#ödüllü filmler
gerilim / kara film
8.4 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

merak ettiğim ve izledikten sonra ne hissetmem gerektiğinden emin olamadığım bir film. tek bir cümle ile özetleyecek olursak sınıfsal farkların ortaya konduğu bir film deriz de içeriğini anlatmaya ne kadar yeterli olur bu tanım? ekonominin en alt tabakasında olan bir aile ve ekonominin en üst basamağında olan iki aile vardır. bu farkları yansıtmak için belki de merdivenler sıklıkla kullanılmıştır.

alt kesimi canlandıran aile üyeleri kurnazlıkları ile zengin ailenin çalışanı olur teker teker. hayatları rahat ve refah bir yol almaya başlamışken bu yolda olmayı isteyen başkaları da çıkar ortaya. ve filmin ikinci yarısı böylelikle hareketlenir.
bir yerde temel ihtiyaçlarını karşılamak için türlü rollere girenler diğer tarafta bulundukları konum içerisinde çevresinde olan biten hiçbir şeyin farkında olmayanlar. zengin fakir ayrımı yaşadıkları ev gibi çok keskin bir şekilde belli edilse de filmde beni en vuran nokta koku üzerine yaptığı gönderme oldu. fakirlik kokar mı insanların üzerinde?

ve de özgürlük... acaba haklarını sonuna kadar kullanabilmek midir özgürlük yoksa temel ihtiyaçlar karşılandığı sürece hayatta olmak mıdır? bir diğer soru da yaşamak nedir olur bu durumda? temel ihtiyaçların karşılanıyor olması yaşadığımızı mı gösterir?

doğal bir akış içerisindeydi film. oyunculuklar yine aynı doğallıkta. ev sahibi kadının oyunculuğu en beğendiğim oldu. pek çok ödülü ülkesine götürmüş bu filmi izleyip yorumlamak tercihiniz olsun. sonra karar verirsiniz?

aydınlık bir bahçede güneşin tadını çıkaranlardan mısınız yoksa karanlık bir bodrumda nefes almaya devam edenlerden misiniz?
devamını gör...
en iyi yabancı film dalında oscar ödüllü film. öylesine güzel bir film ki bu, en ufak bir eksiklik, en ufak bir lüzumsuzluk bile yok. her planı ölçülü, her karesi dolu dolu bir film bu.

-spoiler-

ismine odaklanarak bakınca müthiş bir metaforu işliyor film. bu metafora göre başka bir ailenin içine adeta parazit gibi girip, çoğalıp oraya tutunup ve orayı sahiplenip orada hayatını sürdürmeye çalışan bir aileyi görüyoruz. bunu öylesine güzel yapıyor ve bunu yaparken sınıf farklılığı üzerine öylesine güzel yerlere parmak basıyor ki film, izlerken ekran karşısında hayranlıkla kala kaldım.

böylesine güzel bir film ile ilgili çok daha uzun yazılır ama zaten yeterince ifade edilmiş. benim en çok hoşuma giden ve beni derinden etkileyen sahne ise yağmur başladığında ve sel olduğunda öyle güzel bir sekans var ki aşağılara indikçe hayatın nasıl boka battığını gözümüze soka soka gösteriyor yönetmen.

