bu dile hakim olan öyle bir güzel, öyle bir kibar konuşur ki, hatta osmanlıca küfür etmeye kalksa kelimelere yabancı olduğunuzdan anlamaz, teşekkür edesiniz gelir.
devamını gör...
az önce sınavından çıktığım derstir. zamanı için konuşma dili olarak değil de yazım dili olarak kullanılan dildir.
devamını gör...
yukarıda bir bey,hakim olan kişinin erkeklik hissedebileceğini savunmuş. komik geldi biraz..osmanlıca bir yazı dilidir arkadaşlar.ayrıca dil aileleri arasında osmanlıca diye bir dil de yoktur.sözlük anlamını da bırakayım şöyle..
*
devamını gör...
saray çevresi tarafından kullanılan arapça ve farsça etkisi altında kalmış türkçedir. halk günümüz türkçesine daha yakın konuşurdu.
devamını gör...
o kadar da havalı olmayan dil(!)
devamını gör...
1930 larda dil inkılabı nedeniyle köklü bir değişime uğrayıp türkçeye dönüşmüştür ve robotsal bir hale bürünmüştür.

(bkz: oturgaçlı götürgeç)

edit: (bkz: mübalağa sanatı)=(bkz: oturgaçlı götürgeç)
devamını gör...
(bkz: osmanlı türkçesi)
devamını gör...
konuşulan türkçenin yazı diline aktarılması için kullanılan arap alfabesine osmanlıca diyen bir güruhun sevdiği sözde dil. bunlar dedelerinin mezar taşlarını okuyamadıklarından yakınırlar ve tek dertleri okuyamadıkları mezar taşlarıdır.
devamını gör...
bu dilin havası yazısını okuyabilendedir.
rik'a ve divanî okuyan bu bünye ortamların içinden geçen aranan insan olmuştur her zaman.
tabi bu seviyeye gelene dek az delirmedik.

güya sözde okumayacaktım lakin yine bir iş yıktılar bana ben de buraya hava almaya geldim. az sonra ararlar. bilge . okudun mu bakim hoca bekliyor..
he yaa babanız okuyordu zaten.
sinir stres sahibi yapar bu yazılar sizi.
devamını gör...
hukuk dili
devamını gör...
farsça türkçe ve arapça kelimelerden oluşan homojen olmayan yapay dil. yazı sisteminde de alfabe olarak arap harfleri tercih edilmiştir.
devamını gör...
ömer seyfettin'in 1903 yılında yayımlanan "bir refikin defter-i ihtisasatından" adlı öyküsünin ilk paragrafında şu ifadelerle karşılaşırız:

"şirket-i hayriye vapuru açılan bir sine-i seyyal-i mâ içinde süzülerek ilerliyordu. çarkların aheng-i muttaridi içinde titreyen ruh-ı samtın sine-i tesliyetine bazen küçük bir nağme yayılıyor, ve sonra o ıttırâd-ı sükûn devam ediyordu. gâh ü bî-gâh riyâh-ı mesânın daha uzaklardan getirdiği bir ses, bir nağme-i hırâş ile başlayarak kesiliyor yine başlıyor, ve cevr-i garibin gâze-i samtından inleyerek bir enin-i sükûn gibi akşamın afak-ı dûrâdûru içinde titreyip sönüyor, nihayet kendine bir melâz-ı sükûnet buluyordu." (ömer seyfettin, bütün hikayeleri, yky, istanbul, 2015, s.43)

işte osmanlıca budur; çoğu kişinin 'falaka', 'kaşağı', 'diyet', 'pembe incili kaftan' gibi kolayca anlaşılabilen bir türkçe'yle yazdığı öyküler sayesinde tanıdığı ömer seyfettin'i böyle ağır, anlamı ortadan kaldıracak kadar süslü, tuhaf cümlelerin yazarına dönüştüren, arapça-farsça karışımı bir 'saray dili'...

osmanlı hanedanı, kendini 'etrak-ı bîidrak' (anlayışsız/kafasız türkler) şeklinde tanımladığı anadolu halkının sade dilinden olabildiğince uzak tutmaya çalışmış, bu yüzden osmanlıca'yı geliştirmiştir.

bazen osmanlıca metinleri okumak çok keyif olabiliyor elbette... örneğin şeyh galib'in hüsn-ü aşk adlı muhteşem yapıtında neredeyse duyulabilen bir müzikalite vardır: "hoş geldin eyâ berîd-i cânân / bahş et bana bir nüvîd-i cânân" örneğinde olduğu gibi. ama yine de, dil ve ifade gücü bakımından tüm osmanlıca edebiyatı toplasanız bir yunus emre divanı etmez...

buyrun:
benim dilim kuş dilidir,
benim ilim dost ilidir
ben bülbülüm dost gülümdür,
bilin gülüm solmaz benim.
devamını gör...
mezar yazılarını okumak için gerekli olduğunu duymuştum.
devamını gör...
doğrusu osmanlı türkçesi olan dil. öğrenebilmek için hem osmanlı türkçesi’ne, hem arapça hem de farsça’ya hakim olmanız gerekir. iki kez alttan almıştım bu dersi. hangi birine hakim olalım kardeşim. *
devamını gör...
yazım sistemi çok saçmadır. kelime içindeki her harf aynı okunmaz ve bazı kelimeleri bildiğiniz ezberlemeniz gerekir. içinde bilinmesi gereken daha pek çok, sayılamayacak kadar fazla başka kurallar bulunduğundan tam anlamıyla öğrenmesi oldukça güçtür. bu işe yıllarını verenler bile arada duraksamadan okuyamazlar. o yüzden ben, şahsen de belli bir düzeyde osmanlıca okuyabilen bir kişi olarak, harf devrimi'nin çok mantıklı bir inkılap olduğunu söyleyebilirim. ama keşke bu inkılap yapılırken osmanlıca'nın zarafetini kaybetmeseydik. sadece harfler değişse idi. zira bugün konuştuğumuz türkçe, osmanlıca türkçesine kıyasla bir ayıptır bana kalırsa.
devamını gör...
(bkz: osmanlı türkçesi)
devamını gör...
boş bir dildir, dil bile değildir, arapça ve farsça karışımı bir şey. saray'da kullanılır.
devamını gör...
dirilmemek üzere ölmüştür.
devamını gör...
çoğunluğu farsça ve arapça oluşan %20 oranında da türkçe kelimelerin olduğu dil.
devamını gör...
kendisine osmanlı türkçesi diyerek sevimlileştirmeye çalışıyorlar fakat gayet de başlı başına bir dil, hatta olabildiğince de sevimsiz bir dildir. her ne kadar türkçe unsurlar barındırsa da, bir o kadar arapça ve farsça unsur da içerir. ayrıca arap alfabesinin (üzerine fars alfabesinden eklemeler yapılmış bile olsa), türkçe'ye uygun olmadığının da başlı başına kanıtıdır.

örneğin:

اون

yukarıda orijinal olarak "avn", ama aslında "on" (10), "ön" ("arka"nın zıttı olan), "un" (hani şu ekmeğin yapıldığı) ya da "ün" (şöhret) yazıyor. birinden biri. aynı zamanda hepsi. artık hangisi olursa. böyle bir şey olabilir mi ya?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"osmanlıca" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim