine karıştırmadan mutlu olmanın mümkün olmadığı ile ilgili bir çıkarımda bulunmuş o efsane mitlere dayalı coğrafya.
zaten lucifer'ında ışık tutan, yol gösteren manasında evrilmesi tesadüf değil.
daha fazla üstelemeyeyim, olay farklı yerlere gidiyor.*
devamını gör...
163.
sürekli mutlu olsaydık kesinlikle sıkıcı olurdu. en basitinden bir örnek vereyim.
mesela bir bilgisayar oyunu oynadığınızı düşünün bütün hilelerini biliyorsunuz ve oyunu sürekli kazanıyorsunuz. zamanla sıkılmaya başlarsınız. mutlulukta böyledir. ışte sürekli olursa bir anlamı olmaz. bazen hayata çekmemiz gerekir. aynı şekilde yaşamakta böyledir . sonsuza kadar sürseydi değersiz olurdu. onu önemli kılan şey ölümdür .
mesela bir bilgisayar oyunu oynadığınızı düşünün bütün hilelerini biliyorsunuz ve oyunu sürekli kazanıyorsunuz. zamanla sıkılmaya başlarsınız. mutlulukta böyledir. ışte sürekli olursa bir anlamı olmaz. bazen hayata çekmemiz gerekir. aynı şekilde yaşamakta böyledir . sonsuza kadar sürseydi değersiz olurdu. onu önemli kılan şey ölümdür .
devamını gör...
164.
büyük düşünürler mutluluk için çeşitli tanımlar ileri sürmüşlerdir:
i. mutluluğun herkes için genel-geçer bazı kaideleri olduğunu belirtmişlerdir. mesela sokrates'e göre mutluluk erdemli bir hayat yaşamak demektir. fakat erdemli bir hayat yaşamak size her zaman mutluluk vermez; şöyle ki, örneğin kendisinden hareket edecek olursak sokrates yaşadığı şehir-devlet'in yasalarına uymayı, o yasalar onun aleyhine de olsa kabul etmiştir ve baldıran zehrini içmiştir. baldıran zehri ona acı verse ve onu öldürse bile, sokrates mutluluğu içindeki bu erdemin gereklerine uyma güdüsünde bulmuştur.
ii. bazı düşünürler mutluluğun kişiden kişiye değiştiğini öne sürmüşlerdir. örneğin montaigne eğer benim hakkımda haksız bir hüküm verilseydi ben sokrates gibi yapamazdım, başka bir ülkeye ve başka yasaların geçerli olduğu bir yere giderdim demiştir ve sokrates'in erdemini ve mutluluğunu "erişilmesi çok zor" diye nitelendirmiştir.
iii. bu düşünürlerin hepsi şu durumun hakkını teslim etmişlerdir: "kim ne derse desin mutluluk ile şans, talih, kader, yazgı gibi kavramlar arasında kesin bir bağlantı vardır."
günümüzde ise mutluluk ile ilgili yapılan araştırmalar mutluluğun %50 oranda genetik kalıtım (bazı insanların mizaçları doğuştan dışa dönük, iyimser ve neşeli iken bazı insanların mizaçları doğuştan içe dönük, karamsar ve melankoliktir demek anlamına geliyor bu) %40 oranında bireyin kendini geliştirme olanağına ve son olarak %10'luk kısmının da dışsal olaylara bağlı olduğunu göstermiştir.
sonuç: büyük düşünürlerin bahsettikleri mutluluk ile şans, kader, talih, yazgı arasındaki ilişki aslında doğuştan sahip olduğumuz özellikleri (buna hangi çevreye doğduğun, annen ve babanın durumu da dahil ve daha önceden dediğim gibi genetik kalıtım olarak sana miras kalan mizaç) temsil ediyor. bütün bunlar şans.
ama %40 oranında kişisel bir azim ve gayretle ne noktaya gelebileceğimiz teslim ediliyor.
işin ilginç yanı, hepimizin kafaya taktığı dışsal olayların mutluluğa etkisi %10.
i. mutluluğun herkes için genel-geçer bazı kaideleri olduğunu belirtmişlerdir. mesela sokrates'e göre mutluluk erdemli bir hayat yaşamak demektir. fakat erdemli bir hayat yaşamak size her zaman mutluluk vermez; şöyle ki, örneğin kendisinden hareket edecek olursak sokrates yaşadığı şehir-devlet'in yasalarına uymayı, o yasalar onun aleyhine de olsa kabul etmiştir ve baldıran zehrini içmiştir. baldıran zehri ona acı verse ve onu öldürse bile, sokrates mutluluğu içindeki bu erdemin gereklerine uyma güdüsünde bulmuştur.
ii. bazı düşünürler mutluluğun kişiden kişiye değiştiğini öne sürmüşlerdir. örneğin montaigne eğer benim hakkımda haksız bir hüküm verilseydi ben sokrates gibi yapamazdım, başka bir ülkeye ve başka yasaların geçerli olduğu bir yere giderdim demiştir ve sokrates'in erdemini ve mutluluğunu "erişilmesi çok zor" diye nitelendirmiştir.
iii. bu düşünürlerin hepsi şu durumun hakkını teslim etmişlerdir: "kim ne derse desin mutluluk ile şans, talih, kader, yazgı gibi kavramlar arasında kesin bir bağlantı vardır."