-spoiler-

yapanın eline emeğine ve aklına sağlık.
devamını gör...
bizde de ayla filmi vardı. yönetmeni de oscar alamamasini turkiye'ye hakaret etmediğine bağlıyor. demek ki parasite filminin yönetmeni kore'ye sağlam küfretmiş ki 4 ödül birden almış.
devamını gör...
2019 yapımı, güney kore filmi. yönetmeni bong joon-ho tarafından senaryosu da yazılmıştır. aynı yıl en iyi yabancı film, en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi özgün senaryo dahil 4 oscar kazanarak 2020 oscar ödüllerine damgasını vurmuştur.
film genel olarak sınıf farklılıklarının net bir şekilde yaşandığını vurgulamaya çalışmıştır. bir çok sahnede bu açıkça işlenmiştir. kapitalizm, aile ilişkileri gibi konulara da değiniyor. filmde zengin bir ailenin çocuğuna ders vermek için evlerine giden karakterimiz zamanla kendi aile bireylerini işçi olarak zengin ailenin yanına aldırıyor. sonrasında olaylar gelişiyor. oyunculuk ve görüntü yönetmenliği benim için tam puan aldı. sinematografik açıdan adeta bir şölen. filmde hemen her sahnede bir gönderme veya sembol bulunuyor. bence oscar'ı anasının ak sütü gibi hak etmiş bir film. yönetmenin diğer filmlerine de göz atmak isterseniz (bkz: memories of murder) (bkz: the host) ve (bkz: snowpiercer) benim beğendiğim diğer filmleri. bu filmlerin ortak bir özelliği ise yönetmen bong joon-ho'nun bu dört filmde de song kang-ho ile çalışıyor. (parazit filmindeki baba karakteri.) güney kore sineması mutlaka dikkatle üzerinde durulması gereken bir alan. parazit oscar alması dolayısıyla bütün dikkatleri üzerine çekti ve populer kültürde çokça tutuldu. siz yine de hem bong joon-ho ya hem de güney kore sinemasına göz atın derim
devamını gör...
henüz izlemediğim* ve finallerim bittikten sonra sakin bir kafayla izlemek istediğim, güney kore yapımı, bong joon-ho'nun yönetmenliğini yaptığı, 2019'da en iyi film oscar'ını almış filmdir.
devamını gör...
senaryosu, sinematografisi, işlediği fikriyat, oyunculuklar... bütün olarak tek kelimeyle harikulade bir filmdir. yalnız bana sonuna kadar sakince ilerleyip birden kana bulanmasıyla tarantino filmlerinden aldığım kekremsi tadı vermiştir. bir insanın son sözünün "oraya dokunma, daha çok acıyor" olması üzerine de uzun uzun düşündürtmüştür.
devamını gör...
sınıf farklılıkları ve çatışmalarını anlatan bir film deyince sanki marksist sosyalist bir anlatımla çekilmiş film gibi anlaşılmaması gerekir. film hiçbir sınıfı yüceltmeden hatta her iki sınıfı da tüm ahlaki yoksunluğu ile gözlerimizin önüne seriyor. izlerken hemen hemen tüm karakterlerin çıkarcılıkları, menfaatçilikleri ve ikiyüzlülükleriyle hepsinden tiksiniyor ve başlarına gelenleri hak ettiklerine kanaat getiriyorsunuz neredeyse.

benim filme eleştirim; filmde olanın aksine bu tarz ahlaki ve etik unsurların çok zorlandığı filmlerde yönetmen yargıçlığı kendi yapmamalı seyirciye bırakmalı. seyirci bu anlamda bu denli rahatsız edildikten sonra çok iyi bir son yakalanmalı. aksi durumda etik ve ahlak sanatçı bile olsa, kişinin kendi değer yargılarıyla sınırlı kalıyor ve herkes tarafından anlamlı olamayabiliyor. bu film çok sert bitiyor. ki bu son güney kore'de durum nedir bilmiyorum ama batı toplumlarında ''açgözlülük'' için oldukça ağır bir ceza.

lars von trier filmleri izlerken de aynı şeyi hissetmiştim mesela. trier de filmlerinde bir suçu/günahı egzajere ederek karakteri filmin sonunda en ağır şekilde cezalandırır bu seyirciye bazen çok abartılı bazen de oldukça anlamsız gelebilir. tiksinti duymakla acımak arasında bir yerde kalakalırsınız filmin sonunda aynı bu filmde olduğu gibi.

sanat filmlerinde benim arada kaldığım şey tam olarak bu. yönetmenin filmin sonunda tam bir engizisyon yargıcına dönüşmesi. bunu seyirciye bırakmayıp kendi yapan yönetmen ki biz bu filmlere sanat ödülleri veriyor ve bu kategoride değerlendiriyorsak bunu yapmalı mı yönetmen bilemedim?
devamını gör...
ödüllük film, seyirlik film farkını anlatan bir film.
her on dakikada bir yuh artık dedim. sonu da dahil.
izleyenler kervanına dahil olmak dışında bir ekstra vermedi bana.
soran olursa evet seyrettim.
devamını gör...
sınıf farklılığını muazzam bir kurguyla tamemen sosyal hayatın içinden alıp sunan ,düşundüren güldüren bir film. ayrıca görüntü yönetmenini de tebrik etmek lazım. filmin bu kadar konuşulmasının sebeplerinde biri de görüntü açıları kesinlikle
devamını gör...
vasatın az bir üstü senaryoya sahip olan film. akademi ödülünü almasının nedeni farklı oluşu. başka bir film varsa aklınızda onu izleyin. buna gelene kadar daha çok şey var. bu arada filmin pandemi ile, virüs ile hiç alakası yok.
devamını gör...
2019 yılında vizyona giren; kara komedi, aksiyon, gerilim, dram gibi birçok türün birleşimi, 2019 çıkışlı bir güney kore filmidir. ayrıca oscar tarihinde ilk kez ingilizce dışında bir dilde çekilen film, "en iyi film" ödülünü aldı.
genel olarak baktığımda filmin finali beni aşırı şaşırtsa da sınıfsal farkların harika bir şekilde anlatıldığını düşünüyorum.
devamını gör...
uzun zamandır ilk defa bir film izledim, sinemadan da hiç anlamam ama bu film nasıl ödül almış hala şaşırırım.
ben izlediğim filmin gerçekçi olmasını isterim.



fakir aile zengin ailenin evine çok kolay sızdı mesela. zengin aile emektar çalışanlarını peşpeşe kaybettiğinde işin içinde bir iş olduğunu anlamalıydı.

bir yerde şöför olan adamın çok kötü koktuğundan bahsedildi. bu şartlarda onun şöförlük yapması mümkün olamazdı. bu kötü kokuyu zengin adamlarımız kabul edemezdi çünkü.

fakir aile zengin ailenin evde olmadığı birgün evi çok pis dağıttılar, eve yayıldılar ama evde hiçbir kamera sistemi falan yoktu, bu imkansızdı.


devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
en vurucu kısımlarından. zenginler için yağmur bereket olsa da yoksullar için çile olabiliyor çoğu zaman.
konusu; yoksulun da yoksulu bir ailenin, içler acısı yaşamında hayatta kalmaya çalışırken, evin oğlunun yakın arkadaşının onlara gelip evin oğlundan ders verdiği zengin ailenin kızına kendisi yokken bir süreliğine yerine geçmesini istemesiyle başlıyor.
yoksulluğun dibindeki aile ile varlıklı ailenin yolu kesişiyor ve film başlıyor.

filmdeki varlıklı adamın son sahnelerde şoförün kızı kalbine bıçak yemişken, bunu umursamaz şekilde şoförden arabanın anahtarını istemesi ve şoförün cinnet geçirerek onu vurması birçok anlam içeriyor izleyenler için.
karısının da filmin bir kısmında 'bardağı dolu tarafından görmenin önemi'ne değinmesi!
hayatta geçimini sağlayabileceğinden de fazlasına sahipsen yani tuzun kuruysa pozitif bakabilirsin hayata ama geçim derdiyle uğraşan, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan, köpek bağlasan durmaz bir evde yaşayan kişiler için bu b.ktan pozitifliğin hiçbir anlamı yok maalesef.
"parayla saadet olmaz" kafasındakiler izlesin en çok.

not: sun-kyun lee'yi çok severim. bir de kore dizilerinin vazgeçilmez ismi lee jung-eun'u görmek de ayrıca hoş geldi.
devamını gör...
sınıf farklılığını aşırı güzel anlatan, mükemmel bir film.
kesinlikle izlendikten sonra farklı bir bakış açısı kazanacaksınız.
fakir bir ailenin, yavaş yavaş zengin bir aileyi ele geçirmesi ve sonunda u dönüşü yaşanılan bir film.
devamını gör...
2019 yapımı, güney kore filmi. yönetmeni bong joon-ho. 2020 yılında en iyi yabancı film, en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi özgün senaryo dahil 4 dalda oscar kazanmıstir.

10 şubat 2020 gecesi verilen oscar ödüllerinde acaba gelecekteki 2 yıl boyunca zengin ve fakiri bazı noktalarda aynı düzleme oturtacak bazı noktalarda ise sınıfsal farklılıkları arş_ı alaya çıkartacak şu covid belasını düşünerek mi verdiler yoksa tüm bunlar bir tevafuk muydu ?