günümüzde ise mutluluk ile ilgili yapılan araştırmalar mutluluğun %50 oranda genetik kalıtım (bazı insanların mizaçları doğuştan dışa dönük, iyimser ve neşeli iken bazı insanların mizaçları doğuştan içe dönük, karamsar ve melankoliktir demek anlamına geliyor bu) %40 oranında bireyin kendini geliştirme olanağına ve son olarak %10'luk kısmının da dışsal olaylara bağlı olduğunu göstermiştir.
sonuç: büyük düşünürlerin bahsettikleri mutluluk ile şans, kader, talih, yazgı arasındaki ilişki aslında doğuştan sahip olduğumuz özellikleri (buna hangi çevreye doğduğun, annen ve babanın durumu da dahil ve daha önceden dediğim gibi genetik kalıtım olarak sana miras kalan mizaç) temsil ediyor. bütün bunlar şans.
ama %40 oranında kişisel bir azim ve gayretle ne noktaya gelebileceğimiz teslim ediliyor.
işin ilginç yanı, hepimizin kafaya taktığı dışsal olayların mutluluğa etkisi %10.
devamını gör...
165.
ne denmiş: - ey zavallı insanoğlu! mutluluk diye bir şey yok. kendimden biliyorum öyle bir şey yok.-
devamını gör...
166.
jose saramago'ya selam olsun, "bir deniz kabuklusunun biyolojisinde saklıdır mutluluk" der. eğer zarar vermeden bir deniz salyangozu -monodonta- görüp hafifçe dokunup sonra davranışlarını incelerseniz. kesinlikle ne demek istediğini anlayacaksınız.
devamını gör...
167.
cengiz aytmatov şöyle diyor toprak ana'da;
"gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor."
"gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor."
devamını gör...
168.
herkesin büyüyünce ne olacaksın sorusuna vermediği cevap . .
devamını gör...
169.
mutluluk bir duygu değil genele yayılmış bir iyi oluştur. daha doğrusu olumlu duyguların çoğunlukta olması sonucunda ulaşabildiğimiz bir ruh hali.
bunun bir duygu durumu olarak anlaşılması yüzünden mutluluğa ulaşmaya çalışırken telef olan insanlarla dolu ortalık.
bunun bir duygu durumu olarak anlaşılması yüzünden mutluluğa ulaşmaya çalışırken telef olan insanlarla dolu ortalık.
devamını gör...
170.
çocukken istediğin bir şeyi, ufak dahi olsa, akşam eve gelirken babanın almasıdır. saf, temiz, masum mutluluk...
devamını gör...
171.
ancak yitirdiğinde kendini fark ettiren duygu. eski mutluluğunu hatırlamak kadar kötüsü yok çünkü.
devamını gör...
172.
geçmişe bu kadar takılmayın. şu lanet olasıca anı yaşama zevkinden mahrum bırakmayın kendinizi. korkularınız sizi o kadar engelliyor ki yaşamaya fırsat bulamıyorsunuz. çözümü olmayan tek şey ölüm. gerisi sadece ici boş endişeler. yiyin, için,gezin, aşık olun, hislerinizi yaşayın, o an ne yapmak istiyorsanız onu yapın.
devamını gör...
173.
öyle kolaydır ki aslında görmek isteyene. öyle basittir ki. siz siz olun başka duygularınıza boğulup kendınızı esir kılmayın. neşeniz bol olsun hayatınızda hep güzellik dolsun
devamını gör...
174.
bazen bir kuşun kanadında, bazen bir simidin üstündeki susamda. mutluluk her yerde ama görebilene.
devamını gör...
175.
mutluluk anlıktır.anı yaşayabilmektir. bazense ufak bir tebessümdür. yeri gelir ağız dolusu kahkahadır. ailen ve sevdiklerinle bir arada sağlıklı,huzurlu olabilmektir.birlikte geçirilen zaman dilimidir. en olmayacak zamanlarda gelir bulur seni yeter ki sen yakalamayı bil
devamını gör...
176.
sevindirdiğin bir insanın gözlerindeki ışıltıdır.
devamını gör...
177.
belki de ömrü hayatımda gördüğüm en güzel kadın ile göz göze gelmeler, bakışmalar yaşıyoruz...
allah'ım bozma..
allah'ım bozma..
devamını gör...
178.
umarım beni bulur çünkü ben bulamıyorum..
devamını gör...
179.
lambayı kapattın. bir yandan masada tabletin ışığı açık, tuşları kilitlemeye tenezzül bile etmiyorsun. oda karardı. çoraplarını bile çıkarmadın. yan koltukta yatakların var, üşenip gidip açmadın bile koltuğu, sermedin üzerine yorganı, battaniyeyi. oda karanlık, usulca oturduğun yerden uzandın lambanın düğmesine. ve üzerine hiçbir şey almadan yanının üzerine yattın. oda sessiz. sorun, dert, tasa, istek, ihtiyaç, arzu, şiddetli arzu gibi şeyler yok. sadece sen ve bu karanlık, usulca yatıyorsun koltuğunda. sessiz, sakin kendi halinde. işte böyle bi mutluluk.
devamını gör...
180.
çocukken her an yaşarsın büyüdükçe azalır ve sonra hiç bulamazsın.
devamını gör...