öncelikle benim gibi ilk kez güney kore sineması ile karşılaşacak olanlar için ilginç bir deneyim. zira değil bir sonraki sahnede aynı sahne içinde bile ne yapacaklarını kestirmek zor. ayrıca hepsi birbirine benziyor ve jest mimik konusunda allah affetsin bence aşırı komikler.


filmde ışık ve kamera açılarını çok anlamlı buldum. hiç bir kahramana fazlasıyla yaklaşılmaması, zengin evin gündüz çekimlerinde güneşli hava kullanılması,fakir evin su bastığı sahnede kahramanlar ile aynı düzlemde tutularak kurtuluş umudunun devam ettirilmesi gibi.


ben bir filmi izlerken daha çok devamı olan ve bir yere bağlanan, detay gibi görünen ama filmin asıl derdini göstermeye çalışan ayrıntıları ve zıtlıkları görmeyi önemsiyorum. bu filmde de ziyadesiyle mevcut.

sınıfsal farklılığa vurgu yapan merdiven detayınin bolca kullanılmış olması.

zengin evinin yiyecek açısından bolluk bereket içinde ancak ev eşyası ve aksesuar açısından daha minimal tarzda döşenmiş iken, fakir evin tam tersi durumda olması.

yetişkinlerin tamamının barınak ev mülkiyet kavramları ile ilgilenirken evin küçük oğlunun çadır ve savunma gibi daha basit görünen ama daha temel ihtiyaclarla ilgilenmesi.

fakir babanın eğitimsiz olup,hiç bir işte tutunamazken evin gençlerinin aynı eğitimsizliklerine ragmen teknolojik imkanları kullanarak sınıf atlama çabası.

gelecek planlanır ve plana uygun mu yaşanır yoksa gelecek planlanmaz ve olduğu şekilde kabul mü edilir ikilemi.

zenginlik mi kibarlıgı getirir yoksa kibarlar mı zengin olur ikilemi.

insanların gelişimi ve iletişimi için wi-fi ile mors alfabesi ironisi.

sınıf atlamaya çalışırken rakip üst sınıftakiler midir yoksa senin gibi sınıf atlamaya çalışanlar mı?

erdem, vicdan,ahlak dediğimiz kavramlar yaşamak ve hayatı bir şekilde sürdürmek ikileminde hangisi önemlidir?
filmde sınıf atlama çabası için en çok emek veren evin kızı ile,burjuva sınıfının soğuk öğesi zengin babanın ölmesi ve fakir babanın eşyanın tabiatına uygun bir şekilde yine sorumluluklarından kaçarak saklanması ama genç oğlanın zengin eve yerlestiginde annenin bahçede fotoğraf çekmesi detayı.

gülüp eğlenerek üzerinde biraz konuşup unutacak kadar rahat bir film olmadığını düşünüyorum. açıkçası huzursuz edici, acınası bir film. gerçeklerden uzak olduğunu söyleyenler olmuş ama şu sözlüğün gündem başlıklarında okuduğumuz üçüncü sayfa haberleri bile daha ütopik.

bu filmi izledikten sonra kendi adıma sahip olduğum maddi güç ya da güçsüzlük ile ilgili, dünyevi şartlarım ve bunların kaybolması halinde takinacagim tutum ile ilgili düşündüm. insan 13 gündür sürekli evde başkasına muhtaç olunca buna daha fazla zaman ayırıyor tabiki. filmde geçen "biz de garibanın sizin gibi" cümlesiydi sanırım bana bunları düşündüren. mesela filmi izlerken hiç zengin olan ailenin şartlarına imrenmedim ya da kendimi onların yerine koymadım ama fakir olan ailenin yerinde olsam bugün çok değer verdiğim gurur ve onur kavramlarimda değişiklik olur muydu? açgözlü birisi olur muydum diye düşündüm. filmin bir sahnesinde şoförler lokontasinda açık büfe yerken karnınızı iyice doyurun dedikleri yerde kendi yaşam tecrubelerimde açık büfe mekanlarından neden nefret ettiğimi sorguladım mesela. yaşam zor sözlük. annemin duası ile bitirelim; allah kimseyi bildiğinden mahrum bırakmasın.
devamını gör...
çok fazla olumsuz yorum yapılmış ama beni etkileyen bir film oldu. sonu benim için asla öngörülebilir değildi. hep söylüyorum çekik gözlüler manyak diye. aha bir kanıt daha.
devamını gör...
sınıf farklılıklarının güzel ele alındığı bir film. evet,bir yandan fakir aileyi parazit olarak nitelendirsek de, zengin ailenin empati yoksunluğuyla ilgili de eleştiri yapabiliriz. film güzeldir;oyunculuklar ve senaryonun ele alınış biçimi ile bizi gerçekten etkiler. bir baş yapıt değil ama filmi izledikten sonra ister istemez hangi tarafın haklı olduğu yönünde içinizde tartışma yaptırır. asıl sınıf farkı, yağmurun ele alınış biçimiyle olur. bunu bizde yapıyoruz, düşünün: kışın sıcak evimizde otururken ‘keşke kar yağsa, ne romantik olur’ deriz ama sokakta yatanları düşünmeyiz. o nedenle oradaki zengin aileyi eleştirirken aslında kendimizi de eleştiririz. izlemediyseniz, izleyiniz.
devamını gör...
ben gayet severek izledim, sizlere de tavsiye ederim. diğer izleyeceğim batı kültürü veya yerli filmlerin aksine alışagelmediğim daha farklı bir kültürden olması ve konuyu güzel işlemeleri, kendimce ortalamanın üstünde bir senaryoya sahip olmaları nedeniyle izlemiştim, pişman değilim.
devamını gör...
zengin-fakir alegorilerinden dolayı klişe bir film olduğu doğrudur, keza ödül alması da eleştirilebilir ama kesinlikle kötü film değildir. zevkler öznel olsa da kalite nesneldir.

film yormuyor. hoşuma giden özelliklerinden biri bu. yormamasinin yanı sıra tamamen klişe bir film de değil, o kadar da yermemek lazım. gizli sığınaktaki dayı bence yeterince orijinaldi mesela.

demem odur ki evet fazla bir espirisi yok ama yerilecek bir film de değil. oturur, kafanı yormadan keyifli bir film gecesi geçirirsin. sinema endüstrisinin böyle filmlere de ihtiyacı var. her filmin inception gibi olmasını istemek gereksiz bir beklenti.
devamını gör...
bir bong joon-ho filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da yönetmen bong joon-ho ve han jin-won yazmıştır. filmin başrollerinde diğer filmlerinde de oyunculuğuna hayran olduğum song kang-ho, my mister dizisinde de muhteşem oynayan lee sun-kyun, safi güzellik olan cho yeo-jeong, choi woo-sik, park so dam ve lee jeong-eun oynamıştır. film akademi ödüllerinde en iyi film, en iyi senaryo, en iyi yönetmen ve en iyi yabancı film dalında oscar kazanmıştır. ayrıca cannes film festivalinde palme d'or'un da sahibi olmuştur.

öncelikle şunu söylemem gerekir ki bu film benim için son on yılın en iyi filmidir. en az yedi sekiz kere ve her seferinde daha büyük keyif alarak izledim filmi.

filmde bir bodrum katında yaşayan dört kişilik bir ailenin parasızlık yüzünde çektiği sıkıntılarla bu durumdan kurtulma çabalarını görürüz. önce erkek çocukları zengin bir ailenin yanına ingilizce öğretmeni olarak girer. elbette bu işte bir dalavere vardır. sonra kız kardeş sanat terapisti olarak ailenin yanına kapağı atar. sonra baba şoför olarak anne de kahya olarak onlara katılır. ve hepsi bir ayak oyunu ile yapar bunu.

sınıf farklılıkları işlenir elbette filmde. özellikle çok yağmur yağan gün zenginlerin keyif sürerken fakir insanların bir felakete uğraması önemli bir ayrıntı idi. doğal olaylar onun tadını çıkartabilecek insanlar için romantiktir. ondan etkilenenler için değil.

fakir insanların kokularından bahsedilen sahneler de bence önemli idi. fakirlerin kendine has ve rahatsız edici bir kokusu olduğu düşüncesi oldukça rahatsız edici idi.

filmin ismi olan parazit yani asalak sözcüğü de bana bir şey düşündürdü. acaba filmde asalak olan dalavereci aile mi idi, yoksa hiç yoktan ortaya çıkan en az onlar kadar fakir iki aile mi idi, yoksa bize gösterilen bambaşka parazitler mi vardı filmde?

bence defalarca izlenebilecek enfes bir filmdi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"parasite (film)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim